1) Türk İslam Birliği pratikte uygulanabilecek mi?
ADNAN OKTAR: Elbette, bu bir gönül birliği, sevgi birliği, tüm devletlerin kendi yapılarını muhafaza ettikleri, ancak ortak ülküye, ortak geleceğe sahip oldukları siyasi, askeri ve kültürel bir birlik. Türk İslam aleminin birlik olmaması için hiçbir sebep yok, buna engel de yok. Türk İslam Birliği'nin oluşması için tüm Türk İslam alemi can atıyor. Yaptığımız görüşmelerde biz bunu açıkça görüyoruz. Üstelik sadece Türk ve İslam dünyasına değil, Rusya'ya, ABD'ye, Avrupa Birliği'ne, Çin'e, İsrail'e kısaca her ülkeye ve topluma güzellik sağlayacak bir birlik olduğu için, herkes tarafından istenecek bir birlik. Avrupa Birliği oluyor da Türk İslam Birliği neden olmasın? Avrupa halkları farklı dilleri konuşmalarına, farklı kültürlere sahip olmalarına rağmen birleşiyorlar ve ortak hareket ediyorlar. Türk İslam aleminin birleşmesi çok daha kolay. Dilimiz bir, dinimiz bir, geleneğimiz, kültürümüz bir. Bizim birleşmemizden daha doğal birşey olamaz. Garip ve zor olan ayrı olmamız, kolay ve olması gereken ise birlik olmamız.
2) Bu Türk İslam Birliği’ni kurmak için kim çalışıyor?
ADNAN OKTAR: Son dönemlerde yaşanan gelişmelere bakıldığında tüm Türk İslam ülkelerinin birlik istediğini açıkça görüyoruz. Türk Hükümeti bu konuda çok önemli adımlar atıyor. Azerilerle görüştüğümüzde buna çok istekli olduklarını görüyoruz. Suriyeliler, Iraklılar, Filistinliler birlik olalım diye haykırıyorlar adeta. Bugün Azerbaycan'a resmi olarak teklif yapılsa, Suriye'ye teklifde bulunulsa 24 saat dahi beklemez, hemen kabul ederler.
3) Bu konuda bir gelişme var mı?
ADNAN OKTAR: Tabi çok çok güzel gelişmeler var. Kafkas Birliği'nin oluşturulması için başlatılan girişimler, demiryolu projeleri, petrol/doğal gaz boru hatları projeleri, Türk Parlamentosunun biraraya gelmesi, Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye arasında dostluk ortamı oluşması, başta Suriye olmak üzere komşu ülkelerden sınırları kaldıralım seslerinin yükselmesi, Türkiye'nin dış politikada aktifliğinin artması ve tüm komşu ülkelerde Türkiye'nin öncülüğünün sevgiyle kabul edilmesi, pek çok alim ve fikir adamının birlik olmanın önemini daha sık gündeme getirmeye başlamaları, İslam alemindeki pek çok gazete ve dergide birlik olmanın öneminin daha sık vurgulanmaya başlanması bu güzel gelişmelerden sadece birkaçı.
4) Türk hükümeti bu konuyla ilgileniyor mu?
ADNAN OKTAR: Türkiye maşaAllah çok güzel çalışmalar yapıyor son dönemlerde. Gazze işgal ediliyor ilk el atan Türkiye oluyor. Sayın Başbakanımız hemen ilgili ülkelere ziyarette bulundu, İslam alemine birlik çağrısı yaptı. Nitekim ateşkesin sağlanmasında da Türkiye'nin aktif rolü olduğunu herkes kabul ediyor. Gürcistan'da çatışmalar başladı ilk yardıma koşan Türkiye oldu, Kafkas Birliği projesi hemen devreye girdi. Suriye ile İsrail'i masaya oturtan ülke yine Türkiye oldu. Afganistan ile Pakistan'ı İstanbul'da biraraya getiren, iki ülkenin başkanına el sıkıştıran yine Türkiye oldu. İran ABD ile bazı ön görüşmelerini Ankara'da Türkiye'nin arabuluculuğunda yaptı. Bunların hepsi bölgeye barışın gelmesi, İslam coğrafyasının huzur bulması, Müslümanların kuvvetlenmesi, güçlü bir Türk İslam Birliği'nin oluşturulmasının ön adımları inşaAllah.
5) Bu birliğin altında toplanacak olan ülkeler hangileridir?
ADNAN OKTAR: Fas'tan Endonezya'ya kadar tüm Türk İslam ülkeleri Türk İslam Birliği'nin içinde yer alacaktır. Bununla birlikte İsrail, Ermenistan, Rusya, Gürcistan, Bulgaristan gibi diğer inanç ve yapıdaki ülkeleri de Türk İslam Birliği sevgi ve şefkatle kucaklayacaktır. Çin, ABD, Avrupa bu birliğin kurulmasıyla rahata kavuşacaktır. İsrail ve Filistin arasındaki tüm sorunlar Türk İslam Birliği ile sona erecek. Rusya büyük sıkıntılarla yüzyüze, bu sıkıntıların hepsini Türk İslam Birliği ortadan kaldıracak. Ermenistan orada sıkışıp kalmış durumda, yoklukla, ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Türk İslam Birliği, Ermenistan'ı aydınlığa çıkaracak. Gürcistan'ın güvenliğini Türk İslam Birliği sağlayacak. Kısaca Türk İslam Birliği sadece bu bölgenin değil, tüm dünyanın kurtuluşu olacak.
6) Suudi Arabistan'ın herhangi bir rolü olacak mı?
ADNAN OKTAR: Tabi ki, Suudi kardeşlerim İslam aleminin yiğitleridir. Mübarek toprakların koruyucusu olan mübarek insanlar onlar, elbette Türk İslam aleminin bir olmasını onlar da istiyorlar ve başta Sayın Kral Abdullah olmak üzere, bu konuda güzel girişimlerde bulunuyorlar. İnşaAllah Suudi kardeşlerim de Türk İslam Birliği'nin oluşmasına destek olacak, bu birlik içinde kardeşliğin, sevginin, imanın koruyucusu ve savunucusu olacaklar.
7) Diğer bütün Müslüman ülkeler Türkiye’nin İslam Birliğinin lideri olmasını kabul edecek mi?
ADNAN OKTAR: Türkiye'nin liderliğine itiraz edecek hiçbir Müslüman ülke olmaz. Zaten Müslüman ülkeler kendileri teklif ediyorlar Türkiye'ye öncü olmasını. Türkiye her zaman güvenilir ve samimi bir politika izler. Bu nedenle Müslüman ülkeler bir sorunları olduğunda Türkiye'nin arabulucu olmasını istiyorlar, Türkiye'nin sözüne güveniyorlar, Türk askerine güveniyorlar. Gidin bakın Afganistan'da Türk askeri ne kadar seviliyor, Bosna'ya gittiler aynı şekilde coşkuyla karşılandılar. Filistin mesela Türk askeri gelsin, Türk askerini istiyoruz diyor. Türkiye'nin bu birliğin öncüsü olmasını savunmak, Türk Milleti'nin lider olacağını söylemek ırki bir üstünlüğü savunmak anlamında değildir. Kastedilen ırk üstünlüğü değil ahlak üstünlüğüdür, tarihi tecrübedir. Türkiye sahip olduğu tarihi miras gereği bu sorumluluğu yerine getirmeye talip. Tarihi ve sosyolojik gerçekler Türkiye'yi doğal olarak lider yapıyor. Liderlik, çile ehli olmayı gerektirir. Türkiye bu liderliğe talip olduğunda aslında çileye, zorluğa, hizmete talip olmuş oluyor.
8) İslami bir televizyon kanalı idare ediyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Hayır, ama eserlerimden faydalanılarak hazırlanan çok sayıda belgesel var. Bu belgeseller Türkiye'de birçok yerel kanalda düzenli olarak yayınlanıyor. Ayrıca bu belgeseller çok fazla dile de tercüme edilmiş durumda. Yaklaşık 20 ülkede 100'den fazla televizyon kanalında bu belgeseller yayınlanmaya devam ediyor.
9) Önceki röportajda bahsettiğinizden başka, grubunuzun faaliyetleri nelerdir?
ADNAN OKTAR: Bilim Araştırma Vakfı, Darwinizm'e ve materyalizme karşı yaptığı kültürel faaliyetlerle Türkiye'nin en çok faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından biridir. Bu faaliyetlerin etkisi dünya çapında büyük yankı uyandırmaktadır. BAV, evrim teorisinin çöküşünü gözler önüne seren 2000'den fazla konferans düzenlemiş, Türk dış politikasını ilgilendiren ve devlet kademesinin katılımıyla gerçekleştirilen onlarca konferansa da imza atmıştır.
10) Neden "Türk" İslam Birliği?
ADNAN OKTAR: Türk devletlerinin hemen hepsi zaten Müslümandır. Türk İslam aleminin bir olması, bütün olarak hareket etmesi bir zarurettir. Türkiye Türklük alemini Müslüman alemiyle birleştirerek büyük bir güç meydana getirecektir. Türk ve Müslüman ülkeler ayrı ayrı gruplar altında değil, tek bir birliğin çatısı altında toplanmalıdır. O da Türk İslam Birliği olmalıdır. En mükemmel, en muhteşem, en güçlü, en inandırıcı, zemini oturmuş, herkesin kabul edeceği ve heryeri herkesi kapsayan, adil olan birlik budur.
11) Türk İslam Birliği’nin hedefleri ne olacak?
ADNAN OKTAR: Herşeyden önce bu birlik Türk İslam dünyasına müthiş bir güç kazandıracaktır. Müslüman ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözüp İslam dünyasına sulh getirecek, öte yandan dünya genelinde çatışma ve savaşı kışkırtan her türlü hareketin karşısında yer alacak, savaşı körükleyen her türlü girişime karşı engelleyici bir güç olacaktır. Terör sorunu son bulacak, hammadde kaynaklarına ulaşım garanti altına alınacak, ekonomik ve sosyal düzen korunacak, kültürel çatışma tamamen ortadan kalkacaktır. Türk-İslam Birliği'nin öncülüğünde Müslüman toplumlar, insanların birbirlerinin görüşlerine saygı gösterdikleri, eşitlik, adalet ve hürriyetin egemen olduğu, zulüm ve haksızlığın tamamen ortadan kaldırıldığı toplumlar olacaktır. Ve İslam dünyası sadece Müslümanların huzurunu ve güvenliğini sağlamakla kalmayacak, dünyada kültür ve uygarlığın da önderi konumuna gelecektir. Ekonomide, siyasi alanda ve kültürel sahada Müslüman ülkeler arasında gerçekleştirilecek bir bütünlük, geri kalmış olanların hızla ilerlemesine, gerekli imkana ve alt yapıya sahip olanların bunları en verimli şekilde kullanabilmelerine olanak tanıyacaktır. Ekonomik büyüme, bilim ve teknolojiye yapılacak yatırımları artıracaktır. Ekonominin gelişimi ile birlikte eğitim seviyesinde de doğal bir yükselme olacak, toplum çok yönlü gelişecektir. Oluşturulacak İslam ortak pazarı sayesinde, bir ülkede üretilen ürünler, gümrük, kota gibi sınırsal engellere takılmadan bir diğer ülkede kolaylıkla pazarlanabilecektir. Ticaret alanı genişleyecek, tüm Müslüman ülkelerin pazar payı artacak, ihracat gelişecek, bu, Müslüman ülkelerdeki sanayileşme sürecini hızlandıracak, ekonomide sağlanacak kalkınma ile teknolojide de gelişme yaşanacaktır. Huzur ve güvenliğin sağlandığı, ekonomik sıkıntıların ortadan kaldırıldığı Türk-İslam dünyasında, eğitim, bilim ve kültüre ayrılan bütçe genişletilecek ve büyük bir kültürel atılım yaşanacaktır. Dostluk ve kardeşliğin yerleşmesi, bireylerin düşünmeye ve araştırmaya daha çok vakit ayırabilmelerine, bunu yaparken daha hür fikirli ve ileri görüşlü olabilmelerine zemin hazırlayacaktır. Kargaşa, yokluk ve sıkıntının giderildiği ortamlar yeni fikirlerin geliştirildiği, yeni ürünlerin ortaya çıkarıldığı, faydalı buluşların yapıldığı ve sürekli ilerlemenin yaşandığı ortamlardır. Müslüman dünyası da Türk-İslam Birliği'ni kurarak, bu ortamı meydana getirecektir.
12) Müslümanları biraraya getirmede, İslam Birliği Teşkilatı neden başarılı olamadı? Türk İslam Birliği’nin farkı ne olacak?
ADNAN OKTAR: Bu bir aşk işidir, coşkuyla, şevkle, azimle gayret gerektirir. Tabi ki İslam Birliği Teşkilatı önemli ve gerekli bir kurum ancak benim kastettiğim resmiyetle sağlanamaz. Bir yerde kargaşa çıktığında onu hemen durdurabilmek, bir ülkenin yardıma ihtiyacı olduğunda hemen imdadına koşmak, ekonomik kriz olduğunda elbirliğiyle çözüm oluşturmak coşku gerektirir, aşk gerektirir, azim gerektirir. Resmi toplantılarla, samimiyetten uzak üsluplarla netice alınması ise çok zor olur.
13) Filistin başta olmak üzere bahsettiğiniz bu birlik, Ortadoğu’da barışı nasıl sağlayabilir?
ADNAN OKTAR: Allah'ın Kuran'da Müslümanlara emri var: Kurşunla kaynatılmış binalar gibi birlik olmamız gerekiyor. Birlik olmak farz, ayrılmak, dağınık olmak haram. Çözümü Kuran bize göstermiş. Allah bize göstermiş. Fakat Müslümanların bir kısmı bu çözümlerin üzerinde durmuyorlar. Bu çözümün üzerinde durmadıkları müddetçe bu belalar eksik olmaz. Kan İslam aleminde sel gibi akar ve çok büyük fitneler çıkar. Her türlü acıyı her türlü belayı yaşar Müslümanlar. Bunun tek çözümü, Türk İslam Birliğidir. Müslümanlara zorluklar karşısında feryat etmek, ağlamak yakışmaz. Bizim yapacağımız tavır, Türk İslam Birliği’ni bir an önce oluşturup bu fitneyi kökünden bitirmektir. Müslümanlar birlik olmazlarsa güçleri de olmaz. Bir insanın sağ kolunu koparmışsın, sol kolunun parmaklarını koparmışsın, bir gözünü almışsın, bir kulağı kapalı, bir ayağını kesmişsin bu bedene başka bir insan saldırabilir. Ama iki kolu da kuvvetli ise iki gözü de görüyorsa yani bir bütünlük oluştuysa güç yetiremezsin. Bu bölünmüşlüğün, bu koparılmışlığın ortadan kalkması lazım. Biz bütün bir vücuduz. Bakın 20-25 milyon mason ittifak ettikleri için, bölünmedikleri için bütün dünyayı esir almış durumda. Halbuki Müslümanlar ittifak etse, -ki milyar hesabıyla Müslümanların sayısı biliyorsunuz- nefesleriyle bitirirler bu fitneyi.
14) Bu birlik mezhep ayrılıklarının üstesinden gelebilecek mi?
ADNAN OKTAR: Tabi ki gelir. Allah'ın izniyle Türk İslam Birliği oluşacak, Hz. Mehdi zuhur edecek ve her mezhepten Müslüman Hz. Mehdi'nin etrafında birleşecek. Mezheplerden kaynaklanan herhangi bir ayrılık, çatışma vs kalmayacak. Zaten ben bunu son derece yanlış buluyorum. Biliyorsunuz ben Ehli sünnet inancına mensubum. Ama Şii kardeşlerimi de, Caferi kardeşlerimi de, Vahabi kardeşlerimi de çok takva ve mükemmel buluyorum. Hepimiz kardeşiz, içiçeyiz, birbirimizin canıyız. Hepimiz Allah'ı seviyoruz, hepimiz Peygamberimiz (sav)'e bağlıyız, hepimiz Kuran'a uyuyor Peygamberimiz (sav)'in yolundan gidiyoruz. O zaman ayrılıklar niye? Bütün Müslümanların birbirini çok sevmesi gerekir. Birbirine saygı duyması, koruyup kollaması lazım. Birbirlerine şefkat duymaları lazım. Hırs, kin, öfke asla Müslümana yakışmaz. Tabiki farklı düşündüğümüz konular olacak ama bu farklılıklar bir çatışma malzemesi değil, bu farklılıklar bizim zenginliğimiz.
15) Son dönemlerdeki artan savaşlar, çatışmalar, ekonomik kriz... açısından İslam dünyasının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Bunlar aydınlığın, güneşin doğmasının çok yakın olduğunun işaretleri. Ahir zamandayız. Bunlar Hz. Mehdi öncesi olaylardır. Bu fitne, bu kargaşa Hz. Mehdi çıkıncaya kadar, zuhur edinceye kadar sürer ben onu söyleyeyim. Hadislerde bu belirtilmiştir. Arap kanının çok akacağı, bölgede çok fazla kan akacağı ile ilgili çok fazla hadis var. Hatta doğrudan Filistin’in adı geçen hadisler var. Yani Filistin’de kan akacağı bölgenin tam bir kargaşa, fitne ve acı ortamına dönüşeceğini, yaşayan insanların bile ölmeyi dileyeceği derecede şiddetli azap ve zorluk ortamı olacağını Peygamberimiz (sav) belirtmiş. Bununla ilgili çok fazla hadis var. Ama bunun arkasından "Benim evlatlarımdan Mehdi zuhur ettiğinde bütün bunlar tam tersine dönecek, refah, bolluk, huzur, bereket, nezaket, güzellik, estetik çağı gelecek" demiştir. Dolayısıyla aslında tüm bunlar İslam alemini ve tüm dünyayı bekleyen güzelliklerin habercisidir. Hz. Mehdi'nin zuhuruyla tüm yeryüzüne adalet hakim olacak, her türlü haksızlık ve zulümler son bulacak, bereket ve bolluk her yere yayılacaktır.