A9 TV, 14 Aralık 2017
İyi, Dürüst, Samimi, Vicdanlı Bir İnsanın Cennete Gitmesini Umarız. Ama Kesin Cennet Ehlidir Diyemeyiz
Cennete gidecek insanlar tabii ki Allah’ın Katında o ama iyi, dürüst, samimi Müslümanlar hemen anlaşılır. Şuuru açık, vicdanlı, herkese iyi davranıyor yani umulur yani ciddi şekilde insanlar umar. Ama yani kesin cennetliktir diye hiç kimse için öyle bir şey diyemeyiz. Hz. Mehdi (as) dahil hiç kimseye öyle bir şey diyemeyiz. Allah bilir, çünkü vahiy gerekiyor vahyin dışında öyle bir karar olmaz. Nur yüzlü, temiz böyle kimseye zararı olmayan, iyi niyetli, samimi, Allah’a karşı kulluk görevini yapan bir insan zaten cennet için hazırlanıyor demektir yani o işarettir, cennet hazırlığı var demektir. Ciddi şekilde umulur ama hiçbir zaman için Allah’a karşı edepte kesindir denmez.
(“Alay etmek neden gençler arasında yaygın?” izleyici sorusu)
Dinin zayıf anlaşılması, din eğitiminin zayıf verilmesinden kaynaklanıyor. Şefkat, merhamet yerine acımasızlık, gaddarlık, ezen ezene kafası geliyor. Alayın da yine kökeninde kıskançlık vardır. Mesela güzel kızlarla alay edilir, yakışıklı delikanlılarla alay edilir. Mesela güçsüz insanlar güçlü kişilerle alay ederler buna benzer. Yahut zengindir adam onunla alay etmeye kalkarlar falan, böylece kendini dengelemeye çalışır. İnsanların savunma mekanizmalarından bir tanesi de budur. Kapanmayı istemenin arkasında da bu vardır, çünkü Kuran’a dayalı bir şey değil bu. Neden kaynaklandığını da bilmiyor zaten, içgüdüsel olarak bunu söylüyor. Çünkü kadına ulaşamayınca kadının kapanmasını istiyor. Güzel olması ona ağır geliyor, ızdırap veriyor, onun güzelliğini görmek istemiyor, “makyaj da yapma” diyor “saçını da boyama kapalı gez.” Ee? “Ben de beğenmem seni böylece içimde bir sıkıntı olmaz. Ama beğenirsem ele geçiremeyeceğimi de bildiğim için canım yanar rahatsız olurum” diyor. Felsefi kökenini bunun anlatmadık, psikolojik kökenini anlatmadık. Sadece dini kaynaklarını anlattık. Felsefi, psikolojik kökenini de putperest çağlardan itibaren anlatmamız çok iyi olur.
Bazı Müslümanlar Küfürle de Münafıklarla da İlmi Mücadele Etmek İstemiyor. Bu, Kalbinde Hastalık Olmasının Bir Alametidir
Bazı Müslümanlar var, küfürle mücadele etmek istemiyor, münafıklarla da mücadele etmek istemiyor. Ee? “Bu beni baydı” diyor. Namaz da seni bayıyor zaten, oruç da bayıyor, zekat da bayıyor, münafıklarla mücadele de bayıyor. Allah’a hizmet, mal-mülk vermek de bayıyor. Seni ne açıyor? İşte git badi salonunda badi yap, plajda git bacaklarını ayır güneşlen, gez, sonra da menkıbe dinlemek için aç televizyonu. Bir Mehdi çıkacak, işte onu kurtaracak, rüya alemi gibi olacak, Mehdi (as) çok zengin olacak bunlara para dağıtacak, ondan sonra keyif, zevk içinde olacaklar. Hz. Mehdi (as) sürekli kerametler gösterecek. Yani çileye, zorluğa falan talip değil adamlar. Bu da başka bir Müslümanlık çeşididir. Aslında bu münafıklığın ön aşaması oluyor. Bu konuda da tabii yazılmış bir eser yok. Bu kalbinde hastalık olanlarla ilgili de bir kitap hazırlanmasında fayda var, öyle bir çalışma yapayım ben. Siz de onu artık redakte edersiniz bir şey yaparsınız.
Her Şeyin Sonu Olduğunu Bilmek İnsanın Makul Olmasını Sağlar. İnsanı Allah’a Yöneltir
Her şeyin sonu olduğunu bilmek insanı hizaya getirir, adam eder. Normal davranmasını, Allah’a dönmesini sağlar, Allah’tan korkmasını sağlar, makul insan olmasını sağlar. Mesela gençliğin biteceğini bilmek, hayatın biteceğini bilmek ve bunu gece-gündüz görmek insanların ruhundaki -hepsinde olmasa da- büyük bölümünde olan azgınlığı, egoistliği bencilliği, gözü dönmüşlüğü, dünya hırsını, Allah’tan uzak olma, Allah’a şirk koşma kafasını bayağı ezer. Allah hastalıklarla, dertlerle ezdiği gibi yaşlılıkla da, ölümle de bu belaları insanlardan kaldıracak tedbirler alıyor. Ölüm de bir tedbirdir, hastalık da bir tedbirdir, insanları bayağı hizaya getirir. Sonlu olması, sonun bilinmesi, kıyametin bilinmesi insanlık için son derece faydalıdır. Onun dışında insanlar çok vahşileşirler. Allah’ı toptan inkar ihtimalleri oluyor o zaman Allah esirgesin. Kitlevi inkar ihtimali olabilir çok yaygın. Kitlevi derken yüzde 99 falan inkar ihtimali olur. Ona karşı Allah’ın aldığı bir tedbirdir. Benim güzelim çok nurlu bayağı güzel yüzlü. Çok çok temiz yüzün, bebek yüzü gibi yüzün çok çok güzel. Allah seni nuruyla sarsın, cennetiyle ödüllendirsin. Son olmasa insanları tahmin edemiyorum yani çok çok korkunç olur. Belaların hikmetini de ayrıca yazmakta fayda var tabii. Belaların, hastalıkların, ölümün ve her şeyin sonlu olmasının hikmetini. Ama sonlu derken dünyadaki sondur tabii yoksa cennette son diye bir şey yoktur. Allah’ın ruhu için son olmaz. İnsan Allah’ın ruhunu taşıyor dolayısıyla son bilimsel olarak da mümkün değildir. Var olan bir şey hiçbir şekilde yok olmaz fizik yönden. Mesela ses sonsuza kadar yok olmaz, ses çünkü bir şey, varlık yani. Mesela görüntü sonsuza kadar yok olmaz. Bir şey var olduktan sonra bir daha asla yok olmaz, sonsuza kadar yok olmaz.
Münafıklar Allah’ı Sevmedikleri İçin İnsanları da Sevmezler ve Yalnız Yaşarlar. İnsanların Onlardan Tiksinmesi de Münafıkları Anlayabileceğimiz Yollardan Biridir
Münafık bir kere, en belirgin vasfı Müslümanların en etkili olanını gider bulur, en faydalı olanlarını bulur. Yani en iyi hizmet edecek kişileri bulur, sonra onların içinde de en önemlilerini bulur ve Müslümanların bir an önce dağılmasını ister en belirgin vasfı budur. Dağıtıcı vasfı yani dağıtmak ister, şeytanın özelliğidir o. En ihtiraslı, kararlı üstünde durduğu budur. İkincisi kendini sahte mürşit gibi gösterir münafık yani kurtarıcı konumunda çıkar. Müslümanları dağıtmak isterken bu mantıkta ortaya çıkar. Daha önce dediklerinin tam tersini iddia eder münafığın özelliği. Mesela peygamberi överken peygamberin yanından ayrıldıktan sonra tam tersini. Peygamberin yanında Müslümanların birliğini, beraberliğini överken yanından ayrılında hemen dağılmalarını. Peygamberimiz (sav)’e gelen mal-mülkten çok memnunken ayrıldığında hiçbir şekilde mal verilmemesini. Bunu nasıl anlıyoruz? Ayetlerden anlıyoruz. Ayetlerde bu tek tek açıklanıyor. Ama münafık genellikle tek yaşar azınlıktır. Mesela üç kişi, beş kişi, on kişi yahut neyse sayısı azdır. Kendi aralarında çok şedittir mücadeleleri, kendi aralarında da bir birliktelikleri yoktur kindardırlar ve yalnız yaşama özellikleri vardır münafıkların. Peygamberi sevemedikleri için Allah’ı sevmedikleri için birbirlerini de sevemezler ve yalnız yaşarlar köpek gibi yahut sırtlan gibi yalnız yaşarlar. Oradan anlarız insanların onlara yanaşmamasından, insanların onlardan doğal tiksinmesinden de anlarız.
Münafık çok yalancıdır. Her olayı kendi aleyhine zanneder “her gürültüyü kendi aleyhlerine zannederler” diyor ya o şekildedir. Ama ana konuları Müslümanların aleyhinde faaliyettir. Ayette diyor ya “şehirde kışkırtıcılık yapan, Müslümanların aleyhinde konuşan, Müslümanları dağıtmak için emek veren münafıklar eğer faaliyetlerine bir son vermeyecek olurlarsa seni onlara musallat ederim” diyor Allah Peygamber (sav)’e “artık onlar çok az barınabilirler orada” diyor. Dolayısıyla asıl vasıflarının Müslümanları dağıtma üzerine kurulu olduğunu, Müslüman birliğinden rahatsız olduklarını anlıyoruz. Bunda da psikolojik gerekçelerinin olduğunu Allah açıklıyor, “dağıtmaktan amaçları eşit olmanız” diyor. Çünkü o gitmiş Müslümanlar da gitmiş, o ahlaksız Müslümanları da ahlaksız hale getirecek. O mesela vefasız, kalleş ve kahpe, Müslümanlarda da bunu arıyor. Müslüman da bunu kabul etmez tabii etmiyor. Yani kendi derecesine düşürmeye çalışıyor Müslümanları. Onun için cansiperane, delicesine gayret eder münafık. Ama her atağı cehennem çukurunu derinleştirir. Onun için Cenab-ı Allah onların bu konumuyla ilgili olarak helaklarını dileyen ifadelerde bulunuyor Cenab-ı Allah.
Ahzab Suresi 60’ta diyor ki Cenab-ı Allah: “Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar” yani Müslümanları aleyhine yalan haber yayıyor ki ne için amaç? Müslümanların dağılması için, “(bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız (musallat ederiz), sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler.” Yani hep dağılırlar genellikle münafıklar oraya buraya ve yalnız yaşayarak ölürler. Hz. Musa (as) da diyor ona “senin yerinmen şu olacak; yalnız yaşayacaksın, yalnız öleceksin ve bana dokunmayın diyeceksin.” Dokunmayın demesi, onlar hep genellikle hastalıklı ve pis olurlar münafıklar. O pisliğe de işaret ediyor olabilir ayet.
