Kuran'da, doğru ve yanlış, iyilik ve kötülük, örnekler verilerek her insanın anlayabileceği şekilde açıklanmıştır. İman edenler de tüm hayatlarını Kuran`da verilen bu bilgiler doğrultusunda yaşar, bu ahlaka göre hareket ederler. Yüce Rabbimiz Kendisi`nden korkup sakınan ve sadece Allah (cc)`ın rızası için yaşayan müminlere, iyiyi kötüden ayırt etmelerini sağlayan bir nur ve anlayış vermiştir (Enfal Suresi, 29). Kuran ahlakına göre müminler doğruyu ve yanlışı bilen, uygulayan ve başkalarına da iyiliği tavsiye eden kişilerdir. Her insanı doğruları görmeye çağırmak ve Kuran ahlakını yaşamaya davet etmek Kuran`a göre yapılması gereken çok önemli bir ibadettir. Müminler bu ibadeti tüm yaşamları boyunca yerine getirir, insanları güzel ahlaka davet ederler. Yüce Allah (cc) bu sorumluluklarını insanlara Kuran`da şöyle bildirir:
"Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Al-i İmran Suresi, 104)
Kuran'da ayrıca Allah (cc)'ın bu emrini yerine getiren insanların diğer insanlar için ne kadar hayırlı kimseler oldukları da haber verilmiştir:
"Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır." (Al-i İmran Suresi, 110)
Değerli İslam büyüğü İbni Arabi Hazretleri de müminlerin iyiyi ve kötüyü insanlara öğretmelerinin önemini bir sözünde şöyle anlatmaktadır:
Şu halde öğüt veren terzidir. Terzi, elbisenin parçalarını bir araya getirip diken ve onu gömlek veya kendisinden yararlanılan bir şey yapandır. O elbiseyi ancak dikip ve işleyerek yapmıştır. Allah'ın, dinindeki nasihatı da işte böyledir: Bunu yapan kimse, Allah'ın kulları ile Allah Katındaki mutluluklarının ve Allah ile yaratıkları arasını telif edip birleştirmektedir. İşte nasihat Allah içindir, sözünün anlamı budur. (Fütühat-I Mekki, İbni Arabi, S. 113)
Müminlerin, insanlara iyiliği öğütleyip kötülükten sakındırmaya çalışırken göz önünde bulundurdukları önemli bir ölçü vardır; karşılarındaki kişinin ne geçmişi ne de o an içerisinde bulunduğu hatalı tavırlar onlarda bir ön yargı oluşturmaz. Kimseye hatalarından dolayı mümin olamayacağı gözüyle bakmazlar. Hiç kimseyi, din ahlakını anlatma konusunda göz ardı etmezler. Hidayeti verecek olanın yalnızca Yüce Allah (cc) olduğunu bilir ve bundan sakınırlar. Zira diğer insanların güzel ahlakı yaşayabilmeleri için, Kuran`ı bilmeleri ve Kuran ahlakına göre eğitilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle müminler, kişilerin tavırları ne kadar olumsuz olursa olsun, iyiliğe çağırmakta ve kötülükten sakındırmakta, doğru olanı anlatmakta tereddüte kapılmazlar. Ancak tüm bu anlatımlara rağmen karşı taraf kendi bakış açısında ısrarlı davranırsa, bu durumda da hiçbir şekilde bir zorlama yapmazlar. Çünkü Allah (cc) Kuran'da "Dinde zorlama (ve baskı) yoktur…" (Bakara Suresi, 256) şeklinde bildirmiştir.
Müminler, Kuran'ın iyiliği emretme hükmünü sadece doğru ve yanlışı hiç bilmeyen ve din ahlakını hiç tanımayan insanlara değil, aynı zamanda müminlere karşı da uygularlar. Çünkü insan sadece bilmediğinden değil, bazen de unuttuğundan, yanıldığından ya da nefsinin telkinlerine uyduğundan hata yapabilir. İşte bu durumda müminler birbirlerine Kuran'ın hükümlerini hatırlatarak iyiliği emretmiş ve kötülüğü engellemiş olurlar. Dünya hayatında ancak iyilik yapanların ve salih amellerde bulunanların cennete kabul edileceklerini, kötülükten sakınmayanların ise cehennem azabıyla karşılık göreceklerini bildiklerinden birbirlerini bu yönde uyarırlar. Allah (cc) müminlerin birbirleri üzerinde gözetici olduklarını ve birbirlerinin velileri olduklarını bir ayette şöyle bildirmiştir:
"Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi, 71)
Müminler bu önemli ibadeti her zaman kararlılıkla yerine getirirler. Karşılarındaki insanlar ne kadar çok hata yapsalar da sabırla, şefkatle ve merhametle uyarmaya ve hatırlatmaya devam ederler. Çünkü Allah (cc) pek çok ayetinde sabredenleri sevdiğini bildirerek, müminleri Kuran ahlakını uygulamakta sabırlı olmaya davet etmiştir.