Sayın Adnan Oktar'ın 9 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 9 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

1376

A9 TV, 9 Ağustos 2016

 

(Adıyaman’da PKK’lılar evini basıp silah zoruyla dışarı çıkardıkları Köy Korucusu 46 yaşındaki Yusuf Sönmez’i şehit etti.)

Kabadayıya selamlarımızı söylüyoruz. O da Resulullah (s.a.v)’e selamlarımızı iletsin. Adıyaman merkez. Kapıyı herkese açmamak lazım. Nasıl açtı acaba kapıyı? Bir de silahı yok muydu? O konuyu bir araştırılmalı.

(Evinden birkaç yüz metre uzağa götürmüşler. Daha sonra kaçmış şehit edenler.)

Ama şimdi evine geliyor götürüyorlar, orada insanlar var bu nasıl oluyor? Mesela bir komşusu, Allah vermesin gelse PKK’lılar alsa seyretmek olmaz. Orada gereği yapılır. O PKK’lılar orada kalır. Kanunla hukukla gereğini yaparsın. Bir de kapıya gelen PKK’lıysa zaten ona bir hoşamedi yapılması gerekir. Eğer öyle olduğunu anlarsa insan, değil mi? Bir karşılama töreni yapılması gerekir. Ne yapacak? Hepsini yakalayacak, bir sistem kuracak hepsini yakalayacak ve kanunla hukukla gereğini yapacak. Orada bir kişinin zayi olmaması gerekirdi. Sivil geldiklerini düşünelim, ‘Selamun Aleyküm biz geldik.’ Sen kimsin yani, tanıdığı birisi olması lazım. Eğer tanımadığı birisiyse kapı açılacaksa bile adamların kimliği istenebilir. Kapının altından kimliğini bırakması söylenir. Kimliğine bakarsın, telefonla sorarsın veyahut şüphelendiysen polis çağırırsın kimliklerine bakılmak üzere. Korucusun sen, o zaman zaten hasmın olacak demektir. Askerse polisse de hasmı olacaktır. PKK’lı; o zaman kapı açılmaz. Kapı açılsa bile gerekli tedbir alındıktan sonra açılır, değil mi? Adamlar mesela kuşkulu, kimlik istedik vermiyor, o zaman zaten kollarını havaya kaldırması, ensesine bağlanması rica edilir, inşaAllah. Eğer onu yapmazsa daha da kuşkulu. O zaman hukuk ne gerektiriyorsa, kanun ne gerektiriyorsa o yapılır. Bir de daha önce de söylemiştim, şehre indiklerinde de otomatik silah bulunsun korucularda. Ve tek olma olmaz, bir yerdeyse mesela bir mahalledeyseler en az beş aile bir arada yaşaması lazım dört-beş aile. Yani bitişik evlerde yakın evlerde yaşamaları lazım. Hanımları da çocukları da hazırlıklı olmaları lazım. Böyle şeyde tedbirli olmakta fayda var. Çeşit çeşit tedbir alınabilir.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe gecesi sonrası ilk yurtdışı seyahatini Rusya’ya gerçekleştirdi. Aralar verilerek neredeyse akşama kadar süren görüşmeler sonrası yapılan açıklamada özetle şu kararların alındığı açıklandı: “Türk-Rus ortak yatırım fonu kurulacak. Türkiye’ye yönelik yaptırımlar adım adım kalkacak. Vizesiz rejim yürürlüğe konacak. Savunma sanayi alanında işbirliği artırılacak. Türkiye-Rusya-Azerbaycan üçlü mekanizması kurulacak. 100 milyar dolarlık ticari hedefe ulaşılacak” denildi. Sayın Erdoğan, uçak düşürme olayına da gönderme yaparak, “Gülen örgütünün iki ülke ilişkilerine kastettiği anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.)

Savunma, savunmada ittifak zaten konuyu bitirir. En hayati konu o. Onu iyi geliştirsin Tayyip Hocam Rusya’yla. Dünyanın bir numaralı ülkesi oluruz. İran-Azerbaycan-Türkiye-Rusya ittifak edecekler yeri yerinden oynatırlar. Hiç kimse kabadayılık yapamaz. O konu çok önemli. Tabii ticari işbirliği de çok önemli. Buna zemin hazırlamak da çok önemliydi. Aylarca “Rusya’yla barışalım” dedim. Aylarca “özür dilesin Türkiye” dedim. En gergin en zor anda söyledim en başlangıç safhasında. Sürekli Pravda’da yazılarım çıktı bu konuyu açıklayan anlatan ve bu konuda düzelmeyi, doğru yola gelmeyi, doğru hareket etmeyi temenni eden yazılar izahlar çıktı. Allah’a şükür Allah emeklerimizi boşa çıkarmadı.

 

(Sayın Erdoğan, Rusya’ya Hakan Fidan’ın da içinde bulunduğu çok kalabalık bir heyetle gitti. Putin, böyle kalabalık ve önemli bir heyetle geldiği için Sayın Erdoğan’a teşekkür etti. İki saatlik görüşme sonrası bir yemek yendikten sonra tekrar ikili görüşmeye geçildi. Yemekte sofraya Sayın Erdoğan ve Putin’in el sıkışırken resimlerinin bulunduğu tabakların sürpriz bir jest olarak konması dikkat çekti.)

Putin kibar bir delikanlı, nezaketli bir delikanlı. Hataları kusurları var, günahları var ama İslam alemine karşı sevgisi güzel. Müslümanlara karşı sevgisi güzel, Türkiye’ye sevgisi güzel. Bir de kabadayıdır, merttir, delikanlıdır. Ama bak hataları günahları yanlışları var onu söylüyorum. İnşaAllah onları düzeltir.

 

İsmailağa Camiasını, Menzil Cemaatini, Nakşileri, Kadirileri Hedef Alıyorlar, Onlar Bu Vatanın Evlatları, Devlete Saygılı İtaatli Güzel İnsanlar

İsmail Ağa’dan sen ne istiyorsun? Yüz yıldan beri var o insanlar. Gayet de efendi nezaketli insanlar, kimseyle zarı yok zoru yok kendi halinde insanlar. Gelene ağam gidene paşam demişler kimseye de karışmamışlar. Menzil cemaati, kuzu gibi insanlar ne istiyorsun sen onlardan? Nerede zararını gördün bu adamların? Menzil cemaatiyle ne alıp-veremediğin var? Ayrıca (devlete) sızsa ne olur sızmasa ne olur vatan evladı her yere girecek tabii ki. Sen sızınca bir şey olmuyor da o sızınca mı oluyor? Tabii ki her yerde olacaklar mümin Müslüman insanlar. Bayağı saygılı sevecen insanlar. Ne istiyorsun sen onlardan? Yavaş yavaş adamlar kenardan köşeden bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunu İngiliz derin devleti istedi Türkiye’de. Asla kabul etmiyoruz. Bütün tarikatlar hepsi duracak. Hz. Mehdi (a.s) da çıkacak hepsine de saygı dolu ve sevgi dolu davranacak. Hz. Mehdi (a.s) siyasetle de ilgilenmez. Cumhurbaşkanı da olacak başta, başbakan da olacak. Hz. Mehdi (a.s) sevgi insanıdır, sevgi öğretmenidir, vazifesi budur. İtidali, dengeyi, sanatı, kaliteyi, güzelliği savunacak bir insandır, siyasetle işi yoktur. Bediüzzaman “Siyaset cihetinden çekileceğini zannediyorum” diyor. “İnsanların çabuk iğfal olunabilen akıllarına başka maksatlara alet olduğu akla gelmesin diye siyasete hiçbir şekilde yanaşmayacak” diyor.

Cemaatlerin Müslümanların devlet kadroları içinde yer almasını istemiyor adam. Sen mi idare edeceksin? Müslümanlar olacak, bu vatanın evlatları olacak. Atatürkçü, milliyetçi, dindar vatan evlatları her yerde olacaklar.

Kadrolaşıyorsa görürsün, gözün var kulağın var nasıl görmezsin yani kadrolaşıyorsa. Ama makul bir kadrolaşma normal. Mesela iki-üç tane Mahmut Hoca’nın, iki-üç tane Menzil cemaatinin insanı olabilir bir devletin şirketinde. Efendim, Süleymancılardan olabilir Nurculardan olabilir olur yani bir mahsuru yok.

Tarikatların üstüne gitmek demek onları illegal hale getirmek demektir. Adam diyor ki “Şeyhinin sözünü dinlemesin.” Kardeşim, şeyhinin sözünü dinlemesin dersen, tarikatı dağıttın demektir. O zaman adam senden nefret der. Adamı karşına almış olursun. Bırak sevsin şeyhini sana ne? Zorla mı adamı hizaya getireceksin sen? Şeyhini dinlemeyecek de bilmem kimi dinleyecek, öyle bir şey olmaz. Şeyhiyle Müslüman bir başka kişi zaten ittifak halinde, Müslümanlar zaten mantıklı konuşurlar. Farz edelim devletin bir kademesinde bir adam, abuk-sabuk bir şey söylüyorsa halk dinlemez onu. Şeyhi mantıklı bir şey söylüyorsa onu dinler. Niye onu dinlesin yani? Ama makul, İslam’a, Kuran’a, akla yatkın bir şey söylüyorsa dinler. Zorla hizaya getirme mantığı olmaz, bir kere bunu unutacaklar.

 

Hulusi Akar Paşamızın Cübbeli Ahmet İle Güler Yüzle El Sıkışması Gayet Güzel Olmuş, Ordu İle Milletin Birlikte Olduğunun Teyidi Olmuş

Hulusi Akar Cübbeli’yle el sıkışması iyi olmuş. O güzel, ordu millet kaynaşması. Çünkü çok uç bir vaka Cübbeli ordu için, en uç yani dahası yok yani. Onunla güler yüzle el sıkışıyorsa ordu millet kaynaşması oldu demektir. Gayet güzel olmuş, kim akıl ettiyse Allah razı olsun. Hulusi Paşamız’ın da morali çok yerine geldi. Millet de ne yaman, ne delikanlı, ne kabadayı Paşaymış gördüler, dedikoducuların da ağzı kapandı. Paşama buradan tekrar sevgiler selamlar. Milletçe yanındayız gönlü rahat olsun. Gazidir, Gazi Hulusi Akar Paşamız.

 

Allah Nur Suresi'nin 55. Ayetinde İslam Ahlakının Dünyaya Hakim Olacağını Vaad Etmiştir. Allah Vaadinden Dönmez

Cenab-ı Allah, Nur Suresi 55’te diyor ki, “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir” Samimi iman eden ve salih amellerde bulunan. Yani ihlâsla candan, hakikaten iman edenlere “Allah vaat etti” diyor. Allah vaadinden dönüyor mu? Dönmez. Ebcedi 2019, daha ayet başlangıcında olay işareti veriyor. Bak, ebcedi 2019 bu ayetin. “Hiç şüphesiz” diyor Allah, hiç şüphe etmeyin. “onlardan öncekileri” Onlar kim? Ahir zamandaki bir taife. Çünkü burada kastedilen “onlar” İslam’ın dünyaya hâkim olmasına sebep olan gruptur. Bak, “onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa” Kimi? Zülkarneyn ve Süleyman’ı Kuran’da açıklıyor. Bak, “bir siz varsınız” diyor, “bir Zülkarneyn bir de Süleyman.” Üç hâkimiyet var. “İkisi oldu” diyor Allah. “Onlar” diye Mehdi ve talebelerine söylüyor. İsa Mesih ve talebelerine diyor. Bak, “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa” Bak, güç ve iktidar, ama dünya çapında. Ülkede, bölgede, köyde değil; dünya çapında. “onları da” Onlar kim? Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Çünkü İsa Mesih ona tabi oluyor zaten. “Onları da yeryüzünde” bütün kâinatta, dünyada “'güç ve iktidar sahibi' kılacak” Bak, “güç” hem askeri güç var, hem siyasi, hem politik, her yönden ve “iktidar” “dünya iktidarı kuracağım” diyor Allah. “kendileri için seçip beğendiği dinlerini” Yani İslam dinini “kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak” Yani “böyle gelenin gidenin kafa tutacağı, Müslümanların ezileceği bir sistem olmayacak.” Diyor. Bak, yerleşik, oturmuş ve sağlam, yıkılmayan, sağlam. “ve onları korkularından sonra” İşte anarşi, terör, darbe, şu, bu. “Korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.” Her yer güvenli. Ne zaman oluyor bu? Hz. Mehdi (a.s) devrinde. “Kadınlar yanlarında hiç kimse olmaksızın” diyor. “Tek başına Şam’a kadar gidecekler.” Ama diyor Cenab-ı Allah, “Ben onların vasfını açıklıyorum” diyor. “Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler” Şirk yok, halis Kuran talebesi. “ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” Yine şirke bir daha Allah dikkat çekiyor, sıfır şirk. Bak diyor ki sonra Allah; “Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır.” “Bu açık hüküm” diyor Allah. Yani inkâr edilecek bir şey değil. Dünyaya İslam’ın hâkim olacağını bütün detaylarıyla Nur Suresi, 55. ayette Allah belirtiyor. Bak, sonra diyor ki Allah ayette, “İnkâra sapanların, yeryüzünde” yani deccal taraftarlarının, süfyan taraftarlarının, İngiliz derin devletinin, alçakların, inkârcıların, tuğyan ve dalaletin “yeryüzünde” bak, bütün yeryüzünde “(Allah'ı) aciz bırakacaklarını sanma.” Derin devlet de olsa hiçbir şey yapamaz. “Onların son barınma yerleri ateştir. Ne kötü bir dönüştür o.” (Nur Suresi, 57) diyor Allah.

 

(Yeni Şafak Yazarı Müfit Yüksel, Mehdiyet’in geçtiği tarihi kaynakları, bilinen en eski yazıtlar da dâhil yazısında tek tek sıralamış. Ehl-i Sünnete göre Hz. Mehdi (a.s) konusunun sahih hadislere dayandığını belirterek şöyle devam etmiş. “Mehdilik hususu akideye, imana taalluk eden bir husus olmayıp, Ahir zamanda zuhur edecek ve dünyayı adaletle dolduracak, Ehl-i Beyt neslinden bir zat olacağının hadislerde haber verilmesi suretinde olduğu kabul edilir.)

 “Kabul edilir” değil; öyle. Mehdilik inkâr edilecek bir şey değil. İnkâr eden kaybeder. Sahte mehdilere karşı gerçek Hz. Mehdi (a.s)’la mücadele edilir. Sahte mehdilere karşı, Mehdiyet’e karşı olarak mücadele edersen, sahte mehdiye mağlup olursun. Ama sahte mehdilere karşı gerçek Hz. Mehdi (a.s)’ın yanında bağlanır, saf bağlarsan, yani gönül bağı bağlarsan galip gelirsin. Allah “hizbul galibun” diyor. Allah hizbi galip olandır.

 

(15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’nin yanında olduğunu net bir şekilde açıklamayan Amerika, Gülencilere kucak açmaya devam ediyor. Darbe girişiminin üstünden sadece birkaç gün geçmişken Beyaz Saray’da bir davete katılan Gülencilerin, yine Beyaz Saray içinde çekilen fotoğrafları paylaşıldı. Fotoğraflarda görülen Faruk Taban, Gülen’e ait Turkish American Alliance’ın yöneticilerinden.)

Şimdi orada çırpınmanın bir âlemi yok. O Amerika’yı onlar, kendi vatanı, öz, anavatanı olarak görüyorlar. Yani başka ülkede de o ülkeyi kendi anavatanları olarak görüyorlar. Yani hakikaten candan bağlılar. Yani o ülkenin her şeyiyle iç içeler, kadrolaşıyorlar da. Tek rahatsız oldukları Tayyip Hoca, çünkü İngiliz derin devletinin sunacağı mehdiye müsaade etmedi Tayyip Hoca. Yani Mehdiyet’i alaşağı eden adam konumunda görüyorlar. Yoksa Amerika kendi bir sanal mehdi meydana getirmişti. Hayır, gerçek Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkacağını biliyor Amerika. Bilmiyor değil, biliyorlar Tevrat’tan. Bak, CIA’in bir katı sırf bununla ilgileniyor, sırf Mehdiyet’le ilgileniyor. Yani ana konu bu. Ama sahte mehdiyle yahut uydurma mehdilerle meseleyi halledeceklerini zannediyorlar. “Madem İslam âlemi bekliyor. Bir tane yapalım biz ne olacak ya” diyor “Biz imal ederiz. Dert değil ki.” diyor. Yani “İstenen mehdi olsun, yaparız” diyor. İşte öyle olmuyor. Suni oldu mu Allah indiriyor aşağı, olmuyor. İllaki gerçeği olması lazım. Bir de bak, tekrar söylüyorum. Sahte mehdilerle, Mehdiyet’e karşı olarak mücadele ettiğinde mutlaka yenilirsin. Hatta sahte mehdilerin altında kalırsın. Ama sahte mehdilere karşı, gerçek Mehdi’yle mücadele ettiğinde Allah’ın yardımı senin üstüne olur ve galip gelirsin. Mehdiyyül Dem, kan durduran Mehdi.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER