A9 TV, 29 Eylül 2016
(Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe projesinin gerisindeki siluetlerin aslında 15 Temmuz gecesi bir işgal girişiminde bulunmak istediklerini söyledi ve şöyle devam etti; “Bakın burası çok önemli darbe girişimi 1912’den 1923’e kadar kısa sürede 5’te 1’e düşen topraklarımızın geri kalanının işgali teşebbüsüydü.” Ayrıca “Lozan’ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar” dedi.)
Tayyip Hocam bizden. Tayyip Hocam bizim insanımız. Tayyip Hocam şuurlu delikanlı. Aylardan beri günlerden beri anlattığımızın kapalı bir özetini söylemiş. Doğru yolda. İngiliz derin devletinin alçaklığını kapalı bir üslupla anlatmış. Adamların Güneydoğu’yu istemesinin nedeni zaten “Bu imparatorluğun tasfiye süresi bitmedi” diyorlar adamlar. “Öyle bir şey yok” diyor daha yeni anlattım. Değil mi? “Devam edecek” diyor “tasfiye.” Dün de anlattım. “Ayrıca Karadeniz ne alaka?” diyor. “Orası ayrı bir yer” diyor. “Orayı bir ayırın” diyor. “Antalya orayı da bir ayırın. İzmir. İstanbul zaten Avrupa’ya ait bir yer” diyor. “Orayı bir ayırın. Orası bir özerk, ayrı bir ülke” diyor. “Siz İç Anadolu’da gidin oturun.” Yalnız şimdi sadece Fethullah Gülen cemaatini kapmamış İngiliz derin devleti. Moon tarikatı çok büyük bir yapılanma onu kapmış. Ahmediler var, Kadıyaniler büyük bir yapı, kapmış. Yüzün üstünde kaptığı böyle kurum ve kuruluş ve cemaat yapılanması var, yüzün üzerinde kapmış. Ama bunların en çekindiği şey deşifre olmak. Tayyip Hocam çıkıp bir aslan gibi kükrese “Bunları İngiliz derin devleti yapıyor bu alçaklara bunlara müsaade etmeyiz” dese bak Kennedy söylemedi, kapalı söyledi olmadı. Açık söyleseydi bayağı tırsarladı. Açık söylesin, Tayyip Hocam delikanlı adam, kabadayıdır Tayyip Hocam yiğittir. Zaten bunu söylemesi bile yiğitlik. Çok ciddi bir yiğitlik. Açıkça söylesin “Üst akıl İngiliz derin devletidir” desin. Ama basın önce bunun zeminini bir süratlice hazırlasın. Basının zemin hazırlama işlevi çok önemli. Her yerde bu duyulsun. Yani istediğimiz sayıya henüz ulaşmadı bu. Yirmi kişi falan oldu. Yani yirmi basın kuruluşu falan bunu söyledi. Daha yükseltelim. Her yerde bunu söylesinler. Tayyip Hocam da sonra çıkıp aslan gibi bunu söylesin acayip tırsarlar bunlar, söyleyeyim. İran da söylesin. İran, Hamaney söylesin açıkça “İngiliz derin devletidir, Amerika falan bunlar hikaye” desin. Asıl yönetici bunlar. Bunlar çok sinsi hep gizlemişler kendilerini deşifre oldu mu bunlar bitti. Çok korkak adamlar zaten toplam üç yüz kişi falan bunların yöneticileri.
Askerlerimizin Darbe Tehlikesine Karşı Eğitilmesi Önemlidir. ‘Vatandaşa Silah Doğrult’ Denildiğinde Bu Emre Uymamaları Gerektiğini Bilmeliler
Bir de askeri darbeye karşı eğitsinler. Çocuklar, hiç tecrübeleri yok; "Biz bilmiyorduk. Bize dediler, 'İşte bir çalışma var. Hep beraber gideceğiz.' dediler." "Tatbikat var." diyorlar, yok IŞİD operasyon yapacakmış falan. Böyle kandırmacalara karşı askerleri eğitmeleri lazım. Çocuklar böyle bir şey olduğunda hatta olay yerine götürülmüş olsalar bile üstlerini dinlememenin nasıl olacağını hukuki yönden anlatmak lazım. Çocuklar bilmiyor; "Subayım ateş et dedi." diyor. Kardeşim, ateş et dediyse dönersin onu tutuklarsın. Çünkü adam ne diyor? "Vurmazsan seni vururum." diyor. Bir. Senin gözünün önünde adam vuruyor, kendi vatandaşını vuruyor. Sana diyor ki; "Gidip adam öldüreceksin." Zaten cinayete tam teşebbüs var. Cinayete teşvik var, azmettirme var. Zaten bunların hepsi toplu suç, zaten askerin onu tutuklaması gerekir. Artık o subay olmaktan çıkıyor. O adi bir suçlu oluyor. Er dahi değil, er de değil; erliği de düşer. Bir şereftir er olmak. Er de değil aşağılık bir adam olmuş oluyor. Klasik katil. Onu orada yakalama hakkı var, derdest etme hakkı var. Direnirse de vurur. Yani yaralayarak indirsin, ayağından vursun. Sözünü dinlemesin. Bunu askere öğretmek lazım. Bunun çok iyi eğitiminin verilmesi lazım. Darbe konusunda hatta bütün üniversite gençliğinin, lise gençliğinin de eğitilmesi lazım. “Darbeye nasıl tavır alınır, darbe nasıl etkisiz hale getirilir?” Askere de silah eğitimi gibi eğitim verilmesi lazım. İşgale karşı eğitiliyor asker, tamam. Darbe işgalin daha da beteri. Hainlerin işgali var bu sefer, hain işgali.
Homoseksüelliğin suç olmaktan çıkarılması ilk olarak Abdülmecit zamanına geliyor. Avrupa'da bile yasak, ilk bu kaldırıyor. Hayret edilecek şey, Osmanlı'da, halife bu. İnanılır gibi değil. İngiliz kraliçesiyle görüştükten sonra tavırları tamamıyla değişiyor. İngiltere'ye götürüyorlar bunu. Osmanlı'da altın, gümüş kullanılıyordu para yerine. Banknot olayı İngilizlerin tavsiyesiyle bunun zamanında başladı, Abdülmecit zamanında başladı. Ama asıl vahim tahribat Abdülhamit zamanında. Kahredici bir tahribat; her yerin verilmesi, Darwinist propagandanın bir anda ayyuka çıkması, rakı şarap bira fabrikaları, kerhanelerin kurulması; hepsi o döneme rastlıyor. Tütün, her yer duman altı. Bütün Osmanlı duman altı oluyor. Yoğun tütün fabrikaları.
İngiliz Derin Devleti 12 Padişahın İsyan Ve Darbeyle Tahttan İndirilmesine Sebep Olmuştur
İngiliz derin devleti, otuz altı Osmanlı padişahından on ikisini isyan ve darbe ile tahtından indiriyor. Hep son zamanlarda bunlar, dikkat edin. Başlarda yok. On iki Osmanlı halifesini darbe ile ve ayaklanmayla iktidardan alıyor. Tayyip Hoca'ya ikisini de denediler. Darbeyi de denediler, beceremediler. İsyan, ayaklanma; onu da yaptılar, onu da beceremediler. Onun için Tayyip Hoca'yı bazı tipler ağzı açık seyrediyor. Öyle olmaz. Ağzı açık seyrederken gelir sana da çarparlar. Ağzı açık seyredilecek durum yok. Devlete sahip çıkmanın zamanı, millete sahip çıkma zamanı. Seksen üç milyon bütün oldu mu gırtlağını yırtar İngiliz derin devletinin, gırtlağını yırtar. Gücü yetmez. Ama ufak ufak parçalara ayırsaydı işte Güneydoğu'yu ayırsa, Karadeniz, İstanbul falan; bitti Allah esirgesin. Avrupa'da ta 1967'de homoseksüellik serbest bırakıldı. Görüyor musun? Abdülmecit ta kendi zamanında serbest bıraktı. Akla bak.
(Yüksekova'ya bağlı bazı mevzilerde nöbet tutan geçici köy korucularına bu sabah saatlerinde bir grup PKK'lı terörist tarafından ateş açıldı. Çıkan çatışmada üç köy korucusu şehit olurken bölgede PKK'lı teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için operasyon başlatıldı.)
Koruculara el bombası atan makineli tüfek versinler, muazzam mühimmat versinler. Bir de köyde farz edelim, üç yüz kişi ise en az otuz korucu olsa çok iyi olur. Şu şartlarda en az otuz. Yani on korucu-beş korucu, bu olmaz.
Abdülhamit Döneminde Darwinizm Osmanlı'nın Dört Bir Yanında Yayıldı, Daha Sonra Osmanlı Hem Manen Hem Madden Çöktü
Hoca Tahsin Efendi'nin Tarih-i Tekvin Yahud Hilkat isimli kitabı, Varoluş Tarihi veya Yaratılış; ilk baskısı 1893'te Abdülhamit döneminde yapıldı. Evrimci yazılara yer veren fen ve edebiyat dergisi Maarif Dergisi; 1892. Materyalist ve Darwinist felsefe yazılarıyla tanınan Servet-i Fünun Dergisi; 1892, Abdülhamit dönemi. İstanbul ve Kahire'de yayınlanmaya başlayan evrimci felsefe dergisi İçtihad Mecmuası. Selanik'te yayınlanan Bahçe Dergisi'nde Darwin'in hayatını anlatan yazı. Evrimci iktisat dergisi, Ulum-u İktisadiye ve İçtimaiye Dergisi; 1908. İslam'ı materyalizmle açıklamayı amaçlayan Peygamberimiz (sav) ve İslamiyet hakkında saygıya uygun olmayan ifadeler kullanan Hollandalı tarihçi Reinhart Dozy'nin Tarihi İslamiyet isimli kitabı; Tercüme eden Abdullah Cevdet, Abdülhamit döneminde. Abdülhamit döneminin en ünlü Arapça evrimci dergilerinden El Muktataf. Mısır'da yayınlanmaya başlayan evrimci Ed Dia Dergisi. Lübnan'da basılan evrimci dergi Et Tabib. Hüseyin El Cisri'nin kitabı Hamidiyye Risalesi. Doktor Bişara Zalzal'ın çıkardığı El Beyan Dergisi, düzenli olarak evrim propagandası yapıyordu. Şemsettin Sami'nin yine İnsan isimli Darwinist diğer kitabı. Evrimci yazılara yer veren El İrfan Dergisi.
Bunlar evet çok küçük bir kısmı bu. Böyle yüzbinlerce muzır neşriyat, yani Allah’ı dini inkar eden neşriyat Osmanlı’nın her tarafına gemilerle, trenle, develerle, merkeplerle taşındı. Abdülhamit’in talimatıyla. Ve manen Osmanlı çöktü. Maddeten de işte içkiyle, şarapla, tütünle bedenen de çökerttiler. Abdülhamit de bunda öncülük etti. Bu İngiliz siyasetinin bir gereğiydi. İngiliz derin devleti siyasetinin bir gereğiydi. Abdülhamit de bilerek veya bilmeyerek bu oyuna geldi. Ama ben bilmeyerek geldiğine inanıyorum. Bilmeyerek yani. Mesela Cibali Tütün Fabrikası 1884 yılında 2. Abdülhamit tarafından yaptırıldı. Bütün Osmanlı’ya zehir saçtı bu fabrika. Yani ton hesabıyla tütün Osmanlı’ya sevk edildi. Bir tane, iki tane değil her yerde bu fabrikalar açıldı sonra. Osmanlı gençlerinin cebi tütün tabakasıyla dolu. Diğer elinde de şarap şişesi. Darwinist dergiler kitaplar her yerde. Kerhaneler cayır cayır. Hatta Avrupalılar bile geldiklerinde şaşıyorlar bu kadar çok kerhane olmasına, bu kadar çok meyhane olmasına hayret ediyorlar. Adamlar yabancı ülkeleri gezmişler. Bu Safahat’ın evet, Rio de Janeiro oraya buraya giden insanlar geliyor. Adamlar hayretler içinde kalıyorlar. Yani “Bu kadar çok meyhane, bu kadar çok kerhane nasıl oluyor?” diyorlar. Her yerde adamlar ellerinde sigara. Nargileler, efendim tömbeki tütün gırla gidiyor böyle. Her yerde rakı şarap. Dükkanlarda bakkallarda her yerde var.
Abdülhamit Döneminde Sarayda İçki İçilmediğini İddia Edenler Saray Masraf Defterlerine Bakıp Saraya Ne Kadar İçki Girdiğini Görebilirler
Yıldız Sarayı’nın defterleri şarap, bira, rom, rakı listeleriyle dolu. “Haşa” diyor, “saraya içki girmez” diyor. Kardeşim defterler dolu. Zibil gibi girmiş. Yani şarap içmek de öyle gazoz içer gibi içmek de değil yani her bardak ayrı. Mesela kırmızı şarap için ayrı bardak kullanıyorlar. Beyaz şarap için ayrı. Her içki için ayrı bardak. Sarayın fotoğrafında, Yıldız Sarayı’nın fotoğrafında bu görülüyor yemek salonunun. Defterleri zaten inceleyebilirler bakabilirler. Yani öyle örtbas edecekleri gibi değil.
Cabernet şarabı bir fıçısı 160 Frank’a o zaman alıcı buluyor. Erenköy’de yine uçsuz bucaksız Riesling Bağları var. Sırf şarap için. 7 Nisan 1886’da Müskirat Nizamnameleri, yani içki yönetmelikleri çıkarılıyor. 7 Nisan 1886 tarihinde yönetmelikte içkiden alınacak vergiler düzenli bir hale getiriliyor. 14 Temmuz 1890’da da ihraç edilecek şarapların kalitesi ve vergileri belirleniyor. Yani devlet tespiti yapılıyor devletin ölçüleri oluyor Abdülhamit de başta. Yani hangi tür şarap satılacak? Kalitesi ne olacak? Ne kadar vergi alınacak? Alınan vergiyi de Abdülhamit kullanıyor. Kerhaneden vergi alınıyor yani fuhuştan vergi alınıyor. Kumardan vergi alınıyor. Şaraptan rakıdan vergi alınıyor sonra Darwinist kitaplar basılıyor onun parasıyla da bütün Osmanlı’ya dağıtılıyor. Osmanlı toprakları veriliyor. Perişan ediliyor Osmanlı. Sonra da “Geçmiş olsun” diyorlar. Kardeşim bunların hepsinin belgesi ortada yani bunları niye örtbas etmek istiyorlar ben anlamıyorum. Hepsinin belgesi ortada.