A9 TV, 22 Ağustos 2017
(Yalnızca Kuzey Amerika’dan gözlemlenebilen tarihin en büyük güneş tutulması dün gece yaşandı. Benzer bir tutulma en son 1918’de gerçekleşmişti. Tutulmadan görüntüler var.)
Aynı gün de İstanbul’da Beykoz’da hortum oldu. “Bir şey olacak” dedim “önemli bir şey var” dedim. Hortum oldu da, hortum Beykoz’da niye oldu? Ne var o Beykoz’da ben onu anlayamadım. O kadar yerin içerisinde niye Beykoz? Kayalık alandır Beykoz.
(Ünlü Amerikan haber kanalı ABC’nin sunucusunun 26 Şubat 1979’daki güneş tutulmasıyla ilgili yaptığı konuşmasının videosu var Adnan Bey. 2017’de yaşanacak tutulma için dünyaya barış diliyor videoda.)
1979, Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yılı. Bak bir; Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yılında bir çıkıyor, iki; Mehdiyet’in geri dönülmez başarısının başlayacağı yılda çıkıyor. Bu yıldan itibaren tek yönlü olarak Mehdiyet gelişecek artık. Artık o orta denge gitti. Mehdiyet’in dışında hiçbir güç artık gelişemeyecek 2017’den itibaren. Hatta onu böyle hadislerden etkilenen astrologlar falan da söylüyorlar. Var mı onların açıklamaları?
(Astrolog Yazar Zeynep Turan’ın bir ifadesi var. 26 Şubat 2017’de güneş tutulması olmuştu ondan iki gün önceki konuşması: “Güneş balık burcunda tutulacak” diyor. “Bu bir dönemin kapanışını sonun başlangıcını temsil ediyor. Yeni bir döneme gireceğiz. Devlerin ringe inmesini temsil ediyor. Bu, dünyayı değil kainatı etkileyecek” diyor.)
Dev dediği Mehdiyet, Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa Mesih (as). Ringe inmesi yani deccaliyeti tepelemeleri. Deccalı manevi yumruklarla yerle bir etmeleri. Yani nakavt etmeleri, inşaAllah.
(Amerikan elçiliği Ruslara verilen vizeleri iptal ettiklerini açıklayınca, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov “Bu mantık renkli devrimleri organize edenlerin mantığı. Ve Amerika’nın eski Başkanı Barack Obama yönetiminin açık bir yansıması” dedi.)
Barack Obama homoseksüelliği destekleyen, İngiliz derin devletinin etkisinde olan komünist kökenli komünizmi savunan bir adam. Muazzam tahrip etti Amerikan devletini ve çekti gitti. O tahribat şu an bütün gücüyle devam ediyor. Her yere kendi adamlarını yerleştirdi. Bak, Trump’ın da başına bela oldu adamlar. Devleti kendi kafasındaki adamlarla doldurdu. Bu çok büyük bir sorun.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan Kandil ve Sincar’a harekat yapma planıyla ilgili soruya tehdit unsuru haline gelmiş olan terör örgütlerine karşı İran’la müşterek hareketin yapılmasının her an gündemde olduğunu söyledi. “Nasıl bir çalışma yürütülür, bunun diplomatik boyutu ne olabilir bunların hepsini aramızda görüştük. Benim kabulümde de kendileriyle bunun daha geniş anlamda nasıl olması gerekir, çalışmalar devam edecek. Çünkü PKK terör örgütünün İran’daki ayağı biliyorsunuz PJAK. Bunların sürekli İran’a da bizlere de verdikleri zararlar var. Bu tehditler her iki ülkenin dayanışması halinde çok farklı bir şekilde çok daha kısa bir zamanda bir neticeye düşüncesinden hareketle bu çalışmaları yapıyoruz yapacağız” dedi.)
Tayyip Hocam İran’ı tam anlamıyla kucaklasın, mükemmel insanlar. Milletiyle, devletiyle, kişiliğiyle mükemmel insanlar. Ve Allah bize böyle mükemmel bir komşu vermiş, mükemmel bir dost vermiş, mükemmel arkadaş vermiş müthiş bir sevinç duymamız lazım, bayram etmemiz gerekir. Allah’a hamdolsun. Türkiye’nin doğusunda dev bir İslam devleti. Üstelik Kuran ahlakını kabul eden bir devlet ve ordusu güçlü, milleti imanlı, dürüst, vicdanlı mükemmel bir nimet. Bunun sevincini, heyecanını yaşayalım. Ürdün kendi evladımız, direkt bağrımıza basalım hiç beklemeyelim. Azerbaycan zaten onlar kalbimiz bizim. Ermenistan bizim bağrımızdan kopup-gitmiş evlatlarımız onları da bağrımıza basalım. Yunanistan, açalım sınırları, pasaportu-vizeyi kaldıralım hiç beklemeyelim. Ama İran, Azerbaycan hiç beklenmeyecek olaydır, derhal. Ürdün, hiç beklemeyelim.
(Dünya güreş şampiyonasında grekoromen stilde 85 kilo finalinde Alman Denis Maksymilian’ı 2-1 yenen milli güreşçi Metehan Başar altın madalya kazandı.)
Yalnız Metehan, maşaAllah tebrik ediyoruz seni, Allah ömrünü uzun etsin ama koçyiğidim aslanım 2-1 senin şanına yakışmaz, aldın mı çırpacaksın. Kucaklayıp direkt basacaksın tuşu yani. “Bu bizi kesmez” diyor Tayyip Hocam “künde istiyoruz senden” diyor. Geçenlerde iki-üç kere söyledim biliyorsunuz “güreş kündeyle olur asıl” dedim künde, bak aynısını söylüyor Tayyip Hocam da “senden künde istiyoruz” diyor. Başarılı künde istiyoruz, bastı mı kündeyi yapıştıracak.
(“Mevcut hükümet sizce yeterli mi?” izleyici sorusu)
Tabii ki yeterli değil ama ellerinden geleni yapıyorlar. Yani genç bir hükümet bu, genç bir parti. Ama çok aşkla şevkle çalışıyorlar. Tayyip Hoca sürekli yeniliyor yenileme çok önemli. O metal yorgunluğu dediği doğru. Ama “vefalıyız” diyor bak çok hayati bir noktayı yakalamış. Adalet Partisi’nde en büyük hata o olmuştu Doğru Yol Partisi’nde. Ben Tansu Çiller’e o zaman söylemiştim “Vefaya çok önem verin” dedim. Hiç önem vermedi, bütün eskileri gönderdi işe yaramaz gibi gördü. Doğru Yol Partisi haritadan silindi. Olmaz, bereketi olur. Hiçbir işe yaramasa da bereketi olur durur dursun kenarda, otursun sandalyede otursun yüzü görünsün yeter bereket getirir. Onun için vefa yönü Tayyip Hoca’nın güzel.
(“Bazı insanlar Allah’ın her şeyi bildiğini biliyor ama (haşa) Allah’a kafa tutuyor. Bu ne kadar mantıklı?” izleyici sorusu)
Yakışıklım, şu an münafıklar da Allah’a kafa tutuyorlar. Birçok dinsiz Allah’a kafa tutuyor, meydan okuyor biliyor Allah’ın gücünü. Yani bilinçaltında Allah’ın gücünü ve varlığını biliyor. Bildiği halde kafa tutuyor işte aynısı. Münafık bütün gücüyle Müslümanlara savaş açıyor, Allah’a savaş açıyor, gece-gündüz her türlü ahlaksızlığı yapar münafık, her türlü psikopatlığı yapar ama kendinin üstün ve akıllı olduğunu iddia eder. Şeytan da ne yapıyor? Allah’a savaş açıyor ama kendisinin üstün ve akıllı olduğunu iddia ediyor. Her münafıkta Allah’tan büyük olma azmi vardır. Her şeytanda da Allah’tan büyük olma düşüncesi vardır. Dolayısıyla bunda senin şaşacağın bir şey yok. İnsan şeytanlara baktığında hemen anlarsın. Yani onlar nasıl Allah’tan büyük olmayı göğsünü gere gere söylüyorlar görüyorsundur arkadaşlarında falan vardır konuşuyor adamlar. Kendisinin Allah’tan daha büyük olduğunu söylüyor, daha güçlü. Allah’a akıl veriyor “şöyle yapması lazım, böyle yapması lazım Allah” diyor. Sonsuz güç sahibi olduğunu bildiği halde. O zaman “ne kadar mantıklı” diyorsun. Hayatta yaşanıyor görüyorsun mantık her yere oturmuş. Adamların mantıksızlığı ayrı, akılsızlığın mantığı olmaz.
(“Cennetteki hız ışık hızı mıdır?” izleyici sorusu)
Cennetteki hız hayal hızı, daha yüksek. Işık hızının belirlidir gücü. Mesela uzak bir gezegenden bize 3 milyar ışık yılı zamandan ışık geliyor, 3 milyar ışık yılı uzaklıktan. Yani 3 milyar yıl önce o gezegen yok olmuş ama halen görüntüsü devam ediyor. Yani 3 milyar yıl görüntüsü devam ediyor, baktığında duruyor görünüyor çünkü ışık gelmeye devam ediyor, halbuki çoktan bitmiş. Ama hayal hızında nasıl olur? O parçalandığında derhal görürüz hayal hızında. Işık hızıyla kıyaslanmayacak hızdır, en yüksek hızdır. Yani orada artık saliseler bile konuşmuyor hayal hızında derhal görürsün.
(Adnan Bey, Hüseyin Hatemi 1998’deki bir yazısında Mehdi (as)’ın İstanbul’dan çıkacağını anlatırken Yuşa Tepesi’ni örnek veriyor. Yazısı şöyle; Hz. Musa (as)’ın Allah tarafından bildirilerek kendisinden bir bilgi boyutu açısından daha yüksek derecede olmasına rağmen halka resul, elçi olarak gönderilmeyip, gizli kalmış bulunan bir nebiyi, halk arasında anılan adı ile Hızır’ı görmek için çıktığı yolculukta mecmau’l bahreyn (iki denizin birleştiği yer), hem iki denizin kavuştuğu bir yer olmalı hem de bu terim ile Musa (as) ile Hızır’ın buluşmasına işaret edilmiş olmalıdır. Bu olaylarda büyük bir ihtimalle İstanbul civarında ve İstanbul’da geçmiştir. İstanbul kelimesi sonradan yapılan tahrikler bir yana bırakılırsa Beykoz’da bugünkü Yuşa Tepesi civarında şehri kuran Fenikelilerden beri şehrin Sami dillerinde karşılığı olan mecmau’l bahreynin Yunanca karşılığıdır. Isthyme-pole; İki deniz arası şehri demektir. İlerideki mirasçılık haklarının korunmasında da herhalde Mesih ve annesi bu şehirde doğacak olan Hz. Mehdi (as)’a işaret vardır” diyor.)
Mesih ve İsa Mesih’in yeri yani Mehdi (as) da Mesih’tir biliyorsunuz. İsa Mesih de Mesih’tir. Yuşa Tepesi, Yuşa’nın orada olması, Beykoz. Efendim, güneş tutulması olduğu gün dev bir hortumun oluşması ve sadece Beykoz sahillerinde gezinmesi, denizle bağlantı. Denizden yukarı neyi aldın, denizin içine neyi bıraktın? O hortum neyin nesiydi? Bilmiyoruz tabii. Bilen bilir, bilmeyen bilmez. Biz de merak ediyoruz.
(“Çoğunluğa uymak insanları doğru yoldan saptırır mı?” izleyici sorusu)
Çoğunluğa uymak; mesela komünistler çoğunluğa uyarlar genellikle. Bir topluluk halinde bağırıp çağırmaya başlarlar. Bir yere saldırı olduğunda hep beraber saldırırlar. Bir yerden kaçmak gerektiğinde hep beraber kaçarlar. Mesela çoğunluk bir internet dili geliştiriyor. Çoğunluk ona uyuyor. Mesela bir kelime çıkıyor. ‘Sıkıntı yok’ diyor. Herkes ona uyuyor. Telefon etme işareti olarak başparmağıyla küçük parmağını dik tutup, öbür parmaklarını katlayarak telefon kullanma işareti yapıyorlar. Bunu bütün herkes yapıyor bu sefer. Yani bir kişi çıkarıyor, herkes yapıyor. İşte bu çoğunluğa uymadır. Fikirde, düşüncede; mesela dekolteye karşı olmak. Üç-beş kişi ortaya atıyor bunu. Bütün dekolte hanımlar da bunun içine katılıyor. Bütün derken yani buna karşı olan bütünler. Hepsi dekolte fakat dekolteye karşıyım diyor. Nereden duydun? Birisinden duymuş. Kendisinin dekolte olduğundan haberi bile yok. Ben dekolteye karşıyım diyor, çoğunluğa uyduğu için.
(Mete Yarar 15 Temmuz darbesinin ardında İngiliz derin devleti olduğuna işaret eden açıklama yaptı. “Bu darbeyi ve yaşananların ne olduğunu anlamak istiyorsanız 63 yıl önce İran’a yapılan Ajax Operasyonu’nu okusunlar. Bizim bugün yaşadıklarımızla birebir aynı. Sanki fotokopisi çekilmiş gibi. Birleşik Krallık ve Amerika tarafından İran’ın demokratik olarak seçilen milliyetçi kabine ve Başbakan Muhammed Musaddık’ı devirmek ve Pehlevi ailesini yeniden iktidara getirmek amacıyla düzenlenen örtülü harekattır.”)
İngiliz derin devletinin yaptığı bir hareket. Aynısını burada yaptılar evet, doğru. Mete Yarar’ı tebrik ediyoruz. Çok akıllı bir delikanlı. Dürüst konuşuyor, cesareti de güzel. Mete Yarar’ın anlattığı İran darbesini İngilizlerin yaptığını ben aylar önce anlatmıştım. Birkaç kere anlattım. Bak Mete Yarar da aynısını vurguladı. Güzel oldu. MI6 planladı İran’daki darbeyi, İngiliz gizli servisi. Ama CIA’yi kullanır MI6. Çünkü zaten CIA’in emrinde bir karakoldur. MI6’in kontrolündedir ikisi de. Yani MI6 CIA’e, CIA de MI6’e çalışır. İkisi bir bütündür. MI6’le CIA’in bir farkı yoktur. Yani ikisine aslında tek bir isim vermek gerekiyor. Ayrı ayrı adlandırmak çok büyük bir hata. Yani sanki o ayrı o ayrı. Milimi milimine haber birbirine aynısıyla akar. Bir merkezin iki karakoludur bu. Tek merkezin iki karakolu, MI6 ve CIA.
(“İnsanlar nasıl daha mutlu hale gelebilir?” izleyici sorusu)
Bak deccal bir avuç adamıyla koskoca bir milleti mutsuz yapıyor görüyor musun? Hâlbuki hepimiz mutluluğa hazırız. Hepimiz güzel huyluyuz, hepimiz anlayışlıyız, hepimiz sevgiden yanayız. Hepimiz sevgiyi arıyoruz, dostluğu kardeşliği arıyoruz. Hep merhabalaşmak istiyoruz, insanlarla selamlaşmak istiyoruz. Barış olsun, savaş olmasın istiyoruz, her yer güzel olsun bağlar bahçeler olsun. Cennet gibi bir ortam olsun istiyoruz ama hepimiz, aramızda bir karar versek hemen bitecek. Ama birbirimizi tanımadığımız için birbirimizden uzak olduğumuz için deccal hepimizi ezim ezim eziyor. Yani milleti eziyor. Bir avuç insan bunlara karşı koyabiliyor şu an bir avuç. Ama kısa bir süre sonra -bunun başlangıcındayız- şu an üç-beş yıl içerisinde deccalın oyununu tamamen bozacağız. Bu mutlu olmak isteyen, sevgiyi isteyen insanlar el ele verdiğinde konu hemen bitmiş olacak. Bizi suni olarak ayırdılar. Biz akılla, imanla bunu ortadan kaldırıp birleşeceğiz.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan dokuz yıl aradan sonra siyasi temaslarda bulunmak için Ürdün’e gitti. İslam ülkelerine çağrıda bulunarak; “İslam dünyası bölge olarak gerçekten sancılı günler yaşıyoruz. Geleceğimizin şekillendiği bu kritik dönemde Müslümanlar olarak dayanışmamızı bölgede çok daha hassas bir şekilde devam ettirmeliyiz. Bunun yolu da istişarelerimizi arttırmak, aramızdaki işbirliği mekanizmalarını güçlendirmekten geçiyor” dedi.)
İslam alemi birleşsin diyen Tayyip Hocam’ın dışında bir kişi yok. Mehdi sanki mübarek. Ne kadar güzel, ne güzel. Ağzına, diline sağlık. Allah sana güç, kuvvet versin. Allah yolunu açık etsin. Helal olsun sana. Gece gündüz her yerde “Müslüman alemi birleşsin” diyor. Gıkları çıkmıyor hiçbirinin. Bir tane İslam aleminin lideri, “İslam alemi niye birleşmiyor?” demiyor. İnanılır gibi değil. Irak ve Suriye bile demiyor, devlet başkanları. Sadece “Irak kurtulsun” diyor o kadar, “Suriye kurtulsun” diyor. “İslam alemi birleşsin de kurtulalım” demiyorlar. Bir tek Tayyip Hoca. Adamlar da ona tavır aldı tabii İngiliz derin devleti. “Onu devireceğiz” diyor. Devirirsiniz siz bekleyin. Şimdi bir şey diyecektim. Hiçbir şey yapamayacaksınız. Sonuna kadar gidecek, devam edecek. İnşaAllah.
(“İslam’ın dünya hakimiyetinde Hz. Hızır (as)’ın faktörü nedir?” izleyici sorusu)
Zaten olayı organize eden sadece o işin doğrusu. Mehdi (as) onun hazır sistemine uyum sağlıyor sadece. Yani Irak olayında o var, Suriye olayında o var, Afganistan’da o var, Libya’da o var, Yemen’de o var. Ama bir görsen, ne yapıyor bu falan dersin. Halbuki İslam’ı hakim etmekle meşgul. Emir aldığı için onu yapıyor. Ama bak ne kadar ters görünüyor, ne kadar aksi görünüyor. Ama yaptığı doğru. Yani zahiren yanlış ama doğru. Hatta bazı şeyler var ki söylesem bana çok çok kızarlar, hiç diyemem. Hepsinin içinde Hızır (as) var. Yani hayret edecek şekilde Hızır (as) var. En doğru işlerin içinde de o var. En yanlış gibi görünen fakat hikmeti olan, hayır olan işler var. Onların içinde de o var. Beykoz’u sever Hızır (as), eğer merak ediyorlarsa, semt olarak sever yani. Öyle duydum bana öyle söylediler yani. Söylediler derken büyüklerimizden öyle duyduk.
(“Sizce Türkiye’de laiklik kaldırılacak mı?” izleyici sorusu)
Niye kaldırılsın? Laiklik Kuran’da var bir kere. Kuran’a isyan olur bu. Laiklik kalktığında diktatörlük demektir, zulüm demektir, faşizm demektir, acımasızlık demektir. Hiçbir zaman laiklik kalkmaz. Peygamberimiz (sav) zamanı nasıl laikse, ahir zaman da laik olacak. Yani dinsiz de hürriyet içinde yaşayacak, dindar da hürriyet içinde yaşayacak. Hristiyan, Musevi de hür yaşayacak. Müslüman da hür yaşayacak. Öyle şey olmaz. Yapmaya kalkan olursa bin pişman ederiz. Gök kubbeyi başına geçiririz. Tayyip Hocam laikliği ilk savunan Müslüman liderdir. Yani koyu dindar olarak bilinen Müslüman. Gitti İslam ülkelerinde; “Ben laikim, laiklik gerekir” dedi. Adamlar havalara uçtular. Tayyip Hoca bizzat laikliğin savunucusudur. Hükümet de laikliğin savunucusudur. Laiklik olmadan hürriyet olmaz, huzur da olmaz. Kuran’ın emri. Cenab-ı Allah ne diyor ayette? “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” Sonra ne diyor Cenab-ı Allah? “Dinde baskı yoktur.” Laikliğin kısa özeti bu.
(Recep Akdağ, Meral Akşener’in kuracağı partinin bir toplum mühendisliği ürünü olduğunu söyledi. “Toplum mühendisliğini hedefleyen o kadar çok parti kuruldu ki bu ülkede, hepsi siyasi partiler mezarlığında yerini aldı. Belli merkezler tarafından toplumu dizayn etmeye çalışan hareketler, bu topraklarda karşılık bulmuyor. Kuracaksa kursun. Akıbeti diğerlerinden çok farklı olmaz” dedi.)
Recep Hoca doğru söylüyor. Ta aylar öncesinden söyledik. Toplum mühendisliği İngiltere’de ayarlanır. Masa başında ayarlanır. Bu Hanımefendi çıkıp, ben İttihad-ı İslam’ı savunuyorum demedi. Türk İslam Birliği’ni savunuyorum demedi. Sürekli entel, dantel. Başka bir şey yok. Yani Bahçeli nur gibi lider, nur gibi Müslüman. MHP’ye de çok yakışıyor. Gayet de aktif ve canlı. Neyi eksik? Nedir yani MHP’nin gücünü kırmanın alemi ne, mantığı ne yani?
(“Gerçek zenginlik nedir?” izleyici sorusu)
Gerçek zenginlik imanla süslenmiş gerçek zenginliktir. Hakikaten zengin olmak gerekir. Ama iman üzerinde olması gerekiyor yani üzerinde iman yoksa zenginlik ya intihara sebep olur ya sürünmeye sebep olur ya iç sıkıntısından perişan olmaya sebep olur başka bir şey olmaz. İmanla olan zenginlik zaten dağıtılan hizmet eden bir zenginliktir. Akışlı zenginlik önemlidir akışlı yani para sürekli akacak sürekli dağıtacaksın. Akacak dağıtacaksın. Birikmiş olana zenginlik denmez ona pintilik denir. Bir adam hiç harcamayıp biriktiriyorsa o pintiliktir. Kuran’da “bellerini, boyunlarını, böğrünü onunla dağlayacağım” diyor Cenab-ı Allah ayette “dağlanacak” diyor. Dolayısıyla o bir felakettir onun savunulacak bir yönü yok. Irmak gibi olacak zenginlik akacak ve onu bağlara bahçelere salacaksın, çiçeklerin dibine, sebzelerin meyvelerin dibine salacaksın o kullanılacak. Kullanılmazsa o göl büyür büyür büyür taşar seni de boğar etrafına da zarar verir.
(İsrail’in sağ görüşlü Likud Partisi’nin önde gelen isimlerinden Ariel Polstein; Kürtlerin Siyonist devletin kendilerine verdiği desteği asla unutmayacağını, bağımsız bir Kürt devleti İsrail bayrağını dalgalandırdığında iki ülkenin kelimenin tam anlamıyla müttefik olacağını açıkladı.)
Türkiye’nin böğründe boydan boya yüzlerce kilometre uzunlukta kantonlar meydana getirildi. Amerikan yönetiminin, Obama yönetiminin İngiliz derin devletinden aldığı destekle orada muazzam bir askeri yapılanma oluşturuldu. Ve burada büyük bir komünist Kürdistan kurulması isteniyor. Barzani’yi onlar tek lokmada yutarlar. Barzani’yi indirmeleri onların yirmi dört saatlerini almaz. Ben Barzani’yi kastettim diyemez çünkü böyle bir olay yok öyle olsa direkt onu söyler. Burada kastettiği komünist Kürdistan düşüncesi. Bu senin başına Allah tarafından bela olarak getiriliyor sen belayı nasıl kurtuluş olarak görürsün? Hem İsrail’in başına bela hem İslam aleminin başına bela hem Türkiye’nin başına bela. Biz belayı ne yaparız? Belaya yumruğu vurduğumuzda darmadağın ederiz. Nerede görülmüş Allah düşmanlarıyla Tevrat düşmanlarıyla iç içe olun, onlarla birleşin, ittifak edin diye nerede gördün?
(“Bazı çocuklar neden bu kadar kavga etmeye meraklılar?” izleyici sorusu)
Sen masum ve mazlum olduğun için onlar biraz herhalde çakal bildiğim kadarıyla keratalar aileleri herhalde kötü yetiştirmiş olabilir. Zalim gaddar oluyor bazı aileler. Çocuklarını da zalim, gaddar yetiştiriyorlar. Annesi babasını dövüyor, babası annesini dövüyor. Herkes birbirini dövüyor. O da sokağa çıktı mı başka çocukları dövüyor. Kötü örnek oluyorlar. Tabii ki Allah korkusu, Allah sevgisiyle gider. İmansızlık bak her yerde insanlara acı veriyor, her yerde ızdırap meydana getiriyor Allah korkusunun olmaması, Allah sevgisinin olmaması. Hem sosyal yapıyı tahrip ediyor, hem ekonomiyi tahrip ediyor, hem hayatın neşesini ortadan kaldırıyor. Her yere felaket getiriyor.
(“Türkiye’deki hukuk sistemi başarılı mı?” izleyici sorusu)
Yani bir darbe geçirdik. Bir olağanüstülük var. Çok fazla FETÖ’cü alındı. Hakim, savcı alındı, bir hakim, savcı boşluğu oldu. Yani bir de olağanüstü hal var. Zor durumlar, yanlış durumlar oluyor olabilir. Ama neden çekiniyorsunuz bana söyleyin. Burada bağıra bağıra anlatayım. Çekinmeyin yani hukukta aksilik, eksiklik falan kim olursa olsun fark etmez. Söyleyeceğim, söz. Haksızlık olduğuna inanırsanız mutlaka söyleyin. Çünkü biz zamanında çok çektik böyle şeylerden, bilirim. Her kim olursa olsun yanında olurum, çünkü adalet, hukuk önemli. Ama Tayyip Hoca dürüst insan, yani yazık, günah çok ayıp olur. Yani onun adaletsizlik istediğini istemek, düşünmek olacak iş değil. Elinden geleni yapıyor benim gördüğüm, bayağı dürüst delikanlı. O da bu vatanın sahibi, biz de bu vatanın sahibiyiz. Allah rızası için açıkça söyleyin, korkmayın, çekinmeyin. İsminizi de gizlerim gerekirse, yani bir adaletsizlik varsa belgesini getirin. Ben söz bir Allah bir gizleyeceğim de çekiniyorsanız ve gereğini de yaparım hukukla, kanunla. Öyle bir şey olmaz. Ama şimdi bilmediğim bir şeyde “evet hukuksuzluk var” nasıl diyeyim? Sadece bir olay duydum ben, tek bir olay var. O da bu kadar kalabalığın içinde oluyor olabilir yani telafisi mümkün olan bir şey. Yani bir olay, yakından takip ettik, gördük hakikaten. Ama öyle olaylar hep oldu, her devirde olur. Yani tek bir olayın bana vereceği delil olmaz. Tabii ki mükemmel değil, eksiklikler çok fazla var. Doğru, kabul ediyoruz. Ama biz bizeyiz ve elimizden gelen şu an bu. Ama düzeltebiliriz yani söylerseniz düzeltebiliriz. Yani mükemmellik daha ileride olacaktır, şu an değil.
(PYD, YPG’nin ABD öncülüğünde başlattığı Rakka Operasyonunda son dört günde gerçekleştirilen uçaksavar ve roketli saldırılar sonucu 110’ u aşkın sivil hayatını kaybetti Adnan Bey.)
Buna rağmen şimdi gitsen Irak’a, Hz. Mehdi (as)’dan bahsetsen, İttihad-ı İslam’dan bahsetsen “o da ne ki?” falan der birçoğu. Yani “Irak kurtulsun yeter” falan der o kadar. Hatta Irak’a da bir şey demiyor. “Benim evimi bana versinler yeter.” Diyor. “Başka bir şey istemiyorum.” Diyor. “Ne yaparlarsa yapsınlar.” Diyor. Birçok insan böyle, çok korkunç bir durum. Bir türlü uyanamıyorlar. Yani Mehdiyet’in dışında hakikaten başka bir yol yok. İslam alemi birleşip Mehdiyet’te ittifak etmedikten sonra mahvoluncaya kadar bu bela devam edecek gibi görünüyor, Allah esirgesin.
(“Terör olaylarının nereye varacağını merak ediyorum” izleyici sorusu)
Yakışıklım bunlar terör değil, bunlar terör provası. Prova yapılıyor şu an, tatbikat yapıyorlar. Yani “etki nasıl oluyor, insanlar ne kadar reaksiyon gösteriyor, ne yapılır?” Yani “böyle şeyde devletler nasıl karşı koyuyorlar? Polis nasıl bir atağa geçiyor? Teröristi bulmada ne yapıyor?” Falan bunlar yokluyor şu an çeşitli ülkelerde. Daha DAEŞ ve diğer terör örgütleri bir terör atağına geçmediler. Yani hiçbiri daha ne El Kaide, ne Taliban bir terör atağına geçmiş değiller. Bunların yakında ben intihar saldırısı yapacağını düşünüyorum. Yani çok geniş çaplı, büyük çaplı, dünyayı şoka sokacak saldırılar yapacaklarını düşünüyorum. Yani bunu da İngiliz derin devletinin talimatıyla yapacağını düşünüyorum. Ve bütün bu belaların içinde de İngiliz derin devletinin olduğunun anlaşılacağını ve tespit edileceğini düşünüyorum.