A9 TV, 2 Aralık 2017
(Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin Kars İl Kongresi’nde konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun belge iddialarına karşı yaptığı açıklama şu şekilde: “Vaktinizi böyle çirkin iftiralarla israf etmekten dolayı özür diliyorum. Benim bu zatı dinleyerek heba edecek vaktim olmadığı için kulağıma biraz geç ulaştı. Belge dedikleri kağıdı gördükten sonra anladık ki birileri bunu tongaya düşürmüş. Sanıyorum CHP’de hiçbir zaman bitmeyen ve bu gidişle bitmeyecek olan adam harcama oyununa bu defa Kılıçdaroğlu’nun kendisini kurban edecekler yazık. Bu zatın belge diye salladığı kağıtları görünce anladık ki bir şirket alışverişi için yapılan ödemelerin dekontlarını kendisine Cumhurbaşkanı’nın yakınları yurtdışına para gönderiyor diye yutturmuşlar. Yurtdışında çocuklarımın da yakınlarımın da parası yok. Böyle bir hadise de mevcut değil. İnanın bana dünyanın en zor işi olan bir şeyi ispatlamaya çalışmak. Suriyelilere harcadığımız parayı çık ispatla diyor. Sen kimsin ki ispatlayacağız. Tüm STK’larımızla tüm milletimizle bu insanlarımızın her şeyini 7 yıldır biz hallediyoruz.”)
Tayyip Hocam’ın gönlü çok rahat olsun. Zaten bu olaylardan sonra milletin iyice kanaati gelmiştir. Tam anlamıyla ona sahip çıkarlar. Kardeşim bak şimdi olay şöyle, anlatıyorum bunu anlamadı bazı şahıslar; Tayyip Hoca en başından beri izlendi. CIA izledi, MI6 izledi, FETÖ izledi ama FETÖ devlet içindeki imkanlarıyla izledi. Bol miktarda polis, bazı MİT elemanları, kameralar kondu, sesi dinlendi her şey yapıldı. Kardeşim hiçbir şey bulamadılar. Yayınladılar günlerce hepsi faso fiso hiçbir şey çıkmadı. Şimdi Tayyip Hoca için bu hayır oldu çok büyük hayır oldu. Cumhurbaşkanlığını garantiledi daha ne istiyor işte net yani, bu olaydan sonra artık lamı cimi yok hiç gürül gürül baş Allah’ın izniyle hem de yüzde 70’le falan, oy oranını da artırmış oldu. Bak durduk yere oy oranı arttı. Baksınlar isterse inceleme yapsınlar arttı oy oranı biliyorum. Onun için gönlü rahat olsun Allah onu koruyup kolluyor hiçbir şey aleyhine olmuyor. Bu onun aleyhine değil.
Münafığın Ana Hedef Edindiği Kişiler Müslümanlar Olur. Münafık İse Müslümanlardan Ayrılıp Küfür İçinde Yerleşerek Müslümanlara Karşı Mevzi Alıyor
Münafığı nasıl tanırız? Münafık bir kere ana hedef olarak Müslümanları seçiyor buradan anlıyoruz. Yani ana mücadele ettiği kesim müminler oluyor. Yani İslam’a faydalı olduğunu düşündüğü kişiler. Küfürde Allah’ın dinine aykırı her şey var. Ve geniş zemin bulmuş bu mesela Irak’ta, Suriye’de Müslümanlara saldırılıyor, Afganistan’da Müslümanlara saldırılıyor. İngiliz derin devleti atakta, Darwinizm ayrı, Rumilik kanalıyla ayrı yapıyorlar, homoseksüellerin atağı ayrı ama ayrıca küfür çok organize ve kararlı olarak dünya çapında bütün Müslümanları çok zor durumda bırakarak ilerliyor deccaliyet.
Şimdi münafık ne yapıyor? Müslümanlardan ayrılıp küfür içerisinde odaklanarak mevzilenerek mevzii alıyor. Orada bir kere siper oluşturuyor, küfrün içinde siper oluşturuyor. Hedefinde doğrudan Müslümanlar oluyor. Şimdi mesela küfrün içinde geçse küfürle mücadeleye karar verse çünkü bu da acayiptir. Çünkü diyecek ki “Müslümanlarla beraber mücadele edelim” demesi lazım. Müslümanlardan ayrılarak mücadele etmek haramdır. Çünkü Allah “birlikte mücadele edin” diyor. Ayrılarak mücadele yok. Ayrıldın hadi bir günaha girdin, peki neden doğrudan Müslümanları hedefliyorsun? Eğer amacın bir şeyler yapmaksa doğrudan küfrü hedef alıp onlarla uğraşman lazım. Çünkü Müslümanlarda olduğunu iddia ettiğin hususlar ki uydurma hususlar, hayali hususlar en çirkiniyle, en berbatıyla küfürde var, en gelişmişiyle. Sen ne yapmışsın? Gitmişsin onların kucağına oturmuşsun. Onların kucağına oturup orada mevzii almışsın, tek hedef olarak Müslümanları görüp geceli gündüzlü sadece Müslümanlara yöneliyorsun. Küfürle uğraşıyor musun? Hayır. Bir de arkasından diyor ki “münafık nasıl oluyoruz?” diyor. Peki bu münafıklık değilse bu ne olmuş oluyor? Ve Allah’ın ayetlerini değiştiriyorsun. Müslümanların birlikte çalışması, birlikte faaliyet yapması gerekirken Müslümanların tek tek olması gerektiğini iddia ediyorsun. Allah’ın ayetini değiştiriyorsun. Ve Müslümanların dağılmasını istiyorsun. Münafık bunu yapmıyor mu? Müslümanların dağılmasını istiyor. “Bir an önce dağılsın” diyorsun.
Münafıklar Müslümanların Yanından Ayrılır Ayrılmaz Var Güçleriyle Müslümanları Dağıtmaya Uğraşırlar. Neden Müslümanları Dağıtmak İstiyorsunuz Diyoruz? Homoseksüellik, Darwinizm, Materyalizmin Zayıflamasını İstemiyoruz Diyorlar
“Müslümanlarla birlikteyken de içlerinden haber taşıyordum” diyorsun. Bunu münafıklar yapıyor işte. Bunların sadece bir tanesi bile münafık olduğunuzu göstermeye yeterlidir, o gurühat ve o güruhattan daha önceki nesil, ondan daha önceki münafık nesli çünkü bunlar neredeyse dokuzuncu aşama. Çünkü bunlar aşama aşama. Bunların hepsinde aynı mantık oldu. Çıkarlar küfür içinde mevzii alır, Müslümanları ana nokta haline getirirler, bütün gücüyle Müslümanlara saldırır, küfürle de gayet iyi geçinirler ve teşvik de ederler ve ayetleri değiştirirler. Müslümanların içinde olduğu halde eğer bir hata varsa dersin ki Müslümanlara “bak Kuran ayetine göre bu yanlış doğrusu budur” dersin. Emri bil maruf, nehyi anil münker vardır. Sesini çıkartmıyorsun. Yirmi yıl övüyorsun, ayetlerle anlatıyorsun, Kuran’la anlatıyorsun, doğru olduğunu anlatıyorsun. Eğer hata görsen dersin zaten, “arkadaşlar, burada Allah’ın ayeti böyle burada bir yanlılık var herhalde” demen lazım. Demiyorsun, ayeti tasdik ediyorsun “bu doğru” diyorsun ve yirmi yıl böyle devam ediyorsun. Yirmi birinci yılda her şeyi ters ediyorsun. Nereden diyorsun bunu? Küfrün içinde mevzii aldıktan sonra. Hedefinde kim var? Müslümanlar var. “Amacın ne?” diyorsun “Müslümanların dağılmasını istiyorum.” Peki sen Darwinizm’e karşı mücadele edecek misin? “Yok ben etmeyeceğim” diyor. İngiliz derin devletine karşı mücadele edecek misin? “Bunu da etmeyeceğim” diyor. Hadi dağıttığını farz edelim, İngiliz derin devletini ne yapacaksın? “Destekleyeceğim” diyor. Darwinizm, “onu da destekleyeceğim” diyor. Homoseksüeller? “Onu da destekleyeceğim” diyor. Küfür? “Onlarla benim alıp-veremediğim yok” diyor “aynı kafadayız” diyor “iç içe yaşıyoruz zaten “diyor. İslam’ın hakimiyeti? “Ondan vazgeçtim” diyor. Mehdiyet? “Hiç kabul etmiyorum” diyor. Hz. İsa Mesih (as)’ın inişi? “Hiç kabul etmiyorum” diyor. Müslümanların başına bir lider gelmesi konusu, “o asla olmaz” diyor. Kardeşim, adamların böyle bir soru sormasına ben hayret diyorum. Fokur fokur münafık diye kaynıyorsun işte. Bunlardan bir tanesi yeterli münafık olduğunu göstermek için.
Müslümanlara lafla sözle zarar vermek mümkün değildir. Müminlerin bu, şevkini, heyecanını, gayretini artırır. Ama hayrettir işte bak hala şaşırıyorum, bir ahmak çıkmış o devirde 900 Müslüman içinden 300 tanesini ikna ediyor, inanılır gibi değil. “Sıcakta cihada çıkarıyor görmüyor musunuz?” diyor. Haşa “onun umurunda bile değil” diyor “ben sizi koruyorum” diyor halk kahramanı havasında. “Hakikat” diyor adam da, adamın kafa eşek kafası gibi akıl etmiyor. Yani o mücadele olmasa tamamen yok olacağını Müslümanların göremiyor. Peygamber kadar müminlere müşfik bir insan var mı? Merhametli bir insan var mı? Onu merhametsizlikle -haşa- Müslümanları korumamakla itham ediyorlar, en çok üstünde durdukları konulardan biri bu. Ve “bize boş vaatlerde bulundu” diyorlar. Mesela savaş oluyor iki taraftan sıkıştırılıyorlar, diyor ki “Allah ve Resulü hakkında çeşitli zanlara başlamışlardı” diyor. Bunların asıl derdi Allah’la oluyor. Ayette diyor bak “Onların sana öfkesinin nedeni asıl Benim” diyor Allah, “asıl Bana öfkeli onlar” diyor “sana yöneliyorlar onlar ama asıl Benim onların derdi” diyor Allah. Bunları yaratan kim? Allah. İşte Müslümanın imtihan olması için böyle mahlukat gerekiyor. Merak ettikleri için, çünkü mesleklerini öğrenmek istedikleri için münafıkların özelliklerini onlara aktarmak lazım. Çünkü cehenneme niye gittiğini görmesi gerekiyor. Çünkü cehenneme gidince “ben niye geldiğimi bilmiyorum” demesinler diye Allah bize mahkeme gerekçesini söyletiyor, mahkeme hükmünü açıklatıyor. Mesela o devirde Peygamberimiz (sav) zamanında cennet gibi bir ortam oldu. Herkes birbirinin velisi, herkes herkesin evine gidiyor, müzik var, eğlence var, sohbet ediyorlar, Allah’ı anıyorlar, namaz kılıyorlar çok şahane bir ortam var. Bak dikkat edin, hanımlar hepsi dekolte ve çiçek gibi giyiniyorlar. Ama o devirde Musevi hanımlar başlarını tıraş ediyor kazıyorlar ve başları kapalı. Hristiyan kadınlar kapalı. Bir tek Müslüman kadınlarda anormal karşıladıkları bir hürriyet var ama muazzam bir coşku. Kadınlar def çalıp eğleniyorlar, müzik var, makyaj yapıyorlar, dekolte bakımlı süper güzeller. Bu, münafıkların çok ağrına gitti, o Dırar Mescidi münafıklarının. Müşriklerle işbirliği yaptılar. Ve münafıklar müşrikleri teşvik edip dediler “bu kadınlar böyle geziyor siz bunlara niye ses çıkartmıyorsunuz, işte görmüyor musunuz?” diyorlar “dekolte işte geliyorlar rahatsız edin” falan dediler. Yani ben uygunuyla söylüyorum. Müşrikleri kullandı münafıklar, mümin kadınların dekoltesinden rahatsız oldukları için. Allah o baskıyı kaldırmak için, kadınların yine dekoltesini rahat yaşayabilmeleri ama müşriklerin o atağını durabilmek için, münafık atağını durdurabilmek için sadece o alçakların olduğu yerlerde “örtünün” dedi Allah. Zaten layık değil onlar bakmaya. Çok da iyi oldu bütün güzellikleri örtüldü. Sadece müminler görebildi güzel kadınları, münafıklar, alçaklar göremediler. Münafıklar zaten gıcık oluyordu o 300 münafık Dırar Mescidi ekibiydi onlar, dekolte kadına hiç tahammülleri yoktu hiç ve erkek erkeğe yaşıyorlardı hepsi homoseksüeldi.
Kuran’daki Özgürlük İnsanların Hayret Edeceği Kadar Geniştir. İslam Dini İlk Geldiğinde İnsanlar Tüm Tabuları ve Gereksiz Kuralları Kaldırdığı İçin İnsanlar Müthiş Ferahladılar
Kuran’daki özgürlük, İslam dini geldiğinde Peygamberimiz (sav)’in dinini anladıklarında insanlar acayip şaşırdılar. “Bu nasıl din böyle?” dediler. Çünkü herkes özgür. Bütün tabular kalkmış, bütün kurallar kalkmış. O devirde müşriklerin, putperestlerin adet, gelenek ve örfleri insanları mahvediyordu. Binlerce vardı binlerce. Bir de Hristiyan inançları vardı. Hristiyan gelenekleri, bir de Musevi gelenekleri insanlar onun içinde boğulmuştu. Peygamberimiz (sav)’in vesile olduğu, getirdiği İslam dininde çok şaşırtıcı, çok coşkulu bir rahatlık meydana geldi. Allah diyor ya “kardeşler olarak sabahladınız” bayram. Hayretler içinde kalıyorlar. O ona sarılıyor, ona sarılıyor, birbirlerine varis oluyorlar. Herkes herkesin malını alıyor. Çünkü üstlerinden bir ton yük kalktı. Allah diyor ki “üstlerindeki ağır teklif zincirlerini kaldırdın” diyor Allah. “Allah'ın dilemesiyle. Üstlerindeki o ağır yükleri kaldırdın.” Muazzam ferahladılar, muazzam açıldılar müthiş bir coşku vardı. İşte münafıkların bu çok ağırına gitti. O özgürlük. Baskı olması gerektiğine inandılar. Acı, gerilim, rahatsızlık. Peygamber (sav) çok seviliyor, hanımlar Peygamberimiz (sav)’e çok düşkün. Çok istekliler. Bazı hanımlar boşanıp Peygamber (sav)’le evlenmek istiyorlar. Münafıklar kendi karılarından yana da çok tedirgin oldular. Hz. Hasan (ra)’a, Hüseyin (ra)’e de sevgi muazzam. Kızlar hep onunla evlenmek istiyorlar. Üç yüz hanım aldı Hz. Hasan (ra) biliyorsunuz. Acayip sıkıldılar. Müthiş bunaldılar.
Allah Ruha Hatıra Verdiği İçin İnsan, İnsan Oluyor. Hatıra Silindiğinde İnsan Sadece Duyar, Koklar, İşitir, Dokunur. İnsan Hatırayla Şahıs Haline Geliyor
Allah’ın ruhu vardır. Her yerde aynı Allah’ın ruhu olur. Tek ruhtur. Yani o ruhun özelliği şöyledir; görür, duyar, işitir, düşünür, hisseder, koklayabilir. Eğer hatıra verilmezse bu ruha sadece böyle bir varlık olur. Hatıra verildiğinde insan olur. Bize hatıra verildiği için biz “Ben benim” diyorum. Yani insandan hatıra silindiğinde sadece görür, duyar, düşünür, koklar ve dokunur o kadar. Ne kim olduğunu bilebilir ne ne olduğunu bilebilir bilmez. Ama biraz süre geçerse zaman geçtiği için hemen yine benlik gelir yani “ben benim” der. “Ben benim” demeye başlar. Artık o hatıralardan dolayı o bir şahıs haline gelmiş oluyor. Biz hatıralardan dolayı şahıs haline geliyoruz. Yoksa ruhlarımız aynı. Herkesin hatırası ayrı olduğu için ayrı bir insan olmuş oluyor.
Önümüzdeki Yıllarda Zorluklar Artacak. Hiçbir Kardeşimiz Telaşa Kapılmasın. O Zorluklar İnsanların Kardeşliğin Önemini Anlamasına Vesile Olacak
Biraz insanlar zorlanacaklar önümüzdeki yıllarda. Yani büyük bir hesaplaşmaya doğru gidecek insanlar. O kargaşa ortamında insanlar kardeşliğin, sevginin önemini birden ani olarak görüp anlayacaklar. Zannediyorum işte Birleşmiş Milletler devreye girecek, NATO devreye girecek, Masonluk devreye girecek, Tapınak şövalyeleri devreye girecek, tarikatlar, cemaatler devreye girecekler. Müslümanların önde gelenleri devreye girecek ve İslam âleminin siyasi liderleri bir araya gelecekler. Ve karar verilecek yani birlikte olma kararı verilecek. O zaman zaten düşünecek bir şey olmaz konu bitecek kökünden bitecek. Çoktan olması gerekiyor ama İşte Allah’tan karar gelmeyince olmaz. O olgunlaşmayı Allah istiyor o bir zaman var vakti merhun deniyor ona, onun dolması o olayların olması gerekiyor. Daha başka olacak olaylar var onlar olmadan tamamlanmadan olmaz. Olmuyor yani biz istesek de olmaz. Olsa da bereketli olmaz. Bereketli olması için bunların olması gerekiyor.
(“Cinsellik ayıp mı?” izleyici sorusu)
Cinselliği ayıp hale getirenler ta Resulullah (sav) zamanındaki münafıklardı. O devirde konuşulmasını, dile getirilmesini asla istemiyorlardı. Peygamberimiz (sav) son derece rahattı. Cinselliği rahat rahat anlatıyordu. Onunla ilgili hadisler çok fazla var. Şu an o hadislerin okunmasını dahi istemiyorlar. Bak adamlar dehşete kapılacak diye ben de okuyamıyorum. Buhari’de, Müslim’de cinsellikle ilgili hadisleri kimse okuyamıyor. Hiçbir âlim, hiçbir hoca okuyamıyor. Müşrik ve münafık baskısından dolayı okuyamıyorlar. Bütün Kütübi Sitte’de var cinsellikle ilgili hadisler okuyabilene helal olsun okuyamıyorlar. Cinselliğin baskı altına alındığı ortamda homoseksüellik gelişiyor. Şeytanın bir oyunu. Cinsellik bir nimettir, bir güzelliktir, kalp ferahlığıdır. Sevginin en güzel ifade şeklidir. Beş duyuyla ifade şeklidir. En mükemmel sevgi anlatımıdır. Ama sanki büyük bir belaymış, felaketmiş gibi, büyük bir kötülükmüş gibi gösteriliyor. Cinselliğin gayrimeşru olanı çirkindir. Meşru olan cinsellik nurdur, güzelliktir, ibadettir, Allah’a şükürdür. Allah’a sevginin güzel bir tecellisidir. Aksi ahmaklıktır. Homoseksüelliğe kapı açmaktır. Sapkınlıktır, fıtratı bozmaktır, şeytana hizmet etmektir.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’de Reza Zarrab’ın tanık olduğu Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla davasına ilişkin şu şekilde konuştu, “Eğilirseniz hakkım helal değil. Birileri Amerika’ya gider, birileri Batı’nın değişik ülkelerine gider ama bu ülke sahiplerine kalır. Kimisi Hans’ın kulu kölesi olur, kimisi George’nin kulu kölesi oluyor, kimisi kurulan sahte mahkemelerde yargılanmak suretiyle güya benim ülkemi yargılamaya kalkıyor. Boşuna uğraşmayın öyle sanal oluşturulan mahkemelerle o FETÖ denilen alçağın uydurma temsilcileriyle kurulan mahkemeler asla benim ülkemi mahkûm edemez.”)
Adamın gıcıklığına bak. Senden rüşvet istedilerse verme. Ayrıca sen ona rüşvet diyorsun belki sadaka olarak verdin. Niye yalan söylüyorsun? Belki “bu Suriyelilere hayrıma Allah rızası için veriyorum gidin ulaştırın” dediysen o da onu alır ulaştırır. Yani o resmi prosedürü olur resmi olarak yapar. Oyun oynama yani o insanlar Türkiye’de senin dediğin gibi o tırlar dolusu parayı harcayacak ortam bulamazlar. Samimiyetsizliği bırak. Hele Tayyip Hoca hiç mesela bu atakla Tayyip Hoca’nın Cumhurbaşkanlığını garantilediler.
(“Hayatta çekindiğiniz bir konu var mı?” izleyici sorusu)
Çekineceğim konu ne olabilir? Küfrün hâkimiyetinden rahatsız olur Müslüman. İngiliz derin devletinin Müslümanlara yapacağı ataklardan rahatsız olabilir. Homoseksüellerin atakları rahatsız edici olabilir. Ama çekinme mi diyelim ona nasıl denir? Çünkü onlar gerekiyor yani çekinme demek hani istemiyorum falan gibi olur. Hâlbuki onlar pislik yapacak, biz de onu temizleyeceğiz. Etkisiz hale getireceğiz yani mücadele edeceğiz. Dolayısıyla Müslüman’a bu yakışmaz. Yani çekinme olmaz, “mücadele azminizi ne arttırabilir?” dersen onu kabul edebilirim. “Şevkinizi ne arttırabilir?” çünkü homoseksüel olmasa onunla mücadele edemezsin. Olmasını istemeyiz ayrı mesele ama onları yaratan da Allah’tır. Onlarla mücadeleyi yaratan da Allah’tır. Yani mesela Lut Kavmini yaratan Allah. Lut (as)’u oraya gönderen de Allah. İlk homoseksüel biliyorsunuz şeytandır. Genç bir oğlan şeklinde Lut Kavmine geldi onları kandırdı. Ve o ahlaksız fiile onları çağırdı onlar da iştirak ettiler. Kuran’a göre çok büyük bir ahlaksızlıktır homoseksüellik.
(“Biz kadınlar ne zaman özgürce giyinebileceğiz?” izleyici sorusu)
Onlar hak etmiyor çevrendekiler belki. Allah da o yüzden nasip etmiyor yoksa sen bakımlı güzel olsan çok büyük bir nimet olur. Ama onlar hak etmedikleri için Allah o nimeti onların elinden almış oluyor. Mehdiyet devrindedir sizin rahat edeceğiniz ortam. Peygamberimiz (sav) zamanındaki gibi o coşkulu rahatlık, akıl almaz özgürlük Mehdiyet dönemindedir. Mehdiyet döneminin özgürlüğü görülmemiş bir özgürlüktür. Resulullah (sav) zamanında yani insanlar alenen sarhoş gibiydiler özgürlükten. Acayip şaşırmışlardı. Münafıklar sonra çok disipline ettiler. Sonra işte gelenekçi Ortodoks sistemin gelişmesini münafıklar muazzam bir yapılanmayla elde ettiler ve Müslümanları mecbur ettiler buna. Ve Müslümanlar da bilmeden bu belanın içine girdiler. İstemedikleri halde bu belanın içine girdiler. Ve vaktimize kadar da devam etti bu sistem. İlk başlangıcında bütün gücüyle o münafık güruhu, üç yüz kişilik güruh bu sistemi organize etti. Sonra onlar çok etken hale geldiler. Çok şedit adamlardı yani çok psikopattılar. Müslümanların içinde homoseksüelliğin yayılmasını sağlayanlar da onlar oldu. Gizlice el altından homoseksüelliği teşvik edip yaydılar Müslümanlar içerisinde.
Ölüm Mümin İçin Bir Ferahlık, İmtihanının Bitişi, Allah’a Kavuşması ve Berrak Bir Uyanıştır. İmtihanın Süresini Allah Belirlemiştir
Ölüm tabii ki mümin için bir ferahlık, bir nimet, imtihanının bitişi, Allah’a kavuşması, cennete geçiş, uyanması yani keskin bir uyanış, berrak bir uyanış. Çünkü dünyadaki imtihan kolay bir imtihan değildir. Ama tabii takdiri Allah’a bırakmak lazım. “Benim imtihanım hemen bitsin de geçeyim” olmaz. Onun süresini Allah belirliyor. En iyi şekilde yetiştiğimize kani olduğunda Allah -ki o zaten kaderde belli- iyi yetişmeden sonra artık kalmanın anlamı kalmaz. Allah o zaman alıyor canı. Can alınması da ani bir berraklık, keskin bir uyanma şeklindedir yani net rüyadan kalkma şeklidir. Hatta onun şaşkınlığı olur insanda. Yani hem ferahlığı hem şaşkınlığı. Yani ağır bir rüyada olduğunu düşünür insan. Zaten dikkatlice bakılırsa alenen rüyada olduğumuz görülüyor. Yani şöyle fazla da insan kendini yormadan hafiften bir bakarsa açık ve aleni bir rüya gördüğümüz görülüyor.
(“Hazreti İbrahim (as)’in kutsal kitabı var mıydı?” izleyici sorusu)
Vardı onlara suhuf deniliyordu yani sayfa. Üç sayfa, beş sayfa kısa kısa hükümler. O da onu yazıyordu yani. Rapt altına alıyordu böyle. Üç sayfalık, bir sayfalık bile olur. Suhuf denir suhuf. Hemen hemen peygamberlerin hepsinde kitap var evet. Suhuf olarak oluyor. Kuran’da geçiyor ama kitap gelmeyen peygamber o daha önceki kitaba uymuş oluyor. Kitap gelmeyen peygamber daha önceki kitaba uyar. Yoksa mutlaka kitap gelir onun dışında. Ama gelen kitap çok kapsamlı olmuyor. En kapsamlı Tevrat olmuştur. Ama Tevrat’a tabii sonradan ilaveler de var. İncil de Hazreti İsa (as)’nın güzel sözleridir çoğu. Hep sevgiyi ifade etmiştir çoğu İsa Mesih. Yani ana anlatış dürüstlük, Allah’ın varlığı birliği, adalet, samimiyet, cömertlik yani çok sadedir İslam dinleri. Tevrat’ın içinde de anlatılan hep aynıdır. İncil’de de aynı. Kuran’da da aynı. Adalet, sevgi, barış işte fuhşun haram olması, şarabın haram olması, domuz etinin haram olması. Domuz eti Musevilikte de haram biliyorsunuz.
Allah Münafıklara Gençliklerini Ellerinden Alarak En Büyük Cezayı Verir. Münafıklar Dine ve Allah’a Karşı Öfkeli Oldukları İçin İslam İçin Geçirdikleri Vakitten Büyük Acı Duyarlar
Allah münafıklara gençliklerini ellerinden alarak, hayatlarını ellerinden alarak en büyük cezayı verir. Çünkü bir münafık için yaşamak çok önemlidir. Hayat çok önemlidir. Hayatın en önemli bölümü de gençlik bölümüdür. Onları o bölümlerinde Müslümanlara hizmet ettirir Allah, istemedikleri halde. Ve sonra onları ayırarak muazzam bir iç acısı ile Müslümanlara yaptıkları hizmetten binlerce kere tabii pişman oluyorlar kinli oldukları için, Allah’a karşı öfkeli oldukları için. Ama Allah en büyük cezayı veriyor hayatlarını ellerinden alıyor. Gençliklerini ellerinden alıyor. En büyük cezayla onlara ızdırap veriyor. Ve ömür boyu onun acısı ile yaşarlar. Müslümanlara yaptığı hizmet hep ömür boyu onlara acıdır. “Keşke hizmet etmeseydim. Keşke sadaka vermeseydim. Şurada emek vermeseydim. Şurayı temizlemeseydim. Şuraya da bir düzenleme yapmasaydım” diye ömür boyu hayıflanır münafıklar. Allah bunların içine büyük bir dert olarak bunu koyar. Allah onları helak etmek için, çökertmek için en büyük acılardan biri olarak gençliklerini ellerinden alır. Onlara verdiği bir cezadır bu Allah’ın. Bütün münafıklarda bu bela oluşmuştur. Hepsinin Allah ellerinden gençliklerini aldı. Mesela yirmi yaşından kırk yaşına kadar hep bunları Allah kullanmıştır. Sonra da bunlara şeytanı Allah musallat ederek münafıklıklarını ikrar ettirip, açıklattırıp tam enayi, keriz, avanak konumuna getirip rezil rüsva etmiştir.
Mehdiyet Devrinin Münafıkları Peygamberimiz Dönemi Münafıkları Gibi Tarihe Geçecekler. Bir Mahluk Olarak, İnsanlığın Baş Belası Pislikler Olarak Kitaplara Geçecekler
Allah “nurumu tamamlayacağım.” İşte o Mehdi ile bitiyor. Yani nurunu parlatıyor. İslam’ın gelişi ile Allah’ın nuru tamamlanmıştır. Ama tabii din gelmiş fakat dünyaya hakim olmuş mu? Olmamış. İşte tam anlamıyla ayetin tahakkuku o Allah’ın nurunu tamamlaması, tam tahakkuk etmesi Mehdi ile oluyor. Mehdi’sini de öyle bir güçlendirmiş ki elhamdülillah gökte kuyruklu yıldızlar ile destekliyor. İki uçlu kuyruklu yıldız ile destekliyor. Büyük alametlerle, yüzlerce alametlerle destekliyor. Ve Mehdi’sini vücudunda da fizik alametlerle destekliyor. Ve “durduramayacaksınız” diyor Peygamberimiz (sav). “Münafıklar atak yapacak münafıklar temizlenecek. Münafıklar atak yapacak yine temizlenecekler. Yine münafıklar atak yapacak yine temizlenecekler” diyor. Bunu Resulullah (sav) söylüyor. Ve o ünlü münafıklar da hepsi bilinen tipler. Bunlar hep tarihe geçecek ünlü münafıklar. Mehdiyet devrinin münafıkları Peygamber (sav) devrimizin münafıkları gibi ünlüdür. Bunlar hep ünlü şahsiyetler olacaklar. Yani en baştan en sona kadar bu münafıkların önde gelenleri azgınları bunlar tarih kitaplarına geçecekler. Yani bir mahluk olarak, insanlığın baş belası pislikler olarak bunlar kitaplarda insanların okuduğu, bildiği mahlukat neviinden olacak.
Tevbe Suresi 32 “Ağızları ile Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Münafıklar ne yapıyor? Gevezelikle Allah’ın nurunu yani Mehdiyet’i durdurmaya çalışıyorlar. “Oysa kafirler istemese de” münafıklar istemese de “Allah, Kendi nurunu” bak “Allah Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” (Tevbe Suresi 32) Nur nasıl tamamlıyor? İşte Mehdiyet’in hakimiyeti ile. Tam anlamı ile tahakkuku budur. Mesela yine Saff Suresi 8 “Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.” İşte münafıklar falan abuk sabuk konuşarak, küfür abuk sabuk konuşarak Müslümanların aleyhinde konuşarak durdurmaya çalışıyorlar. Peygamberimiz (sav), sahabeler aleyhinde, Allah aleyhinde konuşarak. “Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır;” Bunu durduramazsınız diyor. “kafirler” münafıklar “hoş görmese bile.” Sıkılsalar da bunalsalar da bu olacak diyor Allah.
Allah mesela halifeliği kaldırdı; Mehdi (as)’ye hazırlık olsun diye. Mezhepler ortaya çıktı; Mehdi (as)’nin bunu düzeltmesi içindir bu da. Hz. Süleyman mescidi yıkıldı Mehdi (as)’nin yeniden yapması içindir. Museviler binlerce yıldır eziliyor Mehdi (as)’nin onları kurtarması için Moşiyah’ın. Hz. İsa (as) göğe alınıyor sırf Mehdi (as) ile iki bin yıl sonra karşılaşması için. Bak sırf Mehdi (as) ile iki bin yıl sonra karşılaşması için Allah, İsa Mesih gibi ulul azm bir peygamberi göğe alıyor Hz. Mehdi (as)’ye vezir olarak gönderiyor. İki bin yıl sonra. Mehdiyet’in önemini buradan daha iyi anlıyoruz.