Din ahlakının yaşanmadığı toplumların en belirgin özelliği, topluma ahlaki dejenerasyonun hakim olması ve bunun her geçen gün sınır tanımaz bir şekilde artmasıdır. Bu toplumlarda Kuran hükümleri, Allah (cc) rızası veya Allah (cc) korkusu gibi değerler yaşanmadığından, bu dejenerasyonu engelleyecek hiçbir sınırlama yoktur. Her ne kadar toplumlarda gelenek göreneklerin veya insanlar tarafından geliştirilen toplumsal kuralların çeşitli önleyici etkileri olsa da, bu kuralların temellerinde Allah (cc) korkusunun olmaması insanların vicdansız, merhametsiz ve insaniyetsiz davranmalarını engelleyemez.
Böyle bir toplumda ahlaksızlık yapan bir insanın daha da ahlaksız olmaması için kendine göre hiçbir sebep yoktur. Eğer bu kişi Allah (cc)'a inanmıyor ve O'ndan korkup sakınmıyorsa zaten vicdansızlığa karar vermiş ve en küçük fırsatta bunu uygulamaya hazır hale gelmiş bir kişidir. Zira bir insanın kendisini Yaratan Yüce Allah (cc)'a itaat etmemesi, O'nun verdiği nimetleri fark edememesi ve O'nun emirlerine, yasaklarına isyan etmesi zaten vicdansızlıkların en büyüğüdür. Böyle bir insan, çevresindeki kişilere karşı kötü muamele yapmayı, kendi bozuk vicdan anlayışına göre oldukça makul görür. Birlikte iş yaptığı kişileri ya da şirketleri eline imkan geçtiğinde dolandırmaması, kendi şirketini büyütüp güçlendirmek, daha fazla para kazanmak için kanunsuz işlere başvurmaması için kendisini sınırlayıcı bir sebep olmadığını düşünür.
Böyle bir toplumda ahlaki ölçüler herkese göre değişiklik gösterir. Birine göre çok büyük ahlaksızlık olan bir konu diğerine göre normal bir durum gibi gözükebilir. Bu nedenle din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda ahlaki değerler kişiden kişiye, yaştan yaşa, bölgeden bölgeye, şehirden, ülkeden, ve toplumdan topluma da değişmektedir. Tek bir değer yargısı olmadığı için de toplumda sık sık ahlaki ölçülerde tartışmalar, çatışmalar yaşanır. Her yeni nesil, bir öncekine göre ahlaki değerler açısından daha dejeneredir.
Ancak burada önemli olan nokta ahlaki dejenerasyonda sürekli hızı artan bir ilerleme olmasıdır. Toplumlar eksik olan Allah (cc) inançları nedeniyle her yıl daha da yıpranmakta, bir yıl önce topluma çok uç gelen bir hareket ya da kavram, bir yıl sonra toplumun tüm fertleri tarafından makul karşılanmaya başlanmaktadır. Fakat bu elbette o toplumdan çok şey götürmekte, dinsizliğin getirdiği kötü ahlak her geçen gün daha da şiddetlenmektedir. İlginç olan da ahlaksızlığın modernizme eş gösterilerek, topluma bu yönde telkin verilmesidir.
Ahlaksızlığın yaşı her gün daha da küçülürken, yapılan ahlaksızlık çeşitleri de çoğalmaktadır. ABD ve Avrupa'da çocuk katillerinin sayısında önemli bir artış söz konusudur. Uzak Doğu ülkelerinde de çocuklar küçük yaşlardan itibaren kendilerini çok zorlu ortamların içinde bulmaktadırlar. 80'li yıllarda kimsenin kabul dahi edemeyeceği davranış ve uygulamalar, günümüzde kimi toplumlarda çok normal karşılanır hale gelmiştir.
Oysa Kuran ahlakı yaşandığında ahlaki dejenerasyon olması mümkün değildir. Herşeyden önce kişiler fert fert Allah (cc)'tan çok korktukları için zaten ahlaksızlığa yanaşmazlar. Bunun içinse Kuran'ın hükümlerine uymaları yeterlidir. Allah (cc)`tan korkan müminlerin bu hükümlerin dışına çıkması mümkün değildir.
İstisna olarak kişilerden kaynaklanan bir hata olursa buna da diğer müminler göz yummayacakları için yine ahlaksızlık yaşanmayacaktır. Cahiliye toplumunda olduğu gibi ahlaksızlıkların teşvik görmesi, yaygınlaşması bu nedenle söz konusu olmaz. Çünkü müminlerin en önemli özelliklerinden biri de ayetlerde belirtildiği gibi birbirlerine iyiliği emredip, kötülükten men etmeleridir:
"Mümin erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi, 71)
Bu durumda Allah inancının yaşandığı bir toplum ahlaki yönden son derece seçkin olur. Çünkü müminler güzel ahlak konusunda birbirleriyle yarışır (Al-i İmran Suresi, 114) ve birbirlerini teşvik ederler (Fussilet Suresi, 33). Kendilerine güzel bir öğüt ve tavsiyede bulunulduğunda da hemen uygularlar (Zümer Suresi, 18). Kuran'da Allah (cc), din ahlakını yaşayan insanlardan meydana gelen bir toplumun bu özelliklerini şöyle haber vermiştir:
"Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz..." (Al-i İmran Suresi, 110)
Kuşkusuz böyle bir toplumun ahlaki yönden din ahlakını yaşamayan toplumlara göre ne derece üstün ve seçkin olduğu açıktır.