Sayın Adnan Oktar'ın 25 Şubat 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Şubat 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

33261

A9 TV, 25 Şubat 2018

 

(Adnan Bey, Erbakan Hocamız’ın vefatının 7. yılı nedeniyle Hocamız İstanbul Zeytinburnu’ndaki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Kabri başında Kuran-ı Kerim okundu ve dua edildi.)

Erbakan Hocam maneviyatın en gerilediği dönemde mürşit gibi çıktı. Muazzam böyle maneviyatta, Allah inancında, imanda müthiş bir heyecan, müthiş bir kitle oluşturdu. Daha önce insanlar Müslümanım demeye çekiniyorlardı diyemiyorlardı. Muazzam şevk meydana getirdi. Partinin etkisi sanki bir Nakşibendi tarikatı gibi etki yaptı yani öyle. Partiye üye olan zaten dindar oluyordu, çok daha dindar oluyordu. Akademisyenler şu bu falan hep sürekli partiye üye oluyordu. Üye olunca da hemen tabii o dergahın etkisi altına girip çok dindar oluyorlardı. Muazzam faydası oldu çok çok büyük faydası oldu. Milliyetçi Hareket Partisi de öyle ülkücüler, ülkü ocaklarına gelen mesela hiç alakasız çocuklar getiriyorlardı üç günde, beş günde çakı gibi ülkücü oluyorlardı böyle cesur, kararlı. Mesela hiç Osmanlı padişahlarını bilmeyen, Malazgirt’i, Mohaç’ı bilmeyen çocuklar bir anda Osmanlı tarihini çok güzel bilen böyle kabadayı, yiğit, cesur gençler haline geldiler. Hem Erbakan Hocamız,  hem Rahmetli Türkeş her ikisi rahmetli Türkiye’yi ihya ettiler. Bu kurtuluşu sağlayanlar onlardır. İki muhteşem Mehdi’dir aslında ikisi de. Rahmetli Erbakan da, Rahmetli Türkeş de iki muhteşem Mehdi’dir. Türkiye’den belayı def-ü ref ettiler elhamdülillah, Allah vesile etti. Muazzamdır etkileri. O devri bilen bilir.  

 

(“İHH gibi yardım kuruluşları hakkında ne düşünüyorsunuz?” izleyici sorusu)

İHH o kadar fedakardır ki, o kadar delikanlıdırlar ki onların çektiği çileyi onların fedakarlığını anlatmak için üç cilt kitap yazsan yetmez. Gizli kahramanlar onlar çok çile çekiyor o çocuklar çok. Her yere giderler her şeyi yaparlar ve en ulaşılmaz yerlere ulaşıyorlar. En belalı yerlere ulaşıyorlar. Her yerde onlar, maşaAllah. Suriye’de en ağır çatışma alanlarında bile onlar oluyor. Hep yiğit kahramanlar, maşaAllah. Birçok yardım kuruluşu öyle bir yere giremez çekinir. Hiç fütur vermiyorlar. Bomba yağmur gibi yağıyor, onlar daha hala orada pide dağıtıyorlar, yiyecek dağıtıyorlar, su dağıtıyorlar. İHH’ya gözü kapalı yardımcı olsun milletimiz. Allah rızası için, siyasi bir yönleri de yok, siyasi hiçbir amaçları yok. Sadece Allah’ın rızası başka bir şey yok.

 

(Türk ordusu Hatay’ın hemen yanı başında Cinderes’e girme hazırlığında. TSK burayı özellikle almayı istiyor. Çünkü Hatay’a yapılan saldırılarda hep Cinderes üzerinden yapılıyor. Burası alınırsa Hatay’ın güvenliği sağlanmış olacak. Ayrıca Afrin merkeze giden hat da tamamen elimize geçmiş olacak. Gaziantep’te toplanan komando, jandarma özel harekat, polis özel harekat ve güvenlik korucularından oluşan 3 bin kişilik birlik Cinderes için Afrin’e uğurlandı.)

Ordumuz askerimiz tabii çok daha iyi bilir ama tabii önce orayı iyice temizlemek önemli. Önce bir uyarmak sonra da bütün geçit yollarını şurayı burayı varsa cephanelik şu bu falan bunların hepsinin ellerinden alınması gerekiyor. Nasılsa artık uygun bir şekilde.

 

Kardeşim, yalnız bir operasyonlarda şunda bunda en hayati konu ululemr kimse onun etrafında kilitlenmektir. FETÖ’cüler hep oradan fütur vermeye çalışıyorlar benim gördüğüm, vesvese vermeye çalışıyorlar. Ululemr etrafında kilitlenmek İngiliz derin devletinin en korktuğu, en kinlendiği şeydir. En rahatsız olduğu konu odur. En iyi kuvvet veren şey de odur. Her ne pahasına olursa olsun, ne dedikodu çıkarsa çıksın, ne söylerlerse söylesinler hiçbir dedikoduyu kaale almaksızın dürüstlüğüne güvendiğimiz ululemre itaat. Nasıl? Yüzde yüz, hiç gözgü kapalı, hiç uzatmaya gerek yok. Bu akıl almaz kızdırıcı olur. Çünkü devletin bildiği halkın bilmediği konular oluyor. İtaat meseleyi halleder. İtaat derken desteklemek. Zaten millet asker değil ki itaat etsin, destek destek siyasi destek buna çok dikkat etmek lazım.

Konuşuyoruz, oradan buradan bana haberler geliyor, asker zayiatının çok fazla olduğunu söylüyorlar kasten, millet diyecek ki “abov” falan yalan böyle bir şey yok. Asker zayiatı diye bir şey yok. Şehitlerimiz var, onlar da belirli. Gayet özenli gidiyor ordumuz gayet de başarılı operasyon. Sivillere yönelik de öyle bir olay yok, olması için de bir sebep yok. Çok çok çok özen gösterildiğinden eminim ben. Hep Anadolu’nun aslanları, Çorum’dan, Tokat’tan Turhal’dan gelmiş namazında niyazında insanlar. Sivil katledilmesi, sivilin şehit edilmesi askerin en çekindiği şeydir. Eğer öyle bir şey olmuş olsa yani sivillere önem verilmemiş olsa zaten bölge tamamen kurtulmuş bitmişti. En fazla bak en fazla 72 saat sürerdi. Dümdüz halıya dönerdi her yer. Asker zayiatı da hiç olmazdı yani askerlerimiz şehit olmazdı onların tabiriyle diyorum zayiat diye. Asker şehit olması hiç olmazdı. Askerlerin şehit olmasının nedeni sivillere özen göstermemizdir. Askerin şehit olmasının tek nedeni bu. Kasten böyle haberler yayıyorlar. Bu oyuna kimse gelmesin. İşte “2 bin asker, 3 bin asker zayiatı” bilmem ne. Çok münasebetsiz bir ifade bu. Sakın hiç kimse böyle bir şey kullanmasın. Böyle bir şey yok, belirli sayıda sadece şehitlerimiz var onları da her gün görüyoruz o kadar. Bu, panik meydana getirmek için yapılan, hayır, olsa ne olur ayrıca? 5 bin şehit de veririz ayrıca 10 bin şehit de veririz, o bizi tedirgin mi edecek yani? Yüz bin şehit de veririz. Öyle bir derdimiz yok bizim, vatanın kurtulması için hepsini yaparız. Dolayısıyla bu tip haberlere kimse itibar etmesin. Bunları çıkartırlar bu tip şeyleri. Bunlara itibar etmemek önemli. Bir, başkumandanın ululemrin siyasi yönden desteklenmesi. İki, yalan haberlere itibar edilmemesi bu kadar.

Bir de bu asker şehit sayısını çok gösteren kişilere bir dikkat etmek lazım. Neden bunu yapıyorlar ve kimdir bunlar? Bu FETÖ’cü ağzı, İngiliz derin devletinin ağzı. İngiliz derin devletinin kahpe ajanları kaynıyor Türkiye’de, ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Acayip arsızlar şu an. Halbuki İngiliz derin devletine ajanlık yapmak normalde karşılığı idamdı, vatan hainliği. Ama şu an müebbet hapistir. Vatan haini İngiliz ajanları şu an göğüslerini gere gere geziyorlar Türkiye’de akıl almaz ferahlar. Hesap vermeyeceklerini zannediyorlar. Milimi milimine hesap verecekler.

 

Aselsan, Roketsan Gibi Kurumlara Gençlerin Daha Çok Destek Vermesi Önemli. Kimsenin Ulaşamayacağı Teknolojiye, Kimsenin Ulaşamayacağı Savunma Sistemlerine Ulaşalım

Gençlerimiz bu HAVELSAN, ASELSAN, ROKETSAN gibi kurumlara ağırlık versinler. Orada mühendis olmaya, orada icat yapmaya ağırlık versinler gençlerimiz. Onları yöneltelim, hükümet de zaten şevklendiriyor ama daha da şevklendirelim. Çok kafalı gençler var mucit. Bu HAVELSAN, ASELSAN, ROKETSAN’da ODTÜ’lü, İTÜ’lü gençler dolsunlar oralara güzel icatlar yapsınlar. Bizim icada çok ihtiyacımız var Türkiye’nin. Sürekli geliştirsinler, teknolojiyi geliştirsinler, bilimi geliştirsinler. Bilimde, teknolojide bir patlama meydana gelsin. Kimsenin erişemeyeceği teknolojiye ulaşalım. Kimsenin ulaşamayacağı silahlar üretelim. Savunma silahları yapalım kimsenin beceremeyeceği.

 

(Star Gazetesi Yazarı Yiğit Bulut, evrimin yenilgiye uğradığına dair şöyle bir yazı yazdı: “Big Bang varsayımı rahatsız etmiyor ama Yaratan deyince bazılarında derin rahatsızlık yaratıyor. Rastgele ortaya çıkmak gibi bir saçmalığı yaratılmış olmaya tercih edip de adına bilim dedikleri zaman o noktada kopuyorum. Sevgili dostlarım, ben o dönemde ne zaman Yaratan kavramını kullandım, mürteci suçlamasına kadar giden bir damarın harekete geçtiğini fark ettim. Ve en önemlisi şunu gördüm; ‘evrim saçmadır’ demenin de bu ülkede kolay olmadığını ve evrim lobisinin çok yol aldığını üzülerek gözlemledim. Bugün durum farklı, Darwin evrim saçmalığını yaymaya çalışıp maneviyatı zedelenmiş insan projesine adam toplayanlar yenildi” dedi.)

Adı gibi yiğitmiş. Çok güzel konuşmuş, tehlikeyi fark etmiş. İngiliz derin devletinin dinine bir yumruk da o vurmuş. İngiliz derin devletinin dinidir Darwinizm. Dünyayı onunla mahvediyorlar. Aman ha aman, sakın ha sakın. Bütün fitnelerin belaların altında bunlar yatıyor. Osmanlı İmparatorluğu yıkılacak imparatorluk mu? Kimin gücü yeter? Gayet rahat yıktılar İngiliz derin devleti. Yeni bir devlet nasıl kurulsun durduk yere? Adama diyorsun ki mesela “burada devlet kur.” Nasıl kursun? Devlet kuruyor ve yeniden devlet yıkıyor. Onun için İngiliz derin devletini kavramayan bir gençlik dünyadaki belaları da anlamaz. Bütün fitnenin kökeni odur.

 

(Adnan Bey, dün AK Parti Osmaniye İl Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan şunları söyledi: “Kardeşlerim ne perde arkasında yürütülen kirli pazarlıklar, ne sahada sahnelenmeye çalışılan Ali Cengiz oyunları bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Bu tür imtihan dönemleri aynı zamanda bir turnusol vazifesi de görüyor. Bu zamanda ak koyun kara koyun belli oluyor. Ülkesinin ve milletinin menfaatini gözetenlerle, kendi çıkarları için mücadele edenler ayan beyan ortaya çıkıyor. Yerli ve milli olanlar ile emperyalist efendilerine gönüllü hizmetkarlık yapanlar birbirlerinden ayrışıyorlar. Maalesef Türkiye’de vatan yansa ateşinden ısınacak kadar yüreği kararmış, gözü dönmüş asalak bir kesim de var. Biz bunları çok iyi biliyoruz. Biz bunları 27 Mayıslardan tanıyoruz. 12 Eylüllerden tanıyoruz. 28 Şubatlardan tanıyoruz. Hatta yakın zamanda darbe teşebbüsüne verdikleri desteklerden tanıyoruz. Biz bunları attıkları küstah manşetlerden bir türlü gizleyemedikleri millet ve devlet düşmanlığından tanıyoruz. Biz bunları ülkemizin sıkıntı yaşadığı ne kadar devlet varsa onlara piyonluk yapmalarından tanıyoruz. Yaşadığımız onca ihanet sonrasında biz bunları o kadar tanıyoruz ki, inanın biz bunların ciğerlerini okuruz ciğerlerini. Bunların sayıları epey azaldı ama varlıkları sürüyor. Medya, sanat ve siyaset başta olmak üzere çeşitli alanlarda halen bazı köşe başlarını tutmaya gayret edenler var, bunları da tanıyoruz. Kusura bakmasınlar bu ülke öyle yolgeçen hanı değildir. Türkiye’de ihtilaf yerine ittifakı, ayrışma yerine müşterekleri yücelten yeni bir siyasi iklim de oluşuyor.”)

Tayyip Hocam delikanlının hası ve çok akıllı güzel konuşuyor. Ama tamam güzel konuşuyor diyelim ama en güzel destek her zaman söylüyorum Tayyip Hoca’nın etrafında surlaşmak ve çelik bir kale gibi olmak. Lider ve millet çok önemlidir. Lider çok hayati bir konudur. Kim ne derse desin liderden yana olmak gerekir. İstediğini desin ben samimiyetine bakarım, dürüstlüğüne bakarım. Dava adamı mı değil mi, Müslüman mı mümin mi? Allah için yaşıyor mu yaşamıyor mu ben ona bakarım. Ben belge, kağıt, fotoğrafa göre hareket etmem. Bırak bana onları sen, bana vız gelir tırıs gider onlar. Destekleyeceğiz görünmeyenlerle ve görünenlerle destekleyeceğiz.  

 

Mehdi (as) İle İlgili Hadis Açıklamaları

İmam Caferi Sadık (as) diyor ki: “İmam Mehdi paktır çok temizdir, razı olunanlardandır.” Allah’ın bak “razı olunanlardandır. Hidayet ehlidir.” Hidayete sebep olur yani Mehdiliğin isim kaynağı zaten. “Ve seçkindir, kıyam etmesi ümitle beklenendir. Cenab-ı Allah bunun için seçmiş ve ona ruh aleminde ve ceset aleminde yaratırken en iyi şekilde yaratmıştır. Mehdi (as) yaratılmadan önce o Allah'ın arşının sağ tarafında gölge şeklindeydi” diyor. “Allah'ın arşının sağ tarafında gölge şeklinde duruyordu” diyor. Daha kainat yaratılmadan. Kendisi de yaratılmadan önce. “Ve Allah'ın gayb ilminde Allah ona hikmet vermişti. Allah onu kendi ilmiyle ismeti için seçti.” Gaybet-i Numani 13. bölümde geçiyor bu konu.

Peygamberimiz (sav) diyor ki: “Birinin Mehdi olduğundan şüpheleniyorsanız Mehdi (as)’a kimsenin cevabını bulamadığı sorular hakkında sorun. Bu sorulara çözümü Mehdi dışındakiler cevap veremezler” diyor. Mesela çok zor bir karmaşık soru sorun bir tek o cevaplar diyor oradan anlarsınız diyor. (El Kafi Cilt 1 Sayfa 340. İrtibat el Hüdad Cilt 3 Sayfa 445. Bihar’ul Envar Cilt 52. Sayfa 157)

Peygamberimiz (sav) diyor ki: “Evladım Mehdi (as)’ın başarısı gerçekte benim başarımdır. Hz. Adem’in, Nuh’un, Musa’nın ve İsa (as) ve diğer tüm peygamberlerin başarısıdır” diyor. “Onun başarısı” diyor. Taberi Delail'ul- İmamet 1369 numaralı hadis.

“Ahir zamanda” diyor “Mehdi devrinde küfür ve deccaliyet etrafı fitneye sarar” diyor Peygamberimiz (sav). “O gün kadın kadınla evlenir, erkek erkekle evlenir, aynı kadınla zifafa girer gibi erkekle zifafa girerler” diyor. Aynı bak homoseksüellik var ya İngiliz derin devletinin. İmam Ali’nin Hutbetul Beyan 2. Kaynak Ilzam al-Nasib 2. Cilt. Sayfa 184. Bak “erkekle” diyor “erkek erkekle zifafa girer gibi evlenir ve zifafa girerler” diyor. “Kadınla zifafa girer gibi” diyor. “O gün kadın kadınla evlenir aynı erkek ve kadının zifafa girmesi gibi zifafa girerler. Erkek erkekle evlenir, aynı erkekle kadının zifafa girmesi gibi zifafa girerler” diyor.

 

(“Evlerde dini sohbet yapmalı mıyız?” izleyici sorusu)

Sıkıcı olmayan, iyi niyetli, samimi dini sohbet çok güzel olur. Ama sıkıcı sohbetler, gösteriş için yapılan sohbetler, samimiyetsiz sohbetler çok sıkar. Candan, içten olan sohbet çok rahatlatıcı olur. Mesela Şeyh Nazım Hocam sohbet yapardı, ben bayılırdım yani. Çok güzel, çok candan sohbet, çok güzel dinlenirdi. Mahmut Hoca da öyle, çok güzel sohbeti çok güzeldi onun. Mürşitlerin çok güzel oluyor sohbetleri, samimi oldukları için. Samimi olan sohbet her eve bereket, güzellik. Özellikle geniş evi olanlar her akşam mahalleyi çağırıp sohbet toplantısı yapması evin sadakası olur, ilmin sadakası olur, ömrünün sadakası olur, çok iyi olur.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında emperyalistlere hizmet veren ajanlara dikkat çekti. “Yerli ve milli olanlarla emperyalist efendilerine gönüllü hizmetkarlık yapanlar kendilerinden ayrışıveriyor. Maalesef Türkiye'de vatan yansa ateşinde ısınacak kadar yüreği kararmış, gözü dönmüş, asalak bir kesim var. Bunu da bilmemiz lazım” dedi.)

İşte bak o İngiliz ajanı kahpelere dikkat çekmiş oluyor alçaklara. Konuları birkaç günden beri anlatıyoruz ya o konuyu vurgulayan bir açıklama yapmış. Hakikaten çok kinliler bu münafıklar. Türk devletine, Türk milletine, hükümete, AK Parti’ye yani Türkiye'nin yıkılması için can atan alçaklar. Çok vicdansızlar. Bizim de işte tutuklanmamız, dağılmamız, Darwinizm’e karşı mücadelenin durması, iman hakikatleri anlatmamızın durması, Kuran mucizelerini anlatmamızın durması, homoseksüelliğe yönelik faaliyetin durması, onları durdurmak. Homoseksüelliği durdurmaya yönelik faaliyetin durması her türlü yani. İngiliz derin devletine karşı mücadelenin durması. Şeytanın oyunlarına karşı yaptığımız mücadelenin durması. Bunların hepsinin durması için ve Türkiye’nin de yıkılması için adamlar geceli, gündüzlü uğraşıyorlar. Yıkmaya kalktıkça Türkiye daha büyüyor. Bizi yıkmaya kalktıkça biz daha büyüyoruz. Allah aksiyle karşılık veriliyor. Sağlık sıhhat veriyor Allah. Uzun ömür veriyor, bereket veriyor, imkan tanıyor. Diyor ya Allah “Allah onları senin eline verecek, sen de onları darmadağın edeceksin” diyor.

 

(“İnternet ne için yaratılmıştır?” izleyici sorusu)

Tek amacı var; Mehdiyet, İslam’ın dünyaya hakimiyeti başka hiçbir nedeni yok. Ve dabbet-ül arzdır. Kuran’da belirtilen dabbet-ül arz. Harikadır. Yaptıkları bilimsel açıklamayla alakası yok. Kendileri de şaşırıyorlar zaten böyle çalışmasına. Mesela aç bilgisayarın içerisini hiçbir şey yok. Dandik aletler. Ama bütün dünyayı görüyorsun. Rengarenk yani. Televizyonda da öyle cart curt aletler içindeki aletler. Ama tam renkli bütün dünyayı seyrediyorsun.

 

(“Karun kıssasındaki hikmetler nelerdir?” izleyici sorusu)

Karun önce normal bir adam bir şeyi yok. Zenginleşmek istiyor. Hz. Musa (as) uyarıyor. “Zenginleşirsen bana tavır alırsın, İslam'a tavır alırsın ben ondan endişeleniyorum” diyor. “Yok, yok hiçbir şey olmaz” diyor. “Dua et malım mülküm artsın” diyor. Malı mülkü artıktan sonra acayip kuduruyor. Hz. Musa (as)’a acayip tavır alıyor. Aleyhine dualar ediyor, uğraşıyor, münafıkları organize ediyor. Ama müthiş de zengin. Allah malını mülkünü hepsini elinden alıyor. Deprem sonucunda çöküyor. Bu çok büyük bir mucize. Kervan geçerken yer yarılıyor. Deprem sonucu yer parçalanıyor içine dökülüyorlar. Yani feci şekilde helak oluyorlar. Hz. Musa (as) zaten esaslı bir helak istiyor Allah’tan. Şiddetli bir bela istiyor. Tam da oluyor. Münafıklar her devirde pislik. Zamanımızda da pislikler. Malları mülkleri oluyor ama malı mülkü ona fayda vermiyor. Cehenneme yuvarlanıp gidiyor. Malı mülkü kalıyor. Yine Müslümanlar kullanır.

 

(İttifak komisyonunda MHP'li heyetin Başkanı Mustafa Kalaycı “Cumhur ittifakı iki parti arasında olmalı” dedi. Ve Büyük Birlik Partisi'nin AK Parti listesinden ittifaka katılmasına itirazları olmayacağını söyledi. “Kanun, her partiye aynı imkanları sunuyor. Ama Büyük Birlik Partisi’nin bu ittifaka ayrı kurumsal kimliğiyle katılmasının MHP olarak çok uygun olmayacağını düşünüyoruz. Büyük Birlik Partisi zaten bizden ayrılarak kurulmuş bir parti” dedi.)

Ya tamam bu konuyu sorun etmesinler o zaman bu şekilde hallolsun. Büyük Birlik Partisi dışarıdan bir delikanlılık yapsın, desteklesin. AK Parti onu düşünür yani ona bir güzellik düşünürler. Bunu formüle etmeye de gerek yok. Bir yol bulunur ona. Yani bu konuyu sorun haline getirmesinler. Bu düşündükleri şekliyle bitirsinler. Büyük Birlik her zaman kalenderdir. Yine kalender olsun halledilsin. Böyle şeylerde küsme, darılma falan olmaz. Alttan alıp konuyu kapatmak lazım.

 

(“Halim insan nasıldır?” izleyici sorusu)

Yani insancıl, insanları üzmeyen, rahat konuşulan, sorun çıkartmayan, insanları tedirgin etmeyen, konuşması ile gerilim meydana getirmeyen, bakışlarıyla, duruşuyla, beden diliyle insanlara huzur veren insan. Bazı insan mesela bakışıyla insanları rahatsız eder. Bazısı beden diliyle rahatsız eder. Mesela rahat edemezsin yanında. Bazısı ses tonuyla rahatsız eder, elektriklenmiştir ses tonu. Bazısı münasebetsiz konuşmalarıyla rahatsız eder densizdir. Ama halim insan hiçbir şeyde hiçbir şekilde insanları rahatsız etmez. Böyle insanlara yani güzel insanları yormayan, insanlara rahatsızlık vermeyen, insanları huzur veren insanlara halim denir. Kadınsa da halime denir, halime kadın. Halim erkek, halime kadın.

 

(Türkiye’nin çeşitli kentlerinden bazı vatandaşlar Afrin’de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili meclise dilekçe verdi. Dilekçe yollayanlardan bazıları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘mareşal’ unvanı verilmesini isterken, bazıları ise Erdoğan için özel başkomutanlık üniforması hazırlanmasını talep etti.)

Yok yok daha erken şu an olmaz, şu an olmaz o gitmez onun bir zamanı, zemini var. Üniforma da üniforma zaten şu an olmaz ama şu Afrin’i falan bir bitirelim. Başkomutan olduğu için bu zaten kanunen makul, mantıklı ve gerekli olan oluyor çünkü en üst rütbeden komutan olmuş oluyor yani orgeneral üstü, orgeneral üstü komutan. Meydan savaşı da kazanmış, meydan savaşı tabii normal mareşal olur ama şu an o biraz garip durur olmaz. O zafer tamamlansın,  bir neticelensin onu söyleriz şu an olmaz.

 

(Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Suriye’de bir ay insani ateşkes kararı aldı. Ateşkes kararı Suriye’ye insani yardım ulaştırılabilmesi ve özellikle rejimin kuşatması altında bulunan Doğu Guta’daki durumu ağır hasta ve yaralıların tahliyesi için alındı.)

Oyun oynuyorlar. Biraz dinlenin devam edeceğiz anlamı bu. Bir aylık bir şey. Biraz dinlenin soluklanın, sonra başlayacağız diyor. Bir ay diyor zaten. Halbuki istese Birleşmiş Milletler işgal eder orayı alır. Herkesi yatıştırır. Konu da biter, bu kadar basit. Herkes evine der olur biter. İstediğinde yapmıyor mu Birleşmiş Milletler? Birleşmiş Milletler’in askerleri geliyor. “Arkadaş ne kavga ediyorsunuz? Ayrılın” diyor bitiyor. Mesela kavga olan yere polis çağırıyorsun. Polis geliyor herkesi ayırıyor bitiyor. Öyle değil, diyor ki bak. Bir ay dinlenin, bir ay sonra iflahınızı keseceğiz diyor. Doğramaya devam edeceğiz diyor, olay bu.

 

(“Peygamberlerde de nefis var mıydı?” izleyici sorusu)

Tabii, Peygamberimiz (sav) hanımları çok seviliyordu. Eğlenceyi seviyordu. Tef dinliyor. Şarkı söyletiyor hanımlar olan yerlerde. Hz. Süleyman (as) of, bin hanımı vardı. Eğlence, müzik hepsi vardı. Sanattan, estetikten çok ama diyor ki, “Ya Rabbim bunların hepsini senin rızan için yapıyorum. Senin sevginden bunu yapıyorum” diyor.

 

(“Mutluluk parayla satın alınabilir mi?” izleyici sorusu)

Paranın çok etkisi olur mutlulukta, olabilir. Ama yani mutlak elde edilmesi mümkün değil. Çok zor, zor değil imkansız. Çünkü iman gerekiyor. Allah korkusu, Allah sevgisi gerekiyor ama para mutluluk getirir. Çünkü bak sevdiklerimize ev alıyoruz burada farz edelim. Toplanıyoruz burada para olmazsa nerde toplanacağız, sokakta falan mı toplanmamız gerekecek yahut bilmiyorum nasıl olur? Bayağı güç. Para tabii ki iyilik getirir, güzellik getirir. Sevdiklerine hediye alırsın, yiyecek alırsın, kıyafet alırsın, gezmeye çıkabilirsin onlarla, her şey olur. Ama tabii asıl Allah korkusu, Allah’la akıllı bağlantı, akıllı bağlantının dışında Allah’ı hakkı ile takdir etmek, Allah mesela o konuda şikayet ediyor. Cenab-ı Allah diyor ki: “Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler” Allah yani Benim kadrimi hakkıyla takdir etmediler diyor. Fark etmediler diyor Allah Benim büyüklüğümü görmediler diyor.

 

(Edirne’de bir köpeğin hareket halindeki araca bağlanarak sürüklenmesi bir vatandaş tarafından görüntülendi. Görüntüyü kaydeden kişi “Bir panelvanın arkasına iple bağlanarak götürülen köpeği görünce çok şaşırdım, köpek zaman zaman sürükleniyor kimi zaman iple arasındaki arayı açmamak için koşuyor. Acı çektiği çok belliydi. Sürücüyü durdurdum, neden yaptığını sordum. Bana, ‘başka nasıl götürebilirim?’ cevabını verdi.” Bu kişinin kimliği belirlendi ve Keşan Emniyet Müdürlüğü ekipleri harekete geçti.)

Bu densizliği bıraksın böyle adamları polis teşhis etsin, mahkeme teşhir cezası versin. Bunlar internette falan yayınlansın. Önden, cepheden, yandan halk bunları görsün bu adamları. Yani bu tehlikeli her şeyi yapar böyle bir tip. Bu en doğal hakkımız. Bir kere ceza kanununda böyle bir değişiklik yapılsın. Bu insanlar gazetelerde tanıtılsın. Basın bunları tanıtsın. Televizyonlara falan çıkartıp tanıtılsınlar. Önden, yandan, cepheden yürürken falan değil mi, tanınsın bu adamlar bilinsin. Adı soyadı nedir, bu kadar basit, anlatsın televizyon. Adam görünmüyor bak hiçbiri görünmedi şu ana kadar. Köpek bunları tanıyor ama biz tanıyamıyoruz. Bizim tanımamız çok önemli.

 

(“Ölüler mezarlarına gelen insanları görür mü?” izleyici sorusu)

Yok, o gitti mi gider sırf toprak, bildiğin toprak orada ölü kalmaz.  Şu beton ne? Toprak, kum, çakıl orada hiçbir şey yok. Ölen ahirete geçer, başka boyuta geçer. Orayla hiçbir alakası kalmaz. Sıfırdır alakası ama ahireti anlamak, Allah'ı anmak için o faydalı olur. Yani ölümü düşünmek için faydası olur. Ama o şahsın oradaki bağlantısı sıfırdır mümkün değil.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo