A9 TV, 26 Ağustos 2017
(Sizin güreşe önem verilmesi çağrılarınızın ardından hemen hemen her gün güreşçilerimizin başarı haberleri geliyor, maşaAllah. Dün de mili güreşçimiz Taha Akgül Gürcü rakibi Geno Petriashvili'ye mağlup olarak dünya ikincisi oldu.)
Puanla kazanmak çok acı bir olay böyle olay. Hakikaten seyretmek dahi istemem ben öyle güreşi. Öyle güreş mi olur? O onu itiyor, o onu itiyor, yok iki puan, yok bir puan. Kardeşim, kırbaç gibi vuracak rakibini kaldırdı mı böyle savuracak. Öyle şey olur mu? Adam kaçmaya çalışacak ayağından tutup sürükleyerek çekeceksin merkeze doğru, olay budur. Kündeyi bastı mı böyle kırbaç gibi yapıştıracaksın. İnsanın içi esiyor, böyle bir olay yok. Bu nasıl bir olaydır? Pehlivan dediğin kuvvetli olur. Bir kere künde pozisyonu aldın mı ikinci bir kurtuluş olmaz. Kündeyi mutlaka basacak. Künde atamıyorsa bir delikanlı bir pehlivan, pehlivan değildir. Gücü yetmiyor kaldıramıyor bu nasıl iştir? Acı bir olay, böyle olaylar oluyor.
Tüm Derin Devletler İngiliz Derin Devletine Bağlıdır. Derin Devlet Yapılanması Firavun Döneminden Beri Var Olan Bir Yapıdır
Bir tane devlet var işte İngiliz derin devleti var. Asıl bütün derin devletler oraya bağlıdır. Zamanında adamlar bu sistemi kurmuş, çok eski 400-500 yıldan daha eski. Neden var? Aslında derin devlet hep olmuş. Hülagü zamanında da var, Firavun zamanında da var yani başıboş bir sistem değil aslında derin devlet. O da metafizik bir kökene dayanıyor, metafizik bir yapıya dayanıyor. Türkiye’de de derin devlet yapılanması vardı. Adamlara sorduğunda “Bizi yeraltı dünyasında yaşayan varlıklar idare ediyor” dediler. Yani “yeraltı mağaralarında yaşayan varlıklar idare ediyor” dediler. İlk başlangıcı öyle başlıyor zaten. Yani “görünmez varlıkların görünür hale gelmesi sonucu o kişilerden biz emir alıyoruz” dediler. Ama tabii biraz daha kökenine gittiğimizde Hz. Hızır (as)’la karşılaşırız.
(Dün yayınlanan 694 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi muhalefetten ve farklı kesimlerden çok fazla eleştiri aldı. Muhalefet Kasım 2019’da yürürlüğe girmesi öngörülen anayasa değişikliklerinin şimdiden yürürlüğe sokulduğunu ve devlet yapısının değiştirilmeye başlandığını iddia ediyor.)
Ne var mesela değişen devlet yapısında?
(MİT tamamen Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı.)
Bu gayet normal, Başkomutan olduğuna göre MİT’in Başkomutana bağlanmasından normal ne olabilir? Bunda anormal olan ne var? Başkomutan değil mi? Tamam Başkomutan olduğuna göre MİT tabii ki ona bağlanacak. Ne olup bittiğini bilmesi lazım. MİT müsteşarını çağıracak “anlat bana kardeşim” diyecek anlatacak. Bunda şaşacak bir şey yok anormal olan. Devletin yapısı niye değişsin? Devletin yapısında düzenlemeler olur. Mesela ordu içerisinde MİT faaliyet yapamıyor inanılır gibi değil. Ben aylar önce söyledim, “bu tam bir skandal” dedim. Çok acayip bir şey. Nasıl ordu içinde faaliyet yapamaz MİT? İnanılır gibi değil. Her yerde yapar, Büyük Millet Meclisi’ne de girer, ordunun içine de girer, bakanlılara da girer, tarikatlara, cemaatlere de girer MİT her yere girmesi gerekir her yere. Bütün tarikat ve cemaatlerin içinde MİT elemanı bulunması lazım bütün tarikatlarda ve cemaatlerde, istisnasız hepsinde. Böyle şey olur mu? Orduya giremez, ne demek giremez? Girecek tabii ki. Orgeneral seviyesinden başçavuş seviyesine kadar her yerde MİT elemanı olacak. Olmazsa devleti neyin üstüne oturtmuş oluyorsun o zaman, devletin güvenliği ne olmuş oluyor, olur mu böyle şey?
(“Siz neden İsrail’i bu kadar çok seviyorsunuz?” izleyici sorusu)
Ben her garibanı her mazlumu korurum. 3 milyon insana 300 milyon, 1 milyar insan düşman kesildiyse ben o 1 milyar insana karşı o 3 milyonu korurum. Hitler kafayı takmış “hepinizi yok edeceğiz” diyor. Neo Naziler “ne kadar Musevi varsa yok edeceğiz” diyor. Dünyadaki ne kadar faşist varsa “Musevileri yok edeceğiz” diyor. Filistin, Mısır, Pakistan, gelenekçi Ortodoks Müslüman kesimin büyük bir ekseriyeti “İsrail’i haritadan sileceğiz” diyor. Ne oluyorsunuz, ne oluyorsunuz? Bu nedir bu azgınlık? Bu kin, bu nefret nedir ne oluyorsunuz? “Tanıyor musun adamı?” diyorum “tanımıyorum” diyor. Bak “çocuk da olsa, kadın da olsa, genç kız da olsa, 3 yaşında çocuk da olsa, 2 yaşında da olsa” diyor “hepsini katletmek gerekiyor” diyor. Kardeşim bak, tek kelimeyle bu ahlaksızlık, haysiyetsizlik, şerefsizlik ve namussuzluk. Bu kadar terbiyesizlik, bu kadar iğrençlik, bu kadar alçaklık olmaz. 2 yaşında çocuktan ne istiyorsun? Gözün mü döndü senin manyak mısın sen? Ben bunu seyir mi edeceğim? Tabii ki olmaz. Ben de söyledim “eğer İsrail’e herhangi bir müdahale etmeye kalkarsanız gök kubbeyi tepenize geçiririz” dedim. Ne demek istediğimi de anladılar ondan sonra da bayağı iyi ayar oldular.
İmam Mehdi ve Seyyidina İsa Mesih Zahir Olmadan Dünyada Özlediğimiz Huzur, Güven, Rahatlık Tam Olmayacaktır
Türkiye’nin durumundan tabii ki memnun değilim. Memnun olsam niye Hz. Mehdi (as)’ı bekleyeyim? Zaten hallolmuştur. Hz. Mehdi (as)’ı beklememizin nedeni memnun olmayışımızdır. Kim gelirse gelsin memnun olacağımız bir durum olmaz kim olursa olsun. İmam Mehdi (as) ve Seyyidina İsa Mesih İbni Meryem (as), bu güzeller buraya gelmeden dünyada rahatlık yok, hiçbir şekilde yaşayamayız. Hiç kimse huzurlu değil, dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse huzurlu değil. Evinden çıkıp gidip kırda kimse oturamıyor yani hayat can güvenliği yok, bir şey yok hiçbir şey yok. Hiçbir yerde huzur yok. Amerika’da yok, Almanya’da yok, Türkiye’de yok hiçbir yerde yok ve buna hiç kimsenin gücü yetmez. Tayyip Hoca tabii elinden geldiği kadar bütün gücüyle gayret ediyor ama ne yapsın nereye kadar götürebilir? Belli bir derecede yapabiliyor. İmam Mehdi (as) devri gibi yapamaz. Hz. İsa Mesih (as) gibi yapamaz, istese de olmaz.
FETÖ'nün Dinle İlgisi Yoktur. Dinden Tamamen Uzak İngiliz Derin Devletinin Felsefesini Benimsemiş, Bu Yapıya Uşak Olmuş Tiplerdir
Tayyip Hoca çok iyi yaptı, bak bu FETÖ’cülerin iflahını kesti, sonuna kadar yanında olmak lazım. Bu alçaklar İngiliz derin devletine kendilerini sattı süper ahlaksız herifler bunlar. Karaktersiz, gelenekçi, üçkağıtçı adamlar bunlar, bunlar her şeyi yapar. Her türlü ahlaksızlığı yapacak tipler. Dini imanı da yok bu ahlaksızların, çoğu da homoseksüel. Yani yüksek bir imana sahip değil bu adamlar. Namaz yok, oruç yok, zekat yok hiçbir şey yok bunlarda. Darwinist ve materyalistler bunlar. Direkt solcu ve komünist adamlar. Bunların inanç durumuyla ilgili şimdi kitap hazırlıyorum orada göreceksiniz, çok detaylı hepsini belgelendireceğim “FETÖ’nün İnancı” diye. Risale-i Nur’la alakaları yok, dinle de alakaları yok, klasik solcu komünist bildiğin. Allahsız Kitapsız adamlar öyle bir şey yok. Neden böyle manyak yapılanmaya gerek duydular; bu sırf menfaat, çıkar ilişkisine dayalı. Nurcuları niye alet ediyorsunuz? Söyleyin, komünist olduğunuzu söyleyin bitsin. Ahlaksız herifler. Büyük çoğunluğu böyle büyük çoğunluğu. Altta bilmeyen garibanlar var, onları da işte soyup soğana çeviriyorlar.
Atatürk Kalitesi, Asaleti, Kuran Müslümanlığını Savunmasıyla Modern Aydın İslam’ın Nasıl Yaşanacağını Dünyaya Gösterdi
Atatürk Hz. Mehdi (as) öncüsüdür, bir nevi Mehdi’dir. Ona deccal diyenlerin kendileri deccal onu söyleyeyim. Atatürk’e deccal diyenler kendisi deccal ve tam bir deccal. Atatürk’ün hayatı 19’la kodlanmıştır çünkü Hz. Mehdi (as) öncüsüdür. Mükemmel bir Mehdiyet hareketi başlatmıştır. Mümin ve muttaki bir insandır, camide hutbe okumuştur, Kuran’ı Arapçadan çok güzel okuyan bir insandır. Atatürk’ün çok güzel kıraati var Kuran’ı çok şahane okuyan bir insandır bu pek bilinmez. Anadolu’da on binlerde Kuran dağıttı on binlerce. Abdülhamit Darwinist kitap dağıttı, o da on binlerce Kuran dağıttı. Abdülhamit’in tam zıddı. İmam Hatip okullarını kurdu, ilahiyat fakültelerini kurdu. İlahiyat fakültesi çok önemli. Başka? Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdu. Ve milletin Kuran’a dayalı İslam anlayışına dönmesi için elinden geleni yaptı. Putperest gelenekçi Ortodoks İslam anlayışını yerle bir etmek için bütün gayretini gösterdi. Yakışıklılığıyla, temizliğiyle, kalitesiyle, delikanlılığıyla örnek bir Müslümanın nasıl olacağını gösterdi. İçki içiyordu doğru Allah günahını affetsin, o onun bir hatasıydı yanlışıydı ama bunun dışında nur gibi Müslümandı. Yine hataları da olmuştur insandır ama genel hatlarıyla delikanlıydı, yiğitti ve kabadayıydı yani dürüst insandı, bir tek Allah’tan korkuyordu kimseden korkmuyordu onun dışında.
Duygusallık Akıllı Olmayı Tamamen Ortadan Kaldırır. Cinayetlerin ve İntiharların Sebebinin Neredeyse Tamamına Yakını Duygusallıktan Olur
Duygusallık akıllı olmayı ortadan kaldırıyor bayağı tehlikeli bir şey. Makul konuşamazsın duygusallık içine giren bir adamla. Allah vermesin bak, cinayetlerin nedeni duygusallıktır, cinayetlerin hemen hemen tamamının nedeni duygusallıktır. İntiharların hemen hemen tamamına yakını duygusallıktır. Mutsuzluğun, neşesizliğin, üzüntünün ana nedeni duygusallıktır şeytanın bir oyunu aman aman aman, sakın sakın sakın. Kuran’a sıkı sıkıya sarılıp çok akıllı olmak lazım. Kuran’ın dışında bir yola gittiğimizde sürüklenir gideriz Allah vermesin.
Bir Mahallede Herkes Az da Olsa, Mahcup Etmeden, İhtiyaç İçinde Olanlara Yardım Etse Herkes Çok Güzel Yaşar
İhtiyaç içinde olanlara, mahallesinde herkes yüzer lira verse 10 kişi bile bin lira onu ihya eder. Yüz lira hiçbir şey olmaz. Ama ona sezdirmeden bunu yapmak lazım hiç mahcup etmeden, parayı toplayıp evinin kapısının altından zarfla koymak lazım “Allah kabul etsin” yazıp o kadar. İnsan halden anlaması lazım. Bu tertemiz bir insan nedir yani ne kaybedilir ki? Birleşerek yardım çok önemli. Mahallede mesela bir kişi varsa ellişer lira, yüz lira katıştırıp ayda bir kere vermek ihya eder onu, tabii her şeyini karşılar. Zaten o paydan dolayı sıkıntısı oluyor. Mesela bin lira falan eksik oluyor en fazla, beş yüz lira, bin lira falan. O insanlara zaten biraz ekmek, biraz peynir olsa yeter, lüks hayat istediği zaten yok onun, hiçbir şey istediği yok. Bu yapılabilir her yerde yapmak lazım. Bereket getirir, zevklidir, insanı açar.
(“Kalp sağlığı için neler yapmalıyız?” izleyici sorusu)
Canımın içi o Türkiye’de büyük bir sorun. Bir kere kolesterol yüksekliği Türkiye’de çok büyük boyutlarda yani bizde genetik olarak öyle. O kötü kolesterol de çok yüksek, yani genelinde bu hastane kayıtlarında öyle görünüyor. Hareketsizlik sırf kalp için değil de, eklem için, kaslar için çok hayati. Yani eklem çok büyük bir sorundur, eklem konusu. İnsanda eklem mesela bilek eklemi, boyun, bel eklemleri, bacak eklemleri çok hayati. Yürüyemez hale gelir Allah esirgesin yani çok korkunç bir şey. Elini, kolunu bükemez hale gelir, parmaklarını açıp kapayamaz hale gelir. Spor bunun ortadan kalkmasını sağlıyor. Sağlama almış oluyorsun ama ta çocukluktan başlaması lazım. Yani devlet bu işe el atsın kardeşim. Günde iki saat mecbur olsun, iki saat öğrencilere, yani çok zinde bir nesil olur, çok iyi olur.
Deccaliyet Hava Su Gibi İhtiyaç Olan Sevgiyi İnsanların Elinden Aldı. Bu Nimeti Söke Söke Deccaliyetten Geri Alacağız, Sevgi Hakim Olacak
Dünyada en çok ihtiyacımız olan, havadan, sudan da önemli olan bizim için adeta sevgiyi elimizden aldılar, bu çok korkunç. Bunu söke söke geri alacağız deccaldan. Ve büyük bir savaş var şu an, işte Armageddon bu, deccalla yapılan savaş. Aynı zamanda manevi bir savaş bu ve bu alçakları mutlaka yeneceğiz. Herkes sevgi içinde olacak, herkes barış ve kardeşlik içinde olacaklar. Birbirimize selam veremiyoruz, kimse kimseyi tanıyamıyor, sevmeye insanlar korkuyor. Dünya tatlısı insanlar ya. Nasıl sevemeyiz birbirimizi? İnanılır gibi değil. Müthiş bir kepazelik. Hiç kimse kimseyi sevemiyor korkudan, bunu yıkacağız kaldıracağız inşaAllah, ilimle, irfanla, kanunla, hukukla ne gerekiyorsa.
(“İslam alemi kan ağlarken insanların eğlence yapması normal mi sizce?” izleyici sorusu)
Canım benim, eğer eğlence yapmazlarsa kan ağlarlarken o insanları da kaybederiz. Bu sefer onların akıl ve ruh sağlığını da kaybederiz. Onu bedenen kaybedersin, onu da aklen kaybedersin. Eğlence yapacak, neşeli olacak, sevinçli olacak ki küfürle mücadeleye kuvvet bulsun, münafıklarla mücadeleye kuvvet bulsun. Yiyecek, içecek, eğlenecek, Allah’ın dinini yaymaya kuvvet bulacak. Yoksa insan zayıftır. Allah “…insan zayıf olarak yaratılmıştır.” (Nisa Suresi, 28) diyor. Artık ne hafızası, ne beyni, ne muhakemesi, ne yargısı çalışamaz hale gelir. Gece gündüz ağlayan, gece gündüz üzülen, ümitsizliğe kapılan bir insanın bedeni de, beyni de çöker.
(“Çoğu sosyal medyada hesaplarda ‘depremler zina bölgesinde oluyor’ yazıyor. Neden böyle yazıyorlar?” izleyici sorusu)
Yakışıklım, aslanım benim, memleketin densizi, dangalağı tükenmez yani çok münasebetsiz bir izah. Zina için bir kere dört şahit gerekir, onu yazan kendisi günahkar oluyor zaten. İspat edemediği bir şeyi söylediği için seksen sopa gerekiyor İslam’a göre. Orada da en az üç yüz- dört yüz bin kişiyi suçladığına göre dört yüz bin kere seksen sopa yemesi gerekiyor yani Kuran’a göre öyle. Artık öyle bir adam o düşünün ve yalancı, iftiracı olmuş oluyor. Yalancı ve iftiracının sözüne hiç itibar edilmez. Kuran’a göre o yalancı, iftiracı. Hüsnü zan etmesi gerekirken çok çirkin bir ifadede bulunuyor. Ahirette nasıl hesabını verecek bakacağız, inşaAllah.
(“Hz. İsa (as) yeryüzüne indiğinde, onunla görüşüp konuşma imkânımız olacak mı?” izleyici sorusu)
Görüşüp konuşma imkânımız tabii ki olacak ama yormayız tabii bir nezaket gösteririz. Makul bir şeyde olur yani herkesin ısrar etmesi olmaz. Onun gezmesi, Ona bırakırız. O kendisi gezerken uygun gördükleri ile konuşur. Yani biz ısrar edersek ayıp olur, çok yormuş oluruz, yakışık kalmaz. O zaten bütün dünyayı gezecek, bütün dünyayı ama her yeri gezecek, her ülkeyi gezecek. İsa Mesih’e Mesih denmesinin nedenlerinden biri de budur. Bak çeşitli nedenlerle; bir ince belli olduğun için Mesih deniyor, ince belli. Başına sürekli yağ sürdüğü için, zeytinyağı, kokulu zeytinyağı güzel kokulu yani böyle gül kokulu veyahut menekşe kokulu zeytinyağı sürdüğü için oradan da Mesih deniyor. Bir de sevdiklerini sürekli mesh ettiği için yüzünü yani insanlarla konuşurken yüzlerini mesh diyor eliyle oradan da ismi Mesih. Şifa özelliği vardır Mesih’in, elini sürdüğünde şifa özeliği vardır. Bilmiyorum Cenab-ı Allah onu öyle bir mucize olarak yaratmış ama her yeri gezecek. Gezerken birçok yere uğrar selam verir, konuşur onunla iktifa etmek lazım üstüne gitmek yakışık almaz.
Kadınları İkinci Sınıf Varlık Gibi Görmek Utanç ve Dehşet Vericidir. Camide, Şadırvanda, Her Yerde Öncelik Her Zaman Kadınlar Olmalıdır
Kadınlara büyük bir oyun oynanmış. Büyük bir oyun çok büyük bir oyun oynanmış. Büyük bir zulüm yapılmış bunu mutlaka çözeceğiz. Yani utanç verici ve dehşet verici bir oyun oynanmış. Her yerde bu. Ve bunu utanmadan yapmışlar. Hiç utanmadan. Diri diri de suratımıza bakıyorlar. Şadırvan asıl kadına yap. Camide erkekler bölümü var, asıl kadınlara yap. Erkekler bölümü diye ayrı bir yer aç. Niye kadınlar önde değil? Bu nasıl bir kafa? Düşün kadınlar bölümü diyor. Girdiğinde adam kendi gitsin erkekler bölümü dersin oraya çıksın kendi. O çözüm budur. Cami kadının olacak olur mu öyle şey? En az yarısı onun olacak. En az yarısı. Her yerde bu dehşet verici görünümü rahatsızlıkla ve hatta öfke ile izliyoruz. Derhal düzelmesi lazım. Düzelmesi için her koldan gayret ediyoruz şu an. Her yerden deccaliyetin boynunu yıkacağız.
Kuran'ı Titizlikle Hayata Geçirmek Gerekir. Müslümanlar Kuran'a Çok Sıkı Sarılırsa Hayatlarının Tamamına Bereket Gelir
Kuran çok sade kolay bir kitaptır. Karmaşık bir şey yok ki. Bol tekrar vardır Kuran’da. Kuran’ın tamamı şu kadar falandır. Çok çok azdır. Yani asıl özü çok azdır. Çok fazla tekrar olduğu için kalın olmuştur. O tekrarlarda telkin amaçlıdır. Yani helaller sonsuz, haramlar parmak ile sayılı çok az haram vardır. Dolayısıyla Kuran’ı baştan sona kadar okuyup titizlikle hayata geçirmek lazım. Mesela Museviler Tevrat’ı su gibi bilirler. Ve çok titizdiler Tevrat’a. O yüzden çok zeki ve akıllı olurlar. Başarılı oluyorlar. Dünya hakimi oluyorlar. Biz de Kuran’a çok sıkı sarılırsak dünya hakimi oluruz inşaAllah.
(“Arap ülkeleri nasıl bu kadar zengin oldu?” izleyici sorusu)
Arap ülkelerinin zengin olmasının nedeni yakışıklım; petrol. Allah yerin altını onlar için önceden süslemiş, hazırlamış. Zengin olmasalardı yoksa sürünür, mahvolurlardı. Oralarda hiç insan olmazdı olsa da çok perişan ve fakir olurlardı. Allah Mekke ve Medine’nin refah içinde zengin olmasını istediği için Arap ülkelerinin yahut oraya gelenlerin huzur içine olması için yerin altını zenginlikle, para ile doldurmuş Allah. Zamanı gelince insanlar o zenginliği, o parayı bulmuş oldular. Ve Mekke ve Medine’nin bakımında kullanılıyor şu an.
(“Fakir olmak Allah Katında değerimizi artırır mı?” izleyici sorusu)
Fakir olmak tabii ki daha avantajlı yönleri var. Mesela fakir daha fazla mütevazıdır. Daha mazlumdur. Daha insan canlısıdır. Enaniyetten uzaktır. Gurur, kibirden uzaktır. Ağır yiyecekler yemediği için daha sağlıklıdır. Zengin çünkü havyar yer, yumurta yer, yağ yer, bal yer, et yer bol bol ve onun sonucunda damarları tıkanır. Fakirlerin damarları tertemiz olur. Çünkü hiçbir şey bulamaz. Ekmek yer, sebze yer. Çok az kıyma yiyebilir. Kolesterol oranı çok düşük olur fakirlerde o yüzden uzun ömürlü oluyorlar. Daha zayıf olurlar. Zenginler daha kilolu olur genelde.
(“İnsanlar neden kitap okumayı sevmiyor?” izleyici sorusu)
Kitapların çoğu sıkıcı, kafa ütülüyor, kafa açıyor. Dır dır dır konuşuyor adam. Mesela homoseksüel kendine göre kitap yazmış, kendince milleti yönlendirmeye çalışıyor. Yahut biri egzansiyalist veyahut bomboş bir kafası var. Bilmiş bilmiş yazmış, laf cambazlığı yapıyor. Adam daralır tabii ki. Faydalı bir şey varsa insan etkilenir. Yahut Darwinist kitaplar veyahut materyalist. Akılcı, doğru yazılmış eserler insanda olumlu etkiler yapar ve sıkıcı olmaması lazım, dürüst olması lazım.
(Endonezya’nın en popüler haber sitelerinden Detiknews’de, Rakhmad Hidayatulloh Permana isimli yazar, sizinle ilgili bir yazı yayınladı. Şöyle diyor yazısında; “Okulda hocamız evrim teorisini anlattıktan hemen sonra bize evrim teorisinin çöküşü başlıklı bir video serisi izlettirdi. Bu videolar müstear ismi Harun Yahya’yla daha çok tanınan Türk sanatkâr Adnan Oktar’ın çalışmalarıdır. Harun Yahya’nın çalışmaları evrim teorisinin zayıflıklarına vuruş yaptığı için İslami bilim adamı olarak da anılır. Yaratılışçılık konusundaki çalışmalarıyla öncüdür. Hakikaten Harun Yahya’nın çalışmalarından dolayı kendisine müthiş bir hayranlık duyuyorum. Çocukluğumuz boyunca evrim teorisinin geçerli, yaratılışçılığın doğru olmadığı yönünde bilgilerle büyüdük. Bilim adamları için yaratılışçı düşünce her zaman bilime ters düşmüştür. Ayrıca onlara göre yaratılışçılık gözlemlere dayanan deneylerle tespit edilemezdi. Onların tüm bu izahlarına rağmen evrim teorisinin bir yalan olduğuna dair kanaatim net. Ve bunun da üzerinde Harun Yahya’nın mükemmel bir bilim adamı olduğuna inanıyorum” diye yazmış.)
Orada benim Darwinizm’i hoşafa çevirmemin mükemmel bir şey olduğunu söylüyor. Darwinizm’i hoşafa çevirmek için bilime de gerek yok. Adam “tesadüf” diyor çünkü. Sen de diyorsun ki “tesadüfe benzemiyor bu” diyorsun. “Belli ki bir Yaratan var” diyorsun. O “Hayır, yüzlerce binlerce tesadüften oluştu” diyor, biz de diyoruz ki “her yerde Allah müdahale etti” fark bu. “Binlerce, milyonlarca tesadüf sonucu oldu bütün bu kâinat” diyor adamlar. Yani “milyarlarca tesadüf sonucu oldu, hepsi tesadüf” diyor. Biz de “hepsi şuurlu, hepsini Allah yaptı” diyoruz. Bu kadar, tartışma bu. Çünkü o bir pagan dini, tesadüfle yaratılma iddiası.
(“Mevlana İslam’a karşı mıdır?” izleyici sorusu)
Mevlana, bak ne diyor kitabında; “Bizim yolumuzda Müslümanlık diye bir şey yok” diyor. Çok net. Açık konuşmuş adam. “Bizim yolumuzda Müslümanlık diye bir şey yok. Kim olursa olsun gelsin” diyor. Yani “homoseksüel de gelsin, dinsiz de gelsin kim varsa gelsin” diyor. İnkar ediyorsun sen zaten, gelir adam. Niye gelmesin? “Yolumuzda Müslümanlık” yok diyorsun. Adam diyor ki, bir şey konuşuyor “İnşaAllah yaparız Sultanım” diyor. Adama hakaret ediyor Mevlana, diyor ki “niye inşaAllah diyorsun, ben söylüyorum ben, karşındayım. Bana niye inşaAllah diyorsun?” diyor. “Allah benim” diyor “bana inşaAllah diyorsun. Ben konuştum duymuyor musun?” diyor. Dehşet verici bir durum var. “Kadın yarımdır” diyor. Yani insan ile hayvan arası bir şeydir diyor. Homoseksüellik ile ilgili konuları ballandıra ballandıra anlatıyor. Biz böyle bir adama uyamayız haram olur. Dinden çıkar adam. Anadolu’daki anlatılan Mevlana Celalettin onlar diyor ki “Beş vakit namazında Müslüman bir adamdı” eyvAllah ona bir sözümüz yok ama kitapta okuduğumuz yani onun yazdığını iddia ettikleri iki yüz-üç yüz yıllık kitaplarda orijinal eser el yazmalarında bu ifadeleri görüyoruz. Bilmiyorum Hülagü mü yazdı o mu yazdı, oyun mu oynandı ama İslam’a, Kuran’a savaş açan bir kitap. Yani biz bunu kabul edemeyiz. Mesnevi diyor. Kardeşim nereye baksak inkar, nereye baksak küfür. Allah esirgesin.
(“Allah Peygamberleri nasıl seçer?” izleyici sorusu)
O Allah’ın bir sırrı. Mesela Peygamberimiz (sav) çocukken çok tatlı bayağı güzel simsiyah gözlü şeker bir varlık. Pis laflara hiç karışmıyor. Küfrediyor çocuklar öyle oyunlara girmiyor. Müstakil, eli yüzü bembeyaz çok temiz. Kirpikleri uzun şeker bir çocuk. Çok nurlu yüzü ve çok efendi. Mesela o Hristiyan Rahip Bahira yolda onu görüyor. “Bu çocukta bir şey var” diyor. “Bunu bana getirin şimdi çocuğu getirin yanıma” diyor. “Aç yavrum sırtını” diyor. Sırtını açıyor o peygamberlik mührünü görüyor Bahira. “Bu peygamber olacak” diyor. Yani ta çocuktan o mükemmellik oluyor. Allah’ın bir sırrı.