A9 TV, 18 Aralık 2017
(Cumhurbaşkanı Erdoğan Külliye’de düzenlenen Dünya Göçmenler Günü Etkinliği’nde konuştu. Şu açıklamaları yaptı: “Bugün de Suriye’den, Irak’tan başka yerlerden kardeşlerimiz başları çıkıştığında hemen Anadolu’ya yönelmişlerdir. Doğru da yapmışlardır. Kardeş bu zamanda kardeştir. İyi günde dost çok olur önemli olan kötü günde dost olmaktır. Batı, bir insanın ölümünü trajedi, bir milyon insanın ölümünü ise istatistik olarak gören bir anlayışa sahiptir. Onlar için Suriye’de bir milyon insanın ölmüş olması hiçbir anlam ifade etmiyor. 2. Dünya Savaşı 60 milyon insanın ölümüyle sonuçlanmış olmasına rağmen batı aynı hataları tekrarlamaktan geri durmuyor. Ayrımcılığın artması bunun içindir. Başbakanımız bugün Bangladeş’e ziyarete gitti. Rohingya Müslümanları var ya, o dereleri, bataklıkları geçerken bazı çocukların ölümünü, annelerin babaların ölümünü sizler de ekranda izlemişsinizdir. Oradaki aileleri görmeye, onlara nasıl yardım yapabiliriz tespit etmek için Bangladeş’e gitti. Biz dertliyiz, batının derdi yok” diye konuştu.)
Her konuşması güzel, her konuşması Müslümanca, hep hikmetli. Bak ne demagoji yapıyor, ne böyle politik boş konuşmalar yapıyor, ne kafalama tarzı bir üslup var. Tam hayati noktalara, fazla kelime kullanmadan mükemmel bir hikmetle vurgusunu yapıyor mükemmel. Her konuşması kitap olacak gibi, gayet güzel, bunların hepsini broşür haline getirelim. Toplayın o konuşmaları bana. Bir de şerh edelim, konuşmaları şerh ederek mesela onun yan bilgilerini vererek.
İslam coğrafyasının hemen her yerinde Müslümanlar bin bir türlü zorluk, sıkıntı ve korku, acı içinde yaşıyorlar. Bombardıman, ateş, kurşun yağmuru altında yaşıyorlar. Şehit oluyorlar, yaralanıyorlar, sakatlanıyorlar. Tayyip Hoca da canhıraş onları kurtarmak için uğraşıyor. Ve Türkiye’de de Müslümanlar, başörtülü kimse dışarı çıkamıyordu hanım kızlar. Bak ben görüyorum, iftiharla onurla göğüslerini gere gere geziyorlar ne güzel. Poliste de başörtülü kadınlar var, devlet dairesinde de başörtülü kadınlar var, eskiden tahayyül dahi edilemezdi bu. Sakallı amcalar istediği gibi orduevine de giriyor, her yere geliyorlar, değil mi? Müslümanlar çok rahatladı, vesile oldu yani. Gürül gürül Kuran-ı Kerim okuyor mesela şehit evine gidiyor yanık sesle Kuran-ı Kerim okuyor. Bu tahayyül dahi edilemezdi. Şimdi diyor ki “hanımlarla tokalaşıyor ben ona oy vermem.” Türkiye’nin Cumhurbaşkanı yabancı ülkeye gidiyor, yabancı ülkenin başbakanı elini uzatıyor, ne yapacak elini geri mi çekecek böyle? Densizliğe bak, münasebetsizliğe bak. “Peki sen alternatif göster” diyoruz, “yok, alternatifi yok” diyor. Tayyip Hoca’yı bütün ümmeti Muhammed’in desteklemesi benim kanaatimce farz. Lafı uzatmaya gerek yok. Ya alternatif göstersinler ya destekleyecekler. Lamı cimi yok. Vicdansızlık, vefasızlık, kalleşlik, hıyanet çok korkunç bir şey kim yaparsa yapsın. Ha adam çeşitli nedenlerden işte başka partilere oy verebilir. Bak ben şahsını destekle diyorum şahsını destekle. İngiliz derin devletiyle bir çatışma var. Müslümanların lideri konumunda, Müslüman milletin lideri konumunda. Yani Emirül Müminin-Ululemr yani Ululemr. Ululemr’e itaat ne? Farz. Ne uzatıyorsun? Aç bütün fıkıh kitaplarına bak, Ululemr’e itaat farzdır. Namazını kılıyor mu? Kılıyor. Orucunu tutuyor mu? Tutuyor. Zekatını veriyor mu? Veriyor. Hacca gidiyor mu? Gidiyor. Kelime-i Şehadet getiriyor mu? Getiriyor. Neyi eksik? Her şey tamam.
İran Halkı Nur Gibi Tertemiz Müslüman’dır. Bizim Öz Kardeşimizdir. Hayatları, Devletleri Her Şeyleri Güzel. Allah Devletlerini Baki Kılsın
İran Allah tarafından yaratılmış mübarek ümmetlerden bir ümmet topluluğu, Müslüman topluluğudur. Mübarek bir kavimdir, mübarek insanlardır. Dindardırlar, Hz. Ali (kv)’yi çok severler, Ehlibeyt’i severler, daima koruyup-kollamışlardır. Bu bile coşkuyla onları sevmemiz için yeterli. Allah aşığıdırlar, Kuran aşığıdırlar, beş vakit namazında, orucuna, zekatına, haccına her şeyine dikkat eden nur gibi tertemiz Müslümanlardır. Muhalefet edenler şeytanın etkisinde oldukları için yapıyorlar. Bütün gücümüzle destekliyoruz İran’ı, çok seviyoruz, mübarek tertemiz insanlar, temiz bir devlet, temiz bir millet, temiz bir idare her şeyleri güzel. Hayatları güzel, devletleri güzel Allah mübarek etsin. Türkiye ile ittifakları da mübarek olsun. Allah ittifakımızı güçlendirsin kuvvetlendirsin, Allah ayırmasın. Rusya’yla da ittifak ederek, Ermenistan’la da ittifak ederek, sonunda da İsrail’le de ittifak ederek bölgede muhteşem bir İslam medeniyeti oluşturacağız. Ve bu belalar, bu pislik, bu rezalet, şu kanlar irinler bu dehşet vahşet her şey bitecek, inşaAllah.
Mümin Kendisi İçin Dua Ederken, Tüm Müminlere de Dua Etmelidir. Ya Rabbi Bunları Bana Nasip Et Derken Aynısını Müminlere de Nasip Et Demek Güzel Olur
Mümin kendisi için dua ederken müminlere de etmesi gerekiyor. Yani sonunda ne diyecek “Ya Rabbi bütün bu nimetleri bana nasip et” bir kelime de diyecek ki “bütün bu nimetleri müminlere de nasip et” diyecek. Ne var bunda? Müminlere istemiyorsa o zaman kendi duası da kabul olmaz. Çünkü egoist ve bencil bir kafa olmuş oluyor. Diğer müminlerin helakını mı istiyorsun? Batmasını mı istiyorsun neyi istiyorsun kötü mü olmasını istiyorsun? Bir kelime, dua edecek diyecek ki “Ya Rabbi bunların hepsini bana nasip et” dedi tamam duası bitti “Ya Rabbi aynı zamanda müminlere de bu nimetleri nasip et, bütün müminlere de nasip et.” Ne var bunda? Demek istemiyorsa adam Allah onun hiçbir duasını kabul etmez. Çok anormal bir hareket. Ama şahsi mesela başı ağrıyordur “başımın ağrısını gider Ya Rabbi” diyebilir. Ama her şeyde müminleri dahil etmek daha iyi olur, daha doğru olur.
