A9 TV, 27 Kasım 2016
İsrail'de Yangınlar Olması Mutlu Olunacak Bir Durum Değildir. Böyle Bir Şeyi Teşvik Etmek De Normal Değil. İngiliz Derin Devletinin Oyunu Var
İngiliz derin devletinin İsrail’e bir oyunu. Bu Amerika’daki değişiklik İngiliz derin devletini çileden çıkarttı. Yeni gelen hükümet İsrail’i destekliyor. Sen misin İsrail’e destek veren? İngiliz derin devleti daha önce de yaptığı kepazeliklerin bir sunturlusunu daha yaptı. Yakmaya yıkmaya zaten onlar alışıklar ve tecrübeliler. Bu çok organize çalışma gerektiren, büyük plan gerektiren, teknik çalışma gerektiren bir şey. Bunu herhangi bir grubun Filistin’deki yahut İsrail’deki herhangi bir grubun yapması mümkün değil. Bütün İsrail çapında organize, planlı, çok detaylı bir çalışma yapılmış yangın için. Hatta rüzgarın yönü bile belirlenerek yapılmış. Bu İngiliz derin devletinin klasik bir eylemi. Bunun üstüne gidilmesi lazım. İngiliz derin devletine İsrail’in tavır alması gerekiyor. Yani deccaliyet İsrail’i şu an yakıyor. İsrail’in dindar olması İngiliz derin devletinin rahatsız olduğu bir konu.
Bu tip geniş çaplı şaşırtıcı organizasyonlar, İngiliz derin devletinin geniş çaplı casuslarını kullanmasıyla oluyor. Kendi elemanlarını kullanmasıyla oluyor. Çok profesyonel bir çalışma. Yani bu kadar geniş alanda bu kadar kusursuz yangın çalışması çok çok zor bir şey. Bunu diğer ülkelerde de deneyebilirler. Türkiye’de de deneyebilirler. Çok dikkatli olunması lazım.
Deccaliyet Hep İntikam Duygusuyla Hareket Eder. Hadislerde Deccalın Yanında Ateş Bulunduğuna Dikkat Çekilir. Yangınlar Çıkarmak Deccaliyet Eylemidir
“Deccal yanında bir su ve bir de ateş olduğu halde ortaya çıkacak. Bazıları onun yanındaki gördüğü suyu gerçekte su olmayıp yakıcı ateştir, bazıları onun yanında gördüğü ateşi de gerçekten ateş olmayıp soğuk tatlı bir sudur. Sizden deccala kim yetişirse ateş olarak gördüğü tarafta bulunsun. Zira o tatlı içimi güzel bir sudur.” Yani İslam’ı da ateş gibi gösterecek. İmanı ateş gibi gösterecek. Darwinizm’i, Rumiliği su gibi gösterecek. Allahsızlığı, homoseksüelliği su gibi gösterecek. Helalleri de ateş gibi gösterecek, cehennem gibi gösterecek. Hadisin müteşabih olduğu anlaşılıyor burada. Ama diğer hadislerde bak “deccalın beraberinde çorbadan bir dağ, soğumayan sıcak et akan bir nehir, yemyeşil bahçelerden oluşan orman, duman ve ateş dağı mevcuttur.” Yani ormanı gerektiğinde yaktığını hadisten anlıyoruz. “Yemyeşil bahçelerden oluşan orman” ve devamında ne diyor bak “duman ve ateş dağı mevcuttur.” Her yeri kundaklayarak eskiden beri İngiliz derin devleti etrafı böyle hercümerç eder. Ya havadan bombalatır, ya karadan bombalatır, ya teröristlerle bunu yapar.
Sayın Adnan Oktar’ın “Münafıklar” İle İlgili Açıklamaları
Münafıklar, Müslümanların sakinliğinden, lakaytlığından bazen, bazen gafletinden, bazen iyi niyetinden istifade ederek, bazen dikkatlerinin dağılmış olmasından istifade ederek ani baskın yaparlar. Kuran’da Allah buna dikkat çekmiştir. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler.” [Nisa Suresi, 102] Yani silahlarınızdan ayrı olmanızı. Ama bak orada mühim bir açıklama var “ani baskın.” Münafık, ne zaman baskın yapacağı belli olmaz. Yani Müslümanı o kendince gafil avlamak ister. Ve onun göremedikleri olduğunu düşünür münafık, onları yakalamak ister. Mesela evlere arkadan giriyor münafıklar o devirde. Aniden. Mesela kapıdan çıkıyor gidiyor, sen gitti zannediyorsun birden arkadan dönüp arka pencereden giriyor içeriye. Acaba Müslümanların gizli bir yönü var mı? Onun göremediği bir yönü var mı? Bilemediği bir yönü var mı? Münafık bu konuda çok hassastır. Peygamber Efendimiz (sav) zamanında da, geçmiş peygamberler zamanında da yaptıkları yöntem budur. Çıkmış gibi yapar aniden geri döner birden. Yani acaba ondan gizlenmiş, onun göremediği, onun menfaatine uygun bir şey var mı? Bir de Müslümanların aleyhine elde edebileceği bir şey var mı? Müslüman boş bulunup onun görmesini istemediği yahut başkasının görmesini istemediği bir şeyi ani görmek ve yakalamak ister münafık. Yani onun stilidir. Yani şaşırtmaca vermek ister münafık.
Peygamber (sav) eşlerini de böyle sık sık görmeye geliyorlardı münafıklar. Acaba onların aleyhine bir şey konuşabilirler mi, fitne çıkarabilirler mi? Gizlice Peygamber (sav)’in evine giriyorlar, kalkmıyorlar da gözlem yapıyorlar orada. Yani uzun süreli gözlem yapmak istiyorlar uzun kalmak istiyorlar Peygamber (sav)’in evinde münafıklar. Amaç; Peygamber (sav)’in belki ağzından bir şey kaçar, belki hanımlarının ağzından bir şey kaçar küfre o haberi yetiştirebilsin. Onun için Allah “yemeği yedikten sonra kalkın gidin” diyor. Çünkü gitmiyor adam yemeğini yemiş sürekli gözlüyor bakıyor. Sürekli izlemede. Bu bir yöntem. Yahut kapıdan çıktıktan sonra aniden arka kapıdan, arka pencereden giriyor. Onun görmediği bir şey var mı? Müslümanların bir sırrı var mı? Yakalayacak ki küfre onu bildirsin.
Nisa Suresi, 141 “Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse:” bir nimet gelirse “"Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" bak bu sefer de kafirlere biz sizinle beraberdik diyorlar, hem müminlere sizinle beraberdik diyorlar. Durum değişince de bu sefer kafirlere sizinle beraberdik diyorlar yani kimden menfaat gelirse o tarafa dönüyorlar. “Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.” Allah münafıkların aklını kapanmış olarak yaratıyor. Münafık küçük bir kobay gibidir. Küçük bir domuz yavrusu gibi o kutunun içinde döner dolaşır o. O küçük kutusunun içinde dönüp dolaşır. Ahmaktır, Allah’a güç yetirebileceğini zanneder. İslam’a zarar vereceğini zanneder, sürekli rezil kepaze olur münafık. Müthiş ahmaktır, tahmin tahayyül edemeyeceğiniz derecede ahmaktır. Böyle kudurmuş domuz gibi o kutusunun içinde döner durur.
Münafık her şeyin gizlisinden zevk alır. Meşru rahat, huzurlu bir hayat yaşamaktansa böyle hainlik, pislik, alçaklık, ahlaksızlık, üçkağıtçılık, namussuzluk böyle köprü altı çakalı karakteri vardır. Meşru hayat onu çok sıkar münafığı. İllaki ahlaksızlık yapacak. Onun için de köpek gibi ömrü sürünmekle geçer münafığın. Bütün ömrü. Bak İngiliz derin devleti uşaklarına bakın bütün ömrü sürünmekle geçmiştir bu alçakların. Hep böyle pislik, hep gerilim, hep işte istihbarat peşinde koşmak. İngiliz derin devletine yalakalık yapmak. Ve sonunda da onlar onu öldürüyorlar yani bu adamlar hep öldürmüşler kendi ajanlarını.
Münafık iyilikten anlamaz, güzellikten anlamaz. Sürekli pislik peşindedir ahlaksızlık peşindedir. Mesela hükümet hiç ummuyordu dediler ki alnı secdeye değen adamdan zarar gelmez falan. Şok oldular, acayip hayretler içinde kaldılar.
Ali İmran Suresi 118’de Cenab-ı Allah, “Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor.” Bak “sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor.” Bu müminin kafasının açık olmasını sağlar işte, yoksa öbür türlü meskenet gelir. Bu kötülük ve zarar vermeye kalkmasa münafıklar, müminler adeta meskenet içinde yaşarlar birçoğu. Bu Müslümanın zekasını, aklını güçlendirir, ibadetini güçlendirir, şevkini artırır. Bak “size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar.” Zorlu sıkıntı işte baskın olsun, saldırı olsun, yazıyorlar ya bize ikide bir işte size sabah polis basacak, işte evinizi darmadağın edecekler falan böyle adam temennisine bak, kafasına bak, ne hallere gelmiş? Zaten derin devletlerle bağlantılarının nedeni, derin devletleri Müslümanların üstüne salmak için mesela Hz. Muhammed (sav) zamanında Sasanilerle bağlantı kuruyorlardı münafıklar, ta Roma devletiyle bağlantı kuruyorlar. Peygamberimiz (sav)’e karşı ve Müslümanlara karşı kışkırtıyorlar. İşte “askeri güçleri şu, şurada toplanıyorlar, şu kadar silahlı adamları var, gelip buraları bir dağıtsanız biz size yardım ederiz” böyle alçakça, kahpece planlar düzenliyorlardı Resulullah (sav) zamanında. Münafıkların sayısı az olmadığı için Peygamberimiz (sav) onların üstüne pek gitmedi çünkü dokuz yüz kişiden üç yüz kişi münafık. Birde başlarında adam var çok tehlikeli bir durum. Birde derin devletle bağlantılılar. Roma devletiyle bağlantılılar. Resulullah (sav) hiç sesini çıkarmamış. Hatta adam öldüğünde gidip cenaze namazını kılmış onun, başları, münafıkların başı öldüğünde. Hz. Ömer “Ya Resulullah gitme” demiş “onun cenazesine.” “Yok” demiş “gideceğim” demiş Resulullah (sav). Sahabeler karşı çıkmışlar “namazını kılma” diye. Peygamberimiz (sav) gidip kılmış. Fitne çıkmasın, zor durumda olduğu için yeni bir cephe oluşmasın diye dikkatli davranmışlar.
Maide Suresi 41’de, “Sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır” diyor Allah münafıklar için. Bak “sana gelmeyen diğer topluluk adına” seninle bağlantıya geçmeyen, senden uzak kalan topluluk. Adına yani onlar adına casusluk yapan, haber toplayan muhbir, muhbir yani casus. “Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar. Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler.” Bak münafıkların kendi arasında yöntemi de bu, bir çıkarı olduğunda “bu çıkarınızı isteyin” diyor. Ama çıkarınızı kabul etmezse bütün gücünüzle karşı koyun. Münafık hep kendi dediğinin olmasını ister. Hz. Musa (as) zamanında da öyle olmuştur. Hz. İbrahim (as) zamanında, Resulullah (sav) zamanında da öyle olmuştur. Münafıklara karşı akılcı mücadele Müslümanın aklını açar, sevabını artırır, mücadele gücünü artırır. Münafıkla baş edebilen bir sistem küfrü hayli hayli ezer. Ama münafığa önem vermeyen küfür karşısında ezilir. Münafıkla akılcı mücadele Müslümanın en bariz vasıflarından onun için biz münafıklığı bir sene, iki sene değil İslam hakim oluncaya kadar anlatacağız. İslam aleminin şu an başındaki en büyük bela bu, bu alçak mikropların yüzünden Pakistan bu hale geliyor. Hindistan bu hale geliyor. Afganistan, Mısır, Suriye, Irak bu hale gelmesinin nedeni bu, İngiltere’deki mesela münafık takım, dünya münafıklarını organize ederek muazzam bir güç, büyük bir imparatorluk gibi yapı oluşturmuşlar. Bak Tayyip Hoca bile daha yeni yeni İngilizlerden bahsetmeye başladı dün değil mi? İngilizlerden bahseder hale geldi. Herkesi de sindirmişler.
Ali İmran Suresi 173 Şeytandan Allaha sığınırım. “Münafıklar, kendilerine bazı insanlar” bir topluluk “size karşı toplandılar. Artık onlardan korkun” size saldıracaklar “dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.” Müminlere karşı hep böyle küfre sığınarak, küfürle işbirliği yaparak yahut işte saldırgan gruplarla, anarşist teröristlerle ittifak ederek veyahut derin devletin adamlarıyla ittifak ederek veyahut işte Müslümanlara zarar verecek herhangi bir güçle ittifak ederek güya kendi ahmak kafalarınca, o korkak ruhlarının bir gereği olarak Müslümanları korkutmaya çalışır münafıklar.
İmam Gazali diyor ki, “Münafık hayvan gibidir” diyor. “Hayvan gibi yer ve içer, hırsla dört bir yana saldırır.” Azgın köpek gibi böyle, nefsi de azgındır. Daha da olmasa işte yalancı hesap yapar oradan millete saldırır, oradan küfrünü anlatır veyahut Müslümanlara saldırır, kendi kendine de saldırır münafık, çok deli, şeytanın ele geçirdiği bir mahluktur. Münafıklar hep peygamberleri disipline etmeye çalışmışlardır, hep kendi görüşlerine çekmeye çalışmışlardır. Samiri de görüyorsunuz ya diyor ki; “Ya” diyor “ben size bir şey söyleyeceğim” diyor “aslında o Firavun’un dininde” diyor. “Bilmiyorsunuz siz” diyor. “O unuttu” diyor. “Firavun’un dininde olduğunu unuttu” diyor. “Hafızasına bir şey oldu” diyor. “Yoksa Firavun’un dinine mensup” diyor “o da buzağıya tapan birisi aslında” diyor. “Ben onun için yapıyorum buzağıyı” diyor. “Hepimizin dini” diyor haşa. Hz. Musa (as)’a da akıl veriyor kendince. “Ben” diyor “senin anlattığın vahyin hükümlerinden bir kısmını çıkarttım uygun olanları, kendime uygun olanları da tuttum” diyor. “Ama sen kendi dinine dönmen lazım” diyor. “Putperest dine o buzağıya tapan dine dönmen lazım” diyor. Bak münafık ahmaklığını görüyor musun? Ululazim bir peygamberi nasıl görüyor?
Yunus Suresi 15. Münafıklar Allah’ın hükümlerinden çok rahatsız olurlar. Kuran ayetleri okunduğunda onların canını felaket yakar. ““Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir” derler” diyor Allah. Bak “Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir.” İşte adamlar neyle yapıyor? Hadisle değiştiriyorlar bu sefer, rivayetlerle değiştiriyorlar çünkü işine gelmiyor Kuran, ne yapıyor? Hadisle değiştiriyor.
Münafık çok bilmiştir. Mesela homoseksüelliği bile helal hale getirmeye çalışıyorlar Kuran’la. Kuran’da açık açık en sert ifadelerle münafıkların darmadağın olacağı şekilde ve onu savunanların da darmadağın olacağı şekilde homoseksüellik bitirilmiştir. İğrenç, pis bir fiil olarak Kuran’da geçer, Müslümanın savunacağı bir şey değildir.
Yunus Suresi 15’te münafıklardan bir kısmı, “Onlardan bir kısmı, “bana izin ver beni fitneye katma” der.” Bak görüyor musun? İslam’a hizmet etmeyi yine Kuran ayetine göre, Kuran’a göre “sen beni fitneye katıyorsun” diyor. Peygamber ne diyor? “İslam’a hizmet et” diyor. “Ben bunu fitne olarak görüyorum” diyor. Bir münafık alçaklığı daha bu. “Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." Dediklerinde “De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir.” Ne diyor adamlar? “Yok” diyorlar “değiştirdi” diyorlar. “Kuran ayetini neshetti peygamber” diyor. “İlave hüküm getirdi” diyor yahut “hüküm çıkarttı” diyor. Halbuki bak “ben böyle bir şey yapamam” diyor. Eğer yaparsa zaten Kuran’da olması lazım, Allah bir hüküm verdiğinde Kuran’da olması lazım. Kuran’da yoksa biz sadece Kuran’dan sorulacağımıza göre Müslüman nasıl ondan sorumlu olsun? Çünkü Allah ayete diyor ki; “Siz ahirette yalnızca Kuran’dan sorulacaksınız. Hadisten, fıkıhtan, siyerden sorulmayacaksınız” diyor sadece Kuran’dan. Peki sen ne yapıyorsun? Kuran’ı kabul etmiyorsun, yeni yeni anlatımlar yapıyorsun.
Peygamberimiz (sav) diyor; “Münafık günah işlemekten korkmaz.” Çünkü Allah’tan korkmuyor, Allah’a inanmadığı için korkmuyor. “İbadete karşı şevki sönüktür.” Çünkü gösteriş için yaptığı için çok yorulur istemez zaten münafık görünmeyen yerde namaz kılmaz, görünmeyen yerde abdest almaz ama görülürse abdest alır, görülürse namaz kılar. Bunun tespit imkanı olsa zaten görülür, bilinir bu. Ama bak “münafığa nasihat tesir etmez” diyor Peygamberimiz (sav). Bir kulağından gelir, bir kulağından çıkar. Sen etkilendiğini zannedersin münafık hiç etkilenmez. Düzeldi zannedersin düzelmez, böyle kuduz köpek gibidir bir türlü ikna edemezsin. “Münafığın kendini ele veren alametleri vardır” diyor Peygamberimiz (sav). Bak “münafığın kendini ele veren alametleri vardır.” “Selamları lanettir” lanet gibi selam verir. Selam der ama öfke ve kinledir yani kalbinde selam anlamında selam vermez. Selam der ama kalbi kin, nefret, öfke, hasetlikle doludur. “Yemekleri gasp ve yağmadır.” Müslümanların malını gasp etmiş gibi yağma mantığında böyle hayvani bir düşünceyle Müslümanlardan en fazla ne alabilirse onu almaya çalışır. Mesela orada da görüyorsunuz Hz. Musa (as) kavmin de görüyorsunuz tam bir yağma kafası. Halbuki Hz. Musa (as) nerde bulsun onlara sarımsağı, soğanı, mercimeği. Hayır gelse yine daha da azarlar, başka bir şey ister bu sefer. Mesela “Rabbiniz” diyor “bir sığır kesmenizi emretti” diyor. “Nasıl bir şey?” Diyorlar. Anlatıyor, “yok olmadı” diyorlar. “Biz tam anlamadık” diyorlar. Yine anlatıyor. “Yine biz anlamadık” diyorlar. Yine anlatıyor. “Tam biz anlamadık” diyorlar. Allah diyor ki; “Nerdeyse kesmeyeceklerdi” diyor. Tam münafık tavrı yani peygamberi zora sokmak, dini karmakarışık hale getirmek, dini böyle içinden çıkılmaz bir ibadet topluluğu haline getirip, yumaklaştırıp dini ortadan kaldırmak. Şimdi bir kısım gelenekçilerin yaptığı da bu, dini içinden çıkılmaz hale getiriyor sonra da kendi de ibadet etmiyor, başkası da ibadet etmiyor, birçok kişi ibadet etmiyor.
Birçok dil vardır dünyada biliyorsunuz Fransızca, İngilizce falan bir de insanların çözemediği gizli bir dil vardır, münafık dili vardır. Münafık dili semboller, işaretler, imalar, bakışlarla dolu olan gizli bir şifre sistemidir. Münafığı münafık çözer çünkü şeytani yetenek olduğu için ama mümin de Allah’ın verdiği ilhamla yani kalbine verdiği ilhamla bu alçakları yakalar. Allah yetenek verir ama her mümin bu güce sahip değildir yani onların dilini çözemediği için müminler böyle perişan oluyorlar yoksa münafığın dilini çözebilseler münafıkları mıh gibi yerlerinde tutarlar, hiçbir şey yapamazlar.
Mesela münafığın hedef listesi vardır, münafık Hasan amca Hüseyin amcayla ilgilenmez. Camide namaz kılan adamla ilgilenmez. En başarılı gördüğü Müslüman kimse birinci dereceden onu hedefler, en etkili, şeytani vahiyle ilham eder, en başarılı. Sonra Müslümanların en iyisi kimlerse sonra onlar, sonra onlar alttan alta alta alta o şekilde gider yani onun hedef listesi en takva olan müminlerdir bu Allah’ın hikmetidir çok şaşırtıcıdır yani. Şeytan’ın ifasıyla mesela önce gidip peygamberi sonra sahabeleri hedef alıyorlar, mesela Ebubekir (ra), Osman (ra), Ali (ra), Ömer (ra) münafıkların hedefi oluyor mesela bak büyük bölümünü de şehit etmişler münafıklar ve Allah’ı anarak şehit ediyorlar. Bakın hepsinde Allah’ı anarak şehit etmişlerdir.
Münafıklardan “Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta, haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün.” (Maide Suresi 62) Bak günaha girmekte hızlanıyor, düşmanlıkta hızlanıyor azgınlığı artıyor, haram yiyicilikte artıyor, çabalarının yükseldiğini söylüyor Allah yani münafık katlamalı azgınlığını artırır yani bir durağanlık yoktur ama yakalarsan münafığı tabii felç olur. Patlak boru gibidir münafık bu sefer patlak lağım borusu gibi bir yerden başka bir yerden damar bulur oradan geçer, orayı sıvarsan yine böyle tazyikli lağım borusu gibidir başka yerden patlak verir oradan geçmeye çalışır, çok uyanık dikkatli olmak lazım.
Bir münafık varsa, münafık asla yalnız olmaz yani ona çok dikkat etmek lazım yani içeride ve dışarıda onun mutlaka destekçileri, muhbirleri, yardımcıları vardır. Şeytan onu yalnız bırakmaz. Allah nasıl müminleri yardımcısız bırakmıyorsa şeytan da kendi adamlarını yardımcısız bırakmaz. Her münafığın Müslümanlar içerisinde de yancıları, habercileri olur. Ayrıca derin devletlere bağlı olarak, derin devletlerin desteklediği kişiler bunlarla bağlantı halinde olur, o yüzden muazzam bir güç halinde kendilerini etrafa ifşa etmek isterler.
Münafıkların, -anlatmıştım- Müslümanları minnet altında bırakma özellikleri vardır. Ben Müslüman oldum işte bana şunu yapın, ben Müslüman oldum bana bunu yapın, beni gezdirin, beni yedirin, beni içirin, bana şu yiyecekleri getirin, bana şöyle bir ortam bulun bütün münafıklarda vardır bu, herkes bilir baş belası olurlar. Müslüman oldum işte sizin yüzünüzden şöyle bir durum oldu, Müslüman oldum şunu kaybettim gibisinden.
Münafık kudurmuş gibi yalan söyler, oradan da çok rahat yakalayabilirsiniz ama deli zırvası tarzında yalan söyler münafık. Kaplumbağaya bindim işte bahçede taksi gibi gezdirdi falan böyle, yani akıl almaz manyaktır münafık yani çok çok delicedir yalanları ve çok hayasız utanmaz. Yalan söyler yüzüne teneke çakılmıştır o yalanın üstüne yeni bir yalan daha geliştirir yine utanmaz. Bunun sebebi münafığın insan olmamasıdır. Münafık insan değildir aslında, insan zannedilen bir şeytandır yani şeytanın insan şekline girmiş bir halidir. İnsanlar da onu insan zannettiği için can siperane onunla tartışmaya, konuşmaya çalışırlar halbuki münafığın bir insan suretine girmiş şeytan olduğunu bilse Müslüman Kuran ayetlerini çok akılcı olarak onu alt edebilir ama bilmediği için Müslümanlar ayette de Peygamberimiz (sav) de çok canım benim “neredeyse kendini helak edeceksin onlar iman etmeyecekler diye” diyor. Halbuki insan değil o, yani şeytan; insan kılığına girmiş şeytan ama Peygamberimiz (sav) çok iyi niyetli, çok tatlı peygamber olduğu için, iman etsinler diye kendini paralıyor adeta. Bak diyor ki, “neredeyse kendini helak edeceksin onlar iman etmiyorlar diye” diyor. Bak “onlar iman etmiyorlar diye sen neredeyse kendini helak edeceksin” diyor. “Eğer sözü işitmiyorlarsa onlardan yüz çevir” diyor yani dinlemiyorlarsa yani baktın ki şeytan yani şeytanın adamı yani iptal olmuş. Ona ısrar etme diyor Allah ayette. Söz dinleyene onu anlat diyor yani Allah’tan korkana anlat diyor ayette. Dabbe’tül Arz anlatılırken, Dabbe’tül Arz konusu geçmeden önce, önce bu konuyu işliyor Cenab-ı Allah, işte Tükellimihum diyor insanlara hitap eder yani bu internet televizyon ahir zamanda bu yani cisimlerin insan suretine gelmesi, insan sureti gibi olması. Mesela televizyona bakıyoruz hakikaten tam anlamıyla insan, hatta diyor sakallıdır diyor, konuşur diyor ama insanlarla konuşur diyor ama bu bizim bildiğimiz bir dabbe değil çünkü bak yerden mamul diyor Allah ayette, onu ayrıca belirtiyor. Yani silisyum, kalay, çinko, demir, bakır yerdeki maddelerden oluşmuş diyor, yerden mamul.
Münafık doyumsuzdur, sürekli ister yeni bir şey mesela bir şey biter bir daha ister, bir daha biter bir daha ister, münafıkta delice bir doyumsuzluk hissi vardır. Ayette Cenab-ı Allah şeytandan Allah’a Sığınırım. “Sürekli artırmamı ister” diyor, sürekli artırmamı ister yani bitip tükenmek bilmez münafığın isteği. Bugün halledersin bir tane daha ister, bir şey yaparsın bir tane daha bir şey ister. Mesela farz edelim adama defter verdin işte şunu da vereceksin der, onu götürürsün şunu da istiyorum der. Onun için Kuran’da o hastalığına Cenab-ı Allah dikkat çekmiş “Sürekli artırmamı ister” diye münafığın o uçsuz bucaksız hırsına dikkat çekmiş Allah.
Münafıkta bir de yer değiştirme hissi çok güçlüdür. Ayette diyor ya yaklaşık olarak söylüyorum; “Sürekli gezip tozmaları seni aldatmasın” (Ali İmran Suresi 196) Yani o içlerindeki şeytanın verdiği tazyikle, sıkıntıyla o azaptan kurtulmak için sürekli yer değiştirirler. Gören de onları geziyor zanneder, geziyor tozuyor zanneder. Halbuki o sıkıntıdan kaçmak için yapar ama o kaçtıkça sıkıntı onu kovalar yani sıkıntı onunla beraber gezer, sıkıntıyı gezdiren kamyon gibidir münafık. Sıkıntıyı üstüne yükler kamyon gibi gezdirir nereye giderse sıkıntı da onun sayesinde gezer orayı burayı.