Ümit etmek Kuran'da müminlerin önemli bir vasfı olarak belirtilir. Ümitvar olmak, aynı zamanda kişinin imanının da göstergelerinden birisidir. İnsan imanı ölçüsünde Allah'tan (c.c) umut eder, O'nun rahmetine ve sonsuz nimetlerine kavuşmak için büyük bir özlem duyar. Çünkü Allah (c.c) iman edenlere hem bu dünyada hem de ahirette çok büyük güzellikler vaat etmiştir. Mümin de Allah'a (c.c) olan güveni, yakınlığı, teslimiyeti ve samimiyeti derecesinde bu nimetlere kavuşmayı ümit eder. Yalnızca Allah'ın (c.c) dilemesi ile olduğunu bildiği için hiçbir konuda üzüntüye, karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmez. Allah'ın (c.c) müminlerin dualarına icabet eden olduğunu bildiği için, en olumsuz gibi görünen bir olayın bile imtihan ortamının bir parçası olduğunu düşünür ve bunun müminler için mutlaka hayra dönüşeceğinden kuşku duymaz.
Etrafımızda olan biten her şey Allah'ın (c.c) "Ol" demesiyle olur. Her an her şey, karşımıza çıkan her görüntü Allah'ın (c.c) dilemesiyle yaratılır. Hiçbir şey başıboş ve kendi haline bırakılmış değildir. Her şey Allah'ın (c.c) belirlediği bir kader üzere yaratılır. Allah'ın (c.c) her şeye gücü yeter.
Bunun bilincinde olan mümin de, en olumsuz şartlarda, en sıkıntılı gibi görünen durumlarda bile Allah'ın (c.c) rahmetinden ve yardımından ümidini kesmez. Zorluklara sabreden, Allah'tan (c.c) umudunu kesmeyen ve hiçbir şartta Allah'ın (c.c) hükümlerinden taviz vermeyenler hem dünyada hem de ahirette müjdelenmişlerdir.
Kuran'da müminlerin sürekli Allah'tan (c.c) umut eden bir ruh hali içinde oldukları bildirilmektedir. Samimi olarak iman eden bir kimse, Yüce Rabbimiz'in (cc) şanını Kuran'da bildirildiği gibi tanıyıp takdir eder ve bunun sonucunda, Allah'ın (c.c) kendi üzerindeki rahmetini ve nimetini fark eder. Allah'ın (c.c) müminlerin dostu ve yardımcısı olduğunu, onlara karşı sonsuz şefkatli ve merhametli olduğunu, salih kullarını hem bu dünyada hem de ahirette büyük bir mükafatla müjdelediğini ve kesinlikle vaadinden dönmeyeceğini bilir. Rabbimiz'in kendisi için hep hayırlı ve güzel olanı dilediğini, kendisine rahmet ve hidayet kapılarını açtığını, önüne sayısız ecir fırsatları serdiğini görür.
İşte, böyle bir bilince sahip olan mümin, Rabbimize karşı sürekli ümitvar bir tutum içinde olur, O'ndan dünyada da ahirette de her şeyin en güzelini ve en hayırlısını umut eder. Çünkü Allah'a (c.c) iman edip teslim olmuştur ve Allah (c.c) mümin kullarına sonsuz rahmetini vaat etmiştir. Kuran'ın pek çok ayetinde Allah'ın (c.c) müminlere güzel bir karşılık verdiğini, onlara fazl, ihsan ve rahmetini müjdelediği bildirilir:
"İman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz şüphesiz onların kötülüklerini örteceğiz ve şüphesiz yaptıklarının en güzeliyle karşılık vereceğiz." (Ankebut Suresi, 7)
"O, iman edip salih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara Kendi fazlından arttırır. Kafirlere gelince; onlara şiddetli bir azap vardır." (Şura Suresi, 26)
"Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah (c.c) ise, size Kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vaat ediyor. Allah (c.c) geniş olandır, bilendir." (Bakara Suresi, 268)
Müminlerin duaları ve talepleri de umut doludur. Ayetin ifadesiyle onlar, "...Rablerine korku ve umutla dua ederler..." (Secde Suresi, 16). Dua etmek başlı başına bir ibadet olduğu gibi, müminin Allah'a (c.c) karşı ümitvar tavrının da bir göstergesidir. Mümin Rabbimiz'in kendisine icabet edeceğinin ümidini taşıyarak dua eder.