İnsan her anında Yüce Allah (cc)'a muhtaçtır. Hiçbir insanın, Allah (cc)'ın dışında bir yardımcısı yoktur. Herhangi bir sıkıntıyla karşılaştığında ona yardım ulaştırabilecek olan yalnızca Allah (cc)'tır. Cenab-ı Allah, insanlara rahmet olarak, dünya hayatında karşılaşabilecekleri zorlukları giderebilmeleri için pek çok nimet yaratmıştır. İnsanın bu nimetlerden yararlanırken, bunları müstakil güç sahibi birer varlık olarak düşünmesi büyük bir hata olur. Çünkü gerçekte tüm bunları yaratan Allah (cc)'tır ve her biri ancak Yüce Allah (cc)'ın dilemesiyle insanlar için birer nimete ve rahmete dönüşmektedir. Bütün olayları en güzel şekilde sonuçlandıran ve insana nimetini ulaştıran yalnızca Cenab-ı Allah'tır.
Bu gerçeklerin farkında olan bir insan, hiçbir zaman için insanlardan veya başka güçlerden medet ummaz. Tüm yardımın Yüce Allah (cc)'tan geldiğini bilir, herşeyi Allah (cc)'tan ister. Bir başarı kazandığında, üstün geldiğinde, yararına bir işle karşılaştığında hemen Allah (cc)'a yönelip şükreder, yardımından dolayı Allah (cc)'a minnet duyar. Hayatı boyunca Yüce Allah (cc)'ın yardımını ve desteğini gördüğü ve tüm bu olayları yaratanın Allah (cc) olduğunu bildiği için asıl olarak Yüce Rabbimiz'e minnet duyar ve O'na içten ve coşkulu bir sevgiyle bağlanır. Allah (cc), insanların gerçek dostunun ve yardımcısının ancak Kendisi olduğunu Kuran'da şöyle hatırlatır:
... Bilmez misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir. (Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. (Bakara Suresi, 106-107)
Cenab-ı Allah'ın her an yardımıyla desteklediği müminlere dair en güzel örneklerden biri Hz. Musa (as)'ın hayatıdır. Kuran'da bildirildiği gibi, Hz. Musa (as), yaşadığı şehirden ayrılmak zorunda kaldıktan sonra, Yüce Allah (cc)'a "Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım." (Kassas Suresi, 24) diyerek dua etmiştir. Yüce Allah (cc) onun duasını kabul etmiş ve onu bir toplulukla karşılaştırmıştır. Bu şekilde Hz. Musa (as), güvenilir insanların yanında kalma ve çalışma imkanı bulmuştur.
Allah (cc), Hz. Nuh (as)'a da yardım etmiş, kavmine gelecek bir tufandan onu ve diğer inananları korumak için, Hz. Nuh (as)'a bir gemi yapmasını vahyetmiştir. Allah (cc), Hz. İsa (as)'ı ise, öldürülmek üzereyken, Kendi Katına yükselterek korumuştur. Yüce Allah (cc), Hz. Yusuf (as)'ı zindandan kurtarmış, ona mevki ve makam nasip etmiştir. Rabbimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'e de daima yardım etmiş, onun üzerindeki yükü hafifletmiştir. Cenab-ı Allah, Kuran ayetleriyle Peygamberimiz (sav)'in velisi, koruyucusu ve yardımcısı olduğunu müjdeleyerek müminlerin kalplerine huzur ve güven duygusu vermiştir.
Allah (cc)'a gönülden yönelen, O'nun yolunda olan her insan Yüce Rabbimiz'in kendisini koruduğuna, O'nun yakın takibine her an şahit olur. Cenab-ı Allah, samimi olarak yapılan, haramdan sakınılan ve helale uygun olan her işte müminlerin yolunu açar; onlara kolaylık verir. Allah (cc), Kuran'ın birçok ayetinde müminlere mutlaka yardım edeceğini, onları koruyacağını ve daima üstün konuma getireceğini vadetmektedir. Allah (cc) bu ayetlerden birinde şöyle buyurmaktadır:
... İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. (Rum Suresi, 47)
Dolayısıyla samimi olarak iman eden kimsenin her zaman asıl yardımcısının, koruyucusunun ve dostunun Yüce Allah (cc) olduğunu bilerek hareket etmesi gerekir. Allah (cc)'ın yardımı müminlere rahmetinin tecellisidir ve çok değerli bir nimettir. Müminlerin de sabırlı, tevekküllü, itidalli bir ahlak göstererek bu nimete en güzel şekilde şükretmeleri son derece önemlidir.