A9 TV, 8 Kasım 2016
(Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında: “Türkiye’ye karşı maksat ‘komşunun iki gözü çıksın’ anlayışıyla hareket ediyorlar. İsteseniz de istemeseniz de biz muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağız biz. Batı dünyası istediği kadar teröristleri Batı şehirlerinde barındırsın. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bumerang gibi bir gün gelecek, onları da vuracak. Bugün bizi sıkıntıya sokmak için terör örgütlerine kucak açanlar; artık kendinizi gizlemeniz mümkün değil ya. Verdiğiniz silahlarla hepinizin adresini biliyoruz. PYD işte PKK’nın yan kolu. YPG, PKK’nın yan kolu bunu dünyada kimse yutmaz. Bizim iki gözümüzü çıkarmaya çalışanlar, sadece çıkardıkları gözleriyle kalacaklar” dedi.)
Çıkardıkları gözleriyle? Yani bir gözü çıktı diyor onların, tek gözle kaldılar diyor. Tayyip Hocam manidar konuşmuş. Çünkü deccal herkesi kendisi gibi kör etmeye çalışır. Ama kendi gözünü çıkartır deccal diyor. Güzel demiş.
(Time Türk yazarı Oğuz Düzgün, Mehdi’yi beklediğine dair bir yazı yazdı. “Ben Mehdi’yi bekliyorum ama Mehdi’nin gelecek olması bizim Müslüman olarak sorumluluklarımızı ortadan kaldırmaz“ dedi. Dünya’ya bakış açımızın ve sorunlara çözüm arayışımızın Mehdiyet bakış açısıyla olması gerektiğini söyledi. Ve bunu şöyle açıklıyor, “Mehdiyet bakışı kültürler ötesidir. Mehdi de aynen dedesi Hz. Muhammed (sav) gibi Kurani bir bakışa sahiptir. Mehdi’nin tarafı ancak Allah’ın tarafıdır. Bu nedenle Müslümanlara düşen adalet temelli küresel bir ittifaktır. Mehdi’yi bölünerek veya zulümleri artırarak değil de, küresel bir adalet birliğini inşa ederek karşılamak daha mümince değil mi?“ dedi.)
Oğuz Düzgün. Düzgün delikanlıymış. Aferin maşaAllah Allah ömrünü uzun etsin.
Bediüzzaman Türklerle Kürtlerin Hiçbir Zaman Birbirinden Ayrılmayacağını 100 Yıl Önce Söylemiştir
Bak Bediüzzaman diyor ki, tam bundan 100 yıl önce söylüyor bunu. “Ey umum ekrad!“ Ekrad demek Kürtler demek. “Gözünüzü açınız, sabah geldi. Ve müteyakkız olunuz” Uyanık olunuz. “Sizin ihtilâf ve vahşetinizden gafletinizden, efkâr-ı fâside sâhibi” kötü niyetli bozguncular “istifade etmesin. Bu şanlı olan ittihad-ı milleti” Türk Kürt kardeşliğini “fena bir hastalığa” ayrılıkçı ırkçı düşüncelere “hedef etmesinler. Zîrâ o vakit bütün millet ve İslâmiyet size davacı olacaktır. Zaman size sille vurmakla o ihtilâf ve keşmekeşi atacaktır.” Bak “Zaman size sille vurmakla” yani olaylar olacak diyor bayağı bir olaylar. “o ihtilâf ve keşmekeşi” anarşiyi, kavgayı, keşmekeşi atacaktır. Ayrılıkçılara destek verir ve bu milletten ayrılırsanız aklınız başınıza gelir ama iş işten geçmiş olur diyor. Sakın ayrılmayın ittifak edin diyor Bediüzzaman. Asar-ı Bediiyye’de, 473. Sayfasında söylüyor.
Bediüzzaman diyor ki Said Nursi Hazretleri, “Kürtler İslam camiasından ayrılmaya asla tahammül edemezler. Bunun aksini iddia edenler mutlaka özel maksatlar altında hareket eden ve Kürtlük adına söz söylemeye yetkili olmayan 5-10 kişiden ibarettir. Kürtlük davası pek manasız bir iddiadır” diyor ırkçılık. “Çünkü her şeyden evvel Müslümandır Kürtler” diyor. “Hem de dini salabet-i” sağlamlığı “merdane tavrı kuvvetli olan hakiki Müslümanlardır” diyor. Her zaman söylüyoruz. Kürtler hakikaten öyledir. “İslamiyet herhangi bir ırkın diğer bir İslam unsuru aleyhine olarak menfi surette” Bakın, “İslamiyet herhangi bir ırkın diğer bir İslam unsuru aleyhine olarak menfi surette ayrılmasını asla kabul etmez. Kürdistan’a verilecek muhtariyetten bahsediliyor” diyor. “Kürtler yabancı himayesinde bir muhtariyeti kabul etmektense ölümü tercih ederler” diyor. Bu, mübarek Kürt kardeşlerimizin asaletini bak yüzyıl önce söylüyor.
Allah Öyle Güzel Bir İmtihan Ortamı Yaratmış Ki İyilerin Asaleti Kalitesi De Kötülerin Tüm Adilik Ve Basitlikleri De Tek Tek Görülüyor
Binbir türlü hikmet her yeri sarmış. Amacı Cenab-ı Allah’ın bir tane; sevilmek istiyor. Mehdi’sini zahir etmek istiyor. İsa Mesih’i zahir etmek istiyor. İslam’ı dünyaya son kere hakim etmek istiyor. Hiç hakim etmek de istemiyor Cenab-ı Allah çoğunluğunda. Çünkü imtihana münafi. İslam hakim olduğunda din çok rahat oluyor. Dolayısıyla münafığı, kafiri ayırt etmek mümkün olmuyor. Mümin öyle bir ortamda kolay kolay kendini gösteremiyor. Ama küfür ortamı oldu mu çok rahat. Bayağı kolay. Orada Mehdiler de kendilerini çok iyi gösterir kafir de, münafık da. Mesela böyle derin devlet olmasa falan münafık ortaya çıkmaz. Riyakarlık, yalakalık falan yapamazlar. Mesela küçük hareketler, basit hareketler, yüksek tavırlar, asil tavırlar hepsi Kuran’ın içerisinde yelpaze gibi açılıp dizilmiş. Oradan insanlar onu görüyorlar. Mesela asalet Müslümana yakışan bir tavır. Basitlik basit insanlara yakışıyor. Öyle hassas bir ortam ki bir insanın kalitesi, iyiliği, güzelliği en ince detayına kadar bu ortamda görülüyor. Kafirin, münafığın, kalitesiz basit insanın da, riyakarın da, üçkâğıtçının da bütün tavırları bu ortamda görülüyor. Bu çok büyük bir mucize. İyiler kesinlikle yapmıyorlar adilik. Tek tek ayırt ediyorlar. Kötüler de tek tek bütün adilik çeşitlerini tek tek yapıyorlar. Ve bu da bir mucizedir. Nasıl bitki kökü yerden mineralleri çekiyor. Bakırı, kobaltı şunu bunu falan; zararlı gördüğü bir şeyi çekmiyor almıyor. Mümin de faydalı gördüğü her türlü güzel ahlakı çekip gösteriyor. Kafir ne kadar zararlı varsa onu çekip gösteriyor.
(Rusya federal Askeri Teknik İşbirliği Servisi Direktörü Alexander Fomin, Türkiye ve Rusya’nın askeri alandaki işbirliğine yeniden başladığını açıkladı. Fomin, Rusya’dan Türkiye’ye hava savunma sistemi tedarik edilmesi konusunun gündemde olduğunu söyledi. Yetkililer yılsonunda bu konu hakkında toplanacaklar.)
Bence hiç bekletmesinler. Ağır aksak böyle yıllara yayarak değil. Yıldırım hızıyla yapsınlar. Hayırlı iş gecikmeye gelmez. Devlet işlerinde müthiş bir hızlandırmaya girsin hükümet. Her hayırlı işi kanun çıkararak alabildiğine hızlandırsın. Yirmi yılda yapılanı bir yılda yapsınlar. Tabii yani böyle fitne ortamında vakit kaybedemeyiz. Savunma sistemi derhal getirilmesi lazım.
(Almanya Münih’te yerel halk sığınmacılardan rahatsız olmasın diye yeni Berlin Duvarı’na benzetilen duvarı inşa etmeye başladı. Münih’e bağlı bir ilçede bulunan yeni bir sığınmacı kampında kalan mültecileri etraftaki Almanlar görüp rahatsız olmasınlar diye yaklaşık dört metre yüksekliğinde bir duvar örülmeye başlandı.)
Müslüman Müslümana önem vermezse, kendi aralarında birbirlerini öldürmeye kalkarlarsa adam yine “onları korumak amacıyla yaptım” falan da diyebilir. Yani asıl Müslümanın Müslümanı öldürmesi felaket. Mehdiyet’e karşı olanlar Müslümanın Müslümanı öldürmesini durduramadıkları gibi Sünni ise Sünniliği savunuyor, Şiili ise Şiiliği savunuyor. Ayrımı iyice körüklemiş oluyor. Halbuki Mehdiyet’i savunsa mesele bitecek. Mehdiyet’in öncülüğü ile daha yeni Türkiye’de “Şiilik-Sünnilik yoktur, mezhepler yoktur. İslam vardır” dendi. Mehdiyet’in vesilesiyle oldu. Mehdiyet’in ruhaniyetiyle oldu. Allah Mehdi’yi de İsa Mesih’i de zahir etsin. Bizleri de talebe etsin.
Kuran Bir Bütündür Ve Kuran'ın Hiçbir Yerinde Şiddet Yoktur. Allah Sadece Saldırı Karşısında Nefsi Savunma Hakkı Vermiştir
Bir izleyici, Medine’de indirilen surelerin ehli kitaba karşı nefret dolu olduğunu, Mekke’de indirilen surelerin daha ılımlı olduğunu yazmış. Yok, eğer zulüm yaparsa Müslümanlara saldırırsa “Allah tepeleyin” diyor. Normal bu. Mesela PKK askere saldırırsa asker tabii ki tepeleyecek onu. Kendini savunacak. Yani burada zulümle ilgili bir şey yok. Hiçbir yerde İslam’da doğrudan ‘saldırın’ hükmü yok. Eğer karşındaki dinine, imanına, insanlarına, kadınlarına, çocuklarına saldırır onların canlarını, mallarını, ırzını, namusunu payimal etmeye yönelirse o zaman kendini savunman hak olur. Kuran bunu anlatıyor. Mekki sureleri, Medeni aralarında hiçbir fark yok. Öyle bir şey yok yani. Zulme yönelik hiçbir hüküm yoktur. Doğrudan savaş hükmü hiç yoktur Kuran’da. Hepsi ‘kendinizi savunun’ ile ilgili ayetlerdir.
“Mekki sureler Medeni sureler ayrıdır” diye bir şey yok. Bütündür Kuran, hepsi birbirini bütünler. Orada öyleyken şurada böyleyken. Yok yani adam adam gibi davranıyorsa Allah diyor ayette “dinde zorlama yoktur” (Bakara Suresi 256), “De ki: Senin dinin sana benim dinim bana” (Kafirun Suresi, 6), şeytandan Allah’a sığınırım. Ama adam sana saldırıyorsa, dinini imanını payimal edip senin vatanını yerle bir edecekse, anana bacına çoluğuna çocuğuna saldırıp katliam yapacaksa tabii ki hakkını avucuna koyarsın, kendini savunursun. Yani Mekki dönemde bunların açıklanmamış olması bir şeyi değiştirmez ki, doğru bu. Bütün hak kitaplarda var bu Tevrat’ta da var, İncil’de de var. Zulüm varsa Müslüman kendini savunacak, bu kadar açık.
(İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson geçtiğimiz yıl İngiliz ITV kanalına yaptığı açıklamada PKK’ya ve peşmergeye çok fazla sempati duyduğunu açıklamıştı.)
Bak. Çünkü kendi evlatları olarak görüyorlar. İngiliz derin devleti anlaşılmadan bu konu anlaşılmaz. Ne PKK anlaşılır, ne diğerleri anlaşılır, ne Ortadoğu anlaşılır. Hiçbiri anlaşılmaz. Tutturmuşlar Amerika aşağı Amerika yukarı. Amerika gariban bir ülke, onları İngiliz derin devleti kullanıyor, bu kadar. Fransızları da kullanıyor, İngiliz halkını da kullanıyor. Kardeşim bir kere İngiliz derin devleti diyemediklerine göre demek ki deccal dehşetli bir şey. Hiçbir devlet adamı ağzına dahi alamıyor, söyleyemiyor dahi. Bayağı çekiniyorlar. Çok dolaylı yoldan söyleyebiliyorlar. Ama bak Türkiye’de yazarlar cayır cayır söylemeye başladılar ilk defa. Hiçbir İslam ülkesinde böyle meydan okurcasına İngiliz derin devletinden bahseden bir topluluk oluşmadı. İlk defa Türk aydınları İngiliz derin devletine tavır alıyor. Osmanlı’yı yıkan, Ortadoğu’yu paramparça eden, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren İngiliz derin devletidir. Beyni budur, sistem budur bunu da herkes bilir. Öcalan da anlatıyor, herkes anlatıyor.
Takvanın Gelişmesinde, Allah'a Yakınlıkta Manevi Liderlerin Muazzam Olumlu Etkisi Olur
Manevi liderler çok önemlidir. İman derinliğinde, takva gelişmesinde, Allah’a yakınlıkta muazzam etkili olur. Resulullah (sav)’ın zamanında sahabe diyor ki; “Henüz Resulullah (sav)’in kabrinin toprağından elimizi silmemiştik” diyor “daha toprağı elimizdeydi” diyor. “Kalplerimize baktık” diyor “tanıyamadık” diyor. “Tanıyamayacak hale geldik” diyor. İçi bomboş olmuş yani Resulullah (sav) vefat ettiği için. Adam sokakta ama sokaklar ona bomboş geliyor. Evine gidiyor evi bomboş geliyor, çok muazzam etki yapar. Resulullah (sav) varken her gün düğün bayramdı ama sonra tabii İslam’ı yaymaya başladılar sahabeler Hz. Ebubekir (as), Osman (as) ama Resulullah (sav)’ın yerini hiçbir şekilde onlar dolduramazdı. İşte İmam Mehdi de şimdi ahir zamanda zuhur ettiğinde kalpler onun sevgisiyle dolacak ama vefatından sonra müthiş bir boşluk olur. İsa Mesih’in vefatından sonra müthiş bir boşluk olur. Ondan sonra işte süratle bozulma oluyor. Daha hala millet bilmem şunu yapayım diyor. Kardeşim kıyametin kapısına geldik anlattıklarım doğru zaten göreceksiniz, çok yakın 2082.