A9 TV, 16 Ağustos 2016
(Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde PKK’lı teröristler tarafından yerleştirilen bombanın patlaması sonucu sokakta oynayan 4’ü çocuk 6 kişi yaralandı. Devlet hastanesine kaldırılan yaralılar tedavi altına alındı.)
Gaziler. PKK’nın yaptığı sadece işte böyle bomba, kalleşlik, sırttan vurma, alçaklık; delikanlılık yapacak hali yok. Delikanlılık, gelip Türk devletine teslim olup Türkiye’nin bölünmesine karşı tavır almaktır. İngiltere 200 yıldan beri kafayı taktı Türkiye’yi böleceğim diye, şimdi onların vaat ettiği vakit de geldi, yani buraların bölünmesi gerekiyor. Bölemediler daraldılar. Oradan çekiyorlar buradan çekiyorlar olmuyor. Fethullah Gülen cemaatini de ele geçirmişler. Onlar kayıtsız şartsız teslim olmuşlar gibi görünüyor. Bir yol gösterip oradan ana yapılarını kurtarabilirsek, tabii dünya çapında üstlerine saldırdılar ayrı mesele de, o zaman mesele hallolur. Ama onlara kabul ettirmişler. Yani Türkiye’nin bölünmesini de kabul ettirmişler benim gördüğüm yani bir kısmına hepsine değil de, Ortadoğu’nun bölünmesini de kabul ettirmişler. Suriye, Irak her yerin bölünmesini kabul ettirmişler. Ve şeytani bir idareyle idare edilmeyi de kabul ettirmişler. Homoseksüelliğin teşvik edildiği, haramların olmadığı, Rumi, Darwinist, parçalanmış, idealsiz, İslamsız bir dünya. Hristiyanlığı da yok ettiler. Papa’ya Hristiyanlığı yok ettirdiler. Adam “bizi Allah yaratmadı” diyor “biz evrimle olduk” diyor “Adem Havva konusu hikayedir” diyor. “Öyle masallara inanacak halimiz yok” diyor haşa. Hristiyanlığı bitirmişler şimdi İslam’ı bitirmeye çalışıyorlar. Önce İslam alemini Darwinizm’in eline teslim ettiler. Ama ciğerlerini söktük ilimle irfanla. Yani onların hiç tahmin etmediği, hiç ummadığı, tahayyül de edemeyecekleri bir durum oldu. Çünkü adamların on binler hesabıyla üniversiteleri var. Yüz binler hesabıyla profesörleri var, milyonlar hesabıyla öğrencileri var. Milyarlar hesabıyla da diz çöktürdüğü adamlar var. Darwinizm’i, bizim Yaratılış Atlası gibi dev bir kitapla Fatih’in topları gibi döverek dümdüz edeceğimizi hiç tahmin etmediler. Fransa da, İngiltere de, Amerika da kıskıvrak yakalandılar. Türkiye’de de helak oldular Darwinistler. İngiliz derin devletinin asla asla tahayyül edemeyeceği bir olaydı. Oldu, gözlerine de inanamıyorlar şu an, inanmak da istemiyorlar ama olmuş. O hınçla, deşifre olmanın verdiği kızgınlıkla da ve bölünme olayını da becerememenin verdiği huzursuzlukla deli gibi saldırıyorlar. Bak, ordunun içindeki elemanlarına hücrelerine emir verdiler “darbe yapın” diye, millet kabadayı, millet imanlı, millet Darwinizm’e karşı bilenmiş. Şehadetin, şehitliğin güzelliğini de iyice kavramış korkusuz cengaver bir millet. “Gelin ulan beşer beşer gelin” dediler. Gölgeleri yetti gölgeleri. Ellerinde çakı bile yok. Şimdi kudurmuş vaziyetteler. Kafayı çizdiler yani İngiliz derin devleti. Adam diyor ya “öfkelendik” diyor “öfke tepemizde” diyor. Birlik ve bütünlük içinde olduğumuz müddetçe hiçbir şey yapamazlar. CHP, MHP, AK Parti, Aydınlık grubu, Büyük Birlik Partisi, Saadet tek yumruk tek cephe. Yapabilecekleri hiçbir şey yok. Bölebileceklerini düşündüler. Önce CHP-AK Parti muhalefetini çok iyi körüklediklerini düşündüler. MHP’yi de parçalayacaklarını düşündüler. Ne MHP’yi parçalayabildiler. Ne AK Parti’yle CHP’yi de birbirine düşürebildiler. Yani sağ-sol çatışması beceremediler. Şu an kara kara düşünüyorlar ‘Acaba nereden girebiliriz Türkiye’ye?’ diye ‘Ne delilik yapabiliriz acaba?” gibisinden. Birçok projeleri var. Tayyip Hoca’yı şehit etmeyi düşünüyor olabilirler. Tayyip Hocam çok dikkatli olsun.
Cemaatlerin, Tarikatların Varlığı Türkiye İçin Güvencedir. Ülkücüler, Alperenler, Aydınlık Grubu, Saadet Gençliği Hepsi Güvencedir, Hepsi Türkiye'nin Birliğini Ve Bütünlüğünü Savunur Ve Hepsi Ayrı Değerlidir
Tarikatlara cemaatlere bir yöneltme var bu da bir oyun, İngiliz derin devletinin oyunu. Açık çok açık oyun, çok kaba bir oyun. Bu oyuna da gelinmesin. Cemaatlerin varlığı şu an bizim için iyi bir güvence. Mesela Aydınlık grubu var bir güvencedir. Büyük Birlik Partisi grubu var güvencedir. MHP muazzam bir güvencedir ülkücüler. Saadet, Alperenler hepsi güvencedir. Bunlar kendi içinde kendine has yapılanmalardır. Bunların dengesini bozmaya kalkmak çok yanlış olur. Onlar zamanla sevgiyle düzelir.
Nakşibendi tarikatı kıyamete kadar devam eder. Kadiri tarikatı da devam eder. Mehdiyet de hicri 1506’ya kadar açık galibane devam edecektir. Hicri 1506’ya kadar açık galibane. 1506’dan sonra gizli ve mağlubiyet içerisinde vazife-i tenviriyesini yapmaya devam edecektir. Gizlilik neden? Masonik bir yapıya bürünecek 1506’dan sonra. Tamamen gizli. Mağlubiyet de gizlilikten kaynaklanan bir yapı. Çünkü gizliyse zaten mağluptur, değil mi? Kendini sezdirmiyorsa bir hareket mağluptur, mağlubane dediği o. Ta 1543’e kadar. 1543’ten sonra Kuran ref oluyor göğe alınıyor. Artık ondan sonra felaket. 1545 gibi de kıyamet kopacak Allahualem, en doğrusunu Allah bilir.
Herhangi Bir İşgal Tehlikesine Karşı Potansiyel Milis Gücü Ön Hazırlığı Oluşturulsun, İllere Cephane Yığınakları Yapılsın
Hükümet şu zeminde milis gücünü belki riskli buluyor olabilir veyahut düşünmüyor olabilir şu an ama hazırlık yapılsın. Yani mesela en az 400 bin, 500 bin kişiyi otomatik silahla donatacak, her birine en az bin-iki bin mermi verecek, el bombası falan da verebilecek şekilde hükümet hazırlık yapsın. Her ile cephanelik koysun her ile. Her ile yani böyle yer altında, mermi cephaneliği ayrı olsun, silah cephaneliği ayrı olsun her ilde hatta ilçelerde geniş çaplı cephanelik oluşturulsun. Bak her il ve her ilçede cephanelik oluşturulsun. Ayrıca askerliğini yapmış gençlerimize 15 gün de olsa kısa bir askerlik eğitimi verelim. ‘Silah nasıl kullanılır, el bombası nasıl kullanılır, bir işgal durumunda tanklara karşı ne yapılır, uçağa karşı ne yapılır?’ öğretelim. Bunda kaybedecek bir şey yok. Ve ani bir durumda da halkı süratle silahlandıracak bir tedbir alalım. Türkiye için işgal tehlikesi var.
(“Şeytani Sistem Bütün Şiddetini Artırarak Boy Göstermesine Rağmen Neden Müslümanlar Adeta Uykudalar?” Sorusuna Cevap)
Mazlum oluyor Müslüman, sürekli hatırlatmak uyandırmak lazım. Son 200-300 yıldan beri bir uykudalar. Bu 300 yıllık uykudan uyanıyorlar şu an. Bu Ashab-ı Kehf’in uyanışı gibi. Kuran’da da diyor “300 sene” diyor Kehf Suresi’nde 300 senedir. “Ona da bir 9 ilave ettiler” diyor. O da çok manidar bir ifade.
(“Sayın Kılıçdaroğlu Şöyle Bir Açıklama Yapmış: ‘Pazar Günkü Mitinge Neden Hdp Davet Edilmedi? Bunu Bir Ayrımcılık Gibi Görüyorum’ Tarzında Sözlerle İfade Etmiş PKK’ya Gizli Ve Açık Destek Veren Bu Partinin Bu Mitinge Çağrılmamasıyla İlgili Siz Ne Düşünüyorsunuz?”Sorusuna Cevap)
Bunu konuşan bir muhalefet lideri de olabilir, yani o kadar büyütmemek lazım. Bu bir siyasi taktik belli. Yoksa HDP’nin kafasını hedefini bilir Sayın Kılıçdaroğlu. Ama bir siyasi jest olarak onu görüyordur. Bir demokratlık gösterisi olarak düşünür. Çünkü çok fazla solcu var CHP içerisinde, aşırı solcu da var. Onları dengede tutan, onların görüşünü düzenleyen bir politikayı hayata geçirmek istiyor olabilir. Kolay değil onları idare etmek. Aşırı solun idare edilmesi kolay değildir. Bir kısmı çok hırçındır aşırı solun laf-söz dinlemez kendi burnunun dikine giderler. Onları dengede tutmak her babayiğidin harcı değildir.
Şimdi HDP geldiğinde MHP de çok zor durumda kalır, garip bir durum olur. HDP’nin içindeki samimi Müslümanları, vatanseverleri ben onları tenzih diyorum ama HDP’nin içine PKK çöreklenmiş. Mebzul miktarda içinde PKK’lı var, ajanlar var. O riskin giderilmesi gerekiyor. PKK’nın HDP’den tamamen çekilmesi, tecrit edilmesi, HDP’nin PKK’dan temizlenmesi gerekiyor. Bu temizlik işlemi olmadan olmaz. Çünkü içine sızmış girmiş yani birçok yerini kaplamış. Bu durumda oraya gelen herkes tedirgin olur. Çünkü çok sayıda PKK’lı da gelmiş olacak alana. HDP’nin mazlum temiz taraflarını ben tenzih ediyorum.
(“İngiliz Derin Devletinin Casuslarını Nasıl Tanıyabiliriz?” Sorusuna Cevap)
Teknolojinin imkanlarını kullan. Gir internete adamın bütün çetelesi çıkar. Onun için bir adamı öğrenmek istiyorsanız Facebook’una girin. ‘Dine nasıl bakıyor, İslam’a nasıl bakıyor, İngiliz ajanlarıyla iç içe mi, İngiliz derin devletiyle iç içe mi, hain mi, sevgisiz mi, alçak mı, dürüst mü, iyi mi, güzel mi, doğru mu yanlış mı?’ hepsini anlarsın. Allah size muazzam bir imkan vermiş. Twitter’ına gir, Facebook’una gir adamı ayna gibi görürsün. İstediği kadar kendini gizlemeye çalışsın yine yakalanır. Her çeşit adamı yakalayabilirsin anlayabilirsin. Çünkü çok aptal olur casuslar. Suçlular arkada çok delil bırakır. Mesela katil mutlaka delil bırakır arkasında. Casus da arkasında çok fazla delil bırakır ahmaktır onlar. Zaten deli olmasa vatanını satmaz. Alçak karaktersiz olduğu için bunu yapıyor zaten. Her casus manyaktır. Vatanını satan her alçak zaten aklını kaybetmiş bir manyaktır.
(Sabri Tanık, “Tarikatlar Şeffaflaştırılsın Deniyor. Mevcut Sistemde Devletin Cebri Yasaklayıcı Olması Mı Yoksa Özgürleştirici Olması Mı Makul?” Sorusuna Cevap)
Tabii ki özgürlük olması lazım. Tarikatlar Hz. Mehdi (a.s) devrinde kendiliğinden kendilerini feshederler. Yani Hz. Mehdi (a.s)’a bağlandıkları için şeyhine bağlanmaz Hz. Mehdi (a.s)’a bağlanır. Ama Nakşibendi olmasında bir mahsur yok. Fakat mürşit olarak, bak diyor ki Bediüzzaman: “Hem hakim, hem Mehdi, hem mürşit.” Ne demek? En büyük mürşit. O zaman kendi mürşidine bağlı değil, onun mürşidi de Hz. Mehdi (a.s)’a bağlanmış oluyor. Yoksa Nakşibendilik kalktığından değil. En büyük mürşit olarak ondan feyiz alıyor Allah’ın izniyle. Kalkması için bir neden yok niye kalksın? Mezhepler kalkıyor. Bak “hem hakim, hem Mehdi, hem mürşit, hem kutbu azam olarak bir zatı nuraniyi gönderecek” diyor. “En büyük müceddit ve en büyük müçtehit olarak bir zatı nuraniyi gönderecek. O da Ehli Beyt-i Nebevi’den olacaktır” diyor. En büyük müçtehit varken adam niye Hanefi mezhebine tabi olsun? Çünkü Ebu Hanife’den daha yüksek. En büyük müceddit ve en büyük müçtehit. En büyük müceddid ve en büyük müçtehit varken ara müçtehit ve müceddide adam bağlanamaz. Haram olur o. En büyüğü varken ona bağlanması lazım. En iyi bilen kimse ona bağlanacak. O zaman o mezhebi artık terk etmek durumunda kalır, ona bağlanıyor. Nakşibendi; Bahaüddin Nakşibendi de Hz. Mehdi (a.s)’a bağlı, silsile yoluyla ona bağlı. Ondan daha büyük çünkü. Bahaüddin Nakşibendi’den daha büyüktür Hz. Mehdi (a.s). Kendileri söylüyorlar, tarikat ehli kendileri söylüyor. Abdülkadir Geylani’den daha büyüktür. Abdülkadir Geylani’nin de mürşididir Hz. Mehdi (a.s). Dolayısıyla hepsi ona bağlandıkları için bütün tarikatların başı olmuş oluyor Hz. Mehdi (a.s). Yani yolların başı olmuş oluyor. O anlamda kalkıyor. Yoksa adam yine Şah-ı Nakşibendi’yi sever, Abdülkadir Geylani’yi sever. Ama Hz. Mehdi (a.s)’ın talebesi olarak seviyor. Yani bir tarikat arkadaşı olmuş oluyorlar. Şah-ı Nakşibendi de, Abdülkadir Geylani de Hz. Mehdi (a.s)’ın talebesi olarak seviyorlar. Muhiddin Arabi’yi de öyle. Zaten onlar kendileri de diyorlar, kendilerinden üstün olduğunu ve onu mürşit olarak gördüklerini kendileri söylüyorlar zaten. O zaman Hz. Mehdi (a.s)’a bağlanan doğrudan feyzi ondan almış oluyor Allah’ın dilemesiyle. O da tarikat arkadaşı oluyor. Yoksa Nakşibendilik güzel bir yoldur, sevgi yoludur Nakşibendilik. Kadirilik sevgi yoludur, ahlak okuludur, sevgi okuludur, dostluk okuludur ilave başka bir şey yok. Sevgi, dostluk, kardeşlik, muhabbettir amacı budur.
Meclisin Hava Savunma Sistemi Bir An Önce Bitirilmeli. Her Yere Uçaksavarlar Yerleştirilmeli
Tayyip Hocam bak, tamam onun üstünde çok görev var kabul diyorum. Başbakanın da çok fazla üstünde görev var onu da kabul ediyorum. Allah yardımcıları olsun. Ama şu meclisin hava savunma sistemini bir an önce bitirelim. Her yere uçaksavarları yerleştirelim. Uçaksavar, bir şey yok bunda uçaksavar sabit karadan havaya dört bir yanına koysunlar. Var hazır askeri araç onları koysunlar. Güvendikleri kişileri de koysunlar bu olsun.
Bir de misafir binası benim bildiğim tahrip edildi bu bombardımanda. Giriş-çıkışlar şimdi zafiyete uğramış gibi görünüyor misafir binası tahrip dildiği için. Orayı bir düzeltelim, bir şekle şemaile koyalım acele hareket edelim. Allah vermesin oraya bir canlı bomba girer bilmem ne girer, herkes orada bulunuyor, riskli olabilir. Yüzlerce kişi giriyor oraya yani mağdur oluyor halk da, bir kolaylık sağlasınlar. Giriş-çıkış kontrolünü sağlama alalım. Bomba arayan teşkilatlar vs onların hepsi orada olsun birçok koldan girilsin ve oradaki düzenleme tamirat da hemen bitirilsin.
Osmanlı’yı Parçalayan İngiliz Derin Devletidir
İngiliz derin devletinin hedefi Osmanlı zaten. Osmanlı ve Türkiye. Osmanlı’yla Türkiye iç içe, aynısı. Türkleri Orta Asya’ya sürmek ve yok etmek. Osmanlı’yı parçalayan İngiliz derin devletidir. Son kalemizi de parçalamayı düşünüyorlar. Güneydoğu’yu ayırmayı, İstanbul’u ayırmayı. Sevr’de düşündüklerini uygulamak istiyorlar. Milletçe bütün olursak bunlar adım atamazlar.
İngiliz derin devleti, iki yüz hatta üç yüz yıla yakın zamandan beri Osmanlı'yı gözüne kestirmiş. Parçalaya parçalaya parçalaya geldi. Son, Anadolu şimdi onun hedefi. Sevr Anlaşması'nda bir plan sundu, biliyorsunuz. "Şura Fransızlara, şura İtalyanlara, şura Yunanlara" paramparça ettiler. Bunu rahmetli Atatürk durdurmuştu. Kabadayılarla, delikanlılarla, Kuvayi Milliyecilerle durdurdu. Ama adamlar şimdi yeniden kudurdu. Yeniden parçalama planına atak yaptılar. İngiliz derin devletinin vazgeçemeyeceği bir hedef bu, vazgeçmek istemediği hedef.
Şimdi ana plan şu; Ankara ve çevresinde küçük bir toprak parçasına Türk vatandaşlarını sığıştırmak, mümkünse orada imha etmek eğer imha edemiyorsa da Orta Asya'ya sürmek. "Hiç Türk bırakmayacağız burada." diyor. Bu kudurmuşluğun kökeninde bu var. Onun için milletçe yekvücut hareket etmek durumundayız. Toplu hareket ettiğimizde kimse bir şey yapamaz. Ama birbirimizle uğraşmaya kalkarsak Allah esirgesin, adamlar kapıda bekliyorlar.
(Bugün Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında bu akşam Yusuf Kaplan “CIA gölgedir” dedi “onun asıl üst aklı İngiliz derin devletidir. Bütün her şeyi o yönetir” diye anlattı.)
Bak o delikanlılık yapıyor açık açık söylüyor. Tayyip Hocam da, herkes söylesin. Sayın Bahçeli de söylesin İngiliz derin devleti diye. Bu adamları deşifre edelim. Bu Deccaliyet. Deccal bu sistem. Deccaliyet budur işte. Metafizik güçleri de var. Bak şeytandan güç aldıkları için, şeytanı çağırarak hareket ettikleri için metafizik etkileme güçleri de var. “Sihir manyetizmanın nev’inden müthiş harikalara mazhar olan Deccal ise” diyor, “Surî hükümetini bir nevi rububiyet tasavvur ederek ilahlığını iddia eder” diyor. İlan eder. Adam kendisinin Allah olduğunu iddia ediyor, bunların başı. Rumilikte de var bu. Adam inşaAllah diyor. Kime inşaAllah diyorsun sen diyor. Ben buradayım zaten diyor. Benim iznimle oluyor zaten diyor. Niye inşaAllah diyorsun ki bana diyor. Yani ben Allah’ım diyor haşa. İşte bu kafa onlarda var. Ve kendilerini de ayrı ayrı ilah kabul ederler diyor. Tabii bunu Mevlana mı dedi demedi mi o ayrı mesele, o ayrı. Ama bu kitaplarda var.
İnsanlara Filmler ve Dizilerle de Büyüklük ve Haşa İlah Olma Telkini Veriliyor. Bilinç Altı Kurgulama Yapılıyor, Buna Karşı Dikkatli Olunmalı
İnsanlara ilah olma, ilahlaşma, büyüklük hissi filmlerle de enjekte edilmeye çalışılıyor. Buna çok dikkat etmek lazım. Tevazulu, mütevazı kul olma yerine insanlara ilah olma düşüncesi aşılanıyor ve büyüklük aşılanıyor. Buna bilinçaltı kurgulama da diyebiliriz. Çok dikkatli olmak lazım. Yani kul olma değil de ilah olma hırsı bilinçaltına enjekte ediliyor. Bu, insanları eğlendirerek yapılıyor. İnsanların bilinçaltında ilah olma arzusunu depreştiriyor. Zaten insanların bilinçaltında böyle bir enaniyet duygusu oluyor. Şeytani bir duygudur bu. Onu depreştiren filmler olmuş oluyor bunlar.