A9 TV, 18 Mart 2017
Bugün 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 102. yıl dönümü. 1915 yılında İngiliz askerleri Churchill’in emriyle Çanakkale Boğazı’nı donanmayla geçerek İstanbul’u işgal etme girişiminde bulundu. İngiltere’nin en güçlü saldırısı 18 Mart tarihinde gerçekleşti ancak İngiltere o gün ağır kayıplara uğrayarak deniz harekatından vazgeçmek zorunda kaldı. Ardından yapılan kara harekatı da başarılı olamadı ve Çanakkale geçilemedi. O savaşta vatanı işgalden kurtaran kahraman şehitlerimizi bugün rahmetle anıyoruz.
Çanakkale'de İngiliz Derin Devleti Çok Büyük Bir Soykırım Gerçekleştirdi ve Halen Yaptıklarının Sorumluluğunu Almıyorlar
İngiliz, İngiliz, İngiliz nereye dönsek İngiliz daha hala İngiliz derin devletini anlayamayanlar var. Anlatıyoruz onu adam geçiştirmeye çalışıyor. İki yüz bin insanı adam bir kere de şehit ediyor. Getirdiği askerlerin de çoğu da Müslüman asker. Müslüman’ı Müslüman’a kırdırıyor. Anzakları getiriyor garibanları oradan buradan toplamış. Çok kapsamlı cinayet işlediler burada. Hiç umurlarında bile değil tası tarağı toplayıp çekip gittiler. Kim yaptı diyoruz? Hiç kimse sorumluluk almıyor. Sorumluluk İngiliz derin devletindedir.
İngiliz Derin Devleti Çanakkale Savaşında Özel Üretilmiş Zehirli Çivi Kullandı. Bunlar Yüzünden Şehit ve Gazi Olan Çok Fazla Aslanımız Oldu
Çanakkale Savaşı’nda İngiliz derin devleti İngiliz güçlerine üç ayaklı zehirli çivi dağıttı. Dört ayaklı pardon bir, iki, üç, dört. Sacayağı gibi attın mı yere mutlaka bir kısmı yukarıda kalıyor. Şu tarz görüyor musun? Bu zehirli çivilerle ucuna da zehir sürülmüş bunlarla çok fazla askerimizi şehit ettiler. Aslanlar bilmiyor otların içerisinde bastı mı ayaklarına giriyor onlarda da çarık var ayaklarında bu zehirli çiviler yüzünden şehit olan çok fazla aslanımız oldu. Müthiş bir kalleşlik, müthiş bir kahpelik. On iki bin askerimiz ayağını kaybetti bu zehirli çivi yüzünden. On iki bin asker, on iki bin küsur. Bak İngiliz derin devletinin sadistliğini görüyor musun? Kahpeliğe bak, deliliğin şiddetine bak. Bir kısım askerlerimizi zehirli suyla yıkattılar gözlerini kör ettiler. Ama öyle binler hesabıyla. Binlerce yani.
(“Mehdi (as)’ın cin talebeleri olacak mı?” sorusuna cevap)
Zaten otomatik olur, cinler dinler onu. Resulullah (sav)’ı nasıl dinliyorlardı? Ayette diyor “Neredeyse etrafında keçeleşmişlerdi” diyor. Milyonlarca cin geliyor bir tane, iki tane değil keçeleşme oluyor artık. Milyonlarca cin gelip sohbetini dinliyorlar. Mehdi (as)’nin de sohbetini cinler dinlerler tabii. Sayısı hakkında bilgim yok ama var. “Kafir, münafık cin ve insler musallat olacağını söylemiştiniz. Cinlerin peki Mehdi (as)’ın aleyhine faaliyetleri münafık insanların faaliyetine benziyor mu?” Tabii. Münafık cinler de dinsiz cinler de bütün gücüyle uğraşır. Mehdi (as)’yle ve talebeleriyle uğraşır tabii. Deccal onları görevlendirir. Deccalin emriyle cinler vardır münafık cinler o yönlendirir yani Mehdi (as)’nin üzerine göndertir. Ama Mehdi (as)’yi de Cebrail (as), Mikail (as), İsrafil (as) koruyor. Üç bin melekle korunuyor. Cin saldırısı oluyor ama üç bin melekle de bir blokaj oluşturulmuş durumda Mehdi (as)’nin etrafında. O blokaj kalksa tabii çok büyük felaket olur Allah esirgesin. Cebrail (as) sağında, Mikail (as) solunda, İsrafil (as) önde yürürlerken o şekilde gidiyorlar. İsrafil (as) biliyorsunuz kıyametin kontrolü verilen melek. O müsaade etmiyor kıyametin kopmasına. Yoksa normalde kıyametin kopması gerekiyor. Ama Mehdi (as)’nin varlığından dolayı kıyamet kopmuyor. Peygamberimiz (sav) diyor “bir an” diyor “bir an Mehdi dünyadan çekilse dünya insanlar üzerine çöker” diyor. Hemen kıyamet kopar diyor. Bir an çekilse diyor yani sağken. Allah’ın alması başka. İnşaAllah.
Bizim Tayyip Hocam'a Desteğimiz Allah Rızası İçindir, Vatan Millet İçin Duyduğumuz Sevgi İçindir.
Tayyip Hocam ne diyor? “Bizim Sünnilik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur.” Halis muhlis Müslüman, ben ne diye desteklemeyeyim? Farz olur samimi Müslüman’ı desteklemek. Ve Allah müminlerin lideri olarak gösterdiğine göre biz de ona şefkat duyarız. Mesela bak darbe yapmaya kalktılar, hemen darbe haberini aldım, yıldırım gibi buraya geldi. Yağmur gibi darbecilere yağdırdım. İlk konuşmayı ben yaptım. Daha ilk saatlerde darbeye karşı Tayyip Hoca’yı savundum. Bunu her babayiğit yapamaz ve alenen ve açıkça. Ve kaybedeceklerini de söyledim darbecilerin, yapamayacaklarını söyledim.
Tabii moral gitti. Gittiler bombaladılar falan ama. Mesela bak darbe girişimi günü ilk tweetim yayın 23.54 saat. “Meşru demokratik hükümet geçerli olan hükümettir. Fitne katilden beterdir. Askerimiz aklı başındadır, demokrasiyle herkes çözümlenir” İşte bu kadar. Darbecilerin en kudurdukları dönemlerdi. Hiç. TRT’de konuşma yaptılar “Geçersiz” dedim yani ne yaptılarsa “geçersiz” dedim. Efendim yine açıklamalar başka açıklamalar da yaptılar resmi gibi görünen, geçersiz olduğunu uzun uzun anlattık.
15 Temmuz sonrası cemaatler aleyhine muazzam bir propaganda yaptılar. O oyunun ikinci safhasıydı. Tayyip Hoca’yı onlara karşı kullandılar. Kardeşim Tayyip Hoca’yı bütün cemaatler, destekliyorlar zaten. Cemaatler kimi desteklerse genellikle o iktidar oluyor bunun anlaşılmayacak bir yönü yok. Süleyman Demirel ilk bunu fark edenlerdendir. Menderes de bunu ilk fark etmişti. Ama Menderes, kıymet bilmedi, Bediüzzaman’ın kıymetini anlayamadı. Bediüzzaman da dedi “Onlar gidecekler” dedi. Ankara’ya onu sokmadı. Gelsin ne çekiniyorsun? Allah’tan kork, ne çekiniyorsun? O çekingenliğini anladılar darbeciler azdılar. Halbuki cesur davransa bir de atak davranmadı. Tayyip Hoca atak davranıyor iyi.
Şans Diye Bir Şey Yoktur. Her Olayı Allah Yaratır. Kaderde Olan Gerçekleşir
Bir kere şans yoktur. Allah yaratır. Şans diye bir konu olmaz. Yüzlerce kız bir insanı çok seviyorsa bunda bir harikalık vardır. Demek ki imanla ilgili bir şey, Kuran'la ilgili bir şey, İslam'la ilgili. Etle kemikle alakası olan bir şey değil. Tabii onlar güzelliği Allah'ın yarattığını, insan suretlerini de Allah'ın yarattığını bilmiyorlar. Kaderde olduğunu da fark etmiyorlar. Buradaki insanların hepsi zer aleminde söz vermiş olan insanlar. Sevmeye, yakın olmaya, kardeşliğe söz vermiş insanlar. Verdikleri sözü tutuyorlar şu an.
(“Evet mi, Hayır mı? Aydınlatır mısınız?” sorusuna cevap)
Şimdi hayır ne fayda sağlar; eskisi gibi her şey devam eder. Bir zarara uğrar mıyız, hükümetin aleyhine olur mu? Olmaz. Hiçbir şey olmaz. Hayır, hükümete hiçbir zarar vermez. Evet'in faydası ne olur? Tayyip Hocam’ın eli biraz daha güçlenir. Daha kıvrak, daha seri hareket etme imkanı olabilir. Ama beni ilgilendiren yön, fitne yönü. Hayır'ın ben kısmen de olsa fitneye sebep olacağını düşünüyorum. Evet'in de hükümetin lehine olacağını düşünüyorum. Hükümeti desteklediğimize göre hükümetin rahat etmesi, elinin rahatlaması işimize gelir. Bütün milletin de işine gelir. Tabii benim kanaatim. Dolayısıyla tabii ki evet yönünde düşüncem. Ama fitne yönü beni çok düşündürüyor. Çünkü hayır cephesine bakıyoruz; en istemediğim adamların çoğu orada, sırf bu neden bile bana yeter. Çok rahatsız edici. Ama Hayır'ın içinde çok fazla bizim tertemiz vatandaşlarımız var, tertemiz mümin kardeşlerimiz de var. Ben onları tenzih ediyorum. Onlara hürmet, saygı gösteriyorum. Ama en azından bir deneyelim. Bir yenilik, bir atak ama her iki halde de hükümetin başarıyla faaliyetlerine devam edeceğini düşünüyorum. Yani hiçbiri hükümetin aleyhine olmaz.
Cemaatlerle Hükümetin Arasını Açmak İçin Aylardır Uğraşıyorlar. Hükümetin Gayri Hukuki Hiçbir Girişimi Olmaz
Hükümetten korkan insanlar hata yapıyorlar. Hükümet, Allah’tan korkan bir hükümet. Müslüman bir hükümet. Bizim kendi insanlarımız. Yani bu çok münasebetsizlik. Adam darbe yapmış. İnsanları tanklarla ezmiş. Yani ne yapması gerekiyor? Ne yapması lazım? Yine de çok nezaketli davranıyorlar. İfadeleri alınıyor. Cezaevlerine gönderiliyor. Kimse zulüm falan da yaptığı yok. Yok şunu yapacaklar, yok bunu yapacaklar. Cemaatlerle hükümetin arasını açmak için aylardan beri uğraşıyorlar. Cemaatlerle niye uğraşsın? Ne zoru? Yani, zaten onların gönlünü almak için ne yapacağını bilemiyor. Oy tabanı orası zaten. Niye oy tabanını yok etsin? Ne zoru yani? CHP’nin zaten en büyük açmazı hatası, tarikat desteğini alamaması. Tarikat desteğini alan herkes iktidar oluyor. Menderes aldı ilk tarikat desteğini, iktidar oldu. Süleymancılar, Nurcular desteklediler, ezdi geçti. Sonra Süleyman Demirel “Nurlu Süleyman” diye çıktı. O da Süleymancıların Nurcuların desteğini aldı, o da ezdi geçti. Turgut Özal da Nakşibendi’ydi rahmetli. Bak hep Nakşibendi. Osmanlı padişahlarına varıncaya kadar, hep Nakşibendi. Nakşibendi hep hükümetlere hakim olmuştur. Yani ekseri devlet reisleri, hep Nakşibendi’ydi. Bektaşi olanlar da vardı Osmanlı’da ama genellikle Nakşibendi’ydiler.
Özetle, Türkiye’de tabii çok zorluklar olacak, çok karmaşık olaylar olacak ama Türkiye’nin yolu aydınlık. Mehdi (as) konusu doğru. Mehdi (as) doğru. İsa Mesih de doğru. Hayret edilecek bir şey ama doğru. Her ikisini de göreceğiz. Yani, zaten dünya öyle boş yaratılmıyor. Çünkü insanlar hurafe şu bu falan diyorlar ama insanlar peygamber görecekler. İki bin yıl oldu İsa Mesih göğe alınalı, işte iki bin küsur ve Resulullah (sav)’tan sonra da yine peygamber görmüş olacaklar.
Tevrat'ta Mehdi Çok Kapsamlı Anlatılmıştır. Allah Yakup'un Soyuna Yani Mehdi'ye İslam'ın Dünya Hakimiyetini Vaat Etmiştir
“Davut soyundan güçlü bir kral, Mehdi’yi çıkaracağım. Mesh ettiğim kralın soyunu, ışık olarak sürdüreceğim.” Yani onun devamı kim? Hazreti İsa Mesih. “Düşmanlarını utanca bürüyeceğim.” Yani düşmanlar rezil rüsva olacak. Düşmanları olacak Moşiyah Mehdi (as)’nin, çok olacaklar ama hepsini “utanca bürüyeceğim” diyor Allah Tevrat’ta, 1400 yıl önce. 3500 yıl önce Tevrat’ta, 1400 yıl önce Peygamberimiz (sav)’in. “Ama onun başındaki taç parıldayacak.” Mehdi (as)’nin yüzü parlaktır. Aydınlık yüzü vardır.
Enbiya Suresi 105’te, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. “Andolsun, biz Tevrat’tan sonra Zebur'da da: 'Şüphesiz Arz'a (dünyaya) salih kullarım varisçi olacaktır' diye yazdık.” (Enbiya Suresi 105) Bakıyoruz Tevrat’a Zebur’a, bu ayetin geçtiği: 'Şüphesiz Arz'a salih kullarım varisçi olacaktır' denen yere, orada Moşiyah Mehdi (as)’den bahsettiğini görüyoruz. Diyorlar ki, “Kuran’da Mehdi yok.” Kardeşim var. Nasıl var? Bakın diyor Allah, Tevrat’a, Zebur’a ilgi yerini söylüyor. Alakalı ayeti de söylüyor. Bakıyoruz, bakılan ayette Mehdi (as)’den bahsediyor, Moşiyah’tan bahsediyor. Nasıl bahsetmiyor? İşte bahsetmiş oluyor. Allah gönderme yapıyor. Oraya baktığınızda göreceksiniz diyor görüyoruz.
“Dünyadan önce yedi şey yaratılmıştır, daha dünya yaratılmadan. Bunlar: Tevrat, tövbe, cennet, cehennem, arş, mescit ve Mesih Mehdi’nin ismi. Mesih Mehdi’nin ismi hakkında şöyle yazılmıştır: “Kralın Mehdi (as)’ın adı sonsuza dek yaşasın. Güneş durdukça adı var olsun.”” Yani kıyamete kadar ismi bilinecek. (Mezmurlar 72:17, Talmud Nadarim 39b)
“Yaratılıştan önce (yüce olan, kutsal olan Allah tarafından) yedi şey belirlenmişti. Tevrat, tövbe, cennet, cehennem, arş, kutsal mescit ve Mesih Mehdi’nin kimliği.” (Babil Talmudu, Pasahim 51:A) “Dünya yaratılmadan önce yedi şey yaratılmıştı. Bunlar; Tevrat, tövbe etmek, Adnan cenneti, cehennem, Allah’ın arşı, mescit ve Mesih Mehdi’nin adı.”
“Kralın adı sonsuza dek yaşasın. Güneş durdukça adı var olsun.” Kıyamete kadar. (Pasahim 54-A, Nadarim 39b)
Güveneceği Dostu Ahbabı Olmayan, Sevgiyi Bilmeyen ve Yaşamayan, Sürekli Kavga ile Yaşayan, Temizliği Bilmeyen İnsanlar Haset Dolu Oluyor
Kardeşim, şimdi adam bir kere sevgiyi yaşamamış. Sevgiyi bilmiyor. Bu onu zaten fıtraten çok sıkar, bunaltır. İnsanlar ona güvenmiyor, bu da sıkar. Dostu ahbabı yok, gerçekten güveneceği. Bu da rahatsız eder. Bunların bazen iyi kötü kız arkadaşları oluyor. O da onlara küfrediyor, hakaret ediyor, aşağılıyorlar. O ona, o ona küfrediyor. Baş belasına dönüyor. Kirliler, pisler, estetikten uzaklar birçoğu. Bazıları için söylüyorum. Bu hayat onları tabii çok bunaltıyor ama buraya bakıyor, gencecik çok güzel genç kızlar. Tutkuyla aşkla seviyorlar, Allah aşkıyla. Müthiş bir sadakat, müthiş bir vefa duygusu var. Gözlerindeki sevgi pırıltısı, açık açık görülüyor. Nur gibiler. Kültürlü, görgülü, kaliteli, nezaketli, lafını sözünü bilen, sevecenler. Adam şimdi kendisiyle kıyaslıyor, etrafıyla kıyaslıyor. Bazıları için söylüyorum. Adam nursuz. Mesela; itici, kirli, pis. Her yeri ayrı pis. Saçından tırnağına kadar pis yani mikrop gibi böyle. Kendisi de lağım gibi oluyor adamların. İki lağım bir araya gelince çok korkunç bir şey oluyor, tabii daha da rezalet oluyor. O yüzden, bu tertemiz dünyaya, güzel dünyaya, güzel insanlara, size bana müthiş bir haset, kıskançlık duygusuyla yaklaşıyorlar. Bu da onlara müthiş azap veriyor. O akli dengelerini sarsıyor artık. Ne konuştuğundan haberi yok. Mesela, zırvalıyor. Ağzına geleni söylüyor. Halbuki sadece kendini üzmüş olur. Kendini sıkmış olur. Biz daha dinçleşip, daha güzelleşiyoruz, daha sağlıklı oluyoruz. Onlar daha da çöküp, daha da berbat oluyor. Ben haset edenlere bakıyorum, fotoğraflarına falan. Hakikaten mahvolmuşlar. Adam benim çocuğum yaşında ama mahvolmuş. Buruş buruş yani mahvolmuş. Ben kendime bakıyorum, bebek cildi gibi cildim. Bayağı sıhhatliyim. Hiçbir hastalığım, derdim yok. Allah’a çok şükür. Elhamdülillah. Bu Allah’ın bir nimeti. Şimdi adam ne diyeceğini şaşırıyor. O zaman hayali işte. Yok şu. Yok bu. Yok şu. Yok bu. Ama dediklerine de inanmıyor. O da sıkıntı veriyor ona. Dolayısıyla boş. Boş yere kendilerini üzüyorlar. Boş yere sıkıntı veriyorlar. Tabii muhalif olmayınca da insan, işin doğrusu zorlanır. Yani ben, düşmanım olmadığında gerçekten bunalıyorum biraz, açıkça söyleyeyim. Muhaliflerim olduğunda, çok canlanıyorum. Yani çok şevklendiriyor beni. Hem eğlenmeye doğru beni açıyor, hem hayata doğru bayağı açıyor. Bazen bakıyorum, hiç böyle sadece övenler var, hakikaten o kadar beni açmıyor. Ama üç-beş tane de olsa münasebetsizle karşılaşırsam, böyle hemen insanın şevki artıyor. Düşman çok önemlidir. Muhalif çok önemlidir yani müminin şevkini, heyecanını artırmak açısından. Kafasını açar insanın.
(Sayın Devlet Bahçeli, Elazığ’da referandum için miting yaptı. Mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi. “Bu evetler Avrupa’ya kapak olacaktır. 15 Temmuz haçlı operasyonuydu. Türk milleti istiklaline sahip çıktı. Türkiye uçurumdan el birliğiyle kurtarıldı. Sakın aldanmayın. Yanlış hesap yapmayın. Yüz iki yıl önce Çanakkale’de bedel ödediniz. Biliniz ki, ilk siper Çanakkale. Son siper MHP’dir. İş başa düşerse, bu vatanı, bu milleti son damla kanımıza kadar müdafaa ederiz. Millet tektir. Vatan tektir. Bayrak tektir. Dil tektir” dedi.)
Helal olsun. Tam delikanlıca, kabadayıca güzel bir açıklama yapmış. Bahçeli’nin konuşmaları, her biri sanat şaheseridir. Her konuşması çok muhteşem, hatipliği var. Allah ömrüne bereket versin. Çok sevdiğimiz bir büyüğümüz. Hakikaten de ülkücüler Türkiye’nin güvencesidir, bir yönüyle.