A9 TV, 26 Kasım 2016
Müminler Kendi Huzurlu Dünyalarında Yaşayacaklar Ama Münafıkların Kahpe Olduğunu Unutmayacaklar
Müslümanlar iyi niyetle güzellikle Kuran okurken münafıklar da alttan alta alçakça kahpeliklerini sürdürmüş oluyorlar. Müminler kendi temiz dünyalarında yaşayıp huzurlu bir güzelliği tabii ki ifa edecekler ama etrafının da böyle kudurmuş köpeklerle münafıklarla dolu olduğunu bilecek, o kadar rahat ve gaflet içinde olmayacak. Yani Müslümanlar münafıkları hesap etmedikleri için hep başları belaya giriyor. Mesela Suriye’de keyif içinde yaşıyorlardı Allah bak ne hale getirdi gördünüz. Irak’ta keyif içinde yaşıyorlardı. Hesap etmiyorlar münafığı halbuki münafığa çok iyi hazırlık yapılması lazım. Münafık Müslüman’ın bünyesi içinde oturmuş verem mikrobu gibidir yani çok aşağılık mahluktur, böyle cemiyet mikrobudur, çok çok karaktersizdir. Ama çok kusursuz bir maske takar, çok masum, efendi gösterir, dindar gösterir, kibar saygılı gösterir ve Müslümanlar arasında çok rahat yaşar. Onu vücudun savunma sistemi anlamaz yani mikrop cinsleri oluyor ya vücut bazen o mikrop tarafından aldatılıyor yani dost hücre gibi gösteriyor kendini, dost bir varlık gibi gösteriyor. Savunma hücresi onu fark edemiyor. Yabancı gibi göstermiyor kendini yani hücrenin yabancılamayacağı şekilde oluyor. Ben dost cisimim, dost hücreyim havasında oluyor ve vücut da ona dokunmuyor. Dolayısıyla o da o arada gelişmiş oluyor. İşte münafık da böyle bakteri gibidir. Vücut savunma sistemi onu tanımazsa o gittikçe gelişir. Onun için bu alçaklara karşı çok çok dikkatli olmak lazım yani ikinci sınıf bir konu değildir münafık, birinci sınıf konudur. Müminlerin mutluluğu için münafıkların tespiti, aman verilmemesi çok hayati bir konu.
(Fidel Castro 90 yaşında dün vefat etti. Castro 1976-2008 yılları arasında Devlet Başkanı olarak Küba’yı yönetmişti, kardeşi Raul Castro ağabeyinin naaşının kendi isteği üzerine yakılacağını ve bugün naaşın krematoryuma gönderileceğini duyurdu.)
Evet, demek ki inancında bir değişiklik olmamış.
(İsrail’deki orman yangınları dördüncü gününe girdi Adnan Bey ve Türkiye şu ana kadar İsrail’e üç yangın söndürme uçağı gönderdi. Kuzeyde yangın Hayfa şehrinin içine kadar ulaştı bu nedenle binlerce kişi evlerinden tahliye edilmek zorunda kaldı. Netanyahu yaptığı açıklamada hem Türkiye’ye teşekkür etti hem de yangınlardaki sabotaj ihtimalinin araştırıldığını söyledi, “Henüz organize edildiğini söyleyemiyoruz ancak birkaç hücrenin çalıştığını görebiliyoruz” dedi.)
Ama böyle bir harikalık var yani bir acayiplik, bir şaşırtıcılık var. Filistin de karşı çünkü. Filistin de yangını söndürmeye çalışıyor. Bu kadar ani ve her yerde yangın çıkması çok hayret verici bir şey . Bunun üstüne düşünmeleri gerekir.
Müslümanlar Toplanıp, Kuran Okurken De Münafık, Sistemini Kurmaya Devam Eder
Müslümanlar mesela toplanıyorlar yüksek sesle Kuran okuyorlar, zikir yapıyorlar o arada münafık sistemini kurmaya devam ediyor. Münafığın en önemi silahı arsızlığı, hayasızlığı, yüzsüzlüğü, kaşarlığı, kulağı kesik olmasıdır yani Kuran’da kulağı kesiklikten tabir kaşar olmak, çok haysiyetsizdir yani yüzüne tükürsen yağmur yağıyor zanneder. Tam cemiyet mikrobudur böyle köprü altı sapığı gibi yani çok çok karaktersizdir. Sinsidir ama çok masum temiz böyle çok kaliteli bir insan görüntüsü verebilir, bukalemun gibi her şekle girebilir. İstese mesela azılı çakal görüntüsü de verebilir ama çok hanım, çok terbiyeli, çok saygın bir insan görüntüsü de verebilir. Mesela hırsız yakalanıyor görüyorsunuz televizyonda akıl almaz arsız oluyor, yok diyor mesela hırsızlık yapmadığını söylüyor, ben oradan geçiyordum falan diyor çok görmüşsünüzdür. Hatta derler “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” derler. Hırsızlık yapıyor; asıl o benim malımı mülkümü aldı diyor, evin içine giriyor torbayla yakalanıyor kaçırırken malları, bu mallar benimdi diyor bunlardan çalmaya kalktı diyor almaya kalktı diyor ev sahibine. Akıl almaz hayasız olur ve kaşardır yani utanmaz. Adilikleri ortaya çıktıkça adilik yapmaya yine devam eder münafık. Müslüman bir hata yaptığında yerin dibine girer, hiçbir şekilde yapmaz değil mi? Münafık akıl almaz hayasızdır yani yüzünde böyle eşek oynamıştır, hiç utanmaz yine arsızlığını, eylemlerini, üçkağıtçılıklarını devam ettirir. Artık alenen kaçamayacak hale gelirse o ayrı mesele ama yani vazgeçme diye bir şey olmaz münafıkta. Onun için Müslümanların büyük bölümüne ben bakıyorum toplanıyorlar zikir okuyorlar sohbet ediyorlar falan ama münafık tehlikesine hiç dikkat çekmiyorlar. Halbuki burunlarının dibinde oluyor münafık, onları sarıyor, haklarında bilgiyi her yere gönderiyor yani hangi derin devlet varsa o devirde onlarla işbirliği halinde oluyor. Mesela Peygamberimiz (sav) zamanında Sasaniler ve Roma vardı, münafıklar hep onlara rapor ediyorlardı Resulullah (sav)’ı, Roma devletine ve Sasanilere. Resulullah (sav) onun için çok dikkatli davranıyordu, münafıklarla hiç böyle bir çatışmaya girmedi bela olmasınlar diye. Yoksa üç yüzün üstünde münafık vardı çok özenli davrandı.
Ahir Zamanın Münafıkları En Aşağılık Olanlarıdır Ve Günümüzdeki Münafıklar Dünya Derin Devletleriyle İşbirliği İçindedir
Münafıkların sinsi yöntemlerinin asrımızda nasıl olabileceği çok önemli. Resulullah (sav) döneminde vardı münafıklar diye anlatıyorlar, onlar zannediyor ki Resulullah (sav) zamanında bir avuç adam vardı böyle gudubet tipler o devirdeydi, konu bitti zannediyor. Halbuki ahir zaman münafıkları en eşşed, en azgın olanları, en aşağılık olanları ve dünya derin devletiyle iş birliği yapıyor. Şu an dünya derin devletinin elinde atom bombası da var, yüz binlerce askeri var, milyonlarca askeri var, adamları var, casusları var. Asrımızın münafıklarının gücünü ve imkanlarını bir kere Müslümanlara iyi tanıtmak lazım. Mesela Darwinizm dini hiçbir deccalın elinde olan din değildi yani dinsizlik dini olarak hiçbir deccalın böyle bir imkanı yoktu. Firavun’un falan vardı inkar ediyordu ama böyle organize bilimsel görünümlü inkar ilk defa yani dünyanın on bin yıl, on binlerce yıllık tarihi içerisinde ilk defa oldu. Böyle bütün dünyayı kaplayan bilimsel görünümlü dinsizlik dini ilk defa oluyor ve üniversiteler, hocalar, profesörler mesela milyonlarca öğretmen, yüz binlerce profesör doçent, yüz binlerce okul, milyonlarca gazete, dergi, haber ajansı, radyo gece gündüz deccaliyetin dini olan Darwinizm’i anlatıyor. Deccaliyetin büyüklüğünü bir kere insanlara iyi anlatmak lazım yani çapını, o yüzden münafıkların deccaliyetin mutlaka galip olacağına dair inançları oluyor. İşte, sonsuza kadar birlikte olacağız, 20 yıl sonra 30 yıl sonra beraber olacağız demelerinin nedeni bu, inanmıyorlar ama deccaliyet şeytanla işbirliği yapan bir sistem olduğu için, şeytanın aklını kullandığı için, şeytanın aklı da çok zayıf olduğu için, hilesi zayıf olduğu için çok rahat tepelenen bir sistem. Mesela bak bir İngiliz derin devletine ben ısrarla dikkat çektim şu an adamların telaşını görüyorsunuz ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler, tam bir telaş içindeler, peş peşe açıklamalar. Mesela bak MI6 150 yıllık tarihinde yani İngiliz gizli servisi hiç açıklama yapmamıştı ilk defa açıklama yaptı yani köşeye sıkıştığı için. Rusya’nın tarihinde İngiliz derin devletine karşı açıklama hiç yoktu peş peşe açıklamalar gelmeye başladı. Bak bugün de Tayyip Hocam İngiltere’ye dikkat çekti. Yani dolayısıyla İngiliz derin devletine dikkat çekmiş oldu ilk defa, arkası gelecek bunun tabii. İnşaAllah göreceksiniz.
Münafıkların ahir zamandaki en büyük en önemli silahı televizyon, radyo ve internet. Film sektörü özellikle, deccaliyetin ağırlıklı kontrolünde büyük bir bölümü. Mesela filmlerde bakıyorsun yani tabii onun bir kısmı yönlendirmeyle, İngiliz derin devletinin yönlendirmesiyle yapıyor ama adam onların onu neye yönlendirdiğini ve neden yönlendirdiğini bilmiyor. Mesela hep böyle Allah gibi olan insanlar filmlerde işleniyor, kaderi durdurabilen, insanı öldüren dirilten, insan yaratabilen, duvarlardan geçen yani insanlığın üstünde varlıklar yani ilah varlıklar imajını vermeye çalışıyorlar yoğun olarak. Birçok genç kız delikanlı da bunlara özeniyor yani ilah olmak istiyorlar, bilinçaltlarında çaktırmadan bu politika izleniyor. Yoğun olarak Allahsızlık propagandası yapılıyor yine büyük televizyon kanallarında geceli gündüzlü her lafın arasına evrim, işte evrimleşme sürecinde şu oldu, evrimleşme sürecinde böyle oldu, böylece Allah’ın inkarı için onlara zemin hazırlıyorlar. Dindarların da kabul etmesini sağlamışlar Müslümanların, Müslümanların da büyük bir bölümü Darwinist olmuş durumda. Gidin ilahiyat fakültelerine, Diyanet’e gidin hep Darwinistler hepsi kabul ediyorlar büyük bir bölümü. Bir tek bizle baş edemediler, bak ufacık bir grupla, çok küçük arkadaş grubuyla Türkiye’de Darwinistlere diz çöktürdük. Dün onların konferansı vardı içler acısı, hiç kimse yok üç-beş kişi gelmiş kendileri söyleyip kendileri dinliyorlar, adamların uykusu geliyor, çay içiyor falan etrafa bakıyor esniyor, acayip sıkılmışlar. Çünkü hurafe dinlemek acayip bunaltıcı, geçen sefer de öyle olmuştu. Bunlara pastalar kekler falan her şey getirmişler adam buna rağmen gelmiyor yani, hani obur olanlar belki gelir diye düşündüler herhalde, bazı kişilerden hani onları da kazanırız diye düşündüler herhalde ama onlar bile gelmemişler. Hiç kimse muhatap olmuyor bak yerle bir oldular. Hiçbir profesör artık açıkça Darwinizm’i savunamıyor, ufacık bir grupla oldu bu.
Tayyip Hocamı Milletçe Koruyacağız, İngiliz Derin Devletine Teslim Etmeyeceğiz. Deccaliyet Mağlup Olacak, Bunu Unutacaklar.
Tekrar söylüyorum Tayyip Hoca’yı en az bir yıl, bir buçuk yıl bütün milletimiz desteklesin. AK Parti’yi değil. Bir vatan evladına deccaliyet kafayı takmış. İngiliz derin devletinin azgın pençesi Tayyip Hoca’nın üstüne doğru yöneldi. Bu insanın kendilerine teslim olmaması bunların ağrına gitti. Bunlar alışmışlar. Zaten konuşmaları var. Onu da yayınlayacağım. “Bize Ortadoğu’da, Türkiye’de hizmet etmeyecek bir lideri rahat bırakmayız” diyor. Sonra onu açıklayacağım, anlatacağım. Uzun bir açıklama. Tayyip Hoca meydan okuduğu için bunlara cinnet geçirdiler. Bak her yeri ayaklandırdılar. Avrupa Birliği’ni falan her yeri ayaklandırdılar. Mağlup olacaklar. Geri çekilecekler. Rezil rüsva olacaklar. Bunu unutacaklar. Kuran ayetinde var. “Bir mümine deccaliyet saldırdığında, küfür saldırdığında müminler el birliği karşı koyarlar” diyor. Seyretmek haram olur. Elimizde imkan varken gereğini yapalım. CHP’li olsun, MHP’li olsun, AK Partili, Saadet Partili, Büyük Birlik Partili hiç fark etmez. Kendi kardeşimizi, kendi vatandaşımızı korumak bizim üstümüze bir vazifedir, vecibedir. Adamlar yenemedikleri için kudurdular. Şu an saldırmak istiyorlar. Müsaade etmeyelim. Gerisin geriye püskürtelim. İlimle, irfanla, kanunla, hukukla.
Abdülhamit Döneminde Darwinizm Yayılmış, Bütün Topraklarımız Verilmiş, Donanmamız Çürümüştür, Bunların Eleştirilmesi Gerekir
Abdülhamit devrinde İslam alemi Darwinist yapılmış ve hala onun belasını çekiyoruz işte. PKK’nın başımıza bela olmasının nedeni Darwinizm. Sigaranın her yeri sarması Abdülhamit döneminde. Kerhanelerin açılması Abdülhamit döneminde. Meyhanelerin açılması Abdülhamit döneminde. Biz bu yönlerini eleştirmezsek Allah’a karşı suç işlemiş oluruz. Bunları eleştirelim. Bunlar yanlış diyelim. Bunları biz tasdik edecek durumumuz yok. Bütün topraklar verilmiş, Osmanlı paramparça edilmiş, donanma mahvedilmiş. Adam mağdur, mağdur olduğuna acırız o ayrı. Abdülhamit’e küfretmiyoruz, hakaret etmiyoruz. Mağdur yönüne acırız ama kahraman değil yani. Yok İsrail’e toprak vermeyi asla kabul etmem demiş. Theodor Herzl gelince işte “çık bre melun” demiş, adamı göndermiş. Böyle bir şey yok, baş danışmanı adamın, neredeyse gece gündüz sarayda beraberler, dürüst doğru olun. Yani samimi konuşun. Adam senin için adam öldürürüm diyor Theodor Herzl Abdülhamit’e. Musevilere ilk İsrail toprağının oluşacağı şekilde toprak veren Abdülhamit. Çok büyük alanlar, çok büyük toprak parçaları veriyor yani bir devlet kurulacak kadar büyük toprak parçası veriyor. İlk İsrail’in kuruluşunda, o toprak parçaları üzerinde devlet kuruluyor. En faydalı işi budur Abdülhamit’in. Bu yönüyle kahramandır yani İsrail’in kuruluşuna sebep olduğu için kahramandır. Hakikaten o mazlumları orada muhafaza etti, onlara imkan tanıdı. Kanun da çıkarttı; topraklar satılamıyordu, toprakların satılması için kanun çıkarttı. İsrail’in orada devlet olmasını sağladı o yönüyle Allah razı olsun. O mazlumları ezdirmedi. Onu takdir ediyoruz ama tam aksini söyleyip kahramanlık edebiyatına gerek yok.
(Can Dündar, Avrupa Parlamentosu Basın Konferansı’na katılarak Türkiye karşıtı konuşmalar yaptı. Dündar; “Aslında ben buraya dünyanın en büyük gazeteci hapishanesinden geliyorum. Türkiye’nin bir cehennem olduğunu söylemem gerek” ifadelerini kullandı. Konferans boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’yi IŞİD’e silah gönderildiği iddiasıyla eleştirdi.)
IŞİD’e silahı Türkiye gönderdiyse o silahın üstünde yazar nereye ait olduğu, kim tarafından yapıldığı yazar. IŞİD’in silahlarına baktığımızda Türk malı hiç silah yok. Ne kadar samimiyetsiz izah. Hepsi Alman malı, İngiliz malı, Amerikan malı, Çin malı, Rus malı silahlar. Ayıp yapıyor, çok çok ayıp yapıyor. Olmayan bir şeyi söylüyor. Boru gitmiş de yok borulardan havan topu yapacaklarmış kardeşim orada kullanılan borular su borusu, su borusundan havan topu yaparsan sen de havaya uçarsın. Su borusundan top mu yapılır? Havan mermisi içine koydun mu o boruyu darmakeşan eder öyle bir şey olmaz. Balistik çelik gerekir onun için. Ve kalın balistik çelik gerekir o basınca dayanamaz. Dolayısıyla su borusundan top yapılmaz. Keşke yapılabilse de Türk ordusunu öyle güçlendirsek. Öyle bir şey yok, öyle bir olay yok. Dürüst yaklaşmıyorlar. Birde IŞİD zaten Türkiye’yi direkt müşrik bir sistem olarak görüyor. Hükümete falan demediğini bırakmıyor. Silah almaz. Bir de yakalandıklarında silahlarını zaten görme imkanımız oluyor bizim, IŞİD’in silahları Türk malı değil. Bunların milyonlarca mermiye ihtiyacı var Türkiye kendine yetmiyor mermisi nerede o adamlara o mermiyi verecek. Çok mantıksız olmuş. Silahların mermilerinin hepsi yabancı menşeili. Öyle bir şey yok. Ama cehennem gibi ortam diyebilir. ‘Hapishane’ derse desin. Biz adama niye hapishane veya niye cehennem gibi görüyorsun diyemeyiz. Mantığı olmaz. Yalnız IŞİD’le ilgili iddiası doğru değil. Buna ait bir delil göstermesi lazım. Fotoğraf göster diyor fotoğraftan çıkan borulara baktık biz su borusu, ne kadar samimiyetsiz. Yiyecek malzemesi gidiyor bilmem ne. Yapı malzemeleri bu betonla diyor işte savunma mevziisi yapıyor diyorlar kardeşim insaf yani toprakla da yapılır savunma mevziisi, kayayla da yapılır ne alakası var?
(25 Kasım Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanımız Erdoğan bir konuşma yaptı. İnancımıza göre insanlığın ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem ile Hz. Havva’dan doğup çoğalarak bugünkü yedi buçuk milyarlık nüfusuna ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Dikkat ederseniz ilk erkek olan Adem’i hangi saygı ifadesiyle anıyorsak, ilk kadın olan Havva’yı da aynı ifade ile zikrediyoruz. Nitekim Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz bizi bir erkek ve bir dişiden yarattığını, Kendi katında değerli olanında Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan olduğunu ifade ediyor. Bakınız burada erkek kadından veya kadın erkekten üstündür diye bir hüküm yok, tam tersine yaratılışta eşitlik var. Üstünlük ise sadece Allah’tan sakınmada yani takvada söz konusu olabiliyor.”)
Tayyip Hocam’ın bu konuşması tarihi konuşma oluyor tabii çok önemli yani Darwinizm’e öyle bir tokat vurdu ki o yumruk ta Londra’ya kadar adamları hoplattı, çok güzel. Çünkü onun imkanı bu kadar yeter. Biz niye homo sapienslerin hakkında daha geniş bilgi vermiyorsun falan ona gidecek durumu yok. Bir Cumhurbaşkanı ancak bu kadar konuşabilir ama bizim tabii destekçi olmamız lazım. Güzel olmuş Allah razı olsun. Darwinizm’i kabul etmediğini balyoz gibi bir ifadeyle çok güzel açıklamış, nefis Kuran’ın ifadesiyle açıklamış Allah razı olsun iyi oldu.
(Trump şükran gününde “Allah’tan Amerika’yı korumasını” istedi. Amerika’daki yayın organları “Trump şükran gününde Allah’ın adını anarken Obama yine anmadı” başlığıyla bu haberi verdiler. Trump konuşmasında şunları söyledi; “Bu ulusa evimiz diyebildiğimiz için çok kısmetliyiz. Amerika işte budur. Ailelerimizi yetiştirdiğimiz, sevdiklerimize baktığımız, komşularımıza göz, kulak olduğumuz ve rüyalarımızı yaşadığımız yer burası. Gelin sahip olduğumuz her şey için şükredelim. Allah sizi korusun. Allah Amerika’yı korusun” dedi.)
Çok güzel, çok güzel, çok güzel maşaAllah çok güzel. Trump böyle sürekli Allah’tan bahsederse oraya bereket, bolluk, güzellik gelir. Amerikan rüyası yeniden canlanır, devam etsin, cesur olsun hiçbir şey olmaz.