Kendini Beğenmeyen Çirkin Erkekler, Güzel Olmayan Kadınlar, Homoseksüeller, Yetersiz Olan Erkekler veya Görgüsü Kültürü Eksik Olduğu İçin Güzel Kadına Ulaşamayacağını Düşünenlerin Hepsi Kadın Güzelliğine ve Dekolteye Karşıdır
Kadın karşıtı o kadar büyük bir sistem oluşmuş ki. Bir kere homoseksüeller karşı kadınlara, kadın güzelliğine karşı. İki; güzel olmayan kadınlar karşı kadın dekoltesine ve kadınların bakımlı olmasına güzel olmayan kadınlar karşılar. Ben bunu sürekli görüyorum. Güzel olmayan kadınların en rahatsız olduğu şey kadınların dekoltesidir. Bakın dikkat edin güzel olmayan kadınlara sorun şiddetle dekolte karşıtıdır büyük bir bölümü hepsi olmasa da. Ve makyaja, bakıma da şiddetle karşıdırlar. Homoseksüeller de kadınların güzel olmasını kesinlikle istemezler. Kadın dekoltesine karşıdır homoseksüeller. Aynı şekilde çirkin erkekler de güzel kadınlar olmasını istemezler. Yani kendini beğenmeyen çirkin erkekler güzel kadın, çekici kadın olmasını istemezler. Dört; güçsüz erkekler de yani gücünü kaybetmiş erkekler de kadınların güzel olmasını, çekici olmasını, cazibeli olmasını istemez. Çünkü ağrına gider. Kendisinin muhatap olamayacağı bir durum olduğu için çok ağrına gider. Asıl sınıflar bunlar. Bunlar da büyük bir yekun tutuyor çok büyük bir yekun tutar. Veyahut fakirdir işi gücü yoktur, imkanı yoktur, yakışıklıdır ama kültürü, görgüsü yetersiz olduğu için yine güzel, kaliteli kadına ulaşamayacağı kanaatindedir onun için böyle halk arasında “kıro” tabir edilen “hanzo” tabir edilen tiplerin hemen hemen büyük bir bölümü kadın dekoltesine ve kadınların güzel olmasına karşıdır. Şiddetle, bakın. Güzel bir erkeğin, yakışıklı bir erkeğin kadın dekoltesine karşı olması pek görülmemiştir. Güzel bir kadının da bakımlı bir kadının, güzel, fizik olarak güzel bir kadının kadın dekoltesine, kadın bakımına karşı olduğu görülmemiştir. Ama dediğim bu sınıflarda en yoğun olarak görülür. Çok çok yoğundur.
(Eski ABD Merkezi İstihbarat Dairesi CIA başkanı Michael Hayden “Irak ve Suriye'nin üniter devlet kimlikleri geride kaldı. Farklı oluşumlar çıkacak ortaya. Bunlardan biri de özerk Kürdistan olacak” dedi. “Bu yüzden özerk bir Kürdistan olacağını Ankara'daki dostlarımızla oturup konuşmamız, anlatmamız lazım. Türklere ‘özerk bir Kürdistan Türkiye'nin güvenliği açısından ne şartlarda sizin için kabul edilebilir olur?’ diye sormalıyız. Elbette konuşması zor bir konu ancak hiç olmazsa dürüst bir diyalog olacaktır. Bu diyalog sürecini bence hemen başlatmalıyız” dedi.)
Beni ikna etmeden hiçbir yere gidemezler en temel konu budur bir kere. Bu konuda atak yapacak adam önce bana bir gelecek, benden geçemezlerse hiçbir yerden geçemezler söyleyeyim. Daha önce de denediler bizden geçemediler. Akıldaneleri falan etrafa yaydılar. Verdik, veriyoruz, götürdük, götürüyoruz falan diyorlardı. Hop ne oluyor falan dedik. “Hiç ağabey biz burada geziniyorduk” falan diyorlar. Müsaade etmeyiz. Tayyip Hocam’ın sonuna kadar yanındayız evvelAllah Tayyip Hocam zaten bu konuda Allah'ın izniyle çelik gibi yani hiç.
(“Gerçek mutluluk nedir?” izleyici sorusu)
Bu kainatın, dünyanın, sonsuz uzayın ve diğer uzayların sahibi olan gücün akıl ve güç kapasitesini geniş düşünmek lazım. Çok geniş düşünmek ve sık sık akılda tutmak lazım. Bunu anlayıp bütün gücü, kuvveti, sevgiyi ona yöneltirsek ki doğrusu da budur vicdanlı olan, akılcı olan budur. O zaman o gerçek mutluluk dediğin boyutun kapısı sana açılır. O ayrı bir alemdir. Mutlu olamayan insanlardan sen özel olarak ayrılırsın, seni alır götürürler. O boyutta yaşamaya başlarsın. Öbür türlü diğer boyutta kalırsın. Yani sadece orada aklını, vicdanını samimi kullanmak kalıyor. Sakın görüntüye aldanma. İnsanların lakaytlığına aldanma. Sen o sonsuz akıl sahibi olan gücün, o sonsuz gücünün boyutunu iyi takdir etmeye ve çok iyi kavramaya çalış. Ve bütün dikkatini, sevgini ona ver. Bak ne oluyor göreceksin. Yani dediğimi hemen göreceksin.
Mezheplerin ortaya çıkması Mehdi (as) içindir. Hz. Süleyman (as) mescidinin yıkılması Mehdi (as) içindir. Musevilerin binlerce yıldır ezilmesinin nedeni yine Mehdi (as)’dır. Çünkü Moşiyah’ın gelmesini istemeleri gerekiyor. Peki Mescidi kim yapacak? Moşiyah yapacak. O zaman Mescit ne olması lazım? Yıkılması gerekiyor. Museviler binlerce yıldan beri eziyorlar. Kim kurtaracak? Birisinin kurtarması lazım. Ezilen olacak ki kurtaran olsun. O yüzden bak binlerce yıldan beri eziliyorlar Mehdi (as)’nin çıkışı için. Hz. İsa (as)'nın göğe alınmasının nedeni sırf Mehdi (as)’dır. 2000 yıl sonra geri indiriliyor. Sırf Mehdi (as)’a vezir olması için.
Musevilerin tekrar İsrail'de toplanmasının tek nedeni Mehdi (as)’dır. Moşiyah içindir. Tevrat'ta bu açık açık anlatılıyor. İstanbul'un fethedilmesinin nedeni Mehdi (as)’dır. Avrupa asla vermezdi İstanbul'u, asla mümkün değil. Mucizedir İstanbul'un alınması. İstanbul'un camilerle süslenmesi yine Mehdiyet içindir. O büyük ağaçlarla süslenmesi yol boyu falan hepsi Mehdi (as)’dır. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması, merkezi bir İslam devletinin kalmaması da yine Mehdi (as)’dır. Hızır (as)'ın tasdik, teşvik ve takdiri ile yapılmıştır Osmanlı'nın yıkılması. Darwin’in ortaya çıkması Mehdi (as) içindir. Ta doksan yıl önce diyor bak Bediüzzaman “Darwinizm'i yerle bir edecek” diyor Mehdi (as) için. Doksan yıl önce. Mesela hadislerde bahsi geçen Irak ve Suriye, Afganistan, Yemen ve Libya'nın parçalanması ve savaşlar olması Mehdi (as) içindir. Hepsi hadislerde belirtilmiş çünkü bunların.
Türkiye'nin her şeyden özel korunması, ekonomik kriz, darbe, terör hepsinin başarısız olmasının nedeni yine Mehdi (as)’dır. Mesela bu son darbenin başarısız olmasının nedeni de yine Mehdiyet’tir. İngiliz derin devletinin ortaya çıkması, deccalin deşifre olması yine Mehdiyet’le ilgilidir. Hadislerde geçtiği gibi PKK'nın oluşması kırk yıl ömrünün olması da yine Mehdiyet’le ilgilidir. PKK'nın oluşmasının tek nedeni Mehdiyet’tir. Mesela mezhep ayrılıklarının Müslümanları katledecek noktaya gelmesi de yine Mehdiyet’le ilgilidir. İnternetle bütün dünyanın birbirine bağlanması, cep telefonlarının oluşması direkt Mehdiyet’le bağlantılıdır. Tüm sistemlerin denenmesi, komünizmin, faşizmin her türlü hükümet sisteminin denenmesi ve hepsinin başarısız olması yine Mehdiyet’le ilgilidir. Bağnaz gelenekçi sistemin deşifre olması, halkın Kuran Müslümanlığına mecbur olması yine Mehdiyet’le ilgilidir. Dindar Musevilerin ve dindar Hristiyanların Müslümanlarla ittifak etmek istemesi Mehdiyet’le ilgilidir. Dünyada Müslümanların sahipsiz kalması, kimsenin onlarla ilgilenmemesi yine Mehdiyet’le ilgilidir.
(CHP'den Kudüs’le ilgili yapılan açıklamada şunlar söylendi. “Türkiye derhal hiç vakit kaybetmeden Doğu Kudüs’te Filistin büyükelçiliğini hemen bugün açmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti bu vesileyle belki bölgede Ortadoğu'daki kaybettiği itibarını da biraz daha gidermiş, onarmış olabilir.” CHP'den yapılan açıklamada ayrıca İslam ülkelerinin Donald Trump'ı yalnızlaştırması gerektiği söylendi ve şu açıklama yapıldı. “Trump’la görüşmeyeceksin. Bu kararı uluslararası toplumun vicdanına karşı aldı. O zaman görüşmeyeceksiniz, tıpış tıpış gitmeyeceksiniz, geldiği zaman kabul etmeyeceksiniz. Bu kararın yanlış olduğunu söylüyorsanız kararlarınızın arkasında duracaksınız ve Donald Trump’ı yalnızlaştırılacaksınız.”)
Hayır hayır Donald Trump’ın yalnızlaştırılması İngiliz derin devletinin politikası. Baksana adama üç tane kadın çıkartmışlar tecavüz etti diye. Şimdi oğlan falan da çıkaracaklar “bunların da ırzına geçti” falan diye. Dolandırıcılık falan iddialarında bulunacaklar. Bir oyundur gidiyor görüyorsunuz. Homoseksüelleri tepesine diktiler. Bunların hepsi oyun. Trump’a desteğe devam. Koruyup kollayalım her yönden dikkatli şekilde İslam alemi de koruyup kollasın. Trump'ın bir suçu yok olay İngilizlerin devletinden kaynaklanıyor. Adamı ezmeye kalkarsan hemen yerine kendi istediklerini getirecekler bu kadar basit. Gitmesi için şu an oyun oynanıyor. Böyle bir oyuna gelmeyelim. Yalnız Türkiye'nin Kudüs'te büyükelçilik açması zaten istenen bir şey. Yani İsrail'in isteği budur. Tevrat'ta da bu şekilde geçiyor. Kudüs'ün başkent olması. İsrail'in başkenti olarak Kudüs şehrini seçmesi kendi kafasına göre değil. Tevrat'a göredir. Tevrat'ta bu şekilde geçiyor orası başkent olacak diyor.
(“Evrim teorisine inanıyorum. Eğer Adem (as) ve Havva (as) varsa çoğalma ensest olmuyor mu?” izleyici sorusu)
Evrim teorisine inanman için delil olması gerekiyor. Bilimsel bir delil yani mantıklı bir delil olması gerekiyor. Yedi yüz milyonun üstünde yaratılışı ispat eden fosil var. Peki, evrim teorisini ispat eden tek bir fosil var mı? Yok. Ha var diyorsan benim güzel yüzlüm ben senin ağabeyin sayılırım. Bak söz bir Allah bir bak herkesin yanında burada söz veriyorum istersen noteri de getir. Ben sana yüksek para vermeyeyim yani beş yüz bin lira veririm. Bir tane fosil getirirsen evrimi ispat eden. Bütün Türkiye’nin gözü önünde söz veriyorum. Ensest olup olmama helaller haramlar. Mesela Allah “domuz eti yemeyin” diyor haram oluyor. Yiyin helaldir dese helal de olurdu. Mesela Allah diyor şarap içmeyin. İçmiyoruz. İçin helaldir dese içerdik. Ensest ilişki de yani ensest ilişkiyi sana din öğretiyor. İslam öğretiyor yani kötü bir şeydir diye öğreten sana İslam. Senin bundan önce bilgin yoktu. Eğer bilgin olmasaydı sen bunu yapardın. Bilmeyecektin. Din öğretti bunu sana. İslam öğretti. Nereden bileceksin yapardın yani. Gayet normal karşılardın. Ama din yasakladığı için bunu yapmıyorsun. Ana bacı kavramı olmazdı. Bilmezdin yani. Dolayısıyla Allah o dönemde helal dediğine göre helal olur. Yani ikizler oluyor mesela karşılıklı, Allah onları evlendirtiyor. Helal tamam. Bir süre sonra Allah haram diyor tamam. Allah haram deyince de haram olmuş olur. Ensest dediğin Kuran’ın hükmünü açıklıyorsun sen. Yani Kuran hükmünü açıklıyorsun. Kuran öyle Allah öyle bir hüküm vermiş. Daha sonra da bu hükmü değiştirmiş. Dolayısıyla orada sabit oturmuş bir ahlak veyahut inanç sistemi yok.
(Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, “İsrail’in bütün havalimanı ve limanlarını kapaması gerek. Direniş roketlerinin ulaşamayacağı yer yok” diyerek İsrail’i tehdit etti. İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz da, “Eğer böyle bir senaryo olursa o zaman biz Lübnan’ı yerle bir ederiz” dedi. Katz İran’ın Lübnan’da füze tesisi inşa ettiğini ileri sürerek söz konusu yeri vuracaklarını ilan etti ve şöyle dedi, “Askeri harekâta girişip onlara engel olacağız. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi. Çok daha geniş ve güçlü bir saldırı olacak. Bu kez tüm Lübnan hedef alınacak.”)
Dedim ya bak “demeçlerle olayı kızıştırıp sel gibi kan akıtacaklar” dedim. Şimdi bak durduk yere demeç. Şimdi o Nasrallah’ı çok kızdıracak bir ifade bu. O da ona okkalı bir cevap verir. Lafla olmaz işte gel de görelim falan diyecek. O ona, o ona bak bütün Lübnan’ı, kardeşim Lübnan yerle bir olursa yani belli ki bölgede büyük bir savaş demektir bu. Lübnan her noktada vurulursa, Lübnan da karşı atağa geçeceğine göre, Lübnan karşı atağa geçince İran da karşı atağa geçer. Ondan sonra ne olacak? Dolayısıyla Mehdiyet’in dışında bir çözüm yok. Görünüyor bak açık net sarih.
(“Batı ülkeleri İslam ülkelerinin üzerine neden bu kadar geliyor?” izleyici sorusu)
İslam ülkelerini kendi içinde kavuracak sistemi şeytan zaten hazırlamış İslam ülkelerini agoniye sokmuş komaya sokmuş. O sistemde zaten İslam ülkelerinin ileriye sağa sola dönmesi mümkün değil. Kendi kendinin kolunu bacağını bağlamış vaziyette. Sanatı elinden almış. Bilimi elinden almış. Estetiği, güzelliği her şeyi elinden almış. Koyu bir bağnazlık ve tutuculuk içerisinde hepsinde olmasa da birçoğunda onları boğmuş. Boğulduğu için adamlar ne konuşabiliyor, ne yürüyebiliyor ne ileri ne geri “bizi öldürüyorlar” bile diyemiyorlar. Bekliyor evde öyle adam bomba atıyor hep beraber ölüyorlar. Görüyorsunuz Irak’ta, Suriye’de apartmanlara doluşuyorlar çoluk çocuk kadınlar. PKK diyor ki “orada” diyor “IŞİD mevzilendi” nerde işte “falanca apartman” diyor, “enlem boylam şura” diyor. Havadan varil bombası atıyorlar. Bina yerle bir oluyor. Müslümanların gıkı çıkmıyor. Taş üstüne çöküyor kalıyor bu kadar. İttihat-i İslam’ı söyleyecek takatleri yok. Mehdi (as)’yi söyleyecek takati yok adamların yani o kadar perişan olmuş durumdalar. Batı ülkelerini İslam ülkelerinin üzerine getiren bir güç var. Bu gücün adı İngiliz derin devleti. Özetle Peygamberimiz (sav)’in verdiği isimle adı deccal. Dolayısıyla Batı ülkeleri garibandır emir geldi mi yapıyorlar korkuyorlar, çekiniyorlar deccaliyetten. Mesela Alman Başbakan, kadın istedikleri yöne istedikleri gibi çekiyorlar. Trump direnmeye çalıştı direnemedi. Adamı bak şimdi sille tokat dövüyorlar. Adam ne yapacağını şaşırdı yani gitse gidemiyor kalsa kalamıyor. Yani çok korkunç bir dünyanın içerisine soktular.
Ahirette Bütün Fizik Kanunları Değişecek. Cennette Madde Kendinden Işıklıdır, Herhangi Bir Işık Kaynağına İhtiyaç Yoktur. Yerçekimi Kanunu Yoktur
Ahirette bütün fizik kanunlarının tamamı değişiyor. Yani bir kere fizik kanununda ne vardır? Işık gelir çarpar yansır falan feşmekan açı alır falan değil mi? Öyle bir şey yok maddede kendinden ışık var. Yani fizik kanunlarının hepsi değişiyor. Mesela yer çekimi kalkıyor yani tamamı kalkıyor. Sadece bildiğimiz bazı klasik şeyler mesela ayağımız yere basar ama istediğimizde de uçarız. Yani değişmeyen hiçbir şey yok benim anladığım. Mesela suda nefes alınır mı? Suda nefes alınıyor. İnsanın ciğerine dolar ölürsün. Suda ferah ferah nefes alır adam bayağı güzel. Mesela hiçbir organ yok vücut organı vücut çalışıyor ve sonsuza kadar. Kan dolaşımı yok kan yoktur insanda. Mesela ciğer var ama bizim anladığımız anlamda kan vücudu temizlemek için değil. Nefes almak için var. Bilinen ciğer anlamında değil. Ahretin özelliği zaten insan beyninin, aklının, ruhunun aldığı onun hoşuna giden katrilyonlarca şeyin anında yaratılması üstüne kuruludur cennet. Yani aklına gelen her şey anında olur. Yani mesela ben şimdi burada fincan var, buradan kalkmasını istiyorum fincan uçarak gider. Gider yerine oturur. İçine mesela “üzüm doldur getir” desem alır üzümü gider toplar bulur getirir. Çok akıllıdır her şey. Akıllı olmayan hiçbir şey yoktur ama normal halinde de sakin durur eşya ama insan bir şey derse harekete geçer. Yani durduk yere hareketlenmez eşya.
Samimi Sevmek ve Samimi Sevilmek Çok Önemlidir. İnsanın Ruhu Ancak Samimiyetle Doyar
Sevgiyi bilmeyenler tiyatro oynuyorlar. O da onlara Allah’tan bir bela. Hâlbuki gerçekten sevebilir. “Aa” işte, “Nesibeciğim sana bayılıyorum” falan. Ya numarayı bırak işte normal seviyorsan seviyorsundur. Oyun oynuyor, “Gerçekten seni çok seviyorum” diyor. Sanki aksini ispat için karşısındaki uğraşıyormuş gibi, bir şey dediği yok zaten. Yeminle söylüyor, “Ya gerçekten seni çok seviyorum, yemin ederim” diyor. Yani sıkıcı ve zor bir durum, samimi sevmeyeni zorlamaya gerek yok. Zaten sevmiyorsa sevmiyordur, iyi davranmak lazım, gönlünü alıp hafif bir itinayla uzak durmak iyi olur. Çünkü samimi sevilmek çok önemlidir, insanın ruhu onunla doyar. Samimi sevmeyen insanla, insanın ruhu çok rahatsız olur. Yani mutazarrır olur insan, bunalır. Acı çeker tabii yani rahat etmez, bu çok acı bir şey ama toplumda biraz yaygın tabi. Mesela şarkılarda falan da öyle. Şarkılara baktım birçoğuna hep kadınlara hakaret birçoğu. İşte çok münasebetsiz yani birçoğunda öyle. İşte, “Baban kızını vermezse, turşu kursun fincana. Gelmezsen gelme” bilmem ne falan, abuk sabuk. Yani kadına saygıya, kadının asaletine hiç uygun olmayan sıradan, cıvık izahlar. Kompleksli adamlar yapıyor bunu anladığım kadarıyla. Yani öfkeli oluyor kadınlara, şarkılarda çok fazla bu.