1- Sayın Hocam Harun Yahya; öncelikle röportajımıza katılmayı kabul ettiğiniz için size kalpten teşekkür etmek istiyorum. Benim ilk sorum günümüz dünyasında tutuşturulan savaş ateşiyle ilgili olacak. Egemen kuvvetler askerlerini gemilere bindirip, baskı ve boyunduruk altındaki ülkelere hücum edip, bunları işgal edip, sivilleri ve masumları öldürmeye başlayıp, kendilerini “terörizme karşı savaşıyoruz” maskesi ve bunun benzeri sözler altında gizliyorlar. Şuurlu insanlar böyle savunmasız insanların katledilmesine karşı koymak, dünyanın farklı yerlerinde zayıf bırakılmışların kitlelerle öldürülmelerini durdurmak için ne yapmalıdır?
Ahir zamanda yaşadığımız için, bunlar Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru öncesinde, Peygamber Efendimiz (sav)'in muhakkak olacağını bildirdiği gelişmeler. Resullullah (sav) bu olayları adeta aynada seyreder gibi seyretmiş, hepsini görmüş ve olduğu gibi anlatmıştır. Müslüman kanının akacağı, bu devirde böyle olaylar olacağı, büyük fitneler olacağı, kargaşalar olacağı, mazlumların kanının döküleceği hatta çocukların kadınların öldürüleceği, gebe kadınların dahi öldürüleceği çok büyük fitneden bahsetmiştir. Ama bunun arkasından, "benim evlatlarımdan Hz. Mehdi (as) zuhur ettiğinde bütün bunlar tam tersine dönecek, refah, bolluk, huzur, bereket, nezaket, güzellik, estetik çağı gelecek" diyor Peygamberimiz (sav). Bunların hepsi olacak. Yani inşaAllah tüm yaşanan sıkıntı ve zorluklar, güzel, aydınlık, müreffeh bir dönemin yakın olduğunun müjdesi niteliğinde. Bu dönemde Müslümanların mutlaka yapması, sabah akşam üzerinde durması gereken en aciliyetli konu birlik olmak. Tüm Müslümanlar kalben bunu Allah'tan istesinler. “Ya Rabbi Hz. Mehdi (as)’ın zuhurunu çabuklaştır, Hz. İsa’nın nüzulünü çabuklaştır” diye sürekli dua etsinler. Legal toplantılarda, legal pankartlarla bunu var güçleri ile haykırsınlar. "Türk İslam Birliği’ni istiyoruz" desinler. Bir dua mahiyetinde sürekli her fırsatta bu konuda taleplerini şevkle, aşkla gündemde tutsunlar. Türk İslam Birliği'nden bahsedilmesi dahi, bu zulme sebep olanları müthiş tedirgin edecektir. Zaten Türk İslam Birliği tesis edildiğinde böyle bir konu kalmaz. Afganistan, Irak, Filistin günlük güneşlik olur. Ama bunun için mutlaka bir olmamız, bütün olmamız lazım. Bu, Kuran'da Allah'ın emri, Cenab-ı Allah “Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever.” diye bildiriyor. Biz Allah'ın bu emrini yerine getireceğiz. O zaman Allah'ın izniyle, Müslümanların parmaklarının ucuna dahi zarar gelmesi mümkün olmayacaktır.
2- Sevgili Hocam dünyamızın, ahlak ve etik kuralların ciddi biçimde eksikliği nedeniyle, bunun ceremesini çektiği görülüyor. Hükümetlerin aldıkları kararlar, sinema yapımları, bireysel ve toplumsal davranışlar, giyinme biçimleri, mali anlaşmalar, insanların işledikleri suçlar, çocuklarla ailelerin iletişimi vb. tümüyle 21. yüzyılda yaşanan ahlaki çöküşe işaret ediyor. Sizce bunların başlıca sebepleri nelerdir ve bunların giderilmesi için çözümler nedir?
Müslümanlar genellikle belanın nereden geldiğini farkedemiyorlar. Aslında dünya genelinde de insanlar işin özünü pek farkedemiyorlar. Ben bunu araştırdığımda bütün bu sıkıntıların, bütün bu acıların, şiddetin, belaların kökeninde Darwinizm olduğunu gördüm. Çünkü Darwinizm olmadan materyalizm olmuyor. Materyalist felsefenin oluşması için mutlaka Darwinizme ihtiyaç var. Materyalizm olmadan da ne komünizm, ne faşizm, ne emperyalizm, ne vahşi kapitalizm, ne ahlaksızlık oluyor, ne de terör oluyor. Bunlar hep birbirine bağlantılı şeyler. Ama insanlar bunu bilmediği için Darwinizm'le ilmen mücadele etmenin önemini bir türlü anlayamıyorlar, "Ne önemi var, neden bu konunun üzerinde duruyorsunuz?" diyorlar. Dünyanın dört bir yanında dinsizlik faaliyet gösteriyor, can yakıyor, insanları adeta kahrediyor. Fakat kökenini aramıyorlar. Oysa Darwinizm dinsizliğin, her türlü dinsiz ideolojinin, dolayısıyla tüm bu belaların temel dayanak noktası. Ben bu konunun kökenine indim, yaptığım ilmi çalışmalarla dinsizliğin temeline vurdum. Zaten dünya çapında Darwinistlerin yaşadığı ızdırabın, materyalist kanattaki dehşetin kökeninde de bu var. Yani Allah'ın izniyle, dinsizliğin anadamarını, şahdamarını koparttım. Darwinizm gidince tabii kendi inancına saygısı kalmadı materyalistlerin. Materyalist olmalarına imkan kalmadı insanların. Bunun için Müslümanlar da dinsizliğe karşı mücadele etmek istiyorlarsa, mutlaka dinsizliğin dinine karşı ilmen mücadele etmeliler. Bu konuda www.harunyahya.com sitesinden de faydalanabilirler. Sitedeki tüm kitapları, belgeselleri, makaleleri ücretsiz olarak indirebilir, kullanabilirler. İlimlerini, bilgilerini, kültürlerini müthiş arttırarak, Darwinizm'in geçersizliğini bilimsel delilleriyle bir bir ortaya koymamalılar. O zaman bakın bu saydığınız olumsuzlukların hepsi bir bir ortadan kalkacaktır. Hak gelecek, batıl zayi olacaktır inşaAllah.
3- Son İmamımız, İmam Mehdi’nin (sav) son kurtarıcı olarak çıkacağını, kargaşa içindeki dünyamızı zorluklardan ve engellemelerden kurtaracağını duyurdunuz inşaAllah. Aynı zamanda İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad’ın İmam Mehdi hakkında söylediklerini de övdünüz. Lütfen bizlere son İmam’ı karşılamak için kendimizi nasıl hazırlamamız gerektiği hakkında daha fazla bilgi verir misiniz, bir yol gösterir misiniz? Bir kişi İmam Mehdi’nin nasıl saf ve gerçek dostu olabilir ve güvenilir bir mücadele arkadaşı olabilir?
İslam ahlakının yeryüzüne hakim olması Allah'ın Kuran'da samimi olarak iman edenlere vaadi. Resulullah (sav) de bu hakimiyete vesile olacak kişinin Hz. Mehdi (as) olduğunu müjdelemiş ve Hz. Mehdi (as)'ın ahlakını, fiziksel özelliklerini ve çıkış alametlerini yüzlerce detay vererek anlatmıştır. Tabi ki Müslümanlar aşkla, şevkle Hz. Mehdi (as)'ı arayacak, bu mübarek zatın gelişi için dua edecekler. Peygamberimiz (sav) ne dediyse hepsi bir bir çıktı, Muhbiri Sadıktır bizim Peygamberimiz (sav). Ama tabi bir insan Hz. Peygamber (sav)'in izahlarına itibar etmiyorsa, o zaman dine de itibar etmiyor demektir. Böyle olmaz. Cesur olacak Müslümanlar, azimli olacaklar, kararlı olacaklar, birbirlerini teşvik edecekler, canlandıracaklar. Eğer zulme seyirci kalmak istemiyorlarsa, eğer Hz. Mehdi (as)'ın en candan destekçileri olmak istiyorlarsa vargüçleriyle Müslümanların birlik olması için çalışacaklar. Birbirlerini çok sevecekler, birbirlerini kardeş bilecekler, kardeşlerinin nefislerini kendi nefislerinin üzerinde tutacaklar, kurşunla kaynatılmış binalar gibi olacaklar.
Ben inşaAllah Sayın Ahmedinejad'ı da çok samimi ve candan buluyorum. Hem tevazusuyla hem de cesaretiyle tüm Müslümanlara örnek olduğunu düşünüyorum. Hz. Mehdi (as)'a duyduğu sevgiyi her fırsatta ifade etmesi, Müslümanları bu konuda şevklendirmesi çok güzel özellikler. Sayın Ahmedinejad İstanbul'a geldiğinde tüm dünyaya çok önemli bir mesaj verdi. Bir Sünni imamın arkasında namaz kılarak, "Biz hepimiz biriz, Şii-Sünni kardeşiz, Sünnilerin liderliğinde İslam aleminin birleşmesine destek veriyorum" anlamına gelen bir mesaj verdi. Bu mesajıyla da hem Sünni aleminin hem de Şii aleminin gönlünde çok kıymet kazandı, çok saygı ve hürmet kazandı inşaAllah.
4- Sevgili Hocam; ne yazık ki kitlesel medyada ilahi dinimiz İslam hakkında çarpıtılmış ve gerçek dışı bir tanım yapılıyor. Bunun nedeni ise, bazı güç odaklarını temsil eden iktidarların ve hakim lobilerin, güzel dinimizi köktencilerin, radikallerin ve teröristlerin hareketlerini abartarak ve büyüterek, bunları İslam Ümmetine isnat ederek, hırsla karalamaya çalışmaları. Buna benzer karalamalara karşı hangi yöntemlerle mücadele etmek gerekir, İslam’ın gerçek yüzünü kamuoyuna nasıl gösterebiliriz?
Darwinistler kendilerinin besleyip büyüttükleri şiddeti ve terörü kendilerince Müslümanlarla bağdaştırmaya çalışıyorlar ama bu oyun tutmaz, çünkü biz bu oyunu deşifre ettik. Terörün kökeni Darwinizm, panzehiri ise İslam ahlakıdır. İslam barış dinidir, sevgi dinidir. Allah, Kuran'da cinayet işleyenler için bile, "Eğer affederseniz sizin için daha hayırlıdır" buyuruyor. Böyle bir dinde şiddet olmadığı, terör olmadığı açıktır. İşin doğrusu Darwinist ve materyalist eğitim almış bazı kimseler daha sonra Müslüman olduklarını söylediler ama aldıkları bu eğitimin zihiniyetinden hiç vazgeçmediler. Filistin 80'lerde Marksistlerin, komünistlerin eğitim kampı halindeydi biliyorsunuz, aynı şekilde Suriye'de, Irak'da sosyalist Baas zihniyeti uzun yıllar hakimdi. Afganistan da komünizm işgalina maruz kaldı. Bu insanların bir kısmı da Batıda Darwinist eğitim alıp sonra Müslüman ülkelere gelip yerleşen kimselerdir. Bugün kendi akıllarınca sözde İslam adına ortaya çıkan ama masumların öldürülmesini, terörü, anarşiyi savunan insanların özünde hepsi Darwinisttir. Bu yaptıklarına Kuran'dan, Peygamberimiz (sav)'in sünnetinden, büyük İslam alimlerinin açıklamalarından delil getirmeleri hiçbir şekilde mümkün değildir.
5- İlgi çekici makalelerinizden biri, inançsızlığın ekonomiye etkileri üzerineydi. İnançsızları nasıl tek yanlı bakış açılarının ekonomiyi temelden mahvedeceği ve dünya üzerinde süregelen mali krize neden olduğu konusunda ikna edebiliriz?
Bu ekonomik kriz, masonların, ateist Siyonistlerin Allah'ın gücü ve kudreti karşısında ne büyük bir acizlik içinde olduklarının delilidir. Allah onlara kurdukları sistemin başarıya erişemeyeceğini gösterdi. Kilitlenip kaldılar, bir türlü içinden çıkamıyorlar. Ve Allah Cabbar sıfatıyla, o sistemi uygulanmaz hale getirip, İslam ahlakını uygulamaya onları mecbur kılıyor. Tüm dünya sıfır faize doğru ilerliyor. ABD'de, İngiltere'de neredeyse sıfıra geldi faiz oranları, tarihin en düşük seviyesinde olduğu belirtiliyor haberlerde. Ne demektir faizsiz sistem? İslam ahlakının teşvik ettiği sistemdir. Bu krizin insanları İslam ahlakına yönelten bir diğer yönü de insanlar arasında dayanışmanın kuvvetlenmesine, yardımlaşmanın artmasına, fakirlerin korunup korunması için yasalar çıkarılmasına vesile olmasıydı. Zaten bu krizin aşılabilmesinin tek yolu da budur, yani İslam ahlakına göre hareket edilmelidir. Bir kere tevekkül şart, insanlar gelecek korkusuyla yatırım yapmakta, parayı kullanmaktan vazgeçerlerse bu krizi aşamazlar. Ekonomik krizin nedeni malın durmasıdır, paranın durması, donmasıdır, üretimin donmasıdır. Yani dünya hırsıyla, dünya korkusuyla yarın endişesiyle insanlar paralarını tutuyorlar. Üreticiler de ne olur olmaz, ben malımı satamam, para alamam, kredi alamam diye üretimi durduruyor. Depolarda da ne olur ne olmaz zam gelebilir bekletelim şeklinde mallar bekletiliyor. Almak isteyenler de ne olur ne olmaz belki ucuzlar belki pahalanır durduralım diyorlar. Toptan bir ölüm meydana geliyor. Allah'a tevekkül edecekler, malın sahibinin Allah olduğunu, dilediğine nimetlerini yayacağını, dilediğine kısacağını bilerek en hayırlı şekilde paralarını kullanacaklar. Malı yığıp biriktirmek İslam ahlakına aykırıdır biliyorsunuz. Sonra fakirlere mutlaka yardım edecek, onların alım gücünü arttırarak piyasanın hareketlenmesini sağlayacaklar. Bunların yanı sıra muhakkak vergilerin düşürülmesi, tarım ve hayvancılık sektörünün desteklenmesi, lüks tüketimin sınırlandırılması, piyasaya para arzının sağlanması gerekiyor.
Ama şunu da hatırlatmak çok önemli, böyle büyük bir ekonomik krizin meydana gelmesi Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği Hz. Mehdi (as)'ın çıkış alametlerinden biridir. Dolayısıyla Allah'ın kaderde yarattığı her olay gibi müminler için mutlaka hayra ve güzelliğe dönüşecektir.
6- Birçok ateist ya da dinsiz düşünür, İslami düşüncelerin bilimsel bulgularla çeliştiğini iddia ediyorlar ve bunlar kendi içlerinde de birbirlerini reddediyorlar. Yine de, bizler Kuran-ı Kerim’in bilimsel, ilme dayalı işaretler ve semboller ile yüklü olduğunu biliyoruz. Sizin bunlara cevabınız ne olacaktır?
Bir insan İslam ile bilimin çeliştiğini söylüyorsa, çok bilgisizce bir yorum yapıyordur. Bu hem tarihi gerçeklere aykırı hem de Kuran ayetleriyle çelişen bir yorumdur. Allah Kuran'da pek çok ayetinde düşünmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi, bilmeyi tavsiye ediyor, teşvik ediyor. Ayrıca Kuran'ın pek çok ayeti bilim tarafından çok sonradan ortaya konulan birçok sır içeriyor. Bu konuyla ilgili detaylı bilgi edinmek isteyenler, http://www.kuranmucizeleri.com/ sitesini detaylı olarak inceleyebilirler. O zaman böyle bilgisizce yorumda bulunanlara en güzel cevabı vereceklerdir.
7- Neden her dindar ve mütedeyyin inanan için, semavi dinlere göre ibadet etmek, ona temel olarak ve en önemlisi ebedi bir huzur ve teslimiyet hissi veriyor? Dinin denge, itidal ve iç (zihinsel) sağlık kazandırmasının ardındaki sır nedir?
Allah’ın varlığı, ahiret hayatının olması, Allah'a samimi iman insanlık için sevinç vesilesidir, mutluluk vesilesidir.Bu Allah'ın bir sırrı. Cenabı Allah, "Kalpler ancak Allah'ı anmakla tatmin bulur" buyuruyor. Allah'ın yarattığı fıtrat üzerine yaşayan, samimi, candan olan her insan Allah'ın bir lütfu olarak çok dengeli, itidalli, güzel huylu, mutlu ve huzurlu olur. Hırsın, zenginliğin, dünyaya tamah etmenin, sadece dünya nimetlerine yönelmenin insanları mutlu etmediğini, insanlar kendileri de çok iyi biliyorlar. Madem dünyayı yaşamak insanları mutlu ediyordu, madem huzuru bunda bulacaklardı, neden etrafta neredeyse hiç mutlu insan yok? Neden bazı Batı ülkelerinde uyuşturucu, depresyon ilaçları kullanma, psikiyatriste tedavi olma oranları bu kadar yüksek? Neden insanlar bu kadar yalnız, huzursuz ve gergin? Neden hergün gazetelerde stresin sebep olduğu hastalıklarla ilgili sayfalarca bilgi yayınlanıyor? Demek ki, Allah'tan uzaklaşmak, din ahlakından uzaklaşmak, bazılarının iddia ettiği gibi mutluluk getirmiyormuş. Suni mutluluk, mutluluk değildir. Bir insanın gülümsemesi, gidip bir gazinoda veyahut bir eğlence yerinde suni mutluluk çığlıkları atması onun mutlu olduğunu göstermez. Mesela büyük konserler oluyor. On binlerce insan katılıyor. Ama hiçbiri mutlu olmuyor. Hepsi bağırıyor. Hepsi vargücüyle tempo tutuyor. Yerlerinde zıplıyorlar ama gerçek anlamda mutlu değiller. Gerçekten sorulsa, konuşulsa mutlu olmadıklarını size söylerler zaten. Mutluluk bununla bağdaştırılan birşey değildir. Mesela Peygamberimiz (sav) zamanında insanlar çok mutluydu. Hz. İsa’nın havarileri, Hz İsa ile beraber çok mutluydular. Gerçek mutluluk bunlardır. Hz. Musa’nın yanındaki insanlarla oluşturduğu arkadaşlık ve dostluk ortamı mutluluk ortamıydı. Mutluluğu derinlerde aramak lazım. Derin zevklerde, derin güzelliklerde aramak lazım. Ama tabi bu Allah'ın, inkar edenlere saklı tuttuğu, iman edenler için bir lütfu, nimeti ve sırrı.
8- Sevgili Hocam; son bir soru olarak, bizlerin hem kendimiz, hem de yakınlarımız için daha huzurlu ve güzel bir dünyaya ulaşabilmemizi sağlayacak faydalı öğütleriniz ve hikmetli sözleriniz nelerdir? Bizler Yüce Allah’ın gözetiminde yaşantımızı nasıl iyileştirebiliriz ve daha fazla başarılı olabiliriz? Ayrıca Allah’ı daha iyi tanımak ve Kutsal Kitabını daha kapsamlı anlayabilmek için, Allah ile bağlarımızı nasıl geliştirebiliriz?
Bizim en başta çok samimi olmamız gerekiyor, Allah "samimi olan kullarım kurtulur" diyor. Son derece samimi olacağız. Samimi olduğumuzda Allah bize, doğru yolu gösterir; nasıl namaz kılmamız gerektiğini, nasıl oruç tutmamız gerektiğini, nasıl insanca ve güzel ahlakla, sevgi içinde yaşamamız gerektiğini ilham eder, biz onu yaparız zaten. Biz sadece samimi olmakla mükellefiz. Kuran’ı bizim bulunduğumuz eve getirir Allah. Bir de bakarız ki evde vardır Kuran, açar okuruz. Bilgiyi Allah bize getirir. Biz sadece samimi olmakla mükellefiz. Samimi olsun insanlar, ama tam gerçek anlamda samimiyet. Çünkü samimiyetin uygulanması durumunda insanlar nefsiyle çatışan çok şeyle de karşılabilirler. Çok zorluklara, çok sıkıntılara da girebilirler, ama tatlı sıkıntılardır bunlar, zevkli sıkıntılardır. Bunların hepsini kabul edecek Müslüman. Çünkü mesela yalan söylenecek yerde yalan söylemez samimi insan. Vefasızlık yapılacak yerde vefa göstertir, vefa zordur, vefa insanı maddi manevi zorlayabilir. Bunu kabul ederek, bunu yapacak. Mesela merhamet insana çok maddi kayıplar getirebilir. Bunu kabul ederek, merhamet uygulayacak. Egoist, bencil olmamak insana maddi çok şeyler kaybettirebilir, egoist, bencil olmayacak, her türlü zorluğa rağmen samimi olacak ve direnecek samimiyette. İnşaAllah, Allah böyle samimi olan kullarına çok güzel yollar açar, çok derin iman nasip eder, hidayet ehli kılar, dünyada da ahirette de yakınlık verir.