A9 TV, 29 Nisan 2017
Cennetteki Huriler Kusursuz Güzellikte Daima Temiz, Güzel, Hoş Hanımlardır
Cenab-ı Allah “en güzel surette yarattım” diyor insanı. Ahsen-i Takvim’dir insan. Huriler de tabii insan suretinde, güzel, kusursuz, doğal ihtiyaçları olmayan, yeme-içme ihtiyacı olmayan, yorgunluk duymayan, daima temiz olan güzel hoş hanımlar. Gılmanlar da var bir de yakışıklı delikanlılar. Onlar da aynı vasıflara sahiptir. Bir de vildanlar var minik vildanlar küçük çocuklar. Cennete neşe katan, ortalıklarda koşan, işte ağaca tırmanıyor kimi, başka cinlikler yapan şeker varlıklar. Cennetin neşesidir çocuklar. Çok fazladır cennette çocuk, her yerde her zaman ortaya çıkarlar. Cennet vildanından kasıt odur. Yani cennete neşe veren, işte bağırtı çağırtısıyla, onların sesleri güzel oluyor tabii. Huyları da güzel oluyor cennet vildanlarının. Cennet ağaçlarına çıkarlar, cennet evlerine gelirler, insanların hoşuna gider onları sevmek, onların iltifatları, insanların onlara iltifatları hoş güzel olacaktır. Allah’a muti, aklı başında çocuklar ama çocuk aklı olur tabii büyük aklı olmaz. Küçük ölen çocuklar hepsi vildan oluyorlar cennette. Zaten onun için getiriliyor dünyaya. Annesi babası vefat edince feryat-figan ediyor. Halbuki zaten cennet vildanı olarak gelmiş o. Emaneten gelmiş. Sen mi yarattın? Allah yarattı. Cennetteki vildan buraya geliyor ziyaret ediyor, geri cennete dönüyor. Onlar da zannediyor ki kendi malı, kendi yarattığı. Öyle bir şey yok. Cennetten gelen, emaneten gelen vildan gelir dünyayı görür, geri döner, o kadar başka bir şey yok. Cennet vildanı dünyayı hatırlar. Gılmanlar, cennet hizmetçileri ortalıkta gezer. İstediğin bir şey olduğunda yaparlar. “Getir şu sandalyeyi” dersin getirir “götür şunu” dersen götürür. Eşyaya da söylesen eşya kendiliğinden hareket eder ama gılmanın yapması tabii insanların daha hoşuna gider.
Akla Gelen Her Türlü Hayvan Cennette Vardır, Cennette Hepsi İnsanın İstediği Gibi Seveceği Şekilde Yaratılırlar
Cennet hayvanları da yine saflıkları masumluklarıyla çok dikkat çekerler. Her türlü hayvan vardır cennette. Yani aklınıza gelecek her türlü hayvan mevcut. Temiz, hoş, akıllı istediği gibi insanların sevebileceği gibidir. Burada öyle değildir. Mesela bir güvercini sevemezsin hayvanı, pençeleri falan vardır. Kediyi sevemezsin tırmalar. Köpek bakım gerektirir. Cennette öyle değildir bayağı akıllıdırlar hepsi kendini sevdirir. Meyveler, çiçekler hepsi kendini sevdirir, her şey şuurludur ama istemezsen de konuşmazlar uslu uslu dururlar ama gel dersen gelir git dersen gider. Tamamı şuurludur yani cennetin taşı toprağı. Cehennemin de tamamı şuurludur. Cehennemin bütün azaları, bir bedendir cehennem zaten, yani bütün bir mahluktur. İnsan bedeni gibi bedendir cehennem. Kendine düşenlere ızdırap verir, rahatsızlık verir. Cennet de tamamen canlıdır, o da gelenlere hep mutluluk verir. Şuurludur yani komple akla sahiptir. Allah’ın aklıyla donanmıştır cennet. Bahçeleri bağları her yeri her şeyi şuurludur, şuurlu olmayan hiçbir yer yoktur. İstediğin gibi yeşilliklere uzanır-yatarsın. Uyumak istersen uyursun da cennette. Yani cennet uykusuyla yaşarsın, sevdiklerinle beraber. Kötü bir söz yok cennette. Hep güzel sözler vardır. Sıkılma olmaz.
Bütün Mahlukat Cennette En Güzel Ve En Akıllı Şekliyle Vardır. Cennetin Kelebekleri, Karıncaları Her Şeyi Akıllıdır.
“Daha sizin bilmediğiniz nice şeyler” diyor Allah. Ama biz mevcutlara bile kat kat razıyız yani. Sırf tavşan, kedi olsa, köpek olsa, kuzu olsa değil mi? Kaplumbağalar falan hepsinin huyları güzel oluyor. Zaten yüz binlerce hayvan çeşidi var. Cennetin kelebekleri de var hepsi akıllıdır. Cennetin böceği de var, cennetin karıncası da var. Karıncaya dikkat çekiyor Kuran’da Allah zaten. “Güldü” diyor “Hz. Süleyman (as)” için, şuurlu karınca. Hoşuna gidiyor karıncanın konuşması. Onlar da orada gayretlidirler. Bütün mahlukat olur yani cennette, dünyadaki bütün mahlukat vardır ama en güzel şekliyle, en akıllı şekliyle. Çünkü karıncaları seyretmek de çok zevklidir. Onlar da cennette yuva yapıyorlar, eğleniyorlar, işine gücüne bakıyorlar. Cennet dünyaya çok benzer aslında. İnsanlar çok çok farklı zannediyor ama dünyaya bayağı benziyor fakat düzgün. Yani dünyadaki negatif unsurlar yoktur. Yapı açısından düz tepsi gibidir geniş. Yani elips gibi düşün, böyle hafif elips şeklinde. Bir parça yükseltisi vardır cennetin, geniş. Zaten Kuran’da da açıklanıyor bu, yani yuvarlak değil. Bu Satürn halkaları var ya görüyorsunuz düz oluyor onlar. Onun gibi geniş. Nasıl yapacak Allah? İşte onlar da görüntüdür. Allah “Benim için çok kolay” diyor. İnsanların aklı dimağı duruyor ama cennetin oluşması bir saniye bile sürmez Allah için yani tamamının oluşması. İnsanın dimağında bile Allah o yaratma gücünü yaratmıştır. Mesela adam, insanın kafasını kapattı mı bir caddede ilerlediğini düşündüğünde kilometrelerce yol gidebilir. Ve her yerde de manzaralarla karşılaşır istediği gibi. Otomatik oluşur manzaralar, evler, binalar, yolların kenarlarında çakıl taşları, otlar, bitkiler, sokakta gezen dedeler aklına anında gelir. Yağmur gibi yaratır. Yaratmayı Cenab-ı Allah yaratır ama onda gösteriyor Allah insanın bilincinde.
Cennette Her Şey Sevgi İçindir, Allah'a Şükretmemiz İçindir, Cennettekileri De Allah’ı Sevdiğimiz İçin severiz.
Cennette her şey sevgi içindir. Kuşlar, böcekler, hayvanlar, çocuklar, vildanlar, içkiler, yiyecekler hepsinde amaç sevgidir. Allah’a şükretmek. Allah’ı sevdiğimiz için onları severiz. Cennetin özelliği odur. Cennette müziğin en gelişmişi var. Mesela buradaki müzikler çok ilkel gelir. Yani buradakilerin hiçbirini duymak istemez insanlar. Cennette dinletsen dünya müziğini “aman aman” derler yani. Hiçbirini dinlemek istemez insanlar. Yani kıyası kabil değildir cennet müziğinin. Dans, mesela cennette ağaçlar bile dans ediyor, hayvanlar da her şey dans eder istediğinde. İnsanlar da istediğinde dans ederler. Oradaki dansla buradaki danslar uzaktan yakında alakası yok. Burada en fazla on dakika on beş dakika dans ediyor adam, hadi yarım saat diyelim, kan ter içinde kalıyorlar. O kadar da mükemmel olmuyor. Zaten en iyi dansları da yayınlıyorlar, vasat oluyor, bir dereceye kadar oluyor. Cennet dansları büyüleyicidir adeta böyle, insanda hipnoz meydana getirir. Yani muazzam bir ritim, muazzam mükemmellik.
Peygamberimiz (sav) Cennette “Akla Hayale Gelmeyen Nimetler Olduğunu” Bildirmiştir.
Cebrail (as) cenneti anlatıyor Peygamberimiz (sav) de kendi uygun bulduğu kadarıyla anlatıyor. Yani benzetmelerle teşbihlerle anlatıyor. Cebrail (as) doğrudan anlatıyor, Peygamberimiz (sav) halkın anlayacağı gibi kendi yorumuyla anlatıyor, kendi anlatış şekliyle. Çünkü Kuran’da geçecek bir hüküm değil. Ona diye anlatılıyor, o da aklındaki imajı aktarıyor. Ama cehennem gösterildi Peygamberimiz (sav)’e, cehennem gösterildi kısa bir süre gördü kapatıldı. Bu dünyayı daha çok sevmesine vesile oldu o zaman. Yani nimetleri daha çok sevmesine vesile olur. Ama cehennem tabii içine girince anlaşılır. Bizim bildiğimiz gibi bir yer değil. Tahmin tahayyül ettiğimiz gibi değil. Adamlar çünkü orada züppelik yapıyorlar daha hala. Mesela diyor ki “yüzünün etleri dökülür” diyor “kafatası ortaya çıkar” diyor ama adam çakallık yapmaya devam ediyor. Garip bir durum yani. Bizim anlayabileceğimiz gibi değil. Birbirleriyle edişiyorlar, kovalamaca var, birbirlerini dövmeye çalışıyorlar.
Allah Cennette Görünüm Olarak Güzel Bir İnsan Suretinde Müminlere Tecelli Edecektir.
Güzel bir delikanlı suretinde Cemal ismiyle Cenab-ı Allah tecelli ediyor. “Ben Allah’ım” diyor. İnsanlar da secde etmeye kalkıyorlar o anda. Allah “artık secde yapmayacaksınız” diyor “namaz yok, onu Ben gördüm sizde zaten, kanaatim geldi o yüzden Ben sizi buraya aldım, ibadet bitti” diyor “burada sadece sevgi var” diyor Cenab-ı Allah. Yani “Benim size sevgim, sizin Bana sevginiz, Ben sizden razıyım, siz Benden razısınız artık bu nimetler içerisinde yaşayın” diyor Cenab-ı Allah. Ama en şiddetli haz Allah’ı görmeden alınan hazdır cennette. O da tabii Allah’ın gücünde olan bir şey. Cihetsiz, mekansız ve cihetsiz olarak tecelli ediyor yani insan onu kavrayamıyor, nasıl olduğunu da bilmiyoruz şu an ama görünüm olarak güzel bir delikanlı suretinde. Ama “Selam” diyor “Ben Allah’ım” diyor, tecellisi. Mesela Allah orada biliyorsunuz, Hz. Musa (as)’a dağda tecelli etti. Ne dedi Cenab-ı Allah? “Ben Allah’ım” dedi. Çalının içinde ateş “Ben Allah’ım.” Ne şeklinde? Ateş şeklinde görülüyor. Orada da insan şeklinde tecelli ediyor, insan görünümünde.
Darwinizm Kuran'a Uygun Değildir, Allah'ın Yaratışını, Gücünü Kendince İnkar Eder. Kuran'la Bağlantı Kurmaya Çalışanlar Yanlış Yapıyor
Darwinizm’i anlatırken kendince çaktırmadan “Kuran’a da uygun” diyor. Kardeşim, Allah’ı inkar eden felsefe Kuran’a uygun nasıl olur? Allah’ın yaratışını, Allah’ın gücünü inkar ediyorsun. Bari İslam’la bağlantı kurma. İnkar ediyorsan dürüstçe söyle, inkar ettiğini söyle. Niye Kuran’la bağlantı kurmaya kalkıyorsun?
Darwin’e karşı olana “sen bilime mi karşısın?” diye karşı çıkıyorlar. Bilim tesadüfle açıklanacak bir konu mu? Sen bilim diye bizim karşımıza neyi sunuyorsun? “Bu nasıl oldu?” diyoruz “tesadüfen oldu” diyorsun. Sen dalga mı geçiyorsun bizimle? “Bu ne?” diyorum “bilim” diyor. Tesadüf bilim olur mu kardeşim? “Böcekler nasıl oldu?” diyorum “Tesadüfen” “İnsan?” “Tesadüfen” “Meyveler?” “Bütün canlılar tesadüfen oldu” diyor. “Peki şu nasıl oldu koful, mitokondri, hücre zarı, protein?” “Hepsi tesadüfen oldu” diyor. “Peki bu nedir?” “Bu bilim” diyor. Kardeşim, en kötü hurafe, en kötü hurafe. İnsan aklıyla alay edilen bir sistemdir Darwinizm. Bilimle ne alakası var? Tesadüfle bilim olur mu?
Bilgisizlik Darwinizm'in Silahıdır. Darwinizm Bilgiye Dayanamaz, Yenik Düşer
Bilgisizlik Darwinizm’in silahı. En önemli konu bu. Bilgisi az toplumlarda Darwinizm güç buluyor. Mesela 1800’lerde çok rahat zemin buldu. Çünkü insanların bilgisi de azdı, iletişim de azdı. Şu an yapabiliyor mu? Yapamıyor. Niye? Çünkü bilgiye direnemiyor Darwinizm. Adama “nasıl oldu?” diyoruz “tesadüfen.” “Şu nasıl?” “Tesadüfen.” Gece-gündüz tesadüf diyorsan ve bunun adına bilim diyorsan adam sana güler. Paleontoloji bilimdir, jeoloji bilimdir. Darwinizm safsata, bir pagan dinidir. Çünkü tesadüf, bütün inancın temeli tesadüfe dayalı. Ama paleontolojide delil var ortada, bilimdir. Jeolojide delil var. Fizik bilimdir, kimya bilimdir. Darwinizm bilim değil hurafedir. Putperest dinidir, bir pagan dinidir.
Şeytan Darwinizm Kanalıyla İnsanlıkla Adeta Alay Ediyor. Darwinizm Şeytanın Dini Gibidir, İnsanları Adeta Esir Etmiştir.
Şeytan insanlıkla alay ediyor, bütün dünyayla alay ediyor Darwinizm kanalıyla bu pagan diniyle. Ve kendi dinine insanları çektiği için de çok mutlu şu an şeytan. Çünkü “ben dedim” diyor “bak dediğim de oldu” diyor şeytan. Dediklerinin hakikaten de büyük bölümü oldu. Allah zaten olacağını da söylüyor dediklerinin. Bak bütün insanlığı esir etti adeta. Kime sorsan “tesadüf” diyor. Çok az inanan var şu an. Ama bizim atağımızdan sonra tabii kavrulup sepetin içine düştü Darwinist inanç.
Şeytan, Darwinizm ve materyalizmle pusu kurdu insanlığa ve bu pusuya bütün insanlık düştü neredeyse. Yüzde 99’unu düşürdü şeytan ve bu çok büyük mucizedir, Allah’ın gücüdür bu, şeytana Allah’ın böyle bir güç vermesi. Koskoca profesör “tesadüfen oldu” diyor. “Hücre nasıl oldu?” “O da tesadüfen” “Protein?” “O da tesadüfen” diyor. Bu çok şaşılacak bir durumdur.
Allah, Binbir Güzellikte Çeşit Çeşit Meyveler Yaratıyor, Darwinistler "Bunlar Tesadüfen Oluştu" Diyorlar.
Allah bin bir güzellikte meyve yaratıyor mesela çilekler, elmalar, armutlar, kirazlar, narlar “nasıl oldu nar?” diyoruz” “tesadüfen oldu.” “Elma?” “O da tesadüf.” “Kiraz” “O da tesadüf.” Şimdi bunu Allah’a yapınca bu yakışıksız çirkin eylemi, Allah da o zaman cehennem meyvesi yedirtiyor işte onlara ahirette. “Zakkum” diyor Allah. Yani onların tahayyülündeki gibi meyveler bu sefer. Yani evrimle oluştuğuna inandıkları meyveleri yedirtiyor. Evrimle oluştuğuna inandıkları gibi insanlar yaratıyor. Ağzı-burnu eciş bücüş, kafası arkaya dönmüş, bir kısmı yerde sürünüyor, yerden tuzlu sular kaynıyor, kükürtlü sular kaynıyor. Çünkü yerden normalde tertemiz su çıkmaz. Metallerin içinden geliyor, her türlü madenin içinden geliyor. Bayağı kirli çıkması lazım suyun, tertemiz geliyor sular. Meyveler her biri birbirinden mükemmel. Vitamin deposu, mineral deposu, protein, yağ her şey var. Şeker, karbonhidrat. Adam hepsine “tesadüf” diyor.
Fosillerin Okullarda Çocuklara Gösterilmesi, Sergilenmesi Çok Önemli, Bunu Hükümetimizden Rica Ediyoruz.
Fosillerin sergilenmesi konusu çok önemli. Biz hükümetten rica ediyoruz fosiller sergilensin. Öğrencilere gösterilsin. Komünistlerin en korktuğu şey fosil sergileri. Fosil sergisi oldu mu hemen saldırmaya geçip ısırmaya falan kalkıyor bir kısmı, bir kısmı yutmaya kalkıyor. Darwinistler bu şekilde bilimi yasaklamaya çalışıyorlar. Paleontoloji bilimdir, arkeoloji bilimdir. Paleontolojik bulguları niye göstermiyorsun çocuklara? Niye korkuyorsunuz? Sergilenmesinden niye korkuyorsunuz? Bakın, ne zaman bir sergi yapılsa saldırmışlardır. Birçoğu. Avrupa’da istediğimiz gibi sergi yapıyoruz. Paleontolojik delilleri hükümet devlet sergilemesi lazım gençlere. Yorum yapmalarına gerek yok sadece sergilesinler görsün çocuklar. Devletin depolarında niye duruyor bu Darwinist propagandayı ortadan kaldıracak deliller?
Allah Peygamberimiz (sav) İçin Zorluklarla Beraber Hep Kolaylık Da Yaratmıştır.
Cenab-ı Allah Peygamberimiz (sav)’in üstündeki yükten bahsediyor ve “kalbini yarıp açmadık mı?” diyor Elemneşrahleke ayetinde. O inşirah ondan, yani kalbinde de rahatsızlık var. Zaten son zamanlarında biraz Resulullah (sav) kilo almış. Hanımıyla yarışırken normalde geçiyormuş her seferinde, o kilo aldığında geçememiş. Peygamberimiz (sav) çok rahatsız olmuş bu durumdan hemen rejime girmiş. İşte o rejimini yanlış anlıyorlar. Diyor ki “midesi ağrıyordu.” Aç ama rejim yaptığı için aç, yemek bulamadığı için aç değil. Yani rejim yapıyor. Rejim yaptıktan sonra bayağı atletik eski haline dönüyor. Bir daha yarışıyor geçiyor Hz. Ayşe (ra)’ı. Hz. Ayşe (ra) gençti bayağı genç. Bütün gücüyle koşmasına rağmen Peygamberimiz (sav) geçemedi. Bayağı kudretli güçlü bir insan.
Bak, “Senin için bağrını açmadık mı? İndirmedik mi senden yükünü?” (İnşirah Suresi /1) Bu işte kalbindeki sıkıntı. “Bağrını açmadık mı?” (İnşirah Suresi / 2) O kalpteki sıkıntıyı söylüyor. “İndirmedik mi senden yükünü?” (İnşirah Suresi / 3) Muhtemelen kilo aldı onu aldı Allah. “O sırtında eziyet veren yükünü” diyor. (İnşirah Suresi / 4) O nedir? İşte kalbi sıkıntı verir başka nasıl olur yani? Tansiyon yükselir kalp sıkışır. “Senin şanını yüceltmedik mi?” (İnşirah Suresi / 5) Şöhret meydana getiriyor Allah. “Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık var. Evet, o zorlukla beraber bir kolaylık var.” (İnşirah Suresi / 6) Çünkü Allah sürekli sıkıntı veriyor zorluk veriyor ama yine kolaylık da veriyor. Zorluk veriyor kolaylık veriyor. “O halde boş kaldığında yine kalk yorul” (İnşirah Suresi / 7) diyor. Yani sürekli hareket et diyor. Sporun aslında önemi de vurgulanıyor. Çünkü kalp hasta oluyor hareket etmeyince. Yani atalete uğruyor kalp. “Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O’na doğru.” (İnşirah Suresi / 8) Sürekli Allah’tan istemek. Bunu insanlar çok unutuyor. Mesela “başım ağrıyor şuradan bana bir ilaç versene” diyor. Kardeşim, alırsın bin türlü başın daha da bela ağrır. İlacı niye putlaştırıyorsun küçücük parçayı? Ufacık beyaz bir parçayı putlaştırıyor, onun kurtaracağına inanıyor. Allah’tan onu vesile etmesini iste. İlaç alıyor hakikaten de kurtulmuyor “ne yapsam acaba?” diyor. Allah’a bırak.
Kutsal Sandık Yakında Bulunacak Ve Kuran'da Bahsedilen Hz. Musa'nın Asası, Tabletler, Hz. Süleyman'ın Yüzüğü Gibi Emanetler Görülecek.
Kutsal sandık bulunacak şimdi Hz. Musa (as)’ın sandığı. O çok büyük olay olacak. Kuran’da bahsedilen her şeyin orada olduğunu görecekler. Hz. Musa (as)’ın asasının parçası, tabletler, Hz. Musa (as)’a verilen tabletler, artık çok açık yani. Hz. Süleyman (as)’ın yüzüğü. Bunların hepsini Allah saklıyor. Niye? İşte son, dünyaya İslam’ın hakim olması için saklanıyor. Daha önce bulunsa ne olurdu? Geçer giderdi bu konular. Sona saklıyor Allah. İslam hakim olacak bir kere daha. 2082 çok yakın. Yıldırım gibi geçiyor seneler. 2082’yi bizden gören olur mu? Olur olur mucize olarak olabilir yani. Evet.
Hz. İsa Mesih (as)’ı göreceğiz. Ama böyle inanmaya kimse mecbur değil. Yakışıklı böyle aslan gibi Avrupai bir delikanlı. Güleç yüzlü, zeki, hoşsohbet, neşeli, tatlı bir insan, çok mütevazı. İnanmayabilir insanlar sorun değil. O da zaten kendinden emin olamaz Hz. İsa Mesih (as) olduğundan. Vahiy alır duyar ama yani çünkü bir peygamberlik emri verilmediği için onda bir sorun yok. O Müslüman olmakla mükellef. O Kuran’a uymakla mükellef başka bir şey yok.