Sayın Adnan Oktar'ın 8 Ağustos 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Ağustos 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

30006

A9 TV, 8 Ağustos 2017

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye aleyhine konuşarak ülkeye zarar verenlere yönelik şöyle bir hatırlatma yaptı: “Türk milletine en büyük ihaneti kim yaparsa büyük ödül ona vaat edildi de biz mi duymadık? Terör örgütleri ağzıyla konuşanlar, teröristlerin cansiperane savunucusu kesilenler, bu işin sonunun nereye varacağını hesaplayamıyorlar. Bizim tek milletimiz parçalandığı, tek bayrağımız indiği, tek vatanımız bölündüğü, tek devletimiz yıkıldığı zaman kimsenin kendisini bu kıyametten uzak tutamayacağı belli değil midir? Herkes aklını başına alsın.” dedi.)

Kıyamet. Aylardan beri yıllardan beri ne diyorum? “Eğer Türkiye’yi yıkmaya kalkarsanız kıyamet kopar” diyorum. Bak virüs dahi kalmaz dünyada, değil İngiltere, değil Adalar, değil Amerika hiçbir yer, her yer dümdüz volkanik arazi olur. Bakteri bile kalmaz. Sakın densizlik yapmaya kalkmasınlar her zaman söylüyorum. Kıyamet kopar. Tayyip Hocam da bu aylardan beri söylediğim sözümü teyit etmiş Allah razı olsun. Hayati bir açıklama. Karşılığı kıyamettir.

 

(Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’da yayın yapan Focus Dergisi’ne verdiği röportajda, Almanların Türkiye’ye gidilmemesi için yaptıkları uyarıları ve korkularını haklı bulduğunu, çünkü Türkiye’de kimsenin güvenliğinin, canının, malının garantide olmadığını söyledi.)

“Erdoğan’dan nihai olarak kurtulacağız.” Neden böyle konuştu acaba? Yani turistlerin gelmesini engelleyecek bir konuşma Türk ekonomisini sarsacak bir şey. Belli ki olumsuz. Almanya’yı işin içine karıştırmadan eleştirse olabilir yani buna benzer sözler edebilir bir siyasetçi olarak. Ama Almanya’ya uyarı niteliğinde ve Alman turizm şirketlerine de uyarı niteliğinde bir açıklama olmuş oluyor. Sayın Kılıçdaroğlu aklı başında bir insan, şaşırdım. 2019’da Tayyip Hoca’dan kurtulmak. Açıkça söyleyeyim 2019’da Tayyip Hoca başkan. Net söylüyorum yani, 2019’da yani partili cumhurbaşkanı. Mehdiyet devrinin de Cumhurbaşkanıdır.

İngiliz derin devletine yalakalık yapan, kendini satan herhangi bir alçağı, herhangi bir kahpeyi Türkiye Cumhuriyeti’nin başına partili cumhurbaşkanı olarak getirmeyiz. Allah adına söz veriyoruz. Asla ve kesinlikle mümkün değil, mümkünü yok bunu unutsunlar. Milli olan Türk milletini seven, İngiliz derin devletine karşı olan, dolayısıyla FETÖ’ye ve onun gibi yalakalarına, IŞİD’e, PKK’ya karşı olan, büyük Türkiye’yi savunan, Türk-İslam Birliği’ni savunan, İttihad-ı İslam’ı savunan, Turan’ı savunan kimse o gelecek. Tayyip Hoca olması şart değil, bu kafada olan herkes herhangi bir kişi olabilir. Ama herhangi İngiliz derin devletinin uşağı, herhangi bir kahpeyi devletin başına geçirtmeyiz bunu unutsunlar.

 

(15 Temmuz şehitlerinin katilinin devlet olduğunu söyleyen CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın -görebiliriz- gelen tepkiler üzerine açıklama yapmak zorunda kaldı. Şöyle söylüyor: “Bu darbe teşebbüsünün tiyatro tarafı var, açıklanmaya muhtaç tarafları var. O gece Boğaz Köprüsü’nde silahlı bir güç var. Bu gücün karşısına halkı niye yönlendiriyorsun? 250 bin kişilik polis ordusu var bu polis gücünü sahaya sürmüyorsun masum insanlara diyorsun ki ‘gidin direnin.’ Bu insanlar orada da şehit oluyorlar. Bunun hesabının sorulması lazım. Benim söylediğim bu” dedi.)

Polis gücü niye kullanmadı ben de ona hayret ediyorum. Yani çok fazla polis varken az polis vardı ortada. Böyle bir şeyde polis kaynaması lazım ortalık. Polis bulamadık ortada. Ama oynanan oyunun nasıl olduğu anlatılırsa halk daha iyi anlar yani polis neden hareket edemedi, bir kilitleme sistemi yapılmış bunun açıklanması lazım. Bunu biz de açıklayabiliriz ama ne kadar açıklayabiliriz, bizde ne kadar bilgi var tam emin değilim. Ama hakikaten garip durdu. Ama halk darbeyi önledi tabii bu da şanlı bir şey. Darbeye esaslı bir darbe. Çünkü halkın asla kabul etmeyeceğini gördüler. Yani halkı öyle kuzu kuzu ezebilecekleri, yönlendirebilecekleri imajı kafalarından kalkmıştır. Tabii o polisin o gün neden atakta olmadığı neden çok fazla polisin görevde olmadığı bir muamma. Onun birçok nedeni vardır, teknik olarak o açıklansın. İçişleri Bakanı bunu açıklasın ki mesele vuzuhata kavuşsun, mutlaka teknik açıklaması vardır. Benim bildiğim birkaç sebepleri var ama bunun dışında daha da kapsamlı sebebi olabilir. Benim elinde belge yok yeteri kadar. Açıklama olursa çok iyi olur, yani bu dedikodu da vuzuhata kavuşmuş olur kapanır.

 

(CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın ilk açıklamasında şöyle demişti: “15 Temmuz darbesi bir tiyatrodur. Bu ne biçim darbe?” diyor. “Meclisi bombaladı bir milletvekili bile ölmedi. Bizim pilotlarımız bardaktaki suya bile nişan alıyorlar.”)

İşte orada bir harika oluştu onu anlatmak lazım. Her şeyin nedenini açıklamak iyi olur. Neden bunu yapamadılar? Çünkü hakikaten yapmak istiyor ve yapamadı. Adamın milletvekili falan ayırt ettiği yok. Kime rast gelirse ateş etmek istiyor. Bunların hepsini teknik, akılcı, yapılan yargılamadaki ifadelerle uyumlu açıklamaları vardır. Bunu hükümet bir brifing mi veriyor, bir açıklama şeklinde belirtsin. Çok iyi olur bunların hepsi vuzuhata kavuşur.

 

(“Cehennemdeki insanlar da Allah’ı görecekler mi?” sorusuna cevap)

Hayır. Sadece cennet ehli Allah’ı görüyor. Cehennem ehli cehennem meleklerini görür, onlar da görünümleri korkunç olarak görünür onlara. Birbirlerine güzel görünür, melekler birbirlerine çok güzel görünürler. Yalnız işin ilginç yanı çok gariptir şaşırtıcıdır, meleklere cennet gibi görünüyor cehennem, hoş görünüyor. Yani rahatsız olmuyorlar onlar. Bu Allah’ın mucizesi. Huzur içinde, sevinç içinde yaşıyorlar orada. Çünkü sonsuza kadar orada görevliler, bu Allah’ın bir mucizesi. Onlara cehennem olarak görünüyor, cehennem ehline cehennem olarak görünüyor.

 

Tesadüfen Canlılığın Oluşması İmkansızdır. Canlılık Ancak Üstün Bir Aklın Yaratmasıyla Var Olabilir. Bu, Allah'ın Yaratmasıdır

Aksinin imkansız olmasından anlarız Allah’ın varlığını. Yani aksi tesadüf oluyor. Tesadüf imkansız olduğu için iki seçenek var; ya tesadüf ya bilinçli bir şuurun kainatı yaratmış olması. Tesadüfü matematik açıdan imkansız olarak bilim adamları değerlendiriyor. Yani her aşamada her yerde hepsinde matematik bir mükemmellik var. Yani yüksek bir akıl, yüksek bir teknoloji, yüksek bir geometri anlayışı, yüksek bir matematik anlayışı, yüksek bir plan, bir altın oran bütün kainatta hakim. Bu tesadüfen olur mu? Fizik kurallarına göre bilime göre bu imkansız. O zaman yaratıcı var. Fizik problemleri de öyle çözülüyor çözülürken zaten. Mesela sonsuz ihtimal oluyor, sonsuz ihtimale göre yapmıyor fizikçiler, Allah’ın yaratmasının mükemmel olmasına göre hesaplanıyor. O zaman şakır şakır bütün her şey çözülüyor. Eğer mükemmelliğe göre değil de kaosa göre hesaplanırsa hiçbir şekilde çözülemiyor, kör açmaz oluyor. Ama bir bilincin varlığına göre, bir planın varlığına göre çözüldüğünde mutlaka çözüme ulaşıyor. Bunu Einstein, modern fizikçiler tamamı uyguluyorlar ve uyguladılar. Onun için tamamı modern fizikçilerin hepsi Allah’a inanırlar, inanmayan hiç yok aralarında.

 

(Amerika PYD’ye IŞİD’le mücadele gerekçesiyle 121 tır silah daha gönderdi Adnan Bey. PYD’yi silahlandırması kesintisiz olarak devam ediyor Amerika’nın. Amerikan ordusunun kullandığı zırhlı Hammer’ler de gönderilen araçlar arasında. Yakıt tankerleri de var. Böylece Amerika toplam 1021 tır mühimmatı PYD’ye ulaştırmış oldu.)

Silahlandırıyor PYD’yi. Şimdi Amerika o kadar büyük hata yapıyor ki. Bak hata yapıyor diyorum şimdi bir yere yazsınlar. Neden hata yaptıklarını “dememiş miydim?” diye açıklayacağım daha sonra. Belki 1 yıl sonra belki 2 yıl sonra. Bak “dememiş miydim?” diye açıklayacağım. Çok büyük hata yapıyorlar. Silahlandırmaya devam edecekler bunlar. Bayağı bir silah verecekler. Ve şimdiden söylemeyeyim de bir daha söylüyorum bir yere yazsınlar çok büyük hata yapıyorlar. Binlerce kere pişman olacaklar. “Keşke yapmasaydık” diyecekler.

 

Derin Düşünmek Ancak Samimiyetle Olur. Samimi Olan Bir İnsanın Yüzeysel Kalması Mümkün Değildir

Derin düşünmenin sırrı samimiyet sadece samimi olmak. Yoksa derin düşünmeye çalışıp da insan derin düşünemez. İnsanın elinde değildir derin düşünmek o yanlış biliniyor. “Hadi derin düşüneyim” dersin hiçbir şekilde derin düşünemezsin. Ama samimi olursan derin düşünmek istemesen bile derin düşünürsün. Yani birdenbire Allah aklına getirir. Ama samimi olan zaten derin düşünür. Ben anlamanız için söylüyorum. Samimi olan zaten derin düşünmeyi sürekli ister.

 

(“Türkçe ezanın hükmü nedir?” sorusuna cevap)

Çok mantıksız bayağı mantıksız. O devirdeki insanların dar düşüncesini gösteriyor. Şimdi biz Fransa’ya gidiyoruz, Fransızca ezan biz ne bilelim? Mesela satıcı da bir şeyler satmak için yüksek sesle bağırıyor olabilir, belediye insanlara açıklama yapıyor olabilir biz ne bilelim ne olduğunu? Rusya’ya gidiyoruz Rusça ezan ne bilelim? Ama ortak bir ezan Japonya’da da, Türkiye’de de, Almanya’da da her yerde anlaşılır, ortak bir ezan olması lazım Arapça. Öbür türlü anlaşılması mümkün değil ne bileceksin onun ne olduğunu? O okunanın ne olduğunu bilmek mümkün değil.

 

Ne Yapacağı Belli Olmayan İnsan Dünyadaki En Tehlikeli Varlıktır. Samimi İman Eden, Kendisi Olan, Allah'tan Korkan İnsan Güvenilirdir

Dünyada, bir kısım insanlar için söylenir bu, ‘En tehlikeli varlık insan’ derler. Yılandan, akrepten hepsinden daha tehlikelidir. Ne yapacağını ne edeceğini hiç tahmin edemezsin. Onun için halk arasında derle ki “kork Allah’tan korkmayandan.” Şimdi Allah’tan korkan, IŞİD de “Allah’tan korkuyorum” diyor ama cellat adamlar. Taliban, El-Kaide de “Allah’tan korkuyorum” diyor. Yani o anlamda değil. Allah’tan korkan, samimi iman eden, yüzünde onun alameti olan insan olması lazım. Bir kere samimi olması lazım, kendi olması lazım. Oyun oynamayacak, tiyatro oynamayacak, kendi yüzü, kendi sesi, kendi kişiliği olacak. Allah’tan korktuğu kabadayılığından anlaşılır. Ne demek? Tamamen kendini Allah’a bırakmış sevdikleri için yaşayan insan. Bir adam egoistse mutlaka bir şey yapacak demektir. Sen egoist adama güvenirsen yahut bir başkası güvenirse yahut insanlar güvenirse egoist, insana eninde sonunda bir şey yapar. Egoist olmaması lazım, kendi için yaşamaması lazım. O zaman dünyanın en güzel varlığını hak eder; kadın dünyanın en güzel varlığıdır. O zaman o ona güven duyar, onun dışında güven duymaz. 20 yıl, 30 yıl ömür boyu güven duymuyor. Asla güven duymaz. Haklı da, çünkü ne zaman vuracağı, mesela kadın 60-70 yaşına geliyor beraber yaşamışlar 40 yıl, kadın kanser oluyor “biz ayrılsak mı acaba?” diyor. Kadını kapının önüne koyuyor. Duyuyorsunuz görüyorsunuz. Yahut yeni evli genç mesela “Aşık olduk deli gibi birbirimizi seviyoruz” diyor, kadın ağır bir hastalığa yakalanıyor adam ortadan kayboluyor. Veyahut kadın ortadan kayboluyor. Çok korkunç.

 

(“Osmanlı’nın içindeki çekişmenin ana sebebi sizce nedir?” sorusuna cevap)

Tek sebebi İngiliz derin devletidir. Halen de bela, hükümetin de başına bela şu an İngiliz derin devleti. Sultan Abdülaziz devrinde başladı bu alçak saldırı, günümüze kadar devam ediyor. Adamlar manyak yani ırkçı, Darwinist, Allahsız, Kitapsız, Türk Milletinden de nefret ediyor, yok etmeye azmetmişler kendi kafalarına göre. Bir oradan bir buradan, bir oradan bir buradan yaklaşıyorlar. Bütün bunların ecdadı da böyleydi, onlardan bir miras kaldı bunlara o, “Türk Milletini yok edin” diye bunlara vasiyet ettiler. Onlar da o vasiyeti yapmaya çalışıyorlar şu an güya kendi kafalarına göre, buna müsaade etmeyeceğiz. Osmanlı’yı yıkan İngiliz derin devleti ve Darwinizm’dir başka bir şey değil.

 

İslam Alemi Paramparça, Her Yer İşgal Altında, Kan Gövdeyi Götürüyor Bazı Alimlerin Konusu Gece Tırnak Kesilir Mi Oluyor. Bu Vicdani Değil

Bu gelenekçi hocalara falan çok soruyorlar bu tip soruları. “Mezarlıkta gazoz içsem günah olur mu?” “Efendim bir sual geldi şimdi” diyor “Mezarlıkta gazoz yani içilir mi? Gazozu nereden almış onu öğrenmek lazım yani” diyor. Adamı illet ediyor bırak münasebetsizliği. Kardeşim, İslam alemi paramparça olmuş millet kan ağlıyor. Irak, Suriye her yer işgal edilmiş, Yemen işgal edilmiş, Libya işgal edilmiş, Afganistan işgal edilmiş kan gövdeyi götürüyor. Adam “şurada tırnak kesilir mi, tırnağı kesilince ne yapacak?” İnsanın ağzına dolu dolu geliyor cevap vermek.

 

Allah Kendini Sevenlere, Dost Olanlara Sırlarını Açıklar. Samimi Kul Gösterilen Sırrı Anlar

Gerekli olanlara, hak edenlere, derin düşünenlere, Kendini sevenlere, Kendine dost olanlara. Sırlarını aslında Allah açıklıyor da görmezden geliyorlar. Mesela Lulin Kuyruklu Yıldızı Allah’ın bir sırrı, anlamazdan geliyorlar. Sırlarını Allah çok açık anlatıyor.

 

(“Gençlere neden bu kadar değer veriyorsunuz?” sorusuna cevap)

Gençler gelecektir. Geleceğin yöneticileri, geleceğin gücüdür. Ama tabii sırf gençlere değil herkese değer veriyorum, önem veriyorum, dikkatimi veriyorum. Ama gençlik tabii her zaman için ön plandadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de öyle hep gençliği esas almıştır. Hz. Musa (as) da öyle gençleri esas almıştır. Ashab-ı Kehf gençlerden oluşuyordu. Resulullah (sav)’in ilk talebeleri hep gençlerdendi. Hz. Ali (kv) gençti mesela.

 

Ölümü Hiç Düşünmemek, Dini Unutmak Bazı İnsanların Allah'ı Unutarak Yaşamalarına Sebep Oluyor

İnsanların ölümü unutmamaları lazım. Allah’ı en başta, sürekli akıllarında tutmaları lazım. Öyle bir sistem, yani İngiliz derin devletinin özel bir politikası var Darwinizm’i ön plana çıkaran, dini geriye çeken. Müslümanları korkunçmuş gibi gösteren, şeffaflaştırılması gereken kriminal tiplermiş gibi göstermeye çalışan bir politikası var ve bunu destekleyenler de var. Dolayısıyla insanlara din filmlerle, tiyatroyla şununla bununla unutturulmaya çalışılıyor. Bunun sonucunda da insanlar tabii Allah’ı unutmuş yaşıyorlar. Bu da görünüşte sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi bir görünümün oluşmasına neden oluyor.

 

Rüya Bize Farklı Yaşam Boyutlarının Nasıl Olduğunu Göstermesi, Ölümü ve Ölümden Dirilişin Nasıl Olacağını Düşünmemiz Açısından Önemlidir

Rüyanın mantığı, çeşitli hayat şekillerini Allah bize gösteriyor. Yani yemek yediğimizi zannediyoruz ama “aslında yediğiniz bir şey yok Ben yaratıyorum”u Allah bize göstermiş oluyor. Cennetin nasıl olabileceğini görüyoruz. Ölümün nasıl olabileceğini görüyoruz. Mesela her gün ölüyoruz, adam bir kere öleceğini zannediyor halbuki her gün ölüyor insanlar. Ölümden dirilişin nasıl olacağını görüyoruz. Çeşitli hayat boyutlarını görüyoruz ve rüyada da eğitiliriz biz. Hikmetleri say say bitmez.

 

(Bekir Bozdağ Türkiye’deki özgürlüklerin garanti altında olduğunu anlatırken, “Kimse giydiği kıyafetten dolayı bu ülkede tutuklanmıyor. Kimse hakkında giydiği şorttan dolayı adli soruşturma yapılmıyor” dedi. Ahmet Hakan bu sözler hakkında şu yazıyı yazdı. “Daha neler. Kimse zaten böyle bir şey demiyor. Denen şu: “Bu ülkede şort giydi diye kadınlara saldıran şerefsizler var. Kadınlara müdahale etmeyi kendine hak gören alçaklar var. Kılık kıyafet zabitliğine soyunan madrabazlar var. Millet ise şunu soruyor: “Neden bu alçaklarla doğru düzgün mücadele etmiyorsunuz? Adli soruşturma başlatmıyorsunuz?” deniyor. Siz meseleyi bu denli yanlış anlayarak nasıl çözeceksiniz? Anlamak mümkün değil.” dedi.)

Yani biraz tabii kabaca ifade etmiş görüşlerini ama haklı yönü var. Böyle çok fazla alçak, ahlaksız var, haysiyetsiz, namussuz iblis var. Kadınları hizaya getirme kafasında adamlar. Yani kıyafetine karışıyor, saçına karışıyor, makyajına karışıyor. Her şeyine karışıyor. Elinde sopayla veyahut dilindeki zehirle olmadık ahlaksızlık yapıyorlar. Böyle ahlaksızlar internetten kadınları rahatsız eden ahlaksızlara da, sokakta rahatsızlık veren ahlaksızlara da en güçlü cezalar seri şekilde verilsin. İnternetten de hanımları rahatsız ediyorlar, ahlaksızlık yapıyorlar, bu hafife alınmaması lazım. Tehdit eden oluyor, ağzını bozan oluyor, dangalaklık yapan oluyor. Haysiyetsizlik, şerefsizlik yapan oluyor. Birçok karaktersiz, haysiyetsiz, namussuz, güçsüz, gücünü kaybetmiş, kıskanç, hasut, homoseksüel ve itlik peşinde olan alçak insanlar kadınları akıl almaz rahatsız ediyorlar her yerde, bu doğru. Bunun üstüne hükümetin daha güçlü gitmesi lazım. Başörtülü hanımlara da ahlaksızlık yapıyorlar, başı açık hanımlara da ahlaksızlık yapıyorlar özellikle internetten. Savcılıklar bu adamları süratle yakalayıp, süratle cezalandırıp bunların ibret haline getirilmesi gerekiyor.

 

Kadınların Hak Ettikleri Saygıyı ve Hürmeti Görmemeleri Bizi Çok Rahatsız Ediyor. Kadınların Değerini Bilmeyenlere Değer Bilmeyi Öğreteceğiz

Kadınların değerini bilmeyenlere bunu öğreteceğiz. Anlamıyorlarsa kanunla hukukla öğreteceğiz. Gereğini yapacağız. Hükümete de bu konuda dilekçe verelim, İçişleri Bakanlığı’na da dilekçe verelim. Yazarlar da bütün gücüyle bu konuya yüklensinler. Bu konuda mesele kökünden çözülsün. Kadınlara karşı alçaklık, ahlaksızlık istemiyoruz. Hakaret istemiyoruz. Baskı istemiyoruz. İstediği gibi giyinecek. İstediği gibi makyaj yapacak. İstediği gibi sokakta gezecek, kimse de karışamaz.

 

Kadınlar İstediği Gibi Giyinecek, İstediği Gibi Makyaj Yapacak, İstediği Gibi Sokakta Gezecek. Kimse Ne Yapacaklarına Karışmayacak

Bu milli felaket. Kadınlara baskıyı yapan ahlaksızları, alçakları hukuk kanun iyice köşeye sıkıştırsın. Hukukla, kanunla bunların burunlarından getirelim. Bunlar yürek yemiş gibi bir çirkin cesaret içinde bu alçaklar. Genç kızlar da bunları hiç önemli görmüyor. Bunlar bir avuç, yüz binde bir. Bu alçaklar yüzünden huzurunuz kaçmasın, istediğiniz gibi giyinin, istediğiniz gibi gezin. Göğsünüzü gere gere gezin. Saçınızı da boyatın, bakım da yapın, mini etek de giyin, mini şort da giyin, dekolte de giyinin. İstediğiniz gibi yaşayın. Müzik, resim, heykel, sanatın her türlüsüne yönelin. Ahmak bazı bağnazların, yobazların, akılsız PKK’lıların, akılsız bazı psikopatların, yetersiz kalmış alçakların, karaktersizlerin kıskançlığına, hasetliğine aldırış etmeyin.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize’nin Güneysu ilçesinde önce markete girip alışveriş yaptı. Daha sonra aldığı çikolataları çocuklara dağıttı.)

Tayyip Hocam çok şekerdir. Böyle insana bu kadar çirkin laf ediyorlarsa ben onların vicdanından, aklından şüphe ederim. Bu çirkin sözleri edenlerin vicdanından, aklından, karakterinden şüphe ederim.

 

(“Bayanların birbirlerinin makyaj malzemelerini kullanmaları hijyen açısından doğru mudur?” sorusuna cevap)

Tabii ki çok riskli, Allah esirgesin sarılık olabilir, sarılık taşıyıcısı olabilir A, B, hatta C Allah vermesin. Mantar olabilir, bakteriyel enfeksiyonlar olabilir. Yahut grip, nezle virüsü olabilir. Rujda, rimelde her şeyde bulunabilir. Sakın ha sakın, aman ha aman. Başkasının kullandığı makyaj malzemesini sakın kullanmayın. Taze, temiz ve kaliteli olmasına dikkat edin. Alerjikse de kullanmayın. Yani çok özenli olun. Siz Allah’ın yarattığı çok çok güzel varlıklarsınız. Her şeyinize titiz olacağız sizin, siz de kendinize çok titiz olun. Yemeniz, içmeniz her şeyiniz çok önemli. Zeytinyağlı sebze yemekleri yiyin, hafif yemekler. Et mutlaka alın. Proteine çok önem verin. Uykunuza dikkat edin. Çok fazla olmamak şartıyla ara ara güneşlenin on dakika falan. Vitaminlerin tamamını almaya çok dikkat edin ve süt ürünlerini çokça tüketin.

 

Sigaranın Bir Felsefesi Var, O Felsefe Yüzünden Gençler Sigaraya Yöneliyor. Önce Bu Felsefenin Yanlışlığını Gençlere Anlatmak Gerekir

Bu sigaranın bir felsefesi var. Onun felsefesini gençlere anlatmak lazım. Kimse bunu anlatmadı. Sigara sadece “zararlıdır” diyorlar. Bakıyorlar kimse de ölmüyor sigaradan. Ayakta duruyor, gençler hepsi içiyor, hiçbir gencin öldüğünü de görmüyorlar. O zaman inanmıyorlar tabii. Ciddi bir rahatsızlık da görmüyorlar ilk planda. Halbuki yavaş yavaş yıpratır sigara. Birden yıpratmaz. Felsefesini anlatmak lazım. Belki onu kitap olarak hazırlayabiliriz felsefesini. Yani öyle olursa olabilir. Çünkü felsefesinde sorun var sigaranın. Yani zevk alındığı için içilmiyor, felsefesinden dolayı içiliyor. Mesela esrar da felsefesinden içiyorlar, esrarda bir şey olduğundan değil.

 

Türk Milletinin Parçalanmış Olarak Yaşaması Bir Nevi Skandal Olarak Görülmeli. Türk Devletleriyle Aramızda Vize vs Olmamalı

O zaten mantıksız yani Konya’nın bizden ayrılması gibi, Kastamonu’nun bizden ayrılması gibi. Her yönden aynı olan bir millet parçalanmış. İnanılır gibi değil.  Yani dünyada da benzeri yok bunun, bu müthiş bir skandal. Yani Türk milletinin parçalanmış olarak yaşıyor olması büyük bir skandaldır. Hiçbir millet parçalanmış yaşamıyor. Olacak iş değil.

 

El Sanatlarının Unutulmaması İçin Mutlaka Vakıf ve Devlet Desteği Gerekir

Bütün Türkiye’de ve bütün dünyada bir sorun bu. El sanatları çok hayati bir konu. Özel devlet desteği gerekir bunun için yani vakıf ve devlet desteği. O zaman olabilir yoksa az kazançla el sanatlarına insanlar yönelmezler. Yani çünkü muazzam bir fedakarlık gerektiriyor, bunu yapmazlar. Yani büyük bölümü yapmaz.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER