1. Öncelikle bize açıklayabilir misiniz, Adnan Oktar ve Harun Yahya iki farklı kişi ya da iki farklı düşünce ekolü müdür? Neden iki farklı isim?
Harun Yahya müstear ismini kullanmamdaki amaç, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki mübarek peygamberin hatıralarına hürmetimi ifade etmek, isimlerini yad etmektir. Biliyorsunuz Hz. Harun (as), Hz. Musa (as)'ın yardımcısıydı. Hz. Yahya (as) da Hz. İsa (as)'ın yardımcısıydı. Ben de Peygamber Efendimiz (sav)'in naçiz bir yardımcısı olma duası ile bu müstear ismi aldım.
2. İslam ve bilim konularında oldukça ses getirdiniz. Bu ikisi arasında gerçekten bir çatışma, anlaşmazlık var mı?
Dini de bilimi de yaratan Allah'tır. Din ve bilimin çatıştığı iddiası materyalistlerin ve Darwinistlerin bir aldatmacasından ibarettir. Kuran'da pek çok ayette, Allah'ın bilimi teşvik ettiği açıktır. Allah bir çok ayette bize araştırmamızı, inceleme yapmamızı, öğrenmemizi emretmektedir.Örneğin Allah Gaşiye Suresi'nin 17-20 arasındaki ayetlerinde, "Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe; nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi?" diye bildirerek tüm insanlığa etraflarında gördükleri şeyler ile ilgili düşünmeyi ve araştırmayı emretmektedir. Benzer örnekleri daha başka pek çok ayette görmek mümkündür
Bilim, Allah'ın yarattığı kainatı tanımak ve Allah'ın üstün yaratışındaki ve eşsiz sanatındaki sırları kavramak için kullanılacak bir araçtır. Bilimin bizlere sunduğu bilgilerle Cenab-ı Allah'ın Peygamber Efendimiz (sav)'e 14 yüzyıl önce vahyettiği Kuran-ı Kerim arasında muazzam bir uyum bulunduğu özellikle 20. yüzyıldan itibaren bütün açıklığıyla gözler önüne serildi. Kuran'ın 14 asır önce haber verdiği bilgiler günümüz teknolojisi ile bir bir ispatlandı. Bilim, Yaratılışı inkar eden ve canlıların başıboş bir süreç sonucunda tesadüfen oluştuğunu iddia eden evrim teorisini bugün tamamen yerle bir etti, Allah'ın varlığının hak olduğunu milyonlarca delille ispatladı. Allah bilim ve teknolojiyi vesile ederek insanlığın hücre hakkında, protein hakkında detaylı bilgiye sahip olmasını, DNA ve RNA'yı öğrenmesini ve bunların tesadüfen meydana gelmesinin imkansız olduğunugörmesini sağladı.Bilimsel araştırmalar yapan insanların büyük bölümü evrendeki tüm varlıklarda bulunan kusursuz yapıları, kainatın her yerini saran ince düzeni, varlıklar arasındaki uyumu bizzat kendi gözleriyle görerek Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü çok iyi anlamaktadırlar. Allah, "… Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar içleri titreyerek-korkar..." ayetiyle bu gerçeğe dikkat çekmektedir (Fatır Suresi, 28).
3. Darwinizmin yanlış olduğunu nasıl ispatlıyorsunuz? İddianızı desteklemek için lütfen en az beş örnek verebilir misiniz.
Evrimin geçersiz olduğunu görmek için uzun uzun anlatıma gerek yoktur. Tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşmasının imkansız olması evrim olmadığının açık, net ve kesin bir delilidir. Evrim, "Hayat nasıl meydana geldi?" sorusunu dahi açıklamaktan acizdir. Evrimciler bu soruya karşılık, yeryüzündeki ilk canlının tesadüfler sonucunda cansız maddenin içinden oluşan bir hücre olduğunu iddia ederler. Yani yeryüzünde sadece cansız taşın, toprağın, gazların vs. bulunduğu bir dönemde, rüzgarın, yağmurun, yıldırımların etkisiyle tesadüfen canlı bir varlık oluştuğunu söylerler. Oysa bu biyolojinin en temel kanunlarından biri olan "hayat yalnızca hayattan gelir" kanununa aykırıdır.Üstelik tesadüf kördür, şuursuzdur, hiçbir şekilde isabet kaydetmez. Taş, toprak, çamur biraraya gelip seven, neşelenen, araştırma yapan, keşifler yapan, medeniyler inşa eden akıl ve şuur sahibi insanı var edemez. Değil bir insan, tek bir hücre, tek bir protein daha meydana getiremez.
Fosil kayıtları da başlı başına evrim teorisini çökertmeye yetmektedir. Yüz milyonlarca yıllık fosil kalıntılarına baktığımızda canlıların hiçbir değişikliğe uğramadıklarını görüyoruz. Bugüne dek yaklaşık 350 milyona yakın fosil bulunmuştur. Canlıların bugünkü anatomik yapıları ve görünümleriyle, milyonlarca yıl önceki halleri kıyaslandığında hiçbir değişikliğin yaşanmadığı net olarak görülmektedir. Bu da canlıların evrim geçirmediğini ortaya koymaktadır. Bu çok açık olan kesin bir delildir. Bu delilin üstüne başka delile gerek yoktur. Çünkü 350 milyon fosil 350 milyon delil demektir. Fosiller canlıların herhangi bir ara aşamadan geçmediğini, on milyonlarca yıldır aynı kaldığını, yani evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını açıkça ispatlamıştır. Darwin'in kendisi dahi fosillerin teorisini çökerttiğinin farkındaydı. Örneğin diyor ki, "Eğer gerçekten türler diğer türlerden yavaş yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden doğa bir karmaşa halinde değil de tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz?" Yok da onun için bulamıyorsunuz. 150 yıldan beri yerin altı üstüne getirilmiştir, ama tek bir ara fosile rastlanmamıştır. Buna mukabil yaklaşık 350 milyon fosil bulunmuş ve bunların istinasız hepsi evrim olmadığını ispatlamaktadır. Evrimin nasıl gerçekleştiğini gösterebilecekleri bir tane ara fosil örneği ortaya koyamıyorlarsa, Darwin'in ve evrimcilerin anlattıklarının hiçbir değeri yoktur.
4. Bir röportajınızda Darwinizm'in dünya üzerinde tüm terörün asıl kökeni olduğunu belirttiniz. Lütfen konuyu okuyucularımızın yararlanması için açıklar mısınız.
Darwinizm, başta faşizm ve komünizm olmak üzere, dünyayı kana bulayan birçok ideolojiye fikri zemin oluşturmaktadır. Biliyorsunuz, Darwin canlıların hayali evrimsel gelişiminin doğadaki sözde yaşam mücadelesine bağlı olduğunu, bu mücadeleyi güçlü olanların kazanacağını, zayıf olanların ise ezilerek yok olacaklarını söylüyordu. Diğer bir deyişle, çatışma ilerlemenin bir gereğidir diyordu. Masum insanları acımasızca katleden, sorunların şiddete başvurarak çözülebileceğini sanan, çatışmanın kaçınılmaz olduğuna inanan diktatörlerin hepsi ideolojilerini Darwinist fikirler üzerine bina etmişlerdir. Öyle ki, Hitler'in üstün ırkı oluşturma saplantısı, Marx'ın "insanlık tarihi sınıf çatışmalarının tarihidir" yanılgısı, Mao'nun milyonlarca insanı, sözde bir tür hayvan gibi görüp akıl almaz vahşetler uygulaması, Mussolini'nin "savaşın tüm insan enerjisini en yüksek noktaya taşıdığı" düşüncesi, Stalin'in zalim çalışma kampları hep Darwinizm'in etkisi ile ortaya atılmıştır. Yakıp yıkmayı, insanlara korku, endişe, elem, dehşet yaşatmayı, kendi ülkesinin askerine, polisine saldırmayı, masumları göz kırpmadan öldürmeyi emreden bu zalim diktatörler yüz milyonlarca insanın katliamına sebep olmuşlardır. Nitekim Darwin'in evrim teorisini yol gösterici olarak kabul eden ideolojileri gereği insanları sözde hayvan olarak algılamışlar, onlara hayvanlara uygun gördükleri muameleleri göstermişler, onlara zulmetmeyi kendilerine son derece doğal bir hak olarak addetmişlerdir. Bugün dünyanın dört bir tarafında devam etmekte olan terör eylemlerinin ardında da Darwinist telkinlerle beslenmiş sapkın insanlar vardır. Bir başka ifadeyle, Darwinizm, terörün gıdasıdır. İnsanlar bu zehirli gıda ile beslendiğinde terör de aynı oranda güçlenip kuvvet kazanır. Bu gıda kesildiğinde, yani Darwinizm'in yalanları ifşa edilip bilimsel olarak geçersizliği gözler önüne serildiğinde, terör de son bulur.
5. Sıklıkla masonlar tarafından oluşturulan küresel gizli bir plan ya da dünya sistemi olduğuyla ilgili sizden alıntılar yapılmakta. Bu nedir ve dünya toplumlarına genel anlamda vermiş olduğu büyük zararlar nelerdir?
Masonluk tarihin çok eski dönemine dayanan ve aslında bir tür tarikat yapısı olarak ortaya çıkmış bir yapılanmadır. Ancak zaman içerisinde materyalist, evrimci, dinsiz görüşün etkisi altına girmiştir ve dünya genelinde dinsizliğin, materyalist Darwinist ideolojilerin yayılmasında etkin rol oynamıştır. Hatta pek çok ülkede bu ideolojilerin resmi devlet politikası olarak savunulmasını sağlamıştır.
Bununla beraber masonluk içinde de Allah'a bir olarak iman eden ve dinsizliğe karşı olan gruplar bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz ahir zamanda dindar masonların güç kazanacaklarını ve masonluğun dinsizliğin yayılmasındaki rolünün tamamen ortadan kalkacağını düşünüyorum. Ahir zamanda masonluk Hz. İsa (as)'ın ve Hz. Mehdi (as)'ın denetimi altına girecek ve tüm dünyaya İslam ahlakının hakim olmasında görev alacaktır.
6. Sizin görüşünüze göre İsrail – Filistin anlaşmazlığı için olası çözüm nedir?
Ahir zamanda Hz. Mehdi (as)'ın zuhurundan önce çok fazla Müslüman kanı akacağı, zulmün etrafı kaplayacağı, kargaşa olacağı, Müslümanların başsız olacağı, dağınık olacakları, fitne ve kargaşanın olacağını Peygamberimiz (sav) hadislerinde çok detaylı belirtmiştir. Hatta Filistin'in de ismini vererek belirtmiştir, Arapların kanının akacağını belirtmiştir. Bunlar Hz. Mehdi (as)'ın zuhur alametleridir ve Allah Cebbar ismiyle tecelli ediyor şu an. Ve insanları birliğe zorluyor, Müslümanların birlik olması farzdır, Allah'ın emridir, yapmamaları haramdır. Bunun bekletilmesi de haramdır. İttihadı İslam'ın tek kurtuluş olduğunu Allah Müslümanlara gösteriyor. Bunu İnşaAllah bu mübarek millet, Türk milleti gerçekleştirecek, Türk-İslam Birliği oluşacak, görüyorsunuz Filistinlilerin de ümidi Türkiye, Cezayirlilerin de ümidi Türkiye, Afganistan'ın da umudu Türkiye, yani Türkiye zaten doğal lider şu an... Suriye istiyor Türkiye ile birleşmeyi, Irak da istiyor. Zaten Suriye, Irak istedi mi herkes ister. Azerbaycan istiyor, Ermenistan istiyor Türkiye ile birleşmeyi, Gürcistan istiyor, geriye ne kaldı? Litvanya'yı da içine alacak bir birlik olacak bu. Litvanya, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Doğu Türkistan, Arabistan yarım adasının hepsini içine alacak bir birliktelik olacak, ta Libya'ya kadar. Bütün Afrika'nın kenar ülkeleri ve iç kısımlarına kadar da, büyük bir Türk İslam Birliği oluşacak. Daha önce zaten bir tecrübesi var Türkiye'nin, bir Osmanlı tecrübesi var, bu sefer Osmanlı'da olan hatalar da yapılmayacaktır. Tarihi hatalar vardır Osmanlı döneminde, onlar da olmayacaktır, Osmanlı'nın mükemmel yönleri alınacaktır, güzel yönleri alınacaktır, hatalı ve eksik yönleri alınmayacaktır ve mükemmel bir birliktelik oluşturulacaktır. Bu Amerika'nın da kurtuluşu demektir, Çin'in de kurtuluşu demektir, Rusya'nın da kurtuluşu demektir, İsrail'in de kurtuluşu demektir, bütün âlemin, bütün dünyanın kurtuluşu demektir. Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek isteyen arkadaşlarımız www.turkislambirligi.com sitesinden faydalanabilirler.
7. Bu meselenin sizin hayatınız süresince çözülebileceğini düşünüyor musunuz?
Tabi bu mutlaka olacak inşaAllah. Allah'ın takdir ettiği kader bu, Müslümanlar mutlaka kurtuluşa, refaha kavuşacaklar. Sadece Müslümanlar değil tüm insanlar bugüne kadar benzeri olmamış bir kardeşlik, sevgi ve dostluk ortamına kavuşacaklar. Bilimde, sanatta, teknolojide müthiş bir ilerleme olacak, muhteşem bir medeniyet gelişecek. Hz. Mehdi Aleyhisselam'ın nüfuzu altında taş gibi katılaşmış kalplerde bile müthiş bir yumuşama baş gösterecek, dünyanın her köşesine barış ve kardeşlik ruhu hakim olacak, insanlık huzura, adalete ve güvenliğe kavuşacaktır. Allah'ın izniyle Kudüs İslam idaresinde olacak, ama Musevilerin de Hristiyanların da müthiş rahat oldukları, diledikleri gibi ibadetlerini yerine getirdikleri nefis bir ortam olacak. Filistin topraklarında her gün bayram olacak, herkes zengin, herkes güvende, herkes neşe içinde olacak.
8. Çalışmalarınıza, gözlemlerinize ve ileri sürdüğünüz düşüncelerinize dayanarak Ahir Zaman tam olarak ne kadar uzaktadır?
Şu anda her yönüyle, tam anlamıyla ahir zamanın içindeyiz. Bunu iki yönden anlıyoruz. Birincisi, Peygamberimiz (sav) yüzlerce hadisiyle ahir zamanı Müslümanlara tanıtmış. Gerçekleşecek olayları, başlarına gelecek hadiseleri, Hz. Mehdi (as)'ın fiziki görünümünü, nasıl bir mücadele içinde olacağını, Hz. İsa (as)'ın nasıl bir ortama geleceğini hayret verici detaylarla tasvir etmiş. Resulullah (sav)'in saydığı alametlerin hepsi Hicri 1400 itibariyle tek tek ardı ardına gerçekleşti. Tam Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği şekilde Fırat'ın suyu kesilmiş; İran-Irak Savaşı yaşanmış; Kabe'de kanlı baskın olmuş; Ramazan Ayı'nda 15 gün arayla Ay ve Güneş tutulmaları olmuş; Afganistan işgal edilmiş; Irak işgal edilmiş; Bağdat alevlerle kuşatılmış; Halley Kuyruklu Yıldızı çıkmış; Irak'ın Kuveyt'i işgali sırasında petrol kuyularının ateşe verilmesiyle Doğu'dan bir ateş görülmüş; 11 Eylül'de Amerika'daki ikiz kulelerin saldırıya uğramasıyla tozlu, dumanlı, karanlık bir fitne zuhur etmiş; Şam ve Mısır melikleri öldürülmüş; Azerbaycan işgal edilmiş; iki kuyruklu, diğer yıldızların ters yönünde hareket eden Lulin kuyruklu yıldızı görülmüş ve daha bu şekilde yüzlerce alamet tahakkuk etmiştir. Tüm bu yaşananlar Hz. Mehdi (as)'ın çağında olduğumuzun delilidir.
İkincisi, Peygamberimiz (sav)'in dünyanın ömrüyle ilgili vermiş olduğu bir takvim, bir tarih var. Sahih hadislerde, Suyuti, İbni Hanbel gibi büyük alimlerin eserlerinde yer alan hadislerde, dünyanın ömrünün 7 bin yıl olduğu söyleniyor. 8 tane hadis var bu konuda. 7 bin yılın da 5600'ü geçmiştir diyor Peygamberimiz (sav). Peygamberimiz (s.a.v.)'in hadis-i şerifleri doğrultusunda açıklamalar yapan Suyuti Hazretleri ve Ahmed Bin Hanbel gibi büyük İslam alimleri, İslam ümmetinin ömrünün hicri 1500'lerin ilk dönemlerini pek fazla geçmeyeceğini yani hicri 1600'e ulaşmayacağını ifade etmişlerdir. Bu önemli açıklamalar üzerinden yapılacak kolay bir hesapla dünyanın 7000 yıllık ömründen geriye, hicri 1400 ile Hicri 1500 arasındaki 100 yıllık bir dönemin kaldığı anlaşılacaktır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, yine Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda şöyle bir açıklama yapmış ve kıyamet vaktiyle ilgili hicri 1545‘leri işaret etmiştir. Dolayısıyla, Allah'ın vaadi olan Hz. İsa (as)'ın yeniden dünyaya gelmesi, Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru, İttihadı İslam'ın olması, İslam ahlakının dünyaya hakim olmasının hepsi bu yüzyıl içinde olacaktır.
9. Röportajlarınızda Hazreti Mehdi'nin zaten gelmiş olduğunu söylediniz. O şu an hangi ülkede bulunuyor? Bu iddianızı nasıl ispatlayabilirsiniz?
Hz. Mehdi Aleyhisselam Peygamber Efendimiz (sav)'in hadis-i şeriflerine ve büyük ehli sünnet alimlerin izahlarına göre şu an İstanbul'dadır. Nitekim Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)'ın İstanbul'dan çıkacağını ve İstanbul'da faaliyet yapacağını açık ve net olarak söylemiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:
Mehdi Rum'dan, Türklerden ayrılmayacaktır. (İş'afü'r-Rağıbîn'den naklen Tılsımlar Mecmuası, Bediüzzaman Said Nursi, s. 212)
Eskiden Türkiye'ye Diyar-ı Rum deniliyordu biliyorsunuz. Hz. Mehdi Aleyhisselam'ın İstanbul'dan çıkacağına işaret eden bir başka hadis-i şerif ise şöyledir:
Hz. İbni Amrdan (r.a.) rivayet edilmiştir: Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: Ey Ümmet! Altı şey vardır ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz (altıncısı) medinenin (şehrin) fethi.
- Denildi ki : Hangi medine? (Hangi şehir?)
- Buyurdu ki: Konstantiniyye.
Bu, Konstantiniyye'nin Hz. Mehdi Aleyhisselam tarafından yapılacak fethidir. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 204 - Ramuz-el Ehadis, s. 296)
Öte yandan Hz. Mehdi Aleyhisselam'ın yanında Kutsal Emanetler'in de bulunacağı haber veriliyor. Hz. Mehdi (as) yanında Peygamberimiz (sav)'in sancağı, kılıcı, hırkası gibi mübarek emanetlerle birlikte çıkacaktır ve bilindiği gibi, Kutsal Emanetler İstanbul'da Topkapı Müzesi'ndedir.
10. Aynı zamanda İsa Peygamber'in de 20 yıl kadar bir süre içinde geleceğini belirttiniz. Nasıl bu kadar emin oluyorsunuz?
Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne geri döneceği konusunda Kuran-ı Kerim net bilgiler vermektedir. Hz. İsa (as)'ın ölmediği, Allah Katına yükseltildiği ve ikinci kez dünyaya geleceği kesin bir gerçektir. Ayrıca Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde de Hz. İsa Aleyhisselam'ın Ahir Zaman'da yeryüzüne geri döneceğine dair ayrıntılı bilgiler vermiştir. Az önce de açıkladığım gibi, dünyanın ömrünün artık sonuna gelinmiştir. Bediüzzaman Hazretleri, hadislere dayanarak yaptığı açıklamalarda, Hicri 1506'dan itibaren bozulma başlayacağını söylemektedir. Şeyh Nazım Hazretleri de dünyanın sonuna geldiğimizi, vaktin artık tamam olduğunu söylemektedir. Yani bu 70 yıl içinde beklediğimiz tüm olaylar gerçekleşecektir. Bu mübarek olaylardan biri de Hz. İsa (as)'ı görmemiz olacaktır. Hadislerden, İslam alimlerinin açıklamalarından ve sosyal gelişmelerden de açıkça görüldüğü üzere, Hz. İsa (as) şu an dünyadadır ve dünya siyaseti üzerinde gizli faaliyet yapmaktadır. Önümüzde 10-20 yıl içinde ise, Allah'ın izniyle, tüm insanlık Hz. İsa (as)'ın nurlu güzel yüzünü görecektir. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler http://www.isagelecek.com/ sitesini inceleyebilir, Hz. İsa (as)'ın dönüşünün kesin olduğunu ispatlayan delillere buradan ulaşabilirler.
11. Büyük Türk Birliği ile neyi kastediyorsunuz? Lütfen bu kavramı detaylı açıklar mısınız?
Benim kast ettiğim Türk İslam Birliği, ama burada herhangi bir ırk üstünlüğünden bahsetmiyorum. Peygamberimiz (sav) Acem'in Arap'a, Arap'ın Acem'e üstünlüğü yok buyurmuştur. Allah da, "Allah Katında üstünlük takva iledir" buyurmuştur. Kim ırk üstünlüğü düşüncesiyle yola çıkarsa Allah o kişiyi helak eder. Benim kast ettiğim Türkiye'nin öncülüğünde bu birliğin kurulması düşüncesidir. Türkiye hem tarihi tecrübesi, hem de mevcut sosyal ve siyasi koşullar itibariyle böyle bir liderliği yerine getirebilecek, tüm İslam dünyasını birleştirebilecek imkana sahiptir ve bu imkanı kullanmaya mecburdur.
Türk İslam Birliği içinde tüm devletler mevcut yapılarını, bağımsızlıklarını, siyasi rejimlerini muhafaza edeceklerdir. Ama ekonomide, ticarette, savunmada, güvenlikte, bilimde, teknolojide ittifak edeceklerdir. Türkiye böyle bir birliğin öncüsü, lideri olacaktır ama Türkiye'nin liderliği çileye talip olmadır, hizmete talip olmadır. İslam aleminin hadimliğine talip olmadır.
Türk İslam Birliği sadece İslam aleminin değil, her dinden, her milletten ve her düşünceden insanın huzurunu ve güvenliğini sağlayacak olan bir birlik olacaktır. Bu birliğin kurulmasıyla birlikte tüm dünyaya sevgi, kardeşlik, dostluk, bolluk ve bereket gelecektir. İslam aleminin esareti son bulacak, dünyanın en uzak köşesinde, tek bir Müslümanın saçının teline dahi zarar gelmeyecektir. Terör sorunu kesin olarak son bulacak, kültürel çatışmalar tamamen ortadan kalkacak, ekonomik ve sosyal tüm sorunlar çözüme kavuşacaktır. Birliğin sağlanmasıyla birlikte yeryüzünde bir damla kan dahi akmayacak, dünyanın her noktasını olan barış, adalet, güzellik, huzur ve güvenlik kaplayacaktır. Herkes kendi inancını özgürce yaşayabilecek, hiç kimse inancından dolayı zulmü uğramayacaktır. Yani, Türk-İslam Birliği bir sevgi birliği, bir gönül birliği olacaktır; bürokratik, tahakküm edici, zorlaştırıcı bir birlik olmayacaktır.
12. Bu dünya barış içinde yaşanacak bir yer olabilir mi? Nasıl ve ne zaman?
Dünyanın barış yurdu olması elbette ki mümkün, üstelik çok da yakın inşaAllah. Bu bize Allah'ın bir vaadi; Allah Nur Suresi'nin 55. ayetinde şirk koşmadan Kendisi'ne iman edildiği, salih amelde bulunulduğu takdirde yeryüzünde İslam ahlakını yerleşik kılacağını ve dünyayı güvenlik ortamına çevireceğini vaad ediyor. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadis-i şeriflerinde de içinde bulunduğumuz ahir zamanda dünyanın barış, kardeşlik ve sevginin hakim olduğu çok güzel bir yere dönüşeceği ayrıntılı olarak bildiriliyor. Allah hepimize ömür versin, bunu hep birlikte müşahade edeceğiz inşaAllah. On-yirmi yıl içerisinde İslam ahlakı bütün dünyayı kaplayacak inşaAllah. Bunun durdurulması Allah'ın izniyle mümkün değil. Peygamber Efendimiz (sav)'in rivayetleri aynısıyla çıktı ve çıkmaya da devam ediyor. 150 hadis birbiri ardınca tahakkuk etti. Peygamberimiz (sav) muhbiri sâdıktır, dedikleri doğrudur, vahiyle hareket eder. Bütün dediklerini Allah'ın vahyiyle haber vermiştir. Nitekim hepsi de doğru çıkmıştır. Bakın göreceksiniz, İslam'da büyük bir birlik ve beraberlik meydana gelecek. İslam ilk defa bu kadar büyük bir ihtişamla dünyaya hakim olacak inşaAllah. Ben buradayım, kardeşlerimiz bu röportajı kesip saklasınlar, inşaAllah bundan 10-20 yıl sonra bu dediklerimin doğru olduğunu hep beraber göreceğiz. Çok güzel günler bizleri bekliyor, çok heyecanlı, sevinçli günler yaşayacağız inşaAllah. Bütün Müslüman kardeşlerimin gönülleri müsterih olsun ve bu dönemde yaşadıkları için çok sevinsinler.