Kanada, Sayın Adnan Oktar'ın Denyse O'Leary'nin sorularına cevapları, 2 Mart 2009
ucgen

Kanada, Sayın Adnan Oktar'ın Denyse O'Leary'nin sorularına cevapları, 2 Mart 2009

29331

DENYSE O'LEARY: Dr. Oktar evrimle mücadele konusuyla ilgilenmeye nasıl başladı? Kuzey Amerika’da bir çok medya kaynaklarınca sunulan geleneksel görüş, Darwin hakkındaki şüphelerin Güney’in kırsal derinliklerinde yaşayan evanjelist Amerikan Hıristiyanlarının bir ürünü olduğu ve ancak bu kültür referans alınarak anlaşılabileceğidir. Atladığım bir nokta yoksa, Dr. Oktar’ın şüpheleri bu kültürden kaynaklanıyor olamaz. O zaman nereden kaynaklanıyor?

ADNAN OKTAR: Ben daha lise yıllarındayken I. Dünya Savaşını, II. Dünya Savaşını, ihtilalleri düşünüp bunda bir gariplik olduğunu anlamıştım. Çünkü insanlar birden bire bir sabah uyanıp komşusunu öldürmeye kalkışmaz, bir ülkeyi talan etmez, yakıp yıkmaz. Biraz araştırınca gördüm ki, bütün savaşların, ihtilallerin, anarşinin arkasında Darwinist materyalist zihniyet var. İnsanların bu kadar acı çekmesinden, üzerlerinde bu kadar baskı olmasından, haksızlığa ve zulme uğramasından çok rahatsız oldum ve var gücümle Darwinizme karşı ilmi mücadele yapmaya karar verdim. Darwinizm insanlara sözde hayvan olduklarını, tüm yaşamın kör tesadüflerin eseri olduğunu ve kimseye karşı sorumlu olmadıkları yalanlarını öğretiyor. Kendisini ve çevresindekileri hayvan gibi gören, güçlü olanın ayakta kalması gerektiğine inanan, acımasızlığı adeta marifetmiş gibi düşünen insanlardan oluşan bir toplumda huzurun ve düzenin olmayacağı açıktır. Yani Darwinizmin nasıl bir bela olduğunu görmek için belli bir kültürel kökenden gelmeye gerek yoktur. Ayrıca bu, yani Darwinizm'in sadece bazı evanjelikler tarafından eleştirildiği iddiası da, aslında Darwinist bir propagandadır. Darwinistler kendilerince bir avuç insan dışında kimse Darwinizm'e karşı çıkmıyor imajı oluşturmaya çalışıyorlar. Halbuki tüm dünya Darwinizmin akıl dışı iddialara sahip olduğunu, bu iddiaların bilimle hiçbir ilgisi olmadığını görüyor, ama Darwinistler bir dikta rejimi kurmuşlar. Büyük çoğunluk bu dikta rejiminin baskısından korktuğu için sesini çıkaramıyor. Okulda öğrenciler sınav sorularına evrim yanlısı cevap vermezlerse, sınıfta kalıyorlar. Akademisyenler, öğretmenler veya bilim adamları evrimden şüphe ettiklerini dahi ima etseler işlerinden oluyorlar. Darwinizmi eleştiren bir politikacının iktidara gelmesi genellikle çok düşük bir ihtimal oluyor. Böyle olunca da açıkça Darwinizmin bir yalan olduğunu söyleme cüreti gösteren insan sayısı çok az oluyor. Tabi, Allah'ın izniyle, Yaratılış Atlası kitabımdan sonra bu konuda çok büyük değişimler yaşanıyor. Avrupa basınını yakından takip ediyorsanız görmüşsünüzdür, okullarda öğrenciler kendilerine evrim anlatan öğretmenlerini gülümseyerek dinliyorlar artık, cevapları onların istediği gibi verseler de, sayfanın arkasına evrime inanmadıklarını mutlaka not ediyorlar. Yapılan anketlerde halk evrime inanmadığını açık açık söylüyor, bu önümüzdeki dönemde daha da artacaktır. Darwinizm bu yüzyılda tamamen yıkılmıştır, Darwinistlerin son çırpınışlarının bir faydası olmayacaktır.

DENYSE O'LEARY: Bir çok kişi, eğer insanlar Darwin’in ve onu takip edenlerin teorilerini benimsemezlerse gelişmiş teknolojisi olan bir kültüre sahip olamaz diye iddia ediyorlar. Başkaları ise nüfusunun çoğunun Darwin’den şüphe ettiği ABD’nin kesinlikle bilimde dünya lideri olduğunu belirtiyor. Dr. Oktar bu konu üzerinde bir yorum yapabilir mi?

ADNAN OKTAR: Bu çok klasik bir Darwinist propagandadır. Bilimsel düşünen Darwinist olmak zorundadır yalanını çok sık kullanır Darwinistler. Bir kere Darwinizm kökeni Sümerlere, antik Mısıra dayanan pagan bir dindir. Mısırlılar da, canlılığın Nil'in çamurlu sularından kendi kendine oluştuğuna inanıyorlardı. O günlerden bu yana gelen batıl bir inançtır evrim teorisi, tek bir tane bile bilimsel bulguyla desteklenmemiştir. Tam tersine bilimin hangi dalında araştırma yapılsa, inceleme ve deney yapılsa, evrimin mümkün olmadığı her seferinde bir kez daha ispatlanmaktadır. Yani asıl bilime karşı olan, bilimin ortaya koyduğu gerçekleri kabullenemeyen, çeşitli sahtekarlıklarla bilim tarihine leke süren Darwinistlerin kendileridir. Madem akılcı ve bilimsel düşünüyorlar, ilk canlı hücrenin nasıl oluştuğunu bilimsel olarak açıklasınlar o zaman? Bilimde tesadüf diye birşey yoktur, ama bunlara ne sorsak tesadüf cevabını alıyoruz. İlk protein nasıl oluştu diyoruz tesadüf diyorlar, göz nasıl oldu diyoruz tesadüf diyorlar, kanat nasıl oluştu diyoruz tesadüf diyorlar. Yani birtakım hayali hikayelerden başka hiçbir şey yok ortada. Buna karşılık 100 milyon tane fosil koyuyoruz ortaya hepsi evrimin olmadığını gösteren tam ve eksiksiz canlılara ait fosiller, buna hiçbir akılcı cevap veremiyorlar. Derin bir sessizlik hakim oluyor fosil konusu açıldığında. Bunu da herkes görüyor. O yüzden Darwinistler sloganlarla, propagandalarla Darwinizmi boş yere ayakta tutmaya çalışıyorlar.

DENYSE O'LEARY: Dr. Oktar bugün Türk kültüründe mevcut olan Akıllı Tasarım mücadelesini nasıl görüyor?

ADNAN OKTAR: Türkiye'de son 30 yılda Darwinizme inananların sayısı neredeyse yok denilecek bir seviyeye inmiştir. Dünyada evrime en az inanılan ülke Türkiye'dir, çünkü Türk halkı çok zekidir ve ferasetlidir. Son 30 yıldır müthiş bir fikri mücadele var Türkiye'de, milyonlarca eser ulaştı herkese, 2000'den fazla konferans yapıldı, daha da önemlisi sayısız sergide fosilleri gördüler gözleriyle. 100 milyon yıllık, 200 milyon yıllık canlıların bugünkü yapılarından hiçbir farkı olmadığına bizzat tanıklık ettiler. Bunun üzerine artık bir açıklama yapmaya gerek yok. Eğer bir canlı on milyonlarca yıl boyunca en küçük bir değişikliğe dahi uğramadan aynı kalıyorsa, bundan 200 milyon yıl önce de bugün sahip olduğu tüm özelliklere sahipse o zaman evrimden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye'de insanlar tam anlamıyla bilinçlendiler. Artık kolay kolay kimse halkımızı bir daha Darwinist yalanlarla aldatamaz.
 
DENYSE O'LEARY: Dr. Oktar neden senelerce Harun Yahya ismi ile yazdı? Bu ismin bir özelliği var mı?

ADNAN OKTAR: Hazreti Musa (as) Allah’tan bir yardımcı istedi. Allah da ona kardeşi Harun’u yardımcı kıldı. Hazreti İsa’nın da aşığı, onu çok çok seveni ve destekleyeni de Yahya Aleyhisselam’dır. Allahın nuru olan Yahya aleyhisselam. O Hz. İsa'ya bütün gücüyle destek oldu ve onu müjdeledi. Ben de Peygamber Efendimiz (sav)’in dinine yardım etmeye niyet ettiğim için, onun dininin yardımcısı olduğumu vurgulamak için bu isimleri aldım.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo