(Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır. (Bakara Suresi/184)
“Sahabeden Selman el-Farisî (r.a.) anlatıyor: Allah’ın elçisi Şâban ayının son günü bize bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar! Bereketli ve büyük bir ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Bu öyle bir ay ki, onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. O öyle bir ay ki, Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmış, gecelerini nafile ibadetle ile geçirmeyi teşvik etmiştir. Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Ramazan, yardım etme ve ihsanda bulunma ayıdır. Bu ayda müminin rızkı artar.’”
Ramazan’ın her günü bayramdır. Müslümanlar için bir nimettir, şifadır, ferahlıktır. Allah’ın rızasını kazanmak için mühim bir vesiledir, inşaAllah.(A9 TV; 2 Ağustos 2011)
Kuran'ı hayata geçirmek bir sanattır. Akıllı insan bunu çok güzel yapar.
Mübarek Ramazan Ayı'nın Müslümanların Ahlakına Güzel Tesiri
Ramazan ayı tüm Müslümanlar için kardeşliğin, tesanütün, sevginin, merhametin, birliğin pekiştiği, samimi inananların imanlarına iman kattıkları mübarek bir aydır. İman sahibi her salih mümin Ramazan ayının sonuna ulaştığında inşaAllah Allah (cc)`ın, vicdanını güzelleştirdiğine ve nefsinin azgınlıklarından kendisini temizlediğine şahit olur. Farz kılınmış olan oruç ibadeti Müslümanlar için Allah (cc)`ın sonsuz rahmetini andıkları bir şükür vesilesidir. Yüce Rabbimiz yere, göğe ve yarattığı herşeye rahmetini yaymıştır; tüm insanları esirgeyendir, kullarını sonsuz cennet yaşamı ile ödüllendirmek için dünya hayatını bir imtihan olarak yaratmıştır. Allah (cc)`ın kullarına olan merhameti Kuran`da şöyle bildirilmiştir :
"Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır. O, çok bağışlayandır, çok sevendir." (Büruc Suresi, 13-14)
Allah (cc) Kuran`da kullarına Kendi rızasını kazanabilecekleri ibadet yöntemlerini bildirmiştir. Oruç da bu ibadetlerden biridir. Mübarek Ramazan ayı içerisinde tüm Müslümanlar, Rabbimiz`in rızasını kazanmak için oruç ibadetini yerine getireceklerdir.
Tüm ibadetler gibi oruç tutmak da Müslümanların manevi derinliğini artırır. Takva sahibi, Rabbimiz`den derin bir saygı ile korkan bir mümin, Kuran`ın tüm hükümlerini eksiksiz yerine getirir, hayatının her anında Allah (cc)`ın beğeneceği ahlakı yaşamaya gayret eder. Ramazan Ayı, takva sahiplerinin ahlaklarını daha da mükemmel hale getirmeleri için önemli bir fırsattır. Ramazan Ayı boyunca inananların, birbirlerinin Rabbimiz`e olan samimi imanlarına, sadakatlerine, sabırlarına ve içten çabalarına şahit olmaları da kardeşliklerini kuvvetlendiren bir vesile olur. Mübarek Ramazan ayında müminler ayrıca, Yüce Allah (cc)`ın yükümlü kıldığı hükümlerini yerine getirirken birbirlerine karşı olan sevgi ve merhamet duygularını da her gün daha da pekiştirirler. Sahip oldukları kardeşlik anlayışı içerisinde birbirlerine sıkıntı verecek her türlü etkiyi ortadan kaldırmaya, ferahlık, rahatlık ve huzur sağlayıcı ortamlar oluşturmaya çalışırlar. Diğer mümin kardeşlerinin de kendileri gibi Allah (cc)`ın hoşnutluğunu arayan aciz kullar olduklarını bilirler. Bundan dolayı kalplerindeki müminlere karşı duydukları kardeşlik duyguları, birlik ve beraberlik anlayışları giderek daha da güçlenir.
Ramazan Ayı`nda inananlardan zengin olanlar fakir olanları kollar, haksızlık yapmaz, haksızlığa uğrayanın hakkını korur, açıkta kalanı barındırırlar. Kendi dünyevi çıkarlarını düşünmez, ahiret için hayırlı olacak işlere yönelirler. İsraf etmez, yanlarındakiler aç iken kendilerini düşünmez, öncelikle hasta, güçsüz ve muhtaç olanların rahatını gözetirler. Sahtekar yöntemlerden, helal olmayan paradan kaçınırlar. Nefislerinin değil, vicdanlarının sesine uydukları için Kuran ahlakını yaşama konusunda sürekli olarak kendilerini geliştirirler. Samimi Allah (cc) korkuları nedeniyle Ramazan Ayı, müminler için hayırlarda yarışıp Allah (cc)`ın izniyle Allah (cc)`ın rahmetine ve cennetine biraz daha yakınlaştıkları önemli bir vesile olur.
Şureyk’in rivayet ettiği hadis şöyledir: “Hz. Mehdi’nin zuhurundan önce, GÜNEŞ İKİ RAMAZANDA TUTULACAK.” (Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, İmam-ı Şa’rani, Pamuk Yayınları Sf 457)
Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerinin biri de yukarıdaki rivayette belirtildiği gibi Hz. Mehdi’nin zuhurundan önce iki Ramazan Ayında güneş tutulmaları gerçekleşmesidir.
1981 yılında (Hicri 1401) Ramazan ayının 29. günü ve 1982 yılında (Hicri 1402) Ramazan Ayı’nın 28. günü Güneş tutulmaları gerçekleştirmiştir. Bu güneş tutulmalarının Hicri 14. yüzyıl başlarında ÜST ÜSTE İKİ YIL GERÇEKLEŞMESİ ve Hz. Mehdi’nin diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi, rivayetlerdeki ifadenin bu olay olabileceğini göstermektedir.
1. Güneş tutulması 1981 (Hicri 1401) Ramazan ayı 29. Günü
2. Güneş Tutulması 1982 (Hicri 1402) Ramazan ayı 28. Günü
Darwinistler neden “mükemmellik” kavramını reddederler?
“Mükemmellik” bilimsel bir ifadedir. Çünkü canlı yapıları, insanın yeteneklerini, kimi zaman da anlama gücünü aşan mükemmellikler gösterir. Örneğin bitkilerin yaptıkları fotosentezin aşamaları hala tam olarak bilinmemektedir ya da fotosentez gibi bir işlemi yapan makine henüz üretilememiştir. 1-2 gramlık kuşların nasıl olup da binlerce kilometre göç edebildiği, yönlerini nasıl buldukları ve nasıl olup da buna güç yetirdikleri tam olarak anlaşılamamıştır. Arı kovanlarındaki düzenin muhteşemliği, peteklerdeki düzgün altıgenlerin nasıl oluştuğu, termit yuvalarındaki havalandırma sistemindeki muazzamlık hayranlık uyandırıcıdır.
Aslında Darwinistler de bu gibi örneklerin çokluğunu, canlılardaki özelliklerin tam anlamıyla mükemmel olduğunu ve bunları evrimle açıklamayacaklarını çok iyi bilirler. Ancak buna rağmen “mükemmellik” kavramını vargüçleriyle reddederler. Bunun tek sebebi, kendi iddialarına göre tesadüfen var olması gereken bir yapıda, mükemmelliğin varlığının imkansız olmasıdır.
Tesadüfler mükemmeli meydana getiremezler. Simetriden, altın orandan anlamazlar. Moleküler düzeyde aralarında işbölümü yapan, tedbirler alan, eksik noksan bırakmayan, hataları test eden ve bunları onaran bir sistemler bütünü oluşturamazlar. Tesadüflerin oluşturacağı; hiçbir şeydir ya da eğri, çarpık, bozuk, sakat, hastalıklı yapılardır. İşte bu sebeple Darwinistler “mükemmel”, “olağanüstü”, “kusursuz” gibi kelimelerden oldukça tedirgin olurlar.
Yunusların gözlerindeki ve derisindeki harika yaratılış
ADNAN OKTAR: Unutulmamalıdır ki zulme rıza göstermek de zulüm yapmaktır. Büyük İslam coğrafyasında akan her damla kandan, yıkılan her evden, şehit olan her masumdan, yaralanıp sakat kalan her mazlumdan, açlık ve yokluk içinde yaşayan her insandan, Türk İslam Birliği için gayret etmeyen her Müslüman sorumludur.
İttihad-ı İslam mutlaka oluşacak ve başınada Hz. Mehdi (as) geçecek inşaAllah.