Sayın Adnan Oktar'ın 26 Eylül 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 26 Eylül 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

29122

A9 TV, 26 Eylül 2016

 

(Mardin'de PKK'nın bombalı tuzak saldırısında 4 asker ve 2 köy korucusu şehit oldu ve 4 asker yaralandı. Şırnak'ta ise PKK'lı teröristlerin Şırnak-Van karayolundaki kontrol noktasına düzenlediği saldırıda 6 asker şehit oldu.)

Bu bunların klasik yöntemi oldu, bunlar çatışmaya da girmiyorlar. Adam zayiatları da olmuyor gayet kolay bir metot oturttular. Yollar her yerde var yolun kenarına patlayıcıyı döşüyor, uzaktan dürbünle bakıyorlar tam araba geldiğinde düğmeye basıyor bombayı patlatıyor. Buna çözüm bulunması lazım. Böyle olmaz. Her ne pahasına olursa olsun çözüm. Ya havadan taşıma yapalım, çok sayıda çok çok fazla sayıda helikopter alalım. O çift pervaneli büyük taşıyıcı helikopterler var, bunları alalım. Yol güvenliğini de sağlayacak bir teknik teknoloji vardır. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir durum var burada. Geceli gündüzlü aynı olayla karşılaşıyoruz. Bir kere tek yol değil de şaşırtmalı yollar yapılması lazım. Yani yol derdi olmaması lazım. Patika yollar başka yollar birçok yol denenmesi gerekiyor. Bir de PKK'nın bu tip bir düzenek yapmasına karşı da mayınlama yapılabilir. Bunlar ellerini kollarını sallayarak istedikleri yere gelip bombayı yerleştiriyorlar. Halbuki asıl mayını ordunun yerleştirmesi gerekiyor, polisin yerleştirmesi gerekiyor. Adam gelip bomba yerleştirmeye kalkarsa orada mayın olduğunu bilecek tedirgin olup hiç yanaşamaz. Bütün yol boyunu mayınlayabilirler, her yer bütün yol boyunca muntazam aralarla mayın döşenebilir. Adam da oraya gelemez tedbir olarak. Binbir çeşit tedbir yol olabilir yahut bu İHA’larla kontrol edilebilir her şey yapılabilir.

Bir de kontrol noktasına geliyor adam inanılır gibi değil. Kontrol noktasına geliyor saldırıyor ve kaçıyor. Yani gözlerime inanamıyorum. O bir kere geldi mi oraya zaten ayağıyla gelmiş geldiyse bir daha gidemez orada kalır o. Hepsinin yakalanması lazım. Ben hayretler içinde kalıyorum anlayamıyorum bu olayı. Sağanak yağmur gibi mermi yağdırırsın santimetrekareye mermi düşer. Hallaç pamuğuna çevirirsin ve adam kaçamaz bu kadar kolay. Benim bilemediğim bir sistem işliyor ama ne olduğunu anlamadım.

 

Şehitler Hayatlarına Tek Yanlı Pozitif İmtihan Olarak Devam Ediyorlar

Şimdi biz kalıyoruz tabii kaldığımıza da memnunuz çünkü sevap kazanıyoruz. Çünkü her dakika her saniye sevap kazanma imkanımız var. Ama şehidin işi de çok kolay, bayağı güzel. Hem imtihan oluyor hem çok rahat. Yani negatif kaldırılmış sadece pozitif var. Zaten insanın hep aklında o vardır diyorlar “hep pozitif imtihan olsak olmuyor mu?” Olmaz. Yani burada zaten imtihanın bir kısmını oluyor o şehit. Şehit olması için bilinçli olması lazım, yani belirli bir dünya imtihanından geçmesi gerekiyor. Yani hiç imtihan olmadan olmaz. Öbür türlü vildan olur o, cennet vildanı olur çocuk olarak  şehit edilirse cennet vildanı olur o. İlla ki bir hayat geçiriyor zaten. Allah onu yeterli görüyor sonra alıyor.

 

(İngiliz Independent’ın Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, darbe girişiminin ardından başlatılan tasfiyenin orduyu ve ülkeyi çökertebileceğini söyledi. Açıklaması şu şekilde: “Darbe girişimi sonucunda Türkiye'de devletin gücü genel anlamıyla daha da zayıfladı. Ülkede yıllardır devam eden tasfiyeler sonucu kamu kuruluşlarının içi boşaltıldı ya da etkisiz hale getirildi. Bu kurumların yeniden inşası zaman alacak” dedi.)

Yok canım niye zayıflasın. Zayıflama yok da, hükümet başka ne yapsın? Bir darbe girişimi olmuş devlet kendini şu an koruyor. Yani iç açıcı durum değil tabii ki bu. Devletin de isteyeceği bir şey değil ama can havliyle yapacak başka bir şey varsa söylesinler. Ama tabii gönül isterdi ki bunlar hiç olmasın. Mümkünse de durum düzeltilebilsin. Benim düşüncem zaten suç işleyenlerin hemen cezalandırılması diğerlerinin de devletle hükümetle barıştırılıp birlik ve bütünlük içinde yola devam edilmesi. En güzel çözüm bu olur.

 

Şehitlerin Bulunduğu Boyutta Kesintisiz Sevinç Var, Korku ve Hüzün Yok

Ali İmran Suresi 169, 170. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.” [Ali İmran Suresi, 169] Mesela yemek de yiyorlar. “Allah'ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler.” Yani kesintisiz sevinç var üzüntü yok. “Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler” yani bir anlatabilsem diyor yani “ki onlara hiç bir korku yoktur,” yani oranın özelliği olarak, dünyada var ama korku orada yok “mahzun da olacak değillerdir.” [Ali İmran Suresi, 170] Mesela mahzunluk da yok. Üzülme mahzunluk yok o boyutun özelliği olarak. Mesela Hz. İsa Mesih (as)’ın bulunduğu boyut da öyle. Bak meleklerle beraber Hz. İsa Mesih (as) namaz kılıyor. Allah “ondan çekinmezler” diyor “Mesih ve mukarreb melekler yakınlaştırılmış melekler Allah'a ibadet etmekten gocunmazlar çekinmezler, yani onu onur bilirler, güzellik bilirler” diyor. Bak sırf Hz. İsa Mesih (as) için söyleniyor bu. Çünkü bak, “Peygamberimiz (sav) namaz kılıyordu” demiyor Allah meleklerle. Sadece Hz. İsa Mesih (as) için var namaz kılma. Çünkü namaz sakıt oluyor vefat ettiğinde şeriatla sorumlu olmuyorsun ama bak Hz. İsa (as) şeriatla sorumlu. Yani namaz kılmakla mükellef. Halbuki vefat etmiş “teveffeni” Allah Katına alınmış. Ama bedenen ölmediği için bedeni durduğu için şeriatla mükellef oluyor. Orada meleklerle beraber namaz kılıyor.

 

Hakimiyetten Önce Çok Şehit Olması Allah'ın Bir Kanunudur

Tabii şimdi İttihad-ı İslam olacağı için, İslam hakimiyeti olacağı için Allah'ın bir kanunu var. Şehit olmadan hatta çok şehit olmadan hakimiyet vermiyor. Mesela Çanakkale'de Allah normalde alacaktı İstanbul'u elimizden. Çok şehit verdiğimiz için almadı, bize nasip etti. Mesela 200 bin şehit verildiği için Allah vermiyor. Yoksa İstanbul’u Avrupa bize asla ve asla vermez. İstanbul gibi bir şehri bize verecekler; mümkünü yok. Adam gelmiş buraya gemiyle falan donanmayla oturmuş, adam niye gittin? Gitmez, tabii. İngiliz donanması, bitmiş, donanmayı çekmiş buraya adam konu kapanmış tıpış tıpış gidiyorlar. Mucize yani.

 

(İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson BBC’ye yaptığı açıklamada, Rusya'yı Suriye'de savaşı uzatmak ve durumu kötü değiştirmekle suçlamıştı. Johnson’a Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mariya Zaharova’dan yanıt geldi. Facebook hesabından yanıt veren Zaharova, “Her şey doğru iki kelime dışında; Rusya yerine İngiltere, Suriye yerine Irak kullanılmalı” dedi.)

Zaharova şahane konuşmuş, helal olsun. Onlar da bu kervana katıldılar. İngiliz derin devletini Rusya da patlatacak anladığım kadarıyla. Onların da kanaati gelmiş. Demek ki takip ediyorlar. Bizim aydınlarımız bu işe girdi. Rusya da bu işin içine girdiyse konu tamamdır gayet güzel. Hiç konuşmadıkları bir şeydi, hep Amerika'ya suçlarlardı biliyorsunuz hep Amerika. İlk defa “İngiltere” diyor ilk defa. Yani muazzam bir gelişme bu hiç denmeyen bir söz. Şimdi buna Hindistan, Pakistan falan da katılırsa bitti. İran özellikle katılsın. İran'a da mektup yazalım.

 

(İsrail Başbakanı Netanyahu, 1. Dünya Savaşı sırasında Filistin topraklarının Osmanlı hakimiyetinden çıkmasını kutlayarak Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull’a hitaben “Ülkemizi Osmanlılardan kurtardığınız için size borçluyuz. Bu büyük bir olaydı. Sanırım tarihteki son süvari saldırısı buydu” dedi. Turnbull’un da Netanyahu buna karşılık olarak “Evet bu doğru. Son süvari saldırısı Birüssebi’de gerçekleşti, burayı ziyaret edeceğim” dedi.)

Anzaklar yani İngiliz. İngilizlere teşekkür ediyor İsrail. “Allah razı olsun teşekkür ederim bize devlet kurdunuz.” Tamam, asıl Abdülhamit'e teşekkür etsinler onlara toprak verdiği için, geniş yerleşim alanları verdiği için. Zaten teşekkür de ediyorlar. “Çok severdi” diyor tabii. Zaten 40’lardan sonraki haritayla o devirdeki harita aynı.

 

Türkiye, Rusya ve İran Bir Blok Oluşturursa Akıl Almaz Bir Güç Oluşur

Putin iyi delikanlı. Putin’e Tayyip Hocam çok yakın olsun. Çok iyi arkadaş olsunlar. Türkiye’yle gizli açık savunma anlaşmaları olsun. İran’la da özellikle çok iyi olur. İran da çok dürüst ülkedir. Biz Rusya ve İran’la bir blok oluşturursak yani akıl almaz bir güç. Rusya, Türkiye ve İran. Sınırlar zaten bitişik böyle bir ülke dünyayı sallar. Çünkü muazzam nükleer silah var. Muazzam klasik silah var. Muazzam asker gücü var. Bir de bütün Avrupa’yla Asya arasında dev bir kale. Müthiş bir güç. Dünyayı Allahualem yerinden oynatacak bir güç.

 

(Yeniçağ yazarı Aslan Bulut, Türkiye’de bölücü zihniyeti yöneten sistemin İngiliz aklı olduğunu belirterek şunları söyledi. Şöyle söylüyor yazısında “Abdülhamit Hristiyan teba ayrılmaya başlayınca devleti kurtarmak için İslamcılığı birleştirici siyaset olarak uygulamış ama başaramamıştı. Çünkü Arabistan çöllerindeki bedevilerin liderleri Müslümanların birliğini değil İngiliz altınlarını istiyordu. Kısacası düşmanı sistem değil İngilizler üretiyordu. Bugün de Türkiye’de bölücülük üreten İngiliz aklıdır.”)

