A9 TV, 22 Mart 2018
(Trabzon’dan da bir şehit haberimiz var. Trabzon’un Maçka İlçesi’nde bir aracı kovalayan polis ekip otosu dereye uçtu. İlk belirlemelere göre bir polis memurumuz şehit oldu. Polis memurumuz şehit Yunus Çavdar. Bir polis memurumuz da dere sularında kayboldu. Kayıp memur için arama kurtarma çalışmaları şu anda devam ediyor.)
O hangi çakal ki öyle polise sorun çıkarttı ve aslanlarımızın şehit olmasına vesile oldu. Havadan takip de çok önemli tabii. Bizde alet-edevat bol olması lazım böyle vakalara karşı helikopter falan havadan takip. Bir de sık sık ara ara polis istasyonları olması. Mesela farz edelim bir viraj bölümü orada motosikletli polisler, başka türde araçlara bindirilmiş hazır polisler olabilir anında hareket ederler. Eskiden ben görüyordum daha önceki devirlerde şimdi pek görmüyorum. Kavşak noktalarında falan harekete hazır polis bulunurdu. Yine aynı şeyler yapılabilir. Ama her halükarda olacak olan olur. Allah gani gani rahmet etsin aslanlarımıza.
(ATV’de yayınlanan ve son dönemin çok izlenen dizilerinden biri olan “Sen Anlat Karadeniz” isimli dizide Cuma hutbesinde hocanın “İslam’da kadını dövmenin yeri olmadığını anlattığı bir bölüm yayınlandı.)
Türkiye’de sessiz sedasız bir Mehdiyet devrimi oldu. Tayyip Hocam da vesile olduğu için Allah ondan gani gani razı olsun. İşte bu kadar, adı kondu. Bundan sonra kadın dövecek adamı ben bir göreyim bir duyayım bakayım. Tayyip Hocam mükemmel konuştu. Dedi “Kuran yeterlidir” bir, tam Resulullah (sav)’in üslup. İki, “Kuran’a uygun sünneti kabul ederiz.” Üç, “Kuran’a uymayan sünneti kabul etmeyiz” bitti işte bu kadar. Arkasından Diyanet İşleri Başkanı da çıktı dedi ki, mübarek muhterem bir insan sonuna kadar yanındayım. O bunu dedi ya, ondan geri artık sırtı yere gelmez. Dedi ki “kadınların aleyhindeki bütün hükümler batıl ve geçersizdir. Hiçbirinin geçerliliği yoktur” bitti. Binlerce hurafeyi aldı denizin dibine attı. Sıkıysa getirsinler o hurafeleri bir dinleyeyim. Bu devrimin oluşmasında Allah Mehdiyet’i vesile etti. Tayyip Hocam’ı vesile etti, Mehdiyet’in bereketidir. Bizler de kenardan vesile olduk, elhamdülillah.
(“İnsan düşüncelerinde özgür müdür?” izleyici sorusu)
Düşüncede özgür tabii ki olunur. Ama anlatım özgürlüğünü mü kastediyorsun kendi içindeki düşünce özgürlüğünü mü kastediyorsun onu anlayamadım. Sizce neyi kastediyordur? Kendi içindeki değil mi? Ama kendi içinde de güzel yüzlüm, Allah’ın sıfatlarıyla ilgili böyle gereksiz hani Allah’tan üstün olma iddiasıyla olan düşünce sitili yanlıştır. Allah’ı sevmek, Allah’ın vasıflarını hayretle izlemek için her türlü düşünce çok güzeldir. Ama bazı insanlar hata yapıyorlar. İşte “Allah yeni bir Allah yaratabilir mi?” Böyle abuk-sabuk izahlar. Yok “Allah Kendi kaldıramayacağı bir ağırlık yaratabilir mi?” Yani çok acayip izahlar hiçbir mantığı yok, bir geçerliliği yok çirkin olur bunlar. Ama Allah’ın vasfı mesela atomun yapısı, proteinlerin yapısı, uzay, canlılardaki mükemmellikler Allah’ın her türlü sanatını incelemek, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir etmek güzeldir, burada özgür olmak lazım. Ama “Allah’ı kim yarattı” mesela bu çok acayip bir izah. “Allah’tan önce ne vardı?” Önce-sonra yok, zaman yok Allah Katında. Dolayısıyla böyle iyi niyetli olmayan sorulardan kaçınmak lazım.
(Afrin’de ilçe merkezinin ele geçirilmesinin ardından medyaya bazı görüntüler yansıdı. Yabancı basın bu fotoğrafları yayınlayarak ÖSO’nun bazı evlere girip eşyaları yağmaladığını öne sürdü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın iddianın kısmen doğru olduğunu ifade ederek “bazı gruplar emirlere aykırı davranarak bu tür eylemlere girişmiş olabilir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Afrin’e ÖSO ile birlikte girildi. Ancak bazı gruplarda ganimet gibi bir anlayış var. Hemen müdahale edildi karşı tedbir alındı. Onlarla durum konuşularak düzeltildi” dedi.)
Olabilir yani. O daha önceki faaliyetlerinde o tip bir yöntem kullanmış olabilirler. Genellikle bütün gruplarda o var oradaki gruplarda çünkü düzenli ordu değil onlar. Ama Türk ordusu hakim unsur olduğu için onları kendi terbiyesi içerisine alır düzeltir. Zamanla o daha iyi oturur. Birdenbire olmasa da zamanla olur. Aslında Türk ordusu onları direkt düzenli ordu haline getirsin. Tabii, direkt Türk subayları yetiştirsin. Öbür türlü o acayiplik oluşabilir.
Bir İnsan Tüm Hayatını Allah’a Adadıysa, Hayatın Tüm Yönlerinden Kendini Çekip Sadece Allah İçin Yaşıyorsa Bu O Kişinin Takvasının Delilidir
Bir insan kendini üstün takvalı görebilir. Ama şöyle olur; bütün hayatını Allah’a adamıştır, sabahtan akşama kadar Allah’a hizmet ediyorsa başka bir anlamı yok ki bunun. Adam hayatıyla ilgili hiçbir şeyiyle ilgilenmiyorsa, hayatın bütün sosyal yönlerinden çekilip sadece Allah için yaşıyorsa bu takvadır başka nedir yani? Kendisi de öyle görebilir başkası da öyle görebilir. Çünkü kendine yönelik hiçbir şey yapmıyorsa, hep Allah’a ve sevdiklerine yönelikse hayatı görebilir tabii ki. Ama buna rağmen yine cehennem korkusu olur tabii.
(“Ölü birine Allah ruh üfürür mü?” izleyici sorusu)
O ana rahmindeyken olması gerekiyor. Onun dışında Allah benim bildiğim öyle bir şey yapmıyor. Ana rahmindeyken vücut teşekkülatı tamamlandıktan sonra yani normal insan görünümü aldığında, bütün azaları tamamlandığında “sava” diyor Allah, her şey tamamlanıp düzgün hale geldiğinde o zaman “Ruhumdan üfürdüm” diyor. Ama birçoğu ölü doğar çocukların ölüdür. Yani Allah’ın ruhunu taşımazlar.
(Afrin’deki bir vatandaş, şehirden PKK’nın fare ve köpek gibi kaçtığını söyledi. TSK ve ÖSO’ya minnettar olduğunu söyleyen Afrinli vatandaş, “YPG şehri yağmaladı, insanlara işkenceler etti. Kentteki araçları patlatıp-yaktı. Allah’a çok şükür ki Türk askeri ve ÖSO sayesinde kurtulduk. Beş yıldan beri koyunları, arabaları, traktörleri çalıyorlar. ÖSO çok yaşasın, Türkiye çok yaşasın. Teröristlerin kaçışını gördük. Fare ve köpek gibi kaçtılar. İnşaAllah dönüşleri olmaz” dedi.)
Burada bir ehemmiyetli durum var. Özgür Suriye Ordusu şimdi oradaki gariban insanlardan oluşuyor. Bu insanların bir kısmının görgüsü bilgisi olmayabilir. Tavırları falan bozuk olabilir, nezaket bilmeyebilir ama genellikle tabii iyi insanlar. Türk ordusu bu insanların tamamını alenen disipline edip eğitsin. Net yani böyle kılığından kıyafetinden, yemesi içmesi, oturup-kalkması her şeyini öğretsinler. Yani Suriye’nin milli ordusu haline gelsinler. Milli nizami ordu haline getirsinler ve tamamen Türk subayların kontrolünde olsunlar. Bir de, bu tip yağma olaylarının olmaması mümkün değil olabilir. Fazla fazla tazmin edilsin. Mesela evine girilmiş elbisesi alınmış, buzdolabı, çamaşır makinesi, en alasıyla geri iade edelim. Yağma olabilir. Bir mağduriyet varsa tespit edilsin. Türk ordusu Türk milleti aynısıyla tazmin edecek ne varsa, bu kadar. Terörden zarar gördüyse onu da tazmin edeceğiz deriz. Ne olacak fakir halk yani severek yapılır. Buzdolabı fabrikaları var, çamaşır makinesi fabrikaları var, ne olur yani 100-200 tane gönderseler ne kaybedilir yani?
(“Münafıklara merhamet edilir mi?” izleyici sorusu)
Yani merhamet edilir mi derken bizim tabii ceza yetkimiz yok. Ama Allah ahirette belalarını verdiğinde merhamet etmeye kalkacak bir Müslüman zaten olmaz. Merhametten ziyade coşku, heyecan ve takdir hisleriyle Allah’ın onlara verdiği belayı müminler seyredecek koltuklarında ve sevinç içinde. Zaten müminin kaderinde öyle bir şeye takdir yok.
(Yeni Şafak’tan Hayrettin Karaman kendi de dahil gençlere hitap eden bir din adamının olmayışından yakındı. “Gençlik meselesi üzerine eğilen, kafa yoran, konuyu dert edinen kimselerin bir kısmı günümüz gençliğini tanımadan konuşuyor, yazıyor ve havada kalmaya mahkum tavsiyelerde bulunuyorlar. Onlara tavsiyem; okuyarak, görüşerek, olaylardan haberdar olarak önce günün gençliğini tanımaları bundan sonra konuşmalarıdır. Diyeceksiniz ki ‘madem o kadar iyi biliyorsun sen konuş o zaman’ çok denedim ama ben kendimi de yeterli görmüyorum” dedi.)
Aferin dürüst konuşmuş, samimi konuşmuş. Bizden başka Türk gençliğine onların anlayacağı dilden hitap eden hiç kimse yok. Olsa bak söz bir Allah bir Allah adına yemin ediyorum peşine gider ayağının altını da öperim hatta ayakkabısının altını da öperim. Peşinden giderim, yok. Darwinizm’e karşı mücadele eden, İngiliz derin devletine karşı mücadele eden, homoseksüelliğe karşı mücadele veren, iman hakikatleri anlatan, Kuran mucizeleri anlatan, devletin bekası için gayret eden, İttihad-ı İslam için gayret eden, Mehdi (as)’yi müjdeleyen, İsa Mesih (as)’in gelişini müjdeleyen, Rumiliğin, İngiliz Rumiliğinin tehlikesini anlatan sabaha kadar anlatırım bu hayırları yapan bir topluluk olsa kardeşim bak ayağının altını da öpmeyeceğim yemin ediyorum ayakkabısının altını öperim. Köle olurum adeta emirlerine girerim ne istiyorlarsa. Yok öyle bir topluluk. Ama Allah razı olsun elhamdülillah Ülkücüler işte vatanın milletin birliği için gayret ediyorlar görüyoruz çok net devlete sahip çıkıyorlar. Hükümet devlete sahip çıkıyor, Tayyip Hocam canhıraş gayret ediyor Allah ondan gani gani razı olsun. Ama az.
(Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Sayın Kılıçdaroğlu’nu şöyle eleştirdi. “Kılıçdaroğlu kafaları karıştırmak için konuşmalarda ya da dualarda Atatürk’ün isminin zikredilmediği gibi yalanlar söylüyor. Kuyruklu yalan. Cumhurbaşkanımız yaptığı bütün konuşmalarında Çanakkale’de yaptığı konuşmalar da dahil Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bu milletin özgürleştirilmesinde emeği geçen herkesi her zaman anar ve hem de takdir eder” dedi.)
Ama bu tabii bu konuya çok çok dikkat edilmesi gerekiyor çünkü bu Akit’çiler çılgın gibi Atatürk’ün aleyhinde konuşmaya başladılar yani oluk oluk geceli gündüzlü devam ediyorlar. Hakikaten bazen Diyanet’in toplantılarında başka yerlerde falan Atatürk’e dua edilmesi zannediyorum unutuluyor olabilir, bu konuda boş bulunulmaması lazım. Mutlaka bu yanlış imajın düzeltilmesi gerekiyor.
(“Cinler kimlere musallat olur?” izleyici sorusu)
Cinler kimseye musallat olmaz onlar, insanlardan çekinirler. Ama ısrarla gelin dersen geliyorlar. Hızır (as) da ısrarla bahsedilirse gelir. Boz atlı Hızır (as) yani ısrarlı anlatım olursa, Hızır (as)’ın gelme şekli genellikle dünyadaki şekli çekilen resimlerde de bunu görüyoruz dumanda at üzerindeki bir şahıs gibi gelir. Böyle hızlı hareket eden bir at üzerinde bir şahıs gibi, işte boz atlı onun için deniyor. Bütün dünya tarihi boyunca beş bin yıllık tarih içerisinde, on bin yıllık tarih içerisinde hep öyle bilinir. Boz atlı Hızır (as) diye. O bazen tam görüntü haline gelir ama çoğu zaman öyle duman şeklinde, at üzerinde hızla hareket eden bir varlık olarak kendini gösterir. O duman gibi şey de ona işte ektoplazma denen bir madde o, maddeye benzemeyen bir şey. Onun molekül yapısı yok, bilinemiyor ne olduğu bilinemiyor. Cin çağırma seanslarında da görülüyor o, ektoplazma duman şeklini alır. Bazen dağınık olur, bazen de duman bir şekil alır yani düzgünleşir. Ama daha ileri aşamasında tam şekil alıp sertleşir. Tam bir varlık halini alır sonra da yine kendi içine çöküp ektoplazma olup eriyip yok olup gider.
(Aydınlık Yazarı Rıza Zelyut, Suriyeli mülteci kardeşlerimizi şikayet eden ve ÖSO’dan çok farklı olduklarını öne süren bir yazı yazdı: “İşsiz, güçsüz sürüleri halinde oradan oraya gidip geliyorlar. Şehirleri kirletiyorlar. Bağıra çağıra koşarak, yerlere tükürerek, kaldırımdakilere çarparak şehirleri yaşanmaz hale getiriyorlar. Türk bakkal vergi öderken vergi ödemeyenler bunlar. Hastanelerde bizden önde tutulanlar bunlar. Müthiş bir kirlilik insanı canından bezdiren, olduk Suriye’nin çöplüğü. Kimse kusura bakmasın bunlar Suriye insanı bile sayılmazlar. Suriye’de vatanını savunanlar Araplar nere bunlar nere?” Dedi.)
Var mı öyle? Ben öyle Suriyeli göremiyorum nerde görüyor bunlar Suriyeli? Hayır Rıza Zelyut’a bir telefonla sorun neredeymiş onlar dediği adamlar? Hayır beraber gidip bir bakalım o da baksın, biz de bakalım bir görelim. O kadar gıcık itici tipler neredeler? Ben gariban, zavallı insanlar görüyorum yolda ekmek, yiyecek falan istiyorlar, para istiyorlar. Millet elli kuruş, bir lira falan para veriyor eğer onları kastediyorsa ayıp yapıyor. Ama onun dışında bildikleri var da biz göremiyorsak hayır adam münasebetsizlik yapıyorsa hizaya getiririz. Kanun var hukuk var. Ama söylemiyorsun ki nerde olduğunu, bir görelim biz önce onları bir tespit etmemiz gerekiyor.
Fethullah Gülen diyor ki, FETÖ lideri. Birkaç gün önce yayınladığı videoda bir imalarda bulunmuş. “Nemrut da müstahak olduğu belayı buluyor çok küçük bir şey ile. Sinek diyorlar sinek de olabilir bir başka çağın Nemrut’unda olduğu gibi bir virüs de olabilir. Bir AIDS virüsü de olabilir. Yere serileceğini aklının köşesinden bile geçirmeyen o Nemrut bir de bakarsın birdenbire yere serilivermiş. Tarihi tekerrürler devri daim içinde değişmiyor mu bu? Bugün başımıza gelenler ve arkadaşlarınızın başına gelenlerle aynı yönde bakacaksınız. Bir gün bunu onlara yapan insanlar Haccac-ı gibi delirerek ölecekler. Mezar taşlarına şöyle yazılacak: ‘Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur. Yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur!’ Diyecekler” diyor. Kendinin ölmeyeceğinden ne kadar emin. Ya haberin gelirde ölürsün de mezar taşına da aynen bunu yazarlarsa ne olacak? Tayyip Hoca olmasa mahvedecektin Türkiye’yi. Ne samimiyetsiz konuşuyorsun? İngiliz derin devletine teslim edecektin, İstanbul’u ayrı devlet yapacaktın. İzmir’i ayrı devlet yapacaktın. Güneydoğu’yu verecektin. Türk milletini Anadolu’da toplamayı düşünüyordu o da Türk milletine kalırsa en az üç milyon kişi de şehit edecektiniz. Kan gövdeyi götürecekti iç savaş çıkaracaktın mahvedecektin Türkiye’nin ekonomisini. Neyini oturup övünüyorsun, neyi anlatıyorsun sen? Allah büyük beladan kurtardı. Millet seni ne bilsin normal Müslümansın kendi halinde yaşlı, hastalıklı, garibanın tekisin diye insanlar sana destek oldular, iyi niyetlisin işte Türkçe öğretirsin insanlara bilgi, kültür, sevgi anlatırsın öyle bilirler. Biz ne bilelim senin İngiliz derin devletinin adamı olduğunu, homoseksüelliği gençler arasında yaydığını, dinsizliği yaydığını, İslam’ı tamamen gözden çıkarttığını. Hayır yalan diyorsan ispat edeyim. İftira de bana, de bir iftira de ispat edeyim. Keşke iftira olsa ama değil acı gerçek.
(Ünlü oyuncu Zuhal Olcay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. İddianamede, Olcay'ın şarkı söylediği bir mekandaki görüntülerinin incelendiği ve Zuhal Olcay'ın “Boş vermişim dünyaya” adlı şarkıyı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uyarladığı ve eliyle de bazı işaretler yaptığı gerekçesiyle hapis cezası istendi.)
Tayyip Hocam affetsin, bence affetsin yani olmaz. Zuhal Olcay da affetse iyi olur. Yani boş bulunmuştur. Belki orada etrafındakiler öyle teşvik etmişlerdir, alkollü olabilir, bir de etrafında bazen komünist falan tipler oluyor onlar teşvik etmiş olabilirler. O tahmin etmemiştir. Kısaca bir özür dilese, Tayyip Hocam da konuyu kapatsa iyi olur bence. Tayyip Hocam, onu zaten değerlendirir. Hanımefendi de. Bir üst mahkemeye gidecek, paraya çevrilebiliyormuş, o zaman paraya çevrilir. Evet, yani bizzat yatması gerekirse tabii olmaz o. Paraya çevrilmesine de gerek yok Tayyip Hoca direkt affetsin. Zaten mahkeme olmuş, amaç yerini bulmuş, suç işlediği sabit görülüyor. Zuhal Hanım, iki kelime özür dilesin yani bir yanlışlık olmuş. Tayyip Hoca da affetsin konu kapansın.
(AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hayati Yazıcı Saadet Partisi’nin Abdullah Gül’ü aday göstereceği yönündeki iddialara yönelik açıklamada bulunarak “Ben Sayın Gül’ün Türkiye’nin, ülkenin çıkarlarını gözetmeksizin bir tavır ve tutum içine gireceği kanısında değilim. Dolayısıyla bu az önce ifade ettiğiniz soruya dönüştürdüğünüz konular tahmine dayalı henüz gerçekliği görülmeyen alanlardır.” Dedi.)
Öyle sırf rahatsızlık vermek kastıyla bir şey yapılmaz, onun bir mantığı yok. Tayyip Hocam ideal yani başkan olmak için. Lafı uzatmaya da gerek yok. Başka da şu an uygun başkan adayı ben göremiyorum. Samimi olmak lazım. Yani lafı ne uzatıyorlar? Bir de ayrıca güçlü bir iktidar. Milli devlet en hayati ihtiyacımız şu an. Milli devlet ve güçlü iktidar. Bunun olmaması çok vahim gelişmelere sebep olabilir. Bizim o son 10 yılı, deccal için çok önemli olan son 10 yılı en mükemmel şekilde İslam’ın ve Türklük aleminin lehine kullanmamız lazım. Bu son 10 yılda Allah vermesin ya yok oluruz ya dünya hakimi oluruz. Biz yok olursak dünya da yok olur onu da söyleyeyim. Yani bütün dünya yok olur. İkinci yol da dünya hakimiyeti, ikinci bir yolu olmaz.
(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, verdiği bir röportajda “Bizim yeni Erdoğanlar çıkarmamız lazım ancak yeni Erdoğanlar kim olabilir diye baktığımızda henüz kimse yok. Gençlerimizin önünde şu an Recep Tayyip Erdoğan adında bir liderlik okulu var. Bu okulu iyi okuyup önemli dersler çıkarmaları gerek, ayrıca bir Erdoğan'ın daha çıkacağı yer de İstanbul olur. İstanbul, partilerin de lokomotifi olan bir şehirdir” dedi.)
Bir de Tayyip Hoca aslan gibi delikanlı, 2023'te başımızda Allah'ın izniyle 2033’te de başımızda hatta 2043’te de Allah'ın izniyle. Hoca, niye yeni bir lider peşine düştü onu anlamadım. Bir Tayyip Erdoğan bir daha gelmez söyleyeyim. Öyle birisi bir daha gelmez. İstanbul'dan çıkacak olan. Hoca yoksa Nurcu falan mı? Mehdi (as)'yi falan mı bekliyor yoksa? Tamam, Mehdi (as) çıkacak doğru ama siyasete girmeyecek Mehdi (as) yani siyaset ile alakası olmaz Mehdi (as)'nin. “Evinden idare eder” diyor, Peygamberimiz (sav). Yani sevgi öğretmeni olacak, sevgiyi ve adaleti teşvik edecek, siyasete girmez Mehdi (as). Ama Hocanın tabii bir bildiği vardır.
(Numan Kurtulmuş Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılmamasıyla ilgili olarak “Parti katılmasa da Saadet tabanı seçim günü bu ittifaka katılır. Saadet Partisi’ne oy veren çok geniş bir kitlenin önümüzdeki dönemde Cumhur İttifakı’nın yanında yer alacağını düşünüyorum” dedi.)
Canım tabii ki adam boşa niye oy versin? Hiçbir şeye yaramayacak şekilde oy verir mi ne zoru? Bir de Tayyip Hoca bizim kendi evladımız, kendi insanımız, kendi içimizden çıkan milli bir insan. Ve devletle iç içe, devletin sevdiği güvendiği bir insan, devletle bütünleşmiş bir insan. Şu an iktidarda olan da devlet. Neden desteklemesinler? Dolayısıyla tabii ki destekleyecekler. Yalnız bakın ben onu söyledim o konu biraz muğlak kaldı. Belediye seçimlerinde şimdiden ittifak yapılsın. MHP-AK Parti ortak aday çıkartsınlar. Şimdiden belediye başkanlıkları seçiminde hazırlık yapalım. Yani bu ertelenmez. Burada bir açık meydana getirildi. Bir eksiklik var bunu daha önce söylemiştim daha hala bu konuda bekliyorlar beklenmesin. Derhal vakit geçirmeden belediye seçimlerinde ittifak MHP-AK Parti ortak adaylarını açıklasın. Belediye seçimlerinde Ankara, İstanbul, İzmir bütün sahil kentlerini bu şekilde alırız. Bunu mutlaka şimdiden hazırlayalım. Yalnız bu gecikiyor ben bu konuda biraz rahatsızım bunun bir an önce hükümet gereğini yapsın.
(“Cennette doğa olayları olur mu?” izleyici sorusu)
Yani deprem yağmur falan gibi mi? Yok cennette öyle bir şey olmaz. Deprem olmaz tam oturmuş zemin, zaten oradaki zemin akıllı. Allah’ın dediğine göre hareket ediyor öyle insanı rahatsız edecek hiçbir şey yapmaz. Ama istersen yağmur yağar. Sen istersen kar da yağar yağmur da yağar. Yani istemeye bağlı. Ama normal şartlarda yoktur. Ama istendiğinde isteği bölgeye istediği kadar yağar. Kar da yağar, yağmur da yağar. Yani emre bağlı insanlara tabidir. Hizmetçi gibidir bütün sistem cennet hizmetçi hükmündedir bütün müminlere hizmetle mükelleftir. Her yeri akıllıdır cennetin.
(“Kötü söz söylemekten nasıl sakınabiliriz?” izleyici sorusu)
Dikkat açık olması lazım dikkatin hiç kapanmaması gerekiyor; çünkü sinirlenecek her zaman imkan olabilir, her zaman o ortam olabilir. Sinirlenmeye karşı hazırlıklı olmak lazım, boş bulunmamak lazım. O anda hemen Allah'a sığınıp makul güzel bir cevap vermeye gayret etmek lazım. Onun dışında bir yol olmaz. Bu ancak Allah'a dikkati çok iyi teksif etmek ve Allah'ın büyüklüğünü iyi kavramak. Bir kere anlamış olsa bile yeter, Allah'ın büyüklüğünü hayatında bir kere bile anlamış olsa o ona ömür boyu yeter ama bir kere de olsa anlamaya gayret etmesi lazım. Anladıktan sonra bir daha unutmaz zaten onu.
(“Sigarayı en kolay nasıl bırakabilirim?” izleyici sorusu)
Sigarayı ben çocuklara soruyorum, bazen kızlardan da içen oluyor. Diyorum ki yani “sinirlerinizi yatıştırıyor mu içtiğinizde siniriniz geçiyor mu?” “Yok” diyorlar. “Dumanı böyle hoş mu, etkiliyor mu sizi, böyle lezzetli bir dumanı mı var?” “O da yok” diyor. “Peki doyurucu bir etki yapıyor mu size yani herhangi bir zevk?” “O da yok” diyor. “Canımın içi” diyorum, “niye yapıyorsun o zaman?” Akciğerlerini mahvediyorsun, beynini mahvediyorsun, el ayak bütün saçı falan her yeri gidiyor. Ve o insanlarda çökme daha hızlı. Genç olmuyor o insanlar yaşlanıyorlar, çok hızlı bir yaşlanma oluyor. Zevki yoksa, hayır zevkli olsa dayanamıyor diyeceğim belki bir derece ki yine yapılmaz. Zevki yok, bir şeyi yok, bunun bir anlamı yok ki. El-alem içiyorsa içiyordur yani niye etkilesin seni? Benim kanaatim, şeytanın bir oyunundan başka bir şey değil, samimi kanaatim. Yani bir duman zuhuru gibi. Duhan zuhuru, Kuran'da belirtiliyor ya duhan zuhuru. Bütün insanlığı o dumanın içinde boğuyorlar şu an. Hakikaten bir duhan zuhur etmiş oldu. Tarih içinde hiç bilinmeyen bir şey, yeni ortaya çıktı. İçmeyin dedikçe daha da fazla içiyorlar. Hırs yap, öfkelen, yakışıklı aslan gibi delikanlısın. Seni yaşlandıracak, çökertecek bir şeyi niye kabul ediyorsun? Ömrünü kısaltacak bir şeyi niye kabul ediyorsun? Asla kabul etme. Bir de nasıl bırakamıyorsunuz? Yakışıklım ben anlamıyorum içmiyorsun mesela ne olur? İçmediğinde elin, ayağın titremeye başlar, bir reaksiyon başlar, mesela kızarmaya falan başlar, öyle bir şey varsa tamam. Onu konuşalım, böyle bir şey yok o zaman ne gerek var? Allah'a sığın, “Ya Rabbi” de dua et “beni kurtar bu illetten” de, Allah seni kurtarır. Bak aslan gibisin, yakışıklı güzel delikanlısın sana yakışmaz. Ben senden rica ediyorum bismillah de at o paketi ez ayağının altında. İçenlere de hayret ve acıma hissiyle bak. Takdir edilecek hiçbir yönü yok onun.