İran, Press TV internet sitesi, 23 Temmuz 2009, Sayın  Adnan Oktar’ın Mehdi Gholizadeh'nin sorularına cevapları
ucgen

İran, Press TV internet sitesi, 23 Temmuz 2009, Sayın Adnan Oktar’ın Mehdi Gholizadeh'nin sorularına cevapları

54829

Röportaj konusu: Anti-semitizme karşı İslam fobisi
 
1) Bu iki fenomen -antisemitizm ve İslam fobisi- size kısaca neyi ifade ediyor?

ADNAN OKTAR: Antisemitizm hiçbir Müslüman tarafından benimsenmesi mümkün olmayan putperest bir öğretidir. Genelde "Yahudi düşmanlığı" olarak anlaşılan bu terimin asıl manası "Sami düşmanlığı"dır, yani Sami ırkından gelen, diğer bir ifadeyle "semitik" milletlere karşı duyulan nefreti ifade eder. Sami ırkı ise temel olarak Araplardan, Yahudilerden ve diğer bazı Ortadoğu kökenli etnik gruplardan oluşur. Bir Müslümanın ise herhangi bir topluluğa karşı sırf etnik kökeninden veya sahip olduğu bu tarz özelliklerden dolayı öfke duyması ya da birini diğerine üstün tutması mümkün değildir. Allah, Kuran'da Hucurat Suresi'nin 13. ayetinde, insanları birbirleriyle tanışmaları için farklı halklar olarak yarattığını ve Allah Katında en üstün olanın takvaca en ileride olan olduğunu bildirmiştir. Üstelik Museviler peygamber soyundan olan bir topluluktur. Müslümanlar, Kuran'da Rabbimiz'in bildirdiği gibi, Allah'ın tüm peygamberlerini gönülden sever ve birini diğerinden ayırt etmezler. Bu mübarek peygamberlerin soylarına karşı da şefkat ve merhamet gözüyle bakar, onları korur kollarlar. Peygamber soyuna karşı öfke duymak, onların yok olmasını istemek gibi bir düşünce bir Müslüman için olacak şey değildir. Museviler bize Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın, Hz. Süleyman'ın, Hz. Davud'un emanetidir. Bu emanetin nasıl korunması gerektiğinin en güzel örneğini Peygamber Efendimiz (sav) bize göstermiştir. Bizim örnek almamız gereken tutum da budur. Biz dindar Musevi kardeşlerimiz çok severiz, onlara şefkat duyarız, dinlerini çok rahat yaşamalarını isteriz, Musevi gençlerinin daha dindar olmalarını isteriz, mübarek topraklarda istedikleri gibi yaşamalarını, ibadetlerini yapmalarını, ticaretlerini yapmalarını isteriz. Müslümanların yanlış olduğunu söyledikleri, fikren mücadele içinde oldukları ateist Siyonizmdir. Ateist Siyonizm kan dökücü, ırkçı bir ideolojidir ve sadece Müslümanlara değil, dindar Hıristiyan ve dindar Musevilere de çok büyük baskılar uygulamaktadır. Pek çok dndar Musevi İsrail'de bu sebeple rahat değildir. Dindar Musevilerin, dindar Hıristiyanların, Müslümanların birarada kardeşce yaşamalarının garantisi de Türk İslam Birliği'nin tesis edilmesi olacaktır. Kuran ahlakın tam uygulandığı bu birlik, tüm insanların kurtuluşu olacaktır.

Sözde İslam adına ortaya çıktığını öne süren bazı insanlar oluyor, bu insanların Kuran'a ve sünnete hiç uygun olmayan davranışlarını İslam'da varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu kişilerin kökenine baktığınızda ise, genellikle ya Avrupa'da ya Amerika'da Darwinist materyalist eğitim aldıklarını görüyoruz. Darwinizmi iyice özümsediklerini, fakat daha sonra kendilerini Müslüman olarak tanıttıklarını görüyoruz. Bu kimseler Müslüman olduklarını söylüyorlar ama evlerinin duvarlarında Che Guevara'nın, Lenin'in, Stalin'in posterleri oluyor. Bu kimseler, Darwinizmim, materyalizmin şiddeti, terörü, acımasızılığı, bencilliği savunan ideolojisini kendi akıllarınca İslam'la bağdaştırmaya çalışıyorlar. Oysa İslam sevgi dinidir, barış dinidir. İslam'da affedicilik vardır, hoşgörü vardır, düşünce özgürlüğü vardır, ifade özgürlüğü vardır, koruma ve kollama vardır, fikir zenginliği vardır, estetik vardır, ileri düşünce vardır, medeniyet vardır. Allah'ın izniyle bu oyunu biz bozduk, terörün, şiddetin kökenindeki asıl ideolojinin Darwinizm ve materyalizm olduğunu net delilleriyle ispatladık. Bu nedenle bundan sonra inşaAllah, bu yolla bir netice elde edemezler.

2) Neden dünya, özellikle Batılı ülkeler anti-semitizme odaklanıyor, fakat diğer taraftan İslam fobisinin artışına aldırış etmiyorlar?

ADNAN OKTAR: İnsanlara İslam'ı, Kuran'ı, Peygamberimiz (sav)'i iyi anlatmak lazım. Sanattan, nezaketten, estetikten zevk almayan, katı, dar düşünen bir insan modeli İslama uygun değildir. Müslüman, modernliğin en üst derecesindedir. Bu yüzyıldan daha moderndir, bundan bir yüzyıl sonra ki hayattan da daha moderndir. Ondan sonraki yüzyıllardan da daha moderndir. Yani Müslüman kişi demek dünyanın en kaliteli, en akıllı, en yaman, en güzel düşünen, en neşeli, en dışa dönük, sevgi dolu, etrafını güzelleştiren, sanattan, estetikten zevk alan, içi coşkuyla dolu insan demektir. Sevgi dolu insan demektir. Neşeli de olur, sevinç içinde de olur, namazını da kılar, güzellikten ve estetikten de çok zevk alır, güzel konuşur, etrafındaki insanların mutlu olması için gayret eder, sevinç doludur. İslam, Terörü söndüren sudur. İslam sudur, terör de ateştir. Yani ateşi yakar mı su? Su ateşi söndürür. Dolayısıyla sevgi, şefkat, merhamet, saygı, derin düşünmek, samimiyet, yardımseverlik gibi değerlerin İslamın özünde olduğunun çok iyi anlatılması gerekir. İslamın terörü desteklemesinin mümkün olmadığının anlatılması lazım. Allah, Kuran'da, birisi birisini öldürdüğünde, cinayeti işleyeni yani katili affedin diyor. Böyle bir din nasıl terörü desteklesin?

Ama tabi bu konunun tam anlamıyla ortadan kalkması ancak Hz. Mehdi (as) döneminde olacaktır. Hz. Mehdi (as) İslam'ın barış ve sevgi dini olduğunu uygumalarıyla tam olarak ortaya koyacak, tüm silahları susturacak, tüm anlaşmazlıkları ortadan kaldıracak, sevginin, dostluğun, kardeşliğin yayılmasını sağlayacaktır. O zaman ne bir yanlış anlama, ne bir korku, ne medeniyetler arası çatışma vs hiçbir şey kalmayacaktır inşaAllah.

3) İslam fobisinin alevlerini körükleyen Vahabilik gibi tutucu mezheplerin bunda rolü nedir?

ADNAN OKTAR: Ben Ehli Sünnet mezhebine mensubum, Hanefiyim. Fakat Şii kardeşlerimi de, Alevi kardeşlerimi de, Caferi kardeşlerimi de, Vahabi kardeşlerimi de, çok takva, çok mükemmel buluyorum. Çok iyi insanlar olarak buluyorum. Halis Müslümanlar olarak buluyorum. Dini çok güzel yaşayan insanlar olarak görüyorum. Biz bir okulun talabeleri gibiyiz. Hepimiz bir bütünüz. Aynı amaca hizmet ediyoruz. Çünkü Allah’ımız bir, Kitabımız bir, kıblemiz bir. Aynı peygambere inanıyoruz. Her şeyimiz aynı. Sadece takvada yarışma var. Onun için mezhep ayırımından kaynaklanan Müslümanlara karşı mesafeli olma düşüncesini çok yanlış görüyorum. Samimi Müslümanın asla yapmayacağı bir şeydir. Ne demek mezhep ayrımı? Ne demek onları garipsemek? Bu olmaz. Kuran’da belirtiyor Allah, takvada yarışma vardır. Takvada yarışırız, ama hepsi candan sevdiğimiz mükemmel Müslüman olan kardeşlerimizdir. Ama tabi bir yanlışlık olursa, yanlış anlaşılmaya müsait bir durum olursa bunu kardeşce, güzellikle birbirimizi ikaz ederek düzeltebiliriz. Ama bunu da mutlaka kardeşlik düşüncesi içerisinde, koruyarak ve kollayarak, karşımızdakinin ahiretini düşünerek yapmak lazım.

İslam'a hizmet etmek, İslam'ın yanlış tanınmasını engellemek isteyen Müslümanın yapması gereken en önemli şeylerin başında birlik olmak ve Müslümanların birliğini savunmak olmalıdır. Müslümanların birlik olmaması, birlikte hareket etmemesi haramdır. Haram bir hükümdür. Müslümanların birlikte hareket etmesi topluca kardeş olmaları, hepsinin tamamının kardeş olması ve bir lider etrafında toplanmaları da Kuran’a göre farzdır. Müslümanlar bunu yapmıyorlar. Bunu yapmayınca İslam hakkında yanlış imajlar da devam eder, Müslümanlara yönelik baskı ve saldırılar da devam eder, Filistin'de, Irak'ta, Doğu Türkistan'da Afganistan'da kan akmaya da devam eder. Bunların hepsinin çözümü Türk İslam Birliği'nin kurulmasıdır. Her devlet ayrı milli devlet olarak kalacak, her devlet kendi içerisinde hür davranacak fakat başlarında bir manevi lider bulunacak. Müslümanların bir manevi lideri olması şart. O zaman bu kargaşa bu fitne rahatça son bulur. O zaman dünyanın bir yerinde Müslümanların parmağının ucuna bir zarar gelse bütün Müslümanlar toplu haraket edeceği için, bu olay hemen durdurulur. Ama böyle paramparça olursa. Böl, parçala, yut politikasına uygun hareket ederlerse tabi ki küçük parçaları yutmak kolaydır. Ama bütün blok bir Müslüman alemini yutmak imkansızdır. Müslümanların bu farzı bir an önce yerine getirmeleri gerekiyor. 

4) Müslüman dünyanın ve İslam Konferansı Örgütü (OIC) gibi İslami teşkilatların İslam fobisini engellemeye yönelik almaları gereken tedbirler nelerdir?

ADNAN OKTAR: Mevcut resmi kurumların yapacağı resmi faaliyetler de önemlidir tabi, ama bunlarla kesin sonuç alınamaz. Bunlar, heyecanla, coşkuyla, aşkla, şevkle yapılması gereken işlerdir. Resmiyetle, bürokratik girişimlerle olmaz. İslam dünyası sevgiyle, dostlukla, kardeşlikle birbirine kenetlenirse, Kuran ahlakına tam uygun olarak hareket ederse ortada fobi de kalmaz fobiyi engellemek için çalışma yapmaya gerek de olmaz. Türk İslam alemi birleştiğinde, Müslüman aleminin başında manevi bir lider olduğunda Kuran ahlakı, Peygamberimiz (sav)'in sünneti derhal yerine gelecektir ve etrafa yayılacaktır. İslam birlik halinde yaşanan bir dindir. Türk İslam Birliği oluştuğunda, manevi liderlik olduğunda, o manevi liderlik bu aksaklıkları hemen giderir. Bunun yerini sevgi, şefkat, merhamet, dostluk, kardeşlik, arkadaşlık alır. Temizlik, estetik, sanat, bilim alır ve çok mükemmel bir medeniyet meydana gelir. Çok, çok mükemmel bir medeniyet meydana gelir. Bunun için ben Türk İslam Birliği’nin biran önce oluşmasını istiyorum.

5) Tükiye ve İran İslam fobisini ortadan kaldırmak için birlikte ne yapabilir?

ADNAN OKTAR: Vargücümüzle Türk İslam Birliği'nin kurulması için gayret edeceğiz. Türk İslam Birliği kurulduğunda, herkes İslam ahlakının güzelliğini, akılcılığını ve kalitesini canlı olarak görecek. Bir kere Türk İslam Birliği, bir sevgi birliğidir. Muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Bu birliğin temeli, sevgi, fedakarlık, yardımseverlik, merhamet, hoşgörü, anlayış ve uzlaşıdır. Ayrıca insana saygı, sanatta, bilimde ve teknolojide en yüksek noktaya ulaşmak birliğin hedefi olacak, birliğin kurulmasıyla, sadece Türk toplumları ve Müslümanlar değil, tüm dünya aydınlığa kavuşacaktır. Türk İslam Birliği bir itidal birliği olacaktır. Bu birlik fanatik, baskıcı, tahakküm eden bir birlik değildir. Hem bu bayrak altında birleşen milletlere hem de dünya milletlerine güvenlik sağlayacaktır. Müslümanlar, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in devrinden bu yana, insanlığa; akıl, bilim, düşünce, sanat, kültür, medeniyet gibi alanlarda öncülük etmiş, "insanların hayrı"na dev eserler ortaya koymuşlardır. 21. yüzyılın gerçek bir aydınlanma çağı olmasının öncüsü de Türk İslam Birliği olacaktır. Türk İslam Birliği'nde fikir ve ifade özgürlüğü vardır. Her düşünceden ve inançtan insanın hiçbir baskı ve zor ortamı olmadan fikirlerini ifade edebilir. Bu insanların hakları her yönüyle korunur, herkesin düşüncesi hoşgörü ile karşılanır. Türk İslam Birliği'nin öncülüğünde Müslüman toplumlar, insanların birbirlerinin görüşlerine saygı gösterdikleri, eşitlik, adalet ve hürriyetin egemen olduğu, zulüm ve haksızlığın tamamen ortadan kaldırıldığı toplumlar olacaktır. Ve İslam dünyası sadece Müslümanların huzurunu ve güvenliğini sağlamakla kalmayacak, dünyada kültür ve uygarlığın da önderi konumuna gelecektir. Böyle bir dünyada İslam hakkında yanlış imaja sahip olmak, korkmak, tedirgin olmak vs gibi konular doğal olarak ortadan kalkacaktır. Dünyanın kurtuluşu Türk İslam Birliği'nin kurulmasındadır, bu birlik kurulmadıkça haksızlıklar, zulümler, baskılar, çatışmalar, kavgalar, yanlış anlamalar son bulmayacaktır. Bu nedenle bu konuda samimiyetle çaba göstermek gerekir. Ama şunu da hiç unutmamak lazım: Müslümanların birlik olması, İslam ahlakının dünyaya hakim olması Kuran'da vaadedilen, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde detaylı olarak bildirdiği bir müjdedir ve muhakkak olacaktır. Dünyanın kaderinde, Hz. Mehdi (as)'ın zuhur etmesi, Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne gelmesi, Hz. Mehdi (as) önderliğinde İslam aleminin birlik olması, Türk İslam Birliği'nin kurulması ve Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as)'ın vesile olmasıyla İslam ahlakının dünyaya hakimiyeti vardır.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo