A9 TV, 6 Ağustos 2016
Şiirlerle, Resimlerle, Çeşitli Sembollerle Gizli Mesajlar Vermek Eskiden Beri Sapkın İnançların Kullandığı Bir Yöntemdir
Eskiden beri sapkın dinler, sapkın inançlar, gizli örgütler, gizli yapılanmalar taraftarlarıyla görüşürlerken ya sembolik şiirlerle konuşurlar, ya sembolik resimlerle konuşurlar yahut çeşitli tabloların içine gizlenmiş gizli işaretlerle konuşurlar. Bu bilinen bir gerçektir eskiden beri. Onun için kardeşlerimiz bir şiirle bir yazıyla karşılaştıklarında yahut bir resimle, heykel bir kabartmayla karşılaştıklarında onun içindeki gizli sembollere de çok dikkat etsinler. Yani neyi anlatmak istiyorlar, neyi bilinçaltına enjekte etmek istiyorlar? Mesela gümüş bir ibrik vardır, bakarsın içinde bir şeytani sembol veyahut bir çay bardağı sapında kulpunda orasında burasında bir şeytani sembol. Bu, insanların bilinçaltını sürekli gördüğü eşyayla etkilemek için yapılan bir yöntem. Mesela adamın dolmakalemi, dolmakalemine bir şeytani figür koyuyor. Adam her gördüğünde şeytanı hatırlamış oluyor. Mesela her gördüğünde din aleyhtarı bir ifadeyi görmüş oluyor. Mesela saray yaptırıyor, sarayda mimari tarzında kendi inancını ifade eden semboller kullanıyor.
Bunu halk bilmez. Halk bilmeyince münafıkun ve münafıkat, müşrikun ve müşrikat, kafirun ve kafirat, mücrimun ve mücrimat keyfe geliyor. Diyor “bak onlar anlayamıyor biz anlıyoruz. Çaktırmadan haberleşiyoruz, çaktırmadan kendi aramızda işaretleşiyoruz çünkü onların kafası çalışmıyor” diyorlar haşa “bizim kafamız çalışıyor.” Şeytanlıkta kafa çalışsa ne olur çalışmasa ne olur? Yolun şeytanlık senin, yolun pislik yani. Ne olur? Cehennemin daha derinine düşersin onunla başka bir şey olmaz. Ve dünyada da Allah belanı verir ve daha da aşağılanırsın, daha haysiyetsiz, daha cibilliyetsiz hale gelirsin, daha nursuzlaşırsın. Seni dördüncü boyuttan izleyen var, değil mi? Bundan haberin var mı? “Yok” diyor. Zavallının zavallısısın sen o zaman. Sana onu yaptıran kim? Allah yaptırıyor. Niye yaptırıyor? Senin konumunu sana göstermek için yaptırıyor. Niye yaptırıyor? Müslümanların mücadele gücünü artırmak için yaptırıyor.
Herhangi Bir Tablo, Resim, Fotoğraf da Olabilir; Karşılaştığınızda Bir Amacı Olabileceğini Düşüneceksiniz. Kimlerde? Şeytani Unsurlarda, Şeytanın Adamlarında
Kafirun ve kafirat, mücrimun ve mücrimat, münafıkun ve münafıkat böyle pislik adamlarda şeytan bunları hiç bırakmayacağı için, sürekli pislik yapmak isteyeceği için, her sözünde ve her hareketinde adilik yapmak isteyeceği için Müslüman adeta böyle bunu havada yakalayacak. Müthiş bir refleksi olacak. Her seferinde Allah kafiri münafığı aşağılar rezil eder. Mesela bir fotoğraf koyduğunda niye koyduğunu düşüneceksin. Çünkü şeytanın ilkasıyla yapıyor. Bir resim koyduğunda bir yazı koyduğunda, birisiyle bağlantıya geçtiğinde, birisine bir soru sorduğunda, münafık hasta olduğu için mutlaka ve mutlaka bir pislik için yapar. Kalbinde temizlik yoktur onun mutlaka bir adilik pislik içindir. Ama dikkatlice bakarsan hemen görürsün. Mesela alelade bir sorusunda bile, hareketinde bile bir melanet ve pislik olur münafıkta. Resulullah (s.a.v.) zamanında böyleydi, Hz. Musa (a.s) zamanında böyleydi.
Mümin İçin Münafığı Yakalamak Bir Akıl Jimnastiğidir
Münafığı yakalamak, münafığı takip etmek, her oyununu çözmek müminin aklını geliştirir. İbadetidir, cennetini genişletir, onurudur. Münafığın aşağılanması, rezil-rüsva olması cehenneminin derinleşmesi demektir.
(Aydınlık Gazetesi bugünkü “Ağustos’un sırrı” manşetinde cemaatin “14 Ağustos’u bekleyin” mesajlarının sırrının ortaya çıktığını belirterek, “Kırkın üzerinde AK Parti milletvekilinin o gün istifa ederek ikinci bir darbe girişiminde bulunmayı planladığı öğrenildi” diye yazdı.)
Bununla darbe olmaz ki en fazla koalisyon hükümeti olur. Hiçbir anlamı da yok bunun, inşaAllah. Sanki sadece kırk milletvekiliyle mi Türkiye idare ediliyor? MHP, CHP, AK Parti birleşir koalisyon hükümeti yapar. Bu bir yıkım değil ki, bu daha güçlü birleşmeyi sağlar. Çok mantıksız bir açıklama bu, çok gereksiz bir açıklama. Bir de zannetmiyorum böyle bir şey olacağını da. Çünkü boş olduğu için böyle bir boş çalışmayla netice alınamayacağını bildikleri için böyle bir şeye gireceklerini zannetmiyorum. Ama her şeyde bir hayır vardır, inşaAllah.
(Gülen örgütünün, İngiliz milletvekilin Türkiye aleyhtarı rapor vermesi için 455 bin TL ödediği ortaya çıktı. İngiliz basınında yer alan habere göre Edward Garnier’in bu yıl mart ayında İngiliz parlamentosunda yapılan Türkiye-Avrupa Birliği mülteci anlaşmasıyla ilgili bir toplantıya katıldığı ve bu toplantıda, Türk hükümetinin insan hakları ve hukuk ihlallerine değindiği, İngiltere’nin, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine verdiği desteği gözden geçirmeye çağırdığı yazıldı.)
İşte bak buradan anlaşılıyor olaylar ama bunu bir türlü söyleyemiyorlar. Bunun söylenmemesinin bir anlamı yok. Açık açık söylenmesi lazım. Şakır şakır İngiliz derin devleti diye söylenecek. O zaman Kazakistan da çıkar bunu söyler, Rusya da açıkça söyler, Amerika da bunu söyler. Bak garibim Amerikalılar söyleyemiyor bunu, korkuyorlar İngiliz derin devletinden. Bunu söyleyecek yiğitlerin çıkması lazım. Üst akıl üst akıl üst akıl. Yani üst aklın ismi söylenemiyorsa üst akıl güç demektir. Yani gücün yetmeyecek demektir adını dahi söyleyemiyorsan. Adını söylersen sen onu rahatça ezeceksin demektir.
(Gülen örgütünün İngiltere’de büyük ölçüde yapılandığı ortaya çıktı. Örgüt, ülkedeki dernek vakıf ve okullar aracılığıyla Türkiye’ye karşı kara propaganda yürütüyor. Ülkede Aksis vakfına bağlı bin öğrencinin okuduğu 14 dershaneden oluşan bir zincir kurmuşlar. Wisdom Primary and Secondary School adında Kuzey Londra’da bir okulları da var. Akın İpek’in dört büyük şirketi de burada bulunuyor. Ayrıca Mevlana Camii, Rumi Kültür Merkezi gibi yapılanmaları da var. Örgütün İngiliz milletvekili Sir Edward Garnier’e yüz 15 bin sterlin ödeyerek Türkiye aleyhine rapor yazdırdığı da ortaya çıktı.)
Rumi Kültür Merkezi. Mevlana Üniversitesi. Aylardan beri ne anlatıyoruz? Doğru muymuş sözümüz? İngiliz derin devleti Rumiliği kullanıyor.
Her Şeyin Güzelini İyisini Ayırt Edip Yanlışını da Ayırt Etmek Lazım
Mesela iyi olan güzel olanı ayırt ederiz. Her şeyin iyi yönü vardır, güzel yönü vardır, kötü yönü vardır, kötü yönlerini ayırt edeceğiz iyi yönleri alacağız. Mesela bir heykel var, şeytani bir figür, o şeytani figürü kullanmayız tabii ki, şeytanı remzeden bir figürü kullanmayız. Ama mesela güzel bir tablo, güzel bir heykel, kuş, balık, insan her ne olursa olsun bunlarda bir mahsur yok gayet güzel. Yani akıllıca tefrik etmek lazım.
Şehitlerimiz İçin Haşa “Hiçe Gittiler” Demek Müslümanın Kullanacağı Bir Üslup Değildir
Fethullah Gülen’in bu ifadesi de çok acayip. Devletin Güneydoğu’yu kan gölüne çevirdiğini iddia ediyor. “Ben orada televizyona bakmaya cesaret edemiyorum. İster orada,” bak. “İster orada mazlum, mağdur duruma düşen yerli insanlar, isterse beri tarafta bir hiçe bir yokluğa doğru itilen sonra “şehit oldu” diye böyle teselli olan insanlar.” Yani Allahsız, Kitapsız PKK’ya karşı, bak Allahsız, Kitapsız, Stalinist, komünist PKK’ya karşı kendini, vatanını savunurken şehit olan askere ne diyorsun? Hiçliğe gitti diyorsun. Yokluğa gitti diyorsun. Kâfir bile olsa hiçliğe, yokluğa gitmez. Cehenneme gider en fazla. Hiçliğe, yokluğa gitme sözünü kim söyler? Ateistler söyler. PKK söyler. Sen Müslüman olduğunu söylüyorsun kendinin. Şehit olan bir askerin hiçliğe, yokluğa gittiğini nasıl söylersin? En fazla kinlense haşa der ki, cehenneme gitti der. En fazla. Hadi kinli diyelim, nefret ediyor diyelim. Ama sen hiçliğe, yokluğa gitti diyorsun. Bunu bir ateist söyler. Bir PKK’lı söyler. Bunu nasıl söylüyorsun? Yani, çünkü ahiret yok diyorsun. Hiçliğe, yokluğa gitti ne demek bir insan için? Değil mi? Ahiret yok diyorsun. Bu anlama geliyor.
Tayyip Hocam Etnik Kökenli Vatandaşlarımızı Sayarken Ermenileri de Saysın, Güzel Olur
Güzel insanlar Ermeniler, bizim evladımızdı onlar, yani bizden suni ayırdılar onları. Ermenistan’la sınırları kaldıralım. “Millet-i sadıka” diyorduk biz onlara, yine öyleler. Abaza, Çerkez, Zaza, Ermeni desin, çok güzel olur. Tayyip Hocam Anadolu delikanlısı, düz delikanlı yani içinden ne geçiyorsa onu söylüyor, onu yaşıyor. Böyle sinsiliği bilmiyor. Sinsi olanlar tabii onun başına iş çıkartmak, gaile çıkartmak istiyorlar ama bütün güç, kuvvet Allah’ın elindedir. Ne çekiyorsa Tayyip Hocam münafıklardan çekiyor.
Münafık, Sinsi, Züppe ve Asidir. Ahlaksızlık Yapmak İçin Fırsat Arar
Her gürültüyü kendi aleyhine zanneder. İtaat münafığın kabul etmeyeceği bir şeydir. Saygı, münafığın kabul etmeyeceği bir şeydir. Ruhu böyle lağım gibi kaynar. “Acaba bugün ne pislik yapsam, ne ahlaksızlık yapsam, ne oyun yapsam?” diye kaynar.
Münafığın Bir Yönü de Kendini Masum Göstermesidir
Münafık kendini çok iyi, suret-i Hak’tan, kaliteli, seçkin, en iyi göstermek ister. Her şeyin en iyisinin kendisinde olduğunu iddia eder münafık. Ama böyle lağım gibi de kaynayarak etrafını rahatsız etmek için ne yapacağını şaşırır. Bir günü normal geçmez münafığın, bir saati normal geçmez. Sürekli bir pislik, bir melanet, bir ahlaksızlık, bir itlik ve Allah onu o haliyle sürekli ezer. O manevi gerilimden sürekli çöker, sürekli daha yaşlanır, daha bitap olur. Allah hem cehennemini genişletir, hem dünyasını mahveder. O yüzden hükümetin başına gelenler de, karşılaştığı olaylar da hep münafıklardan.
Münafık Kindardır. Hep Fitneyi Arar. Fitnecilerle İşbirliği Yapar. Normal, Dürüst Müslüman’dan Hoşlanmaz
Nerede böyle cinsi sapık, hayâsız, ahlaksız, it kopuk, karaktersiz insan varsa gider onları arar. Onlarla sırdaş olur, onlarla ahbap olur, onlarla hemhal olur. Onlara karşı çok yalakadır münafık. Küfre karşı çok yalakadır, çok uyumlu, saygılı ve itaatlidir. Müslümanlara karşı anarşist, azgın, küstah, kavgacı, fırsat kollayan ve kahpe bir yapısı vardır. İt karakterlidir, yani her türlü imkânı kullanmak ister. Mesela normal oturduğun halde sohbette, orada da pislik yapmak ister. Oturmasında, kalkmasında her hareketinde bir pislik ve melanet eğilimi olur. Yani içinde Rahmani bir duygu olmaz. Şeytani olduğu için adeta şeytanın Müslümanlar arasında dolaşması gibi olur. Nerede ne pislik yapacağını bilemez. Onun için mesela Rumiliğin içinde şeytanlığı arıyorlar. Mesela Darwinizm’in içinde şeytani eylemleri ararlar. Nerede homoseksüel, Darwinist, Rumi, Allah, İslam düşmanı varsa gider onun yalakası olur ama gizlice veyahut açık.
Müslüman’dan Hiç Hoşlanmaz Münafık. En Dindarına En Çok Nefret Duyar, En Çok Çalışanından En Çok Nefret Eder
En faydalı olanından en çok nefret eder. İslam’a en çok katkısı olana en çok öfkeyi duyar. Böyle kin dolu bir lağım torbası gibidir münafık. Sürekli Müslümanları gereksiz şeylerle meşgul etmek ister. Bak, hükümetin başına neler çıkarttılar? Mesela gayet güzel giden, bereketli çalışma içinde olan hükümeti nasıl açmaza sokmaya çalışıyorlar.
Münafık Çok Çirkeftir, Çok Saldırgan, İftiracı ve Alçaktır
Haysiyetsizdir yani, melundur yani melanet vardır yüzünde. Onu gizlemeye çalışsa da o melanet sürekli ondan kaynar. Bak, çirkefliklerinden çekindiği için hiçbir ülke “İngiliz derin devleti deccaldır” diyemiyor. Darwinizm’e karşı hiçbir ülkenin lideri açıkça tavır alamıyor, söyleyemiyor da.
Darwinist, Materyalist, Ateist, Rumi, Homoseksüel, Sinsi, Müslümanlara Karşı Küstah Ama Küfre Karşı Boyun Eğici Olmak Münafıkların Ortak Yönlerindendir
Bak, münafık ittifaklarına bakıyoruz hep aynı kafada; Darwinist, materyalist, ateist, Rumi, homoseksüel, çirkef, sinsi, gizli işaretler veren, gizli dil kullanan, gizli konuşmalar yapan, gizli yazılar yazan, sürekli gizlilikten hoşlanan, Müslümanlara zarar vermeye küfre de fayda vermeye gayret eden, Müslüman’a karşı küstah, küfre karşı boyun eğici, Müslüman’a karşı sinsi, küfre karşı açık, şeffaf, sırdaş. Mesela münafık asla Müslüman’ı sırdaş edinmez ama mesela bir ateist homoseksüeli çok koyu sırdaş edinebilir. Onunla dost olur. Her şeyini onunla paylaşır. Çünkü alçak olduğunu ve satılmış olduğunu ona gösterir. O adam mesela bakıyor ki ateist, dinsiz yahut din karşıtı. “Ya” diyor “bu bayağı kahpe, alçak, kendi dinini, kendi insanını düşman olarak görüyor. Satılmış, dönek ve azgın ve vefasız. O zaman” diyor “ben bunu dost edinebilirim, güvenebilirim. Çünkü bunun Müslümanlıkla hakikaten alakası yok” diyor. O yüzden münafığa çok güvenir böyle tipler. Ama aynı zamanda da tiksinir ve nefret ederler, çok aşağılık görürler. Ama kullanmak için de çok ideal görürler. Münafığın küfre ve ehl-i dalalete gösterdiği saygı ve hürmet tarif edilecek gibi değildir. En uç noktada hürmet eder. En uç noktada itaat eder, vefalıdır ve sadıktır şeytaniyete karşı. Ve hayrandır, boyun eğicidir. Müslüman’a karşı da sürekli anarşist, kargaşacı, kavgacı, fırsatçı ve alçak ruhludur ama onlar da olmasa cihadın heyecanı pek olmaz.
Münafığın Olmadığı Bir Ortamda Müslüman Cihadın Lezzetini Tam Tadamaz
Mücadelenin lezzetini tam tadamaz. Şeytanı yenmenin zevkini tam tadamaz. Onun için Müslüman şeytan avcısıdır, yani münafık avcısıdır. Münafığa, şeytana aman vermez. Küfür o kadar değildir, küfür daha açık, sarihtir. Yani küfürle mücadele açık, cehri olabilir. Ama münafık sinsi, gizli, oyuncu ve karanlık olduğu için onu yakalamak bir zekâ oyunudur, bir akıl çalışmasıdır. Derin akıl gerektirir. O da akıllı insana zevk verir. Yani münafıkla bir satranç maçı gibidir bu. Usta bir mücadeledir. Kâfirle öyle satranç maçı gibi mücadeleye gerek yoktur küfürle. Doğrudandır yani adam direkt zaten karşındadır, anlatırsın. Adam ikna olur veya olmaz. Ama münafık öyle değildir.
Münafıksız Bir Toplum Güçlü Bir Cihat Yapamaz
Devletin de münafığı olur. Devletin içinde de münafık olur. Hükümetin içinde de münafık olabilir. Bu hükümetin zinde ve güçlü olmasını sağlar. Mesela münafık hareketi olmasa Türkiye böyle birleşemiyor. Birleşemez. Ne yaparsan yap birleşemez. Ama esaslı bir münafık atağı olduğunda bak, nasıl cumhuriyet, Abdülhamit döneminden beri yok böyle bir şey. Akıl almaz bir birlik meydana geldi bir münafık atağında ve esaslı bir toparlanma oldu ve insanlarda birbirine karşı sevgi ve şefkat gelişti. Ama münafık atağı olmasa bu olmaz. Mesela münafıkların ince şeytanlıklarını hükümet görüyor, hayretler içinde kalıyor. Mesela müthiş bir yetenek gösteriyor münafık. Muazzam yetenek gösterir. Yani onu sezmek çok çok güçtür. İşte bu aklı geliştirir, yani müminin Kuran ayetlerini iyi uygulamasını sağlar.
