Sayın Adnan Oktar'ın 28 Kasım 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Kasım 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

26991

A9 TV, 28 Kasım 2016

 

Darbeyi Yaptıran İngiliz Derin Devleti, Münafık Özelliği Göstererek Kendini Türkiye'nin Yanındaymış Gibi Gösteriyor

İngiliz derin devleti müthiş bir münafık zekasına sahip. Muazzam bir münafık zekası. Mesela münafık adam öldürür. Üstüne kapanır ağlar. Bu münafık özelliğidir. Bunlar da hem darbeyi yaptırıyorlar. Sonra Türkiye’nin üstüne kapanıp ağlıyorlar “Size darbe mi yapıldı? Vah vah” diye. Bir kısmı tabii bilmediğinden yapıyor. Oyuna geldiği için yapıyor. Ama İngiliz derin devleti bilerek yapıyor.

 

Münafık Sürekli Müslümanı Meşgul Edip Hırpalamaya Çalışır

Bak İslam ülkelerini münafıklar görüyorsunuz akıl almaz meşgul ediyorlar. Savaşlarla, kargaşayla münafık sürekli olay çıkartır. Çok alçak bir mahluktur. Sürekli kargaşa çıkarır. O biter bir tane daha bulur. O biter başka bir tane daha bulur. O biter başka bir şey daha bulur. Münafığın o şeytani kirli torbası o lağım torbası sürekli kaynar. Her gün bir şey çıkartır. Her gün bir pislik, her gün bir ahlaksızlık, her gün bir kahpelik. Mesela önce bir ayaklanma yaptılar. O yetmedi darbe yaptılar. Şimdi yine bir ahlaksızlık daha düşünüyorlar. Şimdi ekonomik yönden. Mesela gittiler İsrail’in ormanlarını yaktılar. Tam münafık azgınlığı. Münafıkların bitleri vardır daha küçükleri onlar da öyle çok huzursuzdurlar. Sürekli pislik peşindedir şeytanın etkisiyle. Her münafık böyledir. Mesela evinde rahatsız eder, sokakta rahatsız eder, iş yerinde rahatsız eder, devlet içinde rahatsız eder.

 

Münafık Şeytanın Yönlendirmesiyle Sürekli Müslümanları Meşgul Etmek İster, Sürekli Huzursuzluk Çıkarır

Münafık illaki helak değil yani münafık kargaşa ister. Huzursuzluk, pislik, kepazelik. Terör olsun, anarşi olsun. Mesela bomba patlatıyor. Ertesi gün bir tane daha bomba patlatıyor. Bütün Müslüman ülkelerin vaktini ve enerjisini alıyor münafıklar. Bir münafık özelliğidir. Şeytanın ifasıyla Müslümanları sürekli meşgul etmek münafığın özelliğidir. Sürekli gündem olur. Sürekli konuşturtur. Adeta bir makine gibi. Böyle lağım üreten bir makine gibidir.

 

Münafık Sürekli Talep Halindedir. İslam'a Hizmet İçin Bir Faaliyette Bulunmaz, Bütün Gücünü İslam'a Zarar Vermek İçin Kullanır

Münafığın taleplerinin ardı arkası kesilmez. Mesela diyor ki “Türkiye’nin Güneydoğu’sunu ayıracağız” ayırıyor. Sonra? “İzmir’i de alacağız” diyor. Sonra? “İstanbul’u da alacağız” diyor. Sonra? “Antalya’yı da alacağız” diyor. Münafık azgınlığıdır bu. Bunların bitleri de böyledir. Sürekli pislik peşindedir. Sürekli kaynatır. Kendi de faaliyette bulunması İslam için mesela İngiltere, hiçbir faydası yok. Bilakis Darwinizm’le Rumilik’le İslam’ı yıkmak için uğraşır. Münafık da öyle yani. Her münafık böyledir. Bütün gücünü İslam’a zarar vermek için ayırır.

 

Münafık Deşifre Oldukça Her Türlü Alçaklıktan Vazgeçmeye Başlıyorlar. İslam Alemi İçin En Önemli Mesele Münafıklığın Ortadan Kaldırılmasıdır

Şimdi çok iyi anlatıldığında münafıklar bak deşifre oldukça görüyorsunuz yılanın deliğine çekildiği gibi çekiliyorlar. Fark ediyor musunuz? Her türlü alçaklıktan vazgeçmeye başlıyorlar. Üslupları değişiyor, konuşmaları değişiyor, eylemleri değişiyor. Sahte hesaplar kapanıyor. Milyonlarca sahte hesap yapmışlar. Bu alçaklardan adeta büyük bir ordu mesela bir münafık en az yüz sahte hesabı oluyor, bir münafığın. Akıl almaz bir güç gibi görünüyorlar. Halbuki hiçbir gücü yok. Onun için en azim mesele İslam aleminde münafıklığın ortadan kaldırılmasıdır. Türkiye’nin çektiği de ondan, Mısır’ın çektiği de ondan, bütün İslam aleminin çektiği münafıklardan kaynaklanıyor.

 

Münafık Allah Kelamına Dayanamaz. Ama Fitne Çok Hoşuna Gider

Mesela Rumi’nin açıklamaları çok hoşuna gider. Mesela diyor ki “Bizim yolumuzda ne kafirlik var ne Müslümanlık var” Müslümanlığı kabul etmeyen, sen kafirliği zaten kabul etmezsin. Onu demene gerek yok ki. Müslümanlığı kabul etmiyorsun. Söylüyorsun zaten açıkça. “Bizim yolumuzda” diyor “Müslümanlığa yer yok” diyor Mevlana Rumi kitabında. Dolayısıyla “kafirliğe de gerek yok” diyor. “Kafirlik diye de bir şey yoktur” diyor. “Kim olursan ol gel” diyor. Ama münafıklar ayette diyor ki Nisa Suresi 91’de Fitneye her geri çağrılışlarında” pisliğin “içine başaşağı (balıklama) dalarlar. (Nisa Suresi, 91) diyor Allah. Pislik dedin mi münafığın sanatıdır. Alçaklık, adilik, üçkağıtçılık, kaltabanlık, karaktersizlik münafığın içine işlemiş bir sistem.

Münafık Allah kelamını duymak istemez. Münafık ayetleri okunduğunda kaçıyor münafıklar ayet var. Kuran ayeti var. Kulaklarına ellerini tıkıyorlar. Kesinlikle duymak istemiyorlar. Allah’ın hikmeti bu büyük bir mucizedir bu. Halbuki Müslüman duyup öğrenip arınmak ister değil mi? Münafık öyle duymak dahi istemiyor.

 

Münafık Müslümanları Hep Yanlış Yönlendirir. Buna Çok Dikkat Etmek Lazım

Mesela farz edelim sen bir şey arıyorsun değil mi? O sağ taraftaysa o da der ki “sol tarafta” der. Mesela bir şey siyahsa o ona “beyaz” der aldatmak için Müslümanları. Beyazsa o siyahtır. Onun için münafığın dediğinin tam tersini yapmak lazım. O kadınlara yöneltmiştir onu. Halbuki Peygamber (sav) “münafığın dediğinin tam tersini yapın” diyor. Onlar da “kadının dediğinin tam tersini yapın” diye değiştirmişler. Azgınlıklarından ve kinlerinden bir kısmı bazıları.

Münafık daima müminleri yanlış yönlendirir. Ters yönlendirir. Yani başarısız olmalarını sağlamak için yapar. Mesela Müslümanların düşmanını dost gibi gösterir. Dostunu düşman gibi gösterir. Sevilecek insanları kötü gösterir. Kötüleri iyi gibi gösterir. Yalancıyı doğru göstertir münafık. Doğruyu da yalancı gösterir. Münafığın özelliğidir. Onun için münafığın her dediğinin tersinin yapılması lazım. Hep tersine göre düşünmek gerekir.

 

Münafıklar Sürekli Kendilerini Büyütmek İsterler. Bunca Acizliğe ve Ölümlü Bir Varlık Olduklarını Bilmelerine Rağmen Kendilerini Büyütmek İstemeleri Çok Şaşırtıcıdır

Lokman Suresi 7 “Ona” münafığa “ayetlerimiz okunduğunda, sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce) sırtını çevirir.” (Lokman Suresi, 7) Münafık için büyüklük çok büyük önemli konudur. Enaniyet yapmak, sükse yapmak, insanlara poz yapmak, büyüklüğünü insanlara ispat etmek onun için yapmadığını bırakmaz. Mesela Samiri birçok yabancı dil bilen, heykel sanatını çok iyi bilen, Mısır kültürünü çok iyi bilen birisiydi. Acayip alimdi yani. Ama alçak. Sürekli kargaşa yaratıp, sürekli Müslümanları boş işlerle meşgul eden onların enerjilerini tüketen, imkanlarını tüketen bir ahmaktır.

Nuh Suresi 7’de Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor Hz. Nuh’un ağzıyla “Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde” bağışlanmasını istiyor yine bak mümin görüyor musun? Adam alçak oğlu alçak, karaktersiz münafık olmasına rağmen dua ediyor ki düzelsin. Belki iyi olur diye. “…onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar" yani duymak istemediler. Ya kaçtılar ya gürültü yaptılar. “…örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler.” (Nuh Suresi, 7) Münafıkta en büyük olay büyüklüğünün vurgulanmasıdır. Kendini över, kültürünü över, aklını över, konuşmasını över, memleketini över, sokağını över, şehrini över. Manyaklık derecesindedir. Müminleri küçültür kendince kendini büyütür. Halbuki Allah onu rezil eder asıl. Müminler gittikçe büyür. Onun için İsa Mesih diyor “Küçülen büyür, büyüyen küçülür” diyor.

Kardeşim sen küçük bir sperm parçasından olmuş zavallı bir varlığın görüntüsüsün sen, görüntü. Ve bütün gücü, kuvveti sana Allah veriyor. Ve zavallı bir varlıksın. Ve sonunda öleceksin.  Kısa bir süre sonra öleceksin. Ahirete gideceksin. Büyüklük senin neyine? Enaniyet senin neyine? Nasıl sen aczini bilmezsin? Nasıl kendini büyütmek istersin? Kendilerini büyütmek istemeleri çok büyük bir mucizedir. Hayret edilecek bir olaydır.

 

Münafık Psikopat Ruhludur, Aniden Saldırganlaşır. Müslümanların Dindarlığına Tahammül Edemez

Hac Suresi 72’de “Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkar edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin.” Yani o kadar pis, alçak bir yüz ifadesi oluyor ki o kadar karaktersiz bir yüzü oluyor ki hemen anlaşılıyor yüzünden. Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler.” (Hac Suresi, 72) Yani saldırgan, psikopat, manyak ruhlarına dikkat çekiyor Kuran. Aniden ağlar. Aniden saldırganlaşır. Etrafına zarar vermeye kalkar. Manyaktır münafıklar. Mesela bunun geniş çaplı sosyal olanı, mesela Suriye’de Kuran okunuyor ne yapıyor? Müslümanların üzerine saldırıyorlar. Bombalıyorlar, yerle bir ediyorlar. Irak’ta Müslümanlara mesela dindar takva Müslümanlar hepsini bombalayıp yerle bir ediyorlar. Onların dindarlığına tahammül edemiyor adamlar.

 

Münafık Hep Müslümanların Aleyhinedir. Bir şey Yaptığında Kasten Bir İşe Yaramayacak Şekilde Yapar

Kalem Suresi, 51’de şeytandan Allah’a sığınırım         “O inkar edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi.” Akıl almaz bir nefret var üstlerinde. ““O gerçekten bir delidir” diyorlar.” (Kalem Suresi, 51)  Müslümanın arkasından konuşuyorlar. Münafığın özelliğidir Müslümanın yüzüne güler ama kendi şeytanlarıyla baş başa kaldığında ayetin de ifadesiyle alçakça Müslümanların aleyhine konuşurlar.  “Biz onlarla alay ediyoruz. Aslında hiç itibar ettiğimiz bir yapı yok. Onları hiç önemli görmüyorum. Fikirlerine de katılmıyorum. Düşüncelerine de katılmıyorum. Zaten yardımcı da olmuyorum, olmam da. Ben sizden yanayım. Yardımcı olsam bile yardımcı olup onlara faydalı olacakmış gibi görünüp aslında zarar vermeye çalışıyorum.” Hakikaten münafığa bir görev verdiğinde yarım yapar, kasten. Bir şeye yaramayacak şekilde yapar. Mesela farz edelim “suyu kaynat” dersin. Kirli suyu gider kaynatır. Sen onu yemek yapacaksındır. Gider kirli suyu kaynatır. “Pardon yanlışlık olmuş” der. Baş belası olur. Veyahut yine “suyu kaynat, ısıt” dersin. Boş kabı kor kabı yakar. “Haberim yoktu” der. Yani sürekli ahlaksızlık ve pislik peşindedir. Bir yere gönderirsin. Mesela bir şeyi kırıp yıkar devirir. Veyahut kaybeder. Kasten yapan bunları. Müslümanların başına bela açmak için. Onun için ayette diyor ki, “sizin yanınıza gelseler size zarardan başka faydaları olmazdı” diyor Allah. Hani müminler diyor ya “keşke dursa yanımızda kalsa” falan diyor ya “Sadece başınıza bela olur” diyorlar Allah. Onun için münafık nereye gitse Müslümanların hep aleyhinedir. Yemekte, içmekte şunda bunda her şeyde. Müslümanlara nasıl zarar verebileceğini düşünür. Ama tabii sezdirmeden zarar vermenin peşindedir. İblis gibi. İşte bunlar bir güç elde ettiğinde, derin devletin içerisinde bir güç olduklarında bu alçaklardan oluşan muazzam kahpe bir ordu meydana gelmiş oluyor. Mesela gördünüz darbe gecesi halk, evine gidiyor. Arabasının içinde çocuğu var, yaşlı annesi var. Alçağa bak. Tankla üstüne çıkıyor arabanın. Arabayı kasten eziyor. Sonra halk yolun kenarına toplanmış merak ediyorlar ne oluyor, ne bitiyor diye. Halkı kenarı sıkıştırıp duvarın arasına tankla sıkıştırıp halkı ezip öyle geçiyor. İşte bunlar alçak, Allahsız, Kitapsız, dinsiz, imansız alçaklar bunlar, psikopat. Sonra da maymun gibi dizilmişler bakıyorlar. Gördünüz resimlerini. İnsan değil yani şeytan. Yüzlerine bakın hiçbirinde insan ifadesi yok. Ölü bunlar. İblis bunların, ruhuna girmiş, bedenine girmiş. Sadece bedenlerini kullanıyor bu mahlukların.

 

Münafıklar Müslümanları Tereddüde Düşürmek İçin Ahlaksızlık Yaparken Bile Allah'ın Adını Anarak Yaparlar

Mesela kendi aralarında da hayret edecek bir şey. Mesela homoseksüel nikahı kıyıyor. Besmeleyle yapıyor. Şu olaya bak. Mesela şarap içiyor. Besmeleyle içiyor. Alay eder gibi. Müslümanlarla kendince alay etmiş oluyor. Fuhuş yapıyor. Besmeleyle. Fuhuş bak, fuhuş. Besmeleyle yapıyor. Hz. Ali (ra)’yi şehit eden alçak ayetler söylüyor. Besmeleyle şehit ediyor. Bunlar böyle kahpedir. Müslümanları şaşırtmak için yapıyorlar. Hayrete düşürmek için. Mesela mızrağın ucuna Kuran geçiriyorlar Müslümanlarla savaşırken. Müslümanlar tereddütte kalıyor. Bunlar Kuran’la geliyor. Biz bunlara şimdi karşı koysak. Kuran’a karşı olmuş oluruz. Böyle tereddüde düşürmek istiyorlar münafıklar. O yüzden çok dikkat etmek lazım. Bu oyuna gelmemek gerekiyor.

 

Bir Halk Arasında Küçük Küçük Adilikler Yapan Mikro Münafık Vardır, Bir de Derin Devletle Bağlantılı Olan Makro Münafık Vardır

Tabii bu asrımızda modern anlamda kelime kullanacak olursak, süslü kelime kullanacak olursak, bir mikro münafık vardır. Birde makro münafık vardır. Mikro münafık halk arasında olanlar. Küçük küçük adilikler yapar. Karaktersiz. Makro olanlar derin devleti içerisinde kitle katliamı yapan alçaklardır. Onlar nitelikli münafıktır. Mikro olanlar da niteliksiz münafıklardır. Onlar küçük küçük alçaklıklar yapar. Mesela Müslümanın evinde ne yapabilir? Elektrik israfı yapar. Farz edelim. Nasıl zarar verebilir? Suyu mesela sürekli açar. Su israfı yapabilir. Müslümanın masrafa girmesine sebep olur. Masraf ettirir. Meşgul eder. Sürekli boş konularla Müslümanın vaktini alır. Müslümanın olduğu ortamda yalan konuşur Müslümana. Yalan bilgiler verir. Yanlış bilgiler verir. Onu yanıltmaya çalışır. İslam’ın doğru bilgileriyle yalan bilgileri karıştırarak verir. Onun beynini bulandırmaya çalışır. Yani hakla batılı karıştırır.

 

Münafık Şeytanın Ruhunu Ele Geçirdiği Bir Varlıktır, Mikro Deccaldir. Buna Alıştığı İçin Makro Deccallere Seve Seve Hizmet Eder

Münafık mikro deccaldir. Makro deccaller işte büyük asıl deccallerdir yani mesih deccaldır makro deccaller. Mikro deccaller küçük küçük Müslümanlara zarar verebilir. Ama makro olanlar tabii bu nitelikli münafıklar büyük kitlevi zarar veriyorlar. Ama mikro deccallerden makro deccaller olur. Onlardan oluşturuyor ordusunu. Zaten hadiste var. Diyor “Etrafa şeytanlarını gönderir.” Şeytan nasıl oluyor? İns şeytanlar. Nasıl oluyor? Münafığın ruhunu şeytan fetheder. Onun bedeni, onun cismi artık bir makinedir. Şeytan için. Onun etini kullanır. Etini, kemiğini, bedenini makine gibi kullanır. Ruhunu da kontrol altına aldığı için. Ruhunu esir eder şeytan. Artık ölür o kişi. Ölüdür. Bir zombi gibi artık. Hani var ya filmlerde görüyoruz zombi. O artık bir zombidir. Zombilerden oluşan bir ordusu oluyor deccalin. Onları istediği gibi kullanır. Bu alçaklar da alıştıkları için mikro deccalliğe böyle makro deccallere seve seve hizmet ederler. Huzursuzluk çıkarır, pislik çıkarır. Boş konularla Müslümanların vaktini alır. Kargaşa meydana getirir. Kepazelik çıkartır. Gözleriyle Müslümanları rahatsız eder Kuran’da var. Konuşmalarıyla pis üslubuyla, sivri dilleriyle ayetin ifadesiyle. Sivri dilleriyle Müslümanları huzursuz etmeye çalışır. Sürekli alçaklık peşindedir. Ama büyük bir kitle olduğu için bunlar derin devletler bunları kusursuz kullanmak istiyor. Ama bunlara bir din de vermek istiyor. Onun için hem Darwinizm’i, hem de Rumiliği kullanıyorlar. Direkt dinsizsiniz demiyor onlara. “Siz Rumi’siniz, Darwinist’siniz” diyor. Darwinist olunca zaten otomatik dinsiz oluyor. Birçoğu öyle, yüzde doksan dokuzu öyle. Çünkü “Allah yaratmadı tesadüfen oldu” diyor. Rumilikte de ne diyor? “Kafirlik de yok bizde, Müslümanlık da yok” diyor. “Müslümanlık olmadığı için kafirlik yok” diyor. Yani “Müslüman değiliz biz” diyor. Açıkça söylüyor adam. Müslüman olmadı mı adam “sen kafir misin?” desen “ne kafiri hemşerim?” der. Çünkü kafirlik Müslümanlığa göre var. Adam Müslümanlığı reddettiği için kafirliği de reddediyorum diyor “öyle bir şey yok” diyor. Açıkça söylüyor.

 

Münafık Allah'ın Zikriyle Felah Bulacağına İnanmaz, Gezerek Felah Bulacağını Zanneder. Oysa Gittiği Her Yerde Sıkıntı Onu Takip Eder, Adeta Sıkıntı Hamalıdır

Bir elektromanyetik alan gibi (münafıkların) üstüne çöküyor şeytan. Zaten manyak gibi oluyor münafıklar. Dikkat ederseniz çok huysuz, dengesiz, deli tiynetli, gerginler. Sürekli yer değiştirmek ister münafık. Çok sıkılır. Şeytan onun ruhunu ablukaya aldığı için, İslam’dan, Kuran’dan uzaklaştığı için. “Kalpler ancak Allah’ın zikriyle felah bulur” diyor. Münafık Allah’ın zikriyle felah bulacağını zannetmez. Gezerek felah bulacağını zanneder. Onun için oradan oraya gider, oradan oraya gider. Onun için Cenab-ı Allah diyor ki, “Onların gezip tozması seni aldatmasın” diyor “Biz onlara eza veriyoruz” diyor Allah. “Bela vermek için bunu yapıyoruz” diyor. “Sen onlara imrenme” diyor. Münafık sıkıntıyı kamyon gibi yüklenir üstüne. Gezdirir, nereye giderse o kendisiyle beraber gelir. Sıkıntı hamalıdır. Azap hamalıdır münafık. Nereye giderse peşinde onu götürür. Sırtına koyar onu torba gibi. Nereye giderse beraber giderler. Onu bırakamaz. Onun için o huysuzluğunu, ahlaksızlığını Müslümanlara yansıtmaya çalışır. Anarşi çıkartır, kargaşa çıkartır, kepazelik çıkartır. Mesela PKK’nın durup durup kepazelik çıkartmasının nedeni o. Kargaşa, kan dökmek, huzursuzluk yapmak, alçaklık yapmak, yalan söylemek, Müslümanlara iftira atmak. Mesela münafık bir ahlaksızlık yapar hemen Müslümanlara iftira atar. Farz edelim dersin ki, bu eşyayı niye buraya koydun? “Onu sizden birisi oraya koymuştur” der. Mesela ocağın altını açık bırakır. Yangına sebep olur. “Ben yapmadım falanca Müslüman yapmıştır onu” der. Müslümanlara iftira atar. “Benim yapacağım bir şey değil” der. Çok alçaktır münafık. Onun için Müslüman gözünü dört açacak her yerde.

 

Münafıkta Sürekli Bir Anarşi Kaynaması Vardır, Sakin Normal Yaşayamaz

Münafığın en mühim özelliklerinden bir tanesi sürekli bir anarşi kaynaması vardır münafıkta. Onun için bunlar hep terörist, anarşist olurlar. Sürekli bir kepazelik peşindedir. Mesela rahat duramaz. Sakin, normal yaşayamaz. Mesela bomboş odada bile olsa mutlaka bir konu bulur. Mutlaka bir kepazelik konusu bulur. Onu halletse bir tane daha. Onu halletsen bir tane daha. Önü sonu gelmeyen ruhunda bir anarşi, kargaşa vardır münafığın. Buradaki amaç Müslümanların gücünü kırmak. Vaktini almak. Onların İslam’ın hakimiyetinde ayak bağı olmak. Mesela Türkiye, PKK olmasaydı dünyanın en büyük devletlerinden birisi olacaktı. Milli gelirin yarısı neredeyse PKK’ya gidiyor şu an. PKK’yla mücadeleye gidiyor. Oraya asker, polis, lojistik, şu, bu falan harcamalar Türkiye bütçesinin neredeyse yarısı. Münafığın özelliğidir bu.

 

(Halep’te tam bir Müslüman katliamı yaşanıyor. Rejim güçleri sivil halkı her gün bombalıyorlar. Hiçbir hastane hizmet veremiyor. Otuz kilometrekarelik bir alana sıkışan üç yüz bin sivil için ekmek üreten sadece üç fırın ve yaralılara sağlık yardımı yapan sadece altı doktor kaldı. Bütün hastaneler bombalandı. Şu an için hastane kalmadı. Şehre doksan üç gündür insani yardım ulaştırılamıyor. İnsanlar açlıktan ve hastalıktan ölüyorlar. Sadece Kasım ayında yani bir ay içinde Halep’te altı yüz sivil hayatını kaybetti, iki bin kişi yaralandı.)

İşte bu deccaliyetin, münafıklığın ortaya çıkarttığı bir kepazelik, her gün bir adilik yapıyorlar. Mesela bir gün kan akmasa rahat edemiyorlar mesela hastane özellikle seçiyorlar. Pislik, ahlaksızlık daha koyu olsun diye yapıyorlar, daha şiddetli olsun. Çünkü hastane de kim olur? Hasta olur. Gidip hastayı vuruyor.

 

(Hükümete yakın Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven, batının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerine Abdullah Gül’ü hazırladığını öne sürdü. Yazısında; “Avrupa kulislerinde batının Erdoğan’ın ipini çekmeye karar verdiği ve yerine Abdullah Gül’ün düşünüldüğü konuşuluyor.”)

Bak şimdi onlara bir şey söyleyeyim. O ipi alırız biz dürer, büker onların masasının üstüne koyarız. Tayyip Hoca’nın kılına dokundurtmayız unutsunlar, öyle bir şey olmaz. Herkes hakkıyla, demokratik gücüyle iktidara gelecek, yok öyle şey. Batı öyle söyledi, kuzey şunu söyledi, güney bunu söyledi hiç takmayız, yok öyle şey, bunu unutacaklar.   

 

Maddenin Hakikatini İyice Kavrayan Kişi İçin Her şey Bir İman Hakikati Olur

İman hakikatlerini, Kuran mucizelerini, Allah’ın harikalarını anlatmak ayrı bir sanat. Şimdi bak iki türlü Allah’ın sanatı var. Bir maddenin hakikatini öğretirsen adamlara bir insana, televizyon, radyo, bilgisayar hepsi iman hakikati olur. Fincan, iman hakikati olur. Ve bunu gören insan iman etmeye mecbur kalır. Ama maddenin hakikatini bilmesi gerekiyor bunun için. İyice kavraması lazım. Ama insanların yüzde 99.99’u maddenin hakikatini bilmediği için dış alemdeki harikalarla anlatabiliriz. Bir kendi bedeninde görme duyusu, işitme bu inkar edilecek gibi değil, inkar edemezler bunu açık. Buradan çok iyi anlayabilirler.

 

Abdülhamit’in Desteklenmesinin Nedeni İngiliz Derin Devletinin Yaptığı Propagandadır. Sultan Abdülaziz Asıl Büyük Olan Değerli Olandır

Abdülaziz gölgede kaldı. Abdülhamit’i ön plana çıkardılar. Neredeyse peygamber ilan edecekler. Bak diyor ki, “Allah’ın velisi” diyor. “Böyle bir insan, sigara içmesi onun veli olmasını kaldırır mı? ”diyor. Veliliği o kadar kesinleşmiş ki sigarayı içse bir şey olmuyor. İçki de içse bir şey olmuyor. Kerhane açsa da bir şey olmuyor. Meyhane açsa da bir şey olmuyor. Hiçbir şey olmuyor. Veliliği bir türlü kalkmıyor. Velilik sabitleşmiş. “O açtı” demiyorum ben ama izin veriyor. Meyhane için adamlar talepte bulunuyor o da izin veriyor. İzin vermek ne demek? Aynısı yani. İstese engellerdi. Engellememesi bile bizzat uygulamacı anlamına gelir. Bizzat teşvik edici anlamına gelir. Darwinist kitapların yayılması için bizzat Abdülhamit talimat verip, teşvik ediyor ve devlet yardımı yapıyor. Devlet eliyle basılıyor kitaplar. Daha hala veli padişah. Veliliğini kaldırır mı? Allah’ın velisini olmasını kaldırır mı? Peygamber gibi makam vermişler adama. O makam bir türlü gitmiyor adamdan. Mağdur de, zavallı de, ezdiler de. Ama peygambermiş gibi bir üslup kullanmana gerek yok.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo