İnsan, yaşamı boyunca yaşadığı her anın, yaptığı her işin, söylediği her sözün ahirette hesabını verecektir. Her kişinin yaptıklarını sürekli olarak kaydeden yazıcı melekler, her düşünceyi, her ameli, ertelenen veya ertelenmeyen her olayı, vicdana ters düşen veya ters düşmeyen her hareketi, sarfedilen her kelimeyi eksiksiz olarak kaydetmektedirler. Onlar, emrolundukları her şeyi tam olarak yerine getirirler. İnsan, ahirette mutlaka bütün yapıp ettiklerini, en ince ayrıntısına kadar karşısında bulacaktır.
Ahirette insan, kendi amel defteri ile karşılaşacaktır. Eğer dünyada Allah`ı razı etmek için samimi bir çaba gösterdiyse, kolay bir hesap ile sorguya çekilecek ve güzellikle cennete girecektir. Allah (c.c) ayetinde şöyle buyurmaktadır.
Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse, O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek, Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. (İnşikak Suresi, 7-9)
Ama eğer o zulmedenlerdense, dünya hayatında tüm amellerini karşısında bulacak, elleri ve derileri kendi aleyhine şahitlik edecektir. Dünyadayken onu bir an bile yalnız bırakmayan gizli şahitlerin tümü, hesap günü şahitlik yapmak üzere bir araya geleceklerdir. Hiçbir şey eksik bırakılmayacak, bu kişi, tüm yapıp ettiklerini tam olarak karşısında bulacaktır. İnşikak Suresi'nde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
Kimin de kitabı ardından verilirse, O da, helak (yok olma)yı çağıracak, Çılgın alevli ateşe girecek. (İnşikak Suresi, 10-12)
İnsanın, yaşadığı her an bu gerçeği unutmaması gerekmektedir. Çünkü her kişinin ahirette kendi kazandıklarını öğrenmesinin ardından, sonsuz hayatı için Allah (c.c) hüküm verecektir. Bunun için insanın, dünyada sürekli bir imtihan ortamında olduğunu bilmesi, burada geçirdiği kısıtlı süre boyunca Allah (c.c)`ı razı etmesi ve Allah (c.c)`tan gereği gibi korkması gerekmektedir. Allah (c.c)`tan gereğince korkanlar, dünya hayatında Allah (c.c)`ın emir ve yasaklarına titizlik gösteren, yalnızca Allah (c.c)`ın belirlediği ve istediği şekilde hareket eden ve sadece ahiret beklentisi içinde olan müminlerdir.
İnsan, ancak Allah (c.c)`tan korkup sakınırsa kurtuluş bulabilir. Ve Allah (c.c) korkusu, yalnızca iman edenlere mahsustur. Çünkü ahiretin, oradaki zorlu hesap ortamının, yaşanacak olan acı bir azabın varlığına iman edenler, bunun kesin bir gerçek olduğunun farkına varanlar, yalnızca müminlerdir. Bu gerçekten habersiz olanlar, yaşamlarını Allah korkusu üzerine değil de, insanların rızası ve geçici dünya zevkleri için geçirenler ise, inanmadıkları veya belki de sürekli şüphe içinde tereddüt ettikleri ahiret hayatının gerçekliğini, oraya gittiklerinde ve zorlu azapla karşılaştıklarında anlayacaklardır.