A9 TV, 6 Kasım 2017
(Cumhurbaşkanı Erdoğan ilik kanserinden vefat eden Kocaeli’de sınıf arkadaşı Nebi Güdük’ün cenazesine katıldı. Cenaze töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz ölümle birlikte ölmeyiz, ölüm bizim için diriliştir” dedi.)
Tayyip Hocam’ın dindarlığı çok güzel. Güzel bir mürşitlik görevi de yapmış oluyor. Sık sık eline geçen her fırsatta imandan Kuran’dan güzel mesajlar veriyor. Bu rastlanan bir durum değil. Daha önce rastladığımız bir durum değil. Ona bereket hayır getiriyor bu, çok doğru ve güzel yapıyor, maşaAllah. Ama Tayyip Hocam’ın düşmanı çok. Çok titiz sahip çıkalım çok dikkatli olalım, şahsına. Çünkü Abdülaziz’i, Adnan Menderes’i hepsini devirdiler. Abdülhamit’i şunu bunu herkesi. Tayyip Hoca’yı deviremiyorlar, çünkü yanında Mehdiyet var. Metafizik bir durum var. Normalde devirmeye kalktıklarının hepsini devirmişler yani direnen olmamış. Devirme kararı aldıklarını mutlaka devirmişler. Ama bak Tayyip Hoca’ya güçleri yetmiyor. Bu, Mehdiyet’in bereketidir, Mehdiyet’in vesilesidir. Ve yetmeyecek de güçleri göreceksiniz yetmeyecek. İstedikleri kadar uğraşsınlar netice alamazlar.
Kuran’ın Tamamında Hayranlık Uyandıran Matematiksel Bir Uyum Var. İnsanların Çoğu Bu Konuyu Pek Bilmiyor, Bilseler de Pek Üzerinde Düşünmüyorlar
Kuran’da çok hayret verecek matematik bir uyum var. Her yerinde her sisteminde müthiş bir uyum, matematiksel uyum. Bu, insanlar tarafından o kadar bilinmiyor. Yani bilinse de o kadar düşünülmüyor. Her biri ayrı mucizedir. Mesela gün kelimesi 365 kere geçiyor. 1 yıl 365 gün, tam 365 kere geçiyor Kuran’da yayılmış olarak. Günler 30 kere geçiyor, ay malum 30 gün. Ay kelimesi 12 kere geçiyor, yıl 12 ay. Ceza 117 kere geçiyor, affetmek iki misli 234 kere geçiyor, bak affetmek 234 kere iki misli, ceza 117 kere. “De, 332 kere, dediler 332 kere. Dünya 115 kere geçiyor, ahiret kelimesi de 115 kere geçiyor. Şeytan 88 kere geçiyor, melek 88 kere geçiyor, karşıtı. İman 25 kere geçiyor, karşıtı küfür 25 kere geçiyor. Cennet 77 kere geçiyor, cehennem 77 kere geçiyor tam karşıtı. Böyle yüzlerce matematik oran var, 9’larla, 7’lerle, 19’larla kodlamalar var. Huruf-u mukaattayla ilgili olanlar da önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacağını tahmin ediyorum. Mesela sıkıntı 13 kere, huzur 13 kere. Bitki 26 kere, ağaç 26 kere. Musibet 75 kere, şükür 75 kere.
Eğer Bir İnsan Sana Yakın Olmuyorsa, Allah Nasip Etmiyordur. İlla Olacak Diye Bir Şey Yok, Olmuyorsa Ahiretin İçin Hayır Vardır
Mesela bir bey bir kızı çok seviyorum diyor, evlenemeyeceğini de anlayınca intihar ediyor veyahut kız aynı şekilde. Mantığı yok, nihayet karşısında bir görüntü var Allah bir görüntü meydana getiriyor, insan görüntüsü meydana getiriyor. O insan görüntüsü tamamen Allah’a aittir. O görüntü ona nasip olmuyorsa yakın olmuyorsa onu da Allah meydana getiriyor. Dolayısıyla orada hayır araması gerekir. İlla olacak diye bir şey yok. Olmuyorsa onun için hayır vardır. Ahireti için hayır vardır, dünyası için hayır vardır. Orada şeytani bir moda geçtiği anlaşılıyor. Neden? Çünkü putlaştırıyor. Put da şeytanlaşıp onu boğmuş oluyor. Bir insanı bir insan putlaştırırsa o ona artık zarar verecek şekle gelir. Ama Allah’ı sevdiğine inanırsa Allah’a hayran olduğunu, Allah’a aşık olduğuna inanırsa her ne olursa olsun onda hayır ve güzellik arar. Ama o arkadaş kimse o insanlar karşısında müstakil bir varlık olduğuna inanıyorlar. Bağımsız bir put olduğuna, ilah gibi bir varlık olduğuna inanıyorlar. Bu, Allah’ın zoruna gider. O zaman hem Allah bunu nasip etmez, hem de cezalandırır. O yüzden şirkten şiddetle kaçınmak, insanları putlaştırmaktan kaçınmak, insanları Allah’ın tecellisi olarak sevmek, ona duyduğu aşkın Allah’a olan aşk olduğunu bilmek durumunda kardeşlerimiz.
(“Bir mürşide bağlı olmadan insan kendini eğitebilir mi?” izleyici sorusu)
Gerçek iyi, akıllı bir mürşitse çok iyi olur. Tabii öğretmensiz okul olmaz, öğrenciler okula gittiklerinde isteseler kitaplarını okuyup kendileri kendilerini yetiştirebilirler. Orayı bir kütüphane gibi kullanabilirler ama okullarda öğretmen tayin ediliyor. Müminler için de tabii öğretmene ihtiyaç var. Her ne kadar yeni yeten bazı tipler mürşide hocaya gerek yok diyorlarsa da kendileri zaten hocalık yapıyorlar. Halkı toplamış 500 kişiyi “hocaya gerek yok ey millet” diyor. Peki sen ne yapıyorsun? Adamlar da onu alkışlıyor. “Hocam, sana bir soru daha soracağız” diyorlar ona da cevap veriyor “hocaya gerek yok” diyor. Yoksa senin ne işin var orada, değil mi? Armut gibi gitmişsin adamların arasına oturmuşsun, bazı tipler için söylüyorum. O zaman samimiyetsizsin. Benim bildiğim bazı tipler için. Dolayısıyla mürşit tabii ki gerekir ama mesela cahil akılsız bir adama tabi olmak yanlış olur. Özellikle cahil insanların cahil insanlara tabi olması olmaz. Biraz ufku geniş olması lazım. İnternetten şuradan buradan araştıran insan olması lazım. Vicdanına da danışması gerekiyor. Oluyor mesela Güneydoğu’da dağlık yerlerde şurada burada Irak’ta, Suriye’de de oluyor. Adam mürşidim diye ortaya çıkıyor, işte gözlerini boyamış, kafasında sarık, elinde tesbih falan ama zır cahil adam ve tehlikeli bir tip, gidip ona tabi oluyorlar. Öyle olmaz. Doğrusu internetten araştırarak bakarak, kendi de düşünerek ve o insanın icraatlarına bakarak “Ne yapmış, kimin hidayetine vesile olmuş? Mesela Darwinizm’e karşı mücadele vermiş mi? Materyalizme karşı mücadele vermiş mi? Deccaliyete karşı mücadele vermiş mi? Homoseksüelliğe karşı mücadele vermiş mi? PKK’ya karşı mücadelesi var mı? Vatanın birliği bütünlüğü için gayret etmiş mi? İman hakikatleri anlatmış mı? Kuran mucizeleri anlatmış mı? Yazıları yayınlanmış mı? Kitapları var mı? Eserleri var mı?” Böyle bir durum varsa bir de kıyaslayarak etkisine bakarak vicdanen samimi kanaatle o kişiyi insan mürşit edinebilir.
(2015 yılında Mardin’de terör örgütüyle girilen çatışmada gazi olan ve belden aşağısı tutmayan Jandarma Astsubay Çavuş Muzaffer Oktay ve yine 2016 yılında Kars Sarıkamış’ta teröristler ile girilen çatışmada gazi olan, sol bacağını kullanamayan Jandarma Uzman Çavuş İbrahim Kızılkaş ile aynı araçtaki aileleri trafikte çıkan tartışmanın büyümesiyle darp edilerek hastanelik edildiler. Gazi Muzaffer Oktay’ı otomobilin içerisinde, İbrahim Kızılkaş’ı ise koltuk değnekleriyle ayakta durmakta zorlanmasına aldırış etmeden otomobilin dışına çıkartarak darp ettiler.)
Onu bulsunlar, öyle bir şey olmaz. Biliyordur arkadaşları falan çevresi de biliyordur. Bir de gazilere silah verilmiyor mu bu nasıl oluyor o? Tabii gazilerin beylik silah olması lazım. Bir de gazilik madalyası olması lazım yakasında belirleyici olarak. Bu iki hususta eksiklik olmaması gerekiyor. Gazi madalyası olması ve madem çatışmada yaralanmış gazi olmuş değil mi, kendini koruması için silahı bulunması gerekir. Ama bu şahısların tabii bulunması çok önemli. Hukukla kanunla da burunlarından fitil fitil getirilmesi çok önemli. Zannederim polis gereğini yapacaktır. Polis, asayiş şubesi, ilgili şubeler ve alaka tetkikine girecektir tahmin ediyorum muhtemelen. Alaka tetkikinde her birim ayrı ilgi alaka gösterip konunun ne olduğunu tahkik ederlerse, neden böyle şeyler yaptıklarını detaylı araştırırlarsa çok iyi olur. Alaka tetkikinin uzun sürmesi lazım. Her şubenin ayrı değerlendirmesi gerekiyor. 15 gün, 1 ay savcılık izin alırsa bu tiplerin ne olduğunu iyice anlamakta fayda var.
(Amerika’nın Teksas Eyaleti’nde kiliseye giren bir kişi ibadet eden insanlara ateş açtı. Saldırıda en az 26 kişinin öldüğü, 30 kişinin de yaralandığı söylendi. Teksas polisi saldırganın vurularak öldürüldüğünü açıkladı.)
Kardeşim tamam da kilise kapısında hiç görevli insan olmuyor mu? Bu kadar insan var içeride mesela 100 kişi 150 kişi oluyor. Bu insanların can güvenliği niye önemsiz oluyor? İti girer çakalı girer, hırsızı soyguncusu girebilir, manyağı, ruh hastası girebilir kapıda güvenlik görevlisi olması lazım. Nöbetleşe oradaki insanlar da tutabilir, değil mi? Bu görevi yerine getirebilirler. Mesela kilisenin papazı görevlendirsin. Her hafta 4 kişi kapıda güvenlik önlemi alacak. Zaten silah serbest hepsinde silah var kapıda beklerler. Adam zaten elinde koskoca silahla geliyor arabadan iniyor, elinde silahı sallaya sallaya içeriye kadar geliyor bacaklarını ayırıp ateş etmeye başlıyor. Herkes işinde gücünde. Herkesin dikkati kapalı böyle olur mu? Kapıda adamı karşılamak mümkün, elinde silah varsa hemen etkisiz hale getirirsin, uyarırsın vermiyorsa bir şekilde elinden alırsın. Kapıyı da kapatırsın içeriye sokmazsın.
Müslümanlar Fert Fert Olsunlar Söylemi, Müslümanların Bölünüp Parçalanıp Güçsüz Başsız Olması İçin İngiliz Derin Devletinin Ortaya Attığı Bir Plandır
Müslümanlık toplu yaşanan bir din. Tek tek, fert olarak yaşanan bir din değil. Bütün ibadetler topluluğa göredir Kuran’da. Mesela zekat olması için Müslüman gerekir, affetmek için Müslüman gerekir, şefkat için Müslüman gerekir, istişare için Müslüman gerekir. Her yerde, her şeyde Müslümanlar birlikte, mücadeleleri de birlikte. Ne diyor Allah Kuran’da? Şeytandan Allah’a sığınırım, “Kurşunla kaynatılmış binalar gibi birlikte mücadele edin” diyor Allah. Dolayısıyla fert fert o İngiliz derin devletinin istediği bir şey. Müslümanların bölünüp parçalanıp, güçsüz, başsız olup rahat idare edilebilmelerini sağlamak için ortaya attığı bir fikirdir. Sakın bu fikre karşı duyarsız olmayın, çok dikkatli olun. Şeytani bir oyun yatıyor onun arkasında. İyi niyetle söylenen bir şey değildir. Tabii ki sen iyi niyetle söylüyorsun. Söyleyenler de iyi niyetle söylüyorlar ama aslında bir oyunun parçasıdır o. Müslümanları başsız olmaya çekmeye gayret ediyorlar. Halbuki ayette, “İçlerinden emir sahiplerine itaat ederler” diyor. Müslümanların mutlaka cemaat halinde, topluluk halinde olması gerekir ama buna tabii tarikat olmasına gerek yok. İlla tarikat, şu, bu falan anlamında olmaz.
(Avesta Kurd’de yer alan bir habere göre Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad Amerikalı bir heyet ile şekli ve yöntemi ne olursa olsun Kürtlere has özel bir yönetimi kabul etmeyeceğini ve Suriye’de bir diğer Kürdistan’ın oluşumuna izin vermeyeceğini söyledi. Suriye demokratik güçleri ile YPG’yi açık bir dille tehdit eden Beşar Esad, kontrolleri altında bulunan bölgeleri diyalog ve ulusal anlaşma yoluyla Suriye devletine teslim etmemeleri halinde kendilerinin bunu askeri yolla teslim alacakları tehdidinde bulundu.)
Meşru olan Suriye devletine bence destek olmak lazım. Meşruiyetini kaybetmiş kısmına destek olmasınlar ama meşru olan Suriye devletine destek olup Suriye devleti ile de ittifak ederek, meşru olan Suriye devletiyle ittifak ederek PKK’yı bölgeden tamamen kazımak gerekiyor. İran, Türkiye ve Suriye ittifak etmesi lazım. Ve PKK’ya göz açtırmaması lazım. Hükümetten rahatsız ise hükümetin meşru olan kısmı vardır onunla bağlantı kurulur. Yani hükümetin meşru olabilecek kısmını hükümet göstersin. Yani hiçbir olaya karışmamış hiçbir şeye karışmamış bir kısım göstersin hükümetin o kısmıyla hükümetimiz bağlantıya geçsin. Meşru hükümetin dışında hükümet olmaz. Yani onun pek anlamı olmaz.
(ABD Savunma Bakanlığı Almanya öncülüğünde Yunanistan’da gerçek füzelerle savunma tatbikatı yapılacağını açıkladı. İki yüzden fazla Amerikan ve yaklaşık üç yüz yetmiş Alman askerinin Almanya’nın öncülük ettiği Patriot ve Stinger hava savunma sistemleri tatbikatına katılacağı ve gerçek füzeler fırlatacağı bildirildi. Yapılan açıklamada düzenlenecek tatbikat için potansiyel rakipleri caydırmak denildi. Potansiyel rakip sözleri Türkiye olarak algılandı. Bunun terör koridoruna izin vermeyen Türkiye’ye müttefik ablukası olduğu söyleniyor.)
Türkiye’de zaten öyle bir roket yok ortada ki öyle bir şey olsun. İki yıl sonra gelecek roketlerden bahsediliyor. Adam şu anda tatbikat yapıyor. Türkiye’nin uzaktan yakından alakası yok. Türkiye’nin de hava savunma sahası da yok zaten o anlamda. Ama bize gelen gelsin. Belasını arıyorsa, yamukluk yapmaya kalkarsa bin pişman ederiz. Hukukla kanun ile.
Sadece Allah’tan Korkup “Ya Rabbi Benden Diğer Korkuları Kaldır Sadece Sen’den Korkayım” Diye Dua Etmek Gerekir
Korku derken makul refleksler gerekir. Bomba patladığında insan şöyle bir hoplar yani. Çünkü hemen röle değiştirmen gerekir. Gözünü kapatacaksın ki değil mi tehlikeden korunabilesin. Yahut adam silah doğrultur adrenalin gelir insana adamı havalandırır, bahçenin kenarına atar adamı. Kuvvet gelir, korku demeyelim de, heyecanın faydası olur riskli konumlarda. Yani onu biz korku olarak adlandıramayız. Savunma refleksi diyebiliriz. Gelecek korkusu falan olabilir. O yanlış. Allah’a güvenmek tevekkül etmek lazım. Çünkü gelecekte ne olacağı belli değil. “Yetmiş yaşında ben ne yapacağım seksen yaşında?” ne biliyorsun o kadar yaşayacağını değil mi? Hiç sebepsiz bir şeyle ölebilirsin. Dolayısıyla sadece Allah’tan korkup “Ya Rabbi benden diğer korkuları kaldır. Sadece Sen’den korkayım” diye Allah’a dua etmek lazım.
(Türkiye’yi darbeden bir gün önce “orduda hareketlilik var” diye uyaran Putin’in danışmanı Aleksandr Dugin Türkiye’yi bu kez Amerika’dan geleceğini iddia ettiği ekonomik yaptırımlara karşı uyardı. Şunları söyledi Dugin “Darbeden önce CIA Putin’in etrafındaki etkili isimleri organize etti. Fakat Putin ikna olmadı çünkü bu Türkiye’nin sonu demekti. Daha önce söyledim darbe sonrası için Kürtler isyan çıkarma hazırlığı yapmıştı. ABD’nin şimdi de pek çok faktörü bir araya getirecekleri bir strateji izleyeceğini düşünüyorum. Mesela etnik çatışma, ekonomik, sosyal tehditler, siyasi ve askeri elit içerisinde Erdoğan karşıtı huzursuzluk yaratmak. Amerikalılar bütün zayıf noktaları kullanmaya çalışacaktır.”)
Amerikalı diye bir şey yok. İngiliz derin devleti vardır. Amerikalılar kovboy tiynetli garibanlardan oluşan insanlardır. Saftırlar çoğu. Ve kullanılırlar. Hep kullanılmışlardır. Yüz elli yıldan beri de kullanılıyorlar. Yeni kurulan bir topluluktur. Yani bir İngiliz istihkam birliğidir Amerika aslında. Bir İngiliz yapılanmasıdır. İngilizlerin oluşturduğu bir insan kampıdır. Ve onları kullanıyorlar. Dolayısıyla doğrudan İngiliz derin devletinin Tayyip Hoca’ya bir atağından bahsedebiliriz. Onun için de millet olarak etrafında kilitlenelim. Çok iyi koruyalım Tayyip Hoca’yı, muazzam bir zırh oluşturalım. Hiçbir şey yapamazlar hiç. Bütün mesele her ne pahasına olursa olsun Tayyip Hoca’yı savunmak. Partiler değil, parti bizi ilgilendirmez. Şahsını çok iyi korursak İngiliz derin devletini bu mahvedecektir. Yani çok muazzam bir açmaza sokacaktır. Ve prestijini yerle bir eden bir şey bu. İngiliz derin devleti rezil kepaze oldu. Çoktan Suriye’yi parçalamıştı. Çoktan da Irak’ı parçalamıştı. Çoktan da Güneydoğu’yu almıştı. Yapamıyor o yüzden kudurma alametleri gösteriyor. Bizim yapacağımız şey çok iyi tavır almak. Ve Tayyip Hoca’yı çok iyi koruyup kollamak. İngiliz derin devletine tavır alacağız, deşifre edeceğiz, anlatacağız, herkese tanıtacağız İngiliz derin devletini deccaliyeti. Ve Tayyip Hoca’yı da hangi parti hangi düşüncede olursa olsun etrafında kümeleşerek koruyacağız.
Evrim Teorisi, Tesadüf Gibi Kör Bir Düşüncenin Muazzam Bir Geometri, Muntazam Bir Altın Oran Yapacağına, Gören Duyan Bir Şuur Meydana Getireceğine İnanmaktır
Tesadüf gibi kör bir düşüncenin katrilyonlarca harika yapacağına inanmak. Yani muazzam bir geometri meydana getireceğine inanmak. Muazzam bir altın oran yapacağına inanmak, fizik ve kimya kanunları yapacağına inanmak, her şeyi ince ince tasarlayacağına inanmak, ruh yaratacağına inanmak, gören bir şuur, duyan bir şuur, dokunan bir şuur. Koklayan bir şuur, tadan bir şuur meydana getireceğine inanmak kalitesiz bir beyin görüntüsü verebilir. Kalitesiz bir düşünce görüntüsü verebilir. Çünkü böyle bir şeye inanan neye inanmaz yani insan onu düşünür. İkincisi bu alenen Allah inancını ortadan kaldırmak için ortaya konmuş çok ilkel bir felsefe olduğu anlaşılıyor. Çok ilkel bir felsefe, tarihin en geri devirlerinden beri bu var. Akatlar, Sümerler, Eski Yunan hepsinde var. Hepsi aynı tesadüf ilahına inanmışlar. Burada da tesadüf ilahı var. Ayrıca bunu Müslümanlığın içine sokmaya çalışıyorlar bu da çok ayrı bir hata. Çünkü Allah’ın yaratılışı çok garip bir şekilde meydana getirdiğine inanıyorlar. Önce işte çamurlu bir su meydana geliyor. Sonra o suyun içinde bir protein yanlışlık ile meydana geliyor. Yanlışlıkla başka bir protein ile bir araya geliyor. Sonra yüzlerce protein yanlışlıkla birbiriyle çok düzgün şekilde birleşiyor. Sonra bu proteinler yüzlerce birleşmiş proteinde yüzlerce başka protein ile yüzlerce düzgün biçimde birleşiyor. Ve sonunda bu protein topluluğu birdenbire hücre olmaya karar veriyor. Hücre oluyor. Yani kepazelik, rezalet diz boyu. İnsan utanıyor şu kafaya nasıl insanlar inanıyorlar. Şu rezalete nasıl inanıyorlar, hayretler içinde kalıyoruz.
(Arabistan’daki gelişmelerle ilgili BBC’ye konuşan London School of Economics’in konuk öğretim üyesi Profesör Madavi El-Raşhid, olayları yolsuzlukla mücadele bağlamında değerlendirmenin zor olduğunu söyledi. Şöyle devam etti; “Bu Muhammed Bin Salman’ın kendisine yönelik desteği konsolide ettiği bir tasfiye hareketi, karşısında kalan son kuzenini de (Prens Miteb bin Abdullah) ortadan kaldırmak istiyor. Bu kuzeni son derece modern paramiliter güçleri kontrol ediyor ve veliaht prense karşı çıkma gücünü elinde tutuyor.”)
Aman kardeşim aman çok dikkat edin Suudi Arabistan’da bir Türk birliği olsun bak Suudi Arabistan “hayır” dedi ama çok tehlikeli olarak hayır dedi. Türkiye’nin bir tümeni Kabe’de bir tümeni de Riyad’da bulunabilir. İki tümenimiz bulunabilir Türk tümeni onlar da tabii ona göre bir koruyucu ve ağarlayıcı bakış açısıyla yaklaşmaları gerekir yani kendileri istemesi lazım bunu, mutlaka Suudi Arabistan’da Türk tümeni bulunsun, en az iki Türk tümeni bulunsun gidişat normal değil. Suudi Arabistan’ı yıkamayı düşünüyorlar İngiliz derin devleti Suudi Arabistan’ı ellerinden almayı düşünüyor, zenginliklerine göz koydular önce petrolün değerini düşürdüler üçte iki azalttılar hızlarını alamadılar şimdi tamamen yıkıp ele geçirmeyi düşünüyorlar. Tayyip Hocam “Orda bizim askeri birliğimiz olsun” dedi Suudi Arabistan reddetti çok büyük bir hata yaptılar. Hemen yeniden düşünsünler en az iki tümenimiz bulunsun orada. Biri Mekke’de, biri Riyad’da inşaAllah.
Münafık İslam’ı Yaymak İçin Bir Şey Yapmaz. Yayanları da Engellemek İster
Münafık İslam’ı yaymak için bir şey yapmaz yayanlara da, İslam’ı en güzel şekilde tebliğ edenlere de engel olmaya çalışır. Onları dağıtmak, faaliyetlerini durdurmak mesela kitap dağıtıyorsa kitap dağıtmasını durdurmak ister, Darwinizm’e karşı mücadele yapıyorsa onu durdurmak ister, homoseksüelliğe yönelik onu durdurmaya yönelik bir çalışma yapıyorsa onu da durdurmak ister, Rumiliğe yönelik onu durdurmaya çalışan bir faaliyet varsa onu da durdurmak ister. İman hakikatlerini anlatmasını istemez Müslümanların, Kuran mucizelerini anlatmalarını istemez, kendi zaten hiçbir şey yapmaz ancak kendi çıkarına uygun ayetleri zaman zaman kendi çıkarına göre yorumlayarak kullanır onun dışında münafık ayetten, Kuran’dan çok şiddetli şekilde hoşlanmaz, çok rahatsız olur.
(“Günümüz gençliğinin uyanıklığı hakkında ne düşünüyorsunuz?” izleyici sorusu)
İyidir uyanık olması canlı olsunlar, uyuşmuş uyuntu çok kötü şizofren gibi görüntüdense canlı aktif bir gençlik çok daha güzeldir. Uyuntuluk şeytanın etkisiyle olur yani böyle içine kapalı, bitkin gelenekçi Ortodoks sistem bunu çok takviye eder yani bakışlar ağırlaşmıştır, konuşma ağırlaşmıştır, hareketler ağırlaşmıştır oryantasyon düşüyor artık yani hiç hoş bir şey değil akıl hastalarında falan görülen özellikler bunlar. Canlılık normal insanın vasfıdır, uyanıklık da öyle bir gencin ateş gibi olması lazım, böyle bitaplık, içine kapalılık, terbiyelik adına, efendi kız adına, efendi delikanlı adına böyle şizofren bir karaktere girmek ahmaklıktan başka bir şey değildir, bu aptalcadır din böyle bir şey söylemez, İslam böyle bir şey söylemez. Aptal olan, bir şeyi anlamayan, hayatı anlamayan, cinselliği anlayamayan işte dünyayı anlayamayan, tarihi, felsefeyi hiçbir şeyi anlayamayan ahmak görünümünde bir fotoğraf meydana getirmek diyelim; bu insanın üstünlüğünü değil de aptallığını vurgular bazı tipler yapar onu yani hiçbir şeyden anlamayan, hiçbir şey bilmeyen, dünyayı tanımayan dolayısıyla da saftır, temiz kalplidir ama ahmaklık da her yerini kaplamıştır. Bakışlarında ahmaklık vardır, konuşmalarında ahmaklık vardır iki lafı bir araya getiremez. Vay evladım derler bu içine kapalı, çok terbiyeli bir kız, ağzı var dili yok yahut çocuk için de öyle derler ağzı var dili yok. Altına bir konuşur gümüşü hiç söylemez falan akıl hastası tarifi ediyorlar aslında orada, manyak tarif ediyorlar onu güzel bir şey tarif ediyor gibi tarif ediyorlar.
(İstanbul’da katil bir baba küçük oğlunu bıçaklayarak öldürdü. Bu kişinin oğlunu daha önce küçük çocuğu öldürmekle tehdit ederken çekilmiş görüntüleri aile efradına ve boşandığı eşine gönderdiği ortaya çıktı. Küçük çocuğun akrabaları bu görüntüleri görünce polise başvurmuşlar, “bu adam oğlunu öldürecek önlem alın” demişler. Polis katil babayı bir günlüğüne gözaltında tutup ertesi gün serbest bırakmış. Adam da gidip savcılıktan oğlunu görmek için izin kağıdı almış, bunun üzerine akrabalar yine çocuk şubesine gidip durumun tehlikesini anlatmışlar. Ancak polisler “darp yoksa görmesine engel olamayız, bir şey yapamayız” diye cevap vermiş. Olay açık açık geliyorum dediği halde önlem alınmadığı için öldürülen çocuğun akrabaları emniyet ve savcılıktan şikayetçi oldu.)
Otuz kere söyledim ben “ölüm tehdidinde olay ciddiye alınsın” dedim. Polis “bizim yetkimiz yok” diyor. Tamam olabilir de ama kanun çıkarılsın o zaman. Bu tip olaylar için kanun çıkarılsın. O kadar kolay ki adamın alırsın gözlüğünü bir kere koyarsın gel şöyle otur dersin sandalyeye on beş gün kadar emniyette sorgulansa neden bu düşünceye kapıldığını anlamak mümkün olur. Bence polis ikna da eder kanaati gelir bir daha da yapacağını zannetmiyorum. Bu kadar açık bir olayda olay geliyorum dediği halde tedbir alınmaması çok çok vahim. İlgili polis kimse artık, savcı mı her kim olursa olsun benim kanaatim ilgili kanun maddelerine göre tecziye olmaları gerekir. Yani bu nasıl bir şey. Eğer şöyle diyebilir polis veyahut savcı da kanunlar yetersiz diyorsa o zaman mecliste hemen kanun çıkarttıralım. Böyle olmaz bunu aylardan beri söylüyorum. Konu uzadıkça uzuyor. Adam “ben öldüreceğim” diyor bitti. Bak adamlar her türlü tedbire başvurmuşlar. Buna rağmen gidip çocuğu teslim etmenin alemi nedir?
Allah Bize Doğru Olanı Sürekli Vahyeder. Bir Altıncı His Gibidir Bu Vahiy. Kalbimizde Onun Doğru Olduğunu Hissederiz
Vicdan senin kalbinde her an sana bilgi olarak sana sunulur zaten. Hemen anlaşılır. Yani kalbine muntazam Allah hitap eder. Mucize olarak bu ömür boyu insana Allah yol gösterir ve hitap eder sadece ona uyacağız o kadar. İnsan hiç yalnız bırakılmıyor. Hani diyor ya “ben kime danışayım?” Kime danışacaksın? Allah’a danışacaksın. Allah sana vicdanına hitap ediyor zaten “söylüyorum” diyor Allah ayette. “Ben söyledim” insan onu anlar ne dediğini bilir Allah’ın. “Nasıl anlayacağım?” Hemen anlarsın. Ama mantıkla bozmaya çalışıyorlar, vicdanın hükmünü vicdanla bozmak yanlış olur. Bu haram olur. Vicdan ne diyorsa ona uyacaksın ister işine gelsin ister işine gelmesin.