A9 TV, 13 Eylül 2016
Gladio'nun İnternette Lümpen Takımından Oluşan Yapılanması Var, Bunlar Özel Yönlendiriliyor
Gladyonun internette müthiş bir yapılanması var. Böyle marjinal, pislik, lümpen takımı, it-kopuk, çakal, işsiz-güçsüz haytalar böyle, bazı internet uzmanlarınca yönlendiriliyor. Bunların böyle belirli bir akışta hareket etmesini sağlayacak bir sistem kuruyorlar. Bunlar da o sistem içinde hareket ediyorlar. Bunu birçok ülkede yaptılar. İslam ülkelerinin birçoğunda da kullanıyorlar. Bu da ayrı araştırılması gereken bir konu. Yani Gladyo yapılanması içerisinde hareket eden bir özellik gösterdiği anlaşılıyor. Bunlar Türkiye’yi yalnızlaştırma politikasında kullanılıyorlar. Mesela Rusya düşmanlığı, İsrail düşmanlığı, Yunanistan düşmanlığı, Suriye, Irak düşmanlığı yani bütün ülkelere düşmanlık. Kürt düşmanlığı, Laz düşmanlığı, Çerkez düşmanlığı yani ırk düşmanlığında da bunlar kullanılıyor. Darwinist propagandada kullanılıyorlar. Böyle küstahlık, çakallık, Müslümanlara musallat olmak, onlarla uğraşma konularında da kullanıyorlar. Koro halinde yönetiliyor. Asıl İngiliz derin devletine bağlı bir yapılanma, Gladyo içerisinde bir yapı. Ama ucuza mal olan bir yapı. Daha çok insanların bilinçaltına etki etmek amacıyla yapılmış. Bunlara amigoluk yapan tipler var. Bu da tabii ayrı araştırılması gereken bir konu.
Haksız Tutuklamalarla Hükümeti Halkla Karşı Karşıya Getirmek Böylece Darbeye Destek Verecek Topluluklar Oluşturmak İstiyorlar. Bu Oyuna Karşı Dikkatli Olunmalı
Şimdi müthiş bir kurnazlık yapıyorlar. Hükümeti tarikatlarla, cemaatlerle uğraşan nefes aldırmayan, işte tarikat mensuplarını tarikatları darmadağın eder, gider onların mekanlarında araştırma yapar, baskın yapar, işte ileri gelenlerini gözaltına alır, hesabını kitabını kontrol ediyorum diye onların mali yönden sekteye uğratacak bazı çalışmalar yapar. Bakkal, kasap, manav kim varsa Zaman Gazetesi mi okudu, Sızıntı Dergisi mi okudu hadi babam içeri. Hapishaneleri çaka çaka adam doldurtacaklar. Ee, bu neye yarar? Darbecilere hazır kuvvet. Hapishane dolduğuna göre, onun için kurtuluş nedir, darbedir. Sen yüz binlerce insanı hapishaneye doldurursan alakalı alakasız tarikatları, cemaatleri şunu bunu falan adam bir gün kurtulacağı ümidinde olur. O zaman ‘denize düşen yılana sarılır’ derler. Adam darbeyi seve seve kabul eder. Yalvarır yani, adamlar da gelirler hapishanelerin kapılarını açarlar, darbecilerle işbirliği yapar, memleketi talan ederler Allah esirgesin.
İngiltere, Balfour Deklarasyonu ile İsrail'in Kurulmasının Temelini Atmıştı
1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Musevi devletinin kurulmasını destekleyeceklerine dair bir mektup yayınladı. Balfour Deklarasyonu olarak biliniyor biliyorsunuz. İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour tarafından Chatham House kurucularından Lord Rothschild’e veriliyor bu belge. Bak Barfour Deklarasyonu olarak bilinen bu belge İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour tarafından Chatham House’nin kurucularından dikkat edin Chatham House’nin kurucularından Lord Rothschild’e veriliyor. Böylece İngiltere İsrail’in kurulmasının temelini atıyor.
Abdülhamit'in Görevi, Bütün Osmanlı'yı Darwinist Yapmaktı ve Yaptı
Paşaların dini, imanı kalmadı, adamların, siyasetçilerin. Büyük bir bölümü imanını kaybetti. Görevi buydu; Osmanlı'yı Darwinist yapmaktı. Bunu da yaptı. Ve bütün Osmanlı topraklarını paramparça etti. Hepsini hiç savaş olmadan, direnmeden, hepsini verdi. Yani nasıl kahraman oluyor ben anlamadım. Adamın adı üstünde işte Kızıl Sultan dedikleri o. Darwinist olduğu için diyorlar.
Mevlana Celaleddin Rumi'yi de bize böyle gösterdiler. Olayın aslını astarını bilmiyorlar. Birini putlaştırdılar mı peşinden hep beraber koşuyorlar. Osmanlı'yı yok etmiş adam. Sen biraz kendini aç. Bütün Osmanlı'yı Darwinist etmiş, yüz binlerce Darwinist kitap dağıtmış. Anlamıyor musun? İstanbul Üniversitesi, bütün kürsüleri Darwinist eğitim verdi Abdülhamit döneminde. En koyu Darwinist eğitimin başladığı dönem, odur. Halen devam ediyor. Halen devam ediyor, İngiliz derin devletinin teşvikiyle oldu bu. Bak Cumhurbaşkanı Tayyip Hocam Darwinizm’e karşı olduğu halde, "Ben bunu durduracağım, durdurabilirim" diyemiyor. Kimse diyemiyor. Felaket büyük, anlamıyor adamlar.
Üst Akıl Denilen, İngiliz Derin Devletidir
Darbeyi yaptıran, bütün darbeleri yaptıran, İngiliz derin devletidir. Abdülhamit döneminde yapılan darbeyi de yaptıran, İngiliz derin devletidir. Son darbeyi yapanlar da aynısıdır, hiç fark etmez, aynı. Bu gücün adına deccal deniyor işte, deccaliyet. Buna karşı mücadele eden gücün adına da Mehdiyet deniyor.
Darwinist Eğitim Verilince Osmanlı Askerinin Manevi Gücü Kırıldı ve Her Yerde Yenilgiye Uğramaya Başladılar
Abdülhamit Osmanlı’yı tamamen Darwinist yapınca Osmanlı askerinin, Osmanlı subayların manevi gücü kalmıyor, her yerde ordu kaçıyor, her yerde bozguna uğruyor, her yerde yeniliyorlar. Ruh kökünü yok ediyor Abdülhamit, İngilizlerin desteğiyle ve teşvikiyle. Abdülhamit’in devrilmesinden sonra zaten çorap söküğü gibi Osmanlı’yı darmadağın ettiler hiçbir şey kalmadı. Sonra Güneydoğu’yu da vereceklerdi kükredik, millet olarak kükredik it gibi yığıldılar, şimdi sadece havlıyorlar. Daha önce böyle manevi bir güç yok, verelim gitsin kafası vardı bak hatırlıyorsanız, gazeteler, dergilerde falan bu aydın takımı denilen adamlar “verelim gitsin” diyorlardı. Tam işte Osmanlı döneminde olduğu gibi, Abdülhamit döneminde de öyleydi “verelim gitsin” diyorlardı. Manevi güç kalmamıştı, Darwinist düşünceden kaynaklanan bir manevi yıkım oluşmuştu.
Theodor Herzl Abdülhamit'in Yakınında Bulunan Fikir Alış Verişi Yaptığı Bir Kişiydi. Filistin'den Toprak Satın Almak İstediği ve Abdülhamit'in de Bunun İçin Onu Kovduğu Olayı Gerçek Değildir
Abdülhamit'le ilgili çocukluğumuzda bize anlatırlardı. Ünlü bir hikaye vardır. İşte Siyonist Herzl gelir, ondan sonra Filistin'i satın almak istediğini ve Abdülhamit'in de onu böyle gür bir sesle kovduğu, adamın da altın torbasıyla kaçtığı falan. Bu tamamen uydurma, öyle bir şey yok. Bak Başbakanlık arşivinde çıkan belgelerde bunun hikaye olduğu ortaya çıktı. Abdülhamit, Siyonist Herzl'i kovmak bir yana, 1896'dan başlayarak 6 sene boyunca kendisiyle yoğun bağlantı halinde. Nerenin kovması? Herzl, hükümdara devamlı olarak raporlar ve teklifler gönderiyor. Muhaliflere karşı neler yapılabilir, onu konuşuyorlar birlikte, Abdülhamit'le. Dış borçların ödenmesi konusunu birlikte konuşuyorlar. Durum değerlendirmesi yapıyorlar. En yakın arkadaşlarından birisi. Nerenin kovması? Abdülhamit diyor ki: "Sadece Filistin'de değil de, Kuzey Irak'ta da toprak vereyim" diyor. Karşı olduğu bu. Sadece diyor niye Filistin’de diyor. Kuzey Irak'ta da. Karşı olduğu nokta bu. Başka bir şey yok. Sonra İngilizler gelip çöküyorlar, cayır cayır İsrail devletini kuruyorlar.
En Yüksek İmtihan, Dini Anlayamayan İnsanlarla Dini Anlayan İnsanlar Arasında Geçiyor
Hayret edilecek bir şey de Allah dini hem çok zevkli yaratmış hem kolay yaratmış hem insan fıtratına çok uygun yaratmış. Dinsiz hayat zaten cehennem gibi, çok korkunç. Ama dini cehennem haline getirmiş adamlar. Bu çok büyük mucize, bu çok şaşırtıcı bir şey ve sezdirmeden yapmışlar. Mesela bizim kahraman diye baktığımız adamlar kahraman değiller bilakis tam tersi. Bize anormal gösterdikleri adamlar da normal adam olduklarını anlıyoruz. İyi adamlar, mesela Sait Nursi’yi çok korkunç gösteriyorlardı bizim çocukluğumuzda. Ben Ankara’da Yenişehir’de gezerken yerde böyle Risale-i Nur’dan kitaplar satıyorlardı, o zaman 16 yaşımda falandım çok şaşırmıştım. Yerde on tane falan kitap, Nurcu klasik Nurcu gençler satıyorlar ama tabii insan kafasını çalıştırması lazım.
Bir de pislik adamların çok olması insanların gücünü kırıyor. Halbuki ormanda gezerken de çok fazla hayvan var ama sen akıllıysan o hayvanlardan etkilenmezsin ama kendini hayvan gibi görürsen o hayvanlardan korkar etkilenirsin. İnsan olduğunu anlarsan hayvandan üstün olduğunu bilir, hayvanı kontrol edeceğini de bilirsin, hayvan sürüsünü de kontrol edeceğini bilirsin dolayısıyla da etkilenmezsin. En çok en yüksek imtihan dini anlayamayan insanlarla dini anlayan insanlar arasında geçiyor benim gördüğüm. Din çok zevkli ve güzel nimet ama dini acayip korkunç gösteriyorlar. Hem sosyal açıdan çok zevkli. Düşün bir kere velayet sistemi var, istediğin eve gidip misafir olabiliyorsun, herkes senin baban annen hükmünde, kardeşin hükmünde herkes, herkes herkese yardımla mükellef farz, muhteşem bir şey herkes herkese yardımcı.
(Mehmet Öcalan İmralı ziyareti sonrası ağabeyinin sağlık durumu iyi olduğunu ve kendisine şu talimatları verdiğini söyledi. “Her şey olduğu gibi devam etsin önceki çözüm sürecini biz yok etmedik, çözüm tek taraflı olamaz eğer devlet samimi olsaydı bu kadar insan ölmez sorun çözülürdü. Bu birinin birini yenebileceği bir savaş değil, yaklaşık 200 yıllık bir savaştır. Sorun ne kadar siyasiyse o kadar da hukuksaldır. Bizim projelerimiz var, devlet hazırsa iki adamını buraya gönderir 6 ayda her şeyi çözebiliriz.”)
Çözüp nereye ulaşacak? Beklediği bir yer var herhalde. Çözecekmiş, çözdükten sonra da hedefine ulaşacakmış. Onu bıraksın. Orada kastedilen belli yani komünist Stalinist sistem olmazsa diyor bizi yenemezsiniz diyor. PKK’yı yenemezsiniz, 200 yıldan beri uğraşıyorsunuz yenemediniz yine yenemezsiniz diyor. Mehdiyet’le yenileceksiniz. 40 yıllık ömrünüz dolmak üzere.
İmtihanı Durağanlıktan Çıkaran, Şeytani Unsurlardır
Tabii çok karmaşıkmış gibi gözüküyor mesela, Abdullah Öcalan “Bizi yenemezsiniz” bilmem ne falan, halbuki Öcalan ve PKK olmasa İslam hakim olmaz. Mesela darbe olmasa İslam hakim olmaz. İngiliz derin devleti olmasa İslam hakim olmaz. Çok durağan bir hayat olur. Bunlar hayatı durağanlıktan çıkaran şeytani unsurlardır. Mesela şeytan da olmasa hayat çok durağan olur. Durgunlaşır yani çok bitkin bir dünyaya döner. İllaki küfür olacak, o canlılık verir aktivite verir. Ben mesela küfür olmasa buraya niye gelip anlatayım? Neyi anlatacağız? Münafık olmasa, münafıkla ilgili kitap niye yazayım? Hiçbir şey olmaz. Sevgi olmaz, bak sizin sevginizin kökeninde benim yaptığım mücadele, yiğitliğim delikanlılığım var, imanım var, samimiyetim var, tabii bunlar olmazsa kim kimi sever yani. Bak küfür görüyor musun müminin sevilmesine sebep oluyor, hayata renk katıyor.
(Nihat Hatipoğlu, Gülen yapılanmasının nasıl bu hale geldiğine dair soruya ‘Onların Mehdiyet inancıyla alakalı’ cevabını verdi. ‘Gülen’e bağlı insanların Mehdiliğin şahsı manevisinin bu yapıda tezahür ettiğine dair bir inanç içinde olduklarını görüyoruz. Fethullah Gülen seçilmiş insanlar olduklarını onlara inandırdı, buna inanan insan tanklarla insanları da ezebilir, uçakla bombalayabilir de’ dedi.)
Kardeşim o tanklarla ezenler özel yetiştirilmiş katiller. Bir kısmı yabancıydı onların zaten kaçtılar halk da söylüyor ‘ Türklere benzemiyor, Türkçe de konuşmuyor’ diyorlar. Yabancı adamlar yani askerde sakal olur mu? Adam sakallı falan, uzun saçlı adamlar, profesyonel katiller, Gladyo’nun katilleri, NATO’nun özel yetiştirdiği elemanlar. Cinayet için yetiştirilmiş görevliler. Fethullah Gülen’in ekip büyük bölümü ürkektir, çekingen içine kapalı tiplerdir yani onu yapabilecek bir şeyde değiller.
Din Samimi İnsanlar Tarafından Anlatılsa İnsanlar Bayram Eder. Dinsiz Hayat Kabus Gibi Olur
Dini bilseler, din aslında samimi insanlar tarafından anlatılsa insanlar bayram eder, bayağı sevinirler. Zaten dinsiz hayat bunalımdır, insan hasta olur ruhen hasta olur insan. Dinsiz yaşanmaz, kabus, çok korkunç olur hayat yani insanın dengeli olması mümkün değildir, çok çok zor dinsizse. Din müthiş bir mutluluk verir ama gerçek iman samimi iman gerekiyor.
Abdülhamit Döneminde Dünyanın En Büyük İkinci Filosu Olan Osmanlı Deniz Kuvvetleri Haliç'te Çürümeye Terkedildi
Osmanlı’nın dünya çapında büyük bir askeri filosu vardı, deniz filosu. Abdülhamit filoyu mahvetti, çürüttü, yok etti filoyu. Denizde gücümüz sıfıra indi Abdülhamit’in zamanında. Yirmi beş zırhlı gemi ve yüz yetmiş beş savaş gemisi ile dünyanın en büyük filolarındandı, ikinci filoydu. Bak, dünyanın en büyük ikinci filosuydu. İkinci Abdülhamit dönemi ise bu büyük filoyu Haliç’e zincirliyor. Denize açılmasına izin vermiyor. Yirmi yıl içinde bütün filoyu çürüttü. Pas, kir, arıza, her şeyiyle filo battı. Akla bak. Haliç’e zincirliyor koskoca filoyu. Hiç bakım yapılmıyor. Yirmi yılda tamamen çürüyor filo. Hurdaya çıkıyor. Dünyanın ikinci büyük askeri gücü yirmi yılda hurdaya dönüyor, demir hurdası. “Ulu Hakan, Büyük Hakan” Kardeşim ne bunlar?
Dönemin Gazetelerinden Birinde 31 Mart Olayının İçinde Abdülhamit'in de Olduğu Yazılmıştı
31 Mart olayının içinde Abdülhamit’in olduğunu bir gazetede yayınlamışlar o zamanlar, 31 Mart vakasında Abdülhamit’in de olayın içinde olduğunu. Yani darbe yapan adamlar var. Fakat Abdülhamit de darbecilerin içinde, olayın içinde, olayın tezgahlanmasının içinde olduğunu yabancı gazetelerde detaylı olarak anlatmışlar o devirde.
Her Zaman İmanlı Bir Topluluk Dünyayı İdare Etmiştir
Mesela mikrop da çok fazladır. Ama mikrobu bir insan antibiyotikle çok etkisiz hale getirebiliyor. Rahatça kontrol edebiliyor. İnsan bünyesinde her zaman mikrop bulunur. Ama antibiyotikle onları yahut tentürdiyotla neredeyse artık etkisiz hale getirirsin. Müslümanlara daima öyle olmuştur. Her zaman imanlı bir topluluk bütün dünyayı idare etmiştir. Yani bundan hiçbir zaman için kurtulamamıştır küfür ve dalalet.
Manevi Gelişme Olması İçin Acı ve Çileden Geçilmesi Gerekiyor. Zorluk Olmadan İnsanlar Dikkatini Allah'a Teksif Edemiyor
Önümüzdeki yıllarda çok fazla büyük olaylar olacağı hadislerden anlaşılıyor. Şu an ki olayların çok daha üstünde. Önce bir sıkıntı dönemi gerekiyor yani o olmadan insanlar beynini teksif edemiyor. Ruhaniyete, maneviyata teksif edemiyorlar. Önce insanların bir silkelenmesi için işte Allah’ın hikmeti illaki böyle bir acı döneminden geçmesi gerekiyor. Manevi gelişme için bunu Allah mecburi kılıyor.
Ayette söylüyor Allah, “Ne zaman Biz bir beldeye elçi gönderdiysek” diyor oraların insanları yalvarıp yakarsınlar diye bir azap meydana getirdiğini söylüyor Allah. Her elçi geldiğinde her büyük olay öncesinde İslam’ın hakimiyetinden önce mutlaka büyük ve vahim olaylar meydana geliyor. Toplum esaslı şekilde bozuluyor. İnsanlar esaslı şekilde bozuluyor. Müthiş bir manevi çökme oluyor. Onun arkasından Allah gelişme ve atağı meydana getiriyor. O olmadan olmuyor hatta evanjelikler falan bu çökmenin hızlanması için özel gayret ediyorlar.
Deccalı İnsanlar Gözünde Büyütüyorlar. Deccal, İnsanlardan Herhangi Bir İnsanın Şeytanla Bağlantı Kurması Sonucunda Meydana Gelen Varlıktır
Yani herhangi bir insan, basit sıradan bir insan. Şeytanla bağlantı kurduğunda şeytan onun vücuduna hulul ediyor, bedenini kaplıyor. İnsandan şeytan olmuş oluyor. Tabii müthiş bir zekaya, müthiş bir akla sahip olmuş oluyor o zaman şeytan hulul ettiği için. Mesela normal sıradan bir adam, orta zekada bir adam bir anda dünyanın en zeki fakat en tehlikeli mahluku haline gelmiş oluyor şeytanın hululünden dolayı. Her konuyu biliyor, her konuda şeytani zekasıyla çözüm getiriyor. Kan dökücülüğü oradan geliyor. Yoksa deccalın bir şeyi yok. Hadislerde belirtildiğine göre sakatlığı olan aciz bir adam. Görünüm olarak da çok sıradan birisi. Çarpık çurpuk bir tip.
Mehdiyet İmtihanı Alelade Bir İmtihan Değildir
(Bediüzzaman) hamiyet-i İslamiye feveran edecek diyor. Böyle insanları çok kızdıracak, çok şaşırtacak olaylar olabilir. Çok büyük vicdansızlıklar, çok büyük anormallikler de olabilir. Çünkü İslam’ın hakimiyeti için onu Allah mecburi kılmış. İsa Mesih’te de var o. İsa Mesih’in çok sevilmesine neden olan olay onun katledilmek istemesidir, şehit edilmek istemesidir. Mesela Hz. Yusuf (as) kuyuya konuyor mesela bu çok mühim bir konu olarak anlatılıyor ve Allah’ın en önem verdiği konulardan birisi. Hapse konulması en önem verdiği konulardan bir tanesi. Hz Yusuf dendi mi zaten onlar akla gelir. Ama vazifesini yapacak insanlara hiçbir şekilde bir şey olmuyor. Mümkün değil mesela öldürülemiyor. Mehdi (as) öldürülemiyor. Çok garip alenen mucize bu. Ama deccal de öldürülemiyor. Halbuki deccalı adam öldürse birisi konu biter ama öldürülemiyor. Mehdi (as)’ı öldürseler İslam’ın hakimiyetini durdururlar. O da olmuyor ama çok büyük olaylar oluyor. Büyük felaketler, çok büyük olaylar oluyor. 2017 zaten 17 adı üstünde ama 2018, 2019 gittikçe olayların artacağı anlaşılıyor. 2018’ler 2019’larda da artacağı anlaşılıyor. Müthiş bir sancıya doğru gideceği anlaşılıyor. Allah böyle yüreği hoplatır, öyle yapar. Bu olaylar mesela birden çeker, birden… Hatta öyle olur ki adam “herhalde bitti” diyor. O derece çok şiddetli olur. Mehdiyet imtihanı öyle alelade bir imtihan değil.
Hatta “Mehdi (as)’ın öldürüldüğü söylentisi çıkar” diyor hadiste. İnsanlar tamamen ümit kesiyorlar. Ama hiçbir şekilde durdurulacak bir şey değil, mesela işte mucize bu, durdurulamıyor. Allah’ın hikmeti. Halbuki bir insan nihayetinde ne var durdurulur. Durdurulamıyor. Koskoca derin devlet durduramıyor mesela İngiliz derin devleti, durduramıyor. Milyonlarca efradı var- milyonlarca silahlı adamı- var. Bombası var, tankı var şunu var bunu var, her şeyi yapabilir. Suikast düzenleyebilir, zehirleyebilir her şeyi yapabilir. Yapamıyor, işte bu mucize. Bunu da Cenab-ı Allah, Cebrail (as), Mikail (as) ve İsrafil (as)’i kullanıyor. Ama adetullaha uygun oluyor insanın aklının ihtiyarı alınmıyor.
Hz. Mehdi (as) Hz. İsa (as)'a “Sen İsa mısın?” Demez, Direkt Gider Sarılır
Mesela biz namazda abdest alıyoruz zannı galip ile onun da Hz. İsa Mesih (as) olduğuna zannı galip ile mesela “Sen Hz. İsa (as) mısın?” demez Mehdi (as) direkt gider sarılır. Doğrudan sevgi gösterir yani tanımaya çalışmaz, onu sorgulamaz. Yüzüne baktığında hemen anlar. O Allah’ın ona bir lütfu işte. Allah ona ilham ediyor, o da bir harikadır.
Mehdi (as) İsa Mesih’i imanın nuruyla tanıyor. O zaman Bediüzzaman derdi; “Gidip sorgulayacak, konuşacak” derdi. Öyle demiyor. İmanın nuruyla tanır. İsa Mesih de Mehdi (as)’ı imanın nuruyla tanıyor. Demek ki sorgulama olmayacak. Hissediyor yani. Vicdani kanaatiyle, zannı galiple anlıyor.
Deccaliyeti Destekleyen Gruplar Deccalin Kim Olduğunu Şahıs Olarak Bilirler mi?
Yok, onlar onun bayağı böyle alim, fadıl çok klas bir adam olarak biliyorlar. Akıl almaz zeki, şeytanın zekasını kullandığı için nefesleri kesiliyor onun zekasından. Darwinizm’i savunuyor, materyalizmi savunuyor. Muhtemelen de Rumi çıkacak ben size söyleyeyim. Homoseksüel olacaktır, onu da söyleyeyim. Deccal homoseksüel olacaktır, önceden söylüyorum.
Herkesin Tanıdığı Bildiği Biri mi Olur Deccal?
Yok, gizler kendini öyle değil hiç, bayağı şaşıracağız. Kimsenin bilmediği yaşlı bir İngiliz de çıkabilir. “Kırmızı yüzlüdür” diyor Peygamberimiz (sav). “Bir gözü kör” diyor belki yaşlılığa bağlı olarak gözü kör olmuş olabilir, aczi açısından. “Ayakları yamuktur” diyor ileri yaşta biraz anladığım kadarıyla, “saçları bembeyazdır, rüzgar vurdukça dağılır” diyor, hadiste. Böyle filozof görünümlü bir İngiliz herhalde anladığım kadarıyla.
Hz. Mehdi (as) Vahiy Alacak mı?
İlham tarzında. Sürekli alıyor ilham. Zaten masum imam olması o yüzden. Mehdi (as) masumdur ahkamda. Sürekli hata yaptığı yerde onu düzelten meleği vardır yanında diyor. Cebrail (as) sürekli yanında her hata yaptığında ona vahyediyor. İlhamla söylüyor. O da hemen düzeltiyor. Ama hiçbirini duymaz. Hiçbirini bilmez. Yani ruhuna içten etkiyle yapıyor Allah onu. Yani ses şeklinde değil o. Kendi aklına gelmiş gibi oluyor. Birdenbire şu cevabı vereyim diyor. Hatta diyorlar ki ne kadar usta cevap, ne kadar hazır cevap. Anında aklına geldi hayret ya falan diyorlar. Halbuki vahiy aldığı için oluyor. O da bilmez vahiy aldığını. Açıkça söylüyor hadiste. Cebrail (as) onu her hata yaptığı yerde düzeltir melek. Zaten masum imam denmesinin nedeni odur. Hata yapar. Sürekli düzeltilir. Sonuçta doğru hareket eder Mehdi (as). Hatta diyor Museviler, birçok peygamberden üstündür diyorlar Mesih Mehdi için. Yani Süleyman (as)'dan da üstün diyorlar. Onların inancında öyle. Ehli sünnet inancında da öyle. Bir çok peygamberden üstün olduğunu Peygamberimiz (sav) söylüyor. Hatta söylüyorlar Hz. Ebubekir (ra) ve Ömer (ra)'e de mi üstündür diyor. Tabii diyor Peygamberimiz (sav), onlara da üstündür diyor. Hatta o devirde diyor Müslümanlar sizin herhangi birisinin aldığı sevabın elli mislini alır diyor. Niye diyor o zaman sahabeler. Fitne çok büyük diyor. O devirde birkaç deccal var. Bir de orada otuz büyük deccal var. Dünya çapında.
Kıyametten Önceki Dönemde İnsanların Bozulmasına Neden Olan Bir Fikir Akımı Olacak mı?
Benim kanaatim ilk darbe faşizm, faşist bir darbe. Mahiyetini de anlatırım da yanlış olur, kafa karıştırır. Yecüc Mecüc’ün zuhuruyla oluyor bu faşist darbe. Sonra komünist darbe. Komünist darbeye karşı yine karşı bir komünist bir darbe. Yine o tarz o mahiyette. Yani daha değişik, yine o kafada ama daha kan dökücü. Herhalde komünistleri biraz ilkel bulacaklar. Daha modern bir komünizm olarak daha böyle insan haklarını hiçe sayan, işçi sınıfını kabul etmeyen bir darbe olabilir. Yani sadece eğlenmeyi, hayatı esas alan bir darbe olabilir. Öyle gibi görünüyor. Yani çünkü komünizmde yine bir işçi sınıfı var, işçi- köylü sınıfı, onu da reddeden bir darbe. Öyle gibi görünüyor anlatımlardan.