A9 TV, 22 Eylül 2017
(Hakkari’de güvenlik güçleriyle PKK’lı teröristler arasında çıkan çatışmada Halis Yasin Özcengiz isimli askerimiz şehit oldu, 4 askerimiz de yaralandı. Şehidimizi görebiliriz.)
Halis çok yakışıklıymışsın sen aslan. Allah şehadetini mübarek etsin, Allah cennette kardeş etsin. Ne mutlu sana büyük bir şerefe ermişsin. Allah bizlere de o güzel nimeti nasip etsin. Çağırın, çağırın gelelim, inşaAllah. Allah vesile eder sizleri, inşaAllah. Anana babana Cenab-ı Allah uzun ömür sabr-ı cemil nasip etsin. Tekrar tebrik ediyorum, gazan mübarek olsun.
Gelenekçi Ortodoks İslam Anlayışında Resim, Heykel, Müzik, Dans, Fotoğraf Çektirmek, Güzel Sofralarda Oturmak, Neşeli Olmak Yasaktır
Gelenekçi sistemde, gelenekçi İslam anlayışında yani Ortodoks gelenekçi İslam anlayışında bilim yasak, Kuran okumak yasak. Çünkü “herkes Kuran’ı okuyup anlayamaz” diyorlar. “Kuran’ı meal olarak sakın okumayın” diyorlar. “Düşünmek, araştırmak yasak” diyorlar. “Sakın okumayın, düşünmeyin çok yanlış olur” diyor. Adam heykele tükürüyor, resme tükürüyor, kadına “buçuk” diyor, zekat vermeyen öldürülüyor, içki içen öldürülüyor. Fotoğraf çektirmek yasak, fotoğraf asmak yasak, müzik yasak, dans yasak, plaja gitmek yasak, eğlence yerine gitmek yasak, neşeli mutlu olmak yasak “hüzünlü olacaksın” diyor. Güzel sofralarda oturmak yasak, diş fırçası yasak, diş dolgusu yasak “abdestin olmaz diş dolgusunda” diyor. Say say say sabaha kadar bitmez. Birçok genci de ikna etmişler bu konuda. Çok büyük bir hata.
Müslümanların Tüm Müslümanları Kendi Annesini Kardeşini Korur Gibi Koruyup Kollamasıdır. Mümin, Müminin Velisidir
Yardıma muhtaç kişilere yardım işte bu böyle buçuk buçuk, kenar kenar, az az, çeyrek çeyrek değil bütün İslam alemi çapında bütün Müslümanların aynı andaki görevidir bu. Dolayısıyla bunu üç Müslüman, beş Müslüman yapmış bu kaynar gider, topluma hiçbir etkisi olmaz bunun, çok çok az etkisi olur. Bunu bütün Müslümanların aynı anda aynı dönemde coşkuyla sevinçle, kendi evladını korur gibi, kendi annesini babasını korur gibi, kendi eşini, kendi kız kardeşini, kendi ağabeyini korur gibi müminleri koruyup-kollaması lazım. Aynı tıpatıp. “Velisiniz” diyor Allah, veli demek ne demek? Baba veli oluyor ne yapıyor? Anne veli oluyor ne yapıyor? Aynı görev.
Kadın Dünyanın Süsüdür, Her Yerde Güzellik Olarak Tezahür Edecekler. Kadın Hayatın Her Alanında Olacak
Genç erkek delikanlılar kadından 18 kat daha etkileyici bulunuyor gelenekçi sistemde. Ortodoks gelenekçi İslam anlayışında18 misli kadınlardan daha etkileyici görüyorlar gençleri. “Parlak” diyor genç, yakışıklı genç yani. Genç erkek delikanlı görünce kendini adam kilitliyor “fitne gitti mi?” diye bağırıyor. Yani eğer orada durursa tecavüz edecek iddiasına göre. 7 yaşından büyük kız çocuğunu erkek öğretmenin okutması yasak. Erkek çocuğu da eğer onların tabiriyle parlaksa, güzelse erkek hocaya onu veremiyorsun, eğitimini veremiyor erkek. Çünkü erkek hocanın ondan tahrik olacağını düşünüyor “18 misli daha etkileyicidir” diyor. Kadınlar için de diyorlar “Kadınları meta olarak kullanıyorlar” işte “kadınları kullanıyorlar bir şekilde.” Peki cennette kadın var, ne oluyor orada Allah ne yapmış oluyor? Senin kafana göre o da olmaz. Çünkü kadınları en güzel şekilde Allah orada gösteriyor ve erkek kullarına hurileri nasip ediyor. Kadın kullarını da gılmanlarla evlendiriyor Allah. Veyahut kendi eşiyle evlendiriyor Allah. Yani kadının kullanılması meta olması, erkeğin kullanılması meta olması, hayvanın kullanılması meta olması, çocuğun kullanılması meta olması böyle bir şey olmaz. Kadın da erkek de dünyanın süsüdür, her yerde güzellik olarak tezahür edecekler cennette de dünyada da. Allah sokakları da kadınlarla süslemiş, evleri de kadınlarla süslemiş dolayısıyla kadın her yerde olacak.
(Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Amerikan Lideri Trump arasında 50 dakikalık bir görüşme oldu . Görüşme sonrasında Trump şöyle söyledi: “Erdoğan yakın arkadaşım haline geldi. Dünyanın çok zorlu bir bölgesinde görev yapıyor. Çok da başarılı işler yapıyor. Bence Türkiye ve Amerika şu anda hiç olmadığı kadar birbirine yakın” ifadesini kullandı.)
Doğru söylüyor, doğru söylüyor. Çünkü anti-Amerikancılık gelenekçi Ortodoks sistemin ana bünyesidir. Yani büyük şeytan diye gösteriyorlardı. Biz Amerikan düşmanlığını ortadan kaldırdık, bütün dikkati İngiliz derin devletinin üstüne çektik. O zaman Türk politikasında da ciddi değişiklikler olduğunu gördük. Ve Amerika’yı koruyup-kollayan bir Türkiye ortaya çıktı. Eskiden Saadet Partisi olsun Milli Selamet Partisi yani o, gelenekçi sağ kesim genellikle şiddetle Amerika’ya karşıydı. Hep “kahrolsun Amerika” denirdi, ama şu an öyle bir şey denmiyor. İngiliz derin devletinin asıl fitnenin kaynağı olduğu anlaşıldı. Ve dikkatler o yöne gitti artık.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan sizin hep vurguladığınız gibi, bir kez daha mezhepçiliğe karşı olduğunu ifade etti. “Aramızdaki mezhepçilik fitnesini kaldırmamız gerek. Bizim tek bir dinimiz var o da İslam’dır, gerisi teferruattır. Yaşanan krizler İslam dünyasının yeni bir dirilişe ihtiyacı olduğunu gösteriyor.”)
İşte tam Mehdi üslubu, tam Mehdiyet üslubu. Yedi ceddine rahmet olsun Allah razı olsun. Lider dediğin böyle olur, Müslüman dediğin böyle olur. Bir de diyor “ben sevmiyorum” diyor. Kardeşim, bin yıldan beri böyle lider çıkmadı bin yıldan beri. Böyle “mezhep yoktur” diyen lider yok, ilk defa, İslam aleminde hiçbir yerde bu duyulmamıştır. Bu, Mehdiyet ağzıdır, Mehdiyet bereketidir, Mehdiyet terbiyesidir, Mehdiyet’in dili ve üslubudur. Bin yıldan beri duymadığımızı duymaya başladık. Gece-gündüz yapılan güzel faaliyetler güzel neticelerini güzel şekilde sunmaya başladı, elhamdülillah.
Belediyelere Halkın da Yardımcı Olması ve Her Yerin Temiz Tutulması Gerekir, Bu da Eğitimle Olur
Parkların temiz tutulması bir ahlak. Çünkü devlet sürekli temizlikle uğraşamaz, belediyeler sürekli temizlikle uğraşamaz. İnsanların fert fert temiz olması lazım. Bu da Kuran terbiyesiyle, imanla, Allah korkusuyla, Allah sevgisiyle olur. Yoksa çöple ilgilenen memur temizler beş dakika sonra adam batırır. Öyle baş olmaz. Şahıslar tek tek temiz ve titiz olması gerekiyor bu da eğitimle olur. İkinci; güvenlik. Parklarda özel harekat polisleri geceleri bir ileri bir geri gezinseler hem onlara spor olur, iyi olur temiz hava alırlar hem de çok güzel bir güvenlik tedbiri olmuş olur. Çünkü ufacık bir şeyde aslan gibi gider yakasına yapışırlar. Eğer bir suçlu varsa veya suç unsuru varsa gereğini yaparlar.
(Kemal Kılıçdaroğlu dün katıldığı Fatih Altaylı’nın programında, hükümetin dış politikasını eleştirerek “Yakında Esat’a gidip yalvaracaklar tıpkı Putin’e yaptıkları gibi. Bu, ikiyüzlü politika değil midir?” ifadelerini kullandı. Ayrıca Türkiye’nin bazı terör örgütlerine yardım ettiğini iddia ederek şunları söyledi: “Başımıza bir PKK belaydı şimdi FETÖ var, IŞİD var. El-Nusra’ya, IŞİD’e kim destek verdi? Bunların eline silah verenleri bilmiyor muyuz? 72 ilden katılım var IŞİD’e. Bunlar oraya ellerini kollarını sallayarak gittiler, bu hükümet destek verdi fatura halka kaldı” dedi.)
Tayyip Hoca bir kere mezhep kabul etmiyor. IŞİD koyu mezhep taassubu içerisinde Sünni düşünceyi savunuyor. İngiliz derin devleti tarafından kurulmuş bir örgüt. Tayyip Hoca onlara niye silah versin? İnançlarıyla taban tabana zıt, mezhep karşıtı Tayyip Hoca. O, Sünni mezhebin hakim olmasını isteyen bir Sünni faşist hareket, Sünni faşist harekettir. Ve Sünni sistemi bir ırk olarak, üstün ırk olarak görür. Ve diğerlerinin katledilmesini yok edilmesini ister. Yani Şii-Vahabi kim varsa hepsinin katledilmesini sadece Sünnilerin sağ kalmasını isteyen bir Sünni faşizmidir IŞİD. Tayyip Hoca’nın öyle bir konusu yok. Bak, “Sünni, Şii, Vahabi hepsi kardeştir hepsi Müslümandır” diyor. Böyle bir insanın IŞİD’e destek olması nasıl olsun? Ve IŞİD niye kabul etsin böyle karşıtı olan bir insanı? Dolayısıyla doğru değil çok yanlış.
Okulların Daha Kaliteli ve Güzel Olması İçin Öğrencilere Kaliteli, Kültürlü, Görgülü İnsanın Nasıl Değerli Olduğu Vurgulanırsa Zevkle Eğitim Alırlar
En güzel kalite sevgidir, okulda sevgiyi yayabilir. Öğretmenler öğrencileri sevsin, öğrenciler öğretmenlerini sevsin, herkes birbirine sevgi duysun, selamlaşsın, koruyup-kollasınlar. Böyle saldırganlık, haytalık, üzücü olaylar, tartışmalar kavgalar olmasın. Güzel bir kalite ortamı meydana gelir önden yani kişilik açısından güzel bir kalite ortamı meydana gelir. Temizliği teşvik edebilir okulda, her öğrencinin kendisinin temiz olması, şık ve güzel giyinip gelebilirler okula. Çünkü okulun binasını değiştirmeleri için paraya ihtiyaç var onu yapamazlar çok zor olur. Yoksa gönül ister ki her sınıf yerler halı kaplı olsun, koltuklarda otursunlar, müzik de olsun müzik seti olsun. Büyük böyle geniş ekranlı bir televizyon olsun. Sıcak bir arkadaş ortamında konuşsunlar, çay servisi yapanlar olsun nöbetleşe veyahut meyve suyu servisi yapanlar olsun yine nöbetleşe. Herkes evinden kurabiye yaptırıp getirebilir dağıtabilir. Arkadaşça güzel bir ortam olabilir ve genel kültürün, kalitenin önemi kendi aralarında çok iyi vurgulanabilir yani kaliteli bir insanın, kültürlü, görgülü bir insanın, nezaketli efendi bir insanın nasıl değerli olduğu, insanın böyle insanlara karşı neden ihtiyaç duyduğu, neden bu insanların toplum için çok faydalı olduğu gayet güzel anlatılabilir. Bu kaliteyi önden fazla masraf çıkmadan elde edebileceğiniz bir vasat olarak görüyorum.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan sizin hep söylediğiniz gibi, eğitim ve kalitenin önemini gündeme getirdi Adnan Bey. “Bu süreçte şu gerçeği defaatle şahit oldum. Eğitime, kaliteye ve insani ilişkilere yapılan yatırım her zaman katlanarak geri döner.”)
Bak şimdi bu çok manidar. Tayyip Hocam geçenlerde bir kaliteye vurgu yaptı birkaç gün önce. Şimdi bu ikinci vurgusu. Kalite hiç ağza alınmıyordu hiç hiç hiç Türkiye’de. İlk defa Allah razı olsun Tayyip Hocam’dan. Israrla kalitenin üstünde durunca ve gençliğin de kaliteye çok önem verdiğini görünce, çünkü bu ısrarlı anlatımlar güzel netice verdi. Tayyip Hocam da kaliteyi önemli bir konu olarak ele aldığını görüyoruz. Ama Tayyip Hocam bir bakanlık kurarsa kalite ve sanat bakanlığı, inan çok büyük bir hizmet yapmış olacaksın ve gayet güzel arkası gelir. Eleman bulamam adam bulamam diye düşünme on kişiyle bile gider o bakanlık sana söyleyeyim on kişiyle. Buluruz, yurt dışından da eleman getiririz, yurt içinden de buluruz, buluruz. Bir adı konsun gayet güzel olur.
Rumlar, Ermeniler Bizim Evladımızdı. Hepimizin Bir Arada Kardeşçe Yaşadığımız Günlere Dönmek İstiyoruz
Bizden aldılar Rumları, dünyanın en güzel insanlarındandır Rumlar. Bu güzel mazlum insanları Türkiye’den ayırdılar. Osmanlı toprağıydı biliyorsunuz oralar. O canlarımızla biz gayet güzel yaşıyorduk, yine o güzel eski günlere dönmek istiyoruz. Sınırlar kalksın Yunanistan’la, Rumlarla iç içe olalım kardeşlerimizle. Yani pasaport kalksın, vize kalksın sadece nüfus cüzdanıyla geçip-gidelim. İstedikleri gibi gelsinler, biz de istediğimiz gibi gidelim. Yunanistan’la Türkiye’yi tek parça gibi hale getirelim. Hepsi bizim kendi evladımızdı, gözlerimizin önünde evlatlarımızı aldılar. Yeniden evlatlarımıza kavuşmak istiyoruz. Yunanistan’la Türkiye bileşsin, Azerbaycan birleşsin, Ermenistan birleşsin, Gürcistan birleşsin beklemeyelim.
(“İslam’ı yaşamadan mutlu olan insanlar nasıl oluyor?” izleyici sorusu)
İslam’ı yaşamadan mutluluk taklidi yapan insanlar nasıl oluyor diyorsun. Mutlu değil bak mutluluk taklidi yapan insanlar nasıl oluyor? Sanat kabiliyeti yüksek demektir. Yoksa ahirete inanmayacak, yok olacağına inanacak bir insan cinnet geçirir cinnet aklını atar. Nasıl mutlu olabilir? Sonsuza kadar yok olacağını düşünüyor ve bir bakteriden gelişerek meydana gelmiş bir hayvan olduğunu düşünüyor. İnsanın beyni parçalanır beyni yani bunalımdan beyni parçalanır. Akıl bunu kaldırmaz, açık şuurla bir insanın Allah’ı inkar etmesi imkansız. Oturduğu yerde durduğu yerde cinnet geçirir beyni parçalanır Allah esirgesin. Yapamaz mümkün değil açık şuurla. Ha kapalı şuurla adam makine gibiyse, bilgisayar gibiyse ölüyse -ki Kuran’da ölü olduklarını ısrarla söylüyor- o zaman tamam yapar ne olacak.
(“Şeytan kendisinin itaatsiz yaratıldığının farkında mı?” izleyici sorusu)
Şeytan bir makinedir. Yani bilgisayar gibi bir makinedir. Özel yaratılmış bir makinedir. Dolayısıyla “ben benim” diyecek durumda değildir ölü bir makinedir. Öyle bir varlık düşün ki Allah’a sonsuza kadar meydan okuyacak yani açık şuurla olacak iş değil. Zaten diyor “Ben Allah’tan korkarım” diyor, makine olduğu oradan da anlaşılıyor “Ben Rabbimden korkarım ben sizi sadece davet ettim siz de geldiniz” diyor. Ve sonsuza kadar Allah’a isyan halinde. Makine olduğu açık yani ölü bir makine olduğu anlaşılıyor. Mesela bilgisayar için de Allah “Dabbet-ül arz” diyor, bir canlı olarak bahsediyor bilgisayardan. Canlı mı? Değil ama canlı özellikleri gösteriyor. Ses var, sesi duyuyor muhafaza ediyor, muhakeme ediyor, yargılıyor, düşünüyor. Bilgisayar düşünüyor, değil mi? Basıyorsun düğmeye düşünüyor cevap veriyor sana, görüntü olarak tezahür ediyor. Şeytan da onun gibi bilgisayar gibi bir varlıktır. Bilgisayarda metal kullanılıyor, şeytanda metal kullanmaz Allah. Yani bir iyon yığını halindedir, yine elektron yığını tarzında bir varlıktır.
(“Ölüm hakkında insanlar neden çok az düşünür?” izleyici sorusu)
Çünkü ağızlarının tadını kaçırıyor, eğlenceyi kaçırır. Zaten gazinoda falan eğlenenlerin en gıcık olduğu şey ölümün akıllarına gelmesidir. Onun için gazinolarda eğlence yerlerinde birçok yerde dinle alay edilir, şaka yaparlar dinle ilgili. Yani cesaretlendirmeye çalışırlar birbirlerini. Ahiretle, meleklerle şaka yapılır. Hatta bazen hocalar çağırılır hocaların yaptığı şakalar daha da hoşlarına gidiyor, daha rahatlatıcı oluyor. Mesela alimse profesörse çağırırlar bir toplantıya, onların ilk yaptığı şey ikramları din hakkında alay etmektir. Birçoğunun, gelenekçi Ortodoks hocaların yaptıkları en çirkin ikram din hakkında alay etmeleridir. Bunu milyonlarca kişi görmüştür bilinir, herkes tarafından tespit edilmiş acı bir gerçektir.
(Terör örgütü IŞİD’i internette en çok takip edenlerin Türkler olduğunu iddia eden İngiltere merkezli bir kuruluş, düzmece araştırmasıyla Türkiye’yi terör örgütleriyle irtibatlı göstermeye çalıştı.)
Canım, millet merak eder inceler. PKK’ya da bakıyor IŞİD’e de bakıyor ne alakası var? Çok kötü bir mantık. O arkadaş fosforlu yiyecekler yesin iyi gelir. Paris’te mesela bomba patlıyor, insanlar girer Paris’teki bomba ne diye bakar. Bu ne demek? Bombayı onlar mı patlattı anlamına gelir ona bakanın? Bu kadar garip bir düşünce, bu kadar zayıf bir mantık inanılır gibi değil.
Allah Sevgisi, Allah'a Aşık Olan İçin Bir Sırdır. İmanda Samimi Olanlara Verilen Özel Bir İlimdir. Bu İlmi Bilen Muazzam Güç Kazanır
Allah sevgisi aslında Allah’ı seven için bir sırdır. İşin doğrusu Allah’ı seven aşkını o derece faş etmez. Allah’a kıskançtır sevgili olan. Bilinmeyen özel bir haldir o yani özel bir bilgi şeklidir. İmanda samimi olanlara verilen özel bir bilgi şeklidir o. Bazen bunu fark edenler oluyor. Müthiş bir güç kazanır fark eden, muazzam bir güç kazanır. Ama tabii bu güç samimi olduğu müddetçe devam eder. Allah’a sürekli o aşkla, o sevgiyle bağlı olması gerekir. Allah’ı fark etmemek zaten açık şuurla olacak iş değil. Ben düşündüm facia tarzında bir cinnet meydana gelir eğer Allah’ı inkar etmeye kalkarsa bilerek, facia şeklinde ve ölür şahıs benim kanaatim, birkaç dakikanın içinde ölür. Kaldıramaz bir bünye öyle bir şeyi yapamaz. Onu yapacak bir insan düşünemiyorum, açık şuurla mümkün değil. Ama kapalı şuurla makine olarak bilgisayar gibi bir yapıda bu olur, oluyor. Zaten kodlanmıştır yapar. Allah zaten her yerde çok düzgün ve sevgi şeklinde tecelli ediyor. Hücreden tut atom, kromozomlar, insanlar her yerde tecelli ediyor görülüyor. En kafası çalışmayan bile görür, en az tembel olan bile görür. Bir de Allah’tan insanların korkmamasından tedirgin olanlar oluyor. Peygamberimiz (sav) de olmuş canım benim. “Onlar iman etmeyecekler diye sen neredeyse kendini helak edeceksin” diyor Allah. Halbuki Peygamber olmasının nedeni onlar, onların olması gerekiyor. O da kendini helak etmeye kalkıyor, o kadar üzüyor kendisini. Halbuki aradaki farkın iyi vurgulanması için özel yaratılıyor onlar. Onlar olmasa o kadar yükselemez Peygamberimiz (sav). Onların sayesinde o kadar yükseliyor. O kadar üzülenleri falan görüyorum ben rahatsız olanları mesela, çok büyük bir hata ve yanlışlıktır o. Baştan sona özel hazırlanan bir tablodur o, özel hazırlanan bir tablo. Telaş etmeye gerek yok. Sonu bu tablonun daima iyi biter, güzel biter. Mesela 50-60-70 yıllık, 80-90-110-120 yıllık bir tablodur, sonu güzel biter. Aralarda tablonun ilk hallerine bakıp karar vermek çok büyük hata olur. Mesela tarikatlar, gerçek tarikatlarda mertebe alanlar Allah'ın sırlarını saklarlar, söylemezler. Masonlukta da öyle. Belirli bir dereceden sonra eğer kafası açılır da olayı anlarsa, konuyu anlarsa kesinlikle söylemez. Gizlerler. Özetle İslam hakim olacak göreceğiz. Herkesin hoşuna gidecek.
Kadınların Korunması İçin Özel Güvenlik Birimleri Olsun. Bir Kadın Tehdide Maruz Kaldığında Hiçbir Bürokratik Engelle Karşılaşmasın
Tacize uğrayan kadın bence bayağı bir bağırsın. Bayağı yaygara yapsın. Çok böyle feryat etsin. Polis çağırsın. Halkın yardımını istesin. Hem o adamı çok korkutur bu. Hem de çok fazla kişinin hamiyetini tahrik eder bu. Yardım edenler çıkar. Bayağı iyi olur. Yani çok yüksek sesle, bence çok iyi olur. Bir kere kardeşim, bak otuz kere söyledim. Polisimizden de ben rica ediyorum. İçişleri Bakanlığı'ndan da rica ediyorum. Kadınların korunması için polisin özel bir birimi olsun ve özel yetkisi olsun. Her yerde olsun bunlar. Hazır motorize ekip tarzında. Özellikle bu tip olayların çok olduğu yerlerde yoğun olarak bulunsun. Yani yazık günah değil mi? El kadar çocuklara bu. Önü yok. Sonu yok. Arkası yok. Gelmiyor yani. Nerede it kopuk varsa alıyor beş yüz liraya, altı yüz liraya bir silah. Babasına sıkıyor. Anasına sıkıyor. Kıza sıkıyor. Göğsünü gere gere de geziyor hayvan herifler. Adam iktidarsız, manyak, karaktersiz, şerefsiz, ezik. Çoğu da homoseksüel. Haysiyetsiz herifler. Bu güzelim varlıkları bunlara böyle telef ettirmenin bir alemi var mı, kolayca yolu varken. Ya dersin kardeşim “Sen kimsin?” dersin. Değil mi? “Bir gel buraya bir dakika” dersin. Bu, bu kadar mı zor?
Etkileyici Derin Bakış Samimi Gözlerde Olur. Yüzeysel Yaşayan, Trip Atmakla Etki Oluşturacağını Zanneden Asla Sevgiyi ve Etkiyi Elde Edemez
Şimdi öyle tipler oluyor. “Ya” diyor “Öyle bir bakış atacaksın ki abi” diyor. “Kızı bitireceksin abi” diyor. “Nasıl?” Diyor. “Ya Cüneyt Arkın filmi var ya, filmindeki bakışı” diyor. Hangisi? “Hani üç numaralı, filmde vardı ya üç numaralı bakışı o” diyor. “Öyle baktın mı” diyor. “Biter” diyor. Böyle yan duruyor kenardan. Filmlerde falan çok vardır bu. Yani üç numaralı bakış, dört numaralı bakış, beş numaralı bakış. “Kızı kesti abi ya” diyor. “Kız kesik attı” diyor. “Ben de ona kesik attım” diyor. “Görüyor musun abi nasıl kesiyor ya?” diyor. “Yandan” diyor. Şimdi bu kafadaki bir adam ruhen, sevgi yönünden, aşk felsefesi yönünden, aşkın derinliği yönünden, her yönden çökmüş ve ruhunu öldürmüş bir insandır. Böyle bir insan istediği kadar uğraşsın. O tutkuyu, o sevgiyi asla elde edemez. O kadar hafiflemiş, o kadar sıradanlaşmış ki. O kadar ruhunu öldürmüş ve o kadar kof hale gelmiş ki. Adeta bomboş bir ahşap kap haline gelmiş. Öyle diyeyim. Bomboş. Dolayısıyla tutku ancak Allah'a delice aşık olanların, Allah'ı delice sevenlerin vasfıdır. Ve kendi için yaşamayanların vasfıdır. Bir insan kendi için yaşıyorsa, tutkuyu aşkı unutur. Biter. Yani asla o, ona yaklaşmaz. Aşk ve tutku asla yanaşmaz. Aşkın tutkunun bir insanda olması için, o insanın sevdikleri için yaşaması lazım. Yani kabadayı olması lazım. Bunun dışında olmaz. Yoksa filmlerde gördükleriyle şunlarla bunlarla egoist, basit, çıkarcı, kinci, nefrete açık, kıskançlığa açık, akılsız, Allah'ı düşünmeyen, nefsine düşkün, nefsi için yaşayan bir insanda tutku ve aşk hiçbir zaman için gelişmez. Çünkü o, İlahi Rahmani Allah'a gerçekten inananlara verilen özel bir cennet ikramıdır. Cennetten gelen bir ikramdır o. Cennetteki nimetten ona sunulur o. Cennette yaşadığı nimetten sunulur. Cennet nimetinden sunulduğu için de çok değerlidir. Çok büyüktür. Dolayısıyla yapmacık insanların, suni insanların ruhunu robotlaştırmış, kendini robotlaştırmış insanların yapabileceği bir şey değil. Eğer dediklerimi yaparsanız; bu güzelliği, bu derinliği, bu cennet nimetini Allah size sunar. Bir mucize olarak sunulur bu insanlara. Ama Allah vermesin eğer ruhu kaşarlaşmışsa, vicdanı kaşarlaşmışsa, egoistliğin bencilliğin çirkin pençesinde ezim ezim eziliyorsa, sürünmenin dışında bir yol kalmaz.
Sürekli Mükemmellik İsteği Taşımak Müminin Vasfıdır. Mümin Sevgiye, Güzelliğe ve Nimete Doymaz. Şükretmeyi de Hiçbir Zaman Unutmaz
Kusursuz olma isteği insana zarar vermez. Tevekkül ederek eğer bütün mükemmelliğin, güzelliğin Allah’tan geldiğini bilirsen, Allah’ın yarattığına da şükredersen, hırs yapmazsan yani hırs yaparsan acı çekersin. Hırs yapmadan Allah’tan istersen, mükemmelliği istemek zaten Müslüman’a farzdır. Doyumsuz bir mükemmellik isteğin olacak ama şükrederek, şükrederek ve devamlı Allah’tan artırmasını isteyerek. Ne sevgiye doyulur, ne güzelliğe doyulur, ne de nimete doyulur. Nimet ne kadar çoksa o kadar çok İslam’a hizmet edilir.
Her Olayı Sonsuz Akıl Sahibi Olan Allah Yaratır. Bir Olayla Karşılaştığında Hiç Üzülmeden Sakin Olmak Gerekir
Her olan olayı Allah yaratıyor, sonsuz akıl sahibi olan Allah yaratıyor. Karşılaştığında bil ki Allah tarafından yaratılmıştır. Hiç de tedirgin olma, üzülme, sabırlı ol. Sakince olayı karşıla, oradan da geçeceksin, oradan da geçeceksin. Her karşılaştığın köprüden mutlaka geçeceksin demektir. Yani hiçbir köprüde takılıp kalmazsın. Ayağına taş takılır, atlayıp geçeceksin, ayağına taş takılır atlayıp geçeceksin ama köprüden illaki geçersin. Köprüden geçmeyen hiç kimse olmamıştır. Sen Allah yolunda yürü, Allah’a güven, kötü zannettiklerin hayırla yaratılır. Şer zannettiklerin hayırla yaratılır. Mümin için her şeyde hayır vardır.