A9 TV, 16 Şubat 2017
(Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Bahreyn’de yaptığı konuşmada; ‘Etnik kimlik, dil, kabile, renk ve mezhep temelinde birbirine yabancılaştırılan Müslümanlar Türkiye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de ve daha pek çok yerde kendi kendilerini tüketiyor. Birileri hem Suriye’nin hem Irak’ın bölünmesini istiyor. Irak’ın bölünmesi çalışmasını yapanlar var, oradaki mezhebi etnik mücadele çünkü orada da Pers milliyetçiliği olayı var. Bu Pers milliyetçiliği olayıyla da orada bir bölünme söz konusu, bunların önünü kesmemiz gerekiyor’ şeklinde konuştu.)
İşte en güzel bu meseleleri halleden Mehdi (as)’yle olur yoksa gece gündüz yakınma olur, gece gündüz ızdırap ifadeleri olur, daha çatallanır budaklanır gelişir. Müslümanları yutmaya devam eder. Çünkü bu bela zamanında bir oluşmuş, fitne oluşmuş Müslümanları bölmüşler mezhep fitnesinin içerisine düşürmüşler, mezhep bir fitnedir. Allah imtihan ediyor müminleri. Halbuki Resulullah (sav) zamanında gibi olsa son derece rahat edecekler yani Kuran’a tam tabi olsalar.
Türkiye Bir Geçiş Sürecinde. Bu Süreçte Referandumda "Evet" Demekte Hayır Olduğu Görülüyor
Tayyip Hocam çıktı ne dedi, ‘ben yalnız kaldım’ dedi. Şimdi bu anayasa o yalnız kalmadan meydana gelen açığı boşluğu dolduracak gibi bir anayasa. Dolayısıyla Türkiye bir geçiş döneminde olduğu için bu anayasanın kabulünde hayır bereket var, öbür türlü risk büyük görünüyor. Baktım inceledim şimdi detaylara girmeyeceğim ama evette hayır var. Büyük Birlik Partisi de evet desin, onlarla da görüşelim, Saadet de evet desin, onlarla da görüşelim, CHP de ehli vicdandır, konuşalım evet desin. Bir de bu anayasa hiç değişmez diye bir şey yok. İleride eğer beğenmezsek bir sıkıntı olursa değiştirmek istersek onu da yine değiştiririz. Bu anayasayı nasıl değiştiriyorsak onu da değiştiririz ama şu anda Tayyip Hoca bayağı samimi, gayreti de iyi, şevki de iyi. Onun bu azmini şevkini tutmayalım yani onun yolunu kapamayalım, açalım. Şevkliyken, gayretliyken, atakken, Türkiye’ye hizmet azmiyle doluyken bizim kardeşlerimizin Hoca Efendi’nin yolunu kesmeye kalkması olmaz. Tayyip Hocam’ın yolunu açalım, elini çözelim istediği gibi hayırlara vesile olsun. Köprüler yapsın, barajlar yapsın bir sıkıntı olursa da gerekirse düzeltiriz. Dolayısıyla anayasaya evet. Uzatmaya gerek yok. Çünkü bu diktatörlükle falan da alakası yok. Bu samimi insana, bu mazlum insana böyle yakıştırmalar yapmak da çok günah ayıp. Ne yapmış yani diktatör olmuş da kimi ezmiş ne yapmış yani? Vatanı korumak diktatörlük değildir, devleti korumak diktatörlük değildir, hükümeti korumak diktatörlük değildir, ailesini koruyorsa şerefini koruyorsa bu diktatörlük değildir. Ne yapsın? Nasıl davranması lazım? Devleti teslim mi etsin? Hükümeti teslim mi etsin? Ne yapsın? Gayet güzel yiğitçe direniyor, doğru yolda. Anormal olan bir şey yok. Sayın Bahçeli zaten anormal bir şey olsa o insana izin vermez. Bahçeli çok ileri yaşta bir insan dünyayla bir alıp veremediği yok, veli tiynetli, dürüst, yiğit, bütün ömrü yüksek ahlakı yaşamakla geçmiş ehli vicdan bir insan, büyük bir kararlılıkla hırsla ‘evet’ diyorsa bir bildiği vardır.
İran'ın Türkiye'ye Karşı Çok Dostane Açıklamaları Olması Gerekir. İran İle Türkiye'nin Dost Olması Bölge İçin Ferahlık Olur
İran’la konuşalım; Türkiye’yle dost olmak, Türkiye’yle kardeş olmak için çok hırslı bir kararlılık göstersinler. Tayyip Hoca’yı tedirgin eden bilgiler geliyor demek ki, Tayyip Hoca tek başına bir insan sayılır, onun durumunu da anlamaları lazım. Niye böyle dedin? Daha ne desin “yalnız kaldım” diyor işte, bu daha nasıl anlatılır? Yalnız kaldım diyen bir adama sen niye böyle dedin denmez. Türkiye ile İran’ın dost olmasını en çok isteyen insanlardan birisi de Tayyip Hoca’dır ama İran’ın ağır başlı, soğuk davranması doğru olmaz. Atak, sıcak, sevecen ısrarla dost olmaya çalışan bir üslup kullanması lazım, bunu sağlayalım. İran’da sistem oturmuş vaziyette ama Tayyip Hoca burada yalnız sayılır. Yalnız mı? Değil aslında yalnız hem de hiç değil yani bildiği bilmediği, gördüğü görmediği çok fazla kişi onun yanında. Bu dünyada bir yerin üstü var, yerin ortası var her yerde insan var, görünmeyenler var, görünenler var. Görünmeyen varlıklar da onun yanında, gönlü rahat olsun, öyle bir şey olmaz; kılına, tüyüne dokundurtmayız. Bir şey yapmaya kalkan da her seferinde kanunla karşılığını aldı gördünüz, böyle bir şey olmaz.
İran'da İngiliz Derin Devletinin Ve İngiliz Şiiliği Etkisinde Olan Bazı Basının Türkiye Ve Tayyip Hocam Aleyhindeki Haberleri Düzeltilmeli
Bir kere İran basınında Tayyip Hoca aleyhine haberi İran durdursun. İngiliz derin devletinin etkisinde olan basın İran’da Tayyip Hoca hakkında sürekli aleyhte haber yapıyor. Durumunu düşünmüyor, bir kere ince düşünceli olması lazım, derin düşünmesi lazım. Bu insanın etrafı çepeçevre sarılmış, darbe yapılmaya kalkılmış, cinayete kaç defa teşebbüs edilmiş, çoluğuna çocuğuna saldırı yapılmış, evine dayanmışlar, sokakta saldırmaya kalkmışlar böyle bir durumda bu insanın üstüne gidilir mi? İran basının bu yönüne karşı İran hükümeti tedbir alsın. İngiliz Şiileri İran basınını etkiliyor, İngiliz Şiileri İngiliz derin devletinin etkisi altındalar ve meşhur bilinen bir konu bu. Tayyip Hocam “İran bizim ikinci evimiz” demişti, daha ne desin? İran basınının Tayyip Hoca hakkındaki çirkin saldırgan üslubunun bir an önce durması lazım. İran hükümeti İngiliz derin devletinin etkisinde olan bir kısım basını uyarsın. Mesela Tayyip Hoca gerektiğinde gerekli tedbirleri alıyor. Basına önem versin İran, basın bu kadar başıbozuk olmasın. Tayyip Hoca’ya dostça yaklaşsa Tayyip Hoca ne diyecek? “İkinci evim” diyor daha ne desin? İkinci evim ne demek? Daha bunun üstüne artık olur mu?
Hayır Diyenlerin De Başımızın Üzerinde Yeri Var. Kutuplaştırıcı Hiçbir Konuşma Olmaması Önemlidir
CHP de aslında benim gördüğüm daha ılımlı yaklaşıyor. Bu anayasa mahkemesine başvurmaktan vazgeçmeleri de ılımlı yaklaştıklarını gösteriyor. Hayırcıların konumu nedir? Başımızın üstünde yerleri var en başta söyledim. Şimdi hükümetten de rica ettik böyle konuşmalar olmasın diye, hükümet de Allah razı olsun sürekli lehte konuşmalar yapmaya başladılar. O keskin, zıtlaştırıcı, kutuplaştırıcı üslubu bıraktılar, bu çok iyi oldu. Bir ara Sayın Bahçeli’den de rica ettik hatırlıyorsunuz iki kere düzeltti, Başbakan’dan rica ettik o da düzeltti, genel olarak bir düzeltici üslup var yani daha ılımlı çizgiye giden bir üslup var, böyle bir konu zıtlaşma unsuru olmaz. Biz referandum kültürünü benimsemiş bir milletiz, bir sene içinde on kere, yirmi kere de referandum olur aslan gibi gideriz evet de veririz, hayır da veririz ama kardeşiz. Hayırcılar da bizim kardeşimiz, evetçiler de kardeşimiz. Hayırcıların içinde de ahlaksız vardır, evetçilerin içinde de ahlaksız olabilir bu ayrı. Vatanın bütününü biz seviyoruz bütününü.
(Akşam Gazetesi’nin haberine göre Genelkurmay Başkanlığı’nda askeri sınav sorularının hazırlandığı birimde görev yapan kripto FETÖ üyelerinin PKK’lı ve sol terör örgütü üyelerini dahi himmet karşılığında subay yaptıkları ve ordunun içine soktukları belirlendi. FETÖ’nün kripto yapılanması tarafından subay yapılan Teğmen F.U. gözaltına alındı. İzmir’de mayın arama ve kurtarma birliğinde görev yapan F.U.’nun üniversitede okuduğu yıllarda PKK ve sol terör örgütleriyle birlikte on ayrı eyleme katıldığı ve terör örgütü PKK’dan kaydı olduğu belirlendi.)
Kardeşim işte İngiliz derin devletinin ahlakına düştü mü bir adam homoseksüel de oluyor, vatan haini de oluyor, alçak da olur, kahpe de olur, yalancı da olur, Darwinist, materyalist de olur. Fethullah Gülen örgütüne adamlar pençeyi takmış, ağzına alıp yutmuş mahvetmişler bunları artık, bitmiş bunlar, böyle bir eski Fethullah Gülen hareketi diye bir şey kalmamış yutmuşlar bunları. Yani FETÖ denen örgüt İngiliz derin devletinin emir eri haline gelmiş şu an, yapacak bir şey yok onlar için, kaçabilen kaçsın, kendini kurtarabilen kurtarsın. Başka ne denebilir?
(Donald Trump Rus Büyükelçi’yle görüşmesi sebebiyle istifa eden Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’e sahip çıkarak “General Flynn harika bir adam, daha önce de dediğim gibi yalancı medya kendisine çok ama çok haksızca davrandı. Ayrıca belgelerin sızdırılması bir suçtur. İstihbarat kurumlarımız Washington Post ve New York Times’a yasa dışı bir şekilde bilgi veriyor. Buradaki gerçek skandal gizli bilgilerin istihbarat tarafından şekerleme gibi dağıtılması hiç Amerikanca değil” dedi.)
Bu şahıs değerli bir insan, Donald Trump da sahip çıksın, herkes sahip çıksın. Darwinizm’e karşı, homoseksüelliğe karşı, İngiliz derin devletine karşı basın içinde, yayın içinde İngiliz derin devletinin çok fazla adamı var, onlar bu insanla uğraşıyorlar veyahut İngiliz derin devletinin dolaylı yoldan etkisi altında olan tipler var onlar uğraşıyorlar. Trump Allah’a güvensin, Allah’a dayansın hiçbir şey olmaz devam etsin.
İsrail İle İran, İran İle Amerika Arasındaki Gerilim De Suni. Türkiye İle İran, İsrail İle İran, İran İle Amerika İlişkilerini Düzelteceğiz
Şimdi bizim hedefimiz İsrail’le, İran, Türkiye’yle, İran, Amerika’yla, İran’ın arasını düzeltmek olması lazım, bu çok basit ve gayet kolay. İran yönetimi İran’daki Şii militan gruplarının baskısı altında, o insanlar da o kadar kolay rahat hareket edecek gibi değiller ama ırkçılık tarzı değil İran’ın ruhu. İran’da şah döneminden kalan ırkçılar var ama sayıları az bunların güçsüzler, dolayısıyla bu bir risk değil, böyle bir şey yok ama Şia’nın Mehdilik inancı olduğu için her yere hakim olmak, Mehdi (as)’ye zemin hazırlamak iddiaları var o yüzden bu hırsı gösteriyorlar. Atom bombası yapmaya kalkmalarının nedeni o, işte beş bin, on bin kilometre menzil roket yapmalarının nedeni de o. Mehdi (as)’ın çıkışını kolaylaştırmak için bunu yapıyorlar. İran’la, Amerika’nın arasındaki gerilimin nedeni herhangi bir ırk, kavim anlaşmazlığı değil, sadece Mehdi (as)’ın çıkışı inancıdır başka bir şey yok dolayısıyla konuşuruz, ikna ederiz araları düzelir inşaAllah.
(İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın raporuna göre Türkiye’de kültür sanat alanında hiçbir etkinliğe katılmayanların oranı yüzde 70, toplumun yüzde 49’u hiç sinemaya gitmemiş, yüzde 39’u hiç kitap okumuyor, yüzde 66’sı konser, tiyatro ya da opera gibi herhangi bir etkinliğe katılmamış, yüzde 81’i hiçbir enstrüman çalmıyor, yüzde 47’si dergi okumuyor ve yüzde 86’sı bir hobi kursuna hiç gitmemiş, yüzde 85’lik bir kesimse en sık yapılan etkinliğin televizyon izlemek olduğunu söylüyor.)
Türkiye’de tabii birçok şey eksik, bir kalite eksikliği var. Bu anlattıkları kalite eksikliğinin bir bölümü, o çöküşün küçük bir bölümünü anlatmış oluyorlar. Fakat Mehdiyet’in atağında bütün bu çöküş tam tersine yükselişe geçecek, üç, beş yıl içerisinde kalite de, sanat da, güzellik de en güzel seviyede gelişmeye başlayacak bunu göreceğiz.
Tevrat'a Göre Mehdi (Moşiyah) Doğru Olanı Yapmakta Süratli Davranacaktır
Talmud’da Cenab-ı Allah, Yüce Allah Davud oğlu Mesih’e yani Mehdi (as)’a diyecek ki: “Benden ne istersen onu sana vereceğim.” Onun her istediğini Allah yapacak Mehdi (as)’ın. Mesela dünya hakimiyeti istiyor yapacak, müthiş bir zenginlik, müthiş bir sanat onu verecek mesela İsa Mesih’le görüşmek istiyor onu da yapacak Allah, her ne istiyorsa yapacak. “Davud oğlu Mehdi son bayramda gelecek.” Musevi dininde elli yılda bir yapılan ve şofarlarla ilan edilen bir kutlama var o dönemde gelecek, o dönem geldi şu an. “Davud soyundan Mehdi doğru olanı yapmakta tez davranacak.” (Yeşaya 16/5) “Davud soyundan güçlü bir kral Mehdi çıkaracağı mesh ettiğim, seçtiğim Mehdi (as)’ın soyunu ışık olarak sürdüreceğim, düşmanlarını utanca bürüyeceğim ama onun başındaki taç parıldayacak.” (Mezmurlar 132, 17/18)
Dünya Sadece Sevgiyle Güzel Olur. İnsanları, Sevgiden Çok Alaycılık, Rekabet, Laf Sokmayı Tercih Edecek Hale Getirmişler
Dünya sadece sevgiyle güzel olur dolayısıyla köprüyle, yolla, tünelle dünyanın güzel olması mümkün değil, hiçbir yer öyle güzel olmaz. İnsanları öyle hale getirmişler ki ben bakıyorum sokakta, sevgiden çok alaycılık, kavgacılık, laf sokma, birbiriyle uğraşma, rekabet, sevgisizlik, birbirinin ayağına çelme takma, kıskançlık, gereksiz yere dünyayı cehenneme çevirmişler. Kendi cehennemlerinin odununu sürekli taşıyarak o cehennemin ateşini daha da güçlendiriyorlar. Mehdiyet bu cehennem ateşinin söndürme hareketidir yani imanın nuruyla o cehennem ateşini söndürüyor Mehdiyet. Sevgiyi, kardeşliği, dostluğu, tevazuu, muhabbeti, insancıllığı, affetmeyi, Kuran’ın güzel gösterdiği, Allah’ın güzel dediği fıtratımızda olan, güzel olan her şeyi savunarak bu belayı negatif elektriği, pozitif elektriğe çeviriyor, o negatif dünyayı saran aurayı, deccalın aurasını pozitif aurayla tertemiz hale getiriyor. Temiz Mehdiyet nuruyla, iman nuruyla dünyayı yıkıyor şu an Mehdiyet, nur gibi hale getirecek, yıkayacak ve tertemiz edecek. Herkesin birbirine yardım etmesiyle hayat yaşanacak gibi yaratılmış Allah tarafından. Mesela ayağı tutmayanın koluna gireceksin. Allah o şekilde yaşanacak gibi yapmış. Mesela gözü görmeyenin mesela ama oluyor onun koluna girip onu yerine götüreceksin. Hasta olana ilaç vereceksin, hasta olana doktorluk yapacaksın yahut hasta bakıcılık yapacaksın. O şekilde yaşanacak gibi insanları yaratmış Allah; merhamet, şefkat, dostlukla, affedicilikle. Kindarlıkla, nefretle, kavgayla yaşamak mümkün olmuyor. Bütün insanlık yok olur o zaman, herkes herkesi kırar geçirir Allah esirgesin dünyada insan kalmaz. Bunu körükleyenler dünyayı gittikçe karartıyordu. Şimdi Mehdiyet’in ışığıyla yavaş yavaş aydınlanmaya başladı ama önümüzdeki yıllarda daha bu hızlanacak yani öyle bir zaman gelecek ki, bu hız mesela saatte on kilometre olan hız, saatte üç yüz kilometreye çıkacak adeta ağaçları böyle duvar gibi göreceğiz akıl almaz sürate ulaşacak, bu ne zaman olacak? 2019’lardan sonra, 2020’ler, 2021’lerde akıl almaz bir sürate ulaşacak inşaAllah göreceksiniz.
Velayet Sistemiyle İnsanların Birbirine Sahip Çıkması Kuran'a Göre Farzdır. Bu Farz Uygulandığında Fakirlik, Yoksulluk, Yokluk Kalmaz
Gücü olan zayıf olana yardım edecek bu dünyada. Zengin olan fakire yardım edecek Allah öyle yaratmıştır velayet sistemi budur. Allah malın tutulmasını istemiyor. O müminlerin hakkı olarak ona geçmiş oluyor. Mümin malı dağıtacak. İsa Mesih’in talebelerinde de bu velayet sistemi açık açık geçiyor Tevrat’ta da vardır. Mesela adam tarlasını satıyor, teknesini satıyor İsa Mesih’e veriyor. O da onların aralarında paylaştırıyor. Mesela ekmek geliyor bir torbaya dolduruyorlar oradan hepsi yiyor. Balık oluyor bir kazana dolduruyorlar pişiriyorlar. Hep beraber oradan onu alıp yiyorlar. Velayet sistemin özelliği budur. Şahısların şahsi zenginliği olmuyor. Mesela Resulullah (sav)’ın malı mülkü vardı, herkese dağıtıyordu. Hatta bazı hanımları dağıttığı için ondan ayrılmaya kalktılar. “Bize de ver” dediler “biz de zengin olmak istiyoruz” dediler. Resulullah (sav) “Önce ümmetim” dedi. “O kadar fakir insan var” dedi “Siz yemek yiyorsunuz, rahat yiyecek buluyorsunuz, yatıyorsunuz, kalkıyorsunuz. Ama onlar öyle değil” dedi. “Onların silaha ihtiyacı var, yiyeceğe ihtiyacı var, bakıma ihtiyacı var. Ben onlara harcayacağım” dedi. Peygamberimiz (sav)’le bağlantıyı kesti hanımları. Peygamberimiz (sav) meşrutada bir ay yalnız yaşadı. Bu çok vahim büyük bir olaydır aslında. Çok çok büyük bir felakettir. İnanılır gibi değil.
İncil’de Velayet Sistemi İle İlgili Açıklamalar
“Yahya onlara iki mintanı olan birini mintanı olmayana versin. Yiyeceği olan yiyeceği olmayanla paylaşsın.” (Luka 3/11)
Bak iki mintanı olan kişiye ne diyor? Bu vahiy, doğru yani vahiydir bu. Diğerine versin. Bir tane bir onda bir onda. Evet, velayet aynısı da Kuran’da da vardır. Bu uygulanmıyor mühim bir farzdır. Toplumda bu uygulanmıyor. Mekke Medine döneminde bu sahabeler arasında bu çok güçlü uygulanıyordu. Sonra Tebbe Tabiin’den sonra unutuldu.
“Her gün mescitte toplanmaya devam eden imanlılar kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadakat ve sadelikle yemek yiyor. Ve Allah’ı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları, hidayete erenleri topluluğa katıyordu.” (Elçilerin İşleri 2/44-47)
“Ama ziyafet verdiğin zaman yoksulları, kötürümleri, sakatları, körleri çağır. Böylece mutlu olursun. Çünkü bunlar sana karşılık verecek durumda değildirler. Karşılığı sana insanlar dirildiği zaman verilecektir.” Luka’da geçiyor.
“Dağlara buğdayları serpin. Müslüman bir ülkede kuşlar aç kaldı demesinler.” Hz. Ömer (ra) söylemiş.
Elçilerin İşleri 432’de “İnananlar topluluğunun yüreği ve düşüncesi birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için bu benimdir demiyor. Her şeylerini ortak kabul ediyorlardı.”
Bak görüyor musun? Bu benim demiyor mülkiyet yok yani o anlamda mülkiyet yok. Herkes malını dağıtıyor. Bak komünizmde zorladır. İslam’da sevgiyle, merhametle, sevinçle, heyecanla ve zevk alarak yapılır. Aradaki fark bu, evet.
“Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar sattıkların bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi. Bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı.” (Elçilerin İşleri)
İşte bu kadar.