A9 TV, 17 Mart 2018
(PYD, Afrin’de Kuran-ı Kerim’in içine sakladığı bombayla Uzman Çavuş Orhan Sürmen’i şehit etmişti Adnan Bey. Orhan Sürmen’in babası bir açıklama yaptı. “Ben oğlumu zaten şehit olması için yetiştirmiştim” dedi. “Kuran’ı yerden almasaydı asıl o zaman kahrolurdum. Oğluma bayrağın, Kuran’ın ve vatanın üç kutsalındır asla yerde bırakma demiştim. Evladım da öyle yaptı Kuran’ı yerde bırakmadı. Bıraksaydı kızardım, asıl o zaman kahrolurdum. Hainler duysun, siz gariban bir babanın gözbebeği dediği, memleket sevdalısı bir adamın şehit olması için yetiştirdiği aslanı aldınız. Bende iki aslan daha var, vatana feda olsun” dedi.)
Hele hele kabadayıya bak sen hele, maşaAllah. Allah sana uzun ömür versin. Ne mutlu böyle bir evlat yetiştirmişsin ne şerefli insansın ne asil insansın. İnsanın katrilyonları olsa ne olur, dünyada herkes gidiyor. Ama bak dünyada şanlısın, ahirette şanlısın. Evladın da şanlı sen de şanlısın ne mutlu sana, ne mutlu yiğide, ne mutlu kabadayıya. Allah benim güzel yüzlümün yakışıklımın şehadetini kabul etsin, şehadetini makbul etsin tebrik ediyoruz tekrar tekrar tebrik ediyoruz. Allah bizlere de nasip etsin. Israrla çağırsın, çağırmaya devam etsin. Namaz gibi onda da çağırmaya devam edecekler. MaşaAllah diyoruz yiğide. Allah yatak ölümü vermesin, şehadet, maşaAllah. Yiğidin sonu şehadet. Hz. Mehdi (as) bahsinde vardır “yiğidin sonu şehitliktir” diyor. Demek ki veliymiş ki şehit olmuş, maşaAllah.
(Afrin şehir merkezine 750 metreye kadar yaklaşan Mehmetçik, bölgedeki kritik tepeleri kontrol altına aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrin’le ilgili şunları söyledi: “Afrin’in ele geçirilmesi artık an meselesi. Afrin’e girdik giriyoruz. Şu anda İslam’la yoğrulan bu ordu hem şehadete yürüdü hem de Afrin’de işi bitirdi. Her an müjdeyi alabilirsiniz öyle buyuruyor Allah’ımız. ‘Allah’ın yardımı yakındır, fetih yakındır’ diye müjdeliyor. inşaAllah fetih her an olabilir. MaşaAllah, tebarekeAllah maşaAllah” dedi.)
İşte Müslüman lider böyle olur. Adam diyor ki “Niye destekliyorsunuz?” Sen söylesen seni de desteklerdik. Yiğitçe çekinmeden Allah’ı gürül gürül anıyor. Gece-gündüz Allah’tan bahsediyor Müslüman öyle olur.
(Cumhurbaşkanımız konuşmasının devamında Yahya Kemal’in bir şiirini okudu. “Yahya Kemal ne diyor? ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi, Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi. Ta ki yükselen ezanlarla müeyyed namın galip et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın’” maşaAllah.)
Gayet güzel. Tayyip Hocam dürüst delikanlı, dürüst insan, samimi Anadolu delikanlısıdır ayıp yapıyor uğraşanlar. Bilakis yolunu aç, yapabiliyorsan sen yap. “Yapamıyorum” diyorsun, o zaman bırak, değil mi? Onun ustası var işte, uzatmaya gerek yok. Hayır, Tayyip Hoca demiyor ki illaki “ben dünyada tekim, ben bu işi tek başıma yaparım” öyle demiyor. Başka yapan olmadığı için Allah rızası için yapıyor. Varsa o yeteneğin, öyle bir şeyin varsa o seni zaten destekler biz de destekleriz. Onun dışında ayağına dolanma.
Mümin Gücü Allah’tan Alır. Ben Şu Konuda Güçlüyüm Diyen İnsanı Allah Korusun Allah O Konuda Ezer. Ben Zayıfım Demek de Kendini Putlaştırmak Olur
Mümin gücü Allah’tan alır, o yanlış biliniyor. Diyor ki mesela “bu konuda güçlüyüm.” Allah esirgesin Allah o yönde insanı ezer yani. O şirk olur. “Zayıfım” dendiğinde o da şirk olur yani Allah’ın ona güç yetiremediğini iddia etmiş olursun. Diyor ki mesela “ben şuna dayanamıyorum zayıfım.” Bu ne? Kendini putlaştırmış oluyorsun yani “güç bende” diyorsun. Zayıflık veya güç her ikisini de Allah yaratır. Dolayısıyla herhangi bir insanın çıkıp “ben şu konuda güçlüyümdür” demesi şirk olur. Derse Allah tam aksini yapar mahcup eder. Mesela “şu konuda da zayıfım” diyor, bu da Müslümana yakışacak bir şey değil. Güç Allah’ın değil mi? Mesela korkaktır da Allah onu akıl almaz cesur yapar. Pintidir, son derece cömert hale getirir. Şüphecidir, şüphesini kaldırır. İmanı zayıftır imanını güçlendirir. Bütün güç Allah’ın elindedir. O, toplumda yanlış biliniyor. İnsanlar ister istemez kendilerini putlaştırabiliyorlar. Mesela “çok zeki” diyor “çok akıllı.” Nerede? “Akıl duruyor beyninde” diyor “adam sırf beyin” diyor. Yağdan oluşmuş, biraz da proteinden oluşmuş o blok eti putlaştırmış. “Adam saf beyin” diyor. Kardeşim, saf beyin diye bir şey yok aklı Allah yaratır, anbean yaratılıyor. Beyin de ruhun içinde yaratılıyor. Beynin içinde ruh yaratılmaz, ruhun içinde beyin yaratılır. Mümin ne güçlü olmayı kabul eder ne zayıf olmayı. Yani bütün gücün kuvvetin Allah’ta olduğunu bilir. Ama her yönde güçlü olduğuna Allah’ın gücü sayesinde güçlü olduğuna inanır. Allah’ın gücü sayesinde çünkü bu şekilde inanması lazım Allah’a güvenerek, onun dışında olmaz.
(“Duada ısrar etmek mi yoksa hayırlısı deyip geçmek mi?” izleyici sorusu)
Mesela bir şey istiyorsun Allah’tan olmamış oluyor, bir daha isteyebilirsin tabii. Zaten bazı isteklerin kesintisiz istenmesi lazım. Mesela Kuran’ı hakkıyla anlamak, hakkıyla yaşamak, en derin aşkla Allah’ı sevmek, en derin imanla Allah’a ibadet etmek, şirkten korunmak zaten gece-gündüz tekrar edeceğimiz dualar. Ömür boyu duada tekrar var bu konularda. Ama bazı işler için kastediyor herhalde. Mesela okula girememiş onun için dua ediyor ama bir dahaki seneye yine giriyor yine olmuyor yine dua ediyor. Olmuyorsa olmuyordur tabii hayırlısı demek lazım. O da bir işarettir, olmaması da bir işarettir, olmuyorsa hayırlısı demek iyi olur.
(Cuma namazı kıldırmak için Belçika’nın başkenti Brüksel’e eşiyle birlikte giden İsmailağa Cemaati’nin tanınan isimlerinden Abdülmetin Balkanlıoğlu, uçaktan indikten sonra havaalanında gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakıldığı açıklandı. Balkanlıoğlu, hiçbir gerekçe olmadan gözaltına alındığını söyledi.)
Yanlışlık olmuştur. İsmi bir yerde geçiyordur herhalde. Bir soruştursunlar. Bazen öyle oluyor. Tabii şüphelenmiştir tedirgin olmuştur ama. Bir yakalama kararı falan mı olması gerekiyor öyle bir şey için. Bir davası falan vardır yahut davaya gitmemiştir. Çok basit nedenlerden olabiliyor. O kadar önemli bir konu değil o. Davası oluyor mahkeme çağırıyor gitmiyor, yakalaması oluyor o yönden. Veyahut polis kanalıyla getirilmesi kararı alınıyor. Yani olabilir.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bozkurt işareti yapması çeşitli çevreler tarafından çok eleştiriliyor. AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal’a da bu konu soruldu. Mahir Ünal, “O işaret sanki kadraja yanlışlıkla girmiş” anlamına gelen bir açıklama yaptı. “Cumhurbaşkanımız toplumun değişik kesimlerinin hassasiyetlerine ilişkin sembolik işaretleri kullanabilir. Ama orada şu oldu; videoyu izlediğinizde göreceksiniz, Cumhurbaşkanımız AK Parti’nin rabiasını sayıyordu. O sırada kadraja da öyle bir görüntü girdi benim gördüğüm” dedi.)
Filmden anlaşılır. Bir de çok güzel bir şey, bunu çevirmeye ne gerek? Velev ki öyle bile olsa büyük bir şereftir, büyük bir onur ve güzelliktir. Bozkurt Türklüğün sembolüdür. Rahmetli Alparslan Türkeş’in unutturulmaya çalışıldığı, bozkurdun unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde bozkurt işareti çok güzel bir şey. Daha da artıracağız, daha da dikkat çekeceğiz devam edeceğiz.
(Başbakan Yardımcısı Bozdağ, fetvaların kanuna uygun olma zorunluluğu olmadığını söyledi. “Fetva verilirken bugünkü pozitif hukuka göre fetva vermiyorlar. Çünkü anayasa ve yasa bunlara dinin temel kaynaklarına göre fetva vermesini emrediyor. Kuran’a ve İslam’a göre verilen cevap sizin hoşunuza gitmeyebilir veya bir başkası onu eleştirebilir veya bir kanunla bu çelişebilir. Yani Diyanet kanunla çelişiyor diye dinin kuralını açıklamamazlık yapamaz” dedi.)
Zaten öyle bir sorun yok. Yani bu tip şeyler zaten tartışılacak bir yönü yok bunun. İlk defa karşılaştığımız bir şey de değil her zaman karşılaşılan bir olay. Tabii ki kanunla çelişebilir ama din ayrıdır, kanun modern hukuk ayrıdır. Dolayısıyla acayip olan bir şey yok. Ama kadın aleyhtarı hareketler, konuşmalar bunların son bulması gerekiyor, bu net.
(“Neden Müslümanlar arasında fikir ayrılığı var?” izleyici sorusu)
Şia’yla Sünniler arasında var fikir ayrılığı. Bana göre de yok. Şiiler nur gibi Müslüman. Vahhabiler de Müslüman. Sünniler de Müslüman. Sevgisizlikten kaynaklanıyor. Fikir ayrılığından kaynaklanmıyor sevgisizlikten. Sana ne nasıl ibadet ediyorsa etsin. Mühim olan Müslüman olması. Ne şamata yapıyorsun? Sana ne adamın nasıl düşündüğü. O ona reddiye yazıyor o ona reddiye yazıyor. Bu sefer savaşlar çıkıyor, kavgalar çıkıyor, birbirlerini öldürüyorlar. Sana ne ya “Allah bir” diyor mu? Diyor. “Resulullah Peygamber (sav)’dir” diyor bitti. Evet. “Kıble Kabe’dir” diyor. Tamam. “Bütün peygamberleri kabul ediyorum, kadere inanıyorum, meleklere inanıyorum, cennete, cehenneme inanıyorum” diyor. Daha ne istiyorsun? Niye boğuşup kepazelik çıkartmaya kalkıyorsun? Sevgisizlik var. Fikir ayrılığı yok. Gayet normal insanlar çeşitli şekilde düşünebilirler.
(“İnfak etmek Allah'a yaklaştırır mı?” izleyici sorusu)
İnfak zaten gece gündüz yaşanması gereken bir sistem. Velayet sisteminde o var zaten. Aslında çok büyük bir suç işleniyor. Her yerde bütün İslam aleminde velayet sistemi olması gerekiyor. Bir kere birleşmeyerek bir suç işliyorlar. Müslümanların birlikte olması farz. Hepsi topluca birlikte olmaları lazım bir. İkincisi hepsi birbirini koruyup kollaması gerekiyor kendi çocuğu, kendi babası, kardeşi gibi. Bu iki farz terk edilmiş durumda. Yani galiz bir günaha girildi. Çok büyük bir haram. İki büyük haram işleniyor şu an.
(Adnan Bey, bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi’mizin 103. yıl dönümü oldu. Tüm milletimize kutlu olsun diyoruz ve vatanseverlikleriyle, fedakarlıklarıyla, cesaretleriyle yüksek bir ruh sergilemiş olan kahraman şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Bildiğimiz gibi Çanakkale Zaferimiz Türklerin hayatını değiştiren Kurtuluş Savaşı'na damgasını vuran, dünya tarihinin en önemli savaşlarından biri. Gelibolu’da büyük bir kahramanlıkla sonuçlanan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlerimize “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” dediği sadece Türklerin değil bütün dünyanın hayatını değiştiren bir zaferimiz. Savaşta 490 bine yakın askerle gelen işgalci kuvvetler 300 binden fazla kayıp verdiler. Bizse 315 bin askerimizden 250 bini yurdumuzu korurken şehit oldu. Allah hepsine gani gani rahmet etsin inşaAllah.)
Allah Allah çok büyük olay olmuş. Çok çok büyük bir olay. Bir tabur asker üzerine bir bulut geliyor tamamen yok olmuş Çanakkale'de. Yani onu daha hala açıklayamıyorlar. Bir bulut üzerlerine geliyor kaplıyor bulut. Bulut kalktığında hiçbirinin olmadığını görüyorlar. Bir kişi, on kişi değil yüzlerce insan ama bu bir mucize. Bunu daha hala anlatabilmiş değiller.
Alevilerin Aleyhinde Konuşanlar Sevgisiz, Dengesiz İnsanlar. Böyle İnsanları Hiç Kaale Almamak Gerekir. Alevilik Sevgi, Dostluk, Kardeşlik, Modernlik, Nezihlik Demektir
Alevilerin aleyhinde konuşanlar ahlakı bozuk, kişiliği bozuk, şahsiyeti bozuk, kafası bozuk, sevgisiz, merhametsiz, dengesiz adamlar. Yani ne önemi var o adamların? Konuşsa ne olur konuşmasan ne olur? Alevilik yüksek bir sevgi anlayışıdır. Yüksek bir merhamet, kalite anlayışıdır ve bağnazlığa karşı da kaledir. Yani yirmi milyona yakın Alevi var Türkiye'de. Alevilik demek sevgi, merhamet, dostluk, kardeşlik, kibarlık, kalite, klaslık demektir. Nezihlik demektir. Bağnazlığa karşı da kale demektir. Aleviler hep yiğit olurlar, cesur ve kararlı olurlar. Samimidirler, vefalıdırlar, asil insanlar. Dolayısıyla adamların abuk sabuk konuşması bir tek Alevilere karşı olmuyor ki herkese karşı sevgisiz onlar. Kimseyi sevmiyorlar ama Aleviliği Allah sevdirmiş ki yirmi milyon insan Alevi olmuş. Ve Hz. Ali (kv)'yi sevmişler. Hz. Ali (kv)'yi seveni kim sevmez? Ehli beyti sevmişler. Ehlibeyti seveni kim sevmez? Hızır (as)'ı seviyorlar. Hızır (as)'ı seveni kim sevmez? Dolayısıyla biz yeteriz yani Alevi kardeşlerimizi sevme konusunda. Ki çok fazla sevenleri var. Onu da ayrıca söyleyeyim.
(“Hayata bakışımızı değiştirecek bir öneriniz var mı?” izleyici sorusu)
Allah’a hamdolsun Allah her türlü nimeti vermiş. Mutlu olmanız lazım. Allah’a şükür Allah var ve bizim sahibimiz hep nimetler içerisinde bizleri yaratıyor. İnancınızı bilsem bir şey söyleyeceğim. Ama herhalde sizi sıkan bir şeyler de var gibi anladım. Şöyle yapın Allah’ı çok sevin, Allah’ı anlamaya çalışın. Siz anlamaya çalışırsanız o size Kendini anlatır anladıkça da daha çok seversiniz, daha çok güvenirsiniz. Gönlünüz daha çok rahat eder. Samimi olun samimi yaklaşın Allah’a Allah sizi çok sever. Ve yardımcı olur ama tabii birden perde açılır gibi olmaz ama fark eder görürsünüz. Aşama aşama sürekli destekler sizi.
Güzel Ahlaktan Taviz Veren İnsan Allah Esirgesin Mahvolur. Boş Bulunup Bir An Taviz Verse Bile Hemen Allah’a Sığınıp Düzeltmesi Gerekir
Güzel ahlaktan taviz verdiğinde insan bir anda çöker Allah esirgesin. Kararır, aklı gider, kafası gider, beyni dağılır. Mahvolur Allah esirgesin. Hadi diyelim boş bulunup yaptı hemen tövbe edip, Allah’a yalvarıp hemen düzeltmesi lazım. Aman aman sakın sakın. İman eden birinin o tarz bir hata yapması çok vahim olur.
(“Kuran çok açıkken neden yanlış yorumluyorlar?” izleyici sorusu)
Herkes ruh sahibi olmuyor. Şeytanın ilkasıyla, şeytanın teşvikiyle öyle bir yola giriyorlar. Allah açıkça ‘namaz kılın’ diyor. Bunun neyini araştırıyorsun? ‘Oruç tutun’ diyor açık. ‘Ramazan ayı’ diyor tamam açık. ‘Zekat verin’ diyor açık. ‘Şarap içmeyin’ diyor açık. ‘Kumar oynamayın, zekat verin, Müslümanlara yardım edin.’ İşte ‘velayet sistemi olsun’ diye hepsi açık. Özellikle anlamazdan geliyorlar. Anlaşılmayacak hiçbir şey yok. Bilmiyorum eğer sorunları varsa o ayrı mesele ama normalde çok açık.
(“İnsanlar cennet ahlakının güzelliğinin neden farkına varmıyorlar?” izleyici sorusu)
Hep şaşırıyorsunuz; insanların niye ahlakı bozuk niye birbirlerine selam vermiyorlar niye sevgi göstermiyorlar, hayretler içinde kalıyorlar. Halbuki onlar özel olarak yaratılmış varlıklar. Ruhları yok onların ölü varlıklar. Allah onları öyle yaratıyor. Onların varlığı müminlerin sevabını çok artırır. Mesela münafık olmasa vidanjör yoksa bir yerde düşün ne kadar kirli pas olur. Değil mi? Hurdayı toplayan, kirleri pası toplayan, yamuğu yumuğu toplayan bir sistem gerekiyor. İşte Allah onları vidanjör gibi yaratıyor münafıkları bir geçer mahalleden bakarsın tertemiz olmuş. Arada sırada bir daha vidanjör geliyor diyorsun araba bir daha toplar yine gider. İç içe o pislik öyle kendi hallerinde yaşar onlar ve müminler de temizlenmiş olur, müminlere de yeni yeni tertemiz insanlar gelir.
(“İman etmesi bir insanı sevmemiz için yeterli midir?” izleyici sorusu)
Emin olamayız ki iman ettiğinden. Egoist bencil mi ona bakarız, gerçekten dürüst mü? Kendini Allah’a teslim etmiş mi, dünyadan geçmiş mi? Egoist bencilse ‘ben iman ettim’ demekle Allah diyor ayette “iman ettik demekle bırakılacağınızı mı zannettiniz?” diyor. Yüksek ahlak gösterecek. Yani cesur, vefalı, sabırlı, şefkatli, dirayetli, koruyucu. Allah’ı her an aklında tutan şirkten uzak dengeli, makul bir Müslüman olması lazım.
(“Askerlerin delikanlı ve yiğit olmaları imanlarından mıdır?” izleyici sorusu)
Bir kere ocak sağlam olacak. Şimdi askere giden adam orada kabadayı okuludur orası. Askere gitti mi adam ikinci bir yolu olmaz. Ürkek birisi bile olsa oraya gitti mi kabadayı olur. Kabadayılık öğretilir orada yiğitlik, aslanlık öğretilir. Oranın özel bir yer olması Peygamberimiz (sav)’in duasını almış olmasındandır inşaAllah. Peygamber ocağı derler ya ocaktır orası adı üstünde; peygamber ocağı. Oraya giden değişir kişilik alır. Ama genellikle bizim aslanlarımız hep imanlı ve hep kabadayıdırlar, yiğittirler.
(“Rekabet hırsını nasıl terk edebiliriz?” izleyici sorusu)
Liselerde falan oluyor genellikle o, mecburen oluyor bir anlamda. Şimdi sıra arkadaşın yedi almış sen almışsın dört gayriihtiyari acayip bir duruma düşersin. Yedi aldıysa senin de en azından yedi buçuk, sekiz alman gerekir. Bir şey olmaz o rekabetten bir zarar olmaz. Rekabet kaliteyi artırır. Veyahut adam güzel cayır cayır ipek ceket almış senin üstündeki ceket daha değişik böyle yani bir şekilde eğer yolu imkanı varda onun ceketinin daha iyisini de alırsan kalite artmış olur, güzel olur bir şey olmaz. Ama kırıcı, üzücü, yorucu olmaması gerekiyor. Yoksa rekabet kaliteyi artırır sözü doğrudur. Nefret olmadan, sevgisizlik olmadan olabilir. Ama canımın içinin demek istediği yani hani acı veren, rahatsızlık veren hırsı kastediyor. Böyle insanları birbirine düşman eden, huzursuz eden o çok kötü tabii rezalet. İki günlük dünya ölümü düşünsün. Maddenin görüntü olduğunu düşünsün, ekranın içinde ne rekabet edecek etsen ne olur? Rekabet sonucunda hadi sen dev bir apartman sahibi oldun bir de onun yanında gemi de var, kocaman bir gemin de var, koskoca bir tarlan tabanın da var. Gözünün kenarına bastında tarla, gemi, ev hepsi beraber gidip gelir şöyle beyninin içindeki bir görüntü onun için ne hırs yapacaksın? Maddenin hakikatini bilmek bu meseleyi halleder.
(Yaklaşık iki saat önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı özel kuvvetler Afrin ilçe merkezinde operasyona başladı. Allah ordumuzu muzaffer kılsın inşaAllah.)
Allah muvaffak etsin, Allah onları kahpe kurşunlardan korusun. Hayırla, bereketle, sağlıkla, sıhhatle operasyonu bitirmeyi nasip etsin Cenab-ı Allah. İnşaAllah bir can kaybı olmaz. Askerlerimiz sağ salim dönerler.
(“Kesintisiz samimiyet mümkün mü?” izleyici sorusu)
Tabii mümkün. Çünkü öbür türlü zaten çok sıkıcıdır samimiyetsizlik. Yani insanı boğar. Manyak gibi olur insan. Melankoliye kayar, duygusallığa kayar, dengesizliğe kayar. Üzüntü, sıkıntı, bunalım üstüne gelir. Ama samimiyette gayet akıllı, gayet tutarlı, gayet mantıklı olur. Her şeyi güzel olur. Sevgisi, dostluğu, arkadaşlığı, yüzü de güzel olur samimi insanın. Samimi olmayanın yüzü çirkinleşir.
(Zeytindalı Harekatı’ndan bir son dakika haberi geldi. Afrin’de yaralanan askerimiz Piyade Binbaşı Mithat Dunca tedavi gördüğü Hatay Devlet Hastanesi’nde bu akşam şehit oldu.)
Koçum benim, aslanım, yiğidim. Boyunu busunu yaratan Allah’a kurban olayım. Şanlı kabadayı tebrik ediyorum şehadetini. Allah mübarek etsin. Senin gibi aslanların şehadetiyle inşaAllah İttihad-ı İslam olacak, Türk İslam Birliği olacak. Ne mutlu sana ki bu vakitte Hz. Hamza (ra)’yla berabersin, Hz. Ali (kv)’yle berabersin. Hz. Ömer (ra)’le berabersin. Biz onlardan uzağız seni tebrik ediyoruz. Israrla çağırmaya devam. Çağırın gelelim inşaAllah. Size imrendik, size olan ikrama imrendik, Allah’ın verdiği nimete imrendik. Allah bizlere de size verdiği nimeti nasip etsin. Tekrar tekrar tebrik ediyoruz. Bu asil makamınızı, bu soylu makamınızı Allah size tahsis ettiği için size çok imreniyoruz. İnşaAllah bize de nasip olur. Annene babana sevdiklerine Allah uzun ömür versin.
(“İnsanlar arasında yardım ve dayanışma nasıl olmalıdır sizce?” izleyici sorusu)
Aslında velayet sistemi olması gerekiyor bu bütün dinlerin ana teması, ana özelliği yani namaz, oruç, zekât nasıl ünlü bir konu, böyle ünlü bir konudur. Hayret edecek şekilde bu terk edilmiş. Yani din yaşandığında herkes herkesle kardeş oluyor, herkes herkesin kardeşi, çocuğu, babası oluyor. Mesela sokaktaki bir genç kıza, herkes sahip olmakla mükellef yani yemeği, kıyafeti, kalacağı yer her şeyi. Sokaktaki bir çocuk da öyle, herhangi bir yaşlı insan da öyle buna velayet sistemi deniliyor yani müminler birbirlerinin velisi, mecburlar buna bu uygulanmıyor. Hz. Musa (as) zamanında var. Hz. İsa (as) zamanında Hz. İsa (as) güzel uygulamış. Resulullah (sav) uygulamış, Resulullah (sav)’ın vefatından hemen sonra kaldırmışlar, hemen vefatında sonra.
(“İnsan büyüklenme hissini nasıl engeller?” izleyici sorusu)
Büyüklenme hissi olanlar zaten, çok özür dilerim de anormal oluyorlar, yani akli dengesi yerinde olmuyor. Hasta ve saldırgan oluyorlar yani herkes onları terk eder, öyle tipleri yani hiç görmezden falan gelirler. Bir mağazaya girse, adam hiç mağaza sahibi ilgilenmiyor. Bir arkadaşı olsa hemen yanından gider kaçar. Bunlar bir garip mahlûklar dolayısıyla büyüklense ne olur, büyüklenmese ne olur? Hasta adamlar bunlar ruhen hastalar dolayısıyla bunlardan uzaklaşmak yeterlidir, sadece uzak durmak lazım.
(“Afrin tamamen teröristlerden temizlenir mi?” izleyici sorusu)
Normalde çok kolay bir şey. Rahatça askerin, polisin yapacağı bir şey de çok dikkatli, özenli oluyorlar o kadar. Sivil kalmamasına dikkat ediyorlar. Sivilden tamamen temizlense yani benim kanaatim birkaç saatte bile bitirirler. Yani zarar gelmemesi, titizlik çok önemli oluyor. Bir çocuk bile, bir kadın bile çok önemli oluyor. Yoksa teknik açıdan Allah vermesin yani en fazla birkaç saat sürer. Halı bombardımanı olur yerle bir edersin şehri, şehri haritadan silersin. Hiç asker kaybı da olmaz şehit de vermezsin. Sıfır şehit. Ve hiçbir olay olmaz yani. Sıfır olay olur maddi zayiat da olmaz hiç şehit de vermezsin. Ama Allah vermesin, o tip şeyler tabii insanlar vicdan azabı çekileceği için yapılmıyor. Yoksa hem topçu desteği hem havadan oranın coğrafi yapısı bile değiştirilir. Bambaşka bir yer olur, gelen “burası neresi?” falan der. Tanınmayacak hale sokmak mümkün ama olmaz.