Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

2466

A9 TV, 23 Ocak 2018

 

(Türk Silahlı Kuvvetleri’nden yapılan açıklamada “Zeytin Dalı Harekatı kapsamında 22 Ocak 2018 tarihinde terör örgütü unsurlarıyla girilen çatışmada bir kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur” denildi. Şehidimizi görebiliriz. Musa Özalkan. Şehit olmadan önce arkadaşına telefondan yazdığı bir mesaj var şehidimizin. Şöyle diyor: “Vasiyetimdir, şehit olursam Kurt-ar Derneği aracılığı ile Telafer’deki Türkmen balalar için anaokul-kreş veya kültür merkezi devletin bana vereceği paradan yaptırılması ve ismimin konması. Reis vasiyetimdir aileme iletirsin. Telefonumdan gelen mesaj kayıtlı dursun şahit olsun” demiş.)

Ne mübarek millet ne mübarek insanlar. Şunun temizliğine bak şu güzel varlığın, bu muhteşem varlığın. Sen melek misin sen, melek misin sen, maşaAllah. Yüzündeki temizliğe bak. Kimin veli olacağı belli olmaz. Konuşmaları görüyor musun daha önceden, maşaAllah. Benim canımı Cenab-ı Allah Hz. Muhammed (sav)’in, Hz. Musa (as)’ın yanını uygun bulmuş. Ne mutlu ona, ne mutlu annesine. Allah şehadetini mübarek etsin, şehadetini kutlu kılsın. Bu büyük fütuhatın ilk şehidi. Allah diğer aslanlarımızı muhafaza etsin, zafer versin, galibiyet versin fethi müyesser kılsın. Fetih, yani PKK’nın oradan defedilmesi fetihtir. Toprak demiyorum. Herkesin toprak bütünlüğüne biz saygılıyız.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara Sanayi Odası Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada şunları söyledi Adnan Bey: “Şimdi bazı yazar-çizer vesaireler özellikle bizim bu operasyonlarımızı Kürtlere karşı yapılmış operasyonlar olarak ilan edip hedeften saptırma gayreti içerisine giriyorlar. Önce şunu çok açık söylüyorum; bizim Kürt vatandaşlarımızla bir sorunumuz yoktur. Olay Kürt koridoru meselesi de değildir. Olay terör koridorunu yok etme meselesidir. Böyle bir yazıyı yazan da eğer kalkıp gerçekten bu ülkede az çok mürekkep yalamış hele hele askerin içinde de görev almış birileri olursa bu bizi ciddi manada üzer. Çok yakında görülecektir ki terör örgütünün baskısı ortadan kalktığında bize en büyük teşekkür Afrin’deki Kürt, Arap ve Türkmen kardeşlerimizden gelecektir.”)

Tabii ki kardeşim. Bölge Londra gibi olur, Paris gibi olur rahat ederiz. Vatandaş “Allah” diyemiyor. Genç kızları dağa kaldırıyorlar. Binlerce genç kız dağlarda. 15 yaşında, 16 yaşında, 17 yaşında, 14 yaşında. PKK “hadi götürüyoruz” diyor tamam o kadar, gidiş o gidiş.

 

(“Hz. Yunus (as)’ı yutan balık Hz. Hızır (as) mıydı?” izleyici sorusu)

Şimdi orada durduk yere balık gelmez. Niye gelsin balık durduk yere oraya? Hz. Hızır (as) olayı biliyor zaten başından biliyor. “Aramızda -haşa- bir uğursuz var onun yüzünden deniz bu hale geldi” diyorlar “birisi var ama tespit edemiyoruz” diyorlar “kim olabilir?” diyorlar. “Kura çekelim” diyorlar, herkesin ismini yazıyorlar çekiyorlar Hz. Yunus (as)’ın ismi çıkıyor. “Tamam sensin” diyorlar, alıp denize atıyorlar. Attıktan kısa bir süre sonra balık beliriyor. Bir de balık yuttuktan sonra alıp götürüyor denizin kenarına geri atıyor, bırakıyor. Hz. Hızır (as)’ın klasik yöntemlerinden bir tanesi. Balık görünümündedir zaten Hz. Hızır (as). Aynı şekilde Hz. Musa (as)’da da biliyorsunuz, zembilin içinde geldi kendileri getirdiler haberleri yok, beraber geldiler halbuki zembille birlikte. “Yemeğimizi getir” diyor, bir anda balık atlayıp denize “şaşılacak bir şekilde balık yolunu tuttu” diyor. Orada da bak devreye giriyor Hz. Hızır (as), yine balık şeklinde.

 

(İngiltere Afrin harekatına destek verdiğini söyleyen bir açıklama yaptı Adnan Bey. Açıklamada şunlar söyleniyor: “Türkiye’nin kendi sınırlarının güvenliği konusundaki meşru çıkarını tanıyoruz. İngiltere, Türkiye ve diğer müttefikleriyle Suriye’de istikrarı temin edecek, gerilimi tırmandırmaktan geri duracak ve Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını koruyacak çözümler bulmak için yakın işbirliği yapmaya kararlıdır.” İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson da “Türkiye sınırlarını güvenli tutmayı istemek konusunda haklı” açıklaması yaptı. Ancak İngiltere açıklamanın devamında, “Esad’ın devrilmesi için Türkiye ile birlikte çalışacağız” ifadelerini kullandı.)

Bak tam İngiliz uyanıklığı görüyor musun? “Esad’ın devrilmesi için Türkiye ile birlikte çalışacağız.” Devirince ne yapacaksın? Ondan sonraki safhayı söyle bakayım. Şimdi bakın, ben bu adamlara İngiliz derin devletinin elemanıdır demiyorum, Boris Johnson şu bu falan demiyorum. Fakat İngiliz derin devletinin bir yöntemi vardır, hırsızlığı yapar sonra gelir hırsızı arar. Adamı öldürür gelir katili arar. Yani cinayet yerine gelir katili arar. “Kim bu katil? Nasıl yapmış?” der. Katilin bizzat kendi, gelir katili arar. İngiliz derin devletinin 150-200 yıllık yöntemidir bu hiç şaşmamıştır. Zaten öyle faaliyet yapamaz onun dışında. Bu klasik casusluk yöntemidir. Suçu işledikten sonra suçu üzerinden atmak için masum görünmek için suça karşı adam görüntüsü vermek. Mesela bir ülkeye bir ülke saldırdı, saldıran kim? İngiliz derin devleti saldırtan. Baktı aleyhine olacak olay hemen olaya karşıymış görüntüsü verir İngiliz derin devleti. Ama bunu yemek çok büyük hata olur. Binlerce belgeye rağmen bunu yemek çok büyük hata olur.

 

Allah Dünyanın Geçici Olduğunu İnsanların Unutmasını İstemiyor. Dünyanın Yaşamak İçin Yaratılmadığını, Hastalıklarla Dertlerle İnsanlara Gösteriyor

Neden hastalıklar var, neden Allah hastalıklar veriyor? Allah bizi dünyadan bıktırmak istiyor. Dünyadan uzaklaştırmak istiyor. Ahiret asıldır diyor ısrarla, Kuran’da da belirtiyor Allah “keşke bilselerdi” diyor. Burası imtihan yeri, “Ben usulen yaptım, eğer yapacak olsam şanıma uygun yapardım zaten” diyor. “Böyle yarım eksik kusurlu falan bu şekilde yapmam” diyor Allah yaptım mı. “Hastalıkla falan yapmam” diyor “yaptım mı sağlam yaparım” diyor. Zaten gösteriyor onu cennette. Dolayısıyla hastalıklar, dertler olmasa güzel ahlak olmaz, cennet olmaz, sevgi olmaz. Hastalıklar, dertler sayesinde insan mükemmelleşir, olgunlaşır, kaliteli hale gelir, sevmeyi ve sevilmeyi öğrenir. Sevmeyi ve sevilmeyi dertler, çileler insana öğretir. Çileyi, derdi bilmeyen adam sevgiyi de bilmez.

 

(Zeytin Dalı Operasyonu’na İran’dan sert tepki geldi. Operasyonun durdurulması çağrısı yapıldı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Merkezi hükümetin izni olmadan diğer ülkelere yapılan herhangi bir müdahale kınanılacak bir eylemdir. Türkiye’nin Suriye krizindeki rolü göz ardı edilemez” sözleriyle tepki gösterdi.)

İşte ben gece-gündüz onu söylüyorum. Suriye devletini, hükümetini ve devlet başkanını Türkiye tanımalı. İcazetli bir operasyon bütün dünyada destek görür hiçbir sorun çıkmaz icazetli olur. Ama böyle olunca işte her yerden bir ses çıkıyor. Ve onda ikinci büyük avantaj Rusya, İran, Türkiye birlikte askeri operasyon yapabilirler. Kahredici bir güç olur o zaman. İttihad-ı İslam’ın diğer adı o. Suriye’yi de kurtarıp Suriye’nin imarını Türkiye, Rusya, İran üstlenirse bak o zaman sen güzelliğe. Bu olur, iyi olur, güzel olur. Bence Türkiye bunu bekletmesin. Bir an önce olması lazım.

 

Mehdi Her Yüzyılda Beklenmiştir. Müslümanlar Mehdi Konusunda Her Zaman Şevkli ve İstekli Olmuşlardır. Bir Tek Bu Yüzyılda Mehdiyete Bu Kadar Karşı Çıkılıyor

Tevrat’a göre bütün peygamberlerden üstün Moşiyah Mehdi. Gelmiş geçmiş bütün peygamberlerden üstün. İslam inancında da Peygamberimiz (sav) “birçok peygamberden üstündür” diyor. Çok hayati konumu. Kuran’da birçok ayet Hz. Mehdi (as)’a bakar. Mesela Peygamber Efendimiz (sav)’e diyor “Allah sana bir elçi gönderecek sen de onu destekleyeceksin söz veriyor musun?” diyor “evet destekleyeceğim” diyor. Hz. İsa Mesih (as)’a da Allah diyor “sana bir elçi göndereceğim ve destekleyeceksin” diyor o da kabul ediyor. Kim bunlar? Açıkça ayet İmam Mehdi (as)’a da işaret ettiği görülüyor. Tabii ki “cennet ehlinin tavus kuşudur” diyor Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as) için. Çok sevilen birisi cennette. Sevilmesinin nedeni çektiği çileler, zorluklar, işte insanlarla mücadelesi. Hz. Mehdi (as)’a bulunduğu devirde toplumun ileri gelenleri karşı olacaklar. Nasıl geçiyor bu hadiste? “Şehrin büyük alimlerinden birisi çıkacak diyecek ki” diyor “bu bir zındıktır, bu bir mülhiddir, sakın buna uymayın bu bizim dinimizi değiştirecek diyecek” diyor. Muhiddin Arabi de diyor ki; “Asrının alimleri hemen hemen tamamı ona karşı olacaklar” diyor, karşı olacaklar. “En büyük düşmanları ehli içtihat alimlerinin mukallitleri olacak” diyor. Şu anki işte bazı tipler. “Onlar olacak en büyük düşmanı” diyor. “Çünkü kendi dinlerinin, kendi inançlarının aksine hüküm verdiğini gördüklerinden Hz. Mehdi (as)’dan hoşlanmayacaklar” diyor. “Fakat ona karşı da tam bir atağa da geçemeyecekler” diyor “çekinecekler” diyor. Peygamberimiz (sav) detay vermemiş. Mesela Peygamberimiz (sav) diyor ki: “Mehdi, Ebubekir ve Ömer’den üstündür” diyor. Hz. Ebubekir (ra)’a gidiyorlar onun üzerine sahabeler “Ya Ebubekir, Hz. Mehdi (as) Ebubekir ve Ömer’den üstün mü olacak” diyorlar. Hz. Ebubekir (ra) diyor ki: “Bazı peygamberlerden bile üstün olacaktır” diyor. Peygamberimiz (sav) diyor ki: “Biz Abdülmuttalip’in evlatlarından 7 kişi cennetin efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve İmam Mehdi” diyor Peygamberimiz (sav). Bu çok muteber bir kaynakta,  Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler. Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri. Orada da var. Deylemi’nin Firdevs kitabında Abdullah Bin Abbas’ın rivayetine göre Resulullah (sav) şöyle ferman ediyor: “İmam Mehdi cennet halkının yakışıklı gencidir.” Demek ki bak çok dikkat çekiyor ki “cennet halkının yakışıklı gencidir.” Onun ayrı bir yakışıklılığı var ki ona dikkat çekmiş. Yine Peygamberimiz (sav) diyor ki: “İmam Mehdi cennetin tavus kuşudur, süsüdür” diyor. “Geleceği vaad edilen Mehdi’nin değerini artırmayı sünnetin ihyasını canlandırmasını murad ettiği zaman bidat ehli ile ameli adetine” yani şu gelenekçi Ortodoks Müslümanlar “hasene zannıyla” yani güzel zannıyla “dine karıştıran hayretle şöyle diyecektir; ‘bu Mehdi dinimizi kaldırmak ve şeriatımızı izale etmek mahvetmek istiyor’ diyecekler” diyor. Kim diyor bunu? İmam-ı Rabbani Mektubat’ında belirtiyor. “Mehdi’nin döneminde din tamamen reyden arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. Vereceği birçok hükümlerde Mehdi ulemanın mezheplerine muhalefet edecektir.” Yani Hanefi, Hanbeli, Maliki, Şafii mezhebine muhalif olacaktır diyor vereceği hükümler. “Bundan dolayı ondan uzak duracaklardır halk” diyor. Kimden? Hz. Mehdi (as)’dan. Ne yapıyorlarmış? Uzak duruyorlarmış uzak. Sapık zannediyorlar. İlhadda zannediyorlar, mülhid zannediyorlar uzak duruyorlar. “Zira onların zanlarına göre gerçekten Allah imamlarından sonra bir müçtehit bırakmadığını kabulleneceklerdir.” Yani İmam-ı Rabbani diyor ki, İmam-ı Gazali’de de var bu açıklamalar ama İmam-ı Rabbani asıl açıklıyor. Mesela İmam-ı Şafii yahut İmam-ı Hanefi “daha bunun üstüne müçtehit gelmez” diyorlar. Hakikaten diyorlar. Nerede geçiyor bu? Muhiddin Arabi’nin Fütuhat-ı el-Mekkiye’sinde 66. Bab’da, cilt 3, sayfa 327.

 

Hayal Gücü Allah’ın Sanatıdır. İnsanın Düşünmesiyle, Bir Gözünü Kapatıyor On Kişiyi Zihninde Görebiliyor. Bu, Yaratmanın Allah İçin Ne Kadar Kolay Olduğunu Anlamamız İçin Bir Örnektir

Tasarımdaki hayal gücü neyden kaynaklanır? İşte o da Allah'ın bir mucizesi yani Allah yaratma gücünü insanda tecelli ettiriyor, insanın düşünmesi için. Biz mesela bir anda kafamızda birçok insan yaratabiliyoruz, Allah'ın dilemesiyle. Bir gözümüzü kapatıyoruz on kişi birden yaratırız Allah'ın dilemesiyle. Hareket ettirebiliriz onları, yemek yedirebiliriz. Allah da gücünün nasıl olduğunu bize göstermiş oluyor. Nasıl kolay olduğunu göstermiş oluyor. Tabii Allah’la biz hâşâ kıyaslanamayız. Biz Allah'ın ruhunu taşıyoruz ama o neyi yaratıyorsa onu görebiliyoruz ve onu gösterebiliyoruz.

 

(“Zenginlik isterken nasıl dua edilmeli?” izleyici sorusu)

“Ya Rabbi Senin yolunda Senin kulların için harcamak istiyorum. Beni hazinelerine memur kıl.” Yani “bana çok fazla mal, mülkün sorumluluğunu ver, Senin kullarına dağıtayım Ya Rabbi beni vesile et.” dersin. Allah o zaman bol bol verir mal, mülk ama alayım da biriktireyim dersen o olmayacak bir dua. Yani hasta bir dua, öyle dua olmaz. 

 

(“Çiftler arasında yaş farkı olması ilişkiye engel olur mu?” izleyici sorusu)

Yani hiçbir mantığı yok ki onun. Çünkü insanlarda ruh var, ilişkiye giren bağlantıya giren ruhtur. Et, kemik onun arabası, taşıyıcısı yani vasıtasıdır. Ruh, ta sonsuzdan beri var zaten ve sonsuzdan sonsuza kadar var, yaşı sonsuz zaten. Sonsuz yaşa sahip iki ruh karşılaştığında sen şu yaştasın, bu yaştasın bunun mantığı yok. Ha bedenin, etin, kemiğin yaşını diyorsa o biyolojik yaş o duruma göre değişir. Adam mesela kırk yaşında oluyor ama perişan oluyor. Kırk yaşında olur, adam çakı gibi olur. O esas alınacak gibi değil çünkü kemik yaşı ayrı bir yapıdır o. Bedende çökme mesela otuz yaşında bile feci şekilde çöken insanlar olur ama otuz yaşında adam zımba gibi. Mesela bak ben altmış beş yaşındayım yaklaşık yani görüyorsunuz çakı gibiyiz evvelAllah. Ruh yaşı sonsuzdur insanın, dolayısıyla böyle bir iddia yanlış.

 

(“Sabrı kalbimize nasıl yerleştiririz?” izleyici sorusu)

Sabır zaten imanla çok rahat olacak bir şey. Sabrın aksini yapmak zaten Allah'tan korkan için korku verici bir durumdur. Yani rahatsız eder insanı. Sabır rahattır, sabır nimettir, huzurlu, güzel bir şeydir ama sabretmemek tehlikelidir, acı verir, korkutucudur. Sabretmemekten insan kaçar. Sabır zaten dinlendirici, güzel bir şey. Yani severek yapılır.

 

(Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında Kayseri 1’inci Komando Tugayı emrinde görevli Piyade Uzman Çavuşumuz Mehmet Muratdağı, Afrin yakınlarında PKK/PYD’li teröristlerle çıkan çatışmada yaralandı ve hastanede şehit düştü. Allah şehadetini kabul etsin inşaAllah.)

Hay namlı kabadayı hay. Şanına yakışır şekilde yaşadın, şanına yakışır şekilde de şehit oldun. Allah şehadetini makbul etsin, kabul etsin. Şehadetini tebrik ediyoruz, Allah mübarek etsin. Allah bizlere de nasip etsin, imrendik sana imrendik. Allah annene, babana, sevdiklerine sabrı cemil nasip etsin. Kısa bir süre sonra hepimiz zaten orada buluşacağız. Çok kısa, kimse kalmayacak burada. İki on sene, üç on sene, beş on sene, en fazla altı on sene, hadi yedi on sene diyelim. Herkes orada buluşacak ama ne mutlu sana ki doğrudan cennete gittin maşaAllah. Allah her kula nasip etmez o nimeti. MaşaAllah diyoruz aslanlarımıza, annelerine babalarına da Allah sağlık, sıhhat, afiyet, uzun ömür ve sabrı cemil nasip etsin. Tekrar tekrar şehitlerimizin şehadetinin mübarek olmasını ve Allah tarafından kutsanmalarını, Allah'ın onları kutsal kılmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyoruz. Zaten kutsanmışlar da ben dua olarak söylüyorum. Çünkü şehit zaten kutsanmıştır.

 

(“Bir insanın kendisini başkasından üstün görmesinin sebebi nedir?” izleyici sorusu)

Yani adam mesela ahlaksız, aşağılık bir adamdır, öbür insan da dürüst, efendi bir insandır. Üstün görür kendisini, bir şey olmaz. Doğru yani adam dolandırıcı, sahtekâr, öbürü dürüst, efendi. Ama bir de senin demek istediğin herhalde şu, adam durduk yere şişiyor böyle kendini kabartmış “ben herkesten üstünüm” diyor. Zaten o birkaç kişiden demiyor onlar. Onların üstün olma şekli şimdi sınırı biraz yüksek. Bir kere Allah vermesin Peygamberden daha büyük olduğunu düşünüyor. Sonra Allah'a geliyor sıra onun açısından hâşâ. Ne diyor? Allah’a da akıl veriyor; “Ben olsam şöyle yapardım” diyor, “Allah'ın yerinde olsam” diyor. Şimdi bak orada Allah’tan da büyük olduğu kanaatinde. Yani ruhu yok yani ölü, yapar. Mümin ne yapacak? Uzak duracak, muhatap olmayacak.

 

Vefa Dostunu Arkadaşını Hiçbir Koşulda Bırakmamaktır. Mesela Sevdiğinin Belden Aşağısı Felç Olur. O İnsana 50 Sene Vefa Göstereceksin, 50 Yıl Kendine Bakar Gibi Bakacaksın

Vefa; adam arkadaşındır, dostundur, çok seviyorsundur. Ne olur? Allah vermesin, mesela ayağına bir şey çarpar, trafik kazası olur. Belden aşağısı felç olur. Eşidir mesela veyahut arkadaşıdır, dostudur, sevdiğidir, kimsesi de yoktur. Ne olacak? Yaşar o, bayağı yaşar. Kırk-elli sene yaşar. O insana elli sene vefa göstereceksin. Elli yıl bakacaksın. Bir insanın bakımı çok zordur. Gece gündüz çalışacaksın, gerekirse o parayla hasta bakıcı tutacaksın. Gönlünü alacaksın, gayret edeceksin, onu mutlu etmeye çalışacaksın. Bunun sonucunda cennette en yüksek noktaya kadar gelebilirsin. Aksini yapsan ne olur? Cehennemin en dibine kadar gidebilirsin. Vefasızlığın karşılığı çok şedittir. Çünkü sen ona merhamet etmiyorsun Allah sana niye merhamet etsin? Sen ona yardım etmiyorsun, Allah sana niye yardım etsin? “Ya Rabbi bana yardımcı ol” diyor. Sen ona niye yardımcı olmuyorsun? “İşime gelmiyor” diyor. Allah da o zaman sana yardımcı olmaz. Tabii takdir Allah’ın. Doğrusunu Allah bilir. Bunu düşünerek hareket edecekler.

 

(“Medyadaki yalan haberleri nasıl durdurabiliriz?” izleyici sorusu)

Yalan haber de gerekir. O, Kuran’da belirtilen küfrün ve münafıkların vasfı olarak belirtilen yönlerdir. Allah diyor ki, “onlar yalancıdır” ama şimdi biz bakıyoruz yalancıyı göremiyoruz. Ama Kuran onlara “yalancı” diyor. Demek ki yalan yaratılacak, yalan meydana gelecek, insanlar bunu görecekler. Mesela “küfür yalancıdır, münafıklar kulağı kesik, kaşar tabir edilen basitliktedir” diyor Allah. Kulağı kesik o anlama geliyor. Bizim bunu görmemiz lazım, münafıktan bahsediliyor. Bizim bunu görmemiz lazım. Yoksa öbür türlü olmaz. Her kötüden bahsettiğinde bileceğiz ki, biz onu göreceğiz. Her iyiden bahsettiğinde de onu göreceğiz anlamına gelir.

 

Afrin’de ordumuz çok daha iyi bilir tabii, o askerlerimiz çok daha iyi değerlendirir Genelkurmay fakat ilerlerken böyle hazmederek ilerlersek daha iyi olur gibi geliyor bana. Bölgeye oturarak ilerleyelim. Mevzi aldıkça, oturdukça bölgeye mesela aldığımız bölgeye bir oturalım oraya. Oraya yerleştikten sonra ileri mevzilere geçelim yani süratli bir geçiş nasıl olur onu bir değerlendirsinler. Vaktimiz var çünkü acele etmemiz için bir neden yok. Yedire yedire ilerlersek daha iyi olur gibi geliyor bana. Takdir yine askerimizin. Basıp geçelim diyor da olabilir o da hayırlı olabilir, olabilir. Ama riskleri onlar hesaplamışlardır. Yıldırım baskın da tabii etkileyici bir metot. Neyse yani her ihtimali düşünmek gerekiyor diye düşünüyorum vatandaş olarak tabii ki Genelkurmayımız didik didik ince ince çok iyi düşünür böyle şeyleri. Ama benim vicdanım rahat etsin diye yine de söylüyorum.

 

(“Diğer din adamları Mehdi’yi neden gizliyorlar?” izleyici sorusu)

Çünkü saltanatları gidecek. Şimdi Mehdi çıkarsa ne olacak? Şeyh efendi gariban duruma düşecek yani Mehdi’nin karşısında itibarı gidecek bütün saltanat teşkilat. Nasıl desin? “Mehdi çıkacak” dese o zaman “sen kimsin?” diyecekler diye korkuyor müridi. Cübbeli’nin de korkusu o şimdi dese ki “Mehdi çıkıyor.” “O zaman sen nesin?” falan diyecekler, “ben hiçbir şey değilim.” “O zaman kenara çekil” diyecekler. Ondan korkuyor. Onun için bütün güçleriyle Mehdiyet’e tavır alıyorlar. Çünkü adam maaşlı memursa görevi bitecek. İlahiyat profesörüyse görevi bitecek diye düşünüyor.

 

(“Bekar gençlere evlenmeyi tavsiye eder misiniz?” izleyici sorusu)

Tabii ki çok iyi olur. Hem evlensinler hem de çokça da çocuk yapsınlar. Üçer, beşer, yedişer inşaAllah. Ama evlenirken Allah’ın rızasını güderek yani Allah’ın rızasına uygun mu, Allah’ın rızasının en çoğuna uygun mu diye düşünmeleri lazım. Yoksa balıklama oldu mu ya kadını vurmaya kalkıyorlar ya kadın onu vurmaya kalkıyor. Genellikle kadınları vuruyorlar. Yahut yaralıyorlar, dövüyorlar, sövüyorlar. Öyle evlilik olmaz. Evlilik ibadet olarak yapılacak namaz gibi aynı namaz gibidir ibadet. İbadettir. Allah’ın rızasının en çoğunu arayarak, egoistlikten, bencillikten sıyrılarak, Allah’ın tecellisi olarak görerek kadını evlenmek lazım. Eğer öyleyse güzel delikanlısın güzel yakışıklısın kendin gibi de güzel bir kız bulursan bayağı nur gibi elin yüzün böyle yedi-sekiz tane çocuğun olsa süper olur. Bayağı da güzel olur çocukların inşaAllah. Hayır olur. Özellikle güzel yakışıklı delikanlıların, güzel kızların evlenmesi çocuk yapması çok iyi olur. Ama din iman yoksa hiç yanaşmasınlar. Aman ha aman. Facia kapıda. Çünkü hemen bıkar ve hemen bırakmaya kalkar bırakamayınca da çekip vuruyor. Allah vermesin ya intihara kalkıyorlar.

 

(“Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) ahirette sorgulanacak mı?” izleyici sorusu)

Tabii. Allah sorgulamadan pasaj vermiş zaten Kuran’da. İsa Mesih’in sorgulamasında. İsa (as)’yı Cenab-ı Allah bütün peygamberler geliyorlar Hz. İsa (as)’ya Cenab-ı Allah “gel” diyor geliyor tek başına Cenab-ı Allah’ın karşısına “sen” diyor “ben ilahım ben de Allah’ım dedin mi öyle bir şey söyledin mi?” diyor. “Haşa Ya Rabbi” diyor “ben böyle bir şey söylemişsen Sen zaten bilmişsindir” diyor. “Benim onlara dediğim; Allah birdir” işte anlatıyor Hz. İsa Mesih. “Allah’a kul olalım, iman edelim.” Ama bak ne diyor? Allah bilmiyor gibi “Ya Rabbi zaten Sen biliyorsun” diyor “bilirsin” diyor. “Ne haddime” diyor “haşa” diyor. Bu tarzdadır sorgulaması yani iltifat kastında. Müminler görsün onu güzel yoksa suç… Mehdi (as)’de de öyle Cenab-ı Allah soruyor “Sen ne yaptın? Anlat” diyor “Ya Rabbi ben Darwinizm’i yerle bir ettim, küfre -farz edelim- İngiliz derin devletini yerle bir ettim, deccaliyete karşı mücadele verdim. “Başka ne yaptın? Anlat” diyor Allah, hepsini anlatıyor. “Tam oldu mu?” diyor Allah, Cenab-ı Allah “tam istediğin gibi oldu mu?” “Ya Rabbi elimden geldiği kadar yaptım.” Ama bak en başta ne diyor? “Ya Rabbi” diyor “sen zaten bilirsin” diyor. “Her şeyi bilirsin Sen” diyor. “Ama sorduğunuz için söyleyeyim” diyor yoksa Allah bilir.

 

(Pentagon yaptığı yeni açıklamada “YPG, Afrin’e ilerlerse desteğimizi keseriz” dedi.  Pentagon sözcüsü şunları söyledi; “Diyelim ki buralarda bir yerdeki -kuzeydoğu Suriye’yi kastederek- bir YPG birliği ‘artık DEAŞ ile mücadele etmeyeceğiz, Afrin’deki kardeşlerimizi desteklemeye gideceğiz’ derse artık o zaman kendi başlarına kalırlar artık bizim ortaklarımız olamazlar.”)

Türkiye’nin eline teslim ettiler yani. Onlar da haşa huzurdan babayı araştıracaklar demektir. Tuzağa düştüler hayırlı uğurlu olsun. Allah belalarını vermiş. Şimdi hallaç pamuğuna dönerler. Şehit de verebiliriz hayırlı uğurlu olsun. Allah hayırlarla yaratsın, uğurlarla yaratsın inşaAllah çok az şehit veririz ama olabilir biz bundan ne üzülürüz ne gocunuruz. Cenab-ı Allah’ın takdiridir deriz. Onur ve şeref duyarız. Şehitlerimizi de takdir ederiz, tebrik ederiz, mübarek olsun deriz. Allah onları hayırla sarsın deriz ve hayran oluruz ve Allah’tan da bize de böyle bir nimetin gelmesini Allah’tan niyaz ederiz. Ben dedim ki bak PKK’lılara “Amerikalılara güvenmeyin sizin iflahınızı keserler” dedim. Demiş miydim? Hatırlıyorsunuz. Defalarca “her yerde yaptığı budur Amerika’nın. Sizi hiç ummadığınız yerde ayakta bırakırlar iflahınızı da keserler” dedim. Bak şu an teşkilata geldiler. Ve kaçacak yer de yok. Alayı Türk ordusuna teslim. Şimdi araziye de muazzam bütün adamlarını getirdiler. Dağlarda hepsini boşalttılar oraları tamamı arazide yen mi yemen mi Allah’ın izniyle bundan sonra. Bir sağdan bir soldan bir tepeden. Allah ordumuza güç kuvvet versin. Ya Allah bismillah.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo