Geçtiğimiz günlerde İngilizce ve Hırvatça yayın yapan www.balkanist.net isimli internet sitesinde, dünyaca etkili ve tanınmış bir Müslüman yazar olan ve Harun Yahya müstear ismi ile de bilinen Sayın Adnan Oktar hakkında asılsız bir makale yayınlandı. Söz konusu makale herhangi bir bilgi ya da delile dayanmayan, asılsız, mesnetsiz ve gerçek dışı iddialardan oluşmaktadır.
Öncelikle 70 dile çevrilmiş 300’den fazla eseri bulunan ve Amerika’nın Georgetown Üniversitesi’ne bağlı Müslüman-Hıristiyan Diyaloğu Merkezi ve İslami Stratejiler Çalışma Merkezi tarafından 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında dünyanın en etkili Müslümanları arasında seçilen Sayın Adnan Oktar ile makalenin yazarı, ne tanışmış ne de röportaj yapmıştır. Yazı baştan aşağı hakaret ve suç niteliği taşıyan iddialar, çarpıtmalar ve gerçek dışı yorumlarla doludur. Sayın Adnan Oktar’ın Balkanist.net sitesinin iddia ve ithamlarının aksine tek bir sabıka kaydı bile bulunmamaktadır. Bu nedenle yazıyı objektif habercilik ürünü olarak değerlendirmek imkânsızdır.
SAYIN ADNAN OKTAR’IN ASILSIZ SUÇLAMALARIN AKSİNE TEK BİR SABIKA KAYDI BİLE BULUNMAMAKTADIR.
Söz konusu makale bir karalama kampanyasının parçası olarak okuyucuları yanlış yönlendirmek amacı ile taraflı bir şekilde kaleme alınmıştır. Bu maksatlı yazıda kullanılan profesyonellikten uzak ve taraflı ifadeler yazının birçok bölümünde herkes tarafından rahatlıkla fark edilebilmektedir.
Makalenin yazarı Adnan Oktar ve katıldığı televizyon programında kendisine eşlik eden arkadaşlarından tek bir kişi ile dahi tanışmamaktadır. Dolayısıyla Balkanist.net sitesinin yazarı, adı geçen kişiler hakkında kendince ithamlarda bulunarak, okuyuculara sadece kendi bakış açısını dayatmaktadır.
Yine profesyonelliğe yakışmayacak bir tarzda, Balkanist.net sitesi aynı zamanda mahkeme kararı ile tekzip edilmiş gerçek dışı haberleri referans olarak göstermiş; yazı, doğru habercilik ilkesi ile hiç bağdaşmayacak ve kişilik haklarını ihlal edecek bir şekilde, hiçbir delile dayanmadan, uydurma raporlar ile desteklenmiştir.
Araştırmacı ve objektif haberciliğin bir gereği olarak yayınlanan haberlerin delillere dayanması ve gerçeği yansıtacak şekilde doğru, mantıklı ve akla uygun argümanlar ve belgeler ile desteklenmesi ve aynı zamanda söz konusu kişi ya da yazıda bahsi geçen olaylarla ilgisi bulunan kişiler ile yapılan röportajlar veya söyleşilerden alıntılara yer verilmesi gerekmektedir. Ancak bu çalışmalardan sonra okuyuculara herhangi bir iddianın doğruluğu, sağlıklı bir analiz ile ispat edilebilir. Balkanist.net sitesinin profesyonel bir makale yayınlamak amacından ziyade, ithamlar ve suçlamalarla dolu bir senaryo yazmak amacında olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi gerçek dışı bilgiler ile bir kişi ya da grubun kişilik haklarını ihlal etmek tüm dünyada hukuken suç teşkil eder. Dolayısıyla bu yayının siteden kaldırılıp bunun yerine konuyla ilgili bir tekzip yayınlanması talebiyle gereken hukuki girişimlerde bulunulmuştur. Dolayısıyla Balkanist sitesi yetkilileri de tüm bu yanlış bilgileri aciliyetle düzeltmeli, kamuoyunu yanlış bilgilendirdikleri için ivedilikle bu durumu telafi etme yoluna gitmelidirler.
Bu mesnetsiz iddialar nedeniyle, sitede yer verilen konular hakkındaki doğru açıklamaların gündeme getirilmesi gerekmiştir. Aşağıda www.balkanist.net internet sitesinde yer alan, Sayın Adnan Oktar'a ve arkadaşlarına yönelik gerçekdışı iddiaların asılsızlığı ispatlanmakta ve doğru açıklamalar okuyucuların dikkatine kapsamlı bir şekilde sunulmaktadır.
1) Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarına Yönelik Cinsel İçerikli İftiraların Asılsızlığı:
Balkanist.net internet sitesi tanınmış ve halka mal olmuş bir kişiyi kendince itibarsızlaştırmak, adını karalamak ve halkın gözünden düşürmek amacıyla başvurulan en klasik yöntemlerden biri olan; cinsel içerikli iftiraları kullanmaktadır. Söz konusu iddiaların gerçek kabul edilebilmesi için öncelikle bu konuda bir şikâyetçi, bir mağdur veya bu konudaki iddiaları doğrulayacak ve açıklamada bulunmak isteyen bir tanık bulunması gerekmektedir. Ancak bu iftirayı doğru kılacak tek bir tane bile tanık, şikâyetçi veya mağdur bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri, söz konusu iddiaların tamamını reddetmiştir.
Balkanist internet sitesindeki yazıda yer verilen gerçek dışı iddiaları doğrulayacak tek bir tanık yoktur. Dahası, Balkanist.net internet sitesinde geçen, “gizli kameralar aracılığı ile şantaj ve tehdit” iddialarının da asılsız olduğu yasal olarak ispat edilmiştir. Mahkemeler ve savcılıklar tarafından defaatle verilmiş olan beraat ve takipsizlik kararları, bu iddianın geçersizliğini kesin olarak ispatlamıştır. Nitekim bu asılsız iddiayı da doğrulayacak tek bir tane bile delil ve kayıt yoktur.
Balkanist.net internet sitesi 1999 yılında düzenlenen ve gözaltına alınan kişilerin baskı altında polis memurları tarafından hazırlanan ifadeleri imzaladıkları bir baskından bahsetmektedir. Aslında Balkanist sitesi 2 paragraf boyunca bu iddiaların neler olduğunu detaylı bir şekilde açıklarken, söz konusu iddiaların mahkemeler tarafından geçersiz kabul edildiğini ya da reddedildiğini nedense yeteri kadar kapsamlı bir şekilde anlatmamaktadır. Oysa gerçek açıktır:
Söz konusu iddiaya tanık gibi gösterilmeye çalışılan kişiler, emniyette zor ve baskı altında önlerine konan ifadeleri imzalamak zorunda bırakılmışlardır. Bu kişiler, daha sonra, emniyette baskı uygulandığını belirterek, hâkim huzurunda, kendilerine ait olan söz konusu emniyet ifadelerini kabul etmemiş, ne Sayın Adnan Oktar’dan ne de bu camiaya mensup tek bir kişiden hiçbir baskı veya zarar görmediklerini, iddia edildiği şekilde cinsel içerikli bir çıkarın söz konusu olmadığını hâkim huzurunda beyan etmişlerdir. Söz konusu düzeltme içerikli ifadeler mahkeme tutanaklarında mevcuttur.
Burada belirtilen iddialar, 1999 yılında Sayın Adnan Oktar’ın onursal başkanlığını yaptığı Bilim Araştırma Vakfı üyelerinin bazılarının gözaltına alınmaları sırasında, iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün komploları ve Post Modern Darbe olarak adlandırılan 28 Şubat sürecinin sonucunda BAV yargılananları ve gözaltına alınan diğer kişilere baskı ve işkence yoluyla imzalatılan emniyet ifadelerine dayanmaktadır. Kanunlara göre, işkence altında ve yargılananların yanında avukat bulunmaksızın imzalatılan emniyet ifadeleri tamamen geçersizdir. Ancak BAV davasında söz konusu geçersiz emniyet ifadeleri, gerekçe gösterilerek dava iddianamesi hazırlanmış ve geçersiz deliller üzerinden bir dava açılmıştır. Mahkemenin hukuka aykırı şekilde hükme esas aldığı, kanunen hiçbir geçerliliği olmayan hayal ürünü bu ifadeler Balkanist.net internet sitesinde yayınlanan makalede tekrarlanmış ve sanki bir gerçekliği varmış gibi karşıt bir yaklaşım ile ve gerçekler hakkında akılları karıştıracak tarzda okuyucuya sunulmuştur.
Balkanist.net internet sitesi de, ateist ve Darwinist yayınların çok büyük bir bölümü gibi, Sayın Adnan Oktar’ın güçlü Darwinizm karşıtı faaliyetlerinden şiddetli şekilde rahatsız olmuş görünmektedir. Dolayısıyla Balkanist.net internet sitesinde de bu yönde açıklamaların yer alması şaşırtıcı olmamıştır. Balkanist.net sitesi, tanınmış bir şahsiyet hakkında iftira niteliğinde bir makale yayınlayarak söz konusu site internet trafiğini artırmayı hedeflemektedir.
2) Sayın Adnan Oktar Hiçbir Dönemde Mesihlik veya Mehdilik İddiasında Bulunmamıştır:
Sayın Adnan Oktar’ın Mesihlik veya Mehdilik iddiası hiçbir zaman olmamıştır. Sayın Adnan Oktar’ın böyle bir konuşması olduğunu gösteren hiçbir delil de yoktur. Yazarın internet sitelerinde, eserlerinde, yazılarında, sohbet programlarında, videolarında Mehdilik iddia ettiğine dair tek bir cümleye rastlamak mümkün değildir. Hatta defalarca yaşamı boyunca asla böyle bir iddiası olmadığı ve böyle bir iddiada bulunmayacağına dair yemin etmiştir. Bazı kimseler, Hz. Muhammed (sav)’in hadis-i şeriflerinde bildirilen Hz. Mehdi’ye ait özellikleri, kendisine çok benzediği için ve kendisi de İslami metinlerde yer alan Mehdi’nin alametlerini televizyon programlarında ve kitaplarında anlattığı için böyle bir çıkarımda bulunmaktadırlar. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Hz. Mehdi ile müjdelenin buyurmakta, Sayın Adnan Oktar da bu tavsiyeye uyarak Hz. Mehdi (as) hakkında hadislerde bildirilen özellikleri anlatmaktadır.
Sayın Adnan Oktar, ayrıca hadislerde tasvir edilen Hz. Mehdi (as) ile kendisi arasında benzerlikler olduğunu, ama bunun asla kendisinin Hz. Mehdi olduğu anlamına gelmeyeceğini röportajlarında ve A9 televizyonundaki sohbet programlarında defalarca belirtmiştir. Açıktır ki hadislerde yapılan tasvirlere benzeyen çok sayıda insan bulunabilir. İslam’a göre Hz. Mehdi kaderde takdir edilmiş bir kişidir. Bir kişinin Mehdi olduğuna kanaatimizin gelmesi için hadislerde bildirildiğine göre o kişinin İslam Birliği’nin kurulmasına vesile olması, Hz. İsa (as) geldiğinde onun arkasında namaz kılması gereklidir. Biz ancak bu alametleri de gördüğümüzde, “Allahualem bu kişi Hz. Mehdi (as)’dır” diyebiliriz.
3) Sayın Adnan Oktar’ın “İslam’ı Farklı Şekilde Uyguladığı” İddiasının Yanlışlığı
Sayın Adnan Oktar’ın savunduğu İslam Kuran’da anlatılan ve Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan gerçek İslam’dır. Balkanist.net sitesinde iddia edildiği gibi farklı bir İslam anlayışı değildir. Sayın Adnan Oktar demokrasi, insan hakları ve özgür düşüncenin kaynağı olarak gördüğü Kuran ayetlerine dayalı, gerçek İslam ahlakını savunmaktadır.
Balkanist.net sitesinde yer alan bu iddia, tamamen spekülasyona dayalı, tümüyle gerçek dışı ve BAV Camiasına düşmanca duygular besleyen bazı kişilerin kirli emellerini gerçekleştirebilmek için attıkları bir iftiradan başka bir şey değildir. Nitekim bu iddia, şu anda sayısız delil ile çürütülmüş durumdadır.
Sayın Adnan Oktar’ın Ehl-i Sünnet inancının önemini, 5 vakit namazın farz oluşunu ve faziletini ifade eden eserleri ve röportajları, bugün dünyanın her tarafında yakından izlenmektedir. Üstelik bu yayınlar, Sayın Adnan Oktar’ın 1990’lı yıllardan beri kaleme aldığı kitaplarında da yer almaktadır. Dolayısıyla Sayın Adnan Oktar’a yönelik böyle bir iddianın gündeme getirilmesi için hiçbir delil ve tanık bulunmamaktadır.
Adnan Oktar’ın kaleme almış olduğu eserler incelendiğinde, namaz vakitleri hakkında Ehli Sünnete bağlılık konusundaki görüşleri açıkça görülebilmektedir. Yazar, İmanı Çabuk Anlamak-1 adlı eserinin 63 ve 64. sayfalarında, namaz vakitlerinin beş vakitten oluştuğunu, beş vakit namazın da farz, vacip ve sünnetleriyle toplam 40 rekattan oluştuğunu belirtmektedir. İslamın İnanç Esasları adlı eserinin 81- 83. sayfalarında da yine namazın beş vakit ve 40 rekattan oluştuğunu açıkça ifade etmiştir. Kamil İman adlı eserinin 24. - 25. sayfalarında da namaz vakitlerinden bahsederken yine beş vakit olarak söz etmektedir.
Değerli İlahiyat profesörlerimiz de, Sayın Adnan Oktar’ın Hanefi mezhebine ve Ehl-i Sünnet anlayışına uygun din anlayışını belgeleyen bilimsel mütalaalar vermişlerdir. Söz konusu değerli profesörlerden biri olan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. MEHMET BAYRAKDAR, mütalaasında aşağıdaki ifadelere yer vermiştir:
“... YAZARIN HİÇBİR ESERİNDE İSLAM DIŞI VE İSLAM’IN TEMEL KAYNAKLARI OLAN KURAN VE SÜNNET’E AYKIRI HİÇBİR FİKRE RASTLANMAMIŞTIR. Aksine, geleneksel Türk-İslam anlayışımız korunmuştur. Milli ve dini örf ve adetlerimize ters düşen hiçbir bilgi görülmemiştir...”
Aşağıda Balkanist sitesindeki, “farklı din anlayışı uygulama iddiasının” asılsızlığını ispatlayan değerli İlahiyat profesörlerimize ait diğer bilimsel mütalaalar sunulmaktadır:
I. Ankara Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Salih Akdemir’in 20.03.2000 tarihli mütalaası
II. Ankara Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mevlüt Güngör’ün 25.03.2000 tarihli mütalaası
III. Avrupa Uluslararası İslam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın mütalaası
IV. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Saim Yeprem’in 20.10.2000 tarihli mütalaası
V. Ankara Üniversitesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu tarafından tanzim edilen 28.03.2000 tarihli mütalaası
VI. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar’ın 30.05.2000 tarihli mütalaası
VII. Ankara Üniversitesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlhami Güler’in 25.03.2000 tarihli mütalaası
VIII. Ankara Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Özsoy’un 29.02.2000 tarihli mütalaası
IX. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri öğretim görevlisi Doç. Dr. Mehmet Paçacı’nın 01.06.2000 tarihli mütalaası
4) Adnan Oktar’ın Bayan Arkadaşları ile İlgili İddiaların Geçersizliği
Söz konusu sitede yer alan, Sayın Adnan Oktar’ın kendisine harem kurduğu iddiası ise yine gerçeklerle ilgisi olmayan, hayal ürünü ve hiçbir delile dayanmayan, kamuoyunda infial oluşturmak maksatlı kullanılan cinsel içerikli iftiralardan birisidir.
Dünya çapında çok büyük başarılara imza atmış, çok önemli faaliyetleriyle büyük ses getiren bir camia, elbette ki fikirleriyle çatışan birçok insanın dikkatlerini üzerine çekecektir. Bu anlamda kendilerince bu insanların etkilerini azaltmak için muhalefet amacıyla pek çok şey söylenebilir. Ancak bu gerçekleri değiştirmez. Tarih boyunca tüm samimi insanlara, peygamberlere, elçilere, Allah yolunda çaba harcayan insanlara bu tarz iftiralar atılmıştır.
Hz. Yusuf (a.s.) Kuran'da bu konuda verilen önemli bir örnektir. Özellikle dindar kimliği ile tanınan insanlara karşı bu yöntem tercih edilmiştir. Sayın Adnan Oktar da dindar bir insan olduğu ve hem kendisi hem de BAV camiası milli ve ahlaki konulardaki hassasiyetleri ile tanınan insanlar oldukları için, bu kişilerin itibarlarını kamuoyu nezdinde sözde zedelemenin en kolay yolunun cinsel içerikli iftiralar atmak olduğu düşünülmüştür. Oysaki ortaya atılan “harem” ya da “Adnan Oktar’ın kadınları” gibi cinsel içerikli senaryolar tamamen asılsızdır.
Bu asılsız iddialar yazımızın başında da belirttiğimiz BAV camiasına karşı 12 Kasım 1999 tarihinde yapılan polis operasyonundan sonra mahkemede dile getirilmiş, ancak bu senaryolarda mağdur olarak gösterilen hanımların hepsi, iddiaların tümüyle hayal ürünü olduğunu, BAV çevresinden tanıdıkları insanların ahlaklı, seviyeli ve mazbut kişiler olduklarını belirtmişlerdir. Mahkemede bulunan birçok şahit de bunları doğrulamışlardır.
ASILSIZ İDDİALARDA BULUNAN BAZI AİLELERE, BAV CAMİASININ AİLELERİNİN VERDİĞİ CEVAPLAR.
5) Sayın Adnan Oktar’ın Yanındaki Bayanların Makyajının Bir Suç Unsuruymuş Gibi Sunulmasının Yanlışlığı:
Dünyanın dört bir yanında; her milletten, her inançtan kadınlar makyaj yapmaktadır. Gerek Türkiye’de, gerekse Avrupa’da ve ABD’de yayın yapan TV kanallarında yer elan tüm programlarda bayanlar makyaj yapmakta, açık ya da dekolte kıyafetler giymektedirler. Avrupa ülkelerinde ve ABD’de kişisel özgürlükler ve haklar konusu gündelik yaşamda özenle uygulanmakta ve insanlar ne giyimleri ne de makyajları nedeniyle yargılanmamaktadır. Ancak zayıf demokrasi anlayışına sahip, toplumlarda bu konularda yerleşik ön yargılar hala devam etmektedir. Bir kişi makyajsız veya renksiz giyindiğinde bu kişiyi kınamak ne kadar yanlış ise, renkli giyim veya makyaj stiline de yakıştırma yapmak da o kadar yanlıştır.
Her kadın kendine yakıştığını düşündüğü makyajı yapmakta özgürdür. Bu konuya eleştiri getirmek eleştiri getirenin anlayış bozukluğuna işaret eder. Dünyaca beğenilen, benimsenen, takdir edilen ve büyük hayranlık duyulan binlerce sanatçı aşırı makyajlarıyla ön plana çıkmakta ve özellikle bu yönleriyle sevilip beğenilmektedir.
Kadınlar çok eski zamanlardan beri makyaj yapmaktadırlar. İslam Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) zamanında da Müslüman kadınlar allık sürmüş, gözlerine sürme çekmiş, saçlarını boyamış, ellerine kınalar yakmışlardır. Yani ‘İslam’da makyaj yoktur’ düşüncesi ve bu doğrultuda taraflı bir yaklaşımla bayanlara karşı bir tavır almak doğru değildir.
6) Sayın Adnan Oktar’ın Kendisini Sultan gibi Gördüğü ve Türk-İslam Birliği’ni, Bu Birliğe Lider Olabilmek İçin Savunduğu İddiası Mesnetsiz ve Asılsızdır
Sayın Adnan Oktar’ın bugüne kadar Türk-İslam dünyasına liderlik etmek ya da sözde ‘sultan olmak’ gibi bir isteği ya da beklentisi olduğuna dair en ufak bir açıklaması mevcut değildir. Bu konuda açıklama yapmak bir yana en ufak bir ima bile mevzu bahis olmamıştır.
Sayın Adnan Oktar Türk-İslam Birliği’ni, bu birliğin başına geçmek için değil, dünyadaki zulmün sona erip barışın tesis edilebilmesi, farklı inanç ve milletlerin demokrasi içinde yaşayabileceği bir kardeşlik ortamının oluşması için istemektedir. Bu da Balkanist sitesindeki diğer iddialar gibi hayal ürünü, herhangi bir delile dayanmayan, asılsız bir iddiadan başka bir şey değildir.
7) Sayın Adnan Oktar’a ‘Sultan’ Diye Hitap Edildiği Safsatası:
Bu son derece komik, Balkanist.net sitesinde kurgulanmaya çalışılan senaryodaki rolü desteklemek için acemice ortaya atılmış olduğu çok açık olan hayal ürünü bir kurgudan başka bir şey değildir. Sayın Adnan Oktar’ın çevresinde, kendisine ‘Sultan’ diye hitap eden tek bir kişi yoktur. A9 televizyonundaki programa katılanlar tarafından da böyle bir hitap hiçbir zaman yapılmamıştır. Sayın Adnan Oktar da hiçbir zaman kendisine böyle bir hitap da bulunulması için bir talepte bulunmamıştır.
Ancak Sayın Adnan Oktar kendinden büyüklere, sevdiği saydığı kişilere zaman zaman “Sultanım” diye hitap etmektedir. “Sultanım” ifadesi Türkçe’de karşıdaki yani hitap edilen kişiyi onore etmek amacıyla kullanılabilen bir saygı, sevgi ifadesidir.
8) Sayın Adnan Oktar’ın Bazı Siyasi Kişiliklerle İlişkilendirilmesi ve Refah Partisi ile Ekonomik Çıkar Elde Etmek İçin Temas Kurulduğu İddiasının Asılsızlığı:
Söz konusu yazıda Sayın Adnan Oktar’ı bazı siyasi kişiliklerle özdeşleştirmek için özel bir çaba sarf edildiği de göze çarpmaktadır. Sayın Adnan Oktar televizyondaki programında dünyadaki güncel siyasi gelişmeler hakkında da yorumlarını dile getirmekle birlikte hiçbir siyasi partiye bağlı olmadığını defalarca dile getirmiştir. Örneğin Sayın Oktar CHP’nin modern Türkiye’yi ve laikliği savunmasını, MHP’nin Türkiye’nin bölünmesi karşısındaki tutumunu, AK Parti’nin ise özgürlük ve demokrasi yolunda attığı adımları ve ekonomik başarılarını takdir ettiğini sıklıkla belirtmektedir. Bunun da ötesinde Sayın Adnan Oktar, dünya görüşü farklı olsa dahi komünistlerle, ateistlerle, farklı dinlere mensup kişilerle çeşitli dostluklar kurduğunu da sık sık dile getirmektedir.
Yazıda Sayın Adnan Oktar’ın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını koşulsuz desteksiz desteklediği iddia edilmiş ise de bu doğru değildir. Sayın Adnan Oktar hükümetin birçok politikasını eleştirmekte; örneğin kimi özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamaların kaldırılması için çağrılarda bulunmakta, federasyon ve özerklik tehlikesine dikkat çekmekte, toplumun her kesiminin kucaklanması gerektiğini sık sık hatırlatmaktadır.
Balkanist.net internet sitesinde yayınlanan yazıda Sayın Adnan Oktar ve arkadaş grubunun bazı siyasilerle maddi çıkar amacıyla ilişki kurduğu iftirasına da yer verilmiştir. Vakıf mensuplarından birinin evinde bir siyasetçinin misafir edilmiş olmasının dünyanın hiçbir yerinde yolsuzluk delili olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Sitenin başka hiçbir delil, belge ya da bilgiye dayanmayan haberinde böyle bir konuya yer vermesi mantıksızdır..
Balkanist.net sitesinin dile getirdiğine benzer iddialar, Türkiye’de 28 Şubat süreci olarak isimlendirilen 1998-2002 yıllarında dindar kesime ait şirketler, partiler ve gruplar için karalama ve kışkırtma amacıyla sık sık dile getirilmiştir.
Bu iddialar nedeniyle Maliye Bakanlığı’na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının mal varlıklarını çok ayrıntılı bir biçimde araştırmıştır. Tüm bu araştırmalar sonucunda MASAK tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 3 ayrı resmi rapora göre, Sayın Adnan Oktar ve BAV camiası mensuplarının hiçbirinin kaynağı açıklanamayan gayrimeşru yollarla edinilmiş mal varlığı ve nakit birikimine rastlanmamıştır.
HAKSIZ KAZANÇ İFTİRASI DEVLETİN RESMİ RAPORLARI İLE ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR
Balkanist.net sitesinin “siyasilerle işbirliğine gidildiği” iddiası, Türk mahkemelerince çürütülmüş olan mesnetsiz bir iftiranın tekrarından başka bir şey değildir.
9) Sayın Adnan Oktar’ın Akıl Hastanesinde Tutulmuş Olması Bir Komplodan İbarettir
Sayın Adnan Oktar, ateist, Darwinist, materyalist ve komünist odaklara karşı yıllardan beri dünya çapında çok kapsamlı ve son derece güçlü bir fikri mücadele içindedir ve bu nedenle, çok fazla sayıda komploya maruz kalmıştır. Bunlardan bir tanesi de, en yetkili makamlarca bozulup asılsız olduğunun kanıtlanmasıyla, komplo olduğu ortaya çıkmış olan “sözde şizofreni teşhisi”dir. Bu iddiayı Adli Tıp Kurumu reddetmiştir. Askeri Hastane’de sağlıklıdır raporu vermiştir.
Sayın Adnan Oktar, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, sırf Yahudilik ve Masonluk isimli kitabının belirli çevrelerde oluşturduğu rahatsızlıktan dolayı 10 ay boyunca en azılı hastaların yanında akıl hastanesinde, 9 ay da hapishanede tek kişilik hücrede tutulmuştur. Sayın Adnan Oktar’ın faaliyetlerini durdurması için gerçekleştirilen bu caydırma yöntemi, türlü çeşit işkence ve zorluklarla 19 ay boyunca devam etmiştir. Fakat sonrasında Sayın Adnan Oktar’a yönelik bir komplo neticesinde konan bu teşhis, askeri hastane tarafından bozulmuş ve kendisine “ruhen ve bedenen sağlıklıdır” raporu verilmiştir. Söz konusu rapor, üst ihtisas kurulunda da onaylanmıştır.
Sayın Adnan Oktar’ın akıl hastanesinde tutulduğu dönemde Darwinizm yanlısı basın tarafından bu konu çok fazla gündeme getirilmiş ve Sayın Adnan Oktar aleyhinde yazılar sıklıkla bu yayınlarda yer almıştır. Fakat Sayın Adnan Oktar hakkındaki bu asılsız teşhis, askeri hastanede bozulduktan sonra, askeri hastane tarafından verilen ruhen ve bedenen sağlıklıdır raporu hakkında, söz konusu basında tek bir kelime dahi yer almamıştır.
Balkanist.net internet sitesinde de aynı sinsi taktik uygulanmakta ve yalnızca sahte şekilde konulmuş olan sözde teşhis dile getirilmekte, bu asılsız teşhisin bozulmuş olduğundan hiçbir şekilde bahsedilmemektedir.
SN. ADNAN OKTAR’A GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ TARAFINDAN VERİLEN “SAĞLAM” RAPORU
10) BAV mensuplarına yönelik maddi içerikli iddialara cevap
Balkanist.net internet sitesinde yer alan, BAV camiası mensuplarının ailelerine yönelik tutumlarıyla ilgili iddialar, çok çirkin bir iftiraya dayanmaktadır. Yalnızca 4-5 aile –ki bu ailelerin İddia edilen Ergenekon terör örgütü mensupları tarafından desteklendikleri, ilgili davanın delil klasörlerinde yer almıştır-, çeşitli spekülasyonlarla bu İddia Edilen Terör Örgütü’nün ürettiği iftiraları gündeme taşımışlardır. Bu yolla yargıyı etkilemeye çalışmış, BAV camiası hakkında olumsuz propaganda yürütmüşlerdir.
BAV camiasının ailelere olan hürmet ve sevgisini görebilmek için iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü tarafından desteklenen 4-5 ailenin değil, Sayın Adnan Oktar ve BAV camiası hakkında fikirlerini ve sevgilerini açıkça belirten YÜZLERCE ailenin kanaatlerine bakmak gerekir. Yüzlerce aile, Sayın Adnan Oktar’ın vesilesiyle çocuklarının güzel ahlaklı ve imanlı yetişmesinden dolayı memnuniyetlerini belirtmekte, zorluk, hastalık demeden çocuklarının her yazan yanlarındaki en büyük destekçi ve yardımcıları olduğunu dile getirmektedirler.
“Ailelerden maddi dayanak elde edildiği” iddiası da aynı şekilde iddia edilen örgüte bağlı kişilerin provokasyonunun bir sonucudur. Mahkemeyi olumsuz yönde etkilemeyi amaçlayan, kamuoyunda infial oluşturabilmek için ortaya atılmış bu iddianın ise tek bir tane bile somut delili bulunmamaktadır. Konuyla ilgili BAV davası iddianamesinde adı geçen 4 kişi hâkim huzurundaki ifadelerinde bu iddiayı tamamen yalanlamışlardır. Bu konuda ne bir tanık, ne bir şikâyetçi ne de bir mağdur vardır.
Dahası, BAV camiası mensupları, 40-45 yaşlarında, meslek sahibi, kendi işlerini kurmuş iş adamlarından, evli ve düzenli bir aile yaşantısı olan kişilerden oluşmaktadır. Her biri Türkiye’nin ve dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmuş, ticari faaliyetleri oldukça başarılı kişilerdir. Onlara karşı yöneltilen bu iddia, BAV camiası mensuplarının kişiliklerine ve yaşam tarzlarına uymadığı gibi, maddi anlamda da böyle bir ihtiyaç olmadığı çok açık ortadadır.
Ayrıca BAV camiası mensuplarının ailelerinin kendi izahlarından da anlaşılabileceği gibi, asıl maddi katkı bu ailelere çocuklarından gelmektedir. Dinimizin gereği olarak tüm BAV mensupları, ailelerini kutsal görür ve onlara derin sevgi ve hürmet gösterirler. Dolayısıyla bu yöndeki iddialar, tamamen gerçek dışıdır, çirkin bir spekülasyona dayanmaktadır.
ASILSIZ İDDİALARDA BULUNAN BAZI AİLELERE, BAV CAMİASININ AİLELERİNİN VERDİĞİ CEVAPLAR.
11) Adnan Oktar ve Arkadaş Grubu Hakkında Yapılan Asılsız İddialar:
28 Şubat sürecinde Türkiye’de Adnan Oktar ve arkadaşlarına yapılan asılsız suçlamalardan birisi de “hiyerarşik yapılanma” iddiasıdır. Hâlbuki Adnan Oktar ve arkadaşları gönül birliği içinde bir araya gelmiş, sevgiye ve dostluğa dayalı bir arkadaş grubudur. Sayın Adnan Oktar’a karşı psikolojik harekât amacıyla öne sürülen bu iddianın gerçek olmadığı mahkeme önünde ispatlanmıştır.
Sayın Adnan Oktar bir cemaat lideri, şeyh ya da hoca değildir. Kendisi katıldığı televizyon programlarında bunu defalarca dile getirmiştir. Sayın Adnan Oktar bir fikir adamı ve yazardır. Çevresindekiler onun “müritleri” ya da “adamları” olmayıp yetişkin, eğitimli, iş güç sahibi, kendi sosyal hayatları olan kişilerdir. Bu kişilerin Adnan Oktar’ı sevmeleri ya da fikirlerini desteklemeleri cemaat oldukları anlamına gelmez, olsa olsa en fazla bir fikir grubu olarak değerlendirilebilirler.
12) Sayın Adnan Oktar’a Yapılan ve Adli Makamlarca Aksi İspatlanmış Olan Kokain Komplosu Balkanist.net İnternet Sitesi Tarafından Gerçekmiş Gibi Gündeme Getirilmiştir:
Balkanist.net internet sitesinde, yıllar önce Sayın Adnan Oktar’a yönelik olarak gerçekleştirilen, ancak Sayın Oktar'ın mahkeme kararıyla beraat ettiği komplo sanki geçerliliği olan bir konu gibi gündeme getirilmiştir. Bu, Sayın Adnan Oktar’a yapılan kokain komplosudur.
Yıllar önce, İddia Edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün Sayın Adnan Oktar’a karşı düzenlediği kokain komplosunun gerçek dışı olduğu yargı makamlarınca deşifre edilmiştir. Buna rağmen, söz konusu sitede bu komplo sanki bir gerçekmiş gibi yeniden gündeme getirilmiştir. Oysa Sayın Adnan Oktar’a yapılan kokain komplosu, materyalist ve Darwinist ideolojiye sahip İddia Edilen Ergenekon Örgütü’nün yalnızca Sayın Adnan Oktar’ın milli ve manevi değerlerin yaygınlaştırılması yönündeki faaliyetlerinden duydukları rahatsızlıktan dolayı nasıl hasmane tutum takınabileceklerinin bir göstergesidir.
1991’in ortalarında Sayın Adnan Oktar İzmir’de birkaç arkadaşıyla birlikteyken gerekçe gösterilmeksizin tutuklandı. Daha sonra, 72 saat boyunca alıkonulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne nakledildi. 72 saat sonunda kokain testi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ve Sayın Adnan Oktar’ın kanında kokainin bir yan ürününün çok yüksek miktarlarda bulunduğu açıklandı. Eğer Sayın Adnan Oktar’ın kanında çıkarılan kokain dozu, 72 saat önce alınmış olsa, bu oran Sayın Adnan Oktar’ın ölümüne sebep olacak derecede yüksek bir dozdu. Bu durum bu miktardaki kokainin Sayın Adnan Oktar’ın vücuduna 72 saatten çok daha kısa bir süre önce, yani gözaltında bulunduğu sırada girdiğini göstermekteydi. Yani kokain Sayın Adnan Oktar’a gözaltındayken, emniyette yemeğine karıştırılmak suretiyle verilmişti.
Olayın Sayın Adnan Oktar’a yapılmış bir komplo olduğu 20 yabancı Adli Tıp Kurumunun verdiği raporlarla ve Türk Adli Tıp Kurumu’nun verdiği resmi raporla ortaya çıktı ve Sayın Adnan Oktar mahkemenin olayın bir komplo olduğunu söylemesi ile beraat etti. Bu olay, Sayın Adnan Oktar’ın faaliyetlerini engellemek isteyen bazı karanlık güçlerin nasıl bir plan içinde olduklarını ve neleri göze alabildiklerini göstermektedir.
SN. ADNAN OKTAR’A YAPILAN KOKAİN KOMPLOSUNDA UYGULANAN PSİKOLOJİK SAVAŞ YÖNTEMLERİ
13) Grupta Kokain Kullanımının Yaygın Olduğu İddiası Gerçek Dışıdır
Bu da, söz konusu sitede yer alan diğer tüm iddialar gibi, hiçbir gerçekliği olmayan, hiçbir delil ya da bilgiye dayanmayan ve ilk kez Balkanıst.net sitesi tarafından ortaya atılan asılsız, hayal ürünü iddialardan biridir. Sayın Adnan Oktar gerek çıktığı TV programlarında gerekse arkadaş sohbetlerinde sık sık sigara ve alkolün bile insana vücuduna zararlı olduğunu anlatmakta, sağlığa zararlı her şeyin karşısında olduğunu açıkça ifade etmektedir. Dolayısıyla böyle bir iddia sadece Balkanist.net sitesinin maksatlı çarpıtması ile açıklanabilir.
14) İddianamede Yer Alan ve Tek Kaynağı Düzmece İfadeler Olan Gizli Kamera ile Şantaj Yapıldığı İddiası Hiçbir Somut Bilgi ve Belgeye Dayanmamaktadır:
Balkanist.net sitesi internet sitesinde, işkence altında polislerce hazırlanmış ve hukuken hiçbir geçerliliği olmayan düzmece ifadelere dayanan anlatımlara yer verilmiştir. Bu hayal ürünü ifadelerde, “ünlülere gizli kameralarla şantaj yapıldığı, bu kişilerin tehdit edildikleri” gibi bazı iddialar dile getirilmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 1999 yılında BAV camiasına yönelik olarak 45 eve gece 03:00'te aynı anda baskın yapılmış, evler sabaha kadar aranmış; fakat TEK BİR TANE BİLE GİZLİ KAYDA veya hukuka aykırı tek bir unsura RASTLANMAMIŞTIR. Basında hukuksuz bir şekilde yer alan ithamlar ise, BAV camiasına karşı karalama kampanyasının bir parçası olmuştur.
Nitekim mahkemenin elinde de söz konusu iddiaları destekleyen tek bir tane bile delil olmamıştır. Sayın Savcı'nın iki defa vermiş olduğu beraat mütalaası da bu ve diğer suçlamalarla ilgili TEK BİR TANE BİLE DELİL OLMAMASINDAN kaynaklanmakta, Sayın Savcı mütalaasında bunu açıkça dile getirmektedir. Konuyla ilgili olarak mahkemeler ve savcılıklar tarafından defaatle verilmiş olan beraat ve takipsizlik kararı, bu iddiayı tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Mahkeme dosyasında yer alan iddialar TEK BİR TANE BİLE SOMUT DELİL İLE DESTEKLENMEMİŞTİR. Bunlar sadece, 1999 yılında tüm BAV üyelerinin gözaltına alınmaları sırasında, İddia Edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün komploları sonucunda tüm BAV yargılananları ve gözaltına alınan diğer kişilere baskı ve işkence yoluyla imzalatılan emniyet ifadelerine dayanmaktadır. (BAV mensuplarının gözaltında işkence gördüklerine dair 18 adet Adli Tıp Raporu bulunmaktadır. BAV mensuplarından Emre Çalıkoğlu’na İşkence yapıldığı mahkeme kararıyla kesinleşmiştir. Ayrıca dönemin emniyet görevlileri 216'şar yıl hapis istemiyle işkence yapmak suçlamasıyla halen yargılanmaktadırlar.)
Kanunlara göre, işkence altında ve yargılananların yanında avukat bulunmaksızın imzalatılan emniyet ifadeleri tamamen geçersizdir. Ancak BAV davasında verilmiş olan ceza kararı, söz konusu geçersiz emniyet ifadelerine dayandırılmıştır.
Bu düzmece ifadelere dayanılarak yapılan yargılama sonunda Mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararı, çeşitli hukuk hataları nedeniyle Yargıtay tarafından 28.12.2009 tarihinde BOZULMUŞTUR.
2008 yılında Sayın Adnan Oktar ve bazı BAV camiası mensupları hakkında verilmiş olan ve 3 yıllık mahkûmiyet içeren mahkeme kararı, Sayın Savcı tarafından, tamamen usulsüz gerekçelere; avukat huzurunda olmaksızın işkence zoruyla imzalatılan ve kanunen geçersiz olan emniyet ifadelerine dayandırıldığı açıklamasıyla temyiz edilmiştir.
Sayın Savcı, bunun yanı sıra, çeşitli hukuk ve usül hatalarının vuku bulduğunu belirtmiş ve SANIKLAR ALEYHİNE HİÇBİR DELİL BULUNMAYIŞINI ve MAHKEMENİN YAPMIŞ OLDUĞU USÜL HATALARINI gerekçe göstererek, mahkeme esnasında İKİ DEFA BERAAT talebinde bulunmuş ve mahkeme kararından sonra CEZA KARARINI TEMYİZ başvurusunda bulunmuştur. Mahkemenin kararına saygımız tamdır, fakat söz konusu durum, verilen kararın tekrar yargı makamlarınca değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyması bakımından önemlidir. Nitekim Yargıtay bunu hemen dikkate almış ve tam 5 ayrı hukuk ihlalini gerekçe göstererek mahkûmiyet kararını BOZMUŞTUR.
Balkanist.net sitesi düzmece ifadelere dayanan suçlamalara ayrıntılı bir biçimde yer vermiştir. Sitenin hiçbir hukuki delili veya şahidi olmayan bu uydurmaları okurlarına somut gerçeklermiş gibi sunması, önyargılı davrandığının açık göstergesidir.
15) Ebru Şimşek İle İlgili İddiaların Asılsızlığı:
Ebru Şimşek isimli kişinin, Sayın Adnan Oktar ve BAV camiasına yönelik iddialarının tümünün iftiraya dayandığı çeşitli yargı kararlarıyla kesinleşmiştir. Ancak buna rağmen söz konusu hayali iddialar BAV camiasının yaptığı ilmi faaliyetlerin karşısında yer alan çevreler tarafından ısrarla tekrar edilmektedir.
Ebru Şimşek’in iddialarının tümünün iftira olduğunu gösteren yargı kararları aşağıdaki gibidir:
1. BAV davasının devamı niteliğinde olan 2006/26 esas sayılı davada Ebru Şimşek’in iddialarının iftira olduğunu gösteren Başsavcılığın verdiği beraat mütalaası ve İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/7 nolu ve 22.01.2007 tarihli BERAAT KARARI.
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ebru Şimşek'in hayali iddiaları hakkında (1999 yılında) 12.08.1999 tarih ve 96/9848 Hz – 99/8409 K. sayılı TAKİPSİZLİK KARARI vermiştir. Bu takipsizlik kararı da kesinleşmiştir
3. İstanbul C.Başsavcılığı'nın 18.10.2005 tarih ve 05/27549 Hz. - 05/12003 K. Sayılı TAKİPSİZLİK KARARI,
4. İstanbul C.Savcılığı'nın 31.12.2002 tarih ve 02/60013 Hz. - 02/18838 K. sayılı takipsizlik kararı ve karar hakkındaki itirazın reddine ilişkin Beyoğlu 3.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28.04.2003 tarih ve 03/458 Müt. sayılı İTİRAZIN REDDİ KARARI,
5. İstanbul C. Başsavcılığı'nın 30.06.2003 tarih ve 02/39606 Hz. - 03/8860 K. sayılı takipsizlik kararı ile bu karar hakkındaki itirazın reddine ilişkin Beyoğlu 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 03.10.2003 tarih ve 03/333 Müt. sayılı İTİRAZIN REDDİ KARARI
6. Bağcılar C.Savcılığı'nın 15.10.2003 tarih ve 02/21669 Hz. - 03/6120 K. sayılı takipsizlik kararı ile bu karar hakkındaki itirazın reddine ilişkin Eyüp 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02.01.2004 tarih ve 03/894 D.İş. sayılı İTİRAZIN REDDİ KARARI
7. Üsküdar C. Başsavcılığı'nın 01.07.2004 tarih ve 04/7693 Hz. - 04/4749 K. sayılı takipsizlik kararı ile bu karar hakkındaki itirazın reddine ilişkin Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09.09.2004 tarih ve 04/437 Müt. sayılı İTİRAZIN REDDİ KARARI
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27.03.2006 tarih ve 05/51724 Hz. -06/2432 K. sayılı İTİRAZIN REDDİ KARARI,
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05/51725 Hz. sayılı İTİRAZIN REDDİ KARARI,
10. Ebru Şimşek’in basına yansıyan malum görüntüleri üzerine, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından bilirkişi incelemesi yapılmış ve Ebru Şimşek’in iddialarının iftiradan ibaret olduğu 21.10.2005 TARİH VE 2005/127765 SAYILI RAPORLA TESPİT EDİLMİŞTİR.
11. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Ebru Şimşek’in iddia ettiği ev ile Ebru Şimşek'in görüntülerindeki evi, mahkeme heyetinin de iştiraki ile resmi bilirkişiye inceletmiş ve bilirkişi raporunda görüntülerdeki EVİN KESİN OLARAK BAV MENSUBUNA AİT OLMADIĞI ortaya çıkarılmıştır.
12. Ebru Şimşek’in BAV mensuplarına yönelik iftira atmaya başladığı dönemde ev arkadaşı olan Filiz Karataş, 09.12.2004 tarihinde İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 04/337 E. Sayılı dosyasında mahkeme önünde tanık olarak ifade vermiş ve BAV Camiası mensuplarının bu olayla hiçbir ilgilerinin bulunmadığını, BU HAYALİ İDDİAYI BİRLİKTE UYDURARAK BAV’NA İFTİRA ATTIKLARINI açıklamıştır.
13. Ebru Şimşek’in iftirada bulunduğu mağdurlar tarafından yapılan 10 ayrı suç duyurusu çeşitli savcılıklarda 10 farklı Cumhuriyet Savcısı tarafından incelenmiş; bu savcılar, yaptıkları soruşturmalar neticesinde Ebru Şimşek’in iddialarının iftira niteliğinde olduğu kanaatine varmışlardır.
16) “Adli Sistemin İstismar Edildiği” İddiası Asılsızdır, Türk Yasalarının Tüm Vatandaşlara Verdiği Haklar Kullanılmıştır:
Söz konusu internet sitesinde yer alan bir diğer konu ise şikâyetçilerin tazminat davalarıyla mağdur edildiği yönündeki asılsız iddiadır. Oysa yaşananlar tüm kamuoyunun önünde gerçekleşmiştir. İddialarının tümünün iftira olduğunu gösteren onlarca yargı kararı mevcutken Ebru Şimşek gazetelerde televizyonlarda BAV mensuplarına ve Sayın Adnan Oktar’a iftira atmaya devam etmiştir. Bunun üzerine Sayın Adnan Oktar ve diğer iftiraya uğrayan kişiler haklarını korumak üzere harekete geçmiştir. Ebru Şimşek’e açılan tazminat davaları bu nedenle bir istismar konusu değil, Türk yasalarının tüm vatandaşlara verdiği bir haktır. İlgili mahkemelerin bu davaları kabul etmiş olması, bunların istismar olmadığının bir göstergesidir.
17) Yaratılış Atlası’nda Yer Alan Evcikli Böcek İle İlgili İddia:
Sayın Adnan Oktar’ın bütün dünyada büyük yankı uyandıran, Yaratılış Atlası isimli dev eserinde yer alan metal kancalı evcikli böcek resmi, tanınmış evrimcilerden biri olan Richard Dawkins tarafından büyük bir buluşmuş gibi gündeme getirilmiştir. Oysa bu böcek resmi, Sayın Adnan Oktar tarafından özel olarak kitaba eklenmiş maket bir resimdir. Resmin maket olup olmaması, fosili gösterilen canlının halen günümüzde yaşadığı gerçeğini değiştirmemektedir.
Dawkins, muhteşem bir kitap olan Yaratılış Atlası’ndaki, evrimin geçersizliğini ortaya koyan olağanüstü delillerden dolayı çok bunalmış olacak ki, bu Yaratılış delilleri hakkında çaresiz ve açıklamasız kaldığından, yazarın özel olarak kitaba eklemiş olduğu bu maket resmini büyük bir buluşmuş gibi her fırsatta dile getirmiştir. Aslında bu tutumu ile Dawkins, Darwinizm’in içinde bulunduğu zavallı durumu ortaya koymaktadır. Evcikli böcek, milyonlarca yıllık fosili ile aynı görünümdedir, hiçbir değişikliğe uğramamış olarak günümüzde yaşamaktadır. Dawkins’in ağrına giden de bu gerçek olmuştur.