Sayın Adnan Oktar'ın 12 Haziran 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 12 Haziran 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

28087

A9 TV, 12 Haziran 2017

 

Genç Kızlar Üzerinde "Kendine İş Bul, Koca Bul" Baskısı Çok Çirkin Bir Baskıdır

Genç kızlar yetişince annesi babası birçok yerde işte “git kendine koca bul, git kendine iş bul.” Kız çocuğu ne yapsın? Pazarda satılan bir şey değil ki bu. Nereden bulsun olacak iş mi şu? Hitap şekli ne kadar çirkin. Ve çok yaygın bu, genç kızlara ezici bir üslup kullanılıyor. Erkeklerin çalışma imkanı çok daha kolay oluyor ve hareket imkanları da çok daha kolay oluyor. Kız çocuklarının çok iyi korunup kollanması lazım. İşyerlerinde hanımlara öncelik tanınması gerekiyor. Çok iyi korunup kollanmaları gerekir. Sevgi, şefkat, saygı, hürmet gösterilmesi lazım. İffetlerine çok titiz koruyucu bir ruhla yaklaşmak lazım. Tabii ki bu nasıl olur? Güçlü bir devlet politikasıyla olur. Mehdiyet devrinde bu tam anlamıyla olacaktır, bu kolaylıkla da olur. Ama şu an teknik tedbirlerle nasıl yapılabilir ne kadar yapılabilir? Ancak tavsiyelerde bulunabiliriz. Ama Mehdiyet devrinde gürül gürül bir kadın özgürlüğü bütün dünyayı kaplayacak.

 

(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tarabya’daki Huber Köşkü’nde sanat ve spor dünyasının önemli isimleriyle iftar sofrasında bir araya geldi Adnan Bey. Cumburbaşkanımız’ın iftarda bir konuşması vardı “Kültürü, sanatı, sporu belli kesimlerin tekelinde tutma saplantısının ülkemize hiçbir faydası olmadığı gibi tam tersine bu tavır her alanda üzüntü verici bir sığlığa yol açmıştır” dedi. “Teessürle belirtmem gerekir ki Türkiye’nin gücü ve kapasitesiyle kültür, sanat ve spor alanında bulunduğumuz yer uyumlu değildir.”)

Dedim ben Tayyip Hocam modern delikanlıdır dedim. Dediğim doğru muymuş? Çok iyi yapmış. Bunu daha da sıklaştırsın Tayyip Hocam özellikle dekolte hanımlar başı açık bu tarz da yani bu şekilde sanatçılarla sohbet etsin konuşsun. Şarkı türkü de olsun ortamda. Modern bir insan, bunu çok daha iyi vurgulasın. Çok doğru yapıyor güzel yapıyor.

Bu sözümü yapsın bunu yerine getirsin; sanat ve kalite bakanlığı. Kalite ve sanat bakanlığı. Kaliteyi yavaş yavaş yükseltecek bir çalışma hiç olmazsa adı konulmuş olur. Buna eleman da bulur bunu yapacak gönüllü çok fazla insan çıkar. Zaten bakanlık tam yetkili olsun da demiyoruz. Teşvik etsin. Teşvik ederek basına demeçler vererek kalite Türkiye’de akıl almaz yükseltilir. En büyük sorun Türkiye’de şu an kalite sorunu. Ortadoğu’nun da en büyük sorunu kalitedir. İnsanların Avrupa’ya gitmek istemesinin nedeni de kalitedir. Kalitenin yüksekliğidir.

 

(“Sosyal evrim nedir?” sorusuna cevap)

Sosyal evrim tarihin akışı, komünistlerin iddiası var o tarzda. “İlk” diyorlar “Biz Kabataş çağını yaşadık. Kadın ortaktı. Din yoktu. Aile yoktu. Devlet yoktu.” Karşı oldukları şeyleri görüyor musun bak? “Devlet yoktu” diyorlar. “Din de yoktu. Aile de yoktu.” Nereden biliyorsun? Peygamberler var o dönemde. Nasıl olmuyor yani? Olmayacak bir açıklama bu. “Kadın da ortaktı” diyor. Yani anne bacı mefhumu da yoktu diyor. Kadın ortaktı. “Sonra” diyor “toplum biraz daha ilerledi. Sonra feodal toplum oldu. Sonra sanayi devrimi oldu” diyor özetle kısaca. “Sonra da kapitalist toplum oldu. Şimdi kapitalist toplumdan ilk toplum modeline döneceğiz” diyor. Yani komünist toplum modeline. Bu modelde ne olacak diye sorduğumuzda “Bir kere din olmayacak” diyor. PKK’nın dediği gibi. “Aile olmayacak” diyor. Yine PKK’nın dediği gibi. “Ahlak olmayacak” diyor. Ahlak olmayacak. “Din aile ve ahlak bunlar olmayacak” diyor. “Devlet olmayacak” diyor. “Kadın da ortak olacak” diyor. “Yiyecek ortak olacak” diyor. Bunun adı ne? “Komünist sistem” diyor. İşte PKK’nın yapmak istediği bu. Zannediyorlar ki sadece Güneydoğu’da bir komünist devlet kurmak istiyorlar. Değil. Onlar Türkiye’yi de, Yunanistan’ı da, Rusya’yı da hepsini komünist yapmak istiyorlar. Tehlikenin büyüklüğünü anlayamadılar.

 

İnsan Samimi Olduğunda Çıkarıyla Çatışan Durumlarla Karşılaşır, Hiçbir Defasında Çıkarını Tercih Etmemek Samimiyettir

Samimiyet için, çıkarınla çatıştığında mağlup olmayacaksın. İlk alameti kendi için yaşamamaktır, samimiyetin ilk alameti, en keskin alameti. Şahsın bütün hayatını, tamamını, her şeyini Allah’a adamasıdır. Her şeyi Allah için yapmasıdır. Allah’ın rızasının en çoğunu arayarak yapmasıdır. Bunun adına samimiyet denir. Her nerede olursa olsun. Mesela okulunu seçiyor Allah’ın rızasının en çoğuna göre. Mesela bir yiyecek alacak Allah’ın rızasının en çoğuna göre. Bir iş takip ediyor, Allah’ın rızasının en çoğuna göre, her seferinde aynı ölçüyle hareket etmesi lazım.

 

İnsanların Büyük Kısmı Stres İçinde Olduğundan Uykuyu Bir Nevi Uyuşturucu Gibi Görüyorlar

Genç kızlar, çocuklar çok sıkılıyorlar. Muazzam bir stres içinde oluyorlar. Uyku bir uyuşturucu gibi oluyor, yani uyuşturucu madde gibi oluyor. Yani onu uyuşturuyor. O sıkıntılarından, acılarından kurtulmak için uyuyorlar. Ne kadar çok uyursa o kadar çok kurtulmuş oluyor. Çünkü sokağa çıktığında kimseye bakamıyor, sevgi bulamıyor. Tehlike buluyor, tehdit buluyor. Hepsi için demiyorum da bazı yerlerde, bazı kişiler için diyorum. Korkuyu buluyor, huzursuzluğu buluyor, stresi buluyor. Mağazaya giriyor yine stres, adam bir şey söylüyor, imalı bir laf sokuyor ona kendince. Çocuk ne diyeceğini şaşırıyor, o da ona tabii bir şey söylemek durumunda kalıyor.  Çirkin bir söz ediyor mesela orada asabı bozuluyor, dışarıya çıkıyor. Bir lokantaya gidiyor, garsonla karşılaşıyor, orada da yine asabı bozulacak bir şeyler oluyor. Sokakta gidiyor adam araba korna çalıyor, rahatsız etmek için veyahut arabayı üzerine sürüyor. Hakaret eden, telefon çalıyor, telefonda arkadaşı münasebetsiz bir şey söylüyor.  Yani binlerce örnek verebilirim. O sevgisizlik, o gerilim, o kendini koruma içgüdüsü onu içine kapatıyor. O zaman uyku onun en güzel dostu oluyor. Bu dünyadan kurtulmanın yolu oluyor.

 

(“Esir maddesini açıklayabilir misiniz?” sorusuna cevap)

Laboratuvarda tespit edilmiş bir madde değil. Teorik olarak bilim adamları olması gerektiğini söylüyorlar. Bediüzzaman da var diyor. Tesla falan hepsi söylüyorlar. Şu an etrafımızdaki bütün cisimler esirin şekil almasıyla biçim alıyor olabilir öyle söyleyeyim. Dağlar, ovalar, her yer, eşyalar. Esir Allah’ın aklını taşıyor yani Allah’ın ruhunu taşıyan bir madde gibi görülüyor. Cennette de mesela bir şeye emir verdiğinde derhal şekil alıyor. Dağa diyorsun ya “gel” diyorsun. Dağ esirden oluşuyorsa söz dinleyip geliyor, öyle düşünün. Bu tip bir madde. Akıllıdır esir. Son olarak bir çalışma yapıldı bilimsel bir çalışma biliyorsunuz. Gözlemlendiğini anladığında tavrı ayrı oluyor, gözlemlenmediğinde tavrı ayrı oluyor. Bu da akıllı olduğunu gösteriyor.

 

Dejavu Allah'ın İnsanlara Kaderi Hatırlatmasıdır

Paralel evren cennet, cehennem, ahiret, zer alemi. Bir tane değil paralel evren. Çok paralel evren var. O da bizim alemimizin. Diğer alemleri bilmiyoruz. Dejavu da kaderi, Allah’ı hatırlatıyor. Benim en iyi hatırladığım, bizim Ortaköy’deki evin üst tarafında bir cami varmış. Ben o camiyi hiç görmedim. Bir arkadaşım vardı. “Yukarda bizim dostlar, arkadaşlar var oraya bir gidelim” dedi. Tamam dedim. Bir merdiven aralık bir merdivenden çıktık, bayağı yüksek. Çıkmaya başlayınca caminin zemin kısmına ulaştık. Bir anda camii belirdi çok iyi hatırladım o sahneyi. Ama orada ben biriyle tartışmıştım. Aklıma geldi biriyle tartışacağım şimdi dedim. Birisi geldi adam durduk yere tartışmaya girdi. Alenen, ben daha bir şey demeden tartışma ortamı meydana getirdi ama aynısıydı. En iyi hatırladığım o dejavu. Ondan geri oluyor da böyle flu ama orada sonraki olacak olayı da hatırladım. Hem binayı hatırladım. Binayı bayağı iyi hatırladım şeklini falan netti yani. Birisiyle de o köşe kısımda tartışıyordum. Hakikaten o köşe kısımda tartıştık. Ama ben özel olarak tartışayım demedim. Adam tartıştı zaten, tartışmaya girdi direkt. Başlattı mecburen cevap verdik.

 

Kendini Tamamen Allah'a Vermiş Bir İnsana Tutkunun Kapısı Açılır

Kendini tamamen Allah’a vermiş bir insan, dünyadan tamamen çekilmiş bir insan egoistlikten vazgeçmiştir. Başka bir insan modeline girmiş oluyor. Böyle insanlarda tutkunun kapısı açılır. Sadece onlara mahsus olmak üzere. Diğer insanlara verilmez. Onun için dünyada tutkuyu bilen insan çok nadirdir, çok çok nadirdir. Kendi için yaşayan bir insana tutku verilmez. Ona kapanır o, tamamen kapanır. Sırf Allah için yaşayan, Allah’ın rızasını sürekli arayan ama Allah’ın rızasının en çoğunu arayan insanlara verilen özel bir nimettir. Onların yüzünde belirir bu. Ses tonundan, konuşmasından anlaşılır. İki tarafta o yetenek varsa iki taraf birbirini anlarlar. Kadınlarda tutkuya muazzam yetenek vardır fakat tutku duyacakları birisini bulamazlar. Tutkuyu yaşayacakları bir insanı bulamazlar. Çünkü insanların büyük bölümü egoist olduğu için, bencil oldukları için onlarda kilitlenmiş oluyor o. Dolayısıyla yaşayamazlar.

 

Bir İnsanın Yaşadığı Çile Bilinen Bir Şey Değildir. Görünürde Hiçbir Şey Yok Zannedersin O Kişi Büyük Çileden Geçiyordur

Her an olur Müslümanda çile, zorluklar olur. Bir kısmı bilinir bir kısmı bilinmez. Mesela Hz. Eyüp (as) çile çekiyordu ama zahiren anlaşılmıyordu. Hz. Musa (as) da aslan gibiydi görüntüsü, bayağı yapılı. Muazzam çile çekiyordu ama dışardan bakan anlayamazdı. Çok heyecanlı, telaşlı bir ruha sahip. Çok çabuk irrite olan bir insan. Muazzam korkular içinde yaşıyor ama dışardan baktığında anlayamazsın. Mesela hep o evleninceye kadar ve peygamberliğinin en son aşamalarına kadar hep telaş, hep gerginlik, hep heyecan içindeydi. Zibil gibi münafık vardı cemaatinde, zibil gibi çok fazla. “Ya Rabbi” diyor “ben anca kardeşime söz geçirebiliyorum” diyor artık anlayın durumu bak. On binlerce insan var. “Ben bir tek kardeşime söz geçirebiliyorum” diyor. Felaketin boyutunu anlayın. Buna rağmen yine onlara irşat yaptı, toparladı. Kendi küçük bir cemaati vardı ayrı Hz. Musa (as)’nın. O cemaat şu anda devam ediyor. Gizli bir cemaattir. Ona Kuran’da işaret edilir. Musevi bir topluluğun adaletle iş gördüğü ve adaleti temin için gayret ettiği ayette belirtilmiştir. Hz. Musa (as) tarafından hazırlanmış gizli bir topluluktur bu. Halen bu topluluk görevde, ayette belirtilen bu topluluk.

 

(Cumhuriyet Yazarı Orhan Bursalı Türkiye’de iktidar koltuğunda oturanların evrim tarafından ezilip geçileceğini iddia edilen şöyle bir yazı yazdı. “Bakın bize, iktidarda kaç yüz yıl öncesinin düşüncesi oturuyor ve toplum çarkını geriye döndürmeye uğraşıyor. Yaşadığımız derin sorunların temelinde önemli ölçüde bu var. Ancak evrim her açıdan ve çok yönlü hızla koşuyor özellikle günümüzde. Bunun önünde duracak olanlar ezilip geçilecek” dedi.)

Yok yok İslam hakim olacak. Mehdi (as) çıkacak. İsa Mesih çıkacak. Materyalizm nasıl şu an eziliyor kendisi de seyrediyordur. Sol nasıl ezildi yok oldu? Bütün Avrupa’da sol nasıl eziliyor? Türkiye’de sol nasıl yok oldu? İşte bu bizim vesilemizle oldu. Evrim teorisi ortadan kaldırıldığı için solun da ideolojik dayanağı kalmadı yerle bir oldu ve olmaya da devam edecek. Bütün dünyada sol can çekişiyor. Bunun vesilesi biziz.  Çünkü Darwinizm’i yıkınca onların asıl ana temelini yıkmış olduk. Sessiz sedasız hepsi şu an can çekişiyor. Bursalı Hoca da bunun farkında. Son bir kurtuluş olarak belki bir kurtarışı olur diye evrime yandan destek olmaya çalışmış ama ölüye destek versen de ölü ölüdür. Yapacağı bir şey yok.

 

(Katar’da yaşamını yitiren bir Suudi’nin cenazesini yasak nedeniyle akrabaları almaya gelemeyince, yüzlerce Katarlı cenazeye gitti. Doha yönetiminin cenazeyi Suudi Arabistan’a gönderme girişimi yine Suudi Arabistan tarafından engellendi. Yüzlerce Katarlı saygılarını göstermek için cenazesi defnedilen ve hiç tanımadıkları Suudi vatandaşın cenazesine katıldılar.)

Evet ama işte Müslüman alemini bak İngiliz derin devleti ne hale getiriyor? Nasıl birbirlerine düşürüyor, nasıl açmaz meydana getiriyor? Halbuki Suudi Arabistan’ı hiç ilgilendiren bir konum da yok orada. Yani talimatla olayın olduğu belli. Suudi Arabistan’ı bu beladan kurtaralım. Suudiler tertemiz Müslümanlar. Onların başına bela olmuş bir sistem var.

 

Mümin Ölüm Sırasında Hiçbir Korku ve Endişe veya Sarsıcı Olay Yaşamaz

Azrail (as) Müslümana güzel görünümlü bir insan şeklinde gelir ve yanında diğer sevdikleriyle geliyor. Yani açık ve aleni olarak canını alacağını söylüyor. Ama müminin kalbinde bir korku olmaz o an. Gayet rahattır zaten canını alması demek alıp götürüyor beraber gidiyorlar. Öyle sarsıcı, boğucu hiçbir şey olmaz Müslümanda.

Küfürde ölüm anı çok felakettir, çok rahatsız edicidir. Müminde öyle bir şey olmaz. Zaten birden görüntü netleşir hemen uyanır. Rüya gibi gördüğü elips ekran kalkar çok net bir görüntü oluşur. Orada da çok nezaketli bir şekilde Cebrail (as), işte Azrail (as) kişinin konumuna göre ama tabii asıl Azrail (as) gelir. Mesela Peygamberimiz (sav)’in vefatında Cebrail (as) de vardı. Cebrail (as), Azrail (as), Mikail (as) melekler oluyorlar durumuna göre. Ama normalde Azrail (as) olur ve yanında sevdikleri olur, daha hoşuna gitsin, onun içine huzur versin diye. Sevdikleri olur normal kalkar giderler bu kadar. Sorgulaması falan vardır müminin ama onlar usulendir çok çok kısa sürer usulendir. Yaptığı iyilikler hatırlatılır. “Bunları yaptın mı sen?” diyor Allah. “Evet yaptım Ya Rabbi. Sen zaten daha iyi bilirsin Ya Rabbi yaptım” diyor o kadar. Ve ilk sorgulandığını zannediyor.

 

Çocuklara Bir Konuyu Anlatarak Saygı Duyarak Değer Vererek Anlatmak Gerekir.

Çocuğuna dinini anlatırken onu büyük bir insan olarak görerek anlatacaksın. Saygıyla, değer vererek. Deliyle konuşur gibi değil. Hani diyor ya “bu çocuk” ne demek istiyorsun sen çocuk demekle? Aklı yok demeye getiriyorsun. Normal biri değile getiriyorsun çocuğa hakaret etmiş oluyorsun. Çocuk onu duydu mu o da ona karşı cevap verir sana. O zaman o da kendini dengesiz, o da saygı duymuyor bu sefer.  O da kendine deli modu yakıştırıldığı için onların layık olduğu şekilde karşılık vermeye başlıyor bu sefer. Halbuki çocuğa saygı duyulursa, değer verilirse çocuk da saygı duyarak, değer vererek karşılık verir.

 

(Cumhuriyet Gazetesi PKK’lılar için terörist ifadesi kullanmamaya özen gösteriyor. Son olarak Hakkari’deki PKK’lı teröristler saldırı düzenlemişlerdi. Cumhuriyet bu saldırıyı internet sitesinden “PKK’lı teröristlerce düzenlenen saldırı” şeklinde duyurdu ancak daha sonra durumu fark eden Cumhuriyet editörleri haber metnini düzelterek terörist ifadesini sildiler. Haber “PKK’lılarca düzenlenen” şeklinde düzeltildi.)

Ama bu çok ürkütücü. Bunu neden yaptıkları. Eğer destekliyorlarsa ve bu çok dehşet verici ve çok büyük bir suç olur. Desteklemiyorlarsa bu üslubun anlamı ne? Bence savcılık bunun üstüne gitsin. Cumhuriyet Savcılığı bunu bir suç unsuru olarak alıyor mu almıyor mu bilmiyorum ama bana göre çok garip bir durum. Gereği yapılsın.

 

(“Bir hadisin gerçek olup olmadığını nasıl anlarız?” sorusuna cevap)

İki türlü olur, biri Kuran’a uygunsa doğrudur. Mesela diyor ki Peygamberimiz (sav) “Namazı kılın, namaz kötülükleri giderir.” Kuran’a bakıyoruz uygun tamam doğru. İkincisi mesela diyor ki Peygamber (sav) “Ahir zamanda Mehdi devrinde iki uçlu bir kuyruklu yıldız çıkacak. Diğer kuyruklu yıldızların aksi istikamete gidecek ve parlak olacak.” Bakıyoruz bilim adamlarının çektiği fotoğraflara iki uçlu bir kuyruklu yıldız var. Parlaklığı hakikaten diğer kuyruklu yıldızlardan daha fazla ve hakikaten aksi istikamete gidiyor diğer yıldızların. Doğru mu? Hadis sahih mi? Sahih. Hadisin de üstünde olay bir gerçek artık. Sahih mi de diyemeyiz. Sahih hadis de denmez buna. Sadece gerçek Peygamber (sav)’in gerçek bir sözü olmuş oluyor.

 

İsa Mesih'i Gördüğümüzde Modern, Yakışıklı Bir Delikanlı Olarak Göreceğiz.

İsa (as)’ın göğe çekilmesi belki bir saniye sürdü bir saniye sonra döndü fakat 2000 yıl geçti. 2003 yıl. Bak Tevrat’taki o kodlamada dikkat ederseniz 2003 harfte bir dikkat ettiniz mi ona? 2003 harfte birdir. Hz. İsa (as) ile ilgili zaten konular Mehdi (as) ile ve İsa (as) ile ilgili konular çıkıyor. 2003 harfte bir. Aynı kıyafetiyle, üstündeki bozuk parası biraz yanında para var madeni para. Üstündeki beylik kendi eşyaları aynası, tarağı, biraz da para. Üstündeki kıyafeti aynı orijinaldir. Her şeyi, saçı o zaman ki saçı. Ama şu an gördüğümüzde modern bir delikanlı olarak göreceğiz. Böyle bir tabiri caizse olur mu olmaz mı bilmiyorum da jön gibi böyle çok yakışıklı Avrupai bir delikanlı. Yaşı ileri olmasına rağmen çok dinç genç olacak. Mesela elli yaşındayken otuz yaşında gibi görünecek. Sarışın, gri gözlü, geniş omuzlu atletiktir İsa Mesih. Elleri uzun, ince parmakları kibar. Çok zeki, şakacı, hoş sohbet, mütevazı tatlı bir insan. Öyle enaniyet hiç. Hani insan Hz. İsa (as)’yı gelince çok acayip bir şey yapacak falan zannediyor öyle değil çok tatlı bir insandır inşaAllah.

 

Allah Her İnsana Hem Kötülüğü Hem de O Kötülükten Kurtulmanın Yolunu Öğretmiştir

Allah vahyediyor biz de iyi olanı biliyoruz, Allah kalbimize vahyeder. Hem fücuru, nefsin fücurunu Allah bize hissettiriyor hem de ondan kurtulmayı bize bildiriyor. Örneklerle de anlatılabilir. Mesela adam ters bir şey söyler adam ona küfrederek karşılık verebilir ama hemen Allah’a sığınıyor diyor ki “ben ona güzel cevap verirsem onu kazanabilirim, İslam’a yaklaştırabilirim” diyor. Nefsine hoş gelmesine rağmen nefis işte orada fücuru o şekilde emrediyor. Çirkin bir söz söyleyip deşarj olacakken yapmıyor sabrediyor güzel cevap veriyor. Onu biraz geriyor güzel cevap verirken. Ama işte o gerilmesi ona fayda veriyor. Deşarj olmuş olsa zarar verir. Bedenen, ruhen, aklen ahiret yönünden de zarar verir. Öbür türlü bedenen ruhen her yönden fayda meydana gelmiş oluyor ahireti için de.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo