A9 TV, 12 Ekim 2017
(Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaret amaçlı gittiği Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’le görüştü. Aleksandar Vucic Sırbistan’da çok sayıda devlet ve hükümet lideri ağırladığını belirterek “Bugüne kadar hiçbir konuğumun Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar yoğun bir program yaptığını, onun gibi 24 saat boyunca çalışacak enerji ve güce sahip olduğunu görmedim. Siz Türk halkına çağrım, buna saygı duymayı bilmenizdir” dedi.)
Yani Tayyip Hocam’ı seviyor destekliyor, doğru yapmış. Tayyip Hocam Allah rızası için ta gençliğinde İslam’a baş koydu, Allah’a teslim oldu. Bütün hayatını Allah’a, Kitap’a Kuran’a vakfetti. Dünyadan istediği bir şey yok. Varsa yoksa cennet, Allah’ın rızası, rahmeti. Onun için o enerji oradan. Allah ona o enerjiyi veriyor ki İslam’a, Kuran’a hizmet etsin diye. Ama tabii yalnız bırakmak da çok çirkin, çok vicdansızca bir hareket olur. Nasıl olsa başta işte devletin imkanları var yapsın biz de seyredelim. Böyle olmaz. Bir kere reyle desteklemek bu şart. Bunun hiç açıklaması yok reyle desteklemek. İki; lisanla desteklemek konuşarak her yerde. Üç; aleyhinde konuşanları güzel sözle güzel konuşmalarla doğru yola çekmek. Dört; İngiliz derin devletinin suikast ihtimaline karşı -ki kararlılar- her yerde kulakları açık, gözü açık olmak lazım. Ve çok dikkatli olmak lazım. ‘Nasıl olsa devlet korur, nasıl olsa hükümet korur.’ Halk da koruması lazım millet de koruyacak. Millet de destek olacak çok önemli bu.
Namazı Abdesti Binlerce Olmayan Hüküm Ekleyerek Zorlaştırırken, İnfak Etmeyi Azaltıp Sadece 40'da 1 Hükmünü Getiriyorlar, Bu Çok Samimiyetsiz
Tam ilmihal veriyorlar yahut büyük İslam ilmihalini veriyorlar. “Bakın buradan namazınızı kılın” diyorlar. Şu kalınlıkta kitap. Bir abdest tarifi var, zaten o abdesti normal bir insan alamaz. Bir namaz tarifi var, o namazın kılınması mümkün değil. Bir kere bak diyor ki “Allahu Ekber derken Ekber, ber’i şeddeli söylerseniz” diyor ki mecburen öyle deniyor Ekber, Ekber diyorsun ağzını kapatıyorsun ber, önce b çıkıyor mecbur bak, Ekber, “bunu söylediğinizde” diyor “namaz fasit olur” diyor. Bitti. Nasıl kılacaksın namazı? “Aralarda eğer şaşırıp da herhangi bir şekilde yine şeddeli söylese “Allahu Ekber diye bitti, namaz gitti” diyor. “Namaz oldu mu olmadı mı acaba diye bir an düşünse” diyor “bir an, namazı fasit olur” diyor. Böyle bir anlayış olur mu? “Abdest alırken yüzünü yıkarken sıçrayan su galiz necasettir” diyor, “elbiseye değmemesi gerekir” diyor. O yüzden birçoğu muşamba takıyor abdest alırken su sıçramasın diye “galiz necaset.” Ben bu lafa ne diyeceğimi bilemiyorum. O kadar kirli ki, o kadar pis ki insanın üstüne bulaşmaması lazım. Bulaşırsa namazı yine fasit oluyor. İnsanın yüzünde ne var, insan yüzünü yıkar su da sıçrar hiçbir şey olmaz, değil mi? “Yok olmaz” diyor. “Günde beş vakit namaz kılacaksınız” “tamam” “sünnetlerini de kılacaksın” diyor. İlk sünnet son sünnet, zühr-ü ahir zühr-ü sonra neyse işte kendi kafalarından. Allah için namaz ayrı peygamber için namaz ayrı. Sonra, “sonra şimdi çok önemli bir konu var” diyor “sen sahibi tertip misin?” diyor. “O nedir?” diyor “kaç yaşındasın?” diyor “25 yaşındayım” diyor, “ha sen akıl baliğ ne zaman oldun? 12 yaş,” çünkü “10 yaşında namaz kılmazsa dövün” diyor. 12 yaş, “12 yaşından 25 yaşına kadar namaz borcun var” diyor “tamam ne yapamam gerekiyor?” diyor “uyku ve yemeğin dışında kesintisiz bu namazlarını kılacaksın borcunu ödeyeceksin” diyor. “Ondan sonra namaza başlayabilirsin sahibi tertip olursun” diyor “yoksa olmaz” diyor. Bu arada “sünnetleri de kılacaksın” diyor. Adam da diyor ki “ben sabahtan akşama kadar namaz kılacağım o zaman” diyor “evet” diyor “o zaman kılmayayım” diyor.
Zekat, ayette ne diyor? “İhtiyaçtan artan” yani yemek, kıyafetten, hastalıkla ilgili şeylerden onun dışında artan her şey, bütün malı mülkü yani, “bunu verin” diyor Allah. Anlamazdan gelip bak nasıl kurnazlık yapmışlar? “Mal olmaz, malını niye versin ki?” diyor, bak orada bitirmiş. “Malın kırkta biri diye bir olay yok onu bir kere unutun” diyor. Bak sağlama almışlar onu. “Ne olabilir peki?” diyorsun, “karısının malı mı onu mu kastettin?” diyoruz, “karısının malı da olmaz” diyor, “neyi kastediyorsun?” “Karısına verdiği altınların kırkta biri” diyor. Bak kurnazlığa bak. Karısına da altın almıyor, almayınca zekat sakıt oluyor kalkmış. Karısına zaten sopa sunuyor adam, ilk hediyesi o sopa duvara sopayı asıyor. Bak, karısındaki altının kırkta biri. Veyahut işte pul gibi altın alıyor kırk tane karısına, bir tane de fakire fukaraya pul kadar bir altın veriyor. Mesela 200 liralık, şu anki parayla 200 liralık “zekatı verdik elhamdülillah” diyor. Allah bela yağdırıyor işte o zaman, mahvediyor o ülkeleri.
(Milat Gazetesi Yazarlarından Mustafa Çevik dün evrimci Müslümanları eleştiren bir yazı yazdı. Çevik’in yazısı özetle şu şekilde: “Evrim kuramı ateistler sahipleniyor diye mi reddedilmektedir? Müslüman evrimciler tarafından çok ifade edilen bir durumdur bu iddia. Evrimin kendisine bakmak gerekir denilmektedir. İslam dinine ve Kuran’a aykırı bir durum göremiyoruz derler. İnsan bilinç sahibidir. Bunun evrimsel süreç içinde yeri yoktur. Böyle bir insan anlayışı, değil İslam materyalizmi hariç hiçbir felsefi düşünceyle uyuşmaz. Bunun için her din mensubu evrim kuramının yaydığı bu inanç sistemine karşı durmaya doğal olarak bir ihtiyaç hisseder.”)
Aferin delikanlıya. Bu delikanlımıza benim kitaplarımdan hediye etmiştik yakın zamanda evrimin geçersizliğiyle ilgili. Demek ki belayı tam fark etti, aydınlık bir delikanlı. Oyunu bozmuş bulunduğu bölgede. Çok iyi olmuş hayır olmuş. Allah selamet versin, Allah gücünü, ilmini, hidayetini artırsın, cennet nasip etsin, inşaAllah.
