Sayın Adnan Oktar'ın 6 Ekim 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 6 Ekim 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

36945

A9 TV, 6 Ekim 2016

 

İnsanlar Açık Propagandayı Esas Alıp Gizli Olana Önem Vermiyorlar. Oysa Gizli Sinsi Propaganda Daha Etkilidir

İnsanlar açık propagandayı esas alıyorlar, gizli sinsi propagandaya hiç önem vermiyorlar. Halbuki en etkili propaganda zaten gizli sinsi olan. Yahut işte sezdirmeden yapılan. O amaçla olmasa bile o amaca hizmet eden çok fazla insan var. Çok fazla çalışma grubu var. Mesela şiirle tahribat. Muazzam tahribat yapıyorlar şiirle. Ateist şairler, romancılar muazzam tahribat imkanına sahip oluyorlar. Mesela Voltaire’in romanları kitapları. Ressamlar, heykeltıraşlar. Veyahut televizyon programları. Mesela şov programları. Mesela MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun o zamanlar görevdeyken, “Ben böyle bir programı izlersem” diyor. “Mesela Ankara’da oturan altı çocuk sahibi birini düşünelim” diyor. “Böyle programı izlese” diyor. “Adam komünist ateist olur” diyor. “Manevi tahribat yapar” diyor. ‘Televole kültürü toplumda büyük sorunlara yol açmak üzere imajı var’ tarzında bir açıklaması oldu MİT’in. Bir de hep böyle bedavacılık. Bir yere gidiyor bedava yemek yiyor. Bir adada kalıyor bedava. Bedava oraya götürüyorlar bedava getiriyorlar. Yemekler, yatması bedava. Bedavacı hayat anlayışı. Yani sığınmacı ruh. Bir yere sığınsın birileri de onları beslesin. Onların hiçbir amacı olmasın. Çalışmasınlar, gayret etmesinler. Sadece onlara yiyecek verilsin, eğlensinler. Kızlar eğlensinler. Erkekler eğlensin. Allah’tan dinden bahsedilmesin. Vatanın birliğinden bütünlüğünden bahsedilmesin. Bölünme tehlikesinden bahsedilmesin bomboş bir dünya olsun. Bu muazzam tehlikeli bir şey. Ve sessiz sedasız tahribatına bütün gücüyle devam ediyor.

 

Televole Kültüründe Allah'ı, Vatanı, Milleti, Maneviyatı Unutan Ve Unutturan Bir Üslup Hakim Oluyor. Buna Karşı Fikri Tedbir Alınmalı

Darbe anında vatandaş sokakta çatışmaya girmiş. Şehit oluyorlar. O kullanılan mermiler ön kısmının girişinde küçük, çıkarken parçalayarak çıkıyor. Birçok insanın kolu bacağı koptu. O akşam şov programı devam ediyor. Televole kültürü devam ediyor. Eğlence gırla gidiyor. Ama insanlar yerlerde kan revan içinde. Yüzlerce insan şehit oluyor. Türkiye bölünmenin eşiğine gelmiş, işgalin eşiğine gelmiş. Adamlar muhatap dahi olmuyorlar. Bu çok vahim bir şey. Böyle bir gençlik yetiştirmek çok vahim.

Bu bedavacı kültür giderek yayılıyor. Mesela genç kızlar iş yapmak istemiyorlar, okumak istemiyorlar. Genç delikanlılar iş yapmak, okumak istemiyorlar. Hep böyle lakayt, alakasız bir ruh halinde bedavacılığın kapısını arıyorlar. Televizyon programlarında da bu bol bol organize ediliyor. İşte gençleri eve topluyorlar. Kızlar var. Erkekler var. Yemek bedava. Yatmak bedava. Oraya gelip gitmeleri bedava. Yani tam bedavacı bir kültür ve bomboş. Hayatın hiçbir gayesi yok. Boş dedikodular. Boş laflar. Ne vatan sevgisi, ne Allah sevgisi, ne Kitap sevgisi, ne Kuran sevgisi, ne vatanın birliği, bütünlüğü, ne bölünme tehlikesine karşı gayret. Bunların hiçbiri yok. Tamamen malayani. Malayaninin de dışında her türlü boş konuşma. Akşama kadar gençlerin bilinçaltına empoze ediliyor. Alenen klasik komün hayatı. Yani komünist sistemin modernize edilmiş şeklini andıran bir hayat şekli gençlere sevdirilmeye çalışıyor. Orada da ünlü olanlar işte Twitter sayfalarında ürün tanıtımına başlıyorlar tanıtıldıkları için. Adamlar, lokanta açılışı oluyor onları bedava yemeğe davet ediyor. Otel açılışı oluyor bedava otelde kalmaya davet ediyor. Her şeyleri bedava oluyor. Bedavacı kültür. Araba tanıtımı için araba veriyorlar bedava. Hayatın amacı bedavacılık oluyor ve bedava yaşamak. Üretim yok. Hiçbir üretim yok. Vatana, millete hiçbir fayda yok, katkı yok. Sadece boşluk var. Bomboş bir hayat. Boş dedikodular, boş konuşmalar. Bunun öncülüğünü yapan tipler var. Birçok televizyon kanalı bu konuda adeta yarışa gidiyor. Evlendirme programları şunlar bunlarla millet adeta uyuşuyor. PKK da sürekli siyasi bilinç vererek, politik propagandayla Güneydoğu’da adım adım ilerliyor. Türkiye’yi almaları an meselesiydi. Gece o aslanlar sabahlara kadar sokaklarda o nurlu bedenlerini siper ettiler. O arada da Televole kültürünün en gelişmiş, en yakışıksız görüntüleri televizyonlarda boy gösteriyordu. Eğlence programları. Adamlar tek kelime muhatap olmadılar tek kelime.

 

(Sayın Devlet Bahçeli, Abdülhamit tartışmaları hakkında şöyle bir açıklama yaptı: “2. Abdülhamit ne ulu, ne kızıldır. Muhterem yüzlerden, Osmanlı padişahlarındandır. Ve saygıyı hak etmektedir. Atatürk’le 2. Abdülhamit arasında husumet çıkartmak şuur ve zeka eksikliğidir” dedi. “Ayrıca Lozan meselesini de tarihçiler değerlendirsin” dedi.)

Lozan meselesini tabii tarihçiler değerlendirir ama Lozan’da yapılan daha önce de anlatmıştım, gelip evimizi işgal ettiler. Sonra dediler ki, “Size bir odada kalma izni veriyoruz.” Evin bir odasına gittik yerleştik. “Halinize şükredin, susun” dediler. Lozan’ın özeti budur yani. Tarihçilerin de anlatacağı bu herhalde. Yani bir detayı yok. Bizim için vatan ne Türkiye’dir, ne Türkistan ulu ve müebbet ülke Turan. Bütün Türklük alemi, İslam alemi birleştiğinde bizim vatanımız tamamlanmış olacak. Bizim vatanımız bütün dünyadır. İslam’ın bütün dünyaya hakimiyetidir. Tabii ki cumhuriyetler olacak, devletler olacak ayrı ama bütün dünyayı istiyoruz. Sevgi, barış ve kardeşlikle, ilimle, irfanla, sanatla, kaliteyle, estetikle, güzellikle.

“Vatan Türklere ne Türkiye’dir ne Türkistan, ulu ve müebbet bir ülkedir Turan.” Daha ortaokuldayken duymuştum ilkokulda, ortaokulda. Çok hoşuma gitmişti. Çünkü uçsuz bucaksız ülkeleri gezmek, oraların bizim kardeşlerimizle dolu olduğunu bilmek, o özgürlük o sevgi ortamı, çok hoşuma gitmişti. Yani İslam ülkelerinin kapıları açık, Türklük aleminin kapıları açık, her yere vizesiz pasaportsuz gidiyorsun, her yer kardeş dolu. Ama bunun sevgisiz olmayacağı açık. O zaman Mehdi’siz olmuyor işte. Sınırı kaldırsan da Mehdi yoksa olmuyor. İlla ki Mehdi, o sevginin zeminini yeşertecek. Her yer yemyeşil sevgiyle dolacak. Yeşil sevginin rengidir. Hadra. Cennetin rengidir yeşil. Hızır (as)’ın rengidir.

 

Theodor Herzl İle Abdülhamit Arasında Görüşmeler Yaklaşık 6 Yıl Boyunca Devam Ediyor Bu Dönemde İsrail'de Museviler 36 Yerleşim Yeri Kuruyor

Theodor Herzl’in 1901 yılında bastırdığı yılbaşı kartını görebiliyor muyuz? Sultan Abdülhamit ve Theodor Herzl karşı karşıya. “İyi yıllar; Sultan’ın kalbi Allah’ın elindedir. Allah sizi siyondan kutlasın.” Abdülhamit ile dostluğunun derecesini artık düşünün. Abdülhamit ile yüz yüze resim bastırıyor. Akşama kadar beraberler.

Bize hep Abdülhamit ile ilgili ‘Theodor Herzl’i kovdu, vatan topraklarını ben vermem’ o yüzden hep biz kahraman bildik. Halbuki bu külliyen yanlış, böyle bir şey yok. En sıkı ahbabı Theodor Herzl. Toprak vermemek için kovmak bir yana, 36 büyük yerleşim yeri veriyor Abdülhamit, 36 büyük. Yani uçsuz bucaksız araziler veriyor 36 ayrı yerleşim noktasında, Filistin’de, İsrail’e. Uçsuz bucaksız.

 

(Necati Özfatura Hocamız da bir açıklama yapmış. ” İnkarı mümkün olmayan bir gerçek” diyor. “Şu anda Türkiye’ye karşı ilan edilmemiş post-modern bir savaş açılmış olduğudur. Bu savaşın senaryosunu yazansa en aşırı İslam ve Türk düşmanı ülkedir. Yani İngiltere’dir.”)

Helal Hocam’a. Bak her yer yıkılıyor dedim ya. Bütün aydınlar ayaklandı. İngiltere derken İngiliz derin devleti diyor. Onu kastediyor. Çünkü İngiliz halkıyla bizim bir alıp veremediğimiz yok. Masum İngiliz halkı. İngiliz derin devleti. Her yer, herkes sallanıyor. Herkes uyandı. İkinci İstiklal Savaşı gibi adeta. Bu İngiliz derin devleti tepelendiğinde Suriye, Irak, Türkiye her yer kurtulur. Bak şimdi de Suudi Arabistan’ı parçalamaya hazırlanıyorlar. Hem Türkiye’yi hem Suudi Arabistan’ı, sonra da İran ve Rusya’yı parçalamayı düşünüyorlar. İngiliz derin devleti masa üstünde çalışıyor ve bu felakete kapı açıyor.

 

(Irak, Başika’daki askeri varlık nedeni ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı. Irak devlet televizyonunda bugün yayınlanan açıklama da Irak Dışişleri Bakanlığı Türk askerlerinin varlığını ihlal olarak niteledi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı.)

Evet. Yani bizim IŞİD ile işimiz yok. IŞİD yüzlerce kilometre dipte olan bir terör grubu. Bizi ilgilendirmez. Bizi vatanın böğrüne hançer gibi saplanan PKK ilgilendirir. Bunları söküp atmamız gerekiyor. Onları bırakıp yüzlerce kilometre öteye gidip IŞİD ile savaşa kalkmamız bence çok büyük bir hata, yanlış.

Otuz kere söyledim, “Türk askeri çekilsin.  Bizim IŞİD ile işimiz yok” dedim. Sözümü dinlemediler. Israrla kilometrelerce içeriye girip IŞİD’li aramaya kalktılar. Bak şimdi mecburen çekilmek gerekecek.

Felaketin boyutu bak devam ediyor. Bizi ta Suriye’nin ortalarına kadar çekmeye çalışıyorlar. Niye? İşte “IŞİD’i kovalayacaksınız” diyorlar. 500 kilometre ileride. Zaten IŞİD kendinden gidiyor öyle bir şey yok. IŞİD “Merkeze gelin” diyor herkese. Ama “Türkiye’yle biz savaşmak istemiyoruz” diyorlar. Ama onlar Türkiye’yi de savaşa sokmak istiyorlar. Büyük bir dünya savaşını şu an organize ediyor İngiliz derin devleti. Yani melhame-i kübrayı organize ediyor. Melhame-i kübraya Türkiye’yi de çekebilmek için Türkiye bak 500 kilometre derine doğru çekmek istiyorlar. Sınırımızdaki PKK’ya dokundurtmuyor İngiliz derin devleti. “Onlara dokunmayacaksınız” diyorlar. 900 kilometre boyunca sınırımız PKK’lı dolu 300-400 kilometre eninde. 900 kilometre boyunda koskoca bir devlet yapılanması gibi adamlar orada yapılandılar. “Bunlara dokunmayacaksınız” diyorlar. Türkiye de dokunmuyor. Ama “IŞİD’e dokunmanız gerekiyor” dediler ondan sonra da Türkiye’yi teşvik ettiler. Kim ettiyse etti. Birileri teşvik etti. Türkiye de son hız oraya girmek istiyordu. Sonra da Irak dedi ki “Biz buna müsaade etmiyoruz. Birleşmiş Milletleri toplantıya çağırıyoruz” dediler. Nasıl olacak o zaman? Birleşmiş Milletler askeriyle Türk askeri çatışmaya girecek. Neticenin ne olacağı belli. Bu planı kim yapıyor? İngiliz derin devleti yapıyor.

 

İngiliz Derin Devleti ile İlgili Yeni Açıklamalar

Albay Orde Charles, İsrail ordusunu kuran ve MOSSAD’ı oluşturan kişi bunu yöneten kişi. İngiliz derin devletinin adamı. Orde Charles Wingate ismi. Orde Wingate diye biliniyor. Orde Wingate, İsrail devletinin kuruluşu için bir ibadet gibi mücadele ettiğini yazıyor. İngiliz komandoları ile yardımcı oluyor. Özel gece birliklerini kuruyor Musevilerden, Yahudilerden oluşan.  Yahudilere gerilla eğitimini veriyor. Gerilla yöntemlerini gösteriyor ve devletin kurulmasını sağlıyor. Orde Wingate, nerenin İsrail’i kurması, İngiliz derin devleti kuruyor. İsrail nasıl yapsın yani? Gariban adamlar onlar. Mesela prens Albert Victor, İngiliz. Aile arasında Eddy diyorlar. Bu prens, resmini göstersene. İngiliz prensi, bu bir homoseksüel genelevine giriyor. Polislerin bu genelevi tespit etmesi sonucu adı bu Cleveland Caddesi Skandalı’na karışıyor. ‘Prens Eddy ve homoseksüel yeraltı dünyası’ diye bu adam hakkında da kitap yazılmış. Görüyorsunuz değil mi? Böyle zibil gibi İngiliz derin devletinin desteklediği adamlar var. Bir tane, iki tane, on tane değil. Her yeri sarmışlar. Bunları işte her yerde görevlendiriyorlar. Bir kısmını İsrail devletinin kuruluşunda, bir kısmını Türkiye’yi parçalama, İslam alemini parçalama bir kısmını Irak’ı veyahut Suriye’yi parçalamada görevlendiriyorlar. Ve ana özellikleri bunların homoseksüel, Rumi ve Darwinist olmaları. Böyle yirmiye yakın vaka var. Daha göstereceğim.

Nereye gitse görüyorsunuz İngilizlerin etki alanını. Derin devlet öyle fazla adam da kullanmıyor. İki kişi, üç kişi, bir kişi. Adama yetki veriyorlar.  Gece Birlikleri diye bir grup kuruyor, gece saldırı için gece katliamları için. Gerilla yöntemleri öğretiyor. Churchill tarafından atanıyor özel olarak. Churchill’in özel görevlendirdiği kişi. Bu İsrail generali ve daha sonra da bakanlık ve başbakanlık yapmış olan Yigal Allon ve Dışişleri ve Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanı olarak görev yapan Moşe Dayan da bu şahıs tarafından eğitiliyor yani artık anlayın. Mesela MOSSAD ve iç istihbaratı kurumu Şin Bet ve askeri istihbarat AMAN’ı kuran kişi olarak İsrail casusunun babası Isser Harel, İngiliz eğitiminden geçene kadar Letonya’dan kaçan on yedi yaşında bir genç normalde, sonra onu da eğitip görevlendiriyorlar. Bu Isser Harel, İsrail casusunun babası ama eğitmişler, bunlar eğitmişler. Onlar da Şin Bet ve askeri istihbarat AMAN’ı kuruyorlar ama eğiten şahıs bu hepsini eğiten.

Bu Wingate var ya iki defa intihar girişiminde bulunuyor, doktorlar tarafından delilik sınırında yaşadığı teşhisi konuyor, hep böyle psikopatları kullanıyorlar zaten bu tip şeylerde. Kontrolden çıkacağı ve gizli bilgileri ifşa edeceği düşüncesiyle çekiniyorlar uçak kazasında bunu öldürüyorlar. Çünkü deli olduğu için ne yapacağı belli olmaz demişler. Çünkü İngiliz derin devletinin bütün sırlarını biliyor. İsrail devletinin kuruluş sırlarını biliyor. Filistin döneminde birçok kere askerleri çırılçıplak soyuyormuş yani seyrediyormuş onların karşısına geçip, o biçimde bir adam, o tarzda bir adam ve sonra da intihar ettiği görünümünde bir şey düşünmüşler önce fakat deli olduğu için inanmayacakları için fazla konuyu hiç uzatmadan uçağını düşürüp adamı öldürmüşler. Normalde intihar görünümü veriyorlar o şekilde ölüyor ama bunda hiç uzatmadan direkt öldürmüşler.

 

Lozan Anlaşması Sırasında Dönemin İngiltere Başbakanı Llyod George Türkleri Kendince Bir Nevi Kanser Olarak Niteliyordu

Lozan Anlaşması’na katılan Lloyd George var biliyorsunuz. Bak Lozan Anlaşması’na katılıyor bu adam. Ne diyor dönemin başbakanı, İngiliz başbakanı; “Türkler” diyor “insanlığın kanseridir” bak “insanlık aleminin kanseridir” diyor Türkler için. Kanseri ne yaparlar? Keser atarlar değil mi? “Biz de kesip atacağız” diyor. “Kötü yönettikleri ülkelerin vücuduna sinsice yayılan ve her canlı dokuyu çürüten büyük bir ızdıraptır. Haklı ve haksız arasındaki bu dev savaşta” Birinci Dünya Savaşı’nı kastediyor “Türk’ün insanlığa karşı uzun kötü sicilinin nihai bir hesaplaşmaya tabii tutulmasından memnunluk duymaktayım.” İşte Lozan bu. Türk milletini kanser olarak görüyor adam. Vahamet ortada.

Mesela Lord Curzon dönemin İngiltere dışişleri bakanı. “Gelibolu’da” diyor “ve doğudaki savaşın amacı Avrupa’yı Osmanlı Türklerinden kurtarmaktı.” Diyor. Yani iyilik yaptığı kanaatinde. “Konstantinapol’de” yani İstanbul’da “müttefikler kontrolünde bir Türk hükümeti bulunması ve sayede Türklerin genetik kötülüklerinin önlenmesi bir hayaldir” diyor. Bak “genetik olarak kötüler” diyor. Adam nefret ediyor. Niye nefret ediyor? “Sanat yok” diyor “estetik yok, güzellik yok, kaliteden anlamazlar yani her türlü çirkinlik var” diyor. “güzellik yok bu adamlarda” diyor. “Güzel olan bir şey yok. Onun için bunların elinden her şeyin alınması lazım” diyor. O zaman bunlarla mücadele nedir? Sanat, estetik, güzellik ve kalite iledir. Bunu göremediğinde adam “Biz bunları yok edeceğiz. Biz bunun yerine gelip biz yapacağız” diyor. Konu bu. Bunlar hep o devrin adamları.

Mesela İngiliz gizli belgelerinde cilt 262’de, sayfa 159, yıl 1909’a ait İngiliz diplomatın açıklaması. “İngilizler, Türk düşmanı Hristiyanlara iyi davranır” diyor. Bak “Türk düşmanıysa Hristiyan iyi davranır” diyor İngilizler. Haşa bak “Türk köpeğini dövmek için her kırbaç mubahtır” diyor. İşte Lozan bu. Bunlar Lozan’a katılan tipler.

Mesela yine sayfa numarası 550, belge numarası 554, 24 Şubat 1912 “Kral Ferdinand’ın en büyük ihtirası İstanbul merkez olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nu kurmaktır.” Eğer şu adamların yaptığı darbe başarılı olsaydı Bizans İmparatorluğu kurulmuş olacaktı. İstanbul alınacaktı. Yunanistan’a bağlayacaklar ama İngiltere’ye bağlı bir imparatorluk Bizans İmparatorluğu İngiltere’ye bağlı. Adamlar anlamıyor bak İngiltere kendini tanıtırken İngiltere demiyor. Birleşik Krallık diyor. Adam düşünmüyor bu Birleşik Krallık nereleri kapsıyor. Bak Birleşik Krallık dedin mi bunun içinde Amerika var, Kanada var, Endonezya, Malezya, Pakistan, Hindistan, Avustralya var. Bir kısmı da resmi olarak bağlı zaten kraliçeye resmi olarak. Adamlar bunu anlamıyor İngiliz derin devletinden bahsetmiyorlar. Habire Amerika aşağı İsrail yukarı. Kardeşim her ikisi de Amerika da İsrail de şu an İngiliz derin devletinin kontrolünde. Tayyip Hocam daha durumu yeni anladı. Bak bütün güçleriyle şu an saldırıyorlar ona. Ve Türkiye’yi savaşa sokmak için Türk askerini 500 kilometre ilerideki IŞİD menzillerine çekmek istiyorlar. Sonra diyorlar ki bak aynı adamlar hem oraya çekmeye çalışıyor hem de diyor ki “eğer” diyor “buraya gelirsen Birleşmiş Milletler askerlerini” yani “Avrupa müttefik ordusunu Türk ordusuyla karşılaştırırız” diyor. Hükümet de bir açıklama yapıyor “Biz çekilmeyeceğiz” diyor. O zaman nedir? Avrupa birleşik devletleri yani İngiliz derin devletinin ordularıyla Türk ordusu karşılaşacak demektir Allah muhafaza. Onun üstüne sınırdan içeri. İngiliz derin devletinin açıkça söylenmesi gerekiyor. Kamalak Hocam çıksın o bak koç yiğittir, aslandır “İngiliz derin devleti deccaliyettir” desin. “Deccal yakamıza yapıştı” desin. “Allah Mehdi’yi zahir etsin Allah İsa Mesih’i zahir etsin” desin. Bak öbür türlü ümmeti Muhammed helak olacak Allah esirgesin. Paramparça ümmeti Muhammed. Mehdiyet’in dışında bir yol yok. Ben kendi kanaatimi söylüyorum anladığım düşündüğüm şeyi söylüyorum. Resulullah (sav)’ın gösterdiği yol bu.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo