Sayın Adnan Oktar'ın 22 Ocak 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Ocak 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

2047

A9 TV, 22 Ocak 2018

 

(Türkiye’nin Afrin harekatının üçüncü gününde kara birlikleri Suriye sınırından 5 kilometre içeri girdi. Kilis’e atılan roketlerin ardından Azez ve çevresi bombardımana tutulurken, Özgür Suriye Ordusu’nun PKK ve YPG’nin elindeki 9 köyü terörist unsurlardan temizlediği söylendi. Askeri kaynaklar kırsalda ciddi bir direnişle karşılaşılmadığını ve terör örgütü üyelerinin köy ve kasabalara çekildiğini belirtiyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanları Zeytin Dalı Harekatı’na katılan birliklerde denetleme ve incelemelerde bulundu.)

Allah yardımcıları olsun. Ama işte Türkiye’nin tek başına bir yiğitlik yapmasıyla meseleler hallolmaz, bölge hallolmaz. İttihad-ı İslam şart, o konuda hiç tereddüt etmemek lazım. İran’la, Rusya’yla birleşmek lazım. Ermenistan’la, Azerbaycan’la mutlaka birlik. Yani birlikten kuvvet doğar. Yalnızlık doğru değil birleşelim. Pakistan’la birleşelim, Mısır’la birleşelim, Ürdün’le birleşelim, İsrail’le birlikte hareket edelim. Teröristlere karşı tavır almıyor muyuz? Tamam. Hepsi karşı mı? Karşı. Tamam, ittifak edersek konu biter. Bir de Darwinizm’e karşı tavır almamız gerekiyor, bunların kökeni Darwinizm. Bölgede o gelişen yüz binlerce teröristin gelişmesinin ana nedeni. Bunlar böyle tohum gibi kendiliğinden çıkmadı. Darwinist eğitimle bu hale geldiler.

 

(“Önce iman edip sonra inkara düşenin sonu ne olur?” izleyici sorusu)

O hiç iman etmemiştir zaten. İman taklidi yapmıştır. Mesela Hz. Ömer (ra) iman etti ama başında da asildi. Sadece kabadayıydı Hz. Ömer (ra) asildi yani. Çok zordur başındayken böyle gerçekten dinsizken, samimi dinsizken sonra iman etme pek rastlanan bir şey değildir. Yeniden o eski mecrasına girer. Ama hiçbir çıkar gözetmeden bunu yapıyorsa o doğrudur. Yani hiçbir çıkar gözetmeden bunu yapıyorsa.

 

(Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan Zeytin Dalı Harekatı hakkında bir paylaşımda bulundu. “Ülkemizi terör tehdidinden korumak ve bölgemizi huzura kavuşturmak amacıyla silahlı kuvvetlerimizin başlattığı Zeytin Dalı Harekatı’nda görev alan kahraman Mehmetçiğimize muvaffakiyetler diliyorum. Türkiye’nin duaları sizinledir.”)

Emine anne mübarek bir annedir, nurlu bir annedir. Allah duasını kabul etsin. Allah ordumuzu havada, karada, denizde muvaffak etsin. Güç-kuvvet versin, cesaret azmini ve kararlılığını artırsın. Karşılarındaki deccal ordusunu Allah perişan etsin, helak etsin, kalplerine korku salsın. Bütün münafık ordusunu, münafıkları, İngiliz derin devletinin ajanlarını Allah kahrı perişan etsin, helak etsin. Allah Türkiye’yi İslam aleminin lideri etsin, Türklük aleminin lideri etsin, Türklük alemini birleştirsin, İslam alemini birleştirsin. Bu nimetini de bize göstersin.

 

Tayyip Hocam İslam için bir nimet, Müslümanlar için bir nimet. Daha önce böyle bir şey olmuyordu. Mesela bak 28 Şubat döneminde falan eskiden Hürriyet Gazetesi bir yazı yazardı tak sabahına polis kapıda, nefes alamazdık. Hafta 8 gün 9 polis baskınları şunlar bunlar hiçbir şey yapılamıyordu. Peş peşe mahkemeler alakasız birbiriyle. 28 çete mahkemesi, örgüt mahkemesi açtılar dava. 28’inden de beraat ettim. Bak, 28 tane örgüt, çete davası açıldı tamamından beraat ettim. El insaf el insaf yani. Bin bir çeşit iddiayla da dava açtılar bir tek o değil. Allah’a hamd olsun hepsi beraat. Hukuki durumu gösterir adli sicil istiyoruz. Bir insanın trafik cezası olur hiç olmasa, değil mi? Sıfır, hiçbir ceza yok, maşaAllah. Türkiye’de kaç kişide çıkar bu? Bak adli sicilinde trafik cezası bile yok, hiçbir ceza yok.

 

Münafıkla Mücadele Müslümanların Birbirlerine Sevgisini, Bağlılığını Çok Pekiştirir, İslam’ı Kuran’ı Savunma Arzularını Geliştirir ve Kuran’da Belirtilen Münafığın Gerçek Olduğunu Anlayarak İmanlarının Artmasına Vesile Olur

Allah insanları çeşitli dener. Bir kere malla mülkle dener mal-mülk. Mal-mülkte adam acayip büyüklük hissine kapılır mesela birçok zengin halkla muhatap olamaz. Fakirken herkesle iç içe olan bir insanı düşünün. Zengin olduğunda kapısından bile geçerken korkuyla geçer bazen, değil mi? Mesela zengin evlerine insanlar ürpertiyle bakarlar bazı yerlerde bazı kişiler için. Kimlerle konuşur, normal yaşarlar mı nasıl insanlar bilinmez bile. Halkla görüşürler mi, muhatap olurlar mı bilinmez yani. Mesela bu bir imtihan. Halbuki ölüp-gidecek, nitekim ölüyorlar da ama anlamazdan geliyorlar. Mesela süper zengin ama tak ölüyor, ne oldu? İki metrelik mezarın içinde, üstü de kara toprakla örtüldü. Yatlar, 4 tane yan yana duruyor, yüzlerce ev, yalı, villa duruyor, paralar bankada duruyor. Şahsı nerede? Kara toprağın içinde bir parça beyaz kumaşa sarılmış hiç kıpırdamadan duruyor simsiyah karanlığın içinde. Ee ne oldu hani nerede senin havan? Bak bir gün önceki havasına bak, bir gün sonrası havasına bak. Bir gün önce ‘büyük dağları ben yarattım’ gibi tavrı, azametli kimseyle görüşmüyor. Bilse o hale geleceğini onu hiç yapmaz. Ama ertesi gün ne yapıyor? Kara toprağın içinde simsiyah karanlık, lamba falan da yok hiç kıpırdamadan öyle duruyor. Her gün etleri daha da çürüyor, her gün bir yeri dökülüyor. İşte ama bunu düşünmediği için insanlar tabii bu artarak gelişiyor ve enaniyet insanları kaplayabiliyor. İnsanın imtihan olması ayrıca hastalıkla da olur, dertler hastalıklar. Mesela dizi ağrır, karnı ağrır, beli ağrır, kolu ağrır insan acizdir. Çeşitli enfeksiyonlar gelişir, urlar gelişir şunlar bunlar, bacağı kırılır, ayağı kırılır. Zaten et-kemik her şey olur. Onunla imtihan olur. Mesela felsefeyle imtihan olur felsefe. İşte diyalektik felsefe, Marksist felsefe Allah yaratır onları da. O kitaplar o yazılarla muhatap olur, mutlaka onları illaki bir yerde duyar görür onunla da imtihan olur. Ama fiili olarak en rahat bağlantı kurabileceği şeytan ve münafıklardır yani en çok karşılaşacağı. Ama şeytan ancak dikkati dağıtabilir, vesvese verebilir, işte kuruntulara insanı sürükleyebilir. Fakat şeytan bakıyor ki bu yeterli değil zayıf. O zaman bakar mesela kulağı kesik ayetteki ifadeyle meymenetsiz, ahlaksız, homoseksüellik yapmış, hırsızlık yapmış, adam öldürmeye kalkmış, gasp yapmış falan çakal. Alır onu Müslümanların içine getirir sessiz sedasız yerleştirir. Kuluçka devri vardır onun, kuluçka devrince şeytan ona “sakın kıpırdama” der “sakin dur” on yıl, yirmi yıl ellemez şeytan. Şeytan sabırlıdır aceleci olmaz. Vakti gelince kendince uygun bulduğu zamanda ona “hadi bakayım hareketlen” der, o ölü hücre birden hareketlenir. İşte münafığın atak safhasıdır o yani canlanma safhası, atak safhası. Onda başlar atağa. Münafığın atağı nasıl oluyor biliyor musunuz? Küfür gibi değildir. Küfür ne diyor? Direkt Allah’ı inkar ediyor, dini inkar ediyor.

 

Münafık Atağı Olmasa Müslüman’ın Hayatında Bir Durgunluk, Atalet Olabilir, Ama Münafığın Müslüman’ın Gücünü Nasıl Arttırdığını Müslüman Kendisi de Görür

Münafık Müslümandan daha Müslüman görünerek Müslümana saldırır ama dinsizdir. Müslümandan daha Müslüman. Mesela Hz. Ali (kv)’ye nasıl saldırdı münafıklar? Allah’ın ayetleriyle. Hatta Kuran’ı mızrağın ucuna soktular onunla Müslümanların üstüne geliyorlar. Şimdi Müslüman saldırsa Kuran’a saldırmış olacak. “Vay zalim bak görüyor musun bize saldırıyor” diyor “mızrağın ucunda Kuran var ona saldırıyor Allah’tan kork nasıl yapıyorsun?” diyor. Görüyor musunuz münafık taktiğini? Hz. Ali (kv)’i de adam şehit etti. Ayetle açıklıyor neden şehit ettiğini. Hz. Osman (ra)’ı şehit eden münafıklar yine aynı şekilde ayetle açıkladılar. Hz. Ömer (ra)’ı şehit ettiler yine Kuran ayetleriyle açıklıyorlar. Çünkü direkt dinsizlik adına yapsa zaten belli. Ama şeytanlığını güçlendirmek için Müslümanlarda tereddüt meydana getirmek için bunu ayetle yapıyor. Buna inanan oluyor mu? Bazı ahmaklar inanır tabii. Mesela Hz. Ali (kv)’yi şehit ettiğinde adam ayetlerle açıkladı. Adamdan yana bayağı adam çıktı kahraman gibi gördüler. Ahmaklar bazen münafığa inanırlar ama uyanık Müslüman tabii ki anlar. Çünkü münafığın her yeri oynar. Ama münafığın en bariz vasfı nursuzluğudur, ikincisi; yanına kimse yanaşmaz çok tehlikelidir. Yani ahbabı dostu falan olmaz ve ana konusu Müslümanlardır, küfürle uğraşmaz bak buradan hemen ayırt edilir. Mesela küfür hiç ilgilendirmez münafığı. Farz edelim Darwinizm, materyalizm, PKK şu bu falan hiç ilgilendirmez, ana ve tek konusu Müslümanlar olur. Müslümanların içinde de en başarılı gördüğü yani bütün Müslümanlara yönelmez. Mesela ‘Şu Müslüman grubu bu Müslüman grubu’ onu yapmaz. O Müslüman grupları içerisinde en etkili gördüğü kimse, en hayırlı gördüğü kimse münafık direkt oraya yönelir şeytanın telkin ve yönlendirmesiyle. Öyle yapınca, Müslüman hakikaten mücadele edeceği bir şeyle karşılaşmış olur o zaman. Çünkü öbür anlattıklarım kolaydır ama o hakikaten mücadele edilmesi gereken, kafa kullanılması gereken bir şeydir. İşte Müslüman orada aktif canlı bir tutumla mücadeleye başlar.

Yalnız münafıkla Müslüman mücadele ederken yan çok fazla ürün meydana gelir faydalı ürün. Münafıkla mücadele bir kere zenginlik getirir Müslümanlara muazzam zenginlik getirir. İki; müminlerin kendi arasındaki birlik duygusunu ve gerekliliğini iyice pekiştirir ve tam güçlendirir. Üç; imani yönden İslam’ın, Kuran’ın önemini daha iyi anlayıp İslam’ı, Kuran’ı savunma arzuları daha şiddetlenir. Dört; Kuran’da belirtilen münafığın gerçekten var olduğunu görerek imanı artar. Çünkü tarif edilmiş aynısıyla, bu bir iman hakikati. Normalde münafık ne yapar? Gider küfürde yaşar. Ama ne yapıyor? Müslümana sardırmaya çalışıyor kendince. Bunu yaptığında müminde sağlık sıhhat oluşuyor münafık atağa geçtiğinde. Müminin ömrü uzar, şevk ve celadeti artar, heyecanı ve gayreti artar, bereketi artar, her yönden manevi yönden güçlenir. Allah onu vesile ediyor. Yoksa bir atalet durgunluk meydana gelir. Mesela Hz. Osman (ra) döneminde çok atıl ve durgundu sakinleşmişti ortalık yani heyecan kalmamıştı o anlamda çok çok sakindi. O atalet her yere yayılmıştı. Mesela münafıklar ortaya çıkınca muazzam bir heyecan meydana geldi. Müslümanlar imanın, Kuran’ın, bir arada olmanın ve bir lider etrafında birleşmenin ittifakın öneminin ne kadar büyük nimet olduğunu anladılar. Hz. Ömer (ra)’da da bunu anlamış oldular. Zamanla Müslümanlarda atalet olabilir, bu muazzam bir güce sebep olur.

Münafığın da böyle Kuran ayetlerini kullanmasının nedeni aşağılanmadır. Münafık kendisinin aşağılandığını bilir yani aşağılık olduğunu anlar. Fakat münafığın en büyük amacı itibar ve gurur olduğu için aşağılık böyle davasını satmış bir kalleş konumunda olmamak için ayet ve Kuran’la hareket eden görüntüsü vererek kendi o akılsız kafasıyla Müslümanların bir kısmını kandırabileceğini zanneder. Ayette zaten “Bizim amacımız sadece ıslah etmek biz iyi niyetle hareket ediyoruz” derler diyor Allah. Ayette tarif etmiş Allah. “Islah etmek kastıyla hareket ederiz” diyor. Islah etmek istiyorsan niye küfre yönelmiyorsun? “Onlarla bizim bir işimiz yok” diyor. Darwinizm’e yönel “onlarla da işimiz yok” diyor. PKK, “onlarla da işimiz yok” diyor. Diğer terör örgütleri, “onlarla da işimiz yok. Bağnazlık, Rumilik, İngiliz derin devleti, “onlarla da işimiz yok” diyor. Neyle işimiz var diyor? “Müslümanlarla.” Hangi Müslümanlarla? Bütün Müslümanlar, çok fazla Müslüman var, kafir var, doğru yolda olmayan Müslümanlar var, yanlış hareket eden Müslümanlar var onlara yönelmeniz gerekmiyor mu? Her yerde var, Pakistan’da var, Türkiye’de var yüzbinlerce, İstanbul’da var, Ankara’da var, cemaatler gruplar içerisinde yüzlerce var, binlerce var. “Hayır” der, “en etkili olan kim, İslam’a en faydalı olan kim ben ona yönelirim” der. Şimdi bu Allah’ın bir lütfu oluyor işte. O zaman Müslümana bereket geliyor. Allah orada müminde seçici oluyor. Ve Müslümanda muazzam bir heyecan ve şevk oluyor. Mesela Müslümana münafık atağı olmasa Müslümanlarda muazzam bir atalet olabilir. Mesela Müslümanların gücünün artmasına neden olduğunu müminler hemen görürler münafık atağını.

 

Münafığın En Bariz Vasfı Nursuzluğudur. Kimse Onların Yanına Yanaşmaz, Tek Bir Dostları Bile Olmaz. Her Zaman Yalnızdırlar. Allah Onları Hor ve Zelil Yaratmıştır

Tabii münafığı da Allah yaratırken hor ve zelil olacak şekilde yaratmıştır. Allah onlara yalnızlık verir kimse onlarla görüşmez. Hep aşağılanır tek kalır çok belirgin vasıflarıdır bu elle tutulur şekilde görülür. Sarhoş gibidirler. Nereye saldıracağını bilemeyen aklını kaybetmiş gibidirler. O, aşağılanmanın verdiği etkiyle olur, aşağılanmanın şiddetinden artık sarhoş gibidir dengesiz hareketlere başlar. Bir güler bir ağlar, bir anormal hareketler bir ileri gider bir geri gider, bir sağa bir sola yani tonik-klonik hareketler böyle dengesizlik başlar. O, cehenneme doru yol alırken onda gelişen özelliklerdir. Ama Allah tabii münafıklarda acele etmez. İyice belanın içine batmaları için Allah imkan tanır. Yani geri dönülmeyecek bir çizgiye gelir. Mesela münafığın on eylemi olsa hükmü hafif olur. Allah onun için diyor ki Cenab-ı Allah “Ben onlara evlatlar veririm, mal veririm ki iyice batsınlar ve zaman veririm” diyor bak Allah. “Evlatlar, mal ve zaman veririm ki iyice batsınlar” diyor. Batmayı Allah yeterli görmüyor onlardaki, çökme. Mesela bin üzerinden onluk bir rezil olmalarını Allah yeterli görmüyor. Allah mesela bin üzerinden en az dokuz yüz doksan olmalarını istiyor. Onun için onlara mal veriyor, imkan veriyor, her türlü kepazelik yapma imkanları veriyor. Zaten Müslümanlardan uzak oldukları için bir hareketlilik imkanları oluyor, bütün vakitlerini, bütün imkanlarını Müslümanlarla mücadeleye ayırıyorlar. Ayırdıkça o günah yükü, o cehenneme yaklaşma mesafesi gittikçe şiddetleniyor. Artıyor artıyor artıyor tam doyuma ulaştığında Allah yeterli gördüğünde aniden canlarını alıyor. İşte Allah’ın dediği o ayette. Mesela “bir görsen” diyor Allah “canları alınırken, onların yüzlerine ve sırtlarına vurularak meleklerin onların canını alırken onların halini bir görseniz” diyor Allah. Ama tabii bunun görünmesi imtihanın sırrına aykırı olduğu için Allah göstermiyor.

 

Münafıkların Stresli ve Deli Bir Hayatı Olur. Mal Hırsından ve Yaşama Hırsından Bunalırlar. Ama Onları En Çok Müslümanlara Zarar Verememek Delirtir

Münafıklar genellikle kısa ömürlü olurlar. Çünkü çok endişeli, stresli ve deli bir hayatları olur. Müslümanlara saldırmanın ve yaşama hırsının verdiği bir stres vardır. Bir kere mal hırsından çok sıkılır münafık, mal kazanma hırsından. Ve yaşama hırsından çok sıkılır. Çünkü çabuk ölme korkusu vardır münafıkta bu onu çok sıkar, Müslümanlara da zarar verememek akıl almaz bunaltır. Onun için bir kabustur bu var ya filmlerde çelik robot adam oluyor çelik adam oluyor. Ne diyorlar ona? Adam insan görünümünde ama onun baş edeceği gibi olmuyor çelikten oluyor. Terminatör evet, Terminatör gibi oluyor. Adam vuruyor tak kendi eli morarıyor. Kafasını atıyor kafası patlıyor, deli gibi kaçıyor uzaktan bakıyor. Yine bütün gücüyle koşuyor yine kafasını vuruyor yine kafası parçalanıyor. Deli oluyor. Münafığı en çok yıpratan budur.

Münafıklara saldırdıkça münafık hem güç kaybediyor hem Müslümanları güçlendirmiş oluyor. Bu kahreder işte. Çünkü münafık çok çabuk netice alacağını zanneder. Mesela Hz. Musa (as) zamanında o münafık çok çabuk netice alacağını zannetti. Ama bir türlü alamadı, bir türlü olmadı. Peygamberimiz (sav) zamanında da münafıklar çok çabuk netice alacaklarını zannettiler. “Biz 300 kişiyiz” dediler “Dırar Mescidi’ni de kurarız, Peygamber’i de orada -haşa- şehit ederiz, aramızdan birini de peygamber ilan ederiz konu biter” dediler. Ama hepsi helak olup gitti ve hepsinin sağlığı bozuldu, akıl sağlığı bozuldu ruh sağlığı bozuldu, malları mülkleri Müslümanlara kaldı. Müslümanlar sağlık sıhhat afiyet içinde yaşadılar, onlar kahrolup perişan olup cehenneme gittiler, elhamdülillah.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo