A9 TV, 17 Ağustos 2017
(Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın 19 yıldır geleneksel olarak yayınladığı Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun sonuncusunda, Ayasofya, tarikat ve cemaatlerle ilgili bölüm dikkat çekti. Raporda şunlar söyleniyor: “Hükümet Türkiye’deki tarikat ve cemaatlere yönelik resmi yasağı zorlamıyor. Bu gruplar yaygın ve aktif olmayı sürdürüyor. Ocak 2016’da hükümet kamu görevlilerinin Cuma günleri öğle aralarında Cuma namazına gidebileceğini duyurdu. Ağustos 2016 ise hükümet kadın polislerin başörtüsü kullanmasına ilişkin yasağı kaldırdı.”)
Güzel çok iyi olmuş. Bunda rahatsız olacakları bir şey varsa bana gelip anlatabilirler. Onlara burada çay ısmarlarım. Türkiye milli bir devlet, milli bir hükümet var, bize karışmak terbiyesizlik, saygısızlıktır başka bir şey değildir, kim yaparsa. Türkiye’nin iç işlerine, dış işlerine kimse karışmayacak. Karışan olursa densizlik yapmış, saygısızlık yapmış demektir.
(“Dua sizce nasıl olmalı?” sorusuna cevap)
Böyle uzun uzun Arapça dua olmaz. Bir kere Arapça dua hiç olmaz, anlamadığı bir duayı insanın okumaması lazım. Kendi anladığı duayı samimi olarak kısa kısa da olur, gün içine yayarak da olabilir, uzun dua da edebilir. Ama çok samimi dua etmesi lazım. Ve en hayati gördüğü konularda Allah’tan yardım istemesi lazım, en hayati gördüğü konularda. En hayati konu nedir? Derin iman, Allah’ı coşkuyla deli bir aşkla sevmek, Allah’a sevgili olmak, bu. Zaten bu olsa bitti, başka bir şeye hiçbir şeye gerek yok. Konu bitti yani. Bunu elde ettiyse mümin her şey bitti demektir. Her işi halloldu demektir, inşaAllah.
(“Kıyamet yakın mı? Yakınsa delilleriyle anlatabilir misiniz?” sorusuna cevap)
Bilimsel açıdan anlatabilirim, dini de anlatabilirim. Bilimsel açıdan, bak daha geçenlerde anlattılar, “2120 gibi göktaşı demeti, bir tane de değil dünyanın kenarından geçecek” diyor. 2120’de kenarından geçmeyecek. 2120’de bir kaya daha var büyük kod numarası belli olan büyük bir taş ama öyle bizim bildiğimiz taşlardan değil, ucu-bucağı yok yani. Dünyayı delecek sonra spin atıp bir daha delecek olan bir taş, bununla dünya yarılır bu taşın vurmasıyla göbeğinden yarılır. Zaten su dolu bir torba gibi biliyorsunuz dünya. Karpuz gibi karpuz, karpuza bir şey vurdu mu nasıl olur? Darmadağın olur. Yumuşaktır dünya yani öyle bir şey değil. İçi magma incecik kurumuş bir kabuk var üstünde elma kadar. Elmanın kabuğunu düşünün, elmanın içinin ateş magma olduğunu düşünün kaynıyor fokur fokur, dışında da ince bir kabuk var incecik. O kabuk delindi mi o magma akar artık. Yani su dolu kaynayan bir kabı düşün, bir yerinden açtın mı hepsi oradan fışkırır dökülür, o şekilde vurdu mu darmadağın olacak. 2120, Bediüzzaman Said Nursi hem ayetlerden hem hadislerin ebcedinden hem Peygamberimiz (sav)’in verdiği tarihten 7000’le ilgili tarihten “2120 gibi inşaAllah kıyamet kopacak” diyor. Zaten adamlar diyor ki bak “Bu yüzyıl içinde bu yüzyılın sonuna doğru” şimdi 2017, “bu yüzyılın sonuna doğru insanların üçte ikisi sıcaktan ölecek” diyor üçte ikisi, artık düşünün. Ondan sonra bir yüz yıl daha yaşayacak hiç durumu yok dünyanın. En fazla bir 15-20 yıl daha gidecek gibi, işte o da taş çarpmasıyla dağılma oluyor.
(“İnsanlar neden ülkemizden memnun değil?” sorusuna cevap)
Çünkü Türkiye’de gelenekçi Ortodoks İslam anlayışı var. Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışında kadın güzelliği yasak, kadın mefhumunu bilemiyorsun, kadının ne olduğunu bilemiyorsun. Kadın tamamen kapatılıyor. Ancak resimlerinden anlayabilir gençler resmine de bakmak haram. Yetişkin bir delikanlı düşün, sen diyorsun ki “Evlenmek ister misin?” “İsterim de neyle evleneceğim?” diyor. “Kadın diye bir şey var” diyorlar “nasıl bir şey o?” diyor “görebilir miyim?” diyor “yok göremezsin” diyorlar. Görebilir miyim deyince göremezsin. “Nasıl olur?” “Sadece her tarafı kapalı, eli-yüzü kapalı bir kumaş yığını şeklinde uzaktan bakabilirsin” diyor “ona kadın deniyor” diyor. Adam siyah kumaş yığınını niye kadın olarak arzulasın istesin ve niye evlenmek istesin? Sesini duyması haram, yüzünü görmesi haram, beraber bir yerde bulunması haram, bu adam bilmediği bir şeyle evlenmek isteyecek bu nasıl olacak? Kadın mefhumu yok ortada yani kadının ne olduğunu, mesela Allah aydan bahsediyor biz ayı görüyoruz, güneşten bahsediyor güneşi görüyoruz, dağlardan bahsediyor dağları görüyoruz, ama kadından bahsediyor Cenab-ı Allah kadını görmek mümkün değil göremiyorsun. “Evden dışarı çıkmasın” diyor “makyaj yapmasın, saçını boyamasın, başını açmasın, yüzünü açmasın, elini açmasın” Ee? “işte kadın bu” diyor. “Bununla evlenmek istiyorsan evlen” diyor. Adam bilmediği bir şeyle nasıl evlensin? Yani mefhumun ne olduğu belli değil. Ama erkekleri görüyor adam badi salonunda anadan doğma görüyor, plaja gidiyor orada görüyor, o zaman adam kadını bırakıyor erkeğe yöneliyor.
(“Güzel kızlarla nasıl tanışabilirim?” sorusuna cevap)
Bir kere Allah’a aşık olursun “Ya Rabbi ben Sana aşığım” dersin “Seni deli bir aşkla seviyorum, ben Sana teslim oldum Sana aitim. Senin tecellilerinle beni görüştür, insanlardan, hayvanlardan, bitkilerden güzel tecellilerine bana ulaşmayı nasip et” dersin. Ve “vereceğin her hayra muhtacım Ya Rabbi” dersin. O zaman sana Cenab-ı Allah bir kız arkadaş gönderir. O kız arkadaşına tavrına bakar Cenab-ı Allah, onu koruyup-kolluyor musun, şefkat gösteriyor musun, saygı gösteriyor musun, değer veriyor musun, dinini imanını güçlendirmeye gayret ediyor musun, namusuna haysiyetine şerefine onuruna özen gösteriyor musun, sağlığına sıhhatine özen gösteriyor musun, eğer öyleyse Allah onu sana dost eder, arkadaş eder. Ama ırzını, namusunu, haysiyetini, şerefini beş paralık etmek istiyorsan, sağlığını sıhhatini, neşesini, mutluluğunu bozmak istiyorsan, sadece onu bir et yığını olarak görüyorsan, et-kemik yığını olarak görüyorsan, sadece kullanmak amacındaysan o zaman Allah ayağına dolandırır tabii. O zaman Allah senden onu beri eder. Tabii ben delikanlım için demiyorum da genel kişilik açısından söylüyorum. Allah’ı çok sevmek ve Allah’ın yarattıklarına şefkat, merhamet etmek lazım. Kadınları merhametle, şefkatle, saygıyla, hayranlıkla, tutkuyla ve muhteşem bir sanat eserine gösterilen hürmetle yad edersen olur.
(Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kuzey Irak’ta yapılacak bağımsızlık referandumunun Irak’ta bir savaş çıkartabileceğini ifade etti. Çavuşoğlu ayrıca Suriye’nin Türkiye sınırındaki İdlip’te kurulacak çatışmasızlık bölgesini görüşmek için Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov’un Ankara’yı ziyaret edeceğini açıkladı. Dışişleri Bakanı, “Rusya Türkiye’nin YPG konusundaki duruşunu Amerika’dan daha iyi anlıyor” dedi.)
Rusya dürüsttür. Amerika İngiltere’nin baskısı altında, kontrolü altında olan bir ülke. Amerika’yı kuran da zaten İngiltere’dir. Dilini de İngilizce yapmıştır, bütün sistemini kendine göre ayarlamıştır ve çok iyi kontrol edeceği bir sistem kurmuştur. Yüksek mahkeme oluşturmuştur, yüksek yargıçlar oluşturmuştur, bir hakimler devleti kurmuştur. Hükümetin bir yetkisi yoktur Amerika’da. Hakimler bir şeye karar verdi mi hükümet hiçbir şey yapamıyor.
(“Nazar ve muska şirk mi?” sorusuna cevap)
Hiç hiç hiç muskaya falan gerek yok onu çıkart bir yerde yak. Nazar aldığın falan yok, gittiğinde o adamların belki pis bakışları, sevgisiz itici tavırları seni psikolojik yoruyordur bir yorgunluk hissediyorsundur. Yoksa o nazarla ilgili bir şey değil. Yani bakışın özel bir elektriği şimşek gibi çakan insanlara zarar veren kurşun etkisi yapan bir gücü yoktur. Ama pis bakış insanı rahatsız eder, ondan gözünü çevireceksin. Pis bir surat insanı rahatsız eder yüzünü ondan çevireceksin. Allah “yüzünüzü onlardan çevirin” diyor, bu yeterli olur.
(“Ateizm ve Siyonizm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna cevap)
Ateizm; bir insan Allah’a inanma konusunda bazen ruh sahibi olmadığında bunalıma girer. Ruh sahibiyse mutlaka inanır. Ama bazen insanlara Allah ruh vermediği olabilir, ruhundan üfürmediği olur sadece bedenle canlı olur yani nefisle hayatta yaşıyordur, nefisle hayata bağlanmıştır nefsi vardır ama ruhu yoktur. O insanlar çoğunlukla ateist olurlar. Ama onlar bilgilendirildiklerinde, eğitildiklerinde o nefis kabul eder Allah’ın varlığını, o zaman Allah onlara ruhundan üfürür, Allah ruh verir ve o canlanır insan o ölü insanlar canlanır. Ama tabii şefkatle, sevgiyle, merhametle yaklaşmak lazım. Siyonizm, ateizm hep izm olduğu için belki bağlantılı olduğunu düşünmüştür. Siyonizm Mehdiyet’tir. Hz. Mehdi (as)’ın Siyon Dağı’ndan İslam’ın hakimiyetini açıklamasıdır. Allah’a inanan tek ilah tek yaratan Allah’ın güzelliğini dünyaya duyurmak Tevrat’ta geçen bir hükümdür. “Rab Siyon Dağı’ndan gürleyecek” diyor. Yani Allah oradan açıklayacak ki “İslam dünyaya hakim oldu.” Siyon Dağı’ndan duyacağın şey budur. Bütün Mehdi talebelerinin tamamı Siyonist’tir. Ahir zamanın Siyonistleri Hz. Mehdi (as) ve talebeleridir. Siyon Dağı’ndan Allah’ın hakimiyetini bütün dünyaya açıklayacaklardır. Hristiyanlar, Museviler Müslümanlar İslam’ın altında toplanıp birlik ve beraberlik içinde, huzur ve güzellik içinde yaşayacaklar. Budur Siyonizm. Yoksa bir Musevi ırkçılığı, bir Yahudi ırkçılığı değildir.
(“Hz. Mehdi (as) gelmeden önce vefat edersek ona tabi olmuş olur muyuz?” sorusuna cevap)
Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as)’a biat etmeden ölen kişi biatını eğer kalben yapmışsa onu biat olarak kabul ediyor. Hz. Mehdi (as)’a gıyapta biat vardır. Mesela Mehmet Şevket Eygi Hocamız diyor ki: “Ben gıyabında ona biat ettim” diyor gıyapta. Olur bu, gıyabında ona bağlanmış olur. Dolayısıyla ben de mesela gıyabında Hz. Mehdi (as)’a bağlandım, ona itaat ediyorum gıyabında, görmedim ama bağlandım. Bu şekilde olur. Çünkü “cahiliye ölümü üzerine ölür” diyor Peygamberimiz (sav). “Hz. Mehdi (as) varken biat etmeyen cahiliye ölümü üzerine ölür” diyor. Dolayısıyla ben böyle bir son istemediğim için gıyabında Hz. Mehdi (as)’a bağlandım kalben biat ettim ona.
(Sabah Gazetesi Yazarı Melih Altınok, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski Başyaveri Ali Yazıcı’nın 15 Temmuz’dan önce yaptığı sözde şakayı yazdı. Erdoğan’a suikasttan yargılanan eski Başyaver Ali Yazıcı’nın “Darbe yapacağız ama merak etmeyin size bir şey yapmayacağız. Fakat o Melih’i bizzat ben alacağım” diye şaka yaptığını iddia etti. Seyahatte uçaktaki gazetecilere söylüyor bu espriyi, şakayı. “Siz korkmayın, merak etmeyin ama Melih’i ben alacağım”)
Yok canım, bayağı nefret ediyorlar, yani Türk milletinden nefret ediyorlar hepsinden. Yani “tamamı düşman” diyor adam, tamamı. İfadelerinde tamamının düşman olarak değerlendirilmesi çok dehşet verici.
(“Yeniliğe neden bu kadar kapalıyız” sorusuna cevap)
İşte gelenekçi Ortodoks sistemin dayatması. Gelenekçi sistem bunu meydana getirdi. Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışı kadar İslam’ı yıkmak için müsait bir ideoloji olamaz. Yani İslam’ı ortadan kaldırmak için, Kuran’ı ortadan kaldırmak için dünyadaki en gelişmiş sistem gelenekçi Ortodoks İslam anlayışıdır. Ve o öyle şeytanın müdahalesi hakim olmuş ki bu sisteme. Bak, Irak’ı kısa sürede bu kafayla yok ettiler. Yani Irak normalde tepmez, devrilmez bir devletti ama gelenekçi Ortodoks sistemle yerle bir ettiler. Komünist sistemle yıkamazlardı, faşizmle yıkamazlardı ama gelenekçi Ortodoks İslam anlayışıyla yerle bir ettiler. Suriye’yi gelenekçi Ortodoks İslam anlayışıyla yerle bir ettiler. Afganistan aynı şekilde, Yemen aynı şekilde, Libya aynı şekilde. Onun için İngiliz derin devleti alttan alta bu gelenekçi hocaları müthiş destekliyor. Onlar da onlar ne derse büyük bir bölümü onu kabul ediyor, epey bir bölümü. Yahut işte İngiliz derin devletinin desteklediği ama bunun farkında olmayan adamlar da var. Mesela bu tarikatlar, cemaatler şeffaflaştırılsın mantığını Soros’çulara yaptırıyor İngiliz derin devleti. Sorosçular vakıflara, vakıflar da hocalara yaptırıyor bir kısım alimlere yaptırıyor ve görüyorsunuz duyuyorsunuz. Gelenekçi Ortodoks sistem bu işler için en uygun sistemdir. Mesela kadınların dekoltesine karışarak homoseksüelliği geliştiriyorlar. Yani kadın güzelliğini ortadan kaldırıp homoseksüel hürriyetinin üstünden duruyorlar. Mesela İngiliz derin devleti dekolteye şiddetle karşı. Bu çok şaşırtıcıdır. İngiliz derin devleti şiddetle karşıdır dekolteye. Ama homoseksüel hürriyetini de bütün gücüyle savunur. Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışını savunuyor bütün İslam ülkelerinde. Çünkü Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışında hem Müslümanları kontrol etmek çok kolay oluyor hem yıkmak çok kolay oluyor İslam ülkelerini.
(“Kendi hayatınızdan çıkarttığınız en büyük ders?” sorusuna cevap)
Yani benim pişmanlığım Kuran’ın yeterliliğini anlayamamıştım yıllarca, çıkarttığım en büyük ders odur. Allah açıkça Kuran’ın yeterli olduğunu söylediği halde, ısrarla vurguladığı halde ve “Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için her örneği gösterdik.” (Rum Suresi, 58) dediği halde, “Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.” (Nahl Suresi, 116) dediği halde Allah adına hurafelere uydum zamanında. Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışını savundum. Sünni, Hanefi çizgide hareket ettim ve hem etrafa hem insanlara yanlış bilgiler vermiş oldum. Mesela bu çok büyük bir hata, Allah affetsin. Sonra Kuran’ın yeterliliğini anlayınca bu hatayı telafi etmek için geceli gündüzlü uğraşıyorum.
(AK Parti sözcüsü Mahir Ünal dün yaptığı yazılı açıklamada Kılıçdaroğlu’nun tutuklanacağı iddiaları için “Kimsenin haksız tutuklanması ya da gözaltına alınmasından yana olamayız” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun cevaplaması gereken sorular olduğunu söyledi. Bunlar arasında FETÖ ile Kılıçdaroğlu’nun ortak söylemleri olması ve MİT tırları görüntüsünün yayınlanmadan önce seyrettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun, “Görüntüleri size kim getirdi? Görüntüleri nerede, ne zaman, kimlerle izlediniz?” sorularına cevap vermesi gerektiğini ifade etti.)
İzlemiş olabilir. Birisi getirmiştir, izlemiştir. İzlemiş olmak suç değil ki. Adam getirmiştir göstermiştir, “Film seyrettireceğim” der. Bakar seyreder, merak eder bakar. Parti lideri, nedir diye bakmış olabilir. Televizyonda da yayınlandı birçok şey, insanlar bakıyor. Yani “hayır bakmayacağım” nasıl desin? Ne olduğunu bilmiyor ki bakmasın. Değil mi? Yani mahiyetini anlamak için bakmış olabilir. Bence bu konuyu bu kadar uzatmanın alemi yok. Olmuyor bu. Yani bu Türkiye’yi gerer ve yakışık almayan bir çizgiye doğru götürür. Biraz anlamsız, manasız. Varsa delil zaten hukuki işlem yaparsın. Bunun bu şekilde gündeme gelmesi, sürekli ağızlarda dolaşması olmuyor. Varsa delil bekletmen zaten suç olur. Verirsin savcılığa gereği olur. Yani bunun için kamuoyu yapmaya gerek yok. Kimse de bir şey demiyor. Sayın Kılıçdaroğlu da ona bir şey demez. Yani bir suç unsuru varsa “hayır” demez zaten. “Adalet nereden ne gerekiyorsa yerine gelsin” der, çünkü adaleti savunan bir insan zaten. Ortak söylem varsa o da eğer suç unsuru oluşturuyorsa götürür savcılığa delili verirsin. Lafı uzatmaya gerek yok. Yani bunun yeri buralar değil. Mahkemedir, savcılıktır. Suç varsa ceza vardır, yoksa lafı uzatmaya gerek yok. Ama tabii FETÖ konusunda CHP daha kararlı, daha atak olması gerekir. Bu doğru.
(“Ben Fransız’ım. Türkiye’de geleceğim nasıl olacak merak ediyorum.” İzleyici yorumuna cevap)
Ne yapacak? Hristiyan’sın diye kafanı gözünü yarmaya kalkar adam gelenekçi Ortodoks. Bak Mısır'da bırakmadılar Hristiyan. Suriye'de bırakmadılar. Libya’da Hristiyan bırakmadılar, Musevi bırakmadılar. Adam için için kinleniyor. Ondan sonra diyor ki “turist niye gelmiyor?” diyor. Gelenekçi Ortodoks sistem Türkiye'de turizmi de mahvetti, insanların neşesini de mahvetti. Çift taraftan kıskaca aldılar Türk Milletini. Darwinist, materyalist sistem ve gelenekçi Ortodoks sistemle insanlığı mahvettiler şu ana kadar Türk Milletini, Türk gençliğini de. Biz bu belaya Allah'a çok şükür “dur” dedik ve bundan sonra gittikçe de savrulacaklar. O çılgınlıkla mesela şu an genç kızlara falan saldırıyorlar. Onların da kafası kanunla hukuklu ezilecek, hepsi toplanacak tek tek onu da söyleyeyim.
(“Nelerden vazgeçmek zorunda kaldınız?” sorusuna cevap)
İnsan sürekli bir şeylerden vazgeçmek zorunda kalır kesintisiz. Mesela ben şu an gidip dışarıda gezebilirim ama İslam'ı anlatıyorum. Vazgeçmiş oluyorum. Havuzda yüzebilirim ama burada İslam'ı anlatıyorum milyonlarca örnek çıkabilir. Mesela ben evlenmedim. Niçin? Allah için. Hiçbir mülke sahip olmadım. Niçin? Allah için. Siyasi hayata girmedim. Niçin? Allah için. Akıl hastanesinde yatmak zorunda kaldım. Niçin? Allah için. Hapishaneye girdim. Niçin? Allah için. Küfrü, deccaliyeti karşıma aldım. Darwinist, materyalistleri karşıma aldım. Rumilik şu bu her türlü yanlış akımı karşıma aldım. Niçin? Allah için.
(“Sizi geride bırakan korkunuz ne?” sorusuna cevap)
Ben bir tek Allah'tan korktuğuma göre beni bırakan korku nasıl olabilir? Olmaz. Benim ne deli olduğumu İngiliz derin devleti de bilir, Darwinistler de bilir, PKK da bilir, komünistler de bilir. Ben bir tek Allah'tan korkarım. Akademide de öyle komünistler tehdit ediyordu hiç umurumda değildi. Göğsümü gere gere karanlık sokakların ara caddelerinden namaz kılmaya sabahın erken vakitlerinde camiye giderdim. Hepsinin gözü önünde Darwinizm aleyhine kitaplar dağıttım. PKK’ya yalakalık yapıyordu birçok insan, PKK’yı rezil kepaze ettim bir daha da kimse ağzına alamadı. Bazı kişiler yalakalık yapıyordu, yapamayacak hale getirdik. İngiliz derin devletinden kimsenin haberi yoktu rezil kepaze ederek ortaya çıkarttık. Darwinizm’le çaktırmadan gençliğin dini imanı alınıyordu. Onu yerle bir ettik, say say bitmez.
(“İnsanlar arasındaki bu soğukluk ne zaman düzelecek?” sorusuna cevap)
Mehdiyet’in dışında asla ve kesinlikle düzelme olmaz, asla. İmam Mehdi (as)’nin çıkışı, Seyyidina İsa Mesih’in zuhuru. Zaten bak bu kadar bozulma bir amaçla yapıldı ve bütün insanlar bunu söylüyor bu bir mucize bu. Bak herkes aynı şeyi söylüyor. Niye Allah bozdu? Düzeltmek için bozuyor ve herkes bak bir çözüm olduğunu biliyor ama “bu çözüm ne?” diyor. Hiç kimse siyasi çözümden bahsetmiyor, felsefi çözümden bahsetmiyor bir tane çözüm var ama diyorlar ne olduğunu tam çıkaramadık diyorlar. Çözüm olduğu biliniyor. İşte o Allah’ın çözümünün adına Mehdiyet deniyor.
(“Türkiye askeri sanayi sistemini ne zaman kuracak?” sorusuna cevap)
Türkiye askeri sanayi sistemini kurmaya gerek kalmadan zaten İttihad-ı İslam olacak. Dünyanın en büyük ordusu kurulmuş olacak. İttihad-ı İslam’ı kurduğunda 30 milyonluk dünyanın en büyük ordusunu kurmuş olursun. Hazır asker, yüzbinlerce tank, yüzbinlerce top, binlerce uçaktan oluşan dev bir filon olmuş oluyor. Başkomutan da Mehdi (as) olmuş oluyor. Bediüzzaman diyor ki: “Hiçbir dünyanın ordusu onunla baş edemez.” diyor. Dolayısıyla, hayır kullanılmıyor bu silah ama caydırıcı oluyor. Caydırıcı oluyor. Yani Mehdiyet’le hallolacak bir konu bu.
(İran Genel Kurmay Başkanı Muhammed Bakiri bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile buluştu. General Bakiri’nin dün Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile yaptığı görüşmede terör örgütleriyle ortak mücadele, hudut güvenliğinde işbirliği, bölgesel güvenlik ve istikrar için yapılabilecek katkılar konu alındı. Türkiye’de 38 yıldır gerçekleştirilen ilk ziyaret olması bakımından önem taşıyor.)
EvvelAllah çok iyi olmuş. Hoş gelmiş sefa gelmiş, nurla gelmiş, onur şeref vermiş. Türkiye için bir güzellik, İran-Türkiye kardeş. Kıyamete kadar bu böyle. İngiliz derin devletinin en korktuğu olay.
Sonsuz Evvelde ve Sonsuz Sonrada Olan Bir Görüntüde Yaşıyoruz Dünyada ve Kesintisiz Bir Görüntü Akışı Var
Şimdi bizim şu yaşadığımız hayat var ya yaşadıklarımız falan bunların teknik olarak kaybolması mümkün değil. Yani bir güç Allah’ın dışında herhangi bir gücün bunu kaybetmesi mümkün değil. Yani sonsuz evvelde olan bir görüntü o. Sonsuz sonrada da olan bir görüntü. Yani insanlar şu an zaten sonsuz durumdalar. Yani sonsuzluğun içine girmiş durumdalar. Fakat şu an her an akan şu akış şu görüntü akışı kesintisiz devam ediyor o. Bir süre sonra bunda bir rüyadaki dalgalanma gibi ikinci bir değişim oluyor. Ona ölüm deniyor. Bu rüyada oluyor bunun benzeri. Ama ölümdeki bunun daha değişiği, daha neti, daha keskini. Yani rüyayla dünya arasında bir keskinlik var ya rüya bulanık dünya keskin. Şimdi burada da dünya bulanık olacak ahiret çok keskin oluyor. “O gün görüş keskindir” diyor zaten Allah ayette. Birdenbire net uykudaydım diyecek adam.
Proteinin Tesadüfen Meydana Gelmesi Mümkün Değil, Bir Protein Başka Bir Proteinin Varlığı ile Oluşabiliyor
“Kardeşim” diyoruz “Çamurlu su vardı diyorsun.” “Evet.” İşte “şimşek çaktı, güneş çarptı, orada proteinin ilk zincirleri oldu.” diyor, “bunlar bir araya geldi proteinleri oluşturdu, proteinler de birleşti hücreyi oluşturdu.” diyor. Senin anlattığın masallarda olur. Proteinin tesadüfen meydana gelmesi mümkün değil. Protein çok karmaşık dantel gibi ince ince işlenmiş yani oluşması teknik olarak hiç hiç hiç olacak gibi değil. Ancak başka bir protein yapısı tarafından meydana getirilebiliyor Allah’ın dilemesiyle. Dolayısıyla daha proteinde o konu kapanıyor. Arkasından sen “Hücre nasıl oldu?” diyorsun. O da tesadüfen diyorsun. “Peki hücrenin içindeki koful?” “O da tesadüf.” “Mitokondri?” ”O da.” “Golgi cisimciği?” “O da.” Sentrioller bilmem ne varsa hepsi tesadüfen oldu diyorsun. “Oluşum aşamaları?” Onlar da tesadüf diyorsun. “Diğer hücre peki” diyorsun, “ikinci hücre? “O da tesadüfen oldu diyorsun. “3. Hücre?” “O da tesadüfler sonucu.” Dalga mı geçiyorsun sen? Bu sefer de diyorlar ki “Yok” diyorlar “Biz öyle bir şey demedik, tesadüf demedik, rastlantı dedik.” diyor. Yani halkın zekasıyla alay eder gibi bir üslup.
Allah Gerçekten Dine Hizmet Eden Kişilere Gençlik ve Sağlık Vermiştir. Hz. Musa, Hz. İbrahim İleri Yaşlarına Rağmen Çok Genç ve Dinçtiler
Genç kalmak, Allah eğer dine hizmet ediliyorsa ama gerçekten usulen değil de şahıslara mahsus olmak üzere gençlik ve sağlık verdiğini tarih içinde görüyoruz. Hz. Musa (as)’ya özel verilmiş mesela çok genç ve dinçti. Yüz yirmi yaşına kadar. Hz. İbrahim (as) çok gençti. Oğlu olduğunda doksan yaşındaydı. Doksan yaşında oğlu olduğunda artık düşün. Gençliğin şahikasında yani. Bediüzzaman’a dinçlik verildi, sağlık verildi. Hizmet ettiği için. Hizmeti bitince zaten “Beni Urfa’ya götürün ben öleceğim” dedi. Hizmetle alakalıdır, İslam’a, Allah’a teslim olmayla alakalı.