(“Sizce mümin bir kadın erkeğe tebliğ yapabilir mi?” izleyici sorusu)
Tabii yapar da fakat mümin kadının bunu iyi seçip iyi değerlendirmesi lazım. Bazen mesela yılışık, cins tipler oluyor, mesela züppe oluyor, hanım kızla kendince alay ettiğini zannediyor. Oyun oynuyor onunla. Onu sürekli hırpalamak istiyor sorularıyla. Aslında hiç niyeti yok, kabul etme niyetinde değil. Ama o çocuğu yormak istiyor veyahut onu kullanmak istiyor. Yavaş yavaş “gel kahvehaneye gidelim, kahve içelim. Gel orada anlat. Evime gel orada anlat” falan. Amacı kötü oluyor, onu küçük düşürmek ezmek, alay etmek, onuruyla, şerefiyle oynamak oluyor. Onun için genç kız eğer çok iyi teşhis ederse bir mahsuru yok yani adamın ne olduğunu çok iyi fark ederse. Çünkü o kişide o hanım kıza karşı sevgi, saygı, hürmet, koruma hissi olması gerekir ve onun namusuna, haysiyetine, şerefine, dinine, imanına hayranlık duyup onu yüce bilmesi gerekir. Eğer onun dinini, imanını, haysiyetini, şerefini, namusunu yerle bir etmek istiyorsa üslubundan, tavrından anlaşılır dengesizse. Kötü şeyler de olabilir, çok çok daha kötü şeyler de olabilir. Çünkü erkek kuvvetiyle kadın kuvveti aynı olmaz. Saldırganlaşabilir, vahşileşebilir, özellikle yalnız konuşmalar tehlikeli olur. Ama bir kız arkadaşıyla beraber eğer dürüstse o delikanlı samimiyetinden anlaşılır. Gayet güzel anlatabilir, çok da faydalı olur ama dürüstlüğünü iyi test etmesi lazım yani candanlığını iyi test etmesi ve onunla oynamaması. Çünkü bazen sırf muhabbet olsun yani onu böyle zor dönemeçlere çekerek, onu zorlayarak, hepsinin cevabını bildiği halde, anlamazdan gelerek onu mağdur etmek isteyebilir, oradaki samimiyet var mı yok muyu anlamak artık genç kızın idrakine, iradesine kalmış, o çok önemli.
Cennet Ehli Kuran’la Birlikte Yaratılmıştır. Mümin Daima Kuran’la Birlikte Yaratılır. Kuran Mümini Bırakmaz
Cennete girecekler Kuran’a uymuş olarak yaratılıyor. Yani Kuran’la bu kitap var ya kağıttan, Kuran ile birlikte yaratılır mümin. Yani evinde onun Kuran bulunur zaten müminin, bulunduğu yerde Kuran bulunur. Kuran’ı Allah yaratır. Biz kitapçıdan alıyormuşuz gibi görünmekle beraber Allah’ın yaratmasıdır Kuran ama sebep olarak öyle görünür. Yoksa mümin daima Kuran ile birlikte yaratılır. Yani nereye gitse Kuran da onu takip eder, Kuran mümini bırakmaz. Nereye gitse yanı başında Kuran olur müminin. Dolayısıyla Kuran, mümin, iman hepsi birlikte yaratılır, cennet birlikte yaratılır, birbirinden ayrı bir yapısı yoktur. Onu karıştırıyor insanlar. Yani ayrı ayrı parçalar bir araya gelir zannediyor. Öyle değil, hepsi bir bütündür.
Cennette Madde Akıllıdır ve Tamamı İnsanın Lehine Hareket Eder. Mesela Ağaç Yoldaysa Müslüman Geçerken Kenara Çekilir
Cehenneme bakıldığında tabii, Müslümanların çok hayret edeceği şekilde, ürkütücüdür, korkunçtur. Ama küfür ehli, etkilenmez ondan. Çünkü robot gibi oldukları için. Fakat mümin, kıymetini bilir cennetin onu gördüğünde cennete olan bağlılığı, Allah’a olan bağlılığı artar. Onda etkisi olur. Mümine faydası var aslında. Kafir yine aynı pişkinliğinde, aynı azgınlığında, pişmanlık yok. Allah diyor ayette, “pişmanlıklarını gizlerler” diyor. Sen çok güzel yüzlüsün sen çok temiz bir insansın sen. Tam Anadolu delikanlısı. Tertemiz eli yüzü maşaAllah, çok nurlusun. Allah seni cennetle şereflendirsin. Cehennemden uzak tutsun seni. Yani her şeyi oradaki insanın aleyhinedir. Yani madde orada insanın aleyhinedir, tamamı. Cennette de maddenin her şeyi insanın lehinedir. Madde akıllı cennette, biliyorsunuz. Tamamı insanın lehine hareket eder. Mesela ağaç, geçiyorsa yol açıyor Müslüman geçerken, kenara çekilir. Dalı varsa dalını çeker, akıllı olduğu için. Ama cehennem, dalı varsa, dalı boynuna sarar, canını yakar. Taşsa mesela ayağına vurur. Öyle yani her şey aleyhinedir oradakilerin cennette de lehinedir.
(Suikastla öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun 1999 yılında katıldığı “Siyaset Meydanı” adlı programda FETÖ ile ilgili her şeyi anlattığı ortaya çıktı. Hablemitoğlu, Fethullah Gülen’in CIA ile olan bağlantısını daha o zamanlar net bir şekilde ortaya koymuş. Örgütün yapılanmasından yurtdışındaki okullarının illegal faaliyetlerine kadar her şeyi tek tek ifşa eden Hablemitoğlu şunları söylüyor: "Güzel bir kuruluş değil her şeyden önce ve dolayısıyla yaptıkları tüm eylemleri ve işlemleri bu illegalite arkasında gerçekleştiriyorlar. Bu açıdan çok farklı bir imajı var ve mükemmel çalışan bir imaj mühendis grubu var. Sadece Fetullahçıların Rusya ve ya da Türkiye dışındaki varlığı bile Türkiye’de mutlaka araştırılması ve üstüne gidilmesi gereken en önemli konulardan. Bizim iş adamlarımızdan öldürülenleri görürsünüz. Sırf üzerlerinde döviz taşıdıkları için. Ama Fethullahçı işadamlarına dokunulmadığını görürsünüz.)
Neyse canım şimdi uzatmaya gerek yok. Anlaşılıyor ama bu şahıstan önce de Fethullah Gülen yapılanması biliniyordu ve herkes uyarılıyordu. MİT'in var, raporları var ona kalırsa. Hablemitoğlu ilk defa bunu teşhis ediyor değil. Ama adamların psikopatlığı çok açık yani o devirde cinayet işleyecek ruha sahipler. Mesela hiç bizim aklımızın ucundan geçmezdi onların böyle adam öldürecekleri, böyle cinayet işleyecekleri, hiç tahmin tahayyül edemezdik. Biz derin devlet yapılanması var zannederdik, devletin içerisinde, onlar yapıyor, onların da ideolojisi yok zannederdik. Meğer bunlar yapıyormuş hepsini, bize yapılan operasyonları da biz anlamıyorduk, derin devlet yapıyor falan zannediyorduk. Baktık onları da bunlar yapıyormuş. Biz sorduk ağabey denilen şahıslara, “Ya” dediler, “onlar şehir masalı, olacak iş mi? Görüyorsunuz Nurcuları gariban adamlar, başı yerde gidiyor, alnı secdeden kalkmaz, zavallı adamlar. Onlarda ne arar böyle şeyler ya? Savcısı polisi falan yok onların, bunlar laf “dediler. Baktık adamların olmadığı yer yok yani, çok büyük bir tehlike. Hayır, kardeşim şimdi vahim yönü ne? Adamlar Kuran’ı reddediyor. Yeni bir din çıkartmışlar, bambaşka bir din. Hristiyanlık diyor ama Hristiyanlıkla da alakası yok. Hristiyanlığı da kabul etmiyor bunlar, Müslümanlığı da kabul etmiyor, Hristiyanlığı da. Rumilik gibi, Mevlana Celalettin’in kitaplarındakine benziyor. “Bizim yolumuz” diyor, “dümdüz bir ova” diyor. “Bizde ne kâfirlik var, ne Müslümanlık var” diyor. Şimdi bunlarda da ne kâfirlik var ne Müslümanlık var, kendi iddialarına göre.
Mevlana’ya Ait Olduğu İddia Edilen Kitaplarda İslam’a Kesin Olarak Aykırı Olan Bölümler Var. Bu Bölümler Bu Kitaplara Sonradan Başkası Tarafından Eklenmiş Olabilir
Dünya çapında bir olaya çevrilmiş Mevlevilik, Rumilik. Şimdi Tayyip Hoca nasıl desin ya? “Ben Mevlana'ya karşıyım.” Bütün Türkiye ayaklanır, herkes ayaklanır yani. Bütün gazeteler, şunlar, bunlar. Konya, Eskişehir her yer. Direkt iktidarını düşürürler, direkt. Onun için o diyemiyor. O diyor ki, “Anlamıyorlar Mevlana'yı” diyor. İşte hani “aslında o yüce bir insan” falan diyor. Şimdi biz Tayyip Hoca’dan Mevlana karşıtlığı beklemiyoruz. Çünkü bunu yapması durumunda çok büyük siyasi hata yapar. Yani buna hiç girmemesi gerekiyor. O bizim işimiz. Ona hiç girmemesi gerekiyor. Ha bunu Mevlana mı dedi, demedi mi biz bilmiyoruz. Üç yüz yıllık kitabına baktığımızda biz bunu görüyoruz. Lamı cimi yok, çok net. Bunu belki Hülagü ekletti çünkü Hülagü’nün bir numaralı adamı. “Mevlana’ya ben bayılıyorum” diyor Hülagü. Bütün tarikatları kapattırdı. Nakşibendi, Kadiri bütün tarikatları kapattırdı. “Sadece Rumilik olacak” dedi “ona müsaade ediyorum.” Çünkü Darwinizm var, Allah’ı inkar var, Allah olma iddiası var. Fethullah Gülen’in ekibi nasıl kendini ayrı ayrı ilah gibi görüyorsa, bunlar da kendini ilah gibi görüyor. O yüzden Tayyip Hoca bu konuda kınanmaz. Başbakan da bu konuda kınanmaz. Şimdi Başbakan dese ki “Ben Mevlana’ya karşıyım” Tayyip Hoca dese ki “Ben destekliyorum” al başına belayı. İkisi birden bu konuda açıklama yapamazlar. Ne Başbakan ne Cumhurbaşkanı. Bunu anlayışla karşılamak lazım. Yani Mevlana’nın aleyhine konuşamaz. Bir kere onun törenine bir gitmedi, yer yerinden oynadı. “Sen nasıl gitmezsin?” falan diye. Aynı Darwinizm gibi yani içinden çıkılmayacak bir olaya dönüşmüş durumda şu an. Bütün Avrupa’nın homoseksüelleri Rumi. Avrupa’daki bütün ateistler Allah, İslam düşmanları hep Rumiler. Oradan anlayın olayı. Facia büyük. Şimdi Tayyip Hoca’yı biz araya sokup “bir de bu konuyu hallet” diyemeyiz. O bunu diyecek, demek durumunda yani. “Ben Mevlana’yı destekliyorum” diyor. Başka türlü konuşacak durumu yok şu an. Bizim görevimiz yanlışı anlatmak. O, yanlışı anlatamaz şu an. Suskun da kalamaz. “Ses çıkartma” desen o da olmaz. Çünkü o da aynı etkiyi yapar. Şeb-i Arus törenleri falan var tek kelime söylemese tavır aldığını söylerler.
(“Hiç ruhani canlılarla iletişime geçtiniz mi?” izleyici sorusu)
Hızır (as)’la bağlantıya geçen zaten Hızır (as)’la bağlantıya geçtim demez. Hızır (as)’ın şartlarından biri de odur, bağlantıya geçtiğinde ilk şartı odur. “Bu bir sırdır” der ondan sonra bağlantıya geçer. Hızır (as)’ın sırrını vermek diye bir konu olmaz onu hiç kimse öyle anlatmaz. Bediüzzaman da Hızır (as)’la görüşmelerinin hiçbirini açıklamamıştır. “Ben yaşlı bir ihtiyar gördüm” diyor “bana yol gösterdi” diyor anlatır Hızır (as)’ı ama hiçbir zaman için Hızır (as) olarak anlatmaz. Çok net anlatıyor bayağı açık Risale-i Nur’da “dağda gidiyordum” diyor “yaşlı bir ihtiyar çağırdı beni kayboldum dağda” diyor “tek başına beni çağırdı mağaraya oturttu. Oraya süt getirdi yiyecek getirtti. Adımla söylüyor Said diye” dağın tepesinde bilmediği bir yer başka bir ülkede dağın tepesinde yaşlı bir ihtiyar mağarada yaşıyor. Beyaz sakallı yaşlı biri ismi ile hitap ediyor adıyla soyadıyla.
Cinle arkadaşlarım karşılaştılar. Ama bana anlatanlar samimiler. Duman halinde gördüğünü söyleyen arkadaşım samimi tam kanaatim geldi. Parmağında seyreden kardeşlerimiz son derece dindar, samimi kardeşlerim. Zaten bir kişi, iki kişi değil birbirini teyit eden sekiz-dokuz kişinin ifadesi bunlar. Hepsi aynı ifadelerde bulunuyorlar.
(“Cennetteki manevi ortam nasıl olacak?” izleyici sorusu)
Cennet o kadar insanlar şaşırmayacak ben zannetmiyorum. Normal karşılarlar. Burası acayip aslında cennetin acayip yönü yok. Bilgisayar çok acayip bunlar, bu aletler içi dolu çünkü bunların. Cennette öyle değil sadedir her şey. Ekran vardır da içinde alet edevat olmaz. İnsan da iç organları olmaz dümdüzdür. Nefes alıp verir ama o anlamda ciğeri yoktur. Kalp çarpması vardır ama kan damarı yok. Oksijene ihtiyacı yoktur insanın. Eşya kendinden ışıklıdır zaten normali budur. Eşya çünkü beynimizde kendinde ışıklı zaten, beynimizdeki yapıda kendinden ışıklı zaten, dışarıda bir ışık kaynağı yok. Bize gösterilen filmde ışık kaynağı yok. Şöyle ışık kaynağı yok; ışık kaynağı görüntü olarak gösteriliyor. Ama filmde ışığı kessek şuradan filmi şöyle göstersek şu kadarını göstersek ışık kaynağı yok.
Hayrete düşme olmaz. Hatta hayrete düşme küfürde de yok onlar da normal karşılıyor sadece büyü iddiasında onlar. Herkes normal karşılıyor şaşırma nidası hiç yok. Hamd var hamd, Allah’a hamd var. İlk şaşırma “bizi kim uyandırdı?” diyorlar böyle abartılı bir şaşırma ifadesi hiç kimsede yok. Normalde çok abartılı şaşırma ifadeleri olması lazım “bizi uyuduğumuz yerden kim uyandırdı?” derdine düştüğü konuya bak. Onu ilgilendirmiyor burası neresi demiyor. “Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı?” diyor “Kaldıran kişi nedir, zorunuz nedir?” Yer tayini de yapamıyorlar zaten. Ama dikili taş gibi bir şey var taş mı diyeyim yahut cisim yahut bir ışık, bir nur kaynağı da olabilir. İnsanlar hiçbir yer bulamadığı için o tarafa doğru koşmaya başlıyorlar. Ama cehennem ehli de bunun içinde herkes oraya doğru koşuyor. Müminler için değildir bu müminlerde bir araç içinde müminler. “Önünde ve sağ tarafında ışık vardır” diyor Allah, önünde ve sağ tarafında. Lüks güzel hoş bir araç “ve yanlarında sürücüleri vardır” diyor sürücüsü. Bunu bilmiyoruz biz belki böyle uçan daire gibi bir şey de olabilir. Ona benzer bir alet de olabilir biz bilmiyoruz muhtemelen öyle bir şey benim ilk aklıma gelen onun gibi bir şey olduğu. Tekerlekli değil de o tarz kayıp giden bir şey gibi. Çünkü anlatımlar öyle gibi görünmüyor süzülen bir şey gibi süzülerek geliyorlar çünkü zaten müminler de. Dalga dalga ama bayağı sakin karşılıyor hiç kimsede öyle bir heyecan o tip bir hayret etme yok.
(PKK taraftarı Fırat Haber Ajansı ANF News, “90’ların uygulamaları MİT’in elleriyle Almanya’da yayılıyor” başlığıyla bir haber yaptı. Haberde “Türk istihbarat kurumu MİT Kürtlerin mücadelesini aşağılayan broşürleri Almanya’da yaşayan Kürtlerin posta kutularına bırakıyor” deniliyor. Bu bahsi geçen broşürler aslında sizin komünist, terörist, dinsiz, örgüt PKK kitabınız. Bu broşürlerin büyük tehdit olduğunu ve PKK, PYD ve YPG’yi aşağılayan bu broşürlerin içinde şu ifadelerin yer aldığı anlatılıyor “Kürtler barışçıl, samimi ve dindar insanlardır. Gelenek ve aile yapıları güçlüdür ancak PKK, PYD ve YPG dinsiz, ahlaksızdır. Aile ve gelenek kavramları yoktur. Bu yüzden Kürtlerle PKK’yı birbirinden ayırmak gerekir.” Haberde PKK, PYD ve YPG’nin aslında özgürlük mücadelesinde olan insanlık için savaşan yapılar olduğu ve bu yapıların hedefte olduğu, PKK’nın bu broşürlerle saldırıya uğradığı bu saldırının Türk devleti ve IŞİD ortaklığıyla gerçekleştirildiği gibi bilgiler yer alıyor. Haberde Almanya’nın bu broşür saldırısı yapanları bulup mahkemeye çıkarması gerektiği çağrısında bulunuyor.)
“MİT yaptı” diyor. İyi güzel. Demek ki daralmışlar. Öcalan da öyle diyor “Türk devletinin” diyor “danıştığı, akıl aldığı hocalar vardır” diyor “mesela Adnan Hoca” diyor “bunlar filozof hocalardır” diyor “devlete yol gösterirler” diyor. “Devlet bunların gösterdiği yola göre eylem yapar” diyor. “Bunu da MİT yaptı” diyor. MİT yaptıysa ne mutlu onlara. Ama MİT’ten kastı Mehdi (as)’nin iyi talebeleri falan olmasın? Çünkü ben Mehdi (as)’nin iyi talebelerinden birisiyim, sizler de iyi talebelerinden birisiniz onu kastediyor herhalde. Abdullah Öcalan diyor ki “Tepede üst noktada yani devletin üst yönetiminde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Türk oligarşik yapısının emrindeki din adamları vardır. Hem de filozofça din adamlarıdır bunlar” bak “Hem de filozofça din adamlarıdır bunlar. Osmanlı sultanlarına da tarih boyunca yol gösteren din adamları değil miydi? Şimdi de” diyor “din adamları vardır. Mesela o Adnan Hocalar nasıl ortaya çıkarıldı?” diyor. Yani “Devletin üst noktasına etki eden din adamları var örnek Adnan Hoca” diyor. İyi güzel faaliyet yapıyoruz demek ki.
(İran eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad kendisine yönelik Reza Zarrab’ın ortağı olan ve tutuklu olan Babek Zencani üzerinden yolsuzluk suçlamaları yapılması üzerine iddiaların ispatlanması için kırk sekiz saat süre verdiğini açıkladı. Aksi takdirde konuşacağını söyledi. Ahmedinejad’ın videosunun ardından açıklama yapan İran Başsavcısı ise “Ahmedinejad’a gerekli cevabı vereceğiz” dedi. İran Meclis Başkan Yardımcısı Mutahhari geçtiğimiz günlerde “Ahmedinejad’ın elinde rejime karşı kullanabileceği belgeler olabilir” demişti.)
Ahmedinejad falan Müslümanlar birbiriyle uğraşmasınlar. Bak cinayetler işlenmeye başlandı, Müslümanlar birbirine girmeye başladı varsa bile bir hata bir günah tövbe eder düzeltir neyse yani eksiği varsa. Böyle devlet çapında devlete zarar verecek şekilde bir kapışmaya müsaade edilmemesi lazım. Yani şahsi suç devletin başını belaya sokacak dereceye gelmemesi lazım. İran devletine zarar verecek her şeyden kaçınmak gerekiyor.
(“Kuran neden farklı yorumlanıyor?” izleyici sorusu)
Farklı yorumlandığı falan yok. Adamlar kasten anlamazdan geliyor. Anlamaz olur mu? Çok açık Allah diyor “namaz kılın” diyor. “Yok ya” diyor “dua demek” istedi. Sen alay mı ediyorsun sen? “Kıyamda durun” diyor. “Rükû edin, secde edin.” Nerede dua edin niye yalan söylüyorsun? Bak kıyam, rükû ve secdeden bahsediyor. Rükû diye geçiyor, Kıyam geçiyor “yok yok” diyor “o dua anlamında.” Şimdi bu samimiyetsizlik. Mesela diyor ki Allah “şarap hımır bunu içmeyin.” “Yok o anlamda demedi” diyor. Kardeşim sen bırak münasebetsizliği. Açık muhkem hüküm. Şarap işte içmeyeceksin. “Hınzır” mesela “domuz eti yemeyeceksin” “yok o anlamda değil” diyor. Kardeşim bırak münasebetsizliği. Hiçbiri anlaşılmayacak gibi değil. Samimiyetsizliklerinden. Gayet net açık ve sahihtir. Allah diyor ki “faiz almayın” bitti. “Fuhuş yapmayın” açıklıyor Allah. Yani “fercinizi koruyun” diyor. Yani “cinsel organlarla olan eylem fuhuştur” diyor. Yani “kadınla erkeğin cinsel organı birleşti mi bu fuhuştur” diyor o kadar. Anlaşılmayacak gibi değil.
(Barzani’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kentinde meydana gelen binlerce memur, maaşlarının ödenmemesi ve yolsuzlukları protesto etmek için kitlesel gösteri başlattı. Protestocular Barzani’n partisinin Süleymaniye yakınlarındakini ateşe verdi.)
Bak Barzani bir de oturup kabadayılık yapıyor. Şöyle harcarım böyle keserim. Daha ilk gün o olayların başladığında bütün askerlerin kumandanlarını tek tek PKK vurdu. Şehrin ortasına girdiler bunun gıkı çıkmadı. Acayip korktu. Şimdi yine dayılığa başladı yine meydan okuyorlar PKK darmaduman ediyor ortalığı. Onu alaşağı etmeleri on dakikasını almaz PKK’nın. Çok facia bir durum var. O Türkiye’ye güvensin, Türkiye ile dost olsun. Böyle maceralara girmesin. Türk hükümetinin çizgisinde hareket etmesi doğru olur. İngiliz derin devletinin kuyruğuna takıldı gidiyor onların şakası olmaz başını çok büyük belaya sokarlar. Protestocuların hepsi PKK’lı.
Küsmek Akılcı Bir Hareket Değil. Kuran’a Uygun Değil. Karşısındaki Kişinin Müstakil Hareket Ettiğini Zannetmekten Kaynaklanıyor
Evet, o hakikaten yaygın. Biraz ufuk darlığından oluyor. Yani Allah’ı, dini iyi anlarsa bir insan, ölümü iyi bilirse, hayatın geçiciliğini bilirse, kendi bedenini bilirse, kaderi bilirse karşısındaki görüntüyü Allah’ın yarattığını bilirse, beynindeki bir görüntü ile konuştuğunu bilirse o zaman küsmek komik hale gelir. Çünkü beynindeki bir görüntüye, ruhundaki bir görüntüye küsmek, filmdeki bir kahramana küsmek gibi. Mesela Al Pacino’yu seyrediyor filmin bölümünde yahut Baba filmini seyrediyor. Oradaki bir şahıssa kızıyor filmdeki yahut darılıyor onun gibi olur. Filmde görülen bütün varlıklar hepsi Allah’ın tecellisidir. Küsmek tabii ki akıllı bir hareket değil. Kuran’a uygun bir hareket değil. Şirkten kaynaklanıyor. Onu müstakil bir varlık zannettiğinden kaynaklanıyor. Ve onun müstakil hareket ettiğini zannetmekten kaynaklanıyor. Halbuki onun bütün hareketlerini Allah yaratır.