A9 TV, 19 Nisan 2017
İnsanların İmanlarının Zayıf Olmasının Sebebi Yine İnsanlar Oluyor. Allah'ın Gösterdiği İmanı Zayıf Olan Kişilerden Olumsuz Etkileniyorlar
Cenab-ı Allah bizi şu an seyrediyor ve bizi dinliyor. Her yeri, herkesi dinler Allah. Her yeri görür. Ama diğer insanlardan dolayı insanların imanı zayıf oluyor. Allah imanı zayıf insanları gösteriyor insanlara. Adamın aklı gidiyor. “Ben o zaman” diyor “demek ki onlar gibi olsam kurtulurum.” Kardeşim ne biliyorsun neyin ne olduğunu? Sen varsın Allah var. Sen kendinden sorumlusun. Bırak etrafındaki görüntüleri. Yani “o zaman” diyor “onlar da herhalde cehenneme gider o zaman” diyor. Kardeşim bir de bakarsın ki ahirete gidersin, hiçbiri yoktur. Veyahut başka bir mahlukattır. Allah’la bağlantını tam sağlama getir. Tam birebir, bir Allah var, bir sen gibi düşünüp sağlam imanda olacak. Zaten mümin olarak yaratılanda bir sorun olmaz. Mutlaka imanlı olur onlar. Cennetten geliyor onlar. O kadar kafir var ne olacak? Kardeşim o zaten cehennemden geliyor. Ne bilelim işte, bir çeşit varlık. Ama mümin bak “Allah’ın azabından emin olmayın” diyor Cenab-ı Allah. Kendinden emin olmayacak, Allah affeder diye. O zaman yan gelir yatar adam. Olmaz. Allah’tan korkacak ama o korku tabii Allah’ı gücendirme korkusu. Değil mi? Allah’a karşı mahcup olma korkusu.
Putin'in Modernlik Anlayışı Güzel, Kiliseye Gidiyor Sonra Gençlerle Dans Ediyor, Spor Etkinliğine Katılıyor. Benzeri Model Çok Güzel Olur
Anadolu’da hiçbir yerde insanlar gelenekçi Ortodoks sistemi istemez. Ankara, İstanbul, İzmir modern şehirler. Ama modern İslam anlayışını hepsi benimsemiş durumda. Hepsi benimsiyor. Mesela ultra modern gençler var, gidiyor namaz kılıyorlar. Ultra modern genç kızlar var. Göbeğinde piercing falan, dövmeli. Bakıyorum hepsi beş vakit namazını kılıyorlar. Böyle bir İslam anlayışı Türkiye’yi sarmaya başladı. Doğrusu olan da budur. Kuran Müslümanlığı, özgürlük demektir, hürriyet demektir, demokrasi demektir, sanat kalite demektir, estetik, en mükemmel hoşluk, ferahlık, rahatlık demektir. Mesela Putin kiliseye gidiyor, ertesi gün hip hop kulübe gidiyor dans ediyor. Böyle olması lazım. Sportif faaliyetlere katılıyor, hayatın içinde, kaliteye önem veriyor. Mesela, Musevileri bütün gücüyle destekliyor. Müslümanları destekliyor. Hocaların toplantısına gidiyor. Böyle bir Müslümanlık anlayışı esas olması lazım.
Çocuklara Sevgi Ve Tutku Sunulacağı Yerde Şiddet, Dehşet, Bağırtı Çağırtı, Korku Sunuluyor
Televizyonlarda güzel güzel genç kızları çok kavgacı, hırçın gösteriyorlar. Bayağı da şekerler. Hayır, bağırıp çağırmak da yakışıyor onlara. Her halükarda şekerler de ama yapmamaları lazım. Çocukları çok yoruyorlar. Sinirleri bozuluyor. Hasta olur onlar. El kadar çocuk onlar. Nazik, nazenin varlıklar. Onların üzüntüden midesine vurur. Hasta olur. Vücut savunmaları kırılır. Ağlıyorlar. Yazık günah yani.
Bu çocuklara yazık günah. Tansiyonları yükseliyordur bunların. Değil mi bayağı tehlikeli olur. Tansiyon hastası olur. Kalbi durabilir. Binbir türlü hastalığa sebep olur. El kadar çocuk bunlar. Bunları bu kadar gergin yaşatmanın alemi ne? Bunların huzurlu, neşeli, sevinç içinde yaşamaları lazım. Sevgiyi, tutkuyu yaşayarak yaşamaları lazım. Çocuklara sevgi ve tutku sunulacağı yerde şiddet, dehşet, bağırtı çağırtı, korku sunuluyor. Bu çok yanlış. Bu ilgililerin, kimse bu konularla bağlantısı olan herkesin bu konulara çok dikkat etmesi gerekiyor. Ellerini vicdanlarına koysunlar. Yazık bu çocuklara.
