A9 TV, 21 Kasım 2016
(Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, NATO Parlamenterler Asamblesi'nde Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki varlığını eleştiren Ermeni vekili Nahapetyan'ın, Türk askerinin Halep'te faaliyet göstermesiyle ilgili sorusu üzerine sert bir cevap verdi; "Bizim hiçbir şekilde Suriye ile Irak'la toprak bütünlüğü ile ilgili hiçbir sorunumuz yok. Milletvekili yine bilmiyorsa ya son derece cahil ya son derece art niyetli. Başka izahı yok. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Halep'le ilgili tek bir münasebeti yok, attığı mermi yok. Halep'le ilgili Türkiye'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir tek mermi attığını söyleyen varsa ben istifa ederim. Bu terbiyesizliktir, iftiradır, yalandır, ahlaksızlıktır." dedi.)
Paşamızı gadaplandırmışlar. Paşamız Osmanlı paşası gibi. Ona gadab-ı şahane derler. Paşamız dürüst insan, efendi insan, Müslüman evladı. Bir ara dedikodu falan çıkartmaya kalktılar. Adilik yapacaklardı şeytanın pabuçları. Kafalarına ters şapka gibi giydiler kendi pabuçlarını. Haklı sinirlenmekte yani bu tip çıkış yapmakta. Çünkü Türkiye nefsi müdafaada. Ben Halep'i fethederim falan demiyor. Dünyanın şu şartlarında bizim öyle bir derdimiz yok. Ayrıca biz bütün İslam alemi birleşsin diyoruz. Biz küçük küçük toprak parçaları fethederek büyüme derdinde değiliz. Bir anda bütün İslam alemi birleşsin diyoruz. Dolayısıyla öyle bir derdimiz olmaz. Yalnız Paşamız böyle şeylerde daha müsterih, daha rahat olsun. Kasten yapıyor adamlar kızdırmak için. Paşamızın da tabii Hamiyet-i İslamiye'si kabardığı için, ona gadab-ı şahane derler, öfkeleniyor. Adamlar da amacına ulaşmış oluyorlar. Bence çok sakin olsun. Her yerde bu tip laf atmalar olur. Zaten malumudur, benim onu söylememe gerek yok. Çok iyi bilir. Yüzde yüz böyle bir şey olacak, kızdırma amaçlı olacak diye düşünerek sakin akılcı cevap vermekte fayda var. Paşamız bizim Paşamız, evelAllah. Ciddiye almasın böyle insanları. Bunlar sıradan insanlar. Tembihli geliyorlar. Bunlar İngilizlerle bağlantılı tipler, İngiliz medyasıyla bağlantılı tipler, ciddiye almak olmaz. Hatta önceden de bildirilebilir böyle kişilerin geleceği. Paşamız bundan sonra gereğini yapacaktır.
Şehitler Oldukları Yerin Konumunu Tam Olarak Bilmeden O Alemde Yaşıyorlar. Ölmediklerini Biliyorlar Ancak Nasıl Bir Boyut Tam Anlamıyorlar
Aklına gelmiyor. Mantık olarak onu bulamıyorlar. Çünkü normal hayat yaşarken hayat sakince birden değişiyor. Yani o anlaşılacak gibi olmuyor. Anlatıldığı kadarıyla böyle olduğunu anlıyoruz. Çünkü bir kere Azrail Aleyhisselam'ı görmüyor, can alınma yok. O zaman ölüme nasıl inansın? Ama şehitlik kavramını da bilmiyor yalnız. Yani o kavram unutturuluyor. Sadece onu bilmiyor. Sadece ölümü biliyor. Bir insan ya ölür ya ölmez, o şekilde, ara bir yol bilmiyor. O sistemde, o da bir rüya gibi bir sistemdir; buradaki rüyanın bir benzeridir daha net, buraya göre daha net. Haklı olarak çıkaramıyor. Nasıl anlasın? Çünkü hayat devam ediyor, yiyor içiyor. Aynı dünya şartları gibi, çok benziyor. Sadece it kopuk yok işte anarşist terörist falan yok, olaylar yok; negatif olaylar yok. Yoksa yaşıyor normal. Rüyadaki gibi mantıklar bazı yerlerde kopmalar yaşıyor, mantık kopmaları oluyor, mantık unutmaları var. Biz mesela rüyada nasıl oluyor; mantık kopmaları, mantık unutmaları oluyor. Ayakkabının içi gemi olur mu? Kendi ayakkabısının içine giriyor adam, milleti de çağırıyor, beraber gidiyorlar. Son derece mantıklı geliyor. Gayet tutarlı bir şey olarak geliyor. En ufak bir mantıksızlık hissetmiyor. Orada da öyle mantık kopmaları oluyor, fark edemez. Allah onun oradaki işte fedakarlığına, sevgisine karşı bir güzel hayatla, ilginç bir hayatla onu ödüllendirmiş oluyor.
Ama tabii Allah'ın asıl istediği yaşatıp müminin zorluklara, çileye karşı mücadele etmesi ve kendini asla bırakmaması, Sevgilisini asla bırakmaması. Müminin sevgilisidir Allah. Sevgili asla bırakılmaz. Şüphe de etmeyecek mümin, kuşkuya da kapılmayacak. Ama insanların çoğu iman etmiyor, Allah'ın hikmeti. "Çoğu da" diyor Allah, "Allah'a şirk koşmadan iman etmezler." Onun için ayette, şeytandan Allah'a sığınırım, "İman ettik demeyin" diyor Bedevilere Cenab-ı Allah, "teslim olduk deyin" diyor. Teslim yani esleme. Teslim olduk. "Henüz iman kalbinize yerleşmedi." diyor. İslam'ın hakimiyetinde de öyle olacak. İsa Mesih geldiğinde de insanlar teslim olmuş oluyorlar. "Esleme" yani böyle Hakku'l yakin bir iman oluşmuyor. Sadece münafıklık yapmıyor, ahlaksızlık yapmıyor; İslam'ı prensip olarak, düşünce olarak kabul ediyor, güzel görüyor, seviyor. Ama gerçek derin iman oluşmuyor. Herkeste oluşmaz, nadir insanda oluşur gerçek iman. Onun için insanlar şaşırıyor mesela sokağa çıktığımızda hakikaten birçok insanın İslam’la ilgilenmediğini görürsünüz, dinle ilgilenmediğini görürsünüz esleme olduğu için. Mesela sorduğunda, "Allah'a çok şükür Rabb'im bugün de kazandırdı." diyor. Hatta kumar oynuyor Allah'a hamd ediyor, "Elhamdülillah bugün bayağı bir şey kazandık." diyor. Şarap içiyor, "Allah'a şükür." diyor.
Ahir Zaman Öyle Şiddetli Bir Devir Ki Haram Fiiller Sanki Allah'ın Hükmüymüş Gibi Allah'ın İsmi Anılarak Yapılıyor
Mesela İngiliz derin devleti mensupları da adam mesela fuhuş yapıyor. Besmeleyle yapıyor fuhşu. Adam öldürmeye, casusluğa adam gönderiyor. Besmeleyle gönderiyor, Müslüman görünümü vermek için. Mesela homoseksüelleri evlendiriyorlar erkek erkeğe. “Ya haram olur öbür türlü” diyor. “Allah Katında helal olması lazım” diyor. İki erkeği evlendiriyor. O çirkin fiili yaptırıyor adam. Besmeleyle Kuran ayeti okuyarak onu yapıyor. Papazlara İncil’den Allah’ın hükmünü okutarak homoseksüel evliliği yaptırıyorlar. Yapmazsa papazı hapse atıyorlar. Rahipleri hapse atıyorlar. Yani öyle şiddetli bir devirdeyiz. Bak haram bir fiili sanki Allah’ın hükmü gibi gösterip uygulamaya kalkıyor. İngiliz derin devletin genel yapısı bu. Mesela sonsuzluğa inanmıyor. “Sonsuza kadar beraber olacağız” diyor. “Ama Allah’a inanmıyorum ben” diyor. Kardeşim Allah’a inanmıyorsan sen nasıl sonsuz olacaksın? “Ahirete de inanmıyorum” diyor. Ama “sonsuza kadar beraberiz” diyor. Yirmi yıl sonra da olsa görüşeceğiz, konuşacağız. Yirmi yıl da geçse ben sana sadığım” diyor. Mesela “Otuz yıl da olsa sana sadığım” diyor derin devlet elemanları. Hakikaten de bazen oluyor. Mesela İngiliz casusları gösterdik bunlar ömürlerinin sonuna kadar sadakat gösterdiler. Mesela homoseksüeller kiliseye geliyor. Orada Allah’a inanan insanlar var Hristiyan yaşlı başlı insanlar var. İki homoseksüel şarap içip kafayı bulmuş. Hatta haplı falan da gidiyorlar. Adama diyor “Bizi evlendireceksin” diyor rahibe. İncil’e göre haram. Adam çekiniyor. O zaman “polis çağırın” diyorlar. Adamı alıp götürüyorlar rahibi. Mahkemeye çıkarıp tutukluyorlar adamı. “Sen nasıl homoseksüel evlendirmezsin?” diyor. İnandığından değil. İnanmıyor ama dine karşı böyle bir gizli alay metodu geliştirdi bu adamlar, bu kafadaki kişiler. “Cereyanı münafıkane” denmesinin nedeni bu.
Avrupa'da Kaybolan Binlerce Suriyeli Mülteci Çocuk Homoseksüel Çiftlere Veriliyor Ve Bu Çocuklar Akıl Almaz Bir Ahlaksızlığa Mahkum Ediliyor
On bin Suriyeli mülteci çocuk kayıp. Bu çocukları hep işte bu homoseksüel evlilik yaptı denilen adamların ellerine verdiler. Bu ailelerdeki homoseksüel güya ailelerdeki yetişen çocukların hepsini homoseksüel yapıyorlar çocukların, hemen hemen tamamını. Çocuklar anlatıyor, homoseksüel filimler seyrettiriyorlar. Yanlarında homoseksüel ilişkiye giriyorlar. Akıl almaz bir kabus. Bunu resmi görevli koskoca devlet başkanları, devlet yöneticileri İngiltere’de, Avrupa’da, Almanya’da, Fransa’da falan bir çoğu destekliyor, teşvik ediyor. Ama bütün gücüyle teşvik ediyor yani Suriyeli mültecilerin denizde boğulması onları hiç ilgilendirmiyor. Homoseksüellerin o çirkin ilişkisi onları ilgilendiriyor. Biran önce onu yapmalarının peşindeler. Bu çocuklar kayıp, on bin çocuk. Nereye gitti bunlar? İşte bu homoseksüel güya ailelere veriyorlar çocukları. Satıyorlar daha Türkçesi, para karşılığı. Kimse de hesabını sormuyor. Mahvoluyor Müslüman evlatları.
Münafıklar Kuran'ın Hükmünü Değiştirmek İster, İnsanları Allah'ın Yolundan Alıkoymaya Çalışırlar. Dünya Hayatını Ahirete Tercih Ederler
En mühim mesele Kuran’da, Kuran’ı açıp baktığımızda hep böyle inkarcılar işte mesela herhangi bir sayfa açıyorum bakın. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler.” Kim bu? Münafıklar. “Allah'ın yolundan alıkoyarlar.” Kim yapar? Münafıklar yapar. “Onu çarpıtmak isterler.” Yani Kuran’ın hükmünü değiştirir mesela homoseksüellik haram olduğu halde helal gibi gösterir. “İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler.” (İbrahim Suresi 3) Yani Allah’ın rahmetinden uzak bir sapıklık içindedirler. Mesela “Musa demişti ki:” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Eğer siz ve yeryüzündekilerin tümü inkar edecek olsanız bile” ki şu an deccaliyetle yüzde doksan dokuzu Allah’ı inkar etti. “Şüphesiz Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmüştür.” (İbrahim Suresi, 8) Mesela bakın İbrahim Suresi 8. Ayet, deccaliyetin bütün dünyaya hakim olacağına işaret eden bir ayettir.
İbrahim Suresi, 9’da “…Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki: "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.” (İbrahim Suresi, 9) Münafıklarda ne vardır? Hep tereddüt vardır. Küfür mü, Müslümanlar mı? Karar veremez. Kuran’ın neresine baksak sürekli münafıklardan bahsettiği için, en ağırlıklı konu münafıklık olduğu için biz de münafıklara ağırlık vereceğiz. Müslümanlar münafıklığı hep arka plana almışlardır yani 1300 sene hatta 1200 sene diyelim. Münafıklık çok küçük mesele olarak ele alınmıştır. Ehemmiyetsiz bir mesele olarak alınmıştır. Çok nadir konusu geçer münafıklığın. Bin konu arasında belki bir geçer, çok nadirdir herkes de bilir. Bir de zor rastlanan bir varlık olarak, işte eğer çeklerini ödemezse “bu adam münafık ya” falan der. İstediği gibi evlilik yapamazsa damada “münafık” derler. Ona benzerdir. Münafık pek gündeme gelmeyen, insanlar tarafından ehemmiyeti fark edilmemiş hayati bir konudur. Kuran’ın tamamına hakimdir münafıklıkla ilgili konular.
Münafıklar Fiziksel Olarak Pistirler. Müslümanların Bulunduğu Ortamı Da Kirletmeye Çalışırlar, Sokağın Kirini Pisliğini İçeri Taşırlar
Bir de Allah Peygamberimiz (sav)’e diyor ki: “Geldiğinde elbiseni temizle.” Peygamber zaten temiz bir insan fakat münafıklarla farkı vurgulamak için söylüyor. Münafıklar çok pistirler. Elbiseni temizle dediği o. Müminlerin evine geldiğinde elbiseni değiştir, temiz bir elbise giy, sokak kıyafetiyle gelme, temiz ol anlamındadır. Bak “elbisenden kiri uzaklaştır” diyor Allah. Nasıl uzaklaşır? Elbiseyi çıkarttığında uzaklaşır. Onun için müminlerin evine geldiğinde sokak elbisesini Müslümanın değiştirmesi gerektiğine Kuran işaret ediyor. Ama münafık öyle değildir, sokağın pisliğini alır gelir, oraya buraya her yere bulaştırır, önemsiz görür. Müslümanlara değer vermediği için, hatta kininden dolayı, nefretinden dolayı yapar. Allah münafıkların kapısını kapatmak için Peygamber’e böyle bir emir vermiştir. “Ey Peygamber elbiseni temizle.” Elbisesi zaten temiz Peygamber (sav)’in, dışarıda olsa bile temizler. Elbiseye titizlik göster, sokak kıyafetiyle evde yaşanmaz, eve girilmez bunu vurgulamış oluyor Peygamber’e. Ama bunu söylemekle bütün müminlere bir konuda dikkat çekmiş oluyor, böylece bütün Müslümanlar çok dikkat etmiş oluyorlar.
“Onlara geri döndüğünüzde kendilerinden vazgeçmeniz için Allah'a and içecekler” Tevbe Suresi, 95’te diyor. Münafıklar bak, “Onlara geri döndüğünüzde kendilerinden vazgeçmeniz için Allah'a and içecekler” Artık biz vazgeçtik münafıklık yapmayacağız, ahlaksızlık yapmayacağız diye yemin ediyorlar. “Artık siz onlara sırt çevirin. Onlar gerçekten pistirler.” (Tevbe Suresi, 95) Münafıklar pis, görünmeyen yerde de pistirler, çok tehlikelidir münafığın pisliği, akıl hastasıdır bayağı pis olur münafık. “Kalplerinde hastalık olanların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-artırmış ve onlar kafir kimseler olarak ölmüşlerdir.” (Tevbe Suresi 125) Bak “kafir kimseler olarak ölmüşlerdir.” Kalplerinde hastalık olanlar işte henüz daha münafık olmamış ama münafık gibi kalbinde hastalık var. Bak ama “iğrençliklerine iğrençlik ekleyip artırmış” diyor. Çok iğrenç olur münafıklar, pisliktirler yani görünen gibi değildirler. Görünürde çok entel, çok kibar, çok nezih, çok görgülü, kaliteli gibi ama normalde çok iğrenç, pislik böyle köprü altı çakalı gibidirler. Çok ahlaksız, ayyaş karakterli, çok şerefsiz ve namussuz olurlar, bayağı pisliktirler. Ama Müslüman tabii onu sezemeyeceğini Allah şöyle söylüyor: “Yüzüne baktığında onların beğenini kazanır” diyor, “anlaşılmaz” diyor, “konuşmalarını dinlersin” çünkü çok lafazan ve çok kelime kullanır münafıklar, çok konu bilir ama bu bilgi değildir, eşeğe yüklenmiş bilgi gibidir Kuran’da var ya. Merkebe yüklenmiş bilgiye benzetiyor Cenab-ı Allah, onun gibidir.
Mümin Çok İnce Düşünür, Allah'tan Korkar Ve Titizdir. Münafık Allah'tan Korkmadığı İçin Bir Nevi Çakal Arsızlığı İçindedir
Mümin çok ince düşünür, çok Allah’tan korkar, titizdir. Münafık Allah’tan korkmadığı için hayret edilecek bir ferahlık, serkeşlik, züppelik böyle çakal arsızlığı içerisindedir yani Müslüman onu bir türlü kavrayamaz yani münafığın akıl almaz ferahlığını, haysiyetsizliğini o cemiyet mikrobu karaktersiz kişiliğini bir türlü çıkaramaz. Halbuki Allah’tan korkmadığı için o teyakkuz hali yoktur ama müminde teyakkuz hali vardır yani hiç hak geçsin istemez, temizliğe çok dikkat eder, Müslümanları üzmemeye çok dikkat eder, kalplerini kırmamaya dikkat eder, çok itinalı bir varlıktır Müslüman. Çok özenlidir. Münafık paldır küldürdür, dağdan yuvarlanan taş gibi, öküz gibidir tam bir sığırdan da aşağı bir mahluktur ama kendini çok kaliteli göstermeye kalkar. İşte kütüphane kurdurur, güya kütüphanelerden çıkmaz, kitaplar okur işte yabancı diller havalarda uçuşur, aynı zamanda trilyonerdir, aynı zamanda dünya beyin şampiyonudur. Millette bir kiloysa beyin onda iki kilo olur. Böyle manyak gibidir yani siyasette her konuda en isabetli kararı o verir, kimsenin düşünemediğini düşünür, bulur fark eder, orijinal buluşlar yapar. Dünyada ilk defa görülen olayları bilir. Daha da olmasa uzaylıların ne tür çorba yaptığından tut da..
Münafık, Müslüman Olduğunu İddia Ederek Kendi Düşük Aklınca Müslümanların Bunun Karşılığını Ödemesini İster
Münafığın özelliği, Müslüman oldum diye Müslümanın bunu ödemesini ister. Yani “ben senin yüzünden böyle bir hayat tarzına girdim, sen buna sebep oldun o yüzden bunu öde” der. Her türlü kepazelik, gerginlik, rezillik, pislik, ahlaksızlık, surat asma, çakallık, çirkeflik, bir şeyler istemeler, münafığın tavrıdır. Kuran’da “Allah’a minnet ederler” diyor. “Allah’ın bunu ödemesini isterler” diyor münafıklar için. “Halbuki onlar Allah’a şükretmesi gerekir” diyor. “Allah’a minnet borçları vardır onların” diyor. “Allah’ın onlara minnet borcu yok” diyor. “Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler.” (Hucurat Suresi, 17) Yani Peygamber (sav)’e terslik yapıyorlar, “biz sıkılıyoruz” diyorlar, “bizi rahatlat, bunaldık” diyorlar “Müslüman olunca.” “Bunalımdayız” diyor, “bize mal ver” diyorlar. “bize eşya ver, para ver, yiyecek ver.” Para veriyor bu sefer de kuduruyorlar daha da azgınlaşıyorlar. Ayette diyor ki bak “onların azmasının nedeni senin Allah’ın lütfuyla onları zengin etmen” diyor ayette. Bu çok önemli bir münafık alametidir. Bunun ayrıca vurgulanması lazım. Hucurat Suresi, 17 şeytandan Allah’a sığınıyorum, “Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler. De ki: "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi imana yönelttiği için Allah size minnet etmektedir.” Yani “sizin Allah’a minnet borcunuz var” diyor. “Eğer doğru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)" (Hucurat Suresi, 17) diyor Cenab-ı Allah.
Münafık Hep Suratını Asar, Çünkü Müslüman Olmaktan Rahatsızdır. Sürekli Eğlendirilmek, Gezdirilmek İster. Böylece Müslümanların Vaktini Alır
Münafık hep suratını asar. Neden? Çünkü Müslüman olduğu için. “Beni gezdirin” der, “beni yedirin, beni içirin, bana kıyafet alın, ben sıkılıyorum” işte “benim yanımda durun, beni açacak bir şeyler yapın.” İşte “sinemaya götürün, tiyatroya götürün, başka ülkelere götürün, eğlence konusu bulun.” Bu arada da münafık, “ben İslam’ı anlatmak istiyorum ama anlatamıyorum” der. Kuran’da bu mühim bir konu olarak, özel, ayetle açıklanmış. Diyor “Biz tebliğ yapmayı bilsek, İslam’ı anlatmayı bilsek tabii ki sizinle gelirdik” diyor. “Fitneye her geri çağrılışlarında içine başaşağı (balıklama) dalarlar.” (Nisa Suresi, 91) diyor ayette. “Muazzam yetenekli olurlar” diyor. Mesela günümüz münafıklarına, İngiliz derin devletine hizmet edeceksin dediklerinde İngiliz derin devleti mensupları, hayret edecek bir yetenek gösteriyorlar, akıl almaz. Kütüphaneler önünde resimler çektirmeler. Bütün kütüphaneleri okumalar, yalakalık yapalar, yağcılık yapmalar. Kadınsa homoseksüel görünümüne giriyor, erkekse homoseksüel görünümüne giriyor, kendini rezil edecek şeyler yapıyor, günde 10-15 saat kitap okuyor. 8-10 saat yazışıyor, deli gibi gayret ediyor. İngiliz tarihini su gibi ezberliyor, İngiliz kültürünü su gibi ezberliyor. Ama İslam, Peygamber (sav)’in hayatını incele denince incelemez. İslam tarihini incele de incelemez. Çünkü boş görür münafık. Ayette diyor ya Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım, "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin.” (Hucurat Suresi, 49) “Esleme olduk deyin” diyor Allah. Böyle çok fazla insan vardır, birçok kişi bilir; Müslüman olmasına vesile oldukları kişiler hep başlarına bela olurlar. Kız osun erkek olsun. Mesela bazen başını kapatan kızlar da oluyor adamların başına bela oluyor. Evlendirilmesini istiyor, evlendirilirse evine eşya alınmasını istiyor, kendine ev alınmasını istiyor, araba alınmasını istiyor. Birçok Müslüman cemaat bilir. Tam anlamıyla baş belası olurlar.
Bu Devirde İçinde Homoseksüellik, Darwinizm, Küfür Olan Rumiliği Din Gibi Sunmaları Da Münafıkların Ahlaksızlıklarından Biridir
Hucurat Suresi, 16’da Cenab-ı Allah diyor ki şeytandan Allah’a sığınırım; “De ki” Peygamber (sav)’e söyle diyor, “De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir." (Hucurat Suresi, 16) Mesela şu dekolte konusunda Allah’a ahlak öğretiyorlar. Diyor “kadın açık olmaz.” “Neye göre?” diyorum, “ayette yok, bana göre olmaması lazım” diyor. Nur Suresi’ni gösteriyorlar. “Nerede ayette?” diyorum, “yok, ama olması lazım” diyor. “Kuran’da yok o zaman hadiste olması gerekir” diyor. “Kuran’da Allah onu unutmuş” diyor haşa, “o zaman hadisle tamamlayalım” diyor. Allah’a ahlak öğretmeye kalkıyorlar. Allah’a yaratılışı öğretmeye kalkıyorlar, Darwinizm’le. “Allah ‘Adem’le Havva’dan’ dedi ama yanlış” diyor. Papa da öyle diyor. “Allah’ın öyle dediğini söylüyorlar Adem’le Havva, bu hikaye öyle bir şey yok” diyor haşa. ”Doğrusu Darwinizm’in açıkladığı gibi” diyor.
Kuran homoseksüelliği haram kılıyor. “Yok” diyor “O yanlış, Allah yanlış söylemiş” diyor. “Kuran’da yanlış anlamışsınız siz” diyor, “homoseksüellik helaldir” diyor. Kuran’da Cenab-ı Allah iğrenç bir pislik olduğunu söylüyor, o da “çok yanlış” diyor “öyle bir şey yok” diyor.
Münafığın özelliği Allah’a ahlak öğretmeye kalkar. Allah’a din öğretmeye kalkar. Mesela Rumiliği İslam’ın yerine koymaya çalışıyorlar. “Allah böyle diyor” diyorsun. “Olur mu?” diyor, “Mevlana ne diyor o önemli” diyor. “Allah’ın dediğini sen bir kenara bırak şimdi” diyor haşa. “Rumi’nin ne dediğine bak sen” diyor. “Ne diyor?” diyor, “Müslümanlık ve kafirlik, bizim için böyle kavramlar yok” diyor. Yani “Müslümanlık ve kafirlik diye bir şey yoktur” diyor adam. Daha hala görüyorsunuz alenen savunuyorlar. O Rumilikle ilgili bölümleri alan bir kitap hazırlayın demiştim, hazırlanıyor mu o kitap onu takip edin. Hiç yorum yapmayacağız sadece adamın dediklerini alacağız ve olduğu gibi basacağız ve dağıtacağız. Diyeceğiz “Siz bunu kabul ediyor musunuz, yani bu makul mü?”