A9 TV, 5 Ekim 2016
(Diyarbakır’da jandarma karakolunun güvenliğini sağlamak amacıyla yapımı süren üs bölgesine PKK’lı teröristler roketatar ve uzun namlulu silahlarla ateş açtı. Çıkan çatışmada iki asker şehit oldu üç asker yaralandı, teröristler kaçtı ve operasyon başladı.)
Terörist kaçıyor. Allah Allah hayret ediyorum. Mesela adamın ateş ettiği yer belli oluyor adam görülüyor. Silah sesi geliyor işte yönü belli. Kardeşim orayı cehenneme çevirirsin adam kaçamaz yakalarsın. Ben bu işe hayret ediyorum. Her seferinde kaçtı diyorlar. Kardeşim bir asker için bir milyon mermi sıkarsın. Yani beş dakikanın içerisinde bir milyon mermi sıkarsın. Kaçsın kaçabilirse. Nereye kadar kaçacak yani?
(Takvim Gazetesi’nden Ergün Diler, sizin açıklamalarınızı yakından takip eden yazarlar arasında. Bugünkü yazısında Gülen Örgütü’nün arkasında İngiltere olduğunu ve Amerika’nın da sonradan bu örgüte el attığını yazdı. Yazısı şöyle: “İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson gelip ukala konuşmalar yaptı. Kendince “geçmişte sizi parçaladık ve her türlü işimizde kullandık. Gücümüzü sınamayın yeniden yaparız” demek istedi. İngiltere’nin hedefi baştan beri Erdoğan. İlk defa Erdoğan kendi bildiğini okuyor. Onlara çok yakın birilerini görevden aldı. Ona “dur” demek istiyorlar. Yerli ve milli olduğu çok doğru ve sahip çıkmamız gerekiyor. Şimdi İngiltere yine içerdeki adamlarını kullanacak. Hala bazı isimlere çok güveniyorlar. Kime karşı savaştığımızı iyi bilelim. Daha önce bunu bilmiyorduk ve yeniliyorduk” dedi.)
Evet çok güzel, samimi, aklı başında, dürüst konuşmuş. Bu çok nurlu mübarek bir delikanlı, çok dürüst. Bak, “yeni öğrendik” diyor Allah razı olsun, “ve gereğini de yapacağız” diyor. Tayyip Hoca ile ilgili söyledikleri doğru. Tayyip Hoca gitse bunlar amacına ulaşmış olacaklardı. Çünkü her yere adamını yerleştirmiş bunlar. Tayyip Hoca da bilmiyordu bunların böyle melanet içinde olduklarını. Bir mana da veremedi yani bunların zoru nedir. Fakat sonradan bütün aydınlar anladı ki İngiliz derin devleti esaslı bir kuşatma meydana getirmiş. Ben de tevafuken fark ettim. Yani öyle tevafuklar zinciri oldu ki anlatamam. Dikkat edin zincirleme çözüyorum. Daha hala bu örgütü çözüyorum ben, devam ediyor dikkat ederseniz. Mesela bak, Abdülhamit’e etkilerini de daha yeni tespit ettik. Abdülaziz’e etkilerini yeni tespit ettik. Abdülmecit dönemine etkilerini, ta çok eskiden olaya adamlar girmişler.
(Sayın Devlet Bahçeli, grup toplantısında yaptığı konuşmasında partisini “AK Parti’nin bastonu oldunuz” diye eleştirenlere ağır ifadeler kulandı. “Bir kısım aklı evveller bizi eleştirmektedir. Güya biz AK Parti’ye bastonluk, avukatlık yapıyormuşuz. Bre densizler, siz Gülen Örgütü’nün kurşun askerliğine talip olurken bizim Türkiye’yi müdafaa etmemiz mi gözünüze batıyor? Allah bizi doğrudan ayırmasın, her daim milletin avukatı yapsın. Ne yapacaktık, devleti yönetenlerle kavga mı edecektik? Nedir istenen? Pensilvanya’dan sufle alanlar bize ne ima etmektedir? Hiç kimse haddini aşmasın, yediğimiz aşı da, atacağımız taşı da biliriz” dedi.)
Kardeşim, bu ne güzel konuşmadır böyle, maşaAllah. Osmanlı Sultanı gibi konuşuyor. Nefis, her konuşması güzel, yani her konuşması kitap yapılması gereken güzellikte. Tebrik ediyorum, çok isabetli, çok asil bir konuşma, her kelime yerli yerinde mükemmel. Sayın Devlet Bahçeli’nin asil şahsiyetine yakışacak güzel bir üslup. Her zaman böyle nezaketli, derin anlamlı, ecdadın ruhuna uygun, güvenli, cesur, aklı başında, devlet terbiyesi içerisinde muhteşem açıklamalar yapıyor. Allah ömrünü uzun etsin. Allah sağlık sıhhat versin, çok aklı başında bir insan.
(Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşması şöyle. “Ne demek ikinci bir kalkışma olacak? Ederi bir dolar olan geri gelecekse gömülmeye de hazır olmalıdır. Hainler ayaklanırken biz de oturacak, ağaç kabuğuna mı saklanacağız? Kim Türkiye’nin aleyhine bir darbe hazırlığı yapıyorsa bedelini ödemeyi de peşin peşin kabullenmelidir. Rüzgar eken fırtına biçmeye razı olmalıdır. 15 Temmuz’da Türk milletinin direniş ve destanından hala bir şey çıkaramayan varsa ya aklını kaçırmış ya da teneşir özlemi hortlamış demektir. Türkiye’yi tehdit etmeye, intikam almaya hiçbir faninin nefesi yetmeyecektir.”)
Güzel. Yani “biz MHP olarak hazırız” diyor. AK Parti gençliği “biz de hazırız” diyor. Büyük Birlik de açıklama yapsın, yani çok önemli o. Bazen diyorlar ki “biz açıklıyoruz ama yayınlamıyorlar” biz yayınlarız. Versinler internetten de, televizyonda da her yerde yayınlarız. Hatta diğer televizyon kanallarına da yayınlatırız inşaAllah. Öyle bir şey olmaz. Ve Saadet Partisi, Saadet açıklama yapsın. Bu tip şeylerde suskun kalmasınlar. Hatta gidip bizzat konuşun da görüşün, açıklama yapsınlar. Bunlar Tayyip Hoca’yı istiyor özetle. Gelsinler, sıkıysa alsınlar alabiliyorlarsa. Ülkücüler Türkiye’de çok büyük bir güçtür, sessiz sedasız büyük bir güçtür, çok cesurdurlar, yiğit, aslan, fırtına gibi.
Lozan Antlaşması'nı O Dönemde Vatana Millete Zarar Gelmesin Diye Geçici Olarak Kabul Ettik
Lozan bize işte “Tamamen sizi dağıtacağız, isterseniz şuna razı olun” dediler, biz de bunu kabul ettik. Yani daha ehven olduğu için kabul ettik. Yoksa kabul edecek bir şey değil bu. Her yer bizimdi, tapulu malımız. Hepsini elimizden aldılar. Girit, On İki Adalar, hepsi, Selanik, hepsi tapulu malımızdır. Yani “Lozan ne kadar güzel” dersek, yapılan zulmü kabul etmiş oluruz. Yani vatana, millete zarar gelmesin diye kabul ettik. Şu anlık kabul ettik. Bu bir geçici kabuldür. Bizim asıl istediğimiz adaletin yerine gelmesi, bütün bu mübarek topraklarda kardeşlik içinde birlikte yaşamamız. Yani fetih siyaseti değil iddiamız. Biz “On İki Adaları alalım, Kıbrıs’ı alalım, bütün Rumları kovalım” demiyoruz. “Rum kardeşlerimizle iç içe huzur içinde yaşayalım” diyoruz, yani mülkiyet bizim üstümüze. Biz bu insanları kardeşimiz olarak görüyoruz. Sırbistan, Bosna Hersek, her yer hep Osmanlı’nın tapulu malıydı bunlar. Sevgiyle bu kardeşlerimizle yine iç içe yaşamak istiyoruz. Ne kültürlerini bozmak istiyoruz, ne dilini, ne dinini bozmak istiyoruz, ne inancını. Hiçbir şeyine karışmadan kardeşçe dostça yaşamak istiyoruz. Sınırlar kalktığında, pasaport kalktığında, yani pasaport ve vize kalktığında -sınırlar kalkmasından kasıt bu- bizim fethimiz olmuş olacak, kastettiğimiz bu. Yoksa oradan Rumları kovmak, Sırpları kovmak, Musevileri kovmak, öyle bir konu yok. Bilakis iç içe olalım, bilakis gelsinler Türkiye’de yerleşsinler böyle bir derdimiz yok. Ama bu haksızlığın da giderilmesi gerekir.
İngiliz Derin Devleti O Kadar Organize, O Kadar Şeytani Ve İnce Çalışmış Ki Ne Osmanlı Baş Edebilmiş, Ne Bir Başkası Baş Edebilmiş
Hemen hemen bütün siyasileri kontrol altına almış bu hareket. Yani adımlarını da genişletmeye başlamıştı. Balyoz gibi tepesine indik kanunla, hukukla. Benim anlamam tamamen tevafuklarla oldu, Allah rast getirdi. Bakın, dikkat edin çözmeye hala devam ediyorum yani kesintisiz. Mesela bak, heykellerle, resimlerle propaganda yaptıklarını bilmiyordum, mesela bunu da gördük. Yani milletin kutsal bildiği insanları heykellerde ve resimlerde haşa efemine görünümlü, homoseksüel hareketleri yapan insanlar gibi göstermeye çalışmışlar. Çok büyük bir oyun bu. Mesela bak sezdirmeden. Ve birçok kişi de bunun farkına varmamış. Mesela çarşaf giyinmiş rahibe resmi yapıyor, en ince tül üstünde, yani çıplak, yani tamamen çıplak, dolayısıyla tesettürle alay etmiş oluyor. Cilbabla alay etmiş oluyor. Ama Hristiyan ve Museviler için de farz olan bir örtü. Hristiyan, Museviler ve Müslümanlarda farz olan bir örtüdür; yani dışarı çıkarken tehlikedeyse hanımların tamamen örtünmesi.
Hz. Mehdi (as) Olduğu İçin Türkiye'de Yıkım Getiren Bir Savaş Olmaz
Mesela bak şimdi Allah dünyayı savaşa hazırlıyor, bir dünya savaşına hazırlıyor ama tabii bu İstanbul’da yıkım getiren, Türkiye’ye yıkım getiren bir savaş olmaz. Mehdi (as)’nin olduğu bir yerde böyle bir şey olmaz ama kısmi yıkımlar olur. Çok büyük olaylar olacağı anlaşılıyor, yayılmış bir savaş olacağı anlaşılıyor. Şimdi bak Suudi Arabistan’a musallat olacaklar. Suudi Arabistan’ın zaten Büyük Ortadoğu Projesi’nde var bölünmesi. Suudi Arabistan bunu hiç düşünmedi. Halbuki sıradan gidiyor adamlar. Bak Suriye’yi çözemediler delirdiler, cinnet getirdiler akıl almaz bombalıyorlar, her yeri yakıp yıkıyorlar bölemedikleri için, bir an önce yıkmaya çalışıyorlar. Bütün bunların arkasından Mehdiyet güneş gibi doğacak, İsa Mesih de öyle ama hayat yine devam eder hiçbir şey değişmez göreceksiniz. Her hükümet iktidarda yine devam eder, yine partiler olur, onda bir değişiklik olmaz.
Mehdiyet Sevgidir Sadece. Çünkü Mehdi’nin Mehdilik İddiası Yok, Hırsı Yok. Mehdi Kendi Evinden İdare Ediyor
Hadislerde Mehdiyet’in ana görevi, birinci görevi adalettir. Dünyada adaleti yayıyor, terör, anarşi yok oluyor. Sevgi, merhamet, şefkat, sanat, estetik ve kalite Mehdi (as)’nin görevleri bunlardır. Bu konularda hükümetleri uyarır, tavsiye makamıdır Mehdiyet. Tavsiye ama her tavsiyesi yerine gelir. Nasıl Milli Güvenlik Kurulu oluyor, hükümete tavsiyeleri oluyor hükümet yerine getiriyor, adeta onun gibi ama zora dayalı değil bu, gönüllü sevgiye dayalı bir karar alma ve uygulama olacak. Mesela Suudi Arabistan’a bir tavsiyesi olur hemen onu uygular. İran’a bir tavsiyesi olur hemen uygular çünkü sevgi öğretmeni olduğu için. İsa Mesih de öyle onun bir sözü iki edilmez. Hristiyan alemine bir şey söylediğinde hemen kabul ediyor. Mesela diyor ki; “Mehdi’yi ben İmam kabul ediyorum” diyor. “Dünyanın imamı kabul ediyorum.” Bütün Hristiyan alemi Mehdi (as)’yi dünyanın İmamı kabul ediyor İsa’nın açıklamasıyla.
İsa Mesih'in Mehdi'yi Zorla İmamlığa Geçirmesi Mehdi'nin Tevazusunu ve Güzel Ahlakını Gösteriyor
“İsa Mesih Mehdi (as)’ın omuzlarına elini koyar ve ona der ki, ‘geç öne namazı kıldır. Zira kamet senin için getirilmiştir’ Bunun üzerine imamları Mehdi (as) onlara namazları kıldırır.” Suyuti.
“Hz. İsa Mesih dedi, ‘Namaz ancak senin için ikame olundu’ Bunun üzerine o benim evlatlarımdan Mehdi (as)’ın arkasında namazı kılar.” Yine Kitabü'l-Burhan Fi Alameti'l-Mehdiyyi'l Muntazar kitabında ve Suyuti’de var.
Omuzlarına elini koyma, Mehdi (as)’ın iddia sahibi olmadığını gösteriyor. Yani bir insanın omuzuna elini koyup sen zorla iterek götürüyorsan burada bir Mehdilik iddiası yok demektir. O Mehdi (as)’ın tevazuunu gösteriyor. Ve güzel ahlakını gösteriyor. Demek ki o öyle tanıtıma, ısrara dayalı bir politikası yok. Çünkü omuzdan itme artık en son aşamadır. Artık itiyor omuzundan yani. Demek ki öyle bir iddiası kesinlikle yok.
(Takvim yazarı Bekir Hazar, Amerika’dan sonra İngiltere’nin de Suudi Arabistan’ın parasına göz diktiğini yazdı. Şöyle diyor; “Suudi Arabistan’ın Avrupa’da bir trilyon doları olduğu ortaya çıktı. Bunun sekiz yüz milyar dolara yakın olan bölümü Londra bankalarında ve gayrimenkulde. Şimdi de İngilizler harekete geçti. ‘Amerika, Suudi Arabistan’ı suçlu bulur, parasına el koyarsa aynı hak bize de doğar’ diye bağırmaya başladılar kürsülerde” dedi.)
Amerika, İngiltere diye bir şey yok. Bütünü tek devlettir. Amerika’yla İngiltere tek devlettir. Amerika, İngiltere’nin bir eyaletidir. Amerika’yı İngilizler kurmuştur. Ben bunu kitap olarak hazırlıyorum binlerce belge var çok net. İsrail’i de İngilizler kurmuştur Amerika’yı da. Kanada da öyle. Bunlar hep İngiltere’nin eyaletleridir. Sanki ayrı gayrıymış gibi. Amerikan parası demek İngiliz parası demektir. Amerika’yı kullanır sadece. Onları köylü görürler onlar. Gariban görürler. Onları kullanırlar. Savaşa sokarlar. Askerini kullanırlar. Tehditte kullanır. Yani İngiliz derin devleti bir mafya örgütlenmesidir. O mafyanın adamı gibi görürler Amerikalıları. Gider soygun yaptırır ona yahut kan döktürür. Veyahut savaş çıkarttırır. İslam alemini yerle bir ettirir. Bunu fark etmeleri için, anlamaları için uzun süreden beri anlatıyorum. İngiltere etkisini kavradı. Önce hiç bilmiyorlardı. Kavradı fakat daha hala akılları Amerika’ya gidiyor. Kardeşim bir eyalettir. İngilizlerin, İngiltere’nin bir eyaletidir Amerika bunu bilecekler.
Lenin de İngiliz Derin Devleti'nin Etkisinin Farkındaydı Ancak Açıkça Söyleyemedi
Diyor ki Lenin: “Devlet bizim istediğimiz gibi işlemiyor. Araba itaat etmiyor” diyor. Arabayı ben kullanıyorum ama araba benim istediğim gibi gitmiyor diyor. Araba kendi istediği gibi gidiyor diyor. Devlet benim kontrolümde değil diyor. “Direksiyonda bir adam var ve onu yönetiyor gibi görünüyor” kendisi için söylüyor “ama araba istenilen yönde gitmiyor. Başka bir gücün istediği yönde gidiyor.” İşte İngiliz derin devleti. Bu da söyleyememiş bu da korkak. “Başka bir gücün istediği yöne gidiyor.” Kardeşim, sen devrim yaptığını iddia ediyorsun, kanlı bir diktatör olduğunu iddia ediyorsun, emrinde asker olduğunu iddia ediyorsun ama devlet, başkasının yönetiminde fakat adını söyleyemiyorsun.
(A Haber’de, İslam’ı Kuran’dan Koparma Kumpası başlıklı bir belgesel yayınlandı. Belgeselde, Gladstone'un Avam Kamarası’nda İslam’ı Kuran'dan koparmalıyız konuşması, İngilizlerin Irak’ta Kesnizade tarikatını kullandığı, Saddam'ın devrilmesinde Kadıyanilik, ve Pakistan'da hükümeti devirmeye çalışan Tahir-ül Kadri'nin İngiltere bağlantıları anlatıldı. Program, herkesin daha çok Kuran okuması gerektiği uyarısıyla bitti.)
Kardeşim, Türkiye’de destan yazıyoruz, Allah’a şükür. Bu anlattıkları hiç gündeme gelmeyen konulardı. Bunları biz anlatınca herkes sahip çıktı. Bu anlattıklarımız, birebir benim anlattıklarımın aynısı. Daha önce hiç bahsetmiyordu A Haber veya diğer kanallar. İlk defa İngiliz derin devletine herkes tavır aldı. Allah’a şükür.
(15 Temmuz gecesi yurt dışında görevli darbeci askerler diğer Gülenciler gibi aralarında WhatsApp grubu kurup yazışmışlar. Darbeye destek olmak için dış temsilciliklerde yönetimi ele almaya çalışmışlar. Olay ortaya çıkınca soruşturma açıldı. WhatsApp grubunda toplam 299 askerin ismine ulaşıldı. Bunlardan 110’u askeri ataşe, 189’u ise çoğu NATO’da görevli askeri personel çıktı.)
Akıl almaz bir yapılanma olmuş. Bu güçle İngiliz derin devleti Türkiye’yi çok rahat ele geçirebilirdi. Çok çok rahat ama Mehdiyet’in çelik kalesine çarptılar. Mucize meydana geliyor hiçbir şey yapamıyorlar. Bakın alenen mucize. Şu güçte Türkiye’yi ele geçirememeleri adeta imkansız. Rahatça ele geçirecek gibiler. Yüz binlerce adamları var, kilit noktalarda. Ama hiçbir şey yapamıyorlar. Bu Mehdiyet’in bereketidir işte.
Allah, İsa Mesih’i Çok Seviyor. Kafirler Yanına Geldiğinde Allah Katına Alıyor. Hiçbir Peygambere Yapmamış
Mesela Zekeriya (as)’a geliyorlar, Hz. Zekeriya (as) kütüğün içine girdi ‘Allah’tan başka baki olan yoktur’ dedi ‘Allah’tan başka baki olan yoktur’ adamlar hızarla doğradılar, ortadan biçtiler Zekeriya Peygamberi. Cenab-ı Allah istese onu da göğe alırdı, almadı. Şehadetini uygun gördü. Mesela Yahya (as) da canım benim hapsedilmişti, adam zil zurna içmiş, ‘kellesini getirin bana’ dedi adam alkollü ve bir kadın bunu söylüyor, kadına alkolik muhabbeti yapıyor. ‘Benden ne istiyorsun?’ diyor kadına ‘Yahya’nın kellesini istiyorum’ diyor. Önce diyor ki ‘Ne istersen yapacağım. Benden bir şey iste söz yapacağım’ diyor. ‘Ben de o zaman madem söz verdin ‘Yahya’nın kellesini istiyorum’ diyor. ‘Tamamdır. Kesin getirin’ diyor. Canım benim gidiyorlar onu orada şehit ediyorlar kafasını kesip alıp getiriyorlar. Cenab-ı Allah istese başına geçirir orayı, deprem yapar yıkar darmadağın yapar, yapmıyor ama. Kaderinde şehadet var, alıp tepsinin içinde getiriyorlar kellesini. Biliyorsunuz kolu da burada Hz. Yahya (as)’nın, Kutsal Emanetler’de. Altın muhafaza içinde tutuluyor.
Allah’ın bunu yapmasından kastı onların insanlardan farkı olmadığını vurgulamak için yapıyor. Çünkü insanlar da savaşlarda şehit oluyor. Sürekli peygamberleri Allah öyle korumuyor. Gerektiğinde savaş meydanında şehit oluyorlar, başka yerde başka bir şey de oluyor. Yani aklın ihtiyarinin alınmaması içindir bu. Çünkü çocuk da şehit oluyor, peygamber de şehit oluyor. Ama İsa Mesih’te öyle değil, Allah göğe yanına alıyor ve gökte Allah’ın yanında namaz kılıyor meleklerle birlikte. 2000 yıl namaz kılıyor. Ona sorsak iki saniye falandır der. Gittim geldim diyecek. Haberi bile olmaz. 2000 yıl geçmiş. 2000 yıl namaz kılmış. Sürekli namaz kılıyor meleklerle birlikte, başka bir şey yapmıyor. İşte onu Hristiyanlar yanlış anlıyor hani diyor ya, ‘Allah sağına alacak, kürsüde oturacak’ diyor. Allah ona insan olarak mı görünür? Tecelli eder. Hakikaten sağına da alır. Yani yanında oturtabilir, ibadet eder ama tecellisi olur. Allah’ın zatı olmaz. Onlar zatı gibi anlatıyorlar. Öyle olmaz.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan Dubai’de bir kanala konuştu. Amerika’nın 11 Eylül saldırıları dolayısıyla Suudi Arabistan’a dava açmasını sağlayacak hukuki yasanın değerlendirilmesi konusunda Suudi Arabistan’la ortak çalışacaklarını söyledi. “İslam dünyası aleyhinde alçakça gelişmeler yaşanıyor. Türkiye ve Suudi Arabistan hedef alınıyor. Irak, Suriye, Libya, Pakistan ve Afganistan’da yaşananlar birbirinden ayrı gelişmeler olarak görülemez. Tüm tuzak ve planların İslam dünyasına yöneltildiğini görüyoruz dolayısıyla İslam dünyası ülkeleri birbiriyle işbirliği ve dayanışma içinde olmalıdır.”)
Yani Mehdi zahir olmalıdır, İsa Mesih nüzul etmelidir diyor inşaAllah. Yani sahte Mehdilerle olmaz. Ismarlama Mehdilerle olmaz yahut Mehdilik talepleriyle de olmaz. Yahut Mehdi olmasın da ona benzer bir şey ayarlayalım gibi o da olmaz.
Falih Rıfkı Atay, “Osmanlı'da İngilizcilik Mezhep Gibi Bir Şeydi” Diyor
Mesela Falih Rıfkı Atay diyor ki, Osmanlıların yani Osmanlılarda diyor “Osmanlı’da İngilizcilik mezhep gibi bir şeydi” diyor. “Tanzimat ’tan sonra Türkler Hanefi-Şii yahut da Şafi oldukları gibi İngilizciydiler” diyor. “Halk arasında düsturları ‘asılacaksan İngiliz ipiyle asıl’ gibi nesilden nesile tekrarlanırdı bu sözler” diyor. “Bir zamanlar Müslüman aleminde İngiliz korkusu Allah korkusunun yerini tutmuştur” diyor Abdülhamit döneminde falan. “Kurtuluş Savaşı’yla şark dünyasında kendini İngiltere’den ilk tedavül eden millet Türkler olmuştur” diyor. Bak görüyor musun? Osmanlı’da mezhep gibiydi İngilizci olmak diyor.
(Amerika’nın koruma altına aldığı Şii alim Kasım El Tai dün Musul Harekatına katılması beklenen Başika’daki Türk askeriyle ilgili fetva verdi. Tai, “Türk askeriyle savaşmak vacip” dedi. Kasım el Tai’nin açıklamasının ardından El Haşd el Şabi sözcüsü Kerim el Nuri, “Bütün direniş grupları Türk güçleriyle savaşmaya tam olarak hazırdır. El Haşd el Şabi'nin Musul operasyonuna katılmasına karşı olanlar Türk ihlali karşısında ne kadar vatansever olduklarını göstermeliler” dedi.)
Kardeşim kepazelik çıkmasına gerek yok. Türkiye zaten meraklısı değil. İşte ‘terörü durduracağız’ diye gitmeye kalktılar, ben söyledim ‘ne işiniz var, oralara gitmeyin’ dedim. Değil mi? 300-500 kilometre ötedeki terörist gruplarla bizim ne işimiz var? O zaman 1000 kilometre, iki bin kilometre ötede de zibil gibi terörist var. Dünyadaki teröristleri temizlemek bizim işimize kalmadı. Bizim yapacağımız, bizim sınırımıza yığılan PKK unsurlarıyla mücadele etmek. Dolayısıyla yani orada Türk askerinin durmasına gerek yok. Çekilmesi gerekir. Benim kendi kanaatim, çünkü bizi ilgilendiren bir durum yok. Adam teröristlerle beraber yaşamak istiyor anladığım kadarıyla yani kendi bilir. Türkiye’nin ‘illa sizi temizleyeceğim’ diye oraya girmesinin bir alemi yok, bence geri çekilsin. Geri çekilen birlikler Türk sınırına yığılmış PYD-YPG unsurlarıyla savaşsın. Onları bırakıp da bizle hiç alakası olmayan unsurlarla kilometrelerce içeri girip savaşmak zaten mantıklı bir şey değil. Allah bunu yapmamızı istemediğini de bu durumla da gösteriyor, yani ‘bunu yapmayalım’ dedim. ‘Böyle bir şeye girmeyelim’ dedim. Başından beri söylüyorum.
Marksizm’in Kurucularından Friedrich Engels Hayatı Boyunca Londra'da Yaşamıştır
Marksizm’in kurucularından Alman Friedrich Engels var biliyorsunuz, adam Almanya’dan geliyor, İngiltere’ye gidiyor orada Darwinist, sosyalist, komünist kafayı benimsiyor orada eğitiyorlar adamı. Engels’in komünist olduğu yer orası. Hayatı boyunca adam Londra’da yaşıyor Friedrich. İngilizlerin Hindistan’ı işgalini de ateşli bir şekilde savunuyor. Hem sosyalistim diyor hem de bak o acımasız işgali, o sömürü düzenini de savunuyor. Niye? Çünkü eğitimi adam Londra’da almış. Yani malum adamlardan eğitim almış.
(İngiliz Times gazetesi, İngiltere’nin savaş bölgelerindeki askerleri ilgilendiren durumlarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bazı maddelerinin göz ardı edilebileceğini açıklayacağını yazdı. İngiltere’nin bu adımı savaş bölgesinde zor kararlar almak zorunda kalan askerlerin ülkelerine geri dönüşte yargılanma korkusu taşımamaları için atayacağı belirtiliyor.)
Bir kepazeliğe hazırlanıyorlar yani bir dünya savaşı çıkarmaya hazırlanıyorlar, onun için altyapı hazırlıyorlar. Başlarına çıkacak var ama dur bakalım. Cenab-ı Allah Mehdi’sini zahir etsin. İsa Mesih’i zahir etsin. Deccalı mağlup etsin. Deccaliyeti helak etsin. Deccaliyetin şerrinden müminleri korusun.
Cenab-I Allah Her Konuşmayı, Her Tavrı Müminlerin Hoşuna Gidecek Şekilde Yaratıyor, Sabırlı Olarak Kaderi İzlemek Lazım
Her şey hayırla olur, her şeyi getiren Allah’tır, götüren Allah’tır, bildiren Allah’tır, konuşturan Allah’tır; bu unutulmadığında Allah kulunu sever, bu unutulduğunda Allah’ın zoruna gider bu. Yani bütün gücün, kuvvetin Kendinde olduğunu sürekli bilmek lazım. Allah’ı yalnız bıraktın mı Allah insanları yalnız bırakır. Allah ayette diyor; “Siz Beni unutursanız,” şeytandan Allah’a sığınırım. “Ben de sizi unuturum” diyor. Unutulmak ne demek biliyor musunuz? Dipsiz karanlığa doğru kaybolup gitmektir Allah esirgesin. Gayya kuyusuna tepesi üstüne gitmektir, ucu bucağı gelmeyen bir düşüş. “Beni unutmayın, Ben de sizi unutmayım” diyor Allah. “Beni unutursanız Ben de sizi unuturum” diyor. Allah’ı düşünmezse kul, Allah da onu kaale almaz.