(“Rusya ve Çin neden Suriye’de?” izleyici sorusu)
Rusya büyük bir devlet, Çin de büyük bir devlet. Amerika neden orada, İngiltere neden oradaysa Çin ve Rusya da o sebeple orada. Dolayısıyla orada bir denge politikası gütmeye çalışıyorlar. Çin ve Rusya Suriye’nin devlet bütünlüğünü, millet bütünlüğünü esas alıyor bölünme istemiyor. Amerika ve İngiltere’yse bölünmeyi savunuyorlar. O yüzden sessiz içten bir mücadele var. Çinli şirketler mesela bu Suriye ekonomisine toplam iki milyar dolarlık yatırım yapmak istiyorlar. Hazır bir pazar şu an onlar için orası. Ama onlar iki milyar doları nereden bulacak tabii garibanlar o ayrı mesele.
Biz Müslümanlığın Güler Yüzünü Güzelliğini Sanat Yönünü Neşesini Ortaya Koyunca Deccaliyetin Müslümanlar Aleyhindeki Silahını Elinden Aldık
Size sunulan din zaten cehennem dini, azap dini, karmaşa dini, sevgisizlik dini, hatta vahşet dini. Siz de korkuyorsunuz ondan, karmakarışık, anlaşılmaz, ritüellere boğulmuş, insanın mutluluğunu istemeyen, güzelliği estetiği istemeyen bir gelenekçi sistem, şirk sistemi. Hepsinde olmasa da her yerde olmasa da bu aşikar açık görülüyor. Nereye baksak küçük bir bölümünde bile azabın, acının, dehşetin ve şiddetin zemini ve her yeri kapladığını görüyoruz. Böyle bir sistemde de gençler tabii dehşet ve korku içinde İslam’dan kaçıyorlar. Ateizme, deizme doğru gidiyorlar. Ama bu belayı Allah’a çok şükür yapılacak dünya çapında büyük karşı devrimi önledik. Faciayı önledik ve buna devam edeceğiz. İdeal Müslüman nasıl olur, ideal Müslümanlık nasıl olur doğrudan yaşayarak gösterdik. Doğrudan anlatarak gösterdik ve delilleriyle gösterdik. Bak kimse gıkını çıkaramıyor. Yanlışsın diyen yok, ancak işte asarım, keserim, doğrarım falan tarzında konuşmalar oluyor. Onlara da sorduğumuzda “yanlış anlaşıldı ağabey” diyorlar “sembolik ifademiz” veyahut “yengemin çocuğu yazmış kusura bakma özür dilerim” falan tarzında. Yani tükürdüğünü yalayan bir üslup, bazı kişilerde.
Kader Beni Nereye Götürürse Oraya Giderim, Mantıkla Değil Vicdanımla Yaşarım. Hayatım Boyunca Bu Sebeple Hep Mutluluk Bereket Buldum
Allah’ın bana kaderde göstereceği şeyleri yapmaya göre kendimi kodluyorum. Kaderin akışına bırakırım ben, kader beni nereye götürürse oraya giderim. Ve neyle karşılaşırsam hepsini hayırlı görürüm, güzel görürüm. Hep vicdanıma göre hareket ederim, mantıkla hareket etmem ben. Egoistlikten bencillikten nefret ederim, kendim için de yaşamam. Dolayısıyla kader beni nereye sürüklerse oraya gittiğimde de hep hayır gördüm, hep güzellik gördüm. Veyahut nereye götürürse, beni nereye seyahat ettirirse hepsini sevinçle karşılıyorum. Hepsini yapan Allah. Biz kadere uyan kullarız, Allah’ın herhangi bir kuluyum.
Müslüman’ın Milli Kültürü Kuran'dır. Kuran'a Tam Uyulduğunda Dünyada Müslüman Karşıtı Bir Hareket Kalmaz
Bizim milli kültürümüz diyorlar bu gelenekçi anlayışa. Kardeşim, sen milli kültürünle dünyada Müslümanları yok edeceksin. Yani kitle katliamına sebep olacaksın. Adamlar dedi ki “Irak’ta atom bombası yapılıyor şüphelendik.” 2 milyon Müslümanı şehit ettiler. Adamların gözü dönmüş. Ama şimdi diyorlar ki bak, bu adamlar sakal keseni öldürüyor, dinini yaşayamayanı öldürüyor, zekat vermeyeni öldürüyor, kadınları dövüyor, çocuğu dövüyor. Nerede kötü şey varsa orada yani o gibi gösteriyorlar. “Şimdi biz bu durumda bu dini yok edeceğiz” diyorlar. Onlar da diyor ki “biz cihat ederiz sizinle” diyorlar “tüfeği alır tabancayı alır.” Kardeşim, adam senin iflahını keser. Kitle katliamı yapar ve yapıyor yeniyor seni. Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da, Libya’da her yerde yerle bir etti seni. Seni yerle bir eden Allah. Allah yerle bir ettiriyor. Çünkü şirk koşuyorsun, şirk koşuyorsun. Ama bizim karşı atağımızla bu oyun bütün dünya çapında bozuldu. Yoksa bu kitle katliamında sıradan gideceklerdi. Adama bir anlatıyorlar gelenekçi İslam’ı, adam nefret ediyor muazzam bir öfke geliyor adama. Ve “bunların hepsinin yok edilmesi, öldürülmesi gerekir böyle insanların” diyorlar. Ama biz, Müslümanlığın güler yüzünü, sanat yönünü, güzellik yönünü, kalite yönünü gösterinde deccalın kolu-bacağı kırılmış oldu. Kamuoyunda imkanı elinde alınmış oldu. Biz bu oyunu bozduk yani büyük bir katliamı engellemiş olduk. Müslüman katliamını engelledik. Adamın bundan haberi yok. Elinde kılıçla resim çektiriyor. Senin yüzünden zaten kitle katliamı düşünüyor adamlar, senin tipindekilerin yüzünden. Eline almış av tüfeği, havaya kaldırmış. Senin av tüfeğini adam ne yapsın? Katlar sana yedirir o tüfeği sana adam. Aklı sarmıyor. “Milli kültürümüz” diyor. Sakalını keseni öldürmek milli kültürmüş, kadını dövmek milli kültürmüş, çocuğu dövmek milli kültürmüş, zekat vermeyeni öldürmek milli kültürmüş. Milli kültür değil bunlar. Bunlar şirk döneminden kalma vahşet. Bunun dinle imanla alakası yok.
Müminin Dünyadaki Varlık Amacı Tamamen Allah İçindir. İnsanlar Allah İçin Yaşadığında Dünya Cennete Döner
Meryem Suresi 77, “Ayetlerimizi inkar edip, bana; ‘Elbette mal ve çocuklar verilecektir’ diyeni gördün mü?” şeytandan Allah’a sığınırım. Ayeti inkar ediyor. Neden? Çünkü ruh sahibi değil, ölü. Ölü olduğu için ne istiyor? Mal ve çocuklar. Bak, iki hırs. Bunu her yerde görürsünüz. Mal ve çocuk yani zenginlik ve çocuk. Bütün dünyada hedef haline getirilmiştir. Mal, zenginlik ve çocuk. “Diyeni gördün mü?” diyor Allah. Bu bir ölçü Allah için. “O, gayba mı tanık oldu” geleceği biliyor mu diyor Allah. “Yoksa Rahman’ın katından bir ahit mi aldı?” yani Kuran gibi bir bilgi mi aldı diyor. “Asla; demekte olduğunu yazacağız ve onun için azaptan da süre tanıdıkça tanıyacağız.” Yani uçsuz bucaksız azap vereceğim diyor Allah. Ama bak ölçüye bak, “mal ve çocuk meraklısı olur bunlar” diyor. Tek dertleri bu olur diyor, mal ve çocuk. Aslında Kuran gizlice bu olaylara tam anlamıyla işaret eder ama ben tabii bunları şerh etmiyorum, açıklamıyorum. Anlayanın anlayacağı gibidir yani Allah tehlikeyi ve belayı açıkça gösterir. Normalde bir mümin dünyaya geldiğinde Allah’tan başka hiçbir amacı olmaz. Her şeyi Allah içindir. O zaman dünya cennete dönüyor bir anda. Ömür uzuyor, uzadıkça uzardı aslında yani eğer tam kamil iman hakim olsa ömür uzadıkça uzar. Tahminlerin çok üzerinde uzar, bin seneye kadar gider. Hatta bin seneyi bile aşar ama iman zafiyeti bir an önce hesabın görülmesini gerektiriyor ve onun için süreyi Allah kısa tutuyor.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan az önce yaptığı konuşmasında şunları söyledi, “ABD müttefikini kendini bilmez büyükelçisine feda etti. Size muhtaç değiliz. Türkiye asırlık bir hesaplaşma ile karşı karşıyadır. Bunlar Türk milletine diz çöktürme planlarıdır. Kimsenin Türkiye’ye hukuk devleti dersi vermeye hakkı yoktur. Kandil’deki terör baronları ile doğrudan hat kuranlar bize hukuk dersi veremez.” Bir de konuşmasından videosu var. Sizin hep dikkat çektiğiniz, “Allah hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemez” ayetini hatırlatıyor Cumhurbaşkanımız konuşmasında.)