(Abdülkadir Selvi, referandumda Büyük şehirlerde hayır çıkmasını şöyle değerlendirdi. “Özal, 1989 yerel seçimlerinde büyük şehirleri kaybedince gerilemeye başladı. SHP ve Refah Partisi’nin yükselişi büyük şehirlerin kazanılmasıyla başladı. Büyük şehirdeki sonuçlar, AK Parti’de, ‘erken uyarı’ olarak alındı. Eğitimli ve şehirli kesimlere yönelik yeni bir politik dilin oluşturulmasının üzerinde duruluyor.” Dedi.)
Politik dil ne? Sert bir üslup kullanılmayacak. Gerilim üslubundan kaçınılacak. Sanata, estetiğe, kaliteye önem verilecek. Dekolte hanımlara daha çok saygı gösterilecek. Onlar korunup kollanacaklar. Başörtülü hanımlarla, dekolteli hanımlar aynı ayarda, aynı değerde, aynı bakış açısıyla değerlendirilerek güzel bir görünüm verilmesi gerekiyor. Ortalı bir siyaset izlenmesi lazım. Sanatın en güzelini Türkiye’nin elde etmesi gerekir. Resimde, heykelde, müzikte dünyaya öncü olalım. En güzel resim yarışmaları burada olsun. Heykel yarışmaları burada olsun. Büyük müzik yarışmaları burada yapılsın. Resitaller verilsin. Operalar buraya çağırılsın. Her yönden bu çok olumlu etki yapar.
(Tarihçi Profesör Doktor Ahmet Şimşirgil, resmini görebiliriz. Tarihimizin sil baştan yeniden yazılması gerektiğini söyledi. “Maalesef tarihimizi yüz elli yıldır İngilizler ve muhipleri yazıyor. Bu yüzden tarih müfredatını mutlaka yeni baştan kaleme almak lazım. FETÖ durduk yere yeşermedi. Din, tarih ve edebiyat kitaplarının değişmesi lazım. Üniversitelerimiz de çok kötü durumda. Bu zihniyet nasıl ortaya çıktı iyi düşünmek lazım” dedi.)
İngiliz derin devletinin etkisini Hocamız çok güzel anlatmış. İngiliz derin devletinin yönlendirdiği tarih anlayışını ortadan kaldıralım. İngiliz derin devletinin yönlendirdiği tarih anlayışını, sanat anlayışını, her türlü anlayışı ortadan kaldıralım ve özellikle siyaset anlayışını, politika anlayışını tamamen ortadan kaldıralım. İngiliz derin devleti Türk siyasetinden elini çeksin. Çekmiyorsa o eli kıralım, kanunla hukukla. Türk siyasetine muazzam etki yapıyor şu an İngiliz derin devleti.
Türkiye, dünyanın sevgi merkezi olsun. Sevgi okulu olsun Türkiye. Gerginliğin yaşandığı bir yer olmasın.
Dünyanın Her Yerinde Referandumlarda Sonuçlar Baş Başa Oluyor. Hayır Da Az Farkla Önde Olsa Bu Kabul Edilecekti
“Kemal Kılıçdaroğlu referandum sonucunu tanımadıklarını söyledi.” Ama referandumlar zaten ucu ucuna olur dünyanın her tarafında. Bu normal. Abartılı bir fark; o zaman bu kanunla konulması lazım. Dersin ki “yüzde altmış olmadıktan sonra olmaz” demen lazım. Yüzde elli bir değil, on fark bile olsa kabul ediliyor. Yirmi oy bile fark etse kabul ediliyor. Bunu baştan kabul ettiğinize göre, neticede kabul etmek durumundasınız. Çünkü mesela, hayır aynı farkla ortaya çıkmış olsaydı kabul edilecekti. Evette niye hata olmuş oluyor o zaman?
Şehir Kültürünü Almış İnsanların Kalite Anlayışını Ak Parti Tam Olarak Sahiplenmeli. Hem Gelenekçi Kesimi Hem Modern Kesimi Kucaklamalı
Şehirli görünümün daha çok verilmesi lazım AK Parti tarafından. Modern genç kızlar, modern delikanlılar. Edepli adaplı gelenekçi Ortodoks gençlerle bağlantı güzel. Ben ona bir şey demiyorum ama modern genç kızların da devreye sokulması lazım. Onlar da bu vatanın evladı ve çoğunluklar. Görüyorsunuz işte. Ankara, İstanbul, İzmir’de ağırlıklarını bir parça koydular, net bu ortaya çıktı. Öyle küçük bir kitle değil ki, dev bir kitle. Türkiye’nin en az yüzde seksen, doksanı böyle yani. Kimse hayal kurmasın. Doğrusu bu. Onun için modern insanların, şehir kültürünü almış insanların, aydınların; sanat anlayışını, kültür anlayışını, kalite anlayışını AK Parti’nin öncelikli olarak ele alması gerekiyor. Bu açık görülüyor. Gelenekçi Ortodoks insanları da tabii koruyup kollayalım, sevelim ama tamamen ağırlık yüzde doksan beş onlara verilirse, sonuç böyle olur. Ben bunu söyledim. Yine söylemeye devam ediyorum. Hemen tamir edip, hemen düzeltelim bu durumu. Referandumlar genellikle böyle oluyor. Onun için şaşıracak bir şey yok. Yüzde elli buçuk falan gibi oluyor. Elli bir, elli iki. Bu hayret edilecek bir şey değil.
Hoş Sohbetler; 19 Nisan 2017
(Tunceli’de düşen helikopterde 7 polis, 1 hakim, 1 astsubay ve 3 personel olmak üzere toplam 12 kişi şehit oldu. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu olayla ilgili, “Dış etken yok, olay kaza” dedi. Olayın sis, kar, yoğun yağmur yani kötü hava şartlarından dolayı meydana geldiğini belirtti.)
Hepsi sağlam delikanlı. Hepsi nurlu delikanlı. Hepsi aslan. Yüzlerinden belli oluyor. Cenab-ı Allah “Yanıma gelsinler onlara cennet hayatı yaşatayım” demiş. Ne mutlu onlara Allah şehadetlerini makbul etsin. Kabul etsin. Yüzlerinde şehit nuru var zaten hepsinin. Allah ailelerine sabr-ı cemil, uzun ömür nasip etsin. Yalnız bak Muhsin Yazıcıoğlu şehidimiz de böyle bir havada şehit olmuştu. Yoğun kar, sis, yoğun yağmur. Yüksek dağların olduğu bölgelerden helikopter geçmesin. Gerekirse geniş bir tur atsın. Mesela yüz kilometre bile gerekirse tur atsın öyle bir bölgeden geçmesinler. Bundan sonra buna tedbir alalım. Bu kaçıncı? Hep böyle yüksek dağlarda karlı yerlerde sisli havalarda helikopterler düşüyor. Hep soğuk nedeniyle oluyor. Daha açık hava, daha ferah yerler oralardan geçsinler. Değil mi? Mesela bir iner dinlenir gerekirse yakıt de alır. Ne olur? En fazla yirmi dakika gecikir. Hadi yarım saat geciksin hiçbir şey olmaz.
(Referandum sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Kürtler sana bu seçimde destek verdi. Sen de borcunu öde. Çözüm sürecine geri dön.” baskısı yapılıyor. HÜDAPAR Başkanı: “Artık önümüzde engel kalmadı, biz sözümüzü tuttuk. Kürt sorunu için artık adım atılmalıdır.” dedi. Ceren Kenar HÜDAPAR’ın açıklamasına destek verdi. Altan Tan, Erdoğan’a “Seni Kürtler kurtardı vefa borcunu öde” dedi. Abdulkadir Selvi ise “Kürtler Erdoğan’a destek vererek Kürt meselesinin çözümü konusundaki tarihi sorumluluğunu hatırlattı.” İfadelerini kullandı.)
Kürt meselesinin çözümü Mehdiyet’tir. İttihad-ı İslam’dır. Başka ne çözümü olur yani? Peygamber (sav) yolu yöntemi göstermiş. Kürt meselesinin, Çerkez meselesinin, Türk meselesinin, Ermeni meselesinin, Yahudi meselesinin hepsinin çözümü Kuran’a dayalı İttihad-ı İslam’dır. Yani Kuran ahlakının her yere hakim olmasıdır. Bunun dışında çözüm yok. Ödenecek de bir şey yok ayrıca. Tayyip Hoca öyle bir söz vermedi. Başlangıçta ne dedi? “Ben bölünmeye kesinlikle karşıyım. Federasyona karşıyım, eyalete karşıyım.” dedi. Peki ne istiyorsunuz başka? Muhtemelen bunları isteyenler var. “Bunu yapmayacağım.” dedi, “Söz veriyorum.” dedi. O zaman konuşmaya gerek yok. Konu bitmiştir. Çözüm İttihad-ı İslam’dır. Mesele de bitmiştir. Çözüm Mehdiyet’tir mesele bitmiştir. Çözümü Resulullah (sav) Kuran’da göstermiş, Allah Kuran’da göstermiş, Resulullah (sav)’a nakletmiş. Resulullah (sav) da hadisleriyle belirtmiş: “Evlatlarımdan İmam Mehdi’ye uyacaksınız.” diyor. “Mesele bitecek.” diyor. Bütün dünya kardeş olacak. İsa Mesih’in de vesilesiyle.
(Toplantıda “Kürt politikamız ne olacak? Mevcut uygulamaları yani operasyonları güçlendirerek sürdürecek miyiz yoksa yeni bir çözüm mü gündeme gelecek?” sorusu sorulmuş. İçişleri Bakanı söz alarak “Mevcut uygulamalar sayesinde bu artışı sağladık. Bunu sağlamlaştırarak sürdürmemiz lazım” şeklinde cevap vermiş.)
Güzel doğru söylüyor. En mükemmel cevabı o vermiş. Daha önce adamlar ne diyordu? “Arkadaş sizden çözüm süreci istiyoruz.” “Ne istiyorsun?” diyoruz. “Güneydoğu’yu bize verin.” diyor. “Al sana çözüm.” Dediler Türk askeri Türk polisi. PKK’yı yerle bir ettiler. Darmadağın oldular. Hepsi hapishanede.
Ben aylarca yıllarca “Bu çözüm süreci en tehlikeli olay.” dedim. “Çok yanlış çok hatalı.” dedim. Yıllarca anlattım ve “Bunlar bomba döşeyecekler, daha gelişmiş silahlar alacaklar, daha azgın atağa kalkacaklar, komünistlerde geriye dönüş olmaz.” dedim. Onu film olarak hazırlayın da o daha önce konuştuklarımı. Oradan yayınlayalım. Yani çözüm sürecinde konuşanlar, benim verdiğim cevaplar ve meydana gelen sonuç, film olarak daha iyi olur.
Türkiye balistik çelik gibi bütün. Bölünme teklifi istemiyoruz. Ne istiyoruz? Silah bırakmak istiyorsa “Niye bıraktın?” demeyiz zaten. Bırakırsa iyi aferin. Mesele yok. Bırakmazsa söke söke alırız elinden. Olmaz. İslam aleminin, Türklük aleminin son bağımsız kalesi Türkiye. Son kaleyi sen ortadan ikiye bölmeye kalkarsan, delikanlıya sen bunu yapmaya kalkarsan, delikanlı seni ne yapar? Değil mi? Tahmin edersin. Olmaz. Durup durup böyle arsız kedi gibi kapıya dayanmasınlar. “Silah bırakalım.” E? “Türkiye’yi bölme karşılığında” Yok. Öyle şey olmaz. Bunu yapacak adam daha anasından doğmadı. Tayyip Hocam zaten çok kararlı. Bak seçim öncesi de çok açık net söyledi. “Ben bunun karşılığı olarak bunu yapıyorum.” demedi kimseye. “Arkadaşlar” dedi. “Türkiye’yi böldürmem, asla. Bunu unutun” dedi. Kim Türkiye’yi bölmeye kalkarsa Allah onu helak etsin. Allah onu mahvetsin. Allah aklını alsın. Allah onu görülmemiş şekilde azaplandırsın. Hidayetle düzeltsin. Hidayetle düzeltmezse her türlü belasını üzerine yağdırsın. Tayyip Hocam’dan ümitlerini kestikleri için saldırıyorlar zaten. Bölemeyeceklerini anladılar Türkiye’yi. Bıraksınlar onu. Ama Tayyip Hocam modernliğe çok önem versin. Kaliteye, sanata çok önem versin. Dekolte hanımların sayısı artsın AK Partili. Yani kıyı kentlerin kurtuluşu onda. Ben söyleyeyim. Modernlik ve dekolte. Dekolte hanımlara olan saygı, onlara olan gösterilen hürmet AK Parti’nin oylarını patlatır ve bütün sahil kentlerini yeniden alırız inşaAllah.