Günümüz toplumlumlarında adeta salgın bir hastalık gibi her geçen gün yayılan ve pek çok kimsenin dışarıya yansıtmadan kendi içinde yaşamaya çalıştığı gizli azap adı verilen stres, depresyon gibi rahatsızlıklardaki artış dikkat çekmektedir. Gerçek huzur ve mutluluğu yaşamayan çok sayıda insanda görülen bu azapların nedeni ise Kuran ahlakını gerektiği gibi yaşamamalarıdır. Allah'a gereği gibi şükretmeyen, yapmacık tavırlardan kaçınmayan, kin ve öfke nedeniyle büyük bir gerilim yaşayan bu kişilerin yaşadıkları gizli azaplardan kurtulmalarının tek bir yolu vardır: Kuran ahlakını yaşamak...
Yüce Allah Kuran`da, ``... Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir`` (Şura Suresi, 48) ayetiyle, birçok insanın sahip olduğu kötü bir ahlak özelliğini bildirmektedir.
Allah'a Sürekli Şükretmek
Gerçekten de bazı insanlar, içerisinde yaşadıkları sayısız nimete rağmen, Allah`a şükretme gibi çok önemli bir ibadeti yerine getirmeyebilmektedirler. Oysa belki hiç düşünmemiş olabilirler ama mutsuz bir hayat yaşamalarının başlıca nedenlerinden biri Allah`ın Şanını gerektiği gibi tanıyıp takdir edememektir. Bu kimseler ayrıca nimeti verenin de, alanın da, azaltanın da, artıranın da Allah olduğunu unuturlar. Bundan dolayı da nimet kaybına uğradıklarında büyük bir hayal kırıklığına kapılırlar. Oysa bu Allah`ın bir denemesidir ve insanın elindeki nimetlerin kıymetini anlaması için önemli bir eğitim fırsatıdır.
İnsanın asıl yapması gereken, karşısına çıkan bu fırsatları değerlendirerek, şükredici bir ahlakla Allah`ın rızasını kazanmaya çalışmak olmalıdır. Aksi takdirde, Allah Kuran`da nimet içerisinde iken Kendisi`ne karşı nankörlük eden insanların nimet kaybı ile karşılık görebileceklerini bildirmektedir. (Nahl Suresi, 112)
İman edenler ise tüm hayatları boyunca şükredici bir ahlak göstererek bu ahlakın getirdiği huzur ve mutluluğu yaşarlar. Her şeye iman ve hikmet gözüyle baktıkları için çevrelerindeki nimetleri, güzellikleri ve incelikleri hemen fark edebilirler. Dünya nimetlerine hırsla yaklaşmadıkları için ellerindekilerle yetinmeyi bilirler. En zor şartlarda, en sıkıntılı ortamlarda bile bu ahlaklarını sürdürürler. Olayların olumsuz yönlerini görüp bunlarla mutsuz olmaktansa, her zaman güzel yönlerini görüp bunlardan sevinç duymasını bilirler. Allah, samimi müminlerin gösterdikleri bu güzel ahlaka karşılık olarak Kuran`da, ``Rabbiniz şöyle buyurmuştu: ``Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir.`` (İbrahim Suresi, 7) ayetiyle bildirdiği gibi, bu güzel ahlakı gösteren kimselerin üzerindeki nimetlerini daha da artırmaktadır.
Yapmacıklıktan Kaçınmak
Bazı insanları yapmacık tavırlara sürükleyen şey, kalplerinde gizli tuttukları birtakım düşünceler barındırmalarıdır. İçleri ile dışları bir olmadığı için, içlerinden geldiği gibi doğal ve samimi davranamazlar. Her zaman bir şeyleri kamufle etme, bir şeylerin taklidini yapma ve insanları bir şeylere ikna etme çabası içindedirler. Bu nedenle de yüzleri hiçbir zaman kendi gerçek yüzleri, sesleri kendi doğal sesleri olmaz ve konuşmaları kendi samimi düşüncelerini yansıtmaz. Yapmacık tavırları nedeniyle bu insanlarla birebir bağlantı kurmak mümkün değildir. Gerçek kişiliklerini örterler; insanlar hakkındaki gerçek düşüncelerini, olaylar hakkındaki gerçek yorumlarını, zaaflarını, istek ve taleplerini hep saklamaya çalışırlar. Kendilerine içerisinde bulundukları durum anlatıldığında ya da yapmacık tavırları tarif edilip samimiyete davet edildiklerinde bile yine aynı suni tepkilerle karşılık verirler. Dolayısıyla bu insanların gerçek karakterlerini anlayabilmek, gerçek düşüncelerini öğrenebilmek hiçbir zaman için mümkün olmaz. Bundan dolayı, bu insanların yanında hiçbir zaman rahat edilemez. Çünkü gerçek yüzünü perdeleyen bir kimsenin, her zaman umulmadık davranışlarda bulunma, Kuran ahlakına uygun olmayan tavırlar gösterme ihtimali vardır.
Oysa müminin en önemli özelliklerinden biri selam sıfatına sahip olması, güvenilir bir insan olmasıdır. Ona bu güvenilirliği kazandıran; Allah`tan korkup sakınması, her ne hatası ya da eksiği olursa olsun, bunları gizlemek yerine, düzeltmek için samimi bir çaba sarf etmesidir. Aksi bir tavır, en başta Allah`a karşı samimiyetsizliği, ardından da insanlara karşı ikiyüzlülüğü getirir.
İkiyüzlülük ise insana azap verir. Çünkü samimiyet ne kadar kolay ve ne kadar konforlu ise, ikiyüzlülük de o kadar zor ve sıkıntılıdır. Samimiyetsizlik, insanın hayatı boyunca bir an dahi ara vermeden ``poz yapması``nı gerektirir. Poz için, gereksiz yere kesintisiz bir dikkat verilmesi, kafada sürekli plan ve hesap yapılması çok zordur. Aynı şekilde içten gelen gerçek isteklerin sürekli olarak frenlenmesi, gerçek karakterin ve doğal hayatın hiçbir zaman yaşanamaması da insanları ciddi şekilde bir azaba sürükler. İnsanların böyle bir azap içinde yaşamak yerine; kalplerindeki olumsuzlukları olumlu bir anlayışa çevirmeleri, güzel ahlak ve güzel düşünceler edinmeleri ve bunun sonucunda samimi, doğal ve rahat davranmaktan çekinmemeleri elbette ki çok daha kolay ve rahat olanıdır.