Helal olsun. Bak şimdi orada bir ifadesi oldu. Şimdi bak bu nedir biliyor musun? Elhamdülillah Müslümanız fakat orada demek istediği devlet yapısı. Devlet daha eski, devlet yapılanması. Bizde bir gelenek olarak 2 bin 200 yıldan beri hükümetler değişse de mesela halife seçilse de, başkan birisi seçilse de her zaman bir devlet oluyor. Devlet olmuştur yani her dönemde. Bazen devlet eğer kendini tehlikede görürse, onların tabiriyle çok çılgın hale gelir ve çok yırtıcı hale gelir. Ama normalde de ılımlıdır yani devlet aklı başında insanlardan oluşan bir yapıdır. Onu anlatmak istiyor Tayyip Hocam. Şu an devlet Tayyip Hoca’yı destekliyor. Bu çok güzel, bu mükemmel bir durum. Devlet geleneğini dünya Türkiye’den öğrendi, Türklerden öğrendiler. Bilinmiyordu yani bütün Avrupa devletleri herkes devletin ne olduğunu Türklerden öğrendi. Mensupları genellikle pek o kadar bilinmez devletin. Çok olgun, çok efendi insanlardan oluşur. Yani nasıl söyleyeyim, kapalı söyleyeyim de anlayın işte. Kimi genel müdürdür, kimi bakandır. Ama böyle halim, Allah’tan korkan efendi insanlardan oluşur devlet. Ve hiçbir zaman için millet devletsiz kalmamıştır. Mesela Kurtuluş savaşında da devlet yine görevdeydi Atatürk döneminde. Atatürk de devletin bir ferdiydi öyle düşünün. O cesaret ve o kararlılık oradan oluşur. Devlet, başbakan vardır, cumhurbaşkanı vardır, bakanlar vardır bunların hepsinden oluşur. Bilmem anlatabildim mi?
(Sosyal medyada İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in küçük bir çocukla sohbet ettiği görüntüler yansıdı. Görüntülerde Hamaney sadece Farsça bilen çocuğun annesine, “Okulda ve sokakta Farsça öğretiliyor, sizde evde Türkçe öğretin” diyor.)
Böyle bir devlete nasıl öfke duyulur ben anlamıyorum. Daha ne istiyorsunuz? Nur gibi Müslüman bak, nur gibi Müslüman kadınlar, nur gibi Müslüman çocuklar, Müslüman bir devlet, Müslüman bir halk. Zengin, askeri yönden güçlü, kararlı, imanlı. Nasıl karşı olunur? Hiçbir mantığı yok. Şeytanın etkisiyle karşı olma oluyordu, elhamdülillah bunu kaldırdık.
Kardeşlerimiz Namaz Konusunda Gelen Vesveseler İtibar Etmesinler. Şeytan Namazdan Uzaklaştırmak İçin Çeşit Çeşit Vesvese Verir Duymasınlar
Çok samimi olduktan sonra namazda huşu diye korkuya gerek yok ama namazda şeytan çok musallat olur dikkat çok dağılabilir ondan o kadar üzüntü duymayın rahatsız olmayın. Namazın özel şeytanı vardır hatta ismi de belli sırf bu konuyla uğraşır namazı süratlice kılıp çıkın. Hiçbir şey olmaz çok vesvese yapan olursa vesveseye hiç itibar etmesin. Geçerli olmaz. Ne yapacak? Allah’ı anacak, Allah’ın isimlerini anacak asıl namazda önemli olan budur Allah’ın anılmasıdır ayet okuyacak Kuran’dan. Vesvese gelirse ne olur? Hiçbir şey olmaz. Hz. Ali (kv)’ye diyorlar “eğer hiç kafana bir şey gelmeden namaz kılarsan sana bir kırmızı koyun var” diyorlar. Yarışma, sahabe kendi aralarında yapıyorlar. Hz. Ali (kv) “Ben kılarım” diyor bakıyor o da yapamıyor. Hz. Ali (kv) gibi bir insan bile yani iddialaşıyor “ben yaparım Allah’ın izniyle” diyor ama olmayabilir hiçbir şey olmaz. Namazı Allah’a adamak samimi olarak Allah için kılmak yani kafana şu gelir bu gelir hiçbir şey olmaz. İnsan beyni açık bilgiye, onu durduramazsın sen akar bilgi mesela rükûa eğilirsin evdeki yemek aklına gelir, kıyamda kalkarsın okuldaki imtihanın aklına gelir hiçbir şey olmaz. Yani namaz gitti falan öyle bir konu olmaz. Yeter ki ne dediğini anla, söylediğin ayetleri anlarsan normal olur. Çünkü hayatın her döneminde beyin zaten bilgiye açık. Namazda nasıl beynini kapayacaksın? Kapanmaz beyin dolayısıyla korkmaya gerek yok.
(Adnan Bey sizin daha önce belirttiğiniz gibi yirmi altı ilde görevli yirmi beş bin güvenlik korucusu arasında bin kişilik ekip seçilerek özel tim oluşturuldu. Foça Jandarma Komanda Okulu’nda eğitim alan tim Karadeniz’de de görev yapacak.)
Karadeniz’in kabadayılarına görev versinler acayip hakkını verirler. Hatta silaha falan da ihtiyaç yok onlar, siz kendiniz tedarik edin dese devlet. Allahualem onları tavuk yakalar gibi yakarlar hepsini. Sadece serbestsiniz diyeceksiniz başka bir şey yok. Ne yapıyorsanız yapın. Adamları yakalayın getirin diyeceksin. Allahualem oralara dar edenler dar. Ne yapacaklarını şaşırırlar.
(Cumhurbaşkanımızın konuşması var. Sizin dediğiniz tarzda yeni. CCN TÜRK’te Türkiye’nin Gündemi programında konuşan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Bahadır Erdem, Türkiye’nin batıdan koparak artık bir Ortadoğu devleti olduğunu iddia etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözlere sert tepki gösterdi ve şunları söyledi. “Batıdan tamamen kopmuş, Ortadoğu’ya sığınmış bir Türkiye var diyor, bakıyorsun önünde de bir Prof. yazıyor. Bunlar haddini bilmiyor. Senin her yerin profesör olsa ne yazar. Sen bir defa neyi konuştuğunu Türkiye’nin bulunduğu konumu bilmeyecek kadar acizsin” dedi.)
Vay be kaç yazar diyor. Tayyip Hocam gider sana böyle. Tayyip Hocam daha da kabadayı konuşmaları yapsın. Yakışıyor, inşaAllah. Niye, Tayyip Hocam modern delikanlıdır daha ne yapsın? Gelenekçi Ortodoks kitleyi de gayet güzel dengede tutuyor. Bu kolay iş mi? Gelenekçi Ortodoks muazzam bir kitle var. Bunları gayet güzel ayakta tutuyor. Dengede tutuyor. Modern gençliğe de gayet kapısı açık. Onların yapamayacağı bir şey bu. Herkes huzur içinde yaşıyor.
Kadını "Hizaya Getirmek" Kimsenin Haddi Değil. Kadınlar Nasıl Erkeklere Karışmıyorsa, Erkeklerin de Kadınlara Karışmaya Hakkı Yoktur
Gelenekçi sistemi, İngiliz derin devletini ve Darwinist felsefeyi inceleyince hepsinin hedefinin kadınları aşağılamak üzere olduğunu gördük. Ama öyle az boz aşağılamak değil, akıl almaz aşağılama akıl almaz bir karşıtlık. Ama inanılır gibi değil. Nerede kötü şey varsa kadınlara yöneltilmiş. Bir erkek korumacılığı yapılmış. Nerede kötü şey varsa kadınlara. Kadınlar da yumuşak başlı halim oldukları için, sevecen sessiz oldukları için, sabırlı oldukları için, müsamahalı ve tahammüllü oldukları için o canlarımı ezim ezim ezmeye kalkmışlar. Hayretler içinde biz bunu görüyoruz. Ben bununla ilgili kitap da hazırlıyorum. Kadınlara yapılan zulüm diye. Bu oyun bitti. Bundan sonra böyle rezalet kim yaparsa kanunla hukukla tepesine bineceğiz. Bak gazetelerde, internette her yerde duyuyorsunuz. Bundan sonra kadınların hürriyeti çağı başladı. Bu yüzyıl kadınların yüz yılı, onların hürriyet yüz yılı. Her yerde huzur, güven, neşe içinde yaşayacaklar. İstedikleri gibi giyinecekler, istediği gibi yer, istediği gibi güler, istediği gibi gezer kimse karışamayacak. Senin ne haddine kadını hizaya getirmeye kalkmak? O seni hizaya getirmeye kalkıyor mu? Sana karışıyor mu? Sen kadına niye karışıyorsun? Babası karışıyor, amcası, dayısı, ufacık beş yaşındaki çocuk bile karışıyor. Sokağın kabadayıları, kabadayı demeyeyim de çakaldır onlar. Kabadayıyla alakası yok. Hepsi karışıyor. Yok böyle şey. Bundan sonra sıkıysa yapsınlar. Her yerde köşeye sıkıştıracağız. Hukukla kanunla. Her yerde tepelerine bineceğiz. Ve bu geniş çaplı da hükümetin hazırlığı var. Tam anlamı ile karşılığını görecekler. Hiçbir yerde çakal barındırtmayacağız. Böyle mafya yapılandırmaları itlik, çakallık, kadınları tehdit etmeler bunların devri bitti. Asla müsaade etmeyiz.
(“Dış güzellik sizin için ne kadar önemli?” izleyici sorusu)
Dış güzellik tabii ki önemlidir. Akıllı olup da çirkin olan bana bir tane kadın getir ben sen ne istersen vereceğim sana. Bak akıllı olup, güzel ahlaklı olup da çirkin olan bana bir tane kadın getireceksin. Mümkün değildir her akıllı kadın mutlaka güzel olur bak sana sır. İlahi bir sır, Allah’ın bir sırrı çok acayiptir bu. Akıllı, güzel ahlaklı olup da çirkin olan tek bir tane kadın bulamazsın yok dünyada. Var diyen bana söylesin ben göreceğim. Ama tabii ki dış güzelliği Allah önemli görüyor Kuran’da da söylüyor Allah, “Ahsen-i takvim” diyor “en güzel surette yarattım” diyor. Dış güzellik Kuran’ın birçok yerinde vurgulanıyor bir tek insan güzelliğinde değil. Kainatın bütün güzelliğinde o intizamı, o insicam, o oran, o altın oran, o mükemmellik hep vurgulanır. Çirkin bir kız değil mi baktın çirkin kız isterseniz yeminle söyleyeyim eğer güzel ahlaklı olursa, derin imanlı olursa fiziği alenen açıkça mucize olarak değişir. Bir parça, o fark edilmez o mesela o burnunu Allah bir parça çeker, dudağını bir parça açar hiç fark edemezsin. Gözünü bir parça büyütür ve o insan değişir hiç kimse bunun farkına varamaz, istisnasız bu böyle olur bak ben sır olarak söylüyorum.
(Milli Gazete yazarlarından Mustafa Kasadar “Hz. İsa (as)’nın Yeryüzüne İnmesi” başlıklı bir yazı yazdı. Kasadar şunları söylüyor “Hz. İsa (as)’ın ahir zamanda yeryüzüne ineceği hem Kuranı Kerim ve hem de sahih ve mütevatir sünnette sabittir. Bu olay aynı zamanda kıyametin en büyük alametlerinden birisidir. Bunun için ehlisünnet alimleri İsa (as)’ın ahir zamanda ineceğini kitaplarında açıkça yazmıştır. Maturidi akidesine ait Meşhur Nesefi Akaidi’inde kıyamet alametleri şöyle sıralanmaktadır. Deccalın çıkması dabbet-ül arz, Yecüc-Mecüc zuhuru, Hz. İsa (as)’nın gökten yere inmesi, güneşin batıdan doğması gibi Peygamber (sav)’in gibi haber verdiği kıyamet alametleri haktır.”)
Yok, bunlar öyle baş edebilecekleri gibi değil. Ehlisünnetlerin tamamı ve Şii mezheplerinin tamamı İsa Mesih’in gelişini Kuran’ın ayetlerine ve sahih hadislere dayandırarak hepsi savunurlar. Mehdi (as) de aynı şekildedir. Hiç onların çırpınmasıyla değişecek bir durum yok zaten olaylar da sürekli gelişiyor, alametler de sürekli gelişiyor, alametler de alenen görülüyor. Çırpınmaları sadece onları komik duruma düşürüyor başka bir şey olmuyor. İnsan acıyor hallerine.
Her Konuda Müslüman’ın Ölçüsü Kuran Olmalıdır. Müslüman’ın Kıskançlığı Koruma Amaçlı, Karşısındakine En İyi İmkanı Sunma Amaçlıdır
Şimdi şöyle; genç kızın bir arkadaşı oluyor erkek arkadaşı oluyor ama adam ahlaksız. Gidiyor başka bir kızı da kandırmaya çalışıyor yani onun tek derdi onun ırzına geçmek oluyor özetle. O kızın da ırzına geçmek istiyor ve sonra da kirlettikten sonra da hakaret edip kovmak istiyor. Kız korkar tabii ki bundan, bu dehşet verici bir durum tabii ki istemez. Çünkü onuruna, haysiyetine, şerefine, namusuna, dinine, imanına, sağlığına sıhhatine sahip çıkmıyor ki adam, onu ilgilendirmiyor. O içgüdüyle hayvan gibi onu bir an önce aşağılamanın peşinde, küçük düşürmenin peşinde. Sonra da onu tehdit edecek işte anasına babasına söylerim diyecek bilmem ne falan terbiyesizlik yapıyor yahut dövmeye kalkıyor yahut öldürmeye kalkıyor. “Seni öldürürüm” diyor “döverim” diyor çok yaygın öldürme tehdidi çok çok yaygın on binlercedir. Kafası attı mı seni öldürürüm diyor ya da dövüyor ben çok gördüm duydum yani. Bu yüzden meselelerin yorumunda hep ölçü Kuran olması lazım.
Bir de ikinci bir tür kıskanma vardır mesela genç kıza bir zarar verecektir adamlar it kopuk mesela bıyık buruyordur falan “Ayıp” dersin “terbiyeli olun, bu kardeşiniz” değil mi kıskanma bu, koruyorsun veyahut adam kaçırmaya kalkıyor canını ortaya koyar kurtarırsın bu kıskanmadır. Veyahut dinine zarar vermek istiyor korur kollarsın, açıklarsın anlatırsın kıskanmadır. Yahut sağlığına zarar vermek istiyordur veyahut soğuk havada üşüyordur çıkartırsın ceketini ona verirsin bu kıskanmadır. Açtır yemek yemesini sağlarsın bu kıskanmadır yani koruyup kollama. Yoksa elimden gidiyor imkan efendim işte kandıramayacağım, oyun oynayamayacağım diyorsa bu olmaz, bu kıskanma olmaz bu çirkin.