Küfür Doğrudan Çirkinlik Sunar, Münafık ise Güzelle Çirkini Karıştırarak Ortaya Koyar
Münafığın günü, ayı, dakikayı, saniyeyi müthiş kullanma yeteneği vardır. O da şeytanın ne kadar dakik ve dikkatli olduğunu gösterir. Şeytan bir saniyeyi bile boşa harcamak istemez. Münafık da bir saniyesini bile boşa harcamak istemez. Yani mutlaka pislik yapmak ister. Ve iyinin yanına kötüyü de koyar münafık. Yani mesela güzel bir yemeğin yanına zehri de koyar. Güzel bir sözün yanına pislik bir sözü de koyar. Güzel bir cismin yanına pis bir cismi de koyar. Karışık yapar, yani münafığın özelliği doğrudan pisliği sunması değildir. Güzelle çirkini karıştırır. Pislikle temizi karıştırır, öyle yapar yani. O onun tuzağıdır, yemleme yöntemidir yani. Bilmeyen düşer. Ama küfürde öyle değildir. Küfürde çirkinlik doğrudan sunulur, küfür doğrudan sunar ve anlarsın, görürsün. Ama münafık öyle değildir yani onun maskesi çok yoğun, girift bir özellik gösterir. Yani o maskenin içinde onu sezmek özel yetenek, akıl gerektirir. Onun için Resulullah (s.a.v.) devrinde de münafıkların fark edilmesi çok zor oluyordu. Yani tespit edilmiş üç yüz münafık vardı. Dokuz yüz Müslüman’dan üç yüzü münafık. Yani akıl almaz bir güç.
Münafık Uzlaşmacı Değildir. Kapayıcı, Kilitleyici, Açmaza Sokucu, Neticeyi Asla Kabul Etmeyecek Bir Çizgide Olur
Yani her yeri çıkmaz sokaktır münafığın, uzlaşamazsın. Mesela “böyle” dersin; oradan kapatır, “öyle” dersin; oradan kapatır. “Yana” dersin; oradan kapatır. “Başka” dersin; kapatır, yani mümkün değildir. Yani münafığın hoşnutluğu mümkün değildir. Her yerde bir pislik yapar. Mesela onun lehine yaptığın bir şeyden, oradan da bir pislik çıkarır. Onu düzeltse Müslüman, onu düzelttiği yerden de bir pislik çıkartır. Yani ruhunu şeytana sattığı için kesintisiz devam eder. Mesela Peygamber (s.a.v.)’le savaşa çıkacak. “Evim açıkta” diyor. Şimdi bak, açmaza soktu görüyor musun, kilitlemeci. “Tamam” diyor Peygamberimiz (s.a.v.). “Evinin halkını ben gereken şekilde ilgilenip halledeceğim.” “Savaşmayı bilmiyorum” diyor; bir tane daha. “Tamam” diyorlar. “Biz sana savaşmayı öğretelim. Gel, bak, şöyle tutacaksın, böyle yapacaksın öğretiyorlar. Hadi” diyorlar “Şimdi savaşa çıkalım” “Hava çok sıcak” diyor. Yani ahlaksızlık yapacak ya, kilitlemeci bak, sürekli kilitliyor. “O zaman akşama doğru yapalım” diyorsun, “serinlikte olsun.” “O zaman da hava soğuk” diyor. Ne istiyorsun yani? Belanı mı arıyorsun? Yani çok alçaktır münafık. Sürekli kilitler, sürekli kilitler. Onun için münafık olduğunda müminin sevabı çok yüce oluyor, çok yüksek olur.
Münafık şartçı, mesela diyor ki; “eğer ailemle ilgili konu hallolursa savaşa çıkarım” “Tamam” diyorsun. “Buyur” diyorsun. “Bana savaşmayı öğretirseniz savaşa çıkarım” diyor. “Tamam, öğretelim” diyorsun. Ama ahlaksız yani bilmediğinden değil; biliyor. Ailesiyle ilgili de sorun yok, sırf ahlaksızlık olsun. “Serin havada beni götürürseniz o zaman kabul ederim” diyor. Serin havada götürüyorsun. O zaman “üşüdüm” diyor. “Benim ısınmamı sağlarsanız o zaman yaparım” diyor. Şartçı ve kilitlemecidir.
Münafık Mümine Gıdadır. Mümin de Münafığa Zehirdir.
Münafık olmadan ne olur? Tamam, daha sakin, meskenetli bir ortam olur. Sevap çok az olur. Münafıkta beyin gelişir, aktivite gelişir, meskenet kalkar, kalplere inşirah gelir, şevk gelir, müminin cesareti artar, gayreti artar, tedbir gücü artar, sanatçı gücü artar, savunma gücü artar. Sağlığı sıhhati artar, her şeyi artar. Münafık mümine gıdadır. Mümin de münafığa zehirdir. Yüzüne bakar, canı yanar. Zenginliğini görür, canı yanar ve çöker ama. “Canı yanar” derken çöker yani. Elbisesini görür, canı yanar. Konuşmalarını görür, canı yanar. İhtişamını, hâkimiyetini görür, canı yanar. Hayat ona zehir olur. Acayip acı çeker. İşte Allah diyor ya; “…öfkenizle ölün...” (Al-i İmran Suresi, 119) Yani onda yıkıcı, yakıcı, tahrip edici bir etki yapar. Müminde de dinçleşme, gençleşme, güçlenme olur, tam tersi etki yapar. Bu Allah’ın bir mucizesidir, hayret edecek bir şeydir bu yani, bir mucize.
Tartışma, Cedel ve Kavga, Karışıklık Çıkartmak Münafığın En Temel Özelliğidir
Mesela bir ortam, oturuyorsun. Mutlaka karışıklık çıkartmak ister. Mutlaka kavga ve mutlaka cedel çıkartmak ister. Cevap vermek yeterli değildir münafığa. Şeytanın etkisinde olduğu için yeni bir konu daha çıkartır. Ona cevap verirsen yeni bir konu daha çıkarır, ona cevap verirsen yeni bir konu daha çıkarır. Yani o şeytanın sonsuzluğa açılan o kirli, karanlık, dipsiz derinliğinde, o gayya kuyusunda o sürekli ilerler. Her yaptığı yeni şart onu gayya kuyusunda biraz daha derine götürür. Her yaptığı ahlaksızlık mümini biraz daha yükseltir, onun gayya kuyusundaki derinliğe doğru akmasını biraz daha artırır. İtiraz etmek, anarşist ruhlu olmak, sorgulamak, yaygaracı olmak münafığın özelliğidir. Şeytanın özelliğine baktığımızda bunu görüyoruz.
Münafığın Büyüklük İddiasının Ucu, Bucağı Yoktur Ve Çok Münasebetsiz, Mantıksız, Zırva İddialarla Büyüklüğünün Peşinde Koşar
Mesela her hizmetini büyüklüğe göre yapar. Mesela bir şey yapmak isterse büyüklüğünü göstermek için yapar, yaranmak için yapar, yalakalık. Allah’ın rızası için yapmaz. Yani kendisine “büyük” denmesi için yapar, “yüce” denmesi için yapar. Bir insanın, mesela başka bir insanın “başarılı” olduğunu söylediğinde münafık buna dayanamaz. Bu ona çok ağır gelir, yani küfretmiş gibi gelir ona. Bir Müslüman’ın başarısından bahsedildiğinde o artık etine tuz basmış gibi acayip acı çeker. Kendisinin yüceltilmesini ister münafık, hastadır.
Münafık Ukala Bir Dünya Görüşüne Sahiptir. Her Şeyde Müslümanlardan Ayrı Olmak İster
Orijinal olmak mesela ne dense aksini yapmak, bir şey söylendiğinde hemen aksini söylemek, zıtlık münafığın temel özelliğidir. Mesela Allah “secde edeceksin” diyor. İllaki zıtlık yapacak, illaki ukalalık, züppelik yapacak, terslik yapacak. “Hayır” diyor. Niye? Beni ateşten yarattın diyor. Ben daha üstünüm, o onu da çamurdan yarattın, o topraktan alelade diyor. İşte münafık ahmaklığını görüyor musun? Halbuki ikisini de yaratan Allah. Ayrıca ateşin üstünlüğü diye bir şey yok. Toprağın da sıradanlığı diye bir şey yok ama o münafık kafasına göre öyle. Ukalalık, terslik, cedel, tartışma, zıtlık, her şeye itiraz münafığın temel özelliğidir. Mümine de uysallık, itaatkarlık, sevecenlik, hoşnutluk, iç huzuru, Allah’a boyun eğicilik en mükemmel şekilde tezahür eder. Münafık her şeyde Müslümanlardan ayrı olmak istiyor, çünkü Müslümanları beğenmediği için yemesi, içmesi, kıyafeti, hedefleri, düşüncesiyle, her şeyiyle, hayat şekliyle Müslümanlardan farklı olmak ister şeytani bir içgüdüyle halbuki Müslümanlar ümmet karakteri gösteriyor, birbirlerine benziyor. Münafık şeytanidir yani iyi olan her şeyin zıttı vardır münafıkta.
Münafık Bir Görev İstediğinde Pislik Yapmak İçin İster
Kargaşa çıkarmak için ister, çünkü bir hareketlenmeye ihtiyacı vardır ki adilik yapabilsin. Onun için münafığı Hz. Musa (a.s) pasifize ediyor. Diyor ki, “Sen ömrün boyunca bana dokunma diyeceksin” pasifize ediyor. Çünkü nereye gitse, ne yapsa ahlaksızlık, alçaklık yapar.
Münafıklar Müminlerin Hep Aleyhinedir. Asıl Öfkeleri ise Haşa Allah'a ve Peygamberedir
Mesela münafık her ortamda Müslümanlara ağzından lağım gibi nefret kusar. Münafığın ağzından sürekli bir lağım akışı vardır, lağım gibi nefretini ve kinini gıybet şeklinde kusar. Sürekli Müslümanların aleyhindedir. Hepsine ayrı ayrı nefretlerini ifade eder, kinini ifade eder. Ama asıl nefreti haşa Allah'adır ve Peygamber (s.a.v.)'edir. Ama onu söyleyemez tabii. Onu söylediğinde münafık hükmünden çıkıp kafir hükmüne gireceği için, münafıklığı daha lezzetli bulduğu için; şeytani bir lezzet gördüğü için onda onu bırakmaz. Onu ancak dostlarıyla gizlice oluşturduğu ortamlarda yapar. Mesela harama helal der, helale haram der. Allah'ı inkar ettiğini, züppeliğini, dinsizliğini çok güvendiği münafıkların yanında söyler; Müslüman’ın yanında söylemez. Her gıybet ettiğinde şeytana daha yaklaşır, cehennemi daha derinleşir, her gıybet edilen müminin de yüzü parlar, aydınlanır, evinde oturduğu halde manevi makamı yükselir. Mesela münafık mümine gıybet ediyor, münafığın gıybetinden Müslüman’ın haberi olmuyor; hiçbir şey yapmadığı halde otursa bile manevi makamı yükseliyor. Sevabı acayip yükselir. Çünkü münafık battıkça ters orantılı, mümin yükseliyor. Allah öyle bir sistem kurmuş. Onun cehennemi derinleştikçe müminin de cenneti yükseliyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) Ahir Zaman Münafıklarının En Azgın, En Alçak Münafıklar Olacağını Söylüyor
Diyor ki, Abdullah Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurdu; "Ve halkın en şirretleri -ahlaksızları- olduğunda, en soysuzları zuhur ettiğinde Mehdi (a.s)'nin zuhuru vuku bulacaktır." Mehdi (a.s) ortaya çıkacaktır, en karaktersizler çıktığında.