A9 TV, 6 Eylül 2016
(Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’nin Vukuf bölgesinde IŞİD tarafından iki tanka saldırı düzenlendiğini açıkladı. Saldırıda iki asker şehit oldu, beş asker ise yaralandı.)
IŞİD saldırı yapmaz. PKK yapıyordur. IŞİD o bölgeden hiç savaşsız çekildi. Ben “zaten IŞİD bizimle savaşmaya meraklı değil” dedim. Yani Türkiye’ye yönelik bir amacı yok, gayreti de yok. O bölgeden tamamen savaşsız çekildi. Hatta Amerika da açılama yaptı. “Biz şaşırdık” dediler. “Bu nasıl oluyor. Türkiye’nin gireceğini anlayınca hepsi çekildi” dediler. Bu bilinen bir şey. IŞİD, Türk tankına saldırmıyor; PKK, bunu yapan PKK. Dolayısıyla bizi Müslümanlarla çatıştırmak istiyorlar.
Şimdi, tarikat ve cemaatlere de yöneldiler görüyorsunuz. İşte şeffaflaştırma; halbuki Soros’un düşüncesidir bu. Açık toplum projesi vardır onun, ünlü. Çok eski bir proje. İngiliz derin devletinin projesidir, yani her şeyin görülmesi. Çünkü diyorlar; “Bunlar bizim tebaamızsa, bunlar bize ait insanlarsa biz bunların her şeyini göreceğiz. Bunlar bizim avucumuzun içinde olacak” diyorlar. İngiliz derin devletinin görüşü bu. Yani açık toplumdan kasıt: ‘Efendiler insanlarını şeffaf şekilde görmeli.’ İdeolojinin kökeni esası budur. Şimdi tarikat ve cemaatleri yok etmeye yönelik bir kafaları var. Onun için Tayyip Hoca’yı oyunun içine çekmeye çalışıyorlar. Tayyip Hoca öyle bir oyuna gelmez. Sağlam delikanlıdır. Bir de IŞİD, El Kaide ve Taliban’la Türkiye’yi savaştırıp Türk askerini helak etmek istiyorlar. Ve IŞİD, Taliban, Kaide adı altında da Müslümanları helak etmek istiyorlar. Birbirine kırdırıp ondan sonra bölgeye hakim olmak istiyorlar. Bakın, dikkat edin PKK’ya yönelik bir operasyon yok; yaptırmıyor Amerika. İngiltere yaptırmıyor. “Bunlar bizim korumamızda” diyorlar. Zaten PKK’nın şu an dokuz yüz kilometrelik alanda hakimiyeti var, yaklaşık dokuz yüz kilometre.
Tarikat Ve Cemaatlerin Şeffaflaştırılması Söylemi Açık Toplum Olarak Da İfade Edilen Soros Mantığıdır, Asıl Amaç Müslümanlara Baskıdır
Mesela bak, CNN’de az önce Ahmet Hakan, “Cemaatler, tarikatlar şeffaflaşsın” diyor. Bu, George Soros’un açık toplum modelinin bir uygulaması. İngiliz derin devleti tarafından ortaya atılan bir fikirdir bu. Efendiler ve insanlar, kendilerine zaten “Lord” demek “Allah’ız biz” diyorlar. İngiliz derin devleti mensupları kendilerine “lord” diyorlar. “Lordum” diye hitap ediyorlar, yani “Allah’ım” diye haşa birbirlerine hitap ediyorlar. Aslında efendiler ve uşaklar şeklinde onların asıl şeyi de fakat konuşmalarında böyle diyorlar. “Efendiler ve insanlar vardır. İnsanları bizim görmemiz lazım” diyorlar. Yani “avucumuzun içindeyse, bize ait iseler, bizim kontrolümüzde ve ne yaptıklarını bildiğimiz bir hayat modeliyle yaşamaları gerekir. Kapalı, görmediğimiz hiçbir yer olmaması lazım” diyorlar. Yani “komünal dünya modelinde biz bunu istiyoruz” diyorlar. Şimdi buradakiler ne diyor? “Açık toplum modeli” diyor. Yani şeffaf, aslında kelimenin doğrusu budur. Açık toplum modelidir. George Soros’un vakfı Türkiye’de faaliyet yapıyor. O vakfın çizgisinde İngilizler bu şekilde bir yönlendirmeye başladılar. Gerçek ismini kullanmıyorlar hemen insanlar uyanır diye. Açık toplum modelidir. Bak, George Soros’un ortaya koyduğu fikrini, İngiliz derin devletinin verdiği bir uygulama. Bütün İslam aleminin bu şekilde olmasını istiyorlar. Yani “madem bunlar bizim insanlarımız, madem biz bunların efendileriyiz, biz bunları göreceğiz” diyorlar “ne yaptıklarını ne ettiklerini. İstediğimizde ezeceğiz, fakat en önemli şey bunların bir araya gelmemesi” diyor. Yani açık toplum modelindeki ana gaye Müslümanların bir araya gelmemesidir. Çok küçük parçalara ayrılmasıdır. Büyük Ortadoğu Projesi de yine aynı şekilde İngiliz derin devletinin projesidir. İslam ülkelerinin çok küçük parçalara ayrılıp kolay idare edilebilmesidir. Ve açık toplum modeline dönüştürülmeleridir. Mesela Ankara çevresinde bir devlet oluşturuluyor, küçük Türk devleti oluşturuluyor. Her şey açık oluyor. Yani İngiliz derin devleti mensupları mesela oranın meclisinin içine rahatça girebiliyorlar, toplantıların hepsine katılabiliyorlar. Yani hatta adamın evine dahi giriyor istediği an, her şeyi biliyor. Telefonlarını dinliyor. Nereye gittiğini izliyor. Bunun için de küçük toplum olması gerekiyor. Açık toplum modeli, küçük toplum modeli. Büyük Orta Doğu Projesi’nin en büyük amacı budur. Tayyip Hocam’ın cemaatlere yönelik açık toplum modelini reddetmesi gecikti. Yani şeffaflaştırma tabir ediliyor. Şeffaf bunların koyduğu isim. Yani Türkiye’de koydular o ismi; öyle değil. Açık toplum modelidir. Fikir babası George Soros’tur. George Soros’u da İngilizler yönlendirmiştir, İngiliz derin devleti.
Açık Toplum Modelinin Ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin Amacı Mehdiyet'i Ortadan Kaldırmaktır
Mehdiyet, İngiliz derin devletinin en çekindiği olay. Firavunlar, Nemrutlar hep Mehdiyet'ten çekinmişlerdir ve bütün güçleriyle ona karşı mücadele etmişlerdir. Açık toplum modelinin amacı Mehdiyet'i ortadan kaldırmaktır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin amacı da yine Mehdiyet'i ortadan kaldırmaktır. Yani İslam alemini küçük küçük parçalara ayırarak, şeffaflaştırarak veyahut onların kendi tabiriyle açık toplum modeline sokarak Mehdiyet'i adeta imkansız hale getirmek kendi kafalarına göre. Yani Allah'a karşı bir savaş vereceklerini düşünüyorlar. Bu mümkün değil. Mehdiyet galip gelecek. İsa Mesih (as) galip gelecek. Bu İngiliz derin devletinin projesi de tam anlamıyla çökmüş olacak. İngiliz derin devleti zaten deccaliyetin ta kendisidir. Deccal zahir olmuştur, zuhur etmiştir. Mehdi (as) de zuhur etmiştir. İsa Mesih (as) de gelmiştir. Şu an gizlendiğini düşünüyorum. Bizler de, ben de Mehdi (as) talebesiyiz. Ben görmediğim halde Mehdi (as)'ye talebelik ediyorum. Mehdi (as)'nin en fazla olsa olsa hizmetçisi olabilirim. Çünkü cahil bir insanım. Eçhel'ü cahil denen bir insanım. Gelecek olan Mehdi (as) çok büyük alim olacak, en büyük müceddid ve müçtehid olacak. Bizler onların, ben de sizler de talebesinin talebesi olabilirsek bize ne mutlu.
İdeali, Ülküsü, Fikri Olmayan Subaylar Olsun Demek Doğru Bir Mantık Değildir. İdeali Olmayan Güçlü Olamaz
Diyorlar ki, "Orduda tarikatlarla, cemaatlerle bağlantılı subay olmasın." Ne demek istiyorsun? "Fikri olan subay olmasın." Kardeşim, fikirsiz subay olduğunda fikri olan subaylar birleşir fikirsizleri darbeyle kontrol altına alır. Fikirsiz subay olur mu? Fikri olması lazım subayın. İdeolojisi olacak, ülküsü olacak. Ne demek fikirsiz subay?
Ayet Açıklamaları
Şeytandan Allah'a sığınırım Neml Suresi 48, "Ve kane fi el medineti tisatü rahtın yufsidune fil ardı ve la yüslihune" "Şehirde dokuzlu bir çete vardı," diyor Medine’de. Yani neresi Medine? İstanbul. İstanbul’a işaret ediyor Medine. Büyük bir şehir, dokuz çete. Dokuz kişilik değil, yanlış biliniyor. Tek çete değil. "Dokuz ayrı çete vardı" diyor. Dokuz ayrı çete. “Yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.” [Neml Suresi, 48] Terör estiriyorlardı. İstanbul'da işte bu fesadı çıkaranlar da bunlar. Kuran'ın işaret ettiği bu çete.
Kaf Suresi 45, şeytandan Allah'ıma sığınırım, “Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz.” Yani birisi abuk sabuk konuştuğunda yahut düzgün konuştuğunda onu Allah yaratır. Mesela binlerce bize yazı geliyor, hepsini Allah yaratır. “Sen onların üzerinde bir zorba değilsin;” -baskıcı, onları döven söven, onları zorla yönlendiren, asan kesen değilsin- “şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.” [Kaf Suresi, 45] Sadece öğüt ver. Bunun dışında baskı yok diyor Allah. Demokrasiyle ilgili bir ayettir bu, Kuran ayetidir. "Zorba ve baskıcı değilsin" diyor. "Herhangi bir şekilde baskı yapamazsın. Sadece Kuran'la öğüt verebilirsin." diyor Allah. Açık ayet.
Mesela bak diyor ki ayette Hud Suresi 28, “Dedi ki: 'Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?'” bu ne? Bu da demokrasi ayeti işte. Hud Suresi 28. Allah bir rahmet vermiş Allah sizin gözünüzden saklı tutmuş ama bunu göremiyorsunuz diye ben sizi zorlamam diyor. Yani fikre saygı duyarım anlamına geliyor.
Caminin Önünde Ayakkabısını Bırakan Herkes İçeri Girebiliyor, Ama Chatham House'a Gidip Herkes Giremiyor. Müslümanlar Zaten Şeffaf
İngiliz derin devleti, MI6, CIA, Soros Vakfı, Chatham House bunlar şeffaflaşsın. Tarikatın neyini şeffaflaştıracaksın? Adam zaten ortada. Camiye geliyor toplu herkes giriyor. Ayakkabısını kapıya bırakan içeriye giriyor. Ama sen Chatham House’a ayakkabını kapıya bırakıp giremiyorsun. İngiliz derin devletinin toplantılarına giremiyorsun sorun burada. Ve İslam alemini paramparça yapma küçük parçalara ayırma ve onları kavanoza koyma yani cam fanusun içine koyup seyretme. Burada İslam’ı yok etme düşüncesi var. İyi niyetle değil. Bir de Müslüman niye gizli iş çeviriyor yani niye buna kafayı taktın? Niye Müslümana güvenmiyorsun? Chatham House’a güveniyorsun, İngiliz derin devletine güveniyorsun, MI6’e güveniyorsun, CIA’e güveniyorsun, Fransız gizli servisine güveniyorsun, Fransız derin devletine güveniyorsun onun için demiyorum da bu arkadaş için demiyorum genel anlamda bu kafada olanlar için diyorum. Ama bir avuç Müslümana güvenmiyorsun. Üstelik de şeffaf. Biz mesela İskender Paşa cemaatinin toplantı yaptığı İskender Paşa Camisi’ne gittik. Her yer şeffaf her yere girdik. Şeyh Efendi’nin yanına kadar da geldik, konuştuk. Camiye de girdik. Yemekhanesine de indik. Kitap okunan yere de girdik. Ben orada gizli bir yer bulamadım. Gizli toplantı yapılan bir yer de bulamadım. Vakıflar zaten Vakıflar Müdürlüğü’ne bağlı. Para yatıran para çeken hepsi kayıt altında, makbuzlu falan. Bütün bu tarikatların paraları var. Vakıfları hepsi murakıp kontrolünde devlet kontrolünde zaten. On lira bile yatsa makbuzu var. Paranın nereye yattığının makbuzu var. Zorun ne o zaman? Neyi merak ediyorsun? Adamın neyini görmek istiyorsun daha detay yani? Görmediğin ne kalmış? Ama İngiliz derin devletinin toplantılarına giremiyorsun sen. Chatham House’un toplantılarına giremiyorsun. Quilliam Vakfı'nın toplantılarına giremezsin. MI6’in şubelerine giremezsin. Her yerde şubeleri var. Binlerce şubesi var MI6’in. CIA’in binlerce dünyada şubesi var. Hiçbirine giremezsin. Bunlarda sen şeffaflık istemiyorsun da açık toplum istemiyorsun da gariban Müslümanlardan niye istiyorsun?
Hadis Açıklaması
“Mehdi’nin gökyüzünde ve yeryüzünde gerçekleştirecek parlak bazı alametleri vardır, bunlardan beş tanesi; yere batma, ateş, silinme, sarsıntı bir de depremdir ki Rabb’inin kitabında Mehdiyet’e ihanet edilince Allah bazı Türk beldelerini depremle yıkar.” (Kitabü’l Cifr İmam-ı Ali, s.350) diyor. Hazreti Ali (ra) söylüyor. Demek ki Allah esirgesin Mehdi (as)’ye de ileride tavırları gösterecekler belki de, Allah büyük depremlerle karşılık verecek, ona işaret ediyor. Belki İngiliz derin devletini bin pişman edecek olaylar olacak, belki İngiltere’de büyük bir deprem olacak, bilmiyorum yani. İngiliz derin devletinin azgınlığına son verecek bir olay da olabilir bu, ona işareten böyle bir hadis Peygamberimiz (sav)’den zuhur etmiş olabilir. “Sarsıntı bir de depremdir ki Rabbin kitabında Mehdi’ye ihanet edilince Allah bazı Türk beldelerini depremle yıkar” diyor. Nerede? Kitabü’l Cifr İmamı Ali s.350. Tabii orada şehit olanlar olur, gazi olanlar olur onlar kendi sevabını alır ama 1400 yıllık bir kitap, Kitabü’l Cifr ta Hazreti Ali (as) kendi zamanında kaleme almış, Şii kardeşlerimizce saklanmış bir kitap.
Sevgisizlik Her Türlü Hastalığa Zemin Hazırlar. Beden Sevgisizlikten Çöker
Böyle sevgisiz insanlar çok kısa sürede çöküyorlar. Yüzlerinde soğuk ürkütücü bir ifade oluyor ve kimse sevmiyor böyle insanları. Çok acı bir olay bu. Belanın içine niye giriyorsunuz? Sağlığınızı bozuyor, ruh sağlığınız bozuluyor, beden sağlığınız bozuluyor, gülemiyorsunuz, eğlenemiyorsunuz yazık günah değil mi? İmanla Kuran’la güzel, aklı başında huzurla yaşasanıza, bakar bakmaz yüzlerinden anlaşılıyor.
Siyasi Partide, Futbol Takımlarında, İş Yerlerinde İnsanlar Topluluk, Cemaat Halinde Yaşıyor, Bir Öndere Sevgi Duyuyorlar, Bu Engellenemez
Kuran baştan sona kadar hep cemaatlere yöneliktir. İslam cemaat halinde yaşanır. İslam cemaat dinidir. Tek tek nerede görülmüş o? Hangi ayette nerede görülmüş? Binlerce ayet hep cemaate yönelik açıklamadır. 60 darbesini Atatürkçü subaylar yaptı, kendi kafalarına göre güya Atatürkçüydüler ve milleti inim inim inlettiler. Menderes’i astılar, dehşet saçtılar. Bu Atatürkçülük müydü? Hepsi Atatürkçü olduğunu iddia ediyordu, tamamı. Ne alakası var Atatürkçülükle? Atatürkçülük demek; makul, mantıklı, tutarlı insan demektir. Adam Atatürkçülük adı altında Batı Çalışma Grubunu kurdu mahvetti insanları. Bunlar Atatürkçü değil miydi? Darbeyi de bahane edip Müslümanlara saldırmaya kalkmak yahut cemaatlere tarikatlara yönelik tavır göstermek veyahut işte yok şeffaflık falan. CHP’de insanlar Sayın Kılıçdaroğlu’nu mürşit gibi görüyor bunda şaşacak bir şey yok. Bir Müslüman’ın sevdiği bir insan olabilir, bir mürşidi olabilir. Sen istediğin kadar biat etme de, istediğin kadar propagandasını yap, insanlar sever sevdiklerini yani bir ailede mesela ailenin babası oluyor, babaya insanlar bağlanıyorlar biat ediyorlar bir anlamda. Fenerbahçe kulübü oluyor mesela kulüp başkanına insanlar çok sevgi duyuyor değil mi? Ona karşı ciddi bir hürmet oluyor, bir camia oluyor o, bir topluluk olmuş oluyor artık o. Camia, Fenerbahçe Camiası diyorsun. Beşiktaş Camiası diyorsun, Galatasaray Camiası diyorsun bir camia oluyor o, başında da bir insan oluyor. Bu insanlar birbirlerini seviyorlar, toplu hareket ediyorlar, yemek verdiklerinde bir arada yemek yiyorlar, birlikte slogan atıyorlar, birlikte aynı yere gidip topluca maç seyrediyorlar dolayısıyla insanlar topluluklar ve cemaatler halinde yaşarlar. Her zaman da bu böyle olmuştur. Kuran’da da topluluk ve cemaat halinde yaşanacağını söylüyor Allah.
Halkın Üzerine Zırh Delici Mermilerle Ateş Açılması Gladio Eğitiminden Geçmiş Profesyonel Katillerin İşidir
Helikopterden zırh delici mermiyle vatandaşlara ateş açıyor. Bu, gladyonun eğitimini alan, derin devlet mensuplarının yapabileceği bir şeydir. Eğitim almadan bunu yapamaz. Çünkü gladyo mensupları göz kırpmadan adam öldüren insanlar. Bunlar özel eğitimle böyle hale geliyorlar. Yani mesela bu Hrant Dink cinayetinde falan da gazetelerde, televizyonlarda yayınlanıyor. Gladyonun adamları var, görülüyor. Bunlar profesyonel katiller. Yani cinayet işlemek için özel eğitilmiş insanlar. Bir de cinayet işlediklerinde bunlarda en ufak bir kıpırtı olmuyor. Özel eğitim aldıkları için. Yani normal bir insan kazara bile bir insanı yaralasa kendine gelemiyor. Yani şoka giriyor. Değil ki bilerek ve isteyerek cinayet, Allah vermesin. Ama bunlar cinayet işledikten sonra ıslık çalarak, şarkı söyleyerek gidip lokantada yemek yiyor. Mesela elinin kanını yıkıyor ondan sonra üstünü-başını da düzeltiyor, diskoda gidip eğleniyor adam. Ruh hastası, manyak bunlar. Dolayısıyla Fethullah Gülen örgütünün tabii ki bu işin içinde olduğu anlaşılıyor, görülüyor. Fethullah Gülen’i seven, destekleyen kişilerin bu işte kullanıldığı açık görülüyor. Ama gladyonun kafası olmadan bunun yapılması mümkün değil. Gladyo daha önce de yapmıştı. 60’ta da yapmıştı, 1960’ta. 12 Mart’ta da yaptı aynı şekilde 12 Eylül’de de yaptı. Alışık olduğu, bildiği, tecrübeli olduğu bir konu şaşırılacak bir olay yok. Güney Amerika ülkelerinde de sık sık gladyonun darbeleri olur. Komünist ülkelerde özellikle askeri yapı içerisinde gladyo gelişiyor. Genellikle en büyük yapılanmasına askeri sistem içerisinde polis içerisinde yapar, gladyo. Profesyonel katillerden oluşuyor. Bunlara tabii maaş veriyorlar, para veriyorlar, tehdit de var, şu var bu var. Gladyonun kendine ait yöntemleri var. Bunlara yemin ettiriyorlar, gladyoya girerken. Korkutuyorlar ve gladyonun emrinde oluyorlar. Kimi zaman adı Ergenekon olur, kimi zaman Fethullah Gülen hareketi olur, bilmem ne çeşitli isimler altında gladyo yapılanır. İsmi değişir zaman zaman ama gladyonun ana yapısı değişmez. Gladyo da İngiliz derin devletine bağlıdır. İngiliz derin devletinin profesyonel katillerine gladyo denir. O gladyatörden kaynaklanıyor. Hatta derin devlet mensupları birbirlerine şövalye derler. Adam öldüren, adam öldürmeye hazır anlamında.
Abdülhamid Döneminde Hüseyin El Cisr'e Evrimi Savunan, Haşa Allah Yaratmadı Diyen Risale Yazdırılıyor Ve 20 Bin Adet Dağıttırılıyor
Abdülhamid döneminde Hüseyin El-Cisri’ye, Abdülhamid kitap yazdırıyor, “Darwinizm’in ne olduğunu anlat” diyor. “İnsanları Allah yaratmadı” diyor, haşa. “Peygamberler de doğru söylemedi” diyor bu kitapta. “İnsanlar tesadüfler sonucu, tamamen tesadüflerin hareket etmesiyle, oynamasıyla, kımıldamasıyla bu olaylar oldu” diyor. Yani “İnsanlar, bitkiler, hayvanlar bu şekilde oldu” diyor. 20 bin adet bastırılıyor. “Allah, Kitap yok” diyor, haşa. “Din, iman, peygamberler hiçbiri doğru söylemedi” diyor. Bu tarz bir kitap bastırılıyor Abdülhamid döneminde devlet eliyle. Abdülhamid’ in talimatıyla. 20 bin adet bastırılıyor, Osmanlı’da ne kadar devlet yöneticisi, önemli kilit noktada adam varsa hepsine dağıtılıyor ve devlet toptan imanını kaybediyor. Osmanlı Devleti’nin imanını çökertiyorlar, Abdülhamid döneminde. Bizzat Abdülhamid’in talimatıyla. Galata’da her yerde mason locaları açılıyor Abdülhamid döneminde. Sonra da hareket ordusu geliyor, “hareket ordusunun içinde Hızır vardı onun için sesimi çıkartmadım” diyor. Devleti, hükümeti teslim ediyor. Ben bu konunun ne olduğunu biliyorum da şu an anlatmak istemiyorum.