A9 TV, 4 Aralık 2017
Hz. Harun (as) ile ilgili bilgi var burada. 120 yaşına kadar yaşmış Hz. Harun (as). Tih Çölü’ndeki dağda vefat etti. “Tur-u Harun” deniyor o dağa. Bir özel ima falan değil de fakat Musevilikte bir hüküm olduğu için söylüyorum, Moşiyah’ın İbranice dilindeki unvanı Aron Kohen. Bozulacak bir kısım kişiler ama çünkü Sanhedrin 90/B bölümünde Museviler Tevrat’ın bu işareti nedeniyle Hz. Harun (as)’ın hatta yeniden dünyaya geleceğini düşünüyorlar. Gelen o Moşiyah-Mehdi (as)’ın Hz. Harun (as)’ın ruhaniyetini taşıyacağını söylüyorlar. Ve tapınağın kahini yine Harun (as) olacağını söylüyorlar. Çünkü üçüncü tapınağın kahininin kesinlikle Harun (as) olarak bilinmesi gerekiyor. Kohen olacak soy olarak da, Aron Kohen oluyor. Ben demiyorum kaynak diyor. Bunda kızacak bir şey yok, ben kendi ismim Aron Kohen de değil benim fakat burada öyle geçiyor. Yani lakabı Harun Hz. Mehdi (as)’ın Moşiyah’ın lakabı Harun evet. Ve Kohen soyundan olduğu için Aron Kohen.
Münafık, İslam Alemi ve Müslümanlar İçin Hayati Bir Konudur. Münafıkla Karşılaşmak Müminin Neşesinin, Sağlığının, Sıhhatinin Güçlenmesini Sağlar
Şimdi bir münafık olayı olduğunda onun üzerine hemen onu çok iyi değerlendirmek lazım. Olaya atlamak gibi diyelim böyle. Çünkü münafık nadir ele geçen bir şeydir. Ele geçtiğinde de çok iyi değerlendirilmesi lazım. Mesela denizde de farz edelim böyle anormal ahtapotlar falan oluyor, bilim yakaladığında onu çok büyük olay oluyor. Münafık da her zaman ele geçmez, ele geçirdin mi çok değerlidir. Böyle miligramına kadar iyi değerlendirilmesi lazım münafığın. Çünkü sevap yönü yüksek olduğu için çok iyi değerlendirmek lazım. Onun için nadir ele geçen bir şey olduğu için çok iyi değerlendirmemizin nedeni bu. Adamlar diyor ki “Üç tane serseriyle niye uğraşıyorsunuz?” Öyle değil olay, şimdi münafık bizim için çok hayati bir konudur. Orada müminin nimeti var. Münafığı mümin eleştirdikçe bereketi artar, sevabı artar, sağlığı sıhhati artar, keyfi artar, neşesi artar yani her yönden iyidir. Birlik ve beraberliğe vesile olur, şevke vesile olur, heyecana vesile olur yoksa meskenet meydana gelir. Ve onu da kısaca değerlendirmek de iyi değildir. Mesela münafığı yıllarca değerlendirmek lazım. Hani beş dakikalık, on dakikalık, on günlük, on beş günlük değerlendirmeden ziyade yıllarca oradan sevabı elde etmek çok önemlidir. Çünkü ele geçmez kolay kolay. Mesela şeytanı yakalamışsın şeytanı niye bırakıyorsun, değil mi? Bak Allah düşmanını ele geçirmişsin bırakmazsın. Şeytanı bırakıyorsan haşa Allah’ı bırakmış olursun. Çünkü şeytanla mücadeleyi bıraktığında Allah’ı bırakmış olursun. Şeytanı ilimle irfanla ezdiğinde Allah’a sevgini göstermiş olursun, Allah’a bağlılığını göstermiş olursun.
Allah Bize Şeytanı Tanıttığında Şeytanı Son Katresine Kadar Milimetrenin Milyonda Bir Kuyruğu Kalsa Dahi Onunla İlmi Mücadele Yapmakla Mükellefiz
Allah bize şeytanı tanıttığında şeytanı son katresine kadar, milimetrenin milyonda biri kadar kuyruğu kalsa ona bile gereken bilimsel akılcı açıklamayı yapmakla mükellefiz. Onun için, bazı kardeşlerimiz şaşırıyorlar diyorlar “iki-üç tane it-kopukla niye uğraşıyorsunuz?” falan. İt-kopuk yakalamadık biz, şeytanı yakaladık, iblis ordusunu yakaladık. Biz orada şeytani bir yapı görmesek, şeytanı üstlerinde görmesek, şeytanın hululünü hissetmesek o şahıslara bizi hiç ilgilendirmez. Şeytan yakaladığımız için önemli görüyoruz. Yoksa alelade sıradan bir insan görsek bizi hiç ilgilendirmez. Yoksa küfürden de insanlar var, abuk-sabuk insanlar da var fakat nitelikli münafık çok önemlidir. Yani şeytanın keskin tecellisi çok önemlidir. Orada Müslüman büyük bir titizlikle bu nimeti iyi değerlendirecek. Münafık yakalamak, denizde böyle balina yakalamak gibi değildir nadide bir varlık yani şeytan. Şeytanı hissettiğimizde gördüğümüzde anladığımızda, Allah bize onu ilham ettiğinde bırakmamız diye bir konu olmaz. Sonuna kadar şeytanın faaliyetini, Allah Katında Cenab-ı Allah’ın takdir ettiği şekil neyse o oluşuncaya kadar onunla mücadele edilir. Dolayısıyla kardeşlerimiz bunu bazen şaşkınlıkla izleyebiliyor. Mesela diyor ki “Bir kadın münafık nedir nihayetinde?” Kardeşim kadın değil o işte, kadın bizi hiç ilgilendirmez ahlaksız da olsa hiç ilgilendirmez. Bir sürü ahlaksız var dünyada. İblis olduğu için yani üstüne iblisin çöktüğünü gördüğümüz için, nitelikli münafık olduğu için çok değerli görüyoruz ve çok önemli görüyoruz çünkü nitelikli. Münafığa her zaman rastlanır, zayıf nitelikli münafık olsa o kadar üstünde durmayız. Ama nitelikli olduğunda yani şeytanın bizzat kendi olduğunu gördüğümüzde, hissettiğimizde, anladığımızda onunla mücadeleyi Allah kalbimize vahyeder. Allah onu bize hissettirir ve o zaten şeytan olduğunu bize çok bağırır, anlatır ve tarif eder.
Münafığın Dilinden Şeytanın Vahyini Görürüz. Şeytan Münafığın Etini Kemiğini Kullanır. Şeytan Onun Bedeninde Olduğu İçin, Bilim Adamının Kobayı İncelemesi Gibi Bu Mahluklarda Şeytanı İnceleriz
Münafık kalbine akan şeytani vahyi yazar. Şeytan ona söyletir vahyeder o da onu yazı haline getirir. Orada şeytanın vahyini görürüz. Münafığın dilinden aktarır onu o. Münafığın etini kemiğini kullanır şeytan aktarır. Ve şeytan onu bırakmadığı için, onun bedeninde olduğu için biz oraya teksif oluruz. Yani bir bilim adamı nasıl bir kobayı inceliyor biz de bunu bilim adamı gibi inceleriz. Yani o kobayda şeytan nasıl tecelli ediyor, şeytan ona nasıl vahyediyor, şeytan hangi hususlara çok dikkat çekiyor, Müslümanlara şeytan hangi yönlerden saldırmak istiyor, o nitelikli münafığın üslubundan bunu çıkartırız. Ama tabii bunu ehlinin incelemesi lazım, avam bunu anlamaz. Yani avam münafığa gelen şeytanın vahyini çözemez. İlimde rasih olanlar çözebilir. Yani tamamı şeytanın vahyidir münafığın ifadeleri, izahları, anlatımları. Oraya bakarak münafığın ileri dönemde Müslümanlara hangi yönde saldırabilir, hangi noktalarda neler düşünür şeytan bunları görürüz. Mesela bak, münafıkları incelediğimde bugün yine dikkat ettim, öldürme arzusunu gördüm. Hayret yani öldürmez arzusu. Diyor ki mesela, “bir saniyede öldürmek isterim” diyor “bir saniye içerisinde” diyor yahut “birkaç saniye içerisinde öldürmek isterim” diyor. Şeytanın volümü yükselmiş yani ilaç etkisini göstermeye başlamış. Çünkü en son noktada şeytanın artık kendini yerden yere atma pozisyonu vardır. Artık kuyruğunu falan yerlere vurur debelenir falan böyle. Bak o raddeye gelmiş, o üsluba gelmiş. Bu, şeytanla mücadelenin doğru gittiğini gösterir. Onun için şeytanın bütün vahyinin muhafaza altına alınması lazım, her türlü vahyinin muhafaza altına alınması lazım. Ve orada şeytanın ruhu, felsefesi, kişiliği çok ince detaylarla tespit edilmesi lazım Kuran ölçüsü içerisinde.
Münafık İslam’ı Anlatmak İçin Kitap Dağıtmaz, Sadece Şeytanın Vahyini Dağıtır. Yüzeysel Gibi Görünen Şeylerin İçinde Allah’ın İşaretleri Vardır. Allah Münafığın Üzerinde Şeytanın Ahlaksızlığını Bize Gösteriyor
Münafıkların nasıl girift bakış açıları var, hangi konularda mesela şeytanın en çok haset ettiği konular nedir? Mesela en çok öfkelendiği konular nedir münafığın yani şeytanın? Mesela müminlerin dağılmasını istiyor ama müminlerin sayısı daha artıyor ama münafığa bakıyorsun sürekli tek, her yerde tek, bir kişi. Kardeşim aynısı, ayetin aynısı, etrafında hiç kimse yok hep tek. En fazla yanında iblis, ikinci iblis, üçüncü iblis ama hiç kimse yok. Ama müminlere bakıyoruz yanında coşkulu, kalbi Allah aşkıyla dolmuş melek gibi müminler. Ne oluyor? Daha da artıyor sayı daha da artıyor. İhtişam daha da artıyor, güzellik daha da artıyor, başarı daha da artıyor, kitaplar yüz biner yüz biner dağıtılıyor. Münafığın hiç kitap dağıttığını gördünüz mü? Münafık ancak şeytanın vahyini dağıtır, bak şeytanın vahyini dağıtır, Allah’ın kitabını dağıtamaz, Allah’ın emirlerini dağıtmaz. Ondan şeytanın vahyini dağıtması istenir o onu yapabilir. Dolayısıyla yani yüzeysel gibi görünen şeylerin içerisinde Allah’ın çok büyük işaretleri olur, çok büyük anlatımları olur. Mesela bizi şeytanla karşılaştırdığına göre bizim şeytanı yenmemizi istiyor Allah. “Bakın” diyor Allah “vahyi budur, ahlak yapısı budur, böyle aşağılık insanlara hulul eder, böyle cemiyet mikroplarına hulul eder, sayıları az olabilir sayıları az diye peşlerini bırakmayın çünkü bunlar nitelikli münafık, Kuran’a bakarak bunların ne kadar aşağılık ve karaktersiz olduklarını, ne kadar kahpe olduklarını görebilirsiniz” diyor Allah ayetlere baktığımızda. Onun için yani o tip yazılarda her satır çok önemlidir, münafığın ruhu açısından çok önemlidir. Mehdiyet’in yönü de zaten şeytanı yeryüzünden silmektir. Şeytanla hesaplaşmamızı istiyor Allah. Şeytan zaten insan suretinde gelir bize, öyle bir ruh gibi gelmez, insan suretinde gelecektir. İnsan suretinde geldiğinde de Müslüman onu bırakmaması lazım.
Sayın Destici’nin Tüm Milli Meselelerde Hükümete Destek Olacağı Açıklaması Çok Güzel. Sayın Bahçeli, Sayın Destici ve Tayyip Hocam’ın Birlikte Hareket Etmesi Milletimiz İçin Çok Önemli
Destici Hocam’a helal olsun, bugün Tayyip Hocam’ı ziyarete gitmiş Sayın Destici. Tüm milli meselelerde hükümetin yanında olduklarını söylemiş. Bak ısrarla söylüyordum. “Büyük Birlik Partisi hükümetle birlikte hareket etsin” dedim. Israrla söyledik. Bak Allah duamızı kabul etti elhamdülillah. 2019 seçimleri için düzenleme istemiş. Bu da Allahualem 2019’da AK Parti ile ittifakla seçime gidecekler. Mükemmel haber. Milliyetçi Hareket Partisi, Sayın Destici ve Tayyip Hocam aman ha, mutlaka birlikte. Tayyip Hocam’a tam destek. Ne belge gösterirlerse göstersinler. Video da gösterebilirler, telefon konuşması da. Hiç umurumuzda değil. Ben o insanın kişiliğine bakarım. Dava adamı mı değil mi? Dava adamı, bitti. Dünyadan geçmiş bir insan. Bana hiç hikaye yapmasınlar, hikaye anlatmasınlar. Yıllarca incelediler bak, ben bunu defalarca söylüyorum. CIA, MI6, Alman gizli servisi yani İngiliz derin devletine bağlı bütün sistemler ve FETÖ. FETÖ’nün yaverleri ta yanındaydı Tayyip Hoca’nın. Odası, evi, her yeri incelendi. Kardeşim hiçbir şey çıkmadı, bitti. Edebiyatı bırakın, boş yere uğraşıyorsunuz. Sonuna kadar destek Tayyip Hoca’ya. Gayet dürüst.
Akıl, Tutku ve Derinlik Kimdeyse Kadın Ona Yönelir. Aşkın Sonsuz Derinliğine Kendisini Çekebilen Bir Erkek İçin Kadın Deli Divane Olur
Orta güzellikte bir kadın düşünelim bir de dünyalar güzeli bir kadın. Bakın ikisi de eşittir. Ne kalıyor biliyor musun geriye? Akıl, tutku, derinlik kalıyor. Bir kadını akıl, tutku ve derinlik, insanı delirtecek derecede etkileyici hale getirebilir. Yani deli divane olursun. Aklıyla, orta derecede herhangi bir kadın, dünyalar güzeli kadın onun yanında hiç kalır adeta. Hiç yani çok durağan kalır. Allah onun kapısını kapamamıştır. Bu erkek için de geçerli, kadın için de. Mesela erkek herhangi bir insandır, herhangi görünüşte ama başka adam gelir omzu dev gibi kollar adamın kolunun üç misli her yer adale. Güçlü, kuvvetli ama bir de normal bir erkek var ama veyahut hatta daha zayıf diyelim bedenen daha zayıf, o şahsın kuvvetinin belki beşte biri bile yoktur onda beden kuvveti mesela o pazusuyla yüz kiloyu kaldırıyorsa o on beş kiloyu ancak kaldırıyor olabilir. Akıl, tutku ve derinlik kimdeyse kadın ona yönelir. Ve kadın deli divane olur öyle bir erkek için. Akıllı, tutkulu, aşkın sonsuz derinliğine onu çekebilen bir erkek için kadın delirir yani aklını atar. Öbürü ona sığır olarak gelir. Bir hayvan olarak gelir yani her şeyi iter. Her şeyi gıcık olur yemesi, içmesi, oturması, kalkması, adaleleri, sırtı, bacağı yani bir hayvan gibi gelir ona ve çok itici gelir. Onun için bunu bilmeyen tipler oluyor. Geliyor karnını gösteriyor, dönüyor poposunun resmini çekiyor koyuyor. Kadını daha da kızdırır bu mesela yandan sırıtarak resim çektirmiş cıvık hareketler yapıyor. Akılsızlığını sürekli gösteriyor elinde olmadan. Akıllı bir erkeğin yanında o bir hiçtir. Kadın da öyledir, güzel bir kadının yanında akıllı, derin, tutkulu bir kadın kahredici bir güçtür. İnsanı adeta sarhoş eder, esir eder. İnsanı hipnoza sokar öyle bir kadın.
(“Beyin gücü metafizik olaylara sebep olur mu?” izleyici sorusu)
Beyin gücü, dünya hâkimiyetine sebep oluyor, metafizik olaylar hiç kalır. Yani bütün dünya emrine girer insanın. Beyin sağlamsa çok samimiyse, tam samimiyse, Allah'a tam ram olduysa o, dünya hâkimiyeti getirir. Bütün dünya o insana hizmet eder ama bütün dünya, olaylar, tarih direkt ona göre yönlenir, her şey. Yani Birleşmiş Milletler de ona göre hareket eder, NATO da ona göre hareket eder ama haberi bile olmaz. Bütün sistem ona göre hareket eder. Gökteki yıldızlar, olaylar, yer, yerdeki hareketler hep ona göre hareket eder. Mesela Mehdi (as) için diyor ya; “Yer ve gök ehli ondan razı olur” dediği o, hadis. Bak, yer ve gök ehli. Yer olduğu gibi ona uyuyor, gök de olduğu gibi ona uyuyor ama fark edilmez bu. Yani dikkatlice bakılırsa fark edilir ama benim canımın dediği tabii o değil. Yani beyin gücüyle mesela bir çatalı bükmek mümkün mü, eşyayı hareket ettirmek mümkün mü, onu demek istiyor değil mi? O, iyi bir şey değil yani onun olması, imtihan açısından iyi bir şey değil. Fark edilmeyen mucizeler daha iyidir yani iman nuruyla anlaşılan mucizeler daha iyidir, düşünerek. Alenen olanlar sevap kaybettirir, sevabın gücünü kırdırır. Yani olmamasını istemek daha iyi, yoksa olur yani harikalar olur. Zor zamanlarda olur, zor zamanlarda olur, ara ara olur.
Şeytanla Karşılaştığında Onunla İlmen Mücadele Etmemek Uygun Olmaz. Şeytan Ayağına Gelmişse Onunla Mücadele Etme İbadetinin Vakti Gelmiştir
Münafık, aslında şeytandır, şeytan da münafıktır, aynıdır ikisi. Ama bazen şeytan, insan suretine girer, müminlerin yanına gelir. Müminler farkına varmaz yani sonra farkına varır. Mesela beraber yaşarlar, gezer, haberi yok müminin, yanında şeytan olduğunu bilmiyor. Sonra şeytan; “Merhaba” diyor, kendini tanıtıyor, münafık sonra ortaya çıkar. Yani şeytan olduğunu tanıtır, kendini tanıtır. Tanıttığında çok önemlidir o yani iman açısından, imtihan açısından çok hayatidir. Yani şeytan hiçbir şekilde takibi bırakılmaz, yakalandığında hiç bırakmamak lazım. Yani insan olarak suretinde tecelli ettiğinde zaten cisim tecellisi olduğu için gizlenmesi mümkün değildir. Yani hazır elinin altında, görebildiğin şekilde şeytanı yakaladın demektir. Artık ona göre o ibadetin şeklini güçlendirerek ve arttırarak Kuran'a göre tanzim etmek gerekiyor. Yani şeytandan kaçmak olmaz, yani, “Bana ne, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” işte “it yürür, kervan yürür” veyahut buna benzer bir sözle şeytan terk edilmez. Yani ibadete muhalif bir şey bu. Allah senin ayağına gönderdiyse, yanına gönderdiyse şeytanı, artık ibadetin vakti gelmiştir. O ibadetin en mükemmel şekilde ifa edilmesi gerekiyor. O ibadet de Kuran'la ifa edilir, tabii hukukla, kanunla, akılla, irfanla. Tabii şeytan, çok çemkiren ve çok saldırgan, çok vahşi görünen bir mahlûktur şeytan. Ama mümin tabii onun vahşiliğinden yahut saldırganlığından, azgınlığından onun şeytanlığını daha iyi anladığı için daha iyi üstüne çöker.
Kuran İnsanların Normal Akla Sahip Olmasını Sağlar. Kuran Olmadığında İnsanın Dengeli ve Tutarlı Olması Mümkün Olmaz
Kuran insanların akıllı olmasını sağlar, normal insan olmasını sağlar. Kuran olmadığında insan normal akla sahip olmaz. Tevrat’la da insan akıllı olur. Kuran’ın hakemliğinde Tevrat onda da çok akıllı olur. Onun için Museviler çok akıllıdırlar. Bütün Nobel ödülleri falan hep onlarındır. Bütün buluşları hep Museviler yaparlar. Çok akıllı olur insan. Hristiyanlarda da öyle İncil’e tam uyarsa çok akıllı olur. Ama Kuran’ın hakemliğinde olması lazım, Kuran’ın hakemliğinde. Zaten öyle insanlar Kuran da okuyorlar. Kuran’ın hakemliğinde okuyorlar kitapları. Öyle boş kafalı insan olmaz o insanlar.
İslam Birliği’nin Vakti İçin Takdir Edilmiş Bir Zaman Var. Alametlere Bakarak Bu Vaktin Artık Yakın Olduğunu Anlıyoruz
Allah’ın bir planı oluyor, Allah’ın dediği bir vakit oluyor onun dışında kaderde bir izin olmuyor. Şimdi bu Mehdiyet’in son safhasındayız üç, beş, yedi, dokuz sene içinde bu güzelliğin oluşacağını diğer alametlere bakarak görebiliyoruz. Çünkü diğer alametler Peygamber (sav) ne dediyse çıktı. Hayret edilecek şeyler bunlar ama münafıklar bunları gizliyorlar, küfür de bunları gizliyor. Bir kısım Müslümanlar da gizliyor. İki uçlu kuyruklu yıldız çıkacak demek ne demek? Hiçbir bilim adamı, hiçbir tarih kitabı, hiçbir yerde bahsetmiyor. İki uçlu kuyruklu yıldız olmaz, bilimsel olarak olmaz mantığı yok ve diğer kuyruklu yıldızların aksine bir kuyruklu yıldız gitmez, bir sebebi de yok. Binlerce kuyruklu yıldız gelmiş geçmiş tarih içerisinde hiçbiri gerisin geri dönmemiş bu geri gidiyor ve hiçbiri iki uçlu olmaz, bu iki uçlu. Hiçbiri bu kadar parlak olmuyor, bu çok parlak. Bu kuyruklu yıldızı vaat etmiş Peygamber (sav), aynısıyla çıkmış. Bunu söyleyen Peygamber (sav)’in bu sözüne inanıyorsun çıkıyor. “Mehdi çıkacak” deyince buna niye inanmıyorsun? Bak detay detay tarif ediyor bak yıldızın eşkalini bildiriyor, Mehdi (as)’nin de eşkalini bildiriyor. Yıldızın eşkalini bildirdiğinde yıldız aynı o eşkalde çıkıyor. Aynı tarihte aynı şekilde tam çıkıyor. Çünkü bak ondan önce diyor ki “bir kuyruklu yıldız daha çıkacak” diyor şimdi kuyruklu yıldızı tek açıklamıyor “bir kuyruklu yıldız daha çıkacak” diyor o da çıkıyor mu? Çıkıyor, Halley. Şimdi diyor ki “iki uçlu kuyruklu yıldız çıkmadan önce kuraklık olacak” diyor “yağmurlar kesilecek” yağmurlar kesildi mi? Kesildi. Hatta Kızılırmak’ın suyunu Ankara’ya getirmeye kalktılar, barajlarda su kalmadı. Aynen dediği gibi çıktı. Sonra dedi ki Peygamberimiz (sav) “Bu kuyruklu yıldızın çıkışından sonra yağmurlar çoğalacak” çoğaldı mı? Aynısı ile çoğaldı ve seller oldu.
Hz. Mehdi Devrinde Tüm Silahlar Kalkacak. Top, Tank, Tüfek Kalmayacak. İnsan Öldürmek İçin Teknoloji Kullanılmasına İnsanlar Çok Şaşıracak
Hiç silah kalmayacak hiç. Mehdi (as) devrinde hiç kalmıyor. Top, tank, tüfek hiçbir şey kalmıyor. Tamamı eritilecektir ve bu mantıksızlığa da insanlar şaşıracak. Adam öldürmek için tank yapılır mı? Adam öldürmek için top yapılır mı? O kadar bomba imal edilir mi, adam öldürmek için? Her ülke bomba imal ediyor. Her ülke cayır cayır tank yapıyor. Atom bombaları napalm bombaları yapıyor. Adam öldürme sanatı öğretiliyor işte şöyle süngüyü sokarsan şöyle ölür. Mermilerde öldürücülüğün artmasın için mermi içinde patlamasına göre ayarlanıyor “merminin girişi ve çıkarken parçalarsa” diyor “daha rahat öldürür insanı” diyor, ona göre yapılıyor mermiler. İnsanlar hayretler içinde kalacak insan birbirini öldürür mü? Ne gerek var savaşa ne gerek var, kavgaya ne gerek var? İşte bu Mehdi (as) ile engellenecek İmam Mehdi (as) ile.
(Ahmet Davutoğlu ABD’de devam eden Reza Zarrab’ın tanık olarak ifade verdiği dava ile ilgili konuştu ve şunları söyledi; “Devletimize yapılan her komplo karşısında dimdik dururken adaleti ve ahlakı hakim kılmak zorundayız. Devletimiz ateş çemberi içinden geçerken her birimiz bu ülkeyi bu ateş çemberinden nasıl çıkarırız diye düşünürken Reza Zarrab başta olmak üzere bu ateş çemberindeki ülkenin düştüğü zor şartlarda kim kendi çıkarını düşünmüşse, kim servetini artırmayı planlamışsa, kim rüşvet almışsa, kim haksız kazanç peşinde olmuş ve elde etmişse onlardan da hesap sorulmalıdır. Bu yanlışın hesap verilme makamı da New York değil Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleridir. Bu anlamda İran’a da dost bir ülke olarak düşen görev de budur.)
Reza Zarrab’ı oraya götürdüler hiç doğal olan hiçbir şey yok baştan sona oyun, çok kötü. Ayrıca rüşvet alan da varsa devlet onu anında tespit eder. Kimsenin boğazından öyle bir şey geçmez adama kustururlar öyle bir şeyi mümkün değil. Devletin adliyesi var mahkemesi var şusu var busu var. Öyle para harcayan da kimseyi göremedik biz Türkiye’de. Tayyip Hoca da hiç bu işlere girmez hiç, hiç. Onu yapacak bir insan asla asla değil boş yere zorlamasınlar her türlü incelediler hiçbir netice alamadılar.
(“Türkiye, İsrail’e dost mu düşman mı?” izleyici sorusu)
Tabii ki dost. Düşman olması için bir sebep yok. Onlar Peygamber nesli Hz. Musa (as)’nın evlatları Hz. İbrahim (as)’in evlatları, bizi yanlış yönlendiriyorlar bazı insanlar. Namazında niyazında temiz insanlar onlar da namaz kılar Musevilerin onların da ibadeti vardır. Helale harama dikkat ederler. Allah’ın birliğine, cennete cehenneme inanırlar. Hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanırlar, kadere inanırlar. Bütün Peygamberlere inanıyorlar mümindir Museviler dolayısı ile onlara düşmanlık şeytani bir duygudur. Şeytanın etkisi ile olur sakın. İsrail’i seviyoruz, Musevileri seviyoruz onları kardeşlerimiz olarak bağrımıza basıyoruz. Allah onları korusun kollasın bütün müminleri de koruyup kollasın. Hristiyanlar, Museviler, Müslümanlar hepsi Allah’ın kulu ve mümindirler. Hz. Muhammed (sav)’e hiçbiri “yalan söyledi” demiyor. Yalan söyledi diyen varsa o küfür içindedir. Ama yalan söyledi demiyorsa mümindir. Her biri Muhammedi Musevi’dir. Muhammedi İsevi’dir. Dolayısıyla mümin kardeşlerimizdir.
Doğru Konuşmak Çok Zevklidir. İnsan Sevdiğiyle Israrla Doğru Konuşuyorsa Bu, Ruhunda Çok Güzel Bir Heyecana Sebep Olur
Yalan söyleyen affedilir ama delilik tarzında yalan söyleyen varsa uzak durmak lazım. Mesela münafıklarda öyledir fablasyon kudurmuş gibi atar sürekli yalan söyler. Manyak o onunla uğraşılmaz uzak durmak lazım. Ama mümin arada sırada çok nadir ağzından yalan kaçabilir tabii ki affedilir. O da özür diler Allah affetsin der onun bir önemi yok. Ama yalan korkunç bir şey tabii, bir maske ile konuşmuş olursun. Doğru konuşmak çok zevklidir, eğlencelidir, neşelidir. Heyecan verir insana sürekli doğru konuşmak. İnsan sevdiği ile mutlaka doğru konuşuyorsa bu kalbinde muazzam heyecana sebep olur çok zevklidir. Israrla doğru konuşmak çok zevkli bir şey.
(“Öğrencilerin az da olsa bir maaşlarının olması gerektiğini düşünüyor musunuz?” izleyici sorusu)
Doğru diyor tabii ki. Ne olacak beş yüz Lira yedi yüz Lira değil mi? Çocuk şimdi burs kazanamamış olabilir ne yapacak? Ama şöyle olur mesela kredi alıyorsa burs alıyorsa ona bir maaş verilmeyebilir ama kredi ve burs alamadıysa maaş verilsin ne olur, çocuğa? Değil mi? Hayrına insan yapabilir. Bunu vakıflar, dernekler de yapabilir. Öğrencilere aslında bunu hiç sezdirmeden yapmak lazım, öğrenciye bir kere harçlık vermek bir şey olması lazım gelenek olması lazım. Bayramlarda çocuklara nasıl harçlık veriliyor öğrenciye de öyle harçlık verilir. Ne olur mesela bir yüz Lira versen? Arada geliyor öğrenci tanıdığın al çantasına bir yüz Lira koy “bu öğrenci harçlığı” diye bunun adet olması lazım. Öğrencilerin de bundan utanmaması lazım. Çok makul olması lazım amcası, dayısı, akrabası komşusu geldiğinde öğrenciye harçlık vermesi lazım. Bunu bir gelenek haline getirmek gerekiyor ama iyi bir gelenek, oturmuş bir bereket geleneği gibi görmek lazım. Bayramda mesela adam şeker veriyor alıyor utanıyor mu? Utanmıyor, bayram şekeri gibi görecek alacak.
Müminler İnsan Şekline Girmiş Münafıkla Karşılaştığında Fitneyi Tam Etkisiz Hale Getirene Kadar İlmen Mücadele Etmekle Sorumludur
Hz. Osman (ra) mübarek, kendi yüzünden isyancılara karşı Müslüman kanı dökülmemesi için çatışmaya izin vermemişti. Ancak münafıklar kudurmuştu Hz. Osman (ra)’ı öldürmeye karar vermişlerdi. Hiçbir öğüt dinlemiyorlardı gözü dönmüş artık, kudurma alameti böyle münafık kudurması. Hz. Ali (kv) isyancılara münafıklara diyor ki; “Kılıçlarınızı sıyırmayın, sıyırırsanız bir daha kınına koyamazsınız. Unutmayınız ki Medine’yi koruyan meleklerdir. Eğer onu şehit ederseniz” Hz. Osman (ra)’ı şehit ederseniz “melekler Medine’yi bırakıp giderler. Bir halife şehit edilince otuz bin insan şehit edilmiş gibidir” diye onlara ikazda bulundu fakat münafıklara etkisi olmadı ve gidip o mübareği şehit ettiler. Ama işte her zaman diyorum münafıkları eğer hani “bunlar it kopuk takımıdır boş ver it ürdürmekten sonra kenardan geçmek evladır” veyahut işte “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” olmaz. Münafığı yakaladığında şeytanı yakalamış oluyorsun çökertinceye kadar yakasını bırakmazsın. On yıl, yirmi yıl, otuz yıl fark etmez ne kadar çırpınırsa çırpınsın mutlaka çökertinceye kadar devam edilmesi farzdır.