Helal, buna da bir alkış. Her gün bir aslan, her gün bu vatanın kıymetli bir evladı İngiliz derin devletini deşifre ediyor. Rusya’ya da helal olsun. Dedim bak uluslararası da bunlar deşifre olacaklar dedim. Rusya’dan cevap geldi. İngiliz derin devletine onlar da tavır aldıklarını söylediler. İngiliz derin devleti deşifre olduğunda konu biter.

 

(Emekli Albay Atilla Uğur, ikinci kalkışmanın İngilizlerin işgal girişimi olabileceğine dair bir açıklama yapmıştı. Yeni Akit yazarı Abdullah Şanlıdağ; “Bu ciddi bir uyarı. Mutlaka araştırılması gerekiyor” dedi. “İngilizlerin planlayıp, Amerika’nın oynadığı bir oyun oynanıyor olabilir. Suriye, Irak, Kuveyt’te olduğu gibi Türkiye’ye girmek istiyor olabilirler” yorumunda bulundu.)

Olabilir değil, öyle. İngilizlerin ilk defa yaptığı bir şey değil. Osmanlı’yı yıkan bunlar, Abdülhamit’i bu hale getirenler bunlar. Vahdettin’i yurt dışına çıkmaya zorlayan bunlar. Her yeri, her şeyi talan eden bunlar. Zaten Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli ayağı Türkiye’nin parçalanmasıdır. Suriye, Irak ve Türkiye’nin parçalanmasıdır. Sonra da Rusya’yı parçalayacaklar. Bu İngiliz planı, iki yüz yıllık plan. Adam daha ne yapsın? İşte yaptı bak gördün. Darbe yaptı, beceremedi. Daha önceki de darbeydi, sivil darbeydi. Ondan sonra askeri darbe yaptı. Şimdi yine adam yanıp tutuşuyor. Yeni bir darbe girişimi tabii ki var. Yani bu belki dışarıdan müdahaleyle de olabilir. Getirirler İngiliz donanmasını falan dayar adam buraya, İzmir’e, şuraya, buraya falan. Ben vatandaşlarımı kurtaracağım görünümünde her türlü kepazeliği yapabilirler. Olağanüstü tedbir alınması gerekiyor.

 

(Dün Moodys’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi üzerine halka bir çağrıda bulunmuş ve insanların para piyasasını hareketli tutmasının oynanan oyunu bozacağını söylemiştiniz. Bugün haberlerde piyasaların güne hareketli başladığı ve normalleşme yoluna girildiğine dair ifadeler var.)

EvelAllah hiç ihtiyacımız yok. İstediği kadar kredi notunu azaltsın çoğaltsın fark etmez. Biz kendi kendine yeten bir milletiz. Ayrıca Rusya gibi bir dostumuz var, İran gibi dostumuz var yani biz dünya devletiyiz hiç ihtiyacımız yok, hoplayıp zıplamaları hiçbir şeyi değiştirmez. Laf onlar.

 

(Numan Kurtulmuş asılsız ihbarlar konusunda şöyle bir açıklama yaptı, “Asılsız ihbarların büyük suç olduğunu herkesin bilmesi gerek, bunun da bir bedeli olduğunu herkes bilmeli. Bu en ağır suçun içinde olan kimseyi affetmeden yolumuza devam edeceğiz. Komisyon kuruldu çok titiz bir çalışma yürütülüyor, uzun sürecek bir süreç.”)

Kardeşim güzel de şimdi adamlar diyor ki, bu Fethullah Gülen’i zamanında böyle alkışladı yahut Zaman Gazetesi aldı şu bu falan diyor. Bununla ilgili soruşturma açılıyor. Evrak açılıyor. Benimle ilgili de çok fazla şikayet yaptılar, çok fazla savcılığa yazı gitti. Bunlarla uğraşmak kolay değil yani savcılık bunu başından bitirsin. Yani direkt takipsizlik verip hiç muhatap olmasın, yoksa bunlarla uğraşılmaz yani. Tabii en iyisini yine onlar bilirler, takdir onların ama bu şekilde olması lazım.

 

İngiliz Derin Devleti Osmanlı'yı Yıkma Planına Devam Etmek İstiyor

Adamlar belanın kaynağını daha hala anlayamıyor, hala başka yerlerde arıyor. Kardeşim bak İngiliz derin devleti bizimle oynadı. Osmanlı’yı yıkan İngiliz derin devleti halen bak yıkma ameliyatı devam ediyor. Adam binayı yıkmış, çatısı kaldı kenarı kaldı diyor. Güneydoğu orayı da yıkacağız diyor. Bir de diyor Antalya kısmı, orayı yıkacağız. İzmir kısmı kaldı, bir de İstanbul diyor. Sırf İç Anadolu’da size bir yer bırakacağız, ondan sonrası kolay diyor. Yani biz de orada sizin gereğinizi yapacağız diyor; orada ne Türk bırakacağız ne Çerkez ne Kürt hepsini darmadağın edeceğiz.. Bunu anlatıyor adamlar.

Aydınlarımız da maşaAllah uyandılar. Her gün ikişer üçer aydınımız İngiliz derin devletine isyanını ve nefretini ifade etmeye başladı. Bak uluslararası destek de başlayacak dedim, hemen Rusya devreye girdi, daha dediğimden 24 saat geçmeden. Rusya’nın tarihinde böyle bir açıklama yok ilk defa açıklama yapılıyor. Abdülhamit devrinden beri böyle bir açıklaması yok Rusya’nın. Yani 300 yıldan beri böyle bir açıklaması yok. İlk defa böyle bir açıklama yapıyor, resmi açıklama. Bütün olayların altında İngiliz derin devleti var diyor Rusya. Olayın teşhisi tamam. Bunu Çin de açıklayacak, hepsi açıklayacak. Bu beladan kurtulacağız.

 

Bütün Dünya Ortak Tavır Alsa İngiliz Derin Devleti'nin Hiçbir Gücü Kalmaz

İngiliz derin devletiyle böyle silahlı çatışmaya falan gerek yok. Bütün dünya ‘ne istiyorsunuz bizden’ derse İngiliz derin devleti fıs diye söner. Çok fazla yalakası yancısı var, iblisten çok fazla ordusu var. Ben bunları tevafukken yakaladım. Osmanlı bunları anlamış fakat herhalde çekinmişler bir kısmı korkmuş, bir kısmının da işine gelmiş, idare etmişler. Bu vakte kadar gelmiş hükümetlerin de birçoğunun farkında olduğunu biliyorum, anlamazdan gelmişler. Şu ana kadar getirmişler, son işte Kıbrıs’la Güneydoğu’yu istiyorlardı, biz ‘ne oluyor?’ dedik, tırstılar beklemeye geçtiler. Şimdi yeni yeni ataklar düşünüyorlar. İşte hükümete darbe yapmak bilmem ne falan onları da beceremediler. Normalde bunların hesapları çabuk tutardı yani Kıbrıs çoktan verilmesi gerekiyordu Kıbrıs’ı alamadılar. Güneydoğu’nun da PKK tarafından çoktan alınması gerekiyordu. Osmanlı’nın o tarz adamlarının kafası olmuş olsaydı çoktan verilmişti Güneydoğu. Veriyor zaten adamlar yani ne isterse veriyor. Kıbrıs’ı istiyor ‘tamam al senin olsun’ diyor.  Girit? ‘O da senin olsun’ diyor. Romanya, Yunanistan istediğin gibi hepsini al diyor, yani öyle bir konu yok. Şu an alamamalarının sebebi Mehdiyet. Tıkandılar oradan dolayı. Şimdi gıcık oldular üçüncü bir darbe düşünüyorlar. O darbe sözü doğru yani tabii biz bundan korkuyor çekiniyor falan değiliz. Denediklerinde zaten aldıkları cevapla kanaatleri gelecektir ama işgal de düşünüyorlar. Sırf darbe değil, darbe onun çok küçük bir bölümü.

 

Alkolle ve Darwinizm ile Osmanlı Gençliğinin Manevi Gücü Kırılmış Sonra da Kolayca İşgal Etmişler

İngilizlerin en güçlü silahı da alkol Osmanlı’ya karşı. 1920’de İstanbul işgaline karşı, işgallerine karşı mücadeleyi zayıflatmak için işgal ettiler ya direniyor halk, yüzlerce ton içki getiriyorlar İstanbul’a kasa kasa Galata’da her yere tevzi ediliyor bedava. Viski, rakı, bira, şarap bak yüzlerce ton Galata’ya gemiyle getiriyorlar her yere dağıtıyorlar. Abdülhamit’in fabrikaları zaten çalışmış, rakı fabrikaları şunlar bunlar, tütün bir yandan dumanla alkolle Darwinizm’le Osmanlı gençliğini mahvetmişler sonra da rahatça işgal etmişler. Kimse de çıkıp “Ne oluyor, bu topraklara böyle dağıtıyorsunuz” dememiş.

 

Hicaz Demiryolu Açıldıktan Beş Yıl Sonra İngiltere'nin Eline Geçti ve İngilizler Tarafından Ortadoğu'nun İşgalinde Kullanıldı

Hicaz tren yolu sadece Medine ve Şam arasında çalışıyor. Hicaz demiryolu Abdülhamit devrinde yaptırılıyor. İki milyon liraya mal oluyor. Yani bugünün parası ile beş yüz milyon dolar. Dünya Müslümanlarından bağış olarak toplanıyor. Altın, gümüş, yüzük, onunla yaptırılıyor. Demiryolu açıldıktan beş sene sonra İngilizler bölgeyi komple işgal ediyor, boydan boya. Ve bu demiryollarının tamamına el koyuyorlar. Ve Osmanlı’nın kontrolünden çıkıyor. İngilizler tüm Ortadoğu’nun işgalinde bu demiryolunu kullanıyor. Asker sevkiyatı, Müslüman esirler bunlarla esir kamplarına taşınıyor. İşkence yapacakları yerlere bu şekilde götürülüyor. Müslümanların ezilmesinde, perişan edilmesinde bu tren yolu kullanıldı. Daha önce de şarap sevkiyatında kullanıldı. Şarap, rakı, bira ve Darwinist kitapların sevkiyatında kullanıldı. Marul, fasulye falan da yüklüyorlardı ama bu dediklerim de oluyordu.

 

Hz. Ali: “Amelika bayrakları Kürdistan’da yükselir. İşte o zaman Tur Dağı’nda Musa (as) ile konuşanın vadettiği Mehdi (as)’ın zuhurunu bekleyin.”

Hz. Ali (ra)’ın Kitab-ül Cifr kitabı vardır. 1400 yıllık kitap. Bu, Şii kardeşlerimizin sakladığı bir kitap. Bak diyor ki, “Amelika” Amerika değil. “Amelika bayrakları Kürdistan’da yükselir.” O zaman orada Kürdistan var. “İşte o zaman Tur Dağı’nda Musa (as) ile konuşanın vadettiği Mehdi (as)’ın zuhurunu bekleyin.” Hz. Musa (as) Tur Dağı’nda konuşurken Cenab-ı Allah ona vadetti ya Moşiyah’ı. Bak, “Tur Dağı’nda Musa (as) ile konuşanın zuhurunu bekleyin ki hemen zuhur eder.” Yani Mehdi (as) zuhur edecek o devirde diyor. “Amelika bayrakları Kürdistan’da yükselir” diyor. (Kitab-ül Cifr, İmam-ı Ali, Sayfa 131) 1300-1400 yıllık kitap. Tarihçilerin bir kısmı Amelika kavminin Kürtler olduğunu, bir kısmı da Arap kavmi olduğunu söylüyor. Ama zahir anlamında Amerikan bayrağı olduğu anlaşılıyor. Çok net yani.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo