Sayın Adnan Oktar'ın 25 Kasım 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Kasım 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

46991

A9 TV, 25 Kasım 2016

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan bu akşam batıyı eleştirirken İngiltere’nin adını özel olarak zikretti. Şöyle konuşması; “Amerika’da seçim oldu, Amerika’daki seçimde Trump’a ne diyorlar? Diktatör. Ya hani siz demokrattınız? Sandıktan böyle bir netice çıktığına göre niye şimdi diktatör oldu? Durun bakalım bir çalışsın, biz Amerika’nın içişlerine karışmayız. Peki İngiltere’dekilere ne oluyor? Bunları anlamak mümkün değil, tatlı su demokratı bunlar bunlardan bir şey olmaz, bunlar dürüst değildir, bunlar darbecileri kırmızı halılarda karşılayanlardır.)

Ya Tayyip Hocam de direkt İngiliz derin devleti diye çık şu deccalın kafasını patlat, değil mi? Bak bunun şerefi sana kalacak ne güzel. Darwinistlere de, Tayyip Hocam bir kondurmuş herhalde Darwinizm’e, biz Adem’le Havva’dan mı geliyoruz demiş?

- Evet, bahsettiğiniz ifadesini okumak istiyorum Cumhurbaşkanımızın. “Dikkat ederseniz ilk erkek olan Adem’i hangi saygı ifadesi ile anıyorsak, ilk kadın olan Havva’yı da aynı ifadeyle zikrediyoruz. Nitekim Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz bizi bir erkekle bir dişiden yarattığını, Kendi Katında değerli olanın da Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan olduğunu ifade ediyor. Bakınız burada erkek kadından veya kadın erkekten üstündür diye bir hüküm yok. Tam tersine yaratılışta eşitlik var, üstünlükse sadece Allah’tan sakınmada yani takvada söz konusu olabiliyor” dedi.

Şimdi Tayyip Hocam helal olsun delikanlılık yaptı, evrime karşı olduğunu çok güzel açıklamış yani Darwinizm’e karşı olduğunu çok güzel açıklamış. Ama bu insana, “hadi sen çık bunları darmadağın et, biz televizyondan seni seyrediyoruz, sen aslansın”, böyle olmaz. Diyor bak ben konuşacağım konuşamıyorum diyor, daha ne desin? Demek ki sarılmış etrafı. Şimdi Saadetli gençler Müslümanlığın gereği “bir mümine saldırı varsa el birlik onu koruyun” diyor Allah ayette. İngiliz derin devleti Tayyip Hoca’yı muhasara altına aldığına göre biz deccala karşı Tayyip Hoca’yı korumak durumundayız. Deccal saldırıyor çünkü şu an, seyredersek günaha gireriz. Olmaz. Bir mümine saldırı var. Particilik değil bu, partiyi bırak, ben AK Partili falan değilim. Aynı şekilde ülkücü gençler de büyük bir bölümü aslan ve titizlikle orada bir blokaj oluşturuyorlar. Büyük Birlik Partisi’nin aslanları da öyle, AK Partili olsunlar demiyorum; siyasetini destekliyoruz falan anlamına gelmez bu, bir mümine İngiliz derin devleti ve deccaliyet ezmek istiyor, buna müsaade etmeyeceğiz. Siyasetini eleştir istediğini söyle ama buna müsaade etmeyiz. Etrafında esaslı bir blokaj yapalım yüzde 80’lik ama siyaseten eleştir istediğini yap ama bu konuda aman vermeyelim. Bak dünkü konuşması çok manidar. Benim bir gün önceki sözümü aldı, “her sözün doğru olsun her doğruyu her yerde herkese söyleme” inşaAllah. Konuşamıyorum diyor, demek ki bir muhasara var. Dünyayı dar edeceğiz deccaliyete. Yani oturup seyredilecek durum yok, yani bunun siyasetle falan da alakası yok. Direnen mağlubiyeti kabul etmeyen, baş eğmeyi kabul etmeyen bir insan var karşımızda bu bizim için bir nimet. Birçoğuna baş eğdirdiler daha önce, bak baş eğmiyorum diyor bu kadar basit.

 

(Sizin bir süredir üzerinde durduğunuz gibi Rusya’nın en saygın gazetelerinden Argumenty Fakty Gazetesi de Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump’ın hep birlikte dünya düzeni sağlaması gerektiğini belirtti. Ve şöyle yazdı. “Dünya tekrar güçlü liderlere gereksinim duyuyor. Rusya’da Putin, Türkiye’de Erdoğan ve Amerika’da Trump. Üçü de anlaşarak birlikte dünya düzeni sağlamalı. Peki yapabilirler mi?”)

Kardeşim ne dersek o dünyada gündem oluyor. Ne dersek. Bu hayrettir yani. Dünya köy gibi oldu. Eskiden mesela bir şey söylendi mi bir yerde duyulması mümkün değildi. Şimdi internette mesela bir gazetede Rusça yayın yapan bir gazetede yazım çıkıyor, dünyanın her tarafında duyuluyor. Mesela İran’da bir gazetede yazım çıkıyor, dünyanın her tarafında anında duyuluyor internetten. Bu çok büyük kolaylık güzellik. Özetle Tayyip Hoca’ya yardımcı olalım. Sahip çıkalım. Partili olmasınlar. CHP’li olabilir, MHP’li olabilir. Eleştirsinler ama şahsını ezdirmeyelim İngiliz derin devletine. Deccale ezdirmeyelim. Hedeflemişler bak yiğitçe, delikanlıca Darwinizm’e tavrını koymuş. Şimdi bunun yerli uzantıları da çıkacaktır. İngiliz derin devletiyle iç içe olan hocalar var. Onlar da Darwinistler bu adamlar. Bir kısmı da İngiltere hayranı. İngiliz derin devletinin dolaylı olarak etkisi altında. Onlar da ayrı bir dert.

 

(Hükümete yakın basın, doların hızlı yükselişinin Türkiye’ye yönelik bir nevi ekonomik darbe olduğunu iddia etmişti. Ekşi Sözlük başta olmak üzere gezici ve bazı muhalif çevreler hükümeti devirmek için ekonomik boykot başlattılar. Daha önce “temel ihtiyaçlar dışında alışveriş yapmama” kampanyası başlayan bu çevreler bugün de piyasadaki döviz miktarını azaltmaya yönelik “herkes yüz dolar alsın” kampanyası başlattılar.)

Yüz dolar. Şimdi yüz doları ne yaparız? Bin dolarla, iki bin dolarla karşılık veririz. Verdikleri emekler boşa gider. Çok çocukça hareketler. Türkiye’nin özel bir durumu var. Türkiye bir kere kendi iç pazarı kendine yeten bir ülke. Her türlü ihtiyacımızı karşılayabiliriz. Amerikan malı almayız olur biter. Ne zorumuz yani? Dışarıdan bir şey almazsak kendi malımızı kullanırsak konu kapanır. Bu kadar. İran’la Rusya’yla ticaretimizi güçlendirelim, Çin ile. Bütün yapıp ettikleri boşa gider. Oturdukları yerden para kazanma olayı bitti. Böyle bir şey yok. Bir de boşa sevinmesinler. Türkiye’nin ekonomisi tepmez devrilmez Allah’ın izniyle. Bir darboğaz olur, ekonomik sıkıntı olur.

 

Dünya Yaratıldı Yaratılalı Ekonomik Kriz Bitmemiştir, Ekonomik Kriz Hep Olmuştur

Mesela Firavun devrinde bile ekonomik kriz vardı. Hz. Yusuf “ekonomik kriz başlayacak” dedi. “Yedi yıl devam edecek” dedi. Yedi yıl da sonraki etkileri var. “Yedi yıl devam edecek” diyor ekonomik kriz. Her devirde ekonomik kriz olmuştur. Osmanlı döneminde de. Her zaman olmuştur. Mikail (as), yani bu özel Allah tarafından tasarlanır. Yoksa normalde dünya çok zengin olur. Şu anki teknolojiyle özellikle tarım teknolojiyle, genel teknolojiyle akıl almaz zengin olur dünya. Allah buna imkan tanımıyor. Çünkü ahireti istemelerini istiyor Allah. Zenginlikte insanlar Allah’ı unutuyorlar. Hepsi olmasa bile genel çoğunluk öyle oluyor. Onu Kuran’da Allah ayetle açıklamış. “Allah’a inanmayanlar ittifak kurarlardı” diyor Allah. “Eğer ekonomik yönden kısmasam dünyada inanmayanlar tek bir ümmet olup Allah’a karşı başkaldırırlardı” diyor.  Ama ekonomik kriz olduğunda Allah’ın kıymetini biliyorlar. Dinin kıymetini biliyorlar. Sevginin kıymetini biliyorlar. Bu yüzden Allah ekonomik kıtlık meydana getiriyor.  Ve bununla ilgili dünyada özel bir birim vardır. Çok eski devirden beri olan bir birim. Ekonomik krizi ayarlayan birim yeryüzünde. O konuyu sonra anlatacağım. Allah onları sebep ediyor. Ekonomik kriz elde edilebilen bir şey. Yani kontrol altına alınabilen bir şey. 2007’de kontrollü olarak yapıldı. Şu anda da kontrollü olarak yapılıyor. Bunun özel bir ekibi var. Bunlar bunu yapıyorlar. Tabii Allah bu insanları sebep ediyor. Ekonomik krizin özel ekibi var. Ve buna güç yetirilemiyor. Bunu dünya derin devleti organize ediyor. Eskiden beri böyle. Onu ayrı bir konu olarak sonra anlatırım. Ama Kuran ayetinde bu açıkça belirtiliyor çok detaylı olarak anlatılıyor. Bugün bütün internet sitelerinde var. “İnsanlar azmasın diye” diyor. Sırf azmama olayı değil. Bir kısmı azdığı için olur. Bir kısmı Allah’ı düşünmediği için olur. Bir kısmı gaflette olduğu için olur. Bir kısmı Allah’a şükretmediği için olur. Bir kısmı Allah’ı sevmesi için olur. Bir kısmı daha takva olması için olur. Sırf azma değil. Azan ayrı, azan da olur. Ve bunu ben söylemiyorum Allah söylüyor. Ekonomik krizin, ekonomik bolluğun özel meleği vardır. Hususi ona ayrılmış bir melek vardır. Bununla ilgili görevli olan melek. Dünyada da bu işi organize eden özel grup vardır. Dünyadaki ekonomik krizi organize eden, piyasayı istediğinde rahatlatan istediğinde kasan bir ekip vardır.  Dünya sermayesi bunların kontrolünde. Hepsi biliyorlar bunu. Bilmedikleri bir konu da değil ayrıca. Ama yine de ihtiyaten bir ara anlatayım.

 

Diyor ki, Araf Suresi, 130’da Cenab-ı Allah şeytandan Allah’a sığınırım; “Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye…” bak belki öğüt alıp, düşünme. Allah’ın amacı ne? Öğüt almaları. İki; düşünmeleri. “...yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.” (Araf Suresi, 130) “Yani ekonomik kriz meydana getirdik” diyor Allah. Niçin yapıyormuş? Öğüt alıp düşünmeleri için. Çünkü refahtan kuduruyor o zaman Firavun ve çevresi. Müminler var, insanlar da var ama Firavun yapılanması daha büyük, dev yani yüzde doksan dokuz. Müminlerin sayısı çok az. Müminler şükür ve iktisat bereketiyle bu fitneye dayanıyorlar. Zaten Bediüzzaman diyor “ahir zamanda ekonomik kriz meydana gelecek” diyor ilerde. “Buna müminler ve kardeşlerim” diyor “Şükür ve iktisat bereketiyle cevap verecekler” diyor. Şükür ve iktisat, yani tutumlu olmak. Bediüzzaman çok az bir emekli maaşı vardı. Onunla bir torba yoğurt alıyordu canım benim. Arpa şehriye alıyordu. Birde bir tavuğu var her gün yumurtlayan. Bir de tereyağı var ayrı bir kapta. Başka da yiyeceği yok Bediüzzaman’ın.  Bediüzzaman aynı zamanda tayyip bir insandır. Tayyiptir. Beldetün tayyibe. Tayyip olmak güzel bir şeydir insan için. Bedidir, tayyiptir.

Tevbe Suresi, 126 “Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar” yani belalar, savaşlar, kavgalar, anarşi, terör ve ekonomik kriz “da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar.”  (Tevbe Suresi, 126) Bak Allah’ın bir amacı da insanların tövbe etmesi birde öğüt alıp düşünmeleri.

Zuhruf Suresi, 33, şeytandan Allah’a sığınırım, “Eğer insanlar (Allah'a karşı isyanda birleşip) tek bir ümmet olacak olmasaydı, Rahman'ı (Allah'ı) inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde çıkıp-yükselecekleri merdivenler yapardık.” (Zuhruf Suresi, 33) “Ama Allah’a isyanda ittifak ederler” diyor “böyle bir zenginlik verirsem” diyor Allah. Bu çok rahat Allah için mümkün. Zenginlik şu an dünyada olmaması mucizedir. Bakın dünyada bütün dünyanın zengin olmaması mucizedir. Akıl alacak gibi değil. Bunun nasıl tasarlanıp uygulandığı da hayret verici bir olaydır, mucizedir. Müthiş zengin olmaması için şu an dünyanın hiçbir sebep yok. Teknik olarak hiçbir sebep yok.

Tevbe Suresi, 34, şeytandan Allah’a sığınırım, “…Altını ve gümüşü biriktirip” parayı yığıp “Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele.” (Tevbe Suresi, 34) diyor Allah. Acı bir azap işte ekonomik kriz, belalar, savaşlar. Parayı yığmak haramdır. Altını, gümüşü yığmak haram, harcanması lazım. Bak adamlar ne yapıyorlar? “Dolar aldık harcamayacağız, evde tutacağız” diyorlar. Güya ekonomik kriz meydana getirecek. Tavşan çayırda hoplamış da çayırın haberi olmamış. Öyle derler atasözünde. Kardeşim senin her tarafın dolar toplama olsa ne olur? Ne dolar toplayacaksın sen? Bak ekonomik krizin nedenini de Allah söylüyor. Biriktirme ve yığma. “Bunda felaket meydana gelir” diyor. Onun için herkes parasını kullansın. Yığmasın, harcasınlar. Hiçbir şey olmaz Türkiye’ye. İstediklerini yapsınlar. İsterseler doları beş yüz, altı yüz liraya çıkartsınlar. Doların gücü kırılır o zaman. Çünkü adam mal ithal etmez. Mal elinde kalacak ne yapacak? Çöker. Aleyhine olur. Pahalı bir malı almaz adam. Niye alsın? Ne zoru yani? Amerikan malını hiçbir şekilde kullanmaz. Tehlikeli bir şey bu. Doların yükselmesi doların lehine olmaz. İlk başta öyle gibi görünür ama çok aleyhine olur. Ekonomik kriz meydana getirir bu Amerika’da. Tehlikeli bir şey. Benim kanaatim Trump’a bir oyun oynuyorlar. Doların değerini yükseltip Amerikan piyasasını çökertmek istiyorlar. Bu Türkiye’ye yönelik değil. Amerika’ya yönelik bir oyun. Çünkü hiç kimse Amerika’dan mal almaz bu durumda. Ekonomiyi çökertirler. Bu oyuna karşı da yine Çin; Rusya, Türkiye Amerika’ya yardımcı olması lazım. Londra’da planlanıyor. Gittiler İsrail’i yaktılar önce. Sonra bu işi yapmaya kalktılar. Deccal kudurdu yani Türkiye’yi birbirine katmaya kalktı. Ormanlardan ne istiyorsun? Deccalin azgınlığını görüyor musun? Kutsal beldeleri yaktı. Gitti Kudüs’ü yakıyor. Peygamber diyarlarını yakıyor. Sinagogları yaktılar. Tevrat’ları yakıyorlar. Tam deccal işi.

 

(13 Kasım’dan itibaren Myanmar ordusu Rohingyalı Müslümanlara yönelik yeni bir saldırı başlattı, gerçekleşen son saldırılarda en az 9 kişi yakılarak öldürüldü 90 kişinin de kaçırıldığı belirtiliyor. Myanmar ordusu ise Dar Gyi Zar isimli bir Müslüman köyünde kendilerine saldırdıklarını iddia ettikleri 28 kişinin öldürüldüğünü açıkladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü ise yaptığı açıklamada, Müslümanlara ait olan 3 köyün yakıldığını gösteren uydu görüntülerine ulaştıklarını belirtti.)

Evet, irili ufaklı bütün hükümetlere o bölgede hep İngiliz derin devleti hakim, ne diyorlarsa onu yapıyorlar. Ordu denilen şey tamamen İngilizlerin kontrolünde. Adam kendi kardeşini gidip vuruyor “Askeriz biz. Ne yapalım?” diyor.

 

Münafıklarla İlgili Açıklamalar

Münafıkların asıl hedefi peygamberler ve müminlerin ileri gelenleri oluyor. Ana hedef o olur. Münafık çok kinlidir, çok nefret doludur. Hep onun çevresinde dönüp dolaşır. Müslümanlara da kinlidir ama asıl kini Müslümanların lideri olan kişiye olur. Yani peygamberlere yahut imamlara. Çok yalan söyler münafık. Ama delilik derecesinde yalan söyler. Küfre çok büyük saygısı vardır. Güçlü görür, geleceğin onların elinde olduğunu zanneder. Mesela 10 yıl sonra, 20 yıl sonra, 30 yıl sonra küfrün hakim olacağı kanaatindedir. Müslümanlara da Müslümanların hakim olacağına inandığını söyler Müslümanların yanında. Halbuki kalbinde asıl inancı küfrün hakim olacağı şeklindedir. Biz mesela 2023 diyoruz ya, onlar da 2023’te küfrün hakim olacağına inanıyorlar. Tabii Allah’ın kurduğu sistemi yıkmaya çalışmalarının karşılığını vakti gelince görecekler.

Münafık çok tartışmacı ve cedelci, kavgacıdır. Her konuya, her basit bir konuşmaya bile, basit bir çıkar çatışmasını bile bir anda kavgaya, kepazeliğe, şirretliğe döker. Ruhu çok anarşi içindedir münafığın. Dinmez bir sıkıntı, kavga ruhu ve gerilim içindedir. Allah ona bela olarak vermiştir bunu.

Kendilerini münafıklar dindar gösterirler. Asıl dünyaları dinsiz, azgın, ahlaksız, kindar, nefret dolu ve pislik içindedir. Şu an asrımızda bunu tespit için mesela bunların gizli hesaplarından da bilinebilir. Mesela kendi hesabı ayrı, Müslüman gibi gösterir de ama gizli hesaplarında küfrünü, kinini, o lağım ruhunu ortaya koyar. Münafığın özelliği. Ama tabii başka yerde konuşmalar da yapar mesela gizli konuşmalarında Müslümanlarla aslında alay ettiğini, Müslümanlara değer vermediğini, küfre değer verdiğini ama onlara öyle görünmesi gerektiği için onların yanında öyle gibi yaptığını ama aslında gerçek düşüncesinin küfürden yana olduğunu söyler. 

Fizik ve ruh olarak pistirler münafıklar. Fizik olarak da çok pistir. Gizlide çok iğrenç pistir münafıklar. Hayret edilecek şekilde iğrenç pistir. Ruhu da çok pistir, karanlıktır. Bir de çok iftiracıdır münafık. Hemen yalan söyleyip Müslümanlara iftira atma eğilimi olur.

Münafık sürekli sıkılır. Yaptığı ahlaksızlıktan dolayı Allah onu bayağı sıkar. Ayette de var ya, "Dünya onlara dar gelmiştir." diyor. Ama o sıkıntısını Müslümanlara yöneltmeye başlar bu sefer, İşte “Bana şunu alın, beni şuraya götürün, beni şöyle eğlendirin. Sıkılıyorum. Yer değiştirmem lazım. Bana vazife vermeyin, görev vermeyin. Birisi bana hiçbir iş vermesin. Ben çalışmayayım, gayret etmeyeyim çünkü sıkılıyorum.” Mesela Samiri öyleydi. Onun için hep ömrü boyunca hep yalnız gezdi. 

Münafık alametlerinin duyulması ve  Allah'ın anılması münafığın en istemediğidir. Akıl almaz daralır. Münafık alametiyle ilgili ayetler indiğinde münafıklar dehşete kapılıyorlardı, hemen yüz üstü kaçmaya kalkıyorlardı. Münafık alametine hiç tahammül edemez münafık. Bir de Allah'ın anılmasına hiç tahammülleri yoktur, çok sıkılırlar.

Şifre sistemleriyle görüşür münafıklar. Resimler, fotoğraflar, imalı şiirler, imalı sözler, imalı semboller, Müslümanların onu çözemeyeceğini düşünerek öyle bir politikaları olur.

Sapkın sistemleri savunurlar; homoseksüellik, Darwinizm, Rumilik yani İslam’a zıt olan her şey. Ama Müslümanların yanında bunu söylemez. Gizlice yapar bunu.

Kitap yüklü eşek gibidir münafıklar, çok şey okur, çok araştırır ama boştur. Allah'ın ilmini, Allah'a ait bilgileri öğrenmek istemez, Kuran'a ait bilgileri öğrenmek istemez. Boş, anlamsız yani hiçbir faydası olmayan bilgilerle kendini donatıp etrafa sükse yapmak ister. Mesela o ayette var ya; adamı getiriyor münafıklar, "Sen Kuran'ı incele." diyorlar. Böyle inceliyor, okuyor, bakıyor kendi cahiliye kültürü içerisinde öğrendiği bilgilerle kıyaslayarak, "Bu Kuran gerçek bir kitap değil." diyor anladığı halde Kuran'ın geçerliliğini, doğruluğunu, hakikat olduğunu gördüğü halde, harikalığını gördüğü halde. Bir de kaşını gözünü şekilden şekle sokarak bunu yapıyor. Kaşını çatıyor, ağzını eğiyor. Münafığın yüzünü kullanma özelliğini Peygamberimiz (sav) çok hadiste belirtmiş. Ağlayarak yapar, yüzünü ekşiterek yapar, suratını asar, bön bön bakarak yapar, anlamsız bir surat yapar; konuşmalarında meymenet olmaz, üslubu berbat olur, züppe cevaplar verir, bakışlarına züppelik yerleştirir. Ama genellikle ayette işte “sanki ölüm baygınlığı geçiriyormuş gibi” yani sanki kafasından kan gitmiş, bayılacakmış gibi yani anlamsız, boş, küt, ruhsuz bakışlarına Kuran dikkat çekiyor. 

Ali İmran Suresi 23'te “Aralarında Allah'ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar” -Allah'ın Kitabına göre hükmedelim, ona göre düşünelim dendiğinde- “da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.” (Ali İmran Suresi, 23) İşte münafıklar bunlar. Arka dönen kaçıyor Müslümanların yanından. “Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde,” -Yani Allah'ın hükmü anlatıldığında- “o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.” (Nisa Suresi, 61) Münafığın temel vasıflarından birisi de budur. Yani Müslümanlardan kaçar, Allah'ın hükmü anlatıldığında kaçar, dinlemek istemez.

Kehf Suresi 101, “Ki onlar,” münafıklar “Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı.” (Kehf Suresi, 101) Çok ağırına gidiyor Allah'ın hükmü okunduğunda. Ama boş zırvalar olduğunda çok hoşuna gider münafığın.

Müddessir Suresi 18-23; “Çünkü o,” münafık “düşündü ve bir ölçü tesbit etti. Kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?” -Münafıkların kendilerine has ölçüleri vardır- “Yine kahrolası, nasıl bir ölçü koydu? Sonra bir baktı. Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti.” -Münafığın özelliği; yüzünü bir anda pis bir görünüme sokabilir münafık. Yüzüyle oynar. İsterse ağlar, isterse pis donuk anlamsız bön ve bet çirkin bir bakışa çevirebilir.- “Sonra da sırt çevirdi” -Müslümanların yanından uzaklaşıyor, sırt çevirme odur- “ve büyüklük tasladı (istikbar).” (Müddessir Suresi, 18-23) Münafığın ana özelliği. Neyine büyüklük taslıyorsun? Zavallı bir varlıksın, etten kemikten oluşmuşsun. Mezarın içinde darmadağın olacaksın. Ama işte delilik derecesinde bu bir mucizedir, büyüklük hırsı. Casusluk yapmayı da öyle. Mesela kendi ülkesini beğenmemiş oluyor; kendi ülkesi aleyhine, mesela otuz milyon kişinin aleyhine başka bir ülkeye casusluk yapıyor. Onu büyüklük olarak görüyor, kahramanlık olarak görüyor. Kendi milletine hainlik yapmak ve kendi milletini zor durumda bırakacak her türlü ahlaksızlığı yapmayı bir üstünlük olarak görüyor. İşte münafık aklı böyle.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo