Sayın Adnan Oktar'ın 1 Mart 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 1 Mart 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

38902

A9 TV, 1 Mart 2018

 

(Zeytin Dalı Harekatı’na özel harekat ekipleri de katılmaya başladı. Jandarma Özel Harekat ve Polis Harekat meskun mahal operasyonlarında Mehmetçik’le birlikte görev yapıyor. Teröristlerden arındırılan köylerde tek tek arama yapıyor, geceleri teröristlerin sızma girişimlerine karşı da teyakkuzda bekliyor. Güneydoğu’da PKK’ya karşı verdikleri mücadele nedeniyle çok tecrübeli oldukları belirtilen özel harekat birimlerinin harekata katılmasıyla operasyonların hızlanacağı tahmin ediliyor.)

Evet, askere de olumlu etki yapar. Çünkü onların tecrübesinden de asker istifade eder. Asker de tecrübeli zaten şu an. Yani iyiye gider güzel olur, hayırlı olur. Allah yardımcıları olsun. Afrin hayati. İngiliz derin devleti daha önce oradan Türkiye’ye girmek istemiş. Onun için oranın hallolması hayati. Helal olsun kabadayılara. MaşaAllah aslanlara. Yalnız aslanlara en iyi yiyecekleri gönderelim. Böyle Ankara tava, güzel kavurmalar, zeytinyağlı dolmalar, zeytinyağlı biber dolması anneler yapsın. Şimdi bir delikanlının en az on dolma hakkı var. Hesap edersek bir milyon falan dolma gerekiyor yani en az, öyle yapalım.

 

Allah Her Şeyi Hayırla Yaratır. Geçmişi Düşünüp Üzülmek Çok Büyük Bir Hata Olur. Allah Geçmişi Hayırla Yaratmış, Bitmiş

Allah hayırla yaratır her şeyi. Geçmişi zaten Allah yaratmış, hayırla yaratmış bitmiş. Eğer yeniden dünyaya gelse yine o olaylar olur. Yine kader değişmez. Mühim olan cennette hiç hatırlamayacağına göre ne dert ediyorsun? Cennette aklının ucundan bile geçmez, bilemez hatırlayamaz. Sen cenneti hedefledikten sonra, Allah’ın rızasını hedefledikten sonra isterse otuz çeşit olay olsun hiç umurunda bile olmaması lazım Müslüman’ın. Allah’a güvenecek, Allah’a dayanacak sırtını Allah’a dayayacak gönlü rahat olacak.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Şubat’ın askeri değil sivil bir darbe olduğuyla ilgili iddialara yönelik şu açıklamayı yaptı: “O süreci bedel ödeyerek yaşamış biriyim. O işin sivil kanatlarının bizim üzerimizde oynadığı oyunları gördük. Sivil kanat derken sendikalar, medya, iş dünyasını kastediyorum. O dönem beşli çete mi ne diyorlardı. Bunlara hiç mi hiç dokunulmadı şu ana kadar. Ancak şimdi muhtemelen bunlar da gündeme gelecektir” dedi.)

İşte gündeme iyi gelebilmesi için de Tayyip Hoca’ya iyi destek olmak lazım. Seyrediyorlar. Ayrı baş çekiyorlar bilmem ne yapıyorlar. Öyle olmaz. Güçlü iktidar, güçlü liderlik meseleyi halleder. İngiliz derin devletinin en çekindiği şey budur. Güçlü devlet, güçlü hükümet, güçlü liderlik buna çok özen göstereceğiz. Ondan gerisi mesele değil.

 

İnsanların Bir Kısmı Şeytandır, Şeytan Olarak Görevlendirilmiştir. Bunlar İnsanlar Arasında Gezer, Ama Halk Farkına Varmaz

Şeytan olarak insanların bir kısmı görevlidir. İns şeytan denir ona ins. İnsanlar her yer insan dolu zannediyorlar, halbuki melek de var şeytan insanlar da var. Melek görünümlü varlıklar da var ve bunlar insanlar arasında gezerler halk farkına varmaz onların. Şeytan da öyledir şeytan görünümünde. Mesela münafıklar öyledir. Münafık deyince direkt şeytan aklına gelecek. Ama şeytan deyince tabii bu böyle hikayemsi bir varlık diye insanlar düşünüyorlar. Şeytanın böyle gerçek bir varlık olduğunu daha yeni yeni kavramaya başladı insanlar. Mesela insanlar, şeytan vardır üç çatallı bir şeyi vardır, kuyruğu vardır, boynuzlu falan öyle bir şey zannediyorlardı. Değil. Her gördüğümüz varlık insan değildir. Bir kısmı şeytandır. Ama tabii şeytan deyince böyle insanların üstüne saldırır asar-keser öyle değil. Şeytan çok zekidir. Ahlaksızlığını yavaş yavaş ve münafıklarda olduğu gibi sinsice yapar. Mesela bak 15 yıl bizim aramıza giriyor şeytan sakin, sezdirmiyor. Yahut 20 yıl aramıza giriyor sezdirmiyor. Bazen 25 yıl aramıza giriyor sezdirmiyor farkına varamayız. Dolayısıyla her yerde olabileceği için ve imtihanın gereği olduğu için, bu da müminleri cihada ve mücahedeye teşvik ettiği için, cihat ve mücahedenin insanın aklını açıp kişiliğini karakterini olgunlaştırdığı ve güzel hale getirdiği için negatif unsurlar daima faydalıdır. Mesela şimdi kar yağıyor mart için çok faydalı. Soğuk zahiren zararlı gibi görünüyor. Tomurcuk açmıyor soğuk olmayınca, buz gibi soğuk olacak ondan sonra açacak. Hatta bazen dalı kesiyorlar kök versin diye, önce buzdolabına koyuyorlar böyle soğuğa sonra sıcağa getiriyorlar o zaman açıyor.

 

(Zeytin Dalı Harekatı’nda Afrin kırsalında güvenlik güçleriyle teröristler arasında çatışma çıktı. 8 asker şehit oldu, 13 asker de yaralandı. Afrin şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, gazilerimize acil şifalar diliyoruz, inşaAllah. )

Onlar bölgeyi tanıyorlar tabii. Bölgeyi tanıdıkları için gece baskını yapma ihtimalleri tabii yüksek oluyor. Gece termal kamerayla bütün arazinin havadan karadan taranması lazım. Ufak bir hareketliliğin bile tespit edilmesi gerekiyor. Gece görüş dürbünleri çok önemli. Onlar öyle elini kolunu sallayarak oraya gelemez o zaman. Termal kamera sayısı çok fazla artsın, havadan ve karadan hatta yüksek kulelerden her yerden izlenmeleri gerekiyor. Mesela kulelerde dört cepheden izlenme yapılması lazım, doğu-batı, kuzey-güney. Yani kesintisiz gözlem yapılması lazım. En ufak bir hareketlilik hemen karşılığını vermeleri lazım. Hava sisli olduğunda özellikle çok tehlikeli olur. Bir de tünel mevzubahisse bütün tünelleri havaya uçuralım. Tünel olması muhtemel her yeri tespit edelim. Bir de askerlerin bulunduğu bölgeyi mayınlamak lazım. Mesela bir yerde duruyorlar herhangi bir yer mesela bir dağın eteği. O bölgenin etrafının mesela bir kilometre çapında mayınlanması lazım. Sonra mayın sökülüp ilerlenebilir. Ama onların muhtemel ilerlemesine karşı her yerin mayınlanması lazım. Yoksa rahat uyunmaz orada mayın şart. Asker nereye yerleşirse mutlaka orayı mayınlasınlar. Hatta 100 metre, 200 metre ilerisi bile olabilir. Yan yana mayınlar mesela birer metre arayla bile olur birer metre sık sık mayın. Çünkü mayın zor bir şey değil, toprak kazılacak altına konulacak. Mutlaka arazinin mayınlanması lazım. Asker daha iyi bilir ama bu çözüm. Mayına adam geldi mi bastı mı zaten bayağı bir gürültü kopacaktır, dolayısıyla zaten yaklaştıkları da anlaşılmış olur. Hem alarm yönü var hem de gelemezler, mayınlarsan gelemez bilir mayınlandığını. Arazi mayınlandıysa gelemez, en önemli özelliği bu, caydırma özelliği var. 100 binlerce mayınla mayınlansın. Ha mayın için adama ihtiyaç varsa gelelim. Dert değil herkes gider zor bir şey değil bu. Toprağın altına konacak, üstüne de işte çim konacak kapatılacak bu kadar basit. Arazinin mayınlandığı bilinir ve hiçbir şekilde de gelemezler, bu bir.

Tünel; tünele karşı tünel yapmak lazım, tünele karşı tünel. Ben ta en başında söyledim. Tüneller yapalım. Asker saldırıldığında tünele girebilsin. Mesela 100 asker varsa hemen tünele geçerler kapısı kapatılır tünelin bitti. Başka yerden çıkarlar. Ve çıkış yeri de yine mayınla kontrol altına alınmış, temizlenmiş olabilir. Bir de, biraz acayip duracak ama alev makinesi de kullansınlar. 2. Dünya Harbi’nde kullanılıyordu mesela, 100 metreye, 200 metreye kadar menzili oluyor alev makinesinin. Hem ortalığı aydınlatır yani çok ciddi bir aydınlanma meydana gelir, hem de şahısların yakından müsademeye girişmesini ortadan kaldırır yani yaklaşmasını engeller. O yüzden en az 200 metre menzilli alev makinesi kullanılsın. Geniş çaplı her noktadan ortalık bir anda aydınlanır. Adamlar da yanaşamazlar, yanaşan da kaçar.

Bir de sokaklar, askerin geçeceği her yer caddeler şura bura falan önce, mesela kaç metre hesabıyla diyelim 4’er, 5’er metre hesabıyla topçu ateşiyle dövülmesi lazım. Topçu ateşiyle dövülmeyen hiçbir yerden asker geçmesin. Mesela 10 kilometreyse 10 kilometrenin tamamı topçu ateşiyle dövülsün asker ondan sonra oradan geçsin. Mayın aramaya da gerek kalmaz o zaman. Alev makinesinin resmi var mı orada? Bak mesela görüyor musun, menzili çok uzun, yakın mücadelede bu çok caydırıcı olur hem aydınlatıcı bir şey. Araziyi de aydınlatır, bunu kullanalım.

Bir de kontrgerillaya ihtiyaç var, böyle yerler için kontrgerilla çok önemli. O konu da epey oldu ben söyleyeli hatta yıllar oluyor, kontrgerilla yapılanmasının bir an önce kanunla hukukla yerine getirilmesi lazım. Karşında gerilla gücü var, ona karşı kontrgerilla olur yani en etkili yöntem olur o. Bilmiyorum yani zor mu oluyor neden yapılmıyor? Teşkili zor olan bir şey değil, sadece kanun çıkması gerekiyor ve yetki verilmesi gerekiyor, Allah’tan korkan samimi iyi insanlardan.

Bir de saldırdıklarında el bombası atan otomatik silahlar var, benim gördüğüm hiç kullanılmıyor bunlar. Sadece tabanca tüfek kullanılıyor. El bombası atan makineli tüfek kullanılmıyor. Halbuki el bombası atan makineli tüfek, onun caydırıcılığı daha yüksek. Çok fazla o kullanılabilir.

Bizim ricalarımız bir; el bombası atan otomatik silah kullanılması. İki; alev makinesi kullanılması. Üç; askerin bulunduğu arazinin çevresinin mayınlanması. Çok sık mayınlanma yani çapraz mayınlanma, böyle, şöyle, böyle, şöyle yani hiç geçilemeyecek hale getirmek, çapraz mayın. Asker orada huzur içinde olur mayınlanınca. Akşam vurur kafayı yatar mayın çünkü mayınla korunmuş oluyorsun. Mayınlanmayan bir arazide asker tutulmasın mutlaka bu yapılsın. Tünel, bak onlar zamanında çok fazla tünel yapmışlar. O tünelleri zaten bizim askerimiz kullanır, bizim açımızdan o iyi. Özetle askere mebzul miktarda el bombası atan otomatik silah versinler. Bu, askerin silahıyla olacak şey değil, tüfekler, otomatik silahlar onlar etki etmez. Çünkü el bombasının etki gücü daha geniş malum yani caydırıcı gücü daha yüksek. Alev makinesi de çok etkileyici olur ve mayınlansın adam oraya yanaşamasın kardeşim Allah Allah mayınlansın bu kadar basit. 100 metre ilerisine kadar mayınlarsın. Askerler anlık konum bile paylaşsa yine bir şey değişmez. Mayınlarsan itler gelemezler bu kadar basit. Arazi mayınlansın kardeşim. İlerlediğimizde mayını söküp devam edeceğiz. Sökülmüş mayınları yeniden yerleştireceğiz, bunun sistemi budur. Mesela 200 metre ilerledin, 200 metre sonra yine 200 metre ileriye mayınla çit yapacaksın mayın çiti. Adam aşamaz o mayın çitini bu kadar basit. Yani lütfen. İşte bak kastettiğim bu. Göster bu otomatik el bombası atan silahı. İşte bu, olay bu. Bununla karşı tarafa rahatsızlık vermek mümkün yani kaçarı kurtarırı da olmaz.

Düzenli ordunun mayınlama yapması yasaklanmış. Hoppala. Ee ne yapacaksın? O zaman gelsin seni vursun mu ne yapacaksın? Allah Allah. Asıl adamın adam vurması yasaklanması gerekiyor. O yasak bu yasak, adam yasak dinliyor mu karşındaki?

Bir de silah gücünü çok artırmak gerekiyor. Yani el bombası atan otomatik silahlar daha etkili. Merminin etkisi belirli bir derecede ama el bombası atıldığında benim bildiğim herhalde en az 3-5 metre alanda etkili oluyor değil mi? Geniş bir alana etkisi oluyor. O, daha kaçışı engelleyen bir şey daha caydırıcı. Caydırıcı silahlar önemli. Askere bu rahatça sunulabilir. Bizim Makine Kimya’da yapabileceğimiz bir silah bu. Silahın vasfının artırılması gerekiyor. Bir de topçu, bir kere gece sabaha kadar topçu dövsün oraları. Bütün geçiş alanları sürekli dövülsün. Top mermisi imal etmek güç bir şey değil ki. Makine Kimya sabaha kadar çalışsın. Bütün geçiş alanları falan her yer hallaç pamuğu gibi atılsın.

 

İnsanlardaki Ana Sorun Kendisini Çok Akıllı Zannedip Allah’a Güvenmemektir. Allah’tan Şüphe Edip, Allah Hakkında Olumsuz Düşünmek Tüm Olumsuzlukların Kaynağıdır

Konfor nasıl olur? Huzurla olur, huzur da samimiyetle olur. Samimiyetin dışında bir şey olmaz. İnsan bedeni samimiyete göredir. İnsan hep zorlukla bir şey olacak zannediyor. Mesela Allah'a kavuşmak için ızdıraplar çekecek, acılar çekecek, işte 40 yıl dergahında öyle bir şey yok. Sadece samimi olmaya ihtiyaç var o kadar, dürüst olmaya ihtiyaç var. Allah'ın hakkında kötü düşünmemek, suizan o çok büyük bir beladır dünyadaki en büyük dert budur ben söyleyeyim. Dünyadaki en büyük dert kendini çok akıllı zannedip, akılsızca Allah'ın aleyhine düşünmektir. Bakın Kuran'a hep ana konu budur. Ve insanlarda hep bu dert vardır. Bütün belanın kaynağı da budur. Başka bir şey yoktur  dünyada. Allah'tan şüphe edilmesi, Allah'a güven duyulmaması dünyadaki en büyük bela budur. Başka bela yoktur. Bütün bu belaların, dertlerin ana kaynağı da tek nedeni budur. Bütün uğursuzlukların nedeni de budur. Gayet güzel giderken Allah'tan şüphe ediyor. Niye şüphe ediyorsun? Hayır sonra utanıyor, daha hala yine şüphe ediyor. Aklına şu güvenmemeyi bir kaldır. Allah'a güven, bırak Allah'a kendini. Allah bedenini yaratmış, ruhunu yaratmış insaf et artık. Aklını yaratıyor, senin düşünme gücünü yaratıyor. Buna rağmen Allah'ın yarattığı akılla Allah'ın aleyhine düşünüyor. Allah'a mutlaka hüsnü zan ve mutlaka Allah yanlısı olmak lazım. İnsanın bir sevgilisi olsa, sürekli sevgilinden şüphe etsen öyle sevgi olur mu? Ve sevgilin ne kadar rahatsız olur öyle bir şeyden değil mi? Sürekli şüphe ediyorsun ‘bana oyun mu oynayacak, bana kötülük mü yapacak?’ öyle sevgi mi olur? Allah bunu istemiyor, bu kadar iyilik yapmış, güzellik yapmış, katrilyonlarca iyilik yapmış daha hala şüphe ediyorsun. Böyle sevgi olmaz. 

 

Hz. İsa Mesih (as)’ın Özellikleri

Hz. İsa Mesih (as) dünyalar güzeliydi. 1.70’in üzerinde boyu, 1.75 falan orta boylu 1.76-77 de olabilir. Gri gözlü ve çok keskin gözleri, ince küçük kalkık burunlu hafif bombeli burnu ve çekme burunlu, gayet güzel düzgün dudakları var, dişleri çok düzgün, ince kibar yüzlü, saçları kahverengi ve platin sarısı gibi, sarı parlak sarı. Karışık yani ikisi ama kahverengi de var aralarında. Boynuna kadar uzun saçları. Geniş omuzlu, dolgun omuzları atletik, kolları da kalınca, uzun parmaklı, beli incecik. İncecik beli, dar kalçalı çok düzgün bir vücuda sahip atletik. Bildiğin jön, onların çok çok daha güzeli. Güler yüzlü, kibar, mütevazi bir delikanlıdır. Zaten görecek ümmeti Muhammed. Biraz daha burnu küçük, ağzı biraz daha kenarlara doğru hafif geniş, kaşı biraz daha yüksek. Çok keskin bakışlı. Zehir gibi bakışları Hristiyan kaynaklarında da geçiyor, gözlerine bakılamayacak kadar keskin. Onun özelliğidir İsa Mesih (as)’in. Ve bayağı da kuvvetli, bedenen çok kuvvetlidir. Bayağı kıskanmışlar gelecek diye hiç şamata yapmalarına gerek yok.

Yeşile bakıyor gözleri gri, keskin bakışlı olduğu Ahmet bin Hanbel, Peygamberimiz (sav) söylüyor. Hafif çilli yüzü çok şeker, burnu, yüzü elleri tipik sarışın altın rengi gibi saçları, metal gibi, kahverengi de var ama metal parlaklığı var. Yalnız saçlarında bir dolgunluk var o şaşırtıcı işte yani, ıslak gibi görünüyor saçı kuru olduğu halde o çok nadir rastlanan bir şey. Çok nadir rastlanır o. 1.77 boyu aşağı yukarı. Haset etmeleri çok komik. Cildi çok güzel, yüzü dupduru ve pırıl pırıl. Ağız, burun hokka gibi. Sakalı çok düzgün şu sakalı alttan çatallı onun, kenarlara doğru. Ortadan ayırıyor ya kendi yapmış da olabilir ama kısa, çok uzun değil. Kısa sakallı yanlardan da cezmedilmiş, yüzünün yanaklarından oyuyor alıyor. Bakışları tabii çok tatlı.

Atletik yapılı, çevik ve güçlü. Yani öyle koşma falan gerektiğinde yetişemezsin. Bakanlar çok müthiş zevk alıyorlar baktıklarında. Çok hoşsohbet, hayret edecek şekilde mütevazidir İsa Mesih. Yani Peygamber, bir azamet falan olur ya öyle bir şey yok yani. Halktan birisi gibi, çok çok mütevazı. Ben rüyamda gördüm İsa Mesih'i, Peygamberimiz (sav)’i hiç görmedim. Bediüzzaman ile ikisini gördüm. Said Nursi Hazretleri’ni görmüştüm bir de İsa Mesih ama çok net gördüm İsa Mesih'i. Eğer karşılaşırsam, eğer karşılaştığım gibiyse muazzam. Çünkü çok iyi aklımda. Ben zaten görür görmez; “Aa” dedim, “ah severim ben seni” falan dedim, böyle direkt şey yaptım. Hani kimdir falan öyle bir şey olmadı bende. Karşılaşma yeri açısından da manidar. Bakacağım, bekliyoruz.

 

Hadis Açıklamaları

İmam Rıza Hz. İmam Ali bin Musa (as) Peygamberimiz (sav)’in torunu buyurdu ki; “Hızır hayat suyundan içti ve kıyamet gününe kadar ölümsüz oldu. Hızır bize gelir selam verir biz onun sesini işitiriz.” Bak sesini işitiriz dikkat edin. “Fakat şahsını göremeyiz.” Birisi geliyor ses konuşma var ama görünmüyor. “O bahsedildiği yere gelir, sizden kim onu zikrederse onun üzerine selam versin o her sene hacca gelir. Haccın bütün amellerini yerine getirir. Arafat’ta vakfe yapar, müminlerle beraber dua eder. Allah Hızır (as)’ı Kaimimiz Muhammed Mehdi’nin gaybetinin dönemindeki yalnızlık çektiği zor günlerinde arkadaş yapar yalnızlığını giderir.” Yani işlerinin halledilmesinde her yerde devreye girer diyor. (Kemaluddin Şeyh Saduk sayfa 391) Demek ki Mehdi (as)’yle Hızır (as) sık sık bir bağlantıya giriyorlar benim anladığım bu.

İmam Muhammet Bakır (as) şöyle buyurur: “Bu meselenin sahibi İmam Mehdi, bir yalnızlık döneminden geçecek.” Yani insanlar onu yalnız bırakacaklar. “O yalnızlık döneminde korumaya ve güce ihtiyacı olacağı” korumaya ne zaman? O yalnızlık döneminde. “korumaya ve güce ihtiyacı olacağı ve ona zarar verilmemesi için yanında otuz kişi bulunacaktır.” Otuz talebesi bulunacaktır koruma olarak. “Onlar için İstanbul ne güzel ikametgahtır” diyor. Daha ne desin Peygamberimiz (sav)?  (Biharu’l Envar cilt 52 sayfa 153, hadis numarası 6) Otuz koruması olacak diyor Peygamberimiz (sav) Mehdi (as)’nin. Otuz; demek ki tehlike büyük.

“Kaim Muhammed Mehdi’nin yardımcıları onun için Allah tarafından saklanmıştır. Münafıklar gitse de Allah onun yardımcılarını ona getirecektir. Allah’ın ayette bildirdikleri onlardır şeytandan Allah’a sığınırım “Eğer bunları tanımayıp küfre sapıyorlarsa andolsun Biz buna karşı inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.” Bak eğer bunları tanımayıp küfre sapıyorlarsa yani Mehdi (as)’yi bilmeyip, anlamayıp küfre, münafıklığa sapıyorlarsa, münafıklığa yöneliyorlarsa, inkara sapmayan, münafıklığa sapmayan bir topluluğu Biz vekil kıldık diyor Allah. Allah münafıkların yerine “Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir.” (Maide Suresi, 54) (Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharu’l Envar cilt 13. Hadis numarası 160, Cilt 51, 52 ve 53. Gaybet kitabı İmam Mehdi On ikinci İmam bölüm 2.

 

(“Sevgi zamanla azalır mı?” izleyici sorusu)

Eğer derinlik varsa, derin iman varsa, Allah’a sonsuz sevgi varsa o sonsuz sevgiden kaynaklanan bir sevgiyse zamanla azalması değil zamanla akıl almaz yükselmesi mevzubahistir. O çılgınca böyle insanı çok sarsan bir sevgiye doğru yönelir. Hiç hiç hiç endişe etme. Sevgi Allah’ın sonsuz sevgisine bağlı olduğu için bir sonsuz deniz düşün oraya açılıyor, azalması değil oradan akın akın akar. Yani sel gibi akar o sevgi. Yeter ki samimiyetsizlikle durdurulmasın, yeter ki egoistlikle bencillikle kapısı kapatılmasın. Allah’tan korkarak, Allah’ı severek kapı açık bırakılırsa Allah’ın sevgisi coşkulu ırmak gibi akar. Ve kadına karşı sevgide o tecelli eder. Ve asla azalmaz asla.

 

İngilizler 1918’de de Anadolu’ya Afrin’den Girmeye Çalıştılar Fakat Atatürk’ün Engel Olmasıyla Başaramadılar

İngilizler biliyorsunuz 1918’de bu bölgeden Anadolu’ya girmeye çalıştılar giremediler. Yine o dönemde İngilizler o bölgedeki çetelerle işbirliği yapmışlardı o zamanın anarşistleriyle. O bölgede Katma denilen bölge var, o bölgede yoğun çatışma olmuştu. Hiçbir şekilde müsaade etmedi rahmetli Atatürk. Halep’in kuzeyinden Anadolu’ya doğru ilerlemekte olan İngiliz Süvari Birliği ara kuvvetleriyle 26 Ekim 1918 tarihinde 1. Dünya Savaşı’nın son muharebesi olan Katma Meydan Muharebesi’ni yaptı. Rahmetli Atatürk dümdüz etti. Hatta diyor ki Rahmetli Atatürk “Bir hat tespit ettim ve sınırladım. Kuvvetlerime emrettim ki düşman bu hattın ilerisine geçemeyecek.” Hakikaten de geçemedi. “Geçmeyecekler” diyor hiçbir şekilde geçirtmediler. O devirde de öyle çakalları falan buluyorlar, teröristleri buluyorlardı, şu anda da öyle terörist çakal yine buluyorlar.

 

Bu Coğrafya Ortadoğu, Peygamberlerin Çıktığı Yer. Deccaliyetle Mehdiyetin İlmi Mücadelesinin Yaşandığı Yer. Tabi Zorluklar, Çileler, Acılar Olacaktır

Tabii ki Türkiye huzurlu bir yer değil, çok zorlu bir yer farkındayız. Ama ahir zamandayız ve bir deccal saldırısı var ve biz buraya imtihana geldik. Burası Norveç, İsveç gibi olmaz, Hollanda gibi olmaz. Burası Ortadoğu, burası peygamberlerin çıktığı yer, burası deccalla Mehdiyet’in çatışacağı yer. Dolayısıyla tabii ki bir gerginlik, bir zorluk, tabii ki acılar ve çileler olacaktır. Ama sonuçta ferahlık, güzellik, iyilik, aşk, tutku, sevgi de buradan çıkacaktır. O yüzden biraz sabırlı olursan inşaAllah güzel günler göreceksin. Güzel yüzlüm yakışıklım, ben seni haklı buluyorum doğru. Peygamberimiz (sav)’in bulunduğu yer de çok zorluydu, ama oradan İslam güneşi doğdu. Hz. Musa (as)’ın olduğu yer kolay bir yer miydi? Çok zordu. Ama Allah’a şükür ki burası yine İslam ülkesi Müslümanlar var. Deccal dışarıdan saldırıyor. Deccal derken içimizde de olabilirdi. Ki yine Müslüman kardeşlerimiz var, yine imanlı bir ülkedeyiz, Müslüman bir ülkedeyiz. Buna rağmen bak ancak ucu-ucuna deccala gücümüz yetiyor, ancak mücadele edebiliyoruz. Onun için diyorum hükümeti destekleyelim. Güçlü devlet, güçlü hükümet, güçlü liderlik olsun diyorum ki iyi karşılık verebilelim bunlara.

 

(“Kadınlara karşı sarkıntılık yapanlara nasıl tedbir alabiliriz?” izleyici sorusu)

Çok kalabalığı harekete geçirmek lazım. Orada olan herkesin reaksiyon göstermesi lazım. Yani herkes cesurca kararlı olmalı. Hemen birisi mesela polis çağırırken, biri başka türlü falan. Herkes böyle tavır alırsa bir şey yapamaz. Bir de cesur davranmak lazım. Özellikle kadınları vurmaya yönelik, silah kullanma, onda çok çok cesur davranmak lazım. Ben bir kere mesela otobüste gidiyordum, çok güzel bir genç kız otobüse geldi. Bir adam böyle, biraz da patolojik falan biraz da yaşı da ileriydi. Etrafa bakındı, geldi kızın arka kısmına geldi. Ellerini aşağı sarkıttı, yavaş yavaş ellerini ona yaklaştırmaya başladı yani kalça kısmına doğru. Adama ben çok dik bakmaya başladım, bayağı korktu. Yani hani böyle “ciğerini sökerim” der gibi bakmaya başladım böyle. Yani her hareketini izlemeye başladım, o zaman korktu. Mesela bu bile caydırıcılık için yeterlidir. Veyahut mesela kadını sıkıştıracaklarsa hemen alıp başka bir yere onu geçirttirmek. Yer açmak ona olabilir. Sokaktaysa bayağı mahcup edilebilir yapan adam. Mesela “bu benim nişanlım” dersin direkt. “Sen bir şey mi dedin?” dersin, “benim kız kardeşim” dersin, kız kardeşim. “Ne, bir şey mi dedin?” falan. Bayağı korkar tabii yahut “karım” dersin. “Evli karım benim, ne diyorsun?” dersin, “eşime ne diyorsun?” falan. Hiçbir şey olmaz, o da bozuntuya vermezse. Değil mi? Yani rezil kepaze edersiniz. Müthiş bir hak kazanmış olur. Sonuna kadar da götürülebilir.

 

Münafıkların Ana Özelliği Ömür Boyunca Yalnız Kalacaklar

Niye? Çünkü çok pislik adamlar. Hayır, Müslümanın bunlardan tiksinmesi normal de, küfür de bunlardan tiksiniyor. Hayret edilecek şey. Acayip pislikler ve bunlar hızlı yaşlanır. Buradayken bile yolunmuş domuza dönmüşlerdi. Her türlü hastalık vardı bunlarda ve zır cahil. Hepsi ilkokul mezunu falan ama öküz gibi cahil. Hepsi hasta ve pislik, hastane müdavimi bunlar. Bakın hastane hakikaten, gece gündüz hastanedeler, ikinci adresleri. Allah bela üstüne bela veriyor. Felaket pisliktir, acayip pistirler. Görünen, görünmeyen. Kimse bunları muhatap almaz. İt gibi ürüyorlar, hiç kimse bunlara yani pislik sesi olarak bile bakmıyor. Yani karga bir yere mesela bir kir atsa bakarlar insanlar. Bunların o kadar bile kıymeti yok, o kadar aşağılıklar yani. Müminlerin nimet içinde olması bunları kahreder. Bak yedi kız arkadaş daha geldi, yedi kişi daha ve hepsi birbirinden güzel, aslan gibi.